06 Mayıs Pazartesi 2024
2 yıl önce

Alparslan Kuytul’un FETÖ kanallarında boy gösteren eşi Semra Kuytul’un yalanına Vatan Partisi’nden sert cevap

Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek katıldığı programda Adana’da üyelerinin serbest bırakılması için eylem yapan Furkan Vakfı gönüllülerini eleştirdi. Doğu Perinçek, “Bunlar Ortaçağdan kalan gruplar. Türkiye şeyhler, müritler, dervişler ülkesi olamaz. Dolayısıyla Furkan Vakfıymış, FETÖ’ymüş, Adnan Oktarlarmış bunlar Türkiye’nin yarınlarında olmayacak.” dedi. Perinçek’in bu sözlerine Furkan Vakfı kurucusu Alparslan Kuytul’un FETÖ kanallarında boy gösteren eşi Semra Kuytul’dan yanıt geldi. Semra Kuytul, “İlk defa burada açıklıyorum, sonra tekrar konuşuruz. Alparslan Hoca hapisteyken Doğu Perinçek bizde olduğunu düşündüğü bazı şartları madde madde söyleyip (4 madde) “bazı cemaatler bizim dostumuz” diyerek bana selam göndermişti.. Atasözü: Kedi ulaşamadığı ete mundar dermiş!” dedi. VATAN PARTİSİ’NDEN CEVAP Paylaşılan videoya şu not düşüldü: 1.Semra Kuytul’un bu açıklaması tamamen yalandır. Genel Başkanımız Dr. Doğu Perinçek, FETÖ’yle birlikte isimlerini belirterek Furkan Vakfı gibi dış bağlantılı cemaatlerin tasfiye edilmesi kararlılığını defalarca ifade etmiştir. Furkan Vakfı ve cümle tarikatlara karşı tutumumuz++ 2. Ergenekon’dan çıkarken vurguladığımız gibi “Kınından çıkmış kılıç gibiyiz” cümlesinde özetlenmiştir. Bugün o cümlenin ne anlama geldiğini FETÖ de, Furkan Vakfı da anlamış olmalı. Hiçbir yalan onları kurtaramaz. https://twitter.com/vatan_partisi/status/1506986634843238439?s=21

2 yıl önce

Bakan Koca’dan “4 bin Suriyeli sağlıkçı atandı” yalanını söyleyen ırkçı kafa Ümit Özdağ’a cevap

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Göç ve Sağlık Toplantısı’nda yaptığı konuşmasında 29 ilde 185 Göçmen Sağlığı Merkezi açıldığını, buralarda mecburen göç eden 787’si hekim, 34’ü diş hekimi, 1.149’u hemşire, yaklaşık 4 bin Suriyeli sağlık çalışanı istihdam edildiğini söylemişti. “SURİYELİ SAĞLIK ÇALIŞANI AÇIKLAMALARIM ÇARPITILDI” Bakan Koca’nın açıklaması, sosyal medyada tartışma konusu yarattı. Bunun üzerine Twitter hesabından “Aslının aynısıdır” başlıklı bir açıklamada bulunan Bakan Koca, sözlerinin çarpıtıldığını belirterek şu ifadeleri kullandı: “DSÖ Göç ve Sağlık Toplantısında, 29 ilde 185 Göçmen Sağlığı Merkezi açıldığını, buralarda, ülkemize mecburen göç eden 787’si hekim, 34’ü diş hekimi, 1.149’u hemşire, yaklaşık 4 Bin SURİYELİ SAĞLIK ÇALIŞANI istihdam edildiğini söyledim. Konu özünden saptırıldı. “PERSONEL SAĞLIK BAKANLIĞI KADROSUNDA DEĞİL, GEÇİCİ SÖZLEŞMELİDİR” Bu insani proje, Avrupa Birliği Komisyonu Türkiye Delegasyonu ile Bakanlığımız arasında imzalanan DOĞRUDAN HİBE Sözleşmesi çerçevesinde hayata geçirilmiştir. Türkiye’de Göçmen Sağlığı Hizmetlerinin Desteklenmesi Projesi 2017’den beri devam etmektedir. Göçmen Sağlığı Merkezlerinin yapımı, görevli sağlık personelinin istihdamı Avrupa Birliği FONLARINDAN karşılanmaktadır. Personel sadece Suriyeli hastalara hizmet vermektedir. Personel Sağlık Bakanlığı kadrosunda değildir, proje kapsamında GEÇİCİ sözleşmelidir. Göçmen Sağlığı Merkezlerinin AB projesi kapsamında açılmasındaki amaç, sağlık tesislerimiz ile sağlık personelimiz üzerinde oluşan yükü arzu edildiği şekilde azaltmaktır. GERÇEK BÖYLEYKEN, “istihdam” başta olmak üzere konunun saptırılması kabul edilemez.” ÜMİT ÖZDAĞ VE FETÖCÜLER ÇARPITMIŞTI Her gün yüzlerce yalan ve kurgu paylaşımla savaştan kaçarak ülkemize sığınan Suriyelileri hedef alan Ümit Özdağ ve FETÖ bağlantılı pek çok hesap Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın açıklamalarını çarpıtmıştı. https://twitter.com/umitozdag/status/1506870249181917186?s=21

2 yıl önce

Boğaziçi Üniversitesi Rektörü İnci'den Kılıçdaroğlu'na cevap: Yapılan açıklamalar gerçeği yansıtmıyor

Prof. Dr. İnci, kurumun adının siyasi tartışmalara konu edilmesine, yeni açılan fakültelere, kampüslerdeki değişime ve devam eden protestolara ilişkin açıklamalarda bulundu: Siyasetle üniversiteyi karıştırmamak gerektiğine vurgu yapan İnci, şunları kaydetti: "İki ayrı alanın farklı durması gerektiğine inanıyorum. Üniversiteye siyaseti karıştırmak doğru değil. Doğru bilgilendirilmek gerekir ayrıca. Üniversitemizde yaptığımız tasarruflarla alakalı daha sağlıklı bir bilgilendirmenin alınmasını ve bu bağlamda açıklamaların yapılmasını arzu ederdik. Maalesef böyle yapılmadı. Yapılan açıklamaların gerçeği yansıtmadığını belirtmek zorundayım." İnci, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Yerleşkeyle ilgili de bazı düzenlemeler yaptılar. Yerleşkeyi de eski hukuki statüsüne kavuşturmak bizim görevlerimizden birisi olacaktır." söylemlerine ilişkin ise şu değerlendirmelerde bulundu: "Açıkçası ne kastettiğini anlamakta güçlük çekiyorum. Bizim yaptığımız her şey hukuka uygun şekilde ilerliyor. Zannedersem burada bazı öğretim üyelerinin ve öğretim elemanlarının yaptığı açıklamalar bağlamında hukuk ve iletişim fakültesini kastediyor. Hukuk ve iletişim fakültesi hakkında yargıya giden bir durum vardı. Bunlar en son yapılan itirazlar Danıştay tarafından reddedildi. Hukuki süreç sona erdi. Burada herhangi bir hukuksuzluk söz konusu değil. Yapılan her şey hukuka uygun olarak ilerliyor. Oranın kuruluşu belli bir prosedür gereği, üniversiteden YÖK'e, YÖK'ten Cumhurbaşkanımızın onaylamasıyla devreye girmişti. Buna karşı bir itiraz vardı. Bu da yargıya gitti. En son mercide de bunlar reddedildi. Herhangi bir hukuki süreç kalmadı." SORBONNE'DAN, OXFORD VE LONDRA'DAN ÖĞRETİM ÜYELERİ Rektör İnci, Hukuk Fakültesinin güz döneminde öğrenci almaya başlayacağını ve çok seçkin üniversitelerden öğretim üyelerinin kadroya dahil edildiğini açıklayarak, şöyle devam etti: "Bir tanesi hariç diğer öğretim üyelerinin doktoralarının tamamı yurt dışından. Londra Üniversitesinden, Sorbonne'dan var. Bir arkadaşımızın doktorası Türkiye'deki prestijli üniversitelerimizden. Onun da yüksel lisansı Oxford'dan. Burası İngilizce eğitim yapan bir kurum. Hukuk Fakültesinin yüzde yüz İngilizce olması imkansız bir şey. Bu YÖK'ün de bir uygulaması. Yüzde 30 İngilizce gerekiyor. Biz de aynı şekilde minimum yüzde 30 olacak şekilde gerekli kurullarımızdan geçirdik. Çünkü idare, ceza veya ticaret hukukunu yabancı dilde vermeniz mümkün değil, doğru da olmaz. Sonuçta bu ülkede çalışacaklar. Bu hiçbir ülkede yüzde 100 farklı bir dilde olamaz. Bu mümkün değil. Buna da bir itiraz vardı. Hukuksuzluktan kastın ne olduğunu biz de anlamadık. Her şey hukuka uygun olarak ilerliyor. Sanırım yanlış bir bilgilendirmeden dolayı böyle bir açıklama yapıldı." "AÇILIMA VE BÜYÜMEYE KARŞI BİR DİRENÇ VAR" Boğaziçi Üniversitesine araştırma üniversitesi statüsü verilmesine de değinen İnci, üniversitenin zaten belli bir aşamaya kadar geldiğini söyledi. İnci, araştırma üniversitesinin çok daha ileriye gitmesi gerektiğini belirterek, dünyada önemli bir yere sahip olmak için bunun gerekli olduğunu kaydetti. Değişim ve büyümenin karşısında bir direnç olduğunu aktaran İnci, şöyle konuştu: "Maalesef bu açılıma ve büyümeye karşı bir direnç var. Veri Bilimi ve Yapay Zeka Enstitüsü'nü açtık ve onu donatmaya başladık. Hukuk Fakültesi neredeyse sürecini tamamladı. Veri bilimi ve yapay zeka çok önemli bir enstitü. Dünyanın önde gelen üniversitelerinde de benzer enstitüler kuruldu. İnanılmaz kaynaklar alıyorlar ve araştırma potansiyelleri çok yüksek. Buradan geri duramayız. Böyle bir enstitüyü kurarken tabii ki bunun üst yönetim tarafından yapılması gerekiyor. Üst yönetim ki, biz danışıyoruz. Var olan bölüm ve fakültelere danışıyoruz. Onlar da 'Bunlar tamamen bizim kontrolümüzde olacak. Biz istersek olacak, istemezsek olmayacak.' diyorlar. Genelde de bunun olmamasını istiyorlar. Değişimi kabullenmek istemiyorlar. Geldiğimiz noktada, süreç gidişatına baktığımızda siz değişimden etkilenmeden duramazsınız." "EMEKLİ OLMUŞLAR AMA BURADA EN İYİ OFİSLERİ TUTUYORLAR" Birçok akademisyenin yeni yapılanmaya katkı sunmak istediğini dile getiren İnci, baskı görme çekincesiyle akademisyenlerin sürece katkı sunamadığını söyledi. İnci, değişimi istemeyenlerin başında emekli öğretim üyelerinin olduğunu anlatarak, şöyle devam etti: "Boğaziçi Üniversitesinde bizim bir geleneğimiz var. Öğretim üyeleri emekli olduktan sonra ofislerini tutuyor, yarı zamanlı ders veriyorlar. Kağıt üzerinde emekli olmuşlar ama fiili olarak buradalar. En iyi ofisleri onlar tutuyorlar. Bundan bir problem yok, hocalarımız değerli. Değişime karşı çıkanlar da en çok onlar. Maalesef genç nesilden katkı vermek isteyen çok öğretim üyesi var. Bunları kendilerinden duyuyoruz. Daha huzurlu ve rahat çalışma ortamı istiyorlar." "ANADOLU HİSARI'NDAKİ KAMPÜS, MARMARA ÜNİVERSİTESİNDEN DEĞİL, MİLLİ EMLAK'TAN ALINDI" Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İnci, daha önce Marmara Üniversitesinin kullanımında olan Anadolu Hisarı'ndaki kampüs hakkında da kamuoyuna yanlış bilgiler verildiğini söyledi. Boğaziçi Üniversitesinin Kilyos Kampüsü'nde bir hazırlık okulu olduğunu belirten İnci, şunları aktardı: "Malumunuz Marmara Üniversitesi yeni bir kampüse kavuştu. Recep Tayyip Erdoğan Külliyesi'ne taşınıyor. Anadolu kampüsünü de Milli Emlak'a devrettiler. Sonuçta buranın devrinden sonra devletimize bu yönde bir ihtiyacımız olduğunu arz ettik. Cumhurbaşkanımız da yardımcı oldular. Bunun için şükranlarımızı sunuyoruz. Bakanımız Murat Kurum'un büyük destekleri oldu. Biz burayı Marmara Üniversitesinden almadık. Milli Emlak'a zaten devredilmişti. Talebimiz uygun görüldü ve bize tahsis edildi. Yapacağımız şey teknoloji geliştirme bölgesi olarak teknoparklarla Kilyos'u kullanmak. Hazırlık okulunu da Anadolu Hisarı Kampüsü'ne almak. Ana kampüse yakın. Füniküler de yapılıyor. İki kampüs karşılıklı olacak."

2 yıl önce

Sözde kadın hakları örgütü, KADES’i hedef aldı; Türk kadınları anında cevap verdi

İçişleri Bakanlığınca 81 il valiliğine, “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 2022 Faaliyet Planı”nı içeren genelge geçtiğimiz gün gönderilmişti. Genelgede; 5 milyon erkeğe eğitim verilmesi, elektronik kelepçe sayısının bin 500’e çıkarılması, 5 milyon KADES uygulaması indirme sayısına ulaşılması, kadın konukevi sayısının arttırılması, 110 bin kolluk personeline eğitim verilmesi gibi önemli hususlar yer alıyor. DHKP-C UZANTISI KADIN ÖRGÜTÜ RAHATSIZ OLDU İçişleri Bakanlığı tarafından 81 il valiliğine gönderilen genelge, DHKP-C terör örgütüne yakın olan Türkiye’de LGTB faaliyetlerine öncülük eden “Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu” tarafından hedef alındı. https://twitter.com/hande_gulbahar/status/1510680493276155906?s=21&t=J9EARF6TRyqO5DIlOeJyZQ İDEOLOJİK BAKIŞ AÇISI Sözde kadın hakları platformu, Türkiye’nin kadın cinayetlerini önlemede pek çok Avrupa ülkesini geride bırakan performansını görmezden gelerek, hükümeti yasaları etkin uygulamamakla suçladı. Türkiye, özellikle son 6 yıldır etkin olarak uyguladığı politikalarla, kadın cinayetlerinin önlenmesinde ve kadına şiddet olaylarında pek çok Avrupa ülkesini geride bıraktı. FRANSA VE İNGİLTERE ÇAREYİ KADES’TE BULDU Avrupa Birliği’nde (AB) tacize maruz kalan mağdurların hemen hemen hepsi kadınlardan oluşurken, kadın cinayetleri ve tecavüz vakalarında birliğin iki önde gelen ülkesi Fransa ve İngiltere başı çekiyor. Türkiye’de vakaların düşmesinde en önemli etkenlerin başında gelen KADES uygulaması, iki ülke tarafından da kadına yönelik şiddetin azaltılması konusunda çare olarak değerlendiriliyor. Fransa Türkiye’de uygulanan KADES’i “Ma Sécurité” adı altında bu sene faaliyete geçirdi. İngiltere’den ise bir heyet, Emniyet Genel Müdürlüğünü ziyaret ederek uygulama hakkında detaylı bilgi aldı. BİR TEK TÜRKİYE’DEKİ TERÖR UZANTILARINI MEMNUN ETMEDİ Türkiye’nin uluslar arası arenada pek çok ödül alan ve kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerinin önlenmesinde istatistiklere yansıyan başarıyı gösteren uygulaması KADES, Türkiye’deki terör uzantılarını memnun etmedi. DHKP-C terör örgütünün uzantısı olan ve LGTB faaliyetlerine öncülük eden “Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu”nun KADES’i hedef alan skandal paylaşımına Türk kadınlarından tepki yağdı.

2 yıl önce

'Erbakan yaşasaydı CHP ile olurdu' diyenlere cevap niteliğinde yazı: Kılıçdaroğlu da başvurdu

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu'nun Milli Görüş Hareketi'nin kurucusu Necmettin Erbakan için "Bugün hayatta olsa kesinlikle CHP ile birlikte olurdu. Bugün bizim güttüğümüz politikaları belki de çok ileri bir noktada gündeme getirirdi" şeklindeki sözleri tartışma konusu olmaya devam ediyor. Hürriyet gazetesi yazarı Abdulkadir Selvi, bugünkü köşe yazısında dikkat çeken bir ayrıntıyı paylaştı. Selvi, o dönem CHP'de Grup Başkanvekili olan Kılıçdaroğlu'nun, Erbakan'ın hapse girmemesi için çıkarılan yasal düzenlemenin iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvuran isimlerden biri olduğunu söyledi. Selvi, "Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erbakan’ı hapse girmekten kurtaran Erdoğan’ı mı destekleyeceksiniz yoksa Erbakan hapse girsin diye Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulunan Kılıçdaroğlu’nu mu?" ifadelerini kullandı. Abdulkadir Selvi'nin "Kılıçdaroğlu, Erbakan için Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuş" başlıklı yazısının ilgili bölümü şöyle: Kılıçdaroğlu’nun Erbakan aşkı ne zaman ortaya çıktı, orasını bilmiyorum. Bildiğim bir şey var. O da Erbakan hapse girmesin diye çıkarılan yasal düzenlemenin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulunan isimlerden biri de CHP İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu. İşte belgesi. Kılıçdaroğlu, Erbakan için Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuş Sayın Kılıçdaroğlu, bu doğru değil diyebiliyor musunuz? Ben Erbakan’ın hapse girmesini önleyen yasanının iptali için Anayasa Mahkemesi’ne yapılan başvuruya imza vermedim diyebilir misiniz? BAŞÖRTÜSÜ İPTAL BAŞVURUSU Başörtüsü yasağını kaldıran düzenlemenin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne yapılan başvurunun altında da CHP Grup Başkanvekili olarak Kılıçdaroğlu’nun imzası vardı. Saadet Partisi, bu Kılıçdaroğlu ile ittifak yapıyor. Dahası, Kılıçdaroğlu’nun Saadet Partisi’nin de içinde yer aldığı Millet İttifakı’nın ortak cumhurbaşkanı adayı olması söz konusu. Bir yanda Erbakan’ın hapis cezasını kaldıran Erdoğan, ona karşı ise Erbakan hapse girsin diye Anayasa Mahkemesi’ne başvuran Kılıçdaroğlu yarışacak. Şimdi dönüp vicdan sahibi olduğunu bildiğim milli görüşçülere sormak istiyorum. KİMİ TERCİH EDECEKSİNİZ? Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erbakan’ı hapse girmekten kurtaran Erdoğan’ı mı destekleyeceksiniz yoksa Erbakan hapse girsin diye Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulunan Kılıçdaroğlu’nu mu? Başörtüsü yasağını kaldıran Erdoğan’ı mı tercih edeceksiniz, başörtüsü yasağının devam etmesi için Anayasa Mahkemesi’ne başvuran Kılıçdaroğlu’nu mu? Karar sizin.

2 yıl önce

Cezaevindeki Selahattin Demirtaş, 'Kürtler, Mansur Yavaş'a oy verir mi?' sorusuna bakın ne cevap verdi! Terör suçlusu Demirtaş'ın adayı İmamoğlu!

Gazeteci Candaş Tolga Işık, avukatları aracılığıyla halen Edirne cezaevinde tutuklu bulunan HDP eski eş genel başkanı ve terör suçlusu Selahattin Demirtaş’a son günlerin cevabı en çok merak edilen sorusunu sordu: Eğer millet ittifakının adayı Mansur Yavaş olursa Kürtler, ülkücü Yavaş’a oy verir mi? Demirtaş "İsimlere takılmadan ilkeler üzerinden bakmak lazım. Millet İttifakına herhangi bir aday dayatmamız söz konusu olamaz. Ancak eğer ki aday geniş kesimlerin de ortak adayına dönüşecekse bu durumda adayı belirlerken bu kriterleri göz önüne alacaklardır diye düşünüyorum, isim noktasında bugün herhangi bir fikir beyan etmem doğru olmaz" şeklinde kaçamak bir cevap verdi. Ardından da ağzındaki baklayı çıkardı ve gönlünden geçen ismin Ekrem İmamoğlu olduğunu ortaya koydu: DEMİRTAŞ'IN ADAYI EKREM İMAMOĞLU "Ancak ben şahsen Ekrem beyi de takip etmeye çalışıyorum, tüm baskılara rağmen elinden geldiğince hizmet etmeye, başarılı olmaya gayret ediyor. Olabildiğince kucaklı olmaya gayret ediyor, Anadolu’da toplumsal karşılığı da olduğunu görebiliyorum."

2 yıl önce

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun Göç İdaresi eleştirilerine İçişleri Bakanı Soylu’dan cevap

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Göç İdaresi Başkanlığının 9’uncu kuruluş yıldönümü vesilesiyle Göç İdaresi Başkanlığından bir heyeti makamında ağırladı. Bakan Soylu, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun sosyal medya üzerinden Göç İdaresi Başkanlığı hakkında yaptığı, “Bu, şiirlerle romantize edilecek bir mesele değildir. Sığınmacılar kaçak yollarla hala ülkemize geliyor. Ülke yolgeçen hanına döndü. Göç İdaresi’ne milletimiz adına gitmem gerekiyor ama sonucun ne olacağını herkes biliyor. Zincirler, teller; şimdi kum torbası koyarlar herhalde” ifadelerine de cevap verdi. Kılıçdaroğlu’nun önce SGK’da görev yaptığı zamanların hesabını vermesi gerektiğini söyleyen Bakan Soylu, “Kılıçdaroğlu her zamanki gibi saçmalamış. Ömrü saçmalamakla devam ediyor. O kendi SGK Genel Müdürlüğü yaptığı gibi Göç İdaresi Başkanlığı idare ediliyor zannediyor. Bu eski Türkiye değil. Göç İdaresi Başkanı onun illegal bir şekilde SGK’ya taşıdığı ve bu toplumun bütün huzurunu bozacak adamlardan müteşekkil değil. O bir kere SGK Genel Müdürlüğü döneminde Türkiye’ye yaptığı ihanetlerin bedelini ödesin. Kimleri oraya taşıdığının bedelini ödesin. Göç İdaresi, tarihinin en büyük mücadelesini gösteriyor, sahil güvenlik tarihinin en büyük mücadelesini yapıyor. Kara çalmak, iftira atmak her zamanki karakterleridir. Ne kadar yabancı gelmiş, nereden geçmiş, nasıl geçmiş, nasıl olmuş? Bir takım sorular soruyor. O soruların cevapları verildi Türkiye’de” diye konuştu. https://twitter.com/kilicdarogluk/status/1513478059252502531?s=21&t=gVU7LeTN2G8oNGIJQC-l8A

2 yıl önce

Putin'den barış çağrısına cevap: 'Hayır, şimdi zamanı değil'

Rusya ile Ukrayna arasında barış sağlanması ümitleri son günlerde yerini hüsrana bıraktı. Buça'daki sivil katliamı ve Rusya'nın amiral gemisinin batırılması her iki tarafta da soru işaretlerine neden olurken Bloomberg Rus oligark Roman Abramovich'in iki ülke arasındaki müzakereleri yeniden alevlendirmeye çalıştığını yazdı. Ukrayna lideri Zelenski ise verdiği bir röportajda barışa kapısını kapatmayarak "Rusya ile en azından diyalog kurmalıyız" dedi. Ancak iddialara göre Rusya Devlet Başkanı Putin aynı fikirde değil. PUTİN BARIŞ ARAYIŞI İÇİNDE DEĞİL İngilizce yayın yapan Il Corriere della Sera'ya konuşan İtalya Başbakanı Mario Draghi Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yaptığı telefon görüşmesinin detaylarını anlattı. Draghi, Rus liderle ilişki kurma girişimlerinin 'zaman kaybı' gibi gelmeye başladığını söyleyerek Putin'e karşı hayal kırıklığını dile getirdi. Putin'in barış arayışı içinde olmadığının altını çizen Draghi,"Şimdiye kadar tek amacı Ukrayna direnişini yok etmek ve ülkeyi işgal etmek oldu" dedi. BARIŞ ÇAĞRISINA CEVAP: "ŞİMDİ ZAMANI DEĞİL" Yaptıkları telefon görüşmesinde Putin'e Zelenski'yi ne zaman görmeyi planladığını soran Draghi ona sorunların ancak ikisi arasında çözülebileceğini söyledi. Ancak Putin'in cevabı 'Şimdi zamanı değil' oldu. Draghi bu cevaptan sonra bile ısrarcı olduğunu ve 'Ateşkese karar verin' dediğini ancak Putin'in cevabının yine 'Hayır, şimdi zamanı değil' olduğunu belirtti. SİLAH GÖNDERME KARARINI SAVUNDU İtalyan Başbakan konuşmasında İtalya'nın Ukrayna'ya askeri teçhizat ve silah tedarik etme kararını savunarak "Saldırganı zayıflatmak için yaptırımlar şart ancak yaptırımlar kısa vadede askerleri durduramıyor. Bunu yapmak için Ukraynalılara doğrudan yardım etmemiz gerekiyor. Bizim yaptığımız da bu." dedi. AVRUPA'YA GAZ VE PETROL ÇAĞRISI Draghi şimdilerde Cezayir ile yaptığı anlaşmayla gaz ithalatını çeşitlendirerek İtalya'nın Rusya'ya olan bağımlılığını azaltmaya çalışıyor. Avrupa'yı alternatif gaz ve petrol kaynakları bulmaya çağıran başbakan "Avrupa petrol ve gaz satın alarak Rusya'yı finanse etmeye devam ediyor" dedi.

1 2 3 4 5 6 7 8 ... 22 23