29 Nisan Pazartesi 2024
2 yıl önce

Haaretz gazetesi: İsrailli firma Suudi Arabistan'a casusluk teknolojisi satıyor

İsrail'de siber teknoloji alanında faaliyet gösteren bir şirketin Suudi Arabistan yönetimine casusluk teknolojisi sattığı bildirildi. Haaretz gazetesinde yer alan haberde, Suudi Arabistan'ın 2019'dan bu yana İsrailli "Quadream" isimli şirketten casus yazılımlar satın aldığı belirtildi. Haberde, siber teknolojiler alanında faaliyet gösteren Quadream'ın Tel Aviv yakınlarındaki ofisine ilişkin bilgiler paylaşıldı. Şirketin internet sitesinin olmadığına ve Ramat Gam'daki ofisinde herhangi bir tabela bulunmadığına işaret edildi. Biri İsrail ordusunun istihbarat servisinden emekli istihbaratçı olmak üzere 3 kişi tarafından 2016'da kurulan Quadream'ın, ürünlerini Güney Kıbrıs Rum Kesimi'ndeki InReach isimli şirket üzerinden yurt dışına sattığı ifade edildi. İsrailli siber firmasının cep telefonlarına sızmaya ve hacklemeye yönelik yazılımlara odaklandığı ve müşterileri arasında Suudi Arabistan'ın da yer aldığı kaydedildi. Bir başka İsrailli firma Kaşıkçı cinayetiyle gündeme gelmişti İsrailli siber firmaların adı sık sık Suudi Arabistan'a casus yazılım sattıkları yönündeki haberlerle gündeme geliyor. Daha önce de İsrailli siber teknoloji firması NSO Group'un da Suudi Arabistan'a casus yazılım sattığına ilişkin haberler uluslararası basında yer almıştı. NSO Group'a ait bir casus yazılımın ismi, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetiyle ilgili gelişmelerde geçmişti. Kaşıkçı'nın Kanada'da yaşayan arkadaşı Suudi aktivist Ömer Abdülaziz, telefonuna İsrailli şirkete ait casus yazılımın yüklendiğini dile getirmişti. Abdulaziz, casus program sayesinde Kaşıkçı ile yaptığı konuşma ve yazışmaların ortaya çıktığını, Suudi gazetecinin bu konuşma ve yazışmalar sebebiyle öldürülmüş olabileceğini ifade ederek Aralık 2018'de NSO Group hakkında dava açmıştı. Tel Aviv Bölge Mahkemesi, söz konusu davayı, "casusluk amacıyla bir insan hakları savunucusunun telefonunun hacklenmeye çalışıldığı ve bu girişimin ardında NSO Group'un olduğuna yönelik iddialara ilişkin herhangi bir delil sunulmadığı" gerekçesiyle reddetmişti. ABD’li Ulusal Güvenlik Ajansının eski çalışanı Edward Snowden, İsrail’in Yedioth Ahronoth gazetesinde yayımlanan röportajında, "Eğer NSO, Pegasus teknolojisini, geçmişi insan hakları ihlalleriyle dolu Suudi Arabistan’a satmamış olsaydı Cemal Kaşıkçı şu an hayatta olabilirdi." demişti. Sosyal iletişim ağı WhatsApp da NSO Group hakkında, şirketin mesajlaşma hizmetini geniş kapsamlı casusluk için kullandığını, 20 ülkede, aralarında 100 gazeteci ve insan hakları aktivistlerinin de bulunduğu 1400'den fazla kişiyi izlediğini öne sürerek dava açmıştı. NSO Group ise hakkındaki tüm suçlamaları reddederek, "terörizm ve ciddi suçlarla mücadele etmelerine yardımcı olmak için ülkelere ya da kolluk kuvvetlerine teknoloji hizmeti verdiğini" ileri sürüyor.

2 yıl önce

Macron, casus yazılım Pegasus'la ilgili İsrail'den açıklama istedi

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un, İsrail merkezli "NSO Group" şirketinin ürettiği "Pegasus" isimli casus yazılım konusunda İsrail Başbakanı Başbakanı Naftali Bennett'ten resmi açıklama istediği belirtildi. İsrail Kanal 12 televizyonunun haberine göre, Fransa Cumhurbaşkanı Macron ile Bennett telefonda görüştü. Görüşmede, Macron'un Bennett'e konuyla ilgili duyduğu rahatsızlığı ifade ettiği ve resmi açıklama istediği kaydedildi. Bennett ise Macron'a konunun en üst düzeyde soruşturulacağı ve istenen sonuçların yakında açıklanacağı sözünü verdi. Bennett ayrıca, söz konusu olayın kendi başbakanlığı döneminden önce gerçekleştiğini ve mevcut hükümetin bu olayı basında yer alan haberlerden öğrendiğini dile getirdi. İsrail gazetesi Yediot Ahronot ise Fransa'nın, "İsrail'in, casus yazılım programları konusunda uzman NSO Group adlı şirketle ilgili fiili olarak soruşturma açıp açmadığını ve yazılımın satışı konusunda usulsüzlükler yapıldığının tespit edilmesi durumunda ise şirket aleyhinde tedbir alma niyetinde olup olmadığını bilmek istediği" bilgisine yer verildi. Fas istihbarat servisinin, mart 2019'da Macron'un 2017'den bu yana kullandığı ve çoğunlukla gazetecilerle iletişimde bulunduğu akıllı telefonlardan birini Pegasus programı ile takip etmeye çalıştığı ileri sürülmüştü. Macron'un yanı sıra Fransa'da aralarında eski Başbakan Edouard Philippe ile hükümetin üst düzey isimlerinin ve gazetecilerin de yer aldığı 100'den fazla kişinin telefonuna sızma girişiminde bulunulduğu iddia edilmişti. CASUS YAZILIM İngiliz gazetesi Guardian'ın haberinde, 17 medya kuruluşu tarafından yürütülen araştırmada NSO Group'a ait casus yazılımın küresel çapta yaygın ve kötü amaçlar için kullanıldığı ileri sürüldü. Bahreyn, Kazakistan, Meksika, Fas, Azerbaycan, Ruanda, Suudi Arabistan, Macaristan, Hindistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) olmak üzere en az 10 hükümetin NSO Group'un müşterisi olduğu iddia edildi. Casus yazılımın aktivist, gazeteci, avukat ve siyasileri hedef almak için hükümetlere satıldığı savunuldu. İddiaya göre, bir telefonu "gözetleme" cihazına dönüştürebilen bu casus yazılımla, kullanıcının bilgisi ve izni olmadan mikrofon, kamera, mesajlar, ses kayıtları ve rehber gibi çok sayıda uygulamaya erişim sağlanabiliyor. Ruanda, Fas, Hindistan ve Macaristan, 50 binden fazla telefon numarasının olduğu listede adı geçen kişilerin telefonlarını takip için Pegasus'u kullandıkları iddialarını yalanladı. Azerbaycan, Bahreyn, Kazakistan, Suudi Arabistan, Meksika ve BAE hükümetleri ise henüz iddialara yanıt vermedi. NSO Group da hakkındaki tüm suçlamaları reddetti.

2 yıl önce

Emniyet ve MİT'ten ortak 'casusluk' operasyonu

Alınan bilgiye göre, Van'da ikamet eden İranlı eski asker M.A'yı İran'a kaçırmak üzere gönderilen 2'si İran ajanı 8 kişi, MİT ve Van Emniyet Müdürlüğünün 24 Eylül 2021'deki operasyonuyla yakalandı. MİT tarafından, İranlı istihbarat görevlilerinin M.A'nın İran'a kaçırılması için 30 bin dolarlık bütçeyle Van'da şebeke oluşturmaya çalıştığı tespit edildi. KISKIVRAK YAKALANDILAR MİT ve Emniyetin takibe aldığı şebeke üyelerinin, İranlı istihbaratçıların talimatıyla, eski asker M.A'nın eşi M.E'ye kaçırma olayına yardım etmesi karşılığında 10 bin dolar teklif ettikleri, kabul etmemesi halinde İran'da yaşayan ailesine zarar verileceği tehdidinde bulundukları belirlendi. İran istihbaratının M.A'yı araçla İran'a kaçırmak üzere 2 kişiyi 24 Eylül'de Van'a gönderdiğinin tespiti üzerine MİT ve Van İl Emniyet Müdürlüğü tarafından şebeke üyelerine suçüstü yapıldı. 24 Eylül saat 21.00 sularında M.A'yı kaçırmak üzere ikametgaha girmeye çalışan İran vatandaşı S.S. ve Türk vatandaşı M.E.A gözaltına alındı. Devam eden operasyonda 6 Türk vatandaşından oluşan diğer şebeke üyeleri de yakalandı.

2 yıl önce

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu: Alenen casusluk ve ihanet ediyorlar

Bakan Soylu, Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) Şehit Demet Sezen Konferans Salonu'nda düzenlenen 'İl Emniyet Müdürleri Değerlendirme Toplantısı'na katıldı. Toplantıda, İçişleri Bakan Yardımcıları Muhterem İnce, Mehmet Ersoy ile Emniyet Genel Müdürü Mehmet Aktaş ve Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Arif Çetin de yer aldı. Bakan Soylu, terör örgütü PKK'nın Türkiye içindeki geçmişinin yaklaşık 40 yıl, Suriye'deki uzantısı YPG'nin ise kuruluş tarihinin 2004 olduğunu söyledi. PKK'nın Türkiye içerisinde bitme noktasına gelirken, YPG'nin sınırda terör devleti kurmanın taşeronluğuna soyunduğuna dikkat çeken Soylu, "Buna izin vermedik ve vermeyiz. Bir şekilde bu örgüt, batılı ülkelerle açıktan iş birliği yapıyor. Ben Avrupalı olsam, mensup olduğum ülkeden terör örgütlerine vermiş olduğu destek nedeniyle utanır ve hesabını sorarım. Bir tarafta ihanet, kan, gözyaşı, hayatını kaybeden çocuklar ve yerinden edilen insanlar var. Diğer tarafta onların üzerinden hesap yapıp ülke kuranlar var. Bütün bunlar elbette bölgede istikrarsızlığa sebep olabiliyor. Siz bir yardım derneği kursanız, 10 bin lira yardım bulamazsınız. Bu örgütlere batıdan milyonlarca dolar para, TIR'larla silah geliyor. Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin vatandaşları, bu örgütlere katılıyorlar. Kimisi ölüyor, kimisi sınırımızdan geçerken yakalanıyorlar" dedi. 'BU İŞ, ELİN OĞLUYLA EL TUTARAK OLMAZ' Terör örgütlerini destekleyen ülkelerin Türkiye içinde iş birlikçilerinin olduğunu belirten Bakan Soylu, "Amerika'nın, Avrupa'nın vakıflarından beslenip Türkiye Cumhuriyeti devleti aleyhine çalışan, sabahtan akşama kadar video çeken, herkese hakaret eden, iftira atan şaklabanlar var. Üzerine elbise alamayacak parası olmayan adam, yüzlerce insanı yanında çalıştırıyor. Kendi SGK'sını ödeyebilecek kabiliyeti olmayan kişi, yüzlerce insanı yanında çalıştırıyor. Alenen casusluk, bu ülkenin topraklarına ve bu asil millete ihanet ediyorlar. Dünyanın en büyük ülkesi denilen büyükelçiliklerden aldıkları talimatla, ülkemizin içerisini karıştırmak için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar. Darbelerle, ekonomik saldırılarla, Türkiye'de kurgulanan oyunların içerisinde bunlar vardır. Çok zorlandıklarında iş dünyası derneklerinden destek almaları çok zor değil. Düğmeye basıp onları harekete geçirme kabiliyetleri elbette ki söz konusudur. Dışarıdakileri anlıyorum; Türkiye'nin kalkınmasını istemiyorlar. Ancak içeridekilerin hıncının ne olduğunu anlayabilmek mümkün değil. Hainliğin bile kendine ait bir karakteri vardır. Bazıları hain olamayacak kadar sefildirler. Amerikan Büyükelçisiyle 5 defa oturacaksın, bunu matah olarak servis edeceksin; yazıklar olsun. Sonra da 'siyasetçiyim' diye gezeceksin. Cumhuriyetin birinci asrı bize emanet edildi. Bu iş, elin oğluyla el tutarak olmaz. Bu iş büyükelçilere, dış dünyaya Türkiye'yi şikayet ederek olmaz" diye konuştu. 'ELBETTE MÜSAADE ETMEYECEĞİZ' Bakan Soylu, Meclis'teki bütçe görüşmelerini hatırlatarak, "Tarihin en büyük terör kuşatmasıyla karşı karşıyayız. TBMM'deki bütçe görüşmelerinde bir tek muhalefet partisinin terör örgütleri ile ilgili tek bir cümle söylemediği, Türkiye'nin terörle mücadelesine tek bir atıfta bulunmadığı bir tabloyu yaşadık. Türkiye'yi bölmek ve parçalamak için ellerinden gelen her şeyi yapıp, TBMM'ye kapağı attıktan sonra o sıralardan bize hakaret edenler, iftira atanlara ve bu kahraman teşkilata iftira atanlara rast geldik. Demokrasiyi, milli iradeyi, suçu saklama merkezi haline getirmeye çalışanlara elbette müsaade etmeyeceğiz. Demokrasi de müsaade etmez. Böyle bir şey kabul edilmez ve siyasetin de demokrasinin de milli iradenin de masumiyetine zarar getirir" ifadelerini kullandı. 'EYLEM SAYILARI AZALDI'  Bakan Soylu, Türkiye'nin, PKK/YPG, FETÖ, DEAŞ ve aşırı sol terör örgütleri gibi birçok terör örgütü ile aynı anda mücadele ettiğini, küresel terör tehdidiyle bu yoğunlukta temas eden belki de tek ülke olduğunu söyledi. Bu mücadelede önemli bir mesafe aldıklarını vurgulayan Soylu, "Artık tehlikeyi kendi sahamızda değil, oluştuğu yerde karşılıyoruz. Terörü kaynağında kurutuyoruz ve kesintisiz operasyon halindeyiz. Özellikle 2016'dan beri terörün tüm bileşenleriyle, terörizmle, kültür terörizmine varıncaya kadar tüm uzantılarıyla, tüm propaganda ve lojistik kaynaklarıyla mücadele ediyoruz. Netice aldık mı? Elbette aldık. Çok şükür 31 Aralık 2016'dan beri şehirlerimizde herhangi bir terör olayı yaşanmamıştır. PKK'nın kırsaldaki eylem etkinliği bile son 6 yılda yüzde 95 azalmıştır. Tüm terör örgütlerinden 2017 yılında 697 önemli olay engellemiştik. Bu sayı her yıl azaldı ve 2021 yılı için 156'ya geriledi. Yani hem gerçekleşen eylem sayıları, hem de oluşmadan engellenen eylem sayıları azaldı" dedi.  '34 KADIN UZAKLAŞTIRMA TEDBİRİNE RAĞMEN HAYATINI KAYBETTİ' Bakan Soylu, özellikle aile içi ve kadına yönelik şiddet konularına vurgu yapmak istediğini belirterek, şunları kaydetti: "Herkesten rica ediyorum, şiddet veya şiddet eğilimi gördüğünüz bir hadisede kadınlar ile erkeği güya barıştırıp göndermeyin. Bu yıl 34 kadın, uzaklaştırma tedbiri alındığı halde hayatını kaybetti. Bunun yarısı güya barışmak suretiyle uzaklaştırma ve tedbir kararı devam ederken bir araya gelip, daha sonra erkeğin şiddetiyle hayatını kaybettiği kadınlardır. Uzaklaştırma tedbiri alan kadınlara da sesleniyorum; örnekler ortada, uzaklaştırma tedbiri varken 'tekrar barışırız' düşüncesinde attığınız adım hayatınıza mal oluyor. Buna girmeye hiç gerek yok. Biz sizin emrinizdeyiz. Böyle bir buluşma isteniyorsa, yargının ortaya koyacağı bir süreçle ve güvenlik görevlilerimiz yanınızda olarak bu sağlanmalıdır."

2 yıl önce

"Siyasi ve askeri casusluk" suçundan yargılanan DEVA Partisi kurucu üyesi Metin Gürcan'ın Afrin hazırlığını da yabancı devlet görevlilerine aktardığı tespit edildi

Siyasi ve askeri casusluk' suçundan hakkında 20 yıla kadar hapis istemiyle dava açılan Gürcan, 2016-2021 yılları arasında yabancı ülkelerin devlet görevlileriyle görüşerek para karşılığı bilgi aktardı. Hazırlanan bilgi notunda Gürcan'ın Kasım 2017'de "Irak/Zaho'da Türk Özel Kuvvetler Komutanlığı'na ait bir irtibat bürosunun bulunduğu, TSK'nın Zoha'daki varlığının Habur sınır kapısının peşmerge güçlerinden alınarak Irak Ordusu'na devredilmesi kapsamında değil koordinasyon için olduğu" şeklinde bilgiler ilettiği kaydedildi. Gürcan'ın Aralık 2017'de "Türk kaynaklarından aldığı bilgiye göre, Rusya'nın 400 askerini Afrin merkezinden ve Afrin'deki hava üssünden geri çektiği, haberin güvenirliğini halen teyit edemediği, bunun Türkiye'nin beklenen Afrin operasyonunun işareti olacağı, Afrin sınırındaki Türkiye tarafından oluşturulan sınır duvarının bazı bölümlerinin çıkarıldığı, bunun Ankara'nın Afrin operasyonunu başlatma girişimi olduğunu, Türkiye'nin Suriye'ye ağır topçu birliklerini henüz konuşlandırmadığı" şeklinde bilgiler verdiği de aktarıldı. Sabah'ın haberine göre; Gürcan'ın Şubat 2018'de yaptığı görüşmesinde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın dönemin ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson ile görüşmesine ilişkin olarak "Bir kaynağının toplantıda çok sayıda harita ve gergin yüz gördüğünü söylediği, görüşmenin ABD'li tercüman ve siyasi yardımcı olmadan özel bir şekilde gerçekleştiği, Dışişleri Bakanlığı kaynaklarına göre Ankara'nın ABD'den Münbiç ve Afrin'de bulunan PKK/KCK-PYD/YPG unsurlarının Fırat'ın doğusuna aktarılmasını talep ettiği" kaydedildi. Mart 2018'de "Teröristlerin geçişini önlemek için bazı komando birliklerinin Irak içerisinde geçici askeri karakollar kuracağını öğrendiği ayrıca Ankara'nın ABD karşıtı duyguları artırarak ve PKK'nın ABD ile olan bağlarını kullanarak Sincar'da Bağdat ile ortak harekatın yanı sıra Kandil, Harkuk ve Zap'taki PKK kamplarına ortak harekât düzenlenmesi için Bağdat'ı ikna etmeye oldukça istekli olduğu" ifadeleri bulunan Gürcan'ın Mayıs 2018'de "Türkiye'nin bölgede inşa ettiği gözlem noktalarını komando birlikleri ve tanklarla takviye ettiği, bölgede iki mekanize piyade tugayı bulunduğu" şeklinde bilgiler paylaştığı ifade edildi. 'TSK'DA KUTUPLAŞMALAR VAR' 15 Temmuz hain darbe girişiminin ardından TSK içerisinde kamplaşma olduğunu ifade ettiği belirtilen Gürcan'ın Ağustos 2019'da "Başarısız darbe girişimi akabinde TSK içerisinde muhafazakarlar, Adalet Savunucuları Derneği üyeleri, mukaddesatçılar, Adnan Tanrıverdi destekçileri, neo milliyetçiler, Atlantikçiler, Avrasyacılar ve Perinçekçiler arasında kamplaşma olduğu" şeklinde bilgi verdiği ve Ekim 2019'da, "Türk istihbaratının Süleymaniye kent merkezinde son derece aktif olduğu, yerel kaynaklarından derledikleri PKK/KCK liderlerinin konumlarına ilişkin bilgileri TSK'ya bildirdikleri, KYB'nin PKK/KCK'nın bölgedeki etkinliğini azaltmak için Türk istihbaratına HUMINT'e dayalı bilgi aktarımında bulunduğunu düşündüğü" ifadeleri bilgi notunda yer aldı. 'SURİYE'DE TÜRK KUVVETLERİNİN SAYISI AZALTILDI' Bilgi notunda Gürcan'ın 2021 Şubat ayında görüştüğü yabancı devlet görevlisine, Türkiye'nin Suriye'ye ilave askeri birlikler göndermeyeceğini, orada yaklaşık 8 bin Türk askerinin olduğunu, askeri rotasyon amacıyla konumlarının değiştirildiğini, işin aslına bakıldığında Suriye'de Türk kuvvetlerinin sayısının azaltıldığını, birçok görev yerinin kapatıldığını ve askerlerin Türkiye'ye döndüğünü, bunun nedeninin Rusların güneyden zorlaması olduğunu, İdlib'deki birçok kişinin 2021 yılının sonuna kadar Rusya'nın Esad Kuvvetleriyle koordineli bir operasyon yapacağından endişe duyduğunu, 2021 içerisinde İdlib'de her şeyin son bulacağını, İdlib'e yatırım yapılmadığını, herkesin bu operasyonu beklediği şeklinde bilgi verdiği anlatıldı. 'S-400'LERLE İLGİLİ BİLGİ VERDİ Gürcan'ın S-400'lerin Ankara'da bir depoda tutulduğunu ve Ankara dışına çıkarmanın imkansız görüldüğünü, Mayıs 2021'de yaptığı görüşmesinde ise Batman Hava Üssü'nün Türkiye'nin Kuzey Irak'taki operasyonlarını sürdürdüğü asıl üs olduğunu, F-16'ların Diyarbakır askeri üssünü kullandığını, Şırnak 23. Komuta bölgesinin Kuzey Irak operasyonlarının koordinasyonu için kullanıldığını, İstanbul'da PKK/KCK'lı iki şahsın yakalanması olayında polisin valizleri sahipleri ile eşleştirilmesine yönelik lazer sistemi kullanması hakkındaki çalışmasını 'bir arkadaşı vasıtasıyla elde ettiğini' belirttiği tespit edildi.

2 yıl önce

FETÖ'nün mahrem imamlarından A.B. örgütün casus kamera ve ses kayıt cihazlarıyla generalleri izlediğini itiraf etti

Ankara 24. Ağır Ceza Mahkemesinin, eski emir astsubayı Durali Gür'ün FETÖ üyeliğinden mahkumiyetine ilişkin gerekçeli kararına göre örgütün mahrem imamlarıyla ankesörlü telefon aracılığıyla irtibat kurduğu belirlenen sanık Gür, 9 Haziran 2020'de gözaltına alındı. İfade işleminin ardından adli kontrol şartıyla serbest bırakılan Gür, mahrem imam A.B'nin itiraf içeren beyanının ardından 4 Mart 2021'de tutuklandı. Yargılama sonunda sanık Gür, "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 7 yıl 1 ay hapis cezasına mahkum edildi. "Paşalar dinleniliyordu" Örgütün Hava Kuvvetleri Komutanlığı mahrem yapılanmasında "müdür" seviyesinde olan A.B'nin 75 sayfalık itiraf içeren beyanı dosyanın delilleri arasına girdi. A.B, Akıncı Üssü'nde darbe girişimini yöneten sivil imamlardan firari Adil Öksüz'den sonra gelen Mehmet Emin Yıldız'dan aldığı talimatla 2011'de mahrem yapıda yer almaya başladığını ifade etti. FETÖ'nün, Ankara'daki Hava Kuvvetleri Komutanlığı yapılanmasının Etimesgut ve Kızılay bölgelerinden oluştuğunu anlatan A.B, Hava Lojistik Komutanlığı ile 3. Hava İkmal Bakım Merkezi Komutanlığındaki generallerin emir astsubaylarından sorumlu olduğunu belirtti. Örgütün, generallerin attığı her adımdan haberdar olmak istediğini ifade eden A.B, bunun için emir astsubaylarının kullanıldığını kaydetti. İstihbarat toplama faaliyetleri kapsamında emir astsubayları aracılığıyla generallerin makam odalarına ses kayıt cihazları yerleştirildiğini, kimi durumlarda ise kravatlara takılan casus kameralarla kayıt yapıldığını bildiren A.B, bu işlemin 17/25 Aralık kumpas soruşturmalarına kadar sürdüğünü belirtti. Hükümetin 2014'te FETÖ'nün üzerine gitmesiyle dinlemelere son verildiğini, kayıt cihazlarının da toplatıldığını anlatan A.B, şu beyanlarda bulundu: "Dinlemelerle alakalı 2014 yılından sonra Mehmet Emin Yıldız, kendi bölgesinde dinlemeyi yasakladı. Normalde o zamana kadar paşaların dinlendiğini duyuyordum. Dinleme işlemi, paşaların odasına cihazlar konularak yapılıyordu. Kendi şahit olduğum şey vardı. Kravatın üzerine kamera yerleştirilmişti, bu şekilde paşalar dinleniliyordu. Hatta Hava Kuvvetleri Komutanı vardı, Mehmet Erten diye. Mehmet Emin Yıldız söylemişti, kendi kulağım ile duydum. 'Mehmet Erten'in 45 dakikalık konuşması, Hava Kuvvetlerinin bütün planını değiştirdi.' demişti. Bu kapsamda emir astsubayları, paşaların attıkları her adımı haber getirmeleri hususunda önemliydi. İktidarın, mahrem yapının tepesine çökme zamanlarıydı, dolayısıyla mahrem yapı ve örgüt geri adım atmaya başlamıştı."

2 yıl önce

DEVA Partili Metin Gürcan hakkında casusluk suçlamasıyla hazırlanan iddianame kabul edildi

DEVA Partisi kurucu üyesi Metin Gürcan'ın 'Siyasal ve askeri casusluk' suçundan hakkında 20 yıla kadar hapis istemiyle hazırlanan savcılık iddianamesi kabul edildi.

1 yıl önce

MİT'ten nefes kesen operasyon: Yunanistan adına casusluk yapan şüpheli yakalandı!

Milli İstihbarat Teşkilatı, yaptığı uzun soluklu araştırmalar ve elde ettiği bilgiler sonucunda, Yunanistan Ulusal İstihbarat Teşkilatı’nın (EYP) Yunan vatandaşı Mohammed Amar AMPARA’yı Türkiye’ye yönelik casus olarak kullandığını ortaya çıkardı. İŞ ADAMI GİBİ DAVRANIP CASUSLUK YAPMIŞ Yunan casusu M.A.AMPARA, ülkemize seyahatlerinde iş adamı gibi davranmış ve ticaret kisvesi altında casusluk faaliyetinde bulunmuştur. TSK HAKKINDA BİLGİ AKTARIYORDU Adı geçen, sınırdaki TSK unsurları hakkında bilgi derleyerek Yunan istihbaratına aktarmış, Türkiye’deki Suriyeliler ve Yunanistan’a yerleşen FETÖ/PDY’ye müzahir işadamlarıyla ilgili EYP’nin talimatı doğrultusunda araştırmalar yapmıştır.

1 2