19 Mayıs Pazar 2024
2 yıl önce

Baykar Teknoloji Lideri Bayraktar 'Türkiye, İHA'lar konusunda dışa bağımlılıktan kurtuldu' dedi ve açıkladı: Türkiye dünyada ilk üçte

Baykar Teknoloji Lideri Selçuk Bayraktar, Katar merkezli Al Jazeera televizyonuna verdiği röportajda, yerli teknolojiyi, Türkiye'nin İHA'ları geliştirme öyküsünü ve yeni nesil İHA'lardaki rolünü anlattı. Öncelikle otomatik şekilde uçabilen uçak üretmek için küçük bir projeyle ilk adım attıklarını aktaran Bayraktar, İHA'ların yapımına ilk olarak küçük bir atölyede başladıklarını söyledi. Bayraktar, ilk ürettiklerinin küçük uçaklardan oluştuğunu, havada 1 saat kalabilen ve 15 kilometre gibi kısa mesafe uçabildiğini hatırlattı. Bayraktar TB2 SİHA projesine 2010 yılında başladıklarını dile getiren Selçuk Bayraktar, 2014 yılında Savunma Sanayi Müsteşarlığı çalışmaları sonucu Silahlı Kuvvetler envanterine katıldığını ifade etti. Bayraktar, "TB2'ler terörle mücadelede ve Türkiye dışındaki operasyonlarda gerçekten başarılıydı." dedi. Akıncı Taarruzi İnsansız Hava Aracı'na (TİHA) 2016 yılında başladıklarını belirten Bayraktar, "Akıncılar büyük uçaklar, içinde 100 adet bilgisayar taşıyor. TB2'ler ise 40 bilgisayar." ifadelerini kullandı. Oldukça yüksek kapasiteler "Türkiye eskiden İsrail'den İHA alırdı ama yurt dışından gelen uçaklar otomatik olarak inip kalkamazdı ve İsrailli pilotlar insansız hava araçlarını manuel kontrol cihazı ile kaldırır ve indirirdi." diyen Bayraktar, Türkiye'nin ardından daha küçük hacimli İHA'larla başlayarak ülkede geliştirilen yazılımlar sayesinde uçakların otomatik iniş kalkış yapabildiğine dikkati çekti. TB2'lerin dünyada en meşhur SİHA'lar olduğunu ve 16 ülkede çalıştığını dile getiren Bayraktar, "TB2'ler havada 27 saat kalarak yüzlerce kilometre menzile sahip, 130 kilogram ağırlık taşıyabiliyor, oldukça hassas akıllı askeri teçhizatla donanmış durumda." ifadesini kullandı. Bayraktar, Akıncı TİHA'ların, stratejik görevleri yerine getirebilen, cruise (seyir) füzesi taşıyabilen, hava çatışmalarına girebilen ve uydular üzerinden yönetme imkanı veren, oldukça yüksek güce sahip olduklarının altını çizdi. Türk İHA'larının başka özelliklerine de değinen Bayraktar, radarlar tarafından tespitinin zor olduğunu, tanklara ve savunma sistemlerine karşı büyük başarılar elde ettiğini belirterek Suriye'nin İdlib kenti ve Azerbaycan'ın Karabağ bölgesindeki başarılarını örnek gösterdi. Yerli geliştirme Selçuk Bayraktar, Türkiye'nin savunma sanayii alanındaki geçen 20 yıl içindeki dönüşümün sırrını "Çalışmaya kendini adama ve dışa bağımlılıktan kurtulma" olarak özetledi. Ülkesinin savunma sanayii alanında geçmişte yüzde 85 dışa bağımlı olduğunu hatırlatan Bayraktar, Türkiye'nin artık kendine güvenir hale geldiğini ifade etti. Tüm iş tasarımlarının ve ana bileşenlerin ülkede geliştirildiğini aktaran Bayraktar, savunma sanayii alanında malzeme veya ana bileşenlerin güvence altına alınması konusunda Türkiye'nin artık dışa bağımlılığının kalmadığını vurgulayarak "Tüm bilgisayarlar ve elektronik yazılımlar yeri üretimdir." şeklinde konuştu. Bayraktar, insansız hava araçları sanayii alanının ABD, Çin ve İsrail tarafından işgal edildiğini ancak Türkiye'nin dünyada ilk üçte olduğuna dikkati çekti. Türk SİHA'larının hassaslık konusunda daha iyi olduğunu belirten Bayraktar, hali hazırda üzerinde insansız savaş uçakları üzerinde çalışmalar yürütüldüğünü kaydetti. Bayraktar, "Avrupa, Türkiye ile kıyaslanabilir platformlara sahip değil, şu anda Türk SİHA'ları Avrupa ülkelerine ihraç ediliyor." dedi.

2 yıl önce

Kemal Kılıçdaroğlu: "Beş genel başkan teklif ederse cumhurbaşkanlığı adaylığını kabul ederim."

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Reuters'e açıklamalarda bulundu. Daveti üzerine bir araya geldiği altı muhalefet partisi genel başkanının kendisine Cumhurbaşkanlığı adaylığını önermesi halinde bunu kabul edip etmeyeceğine yönelik soruya cevap verdi. "KABUL EDERİM" Cevabı 'evet' olan Kılıçdaroğlu, "Elbette (kabul ederim). Cumhurbaşkanlığı onurlu bir görev. Beş genel başkanın benim ismimi telaffuz etmesi her şeyden önce benim için onur. Görev yaptığım sürede o beş genel başkana karşı sorumluyum ve onlara asla hayal kırıklığı yaşatmamalıyım" dedi. KAPIYI KAPATTI İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş hakkında da konuşan Kılıçdaroğlu, "Onlar görevlerine devam edecek" diyerek bir kez daha adaylıklarına kapıyı kapattı. BOŞUNA HAPİSTE CHP lideri, HDP'den Demirtaş ve S-400'e kadar, kendi parti tabanında dahi tepkilere neden olan açıklamalarını, verdiği bu demeçte de tekrarladı. "HDP saygın bir siyasal partidir; dolayısıyla da onlarla da ilişkilerimiz var" diyen Kılıçdaroğlu, "Selahattin Demirtaş hapishanede boşuna tutuluyor" sözünü yineledi. Kılıçdaroğlu, S-400'lere ilişkin "Suriye mi, İran mı, Yunanistan mı? Kim için kullanacağız? Bu sorunun şu ana kadar cevabı alınmış değil" dedi. CHP lideri, Cumhurbaşkanı seçilmesi halinde, birçok ilçeyi harabeye çeviren PKK'nın adının dahi geçmediği bir metin yayınlayan ve Türkiye'yi katliam yapmakla suçlayan akademisyenleri (Barış İçin Akademisyenler), bir hafta içinde görevlerine iade edeceklerini de belirtti.

2 yıl önce

MHP lideri Bahçeli'den İmamoğlu'na çok sert tepki: “PKK sevdasını her fırsatta dile getiren Cem Özdemir'le fotoğrafı PKK'yla buluşmak demektir”

Devlet Bahçeli’nin açıklamalarından satır başları şöyle: Sorunların konuşarak değil de kavgayla hatta kan dökerek çözüme kavuşacağını zannedenler derin bir yanılgı pençesinde olan hasta ruhlulardır. Şiddet, aklın dağılması, vicdanın duyarsızlaşması, kalbin durağanlaşmasıdır. Şiddetin olduğu yerde huzur yoktur. Özellikle kadınlarımızı, kızlarımızı, çocuklarımızı, masum insanlarımızı hedef alan şiddet dalgası hepimizin ortak şikâyet konusudur. Geçen hafta yaşı henüz 16 olan bir kız çocuğumuz hunhar bir cinayetle hayattan koparılmıştır. İnternetten tanıştığı katil ile önce nişanlanıp sonra da ayrılan Sıla isimli kızımız ilerleyen süreçte dilimizin varmadığı vahşet bir saldırganlıkla katledilmiştir. Beyaz gelinliği ile evinden çıkması gereken bir kız çocuğu kefene sarılarak bu dünyadan göçmüştür. Şiddetin muhakkak önüne geçmek mecburiyetindeyiz. Kadınlarımıza, kızlarımıza, çocuklarımıza kast eden alçakları en ağır şekilde cezalandırmak adalet ve hukukun en temel görevidir. Şiddete tolerans gösterilemez, iyi niyet hali uygulanamaz, pişmanlık hükümleri tatbik edilemez. Aksi olursa şiddet ödüllendirilmiş olacaktır. MHP'DEN KADINA YÖNELİK ŞİDDETE KARŞI ÖNERİLER 16 Kasım 2021 tarihinde yapmış olduğumuz Meclis Grup Toplantımızda Kadına Yönelik Şiddete karşı görüşlerimizi paylaşmıştık. Parti olarak 6 maddeden oluşan tekliflerimizi kamuoyunun dikkatine sunmuştuk. Şunları söylemek mümkündür. 26. dönemde TBMM'ye sunmuş olduğumuz Ruh Sağlığı Yasa Teklifi'nin bir an önce görüşülüp yasalaşmasını, çocuk istismarı, kadın cinayetleri, tecavüz suçlarında caydırıcı, kalıcı ve kapsayıcı sonuçlar alabilmek için gerekirse 'idam' cezasının bile tartışmaya açılmasını, medyada kadınlara yönelik cinayetlerin ifşasına kesinlikle son verilmesini, şiddeti özendirip teşvik edecek her türlü yayından kaçınılmasını, aldatmanın, cinayetin, şiddet dilinin dizi filmlerinin hazırlanmasını, üniversitelerin Sosyoloji, Psikoloji, Felsefe, İlahiyat gibi bölümlerinde görev alan akademisyenlerin öncülüğünde ülkemizin şiddet haritasının çıkarılması şiddetle mücadelede ufuk ve yol açıcı çalışmaların yapılmasını, insanlığa bakış açımızı belgelendiren İnsanlığın Huzuru Projemizin her yönüyle tartışılmasını önermiştik. Bugünde aynı çizgide, aynı görüşteyiz. Önerilerimizi kulak verilmesini temenni ediyoruz. 'KİM BİZİ YUTMAYA KALKARSA BOĞAZINIZA DURURUZ' MHP, pergelin çivili ucunu Ankara'ya koyup hareketli ucuyla da dünyayı 360 derecelik açıyla tarayan, tarihin alacakları yeri ve zamanı geldiğinde tahsil etmek için hazırda bekleyen Türklüğün zafer nişanesidir. Küçük düşünenlerin gölgesiyle birlikte gelecekleri de küçüktür. Türklüğün jeopolitik alanında küçük düşünmek geride kalmaktır, yutulmaktır. Biz ne geride kalacağız, ne yem olacağız ne de yutulacağız. Yürüdük mü tozumuza bile yetişemezler. Kim bizi yutmaya kalkarsa boğazınıza dururuz. Cüretkar hezeyanlarını çok ağır şekilde ödetiriz. Bilmeyen varsa hatırlatayım, bizim adımız Türk milletidir. Medeniyetlere beşiklik, milletlere bilirkişilik yapan bir kültür kucaklaşmasının afadıyız. Bugün 3 kıtada manevi anıtlarımız olan, isminin ne kadar geniş coğrafyalarda yayıldığının belgesidir. Nerede bir soydaşımız varsa gönlümüz oradadır. Karabağ'dan Kırım'a Keşmir'e kadar 3 hilalin adı vardır, silinemeyecek adı ve şanı vardır. Hocalı bunlardan birisidir. 30 yıl evvel, zulüm dolu bir gecede, Hocalı kasabasında soydaşlarımızın kanı dökülmüştür. Hocalı tedavi edilememiş bir yaradır. 7 bin nüfuslu Hocalı'da bir soykırım suçu işlenmiştir. 613 soydaşımız şehit edilmiştir. Geride kalanlar yerinden yurdundan edinmiştir. Hocalı stratejik önemi yüksek olan bir bölgedir. İkinci Karabağ savaşı ile Azerbaycan Ermenistan kontrolündeki toprakları geri almıştır. Azerbaycan ordusunun kahraman askerleri Ermeni askerlerini yıkıp geçmiştir. Türkün vatanına göz koyanlar, bağımsızlığıyla oynayan doğduklarına pişman edilmiştir. Laçin Hocalı Terter gibi pek çok yerleşim yeri kurtarılmıştır. Türkün Türk'e omuz vermesi, bir elin nesi varsa iki elin gücü olduğu cümle aleme gösterilmiştir. İHA'larımız SİHA'larımız destan yazmış, bu sayede Azerbaycan lehine güçlü kılınmasını sağlamıştır. Bu zafer tarihi bir belge hükmündedir. Hocalı Türktür, Dağlık Karabağ Türktür. Bu tarih gerçeğini hiçkimse değiştiremeyecektir. Bir kere kalkan bayrak inmeyecektir. Mukadderatımız yıkılmayacaktır. Suşa beyannamesi Türklüğün ortak beyennamesidir. Kafkaslar'da fiili işgal peşinde koşmaları, muhtemel tehdit olarak durmaktadır. Ukrayna krizinin Azerbaycan ve diğer Türki Cumhuriyetlere sirayet etmemesi önemlidir. Kafkaslar'da fiili işgal peşinde koşmaları, Türk yurtlarında yeni oyunlar peşinde koşmaları muhtemel tehdit olarak durmaktadır. Kazakistan'da testi yapılan Ukrayna hududuna sıçrayan kaotik iklimin bilhassa Azerbaycan ve diğer Türk Cumhuriyetlere sirayet etmemesi önemlidir. Biz hiç kimseyle savaşalım, düşman olalım demiyoruz. Hiçbir devletle husumet kamplarına ayrılalım demiyoruz. Ancak muhattap ülkelerden dürüstlük bekliyoruz. Bu beklentimizi karşılayan ülkelerle istikrar içinde geçiniyoruz. Hocalı'da 2. Karabağ savaşında şehit olan soydaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum. RUSYA-UKRAYNA GERİLİMİ Rusya ve Ukrayna gerilimi her gün boyut değiştirmektedir. Rusya'nın 2. dünya savaşından bu yana Rusya'nın en büyük savaşa hazırlandığını Boris Johnson açıklamıştır. Putin'in doğrudan Kiev'i hedef alınacağı iddia edilmiştir. Bu iddialar Rusya tarafından reddedilmiştir. Ama Rusya 19 Şubatta gövde gösteri niteliğinde bir tatbikat gerçekleştirmiştir. Bu iki ülke arasında gerilimi tırmandıran söylemler gözlenmektedir. Duma'da ayrılıkçı bölgelerin ayrı birer bağımsız Cumhuriyet olarak tanınmasını içeren tasarının onaylanarak Putin' sunulması ve Putin'in bu bölgelerin bağımsızlığına olur vermesi yangına körükle gitmekten başka bir anlam taşımamıştır. Putin geçen hafta Ukrayna sınırdan askerlerin çekileceğini söylese de ABD askerlerin çekilmediğini açıklamıştır. Hem ABD hem Rusya, barış ve istikrara hizmetten uzaklara savrulmuşlardır. Biden, bir yönden Ukrayna'nın egemenlik haklarını zedelemiştir. 16 Şubat tarihinde toplanan NATO toplantısında, Ukrayna devlet Başkanı'nın 'Ukrayna'ya düşen bomba Avrupa için tehdittir' ifadesi, tabloyu ortaya koymuştur. NATO Genel Sekreteri, Rusya'nın Ukrayna sınırında asker çekmediğine değinmiştir. MHP olarak Rusya-Ukrayna arasında muhtemel bir savaşı doğru bulmuyor, bu cinayet teşebbüsüne hiç kimsenin ortak olmamasını temenni ediyoruz. Barış için diplomasinin tek yol olduğunu savunuyoruz. Savaş çıktı çığırganlığı yapan ülkelerin iyi niyetli olmadığını biliyoruz. Ukrayna'nın siyasi toprak bütünlüğüne saygı duyulmalıdır. İMAMOĞLU'NU HEDEF ALDI Rusya ile Ukrayna arasında bir savaş halinin bölgesel ve küresel çapta bir yarılamalara yol açacağı ortadadır. Dünya Rusya Ukrayna arasındaki, cepheleşmeye kenetlenmişken, Türkiye'yi temsilen Milli Savunma Bakanımızı'ın güvenlik toplantısına katılmışken, İBB Başkanının Münih'e gitmesi dikkatimizi çekmiştir. Bu şahıs ne geziyor Münih'te, konferans koridorlarında ne arıyor? Şayet bizim bilmediğimiz bir görevi varsa söylesin öğrenelim. Üstüne vazife olmayan konularda görüş bildirme merakı olan bu şahıs Ukrayna Rusya barışından bahsetmiş, Türkiye'de demokrasinin sakatlandığını ama ölmediğini ifade etmiş. İBB başkanı hiç utanmadan Türkiye'yi kötülemiş ve kötü göstermiştir. Bu kimliksizliktir. Türk Milletinin oyuyla seçilen belediye başkanının bu tutumu fosilleşmiş zihniyetini ele vermiştir. PKK sevdasını her fırsatta dile getiren Cem Özdemir'le fotoğrafı PKK'yla buluşmak demektir. HDP'ye zeytin dalı uzatmak demektir. İstanbul sorun yumağı olmuşken Münih'te gezen siyaset cambazlığına heves eden, destek toplamaya çalışan İmamoğlu'nun İstanbullu kardeşlerimin iradesini hiçe saydığı, Batı'nın maşalığına talip olduğu ayan beyan ortadadır. İstanbul demokrasiye aç olsaydı Münih'in yolunu zor bulurdun. İstanbul demokrasiye aç olsaydı sen ekmeğe muhtaç olurdun. Türkiye'de demokrasi sakat olsaydı belediye başkanı olmanı rüyanda görürdün. Bizim gözümüzde İBB Başkanı mefluçtur. Yediği ekmeğe, içtiği suya, aldığı maaşa, kullandığı devlet imkanlarına haksızlık yapmıştır. Ümit ediyorum ki bu haksızlığın, vefasızlığın cevapsız ve cezasız bırakılmayacağı da mutlaka görülecektir. Demokrasimizin eksiği olabilir, ama sakat olduğunu iddia etmek akıl tutulmasıdır. Ülkemizi hiçbir uluslararası toplantıda yaralayıcı, yıpratıcı konuşamamak esastır. Bu kapsamda tavizsiz tutum temel ilkemizdir. 6 MUHALEFET PARTİ LİDERİNİN BULUŞMASI Milli duruş adamlık ister. Ne var ki adına millet ittifakı denilen zillet oluşum bu tablonun tam tersine yelken açmıştır. Zillet ittifakının 661 formatında planladığı toplantı 1 hafta boyunca tartışılmıştır. O masa umudun masası gibi pek çok saçma sapan açıklamalar yapılmıştır. Mizahi karakteri üst düzey olan şu açıklamaya bakar mısınız, yuvarlak masa heyecan yaratmış o masa vatan aşkıyla toplanmış. O zaman ne arıyorsunuz vatan hainlerinin yanında. İşte bu suç üstü halidir. HDP'lilerin periyodik olarak getirdikleri zilletin ortaklarının uykularını kaçırmıştır. Masanın altındaki bölücü köstebeğin sisli yüz hattının netleşmesini sağlamıştır. '28 ŞUBAT'TA BENİM BAŞBAKAN YARDIMCISI OLDUĞUMU İSPAT ETMEZSE NAMERDİN EN ÖNDE GİDENİSİN' 12 Şubat yuvarlak masa toplantısı hususunda en sivri çıkışı beklendiği ve tahmin edildiği gibi altılı ganyanın favorisi Kobaneli Serok Ahmet yapmıştı. Serok Ahmet'in akıl sağlığıyla ilgili ciddi endişeler taşıdığımı söylüyorum. Yazık olacak Serok'a. Serok demiş ki, "Türkmen diyarıdır. Yuvarlak masa gelenektir" demiş. Burasının Türkmen diyarı olduğu doğrudur ama Serok'un bu diyardan bağı kopalı çok olur. Serok şu ifadeyi utanmadan dile getirmiş. "28 Şubat'ın Başbakan yardımcısı Bahçeli'dir" demiştir. 28 Şubat'ta benim Başbakan yardımcısı olduğumu ispat etmezse namerdin en önde gidenisin. KILIÇDAROĞLU'NU HEDEF ALDI S-400 hava savunma sistemini kime karşı kullanacağını soran Kılıçdaroğlu'nun geldiğimiz bu noktada şifresi çözülmüş, kullanma kılavuzu emperyalistlere geçmiştir. İstismar bunlarda, itibarsızlık bunlarda çarpıtma bunlarda, hayal tacirliği bunlarda, siyasi kalpazanlık bunların ortak unvanıdır. 'ELBET GEÇECEK, SORUNLAR BİTECEK, SALGIN GEÇECEK, DERTLER BİTECEKTİR' Türk müziğinin meşhur yorumcusu Tarkan bir şarkı sözü yazıp bunu da seslendirdi. Akbabalar leşe nasıl üşüşürse bu şarkıya da aynen musallat olanlar çıkmıştır ve hepsi meydandır. Tarkan 'geçecek' diyor, bunu da Anadolu'ya yakın bir şiveyle söylüyor. Elbet geçecek, zor günler geçecek. Zillet geçecek, terör geçecek. Sorunlar bitecek, salgın geçecek, dertler bitecektir. Altı rakamına iyi bakınız. Terse çevirdiğinizde tabiatıyla 9 rakamı ortaya çıkar. Biz 6'ya bakınca gördüğümüz 6 oktur. Yuvarlak masa çerçevesinde kurulan tuzaktır, kumpastır. Türkiye'nin sırtına bindirilmek istenen ağır külfettir. 6'yı çevirip 9 rakamına bakınca gördüğümüz huzurdur, havaya kaldırılan 9 tuğdur, 9 ışıktır. Tarkan şarkı sözleriyle Covid-19'u kastettiğini söylüyor. 'Hayır sen iktidarı kastettin' diyorlar. Bu saptırmanın kime ne faydası vardır. İktidar şarkıyla kurulmadı. Velev ki iddialar doğru olsun iktidar bir şarkıyla yıkılamaz. Davamızın iftiharlarından olan saygın büyüğümüz merhum Fethi Tevetoğlu'dur ve onun kardeş torunu Tarkan'dan başkası da değildir. Buradan zillet ittifakına ekmek çıkmaz. Tarkan'da zilletin Tarzan'ı çıkarılamaz. Bir şarkı sözünden yeni bir kutuplaşma sağlamanın bir faydası yoktur. İhanetin sızısı geçmez, şehitlerimizin acısı geçmez, davaya bağlılığımız geçmez. Türk ve Türkiye sevdalığımız geçmez. Buradaki konuşmamı geçen hafta taklit edenler şimdi dağılabilirler. Karga bülbülü taklit edeyim derken kendi yürüyüşünü şaşırır. Tarkan'dan muhalif devşirmeye çalışanlar önce Kıl oldum abi şarkısını dinlesinler. Cumhur İttifakı'na pranga vurmaya kimsenin nefesi yetişemeyecektir. Herkes kendine işine bakmalı, kendi alanında sınırlı kalmalıdır.

2 yıl önce

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın “Afgan mafya liderine Türkiye’de vatandaşlık verildi” yalanı

https://twitter.com/umitozdag/status/1495703636567105541?s=21 Türkiye’deki yasaları çok iyi bilen Ümit Özdağ, bulunduğu ülkede suça karışmış bir kişinin Türkiye’de vatandaşlık alamayacağını çok iyi biliyor. Türkiye’den vatandaşlık isteyen herkese uygulanan arşiv araştırması ile “Kişinin kolluk kuvvetleri tarafından halen aranıp aranmadığı, kolluk kuvvetleri ve istihbarat ünitelerinde ilişiği ile adli sicil kaydı ve hakkında herhangi bir sınırlama olup olmadığı” tespit ediliyor. FETÖ terör örgütü üyelerine “algı yönetimi” dersleri veren Ümit Özdağ’ın “Bir ülkeyi karıştırmak için neler yapmalısınız” dersinde FETÖ’cü talebelerine anlattığı taktikleri, bugün Türkiye’de kullanmasını hayretle takip ediliyor.

2 yıl önce

İçişleri Bakan Yardımcısı İnce’den terör bağlantılı belediyelere sahip çıkan Deva Partisi lideri Babacan’a tepki: Terör örgütlerine yaranmak için bu yapılmaz!

https://twitter.com/genelgundem/status/1496540608319664134?s=21 İnce, “Ben daha bugün gittim gördüm. Teröre kanalize edilmeyip milletin hizmetine sunulan kaynaklarla Belediye Başkan Vekillerinin yüzlerce modern şehircilik hizmetlerini sunduklarını… Milletimizin bundan duyduğu mutluluğu… Terör örgütlerine yaranmak için bu yapılmaz!” dedi. https://twitter.com/muhteremince/status/1496565615397593090?s=21

2 yıl önce

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu: "Bizim güçlü bir liderimiz ve istikrarımız var"

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Mardin Büyükşehir Belediyesinde yeni başlatılan e-Belediye Bilgi Sistemi'nin açılışına katıldı. Bakan Soylu, Artuklu ilçesinde bir otelde gerçekleştirilen programda Mardin Büyükşehir Belediyesine ait başlatılan yeni e-Belediye Bilgi Sistemi'nin açılışını gerçekleştirdi. Programa İçişleri Bakan Yardımcısı Tayyip Sabri Erdil, Mardin Valisi Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Mahmut Demirtaş, ilçe kaymakamları, siyasi parti başkanları ve birçok kişi katıldı. Açılış programında konuşan Bakan Soylu, son 20 yılda Türkiye'de değişimlerin ve ciddi bir istikrarın olduğunu ve bu istikrarın getirdiği ciddi bir devlet gücü ve kapasitenin olduğunu söyledi. Olağanüstü dönemden geçildiğini bildiren Bakan Soylu, "Beraber görüyoruz lafla peynir gemisi yürümüyor. Sırtını dayayacağın yerler bazen mukavvaya ve karton kutuya dönüyor. Aylardan beri Ukrayna neler yapıyor her şey ortada. Birincisi bilinçli olmak lazım. 2 sürekli gelişmek lazım. 3 kendi göbeğimizi kendimiz kesebilecek hale gelmemiz lazım. Yoksa sırtını dayadığın yerlerde rüzgarlar esebiliyor. Attığımız her adımda cumhurbaşkanımız 'Dünya beşten büyüktür' derken bunu sadece kendine söylenmiş bir retonik olarak görenler şimdi meselenin ne demek olduğunu, bunun neyi ifade ettiğini, 21 asırdaki karşılığını elbette ki anlamış bulunmaktadır. Kıymetli belediye başkanlarımız yapacak çok işimiz var. Hep beraber atacak çok adamımız var" dedi. "Bizim güçlü bir liderimiz ve istikrarımız var" Kuzeyde yaşanılanları herkesin gördüğünü belirten Bakan Soylu, "Güneyimizde ve doğumuzda olanlara hep beraber şahidiz. Dünya çok ciddi bir yönsüzlük ve vizyonsuzluk durumu yaşıyor. Oysa bizim güçlü bir liderliğimiz ve hakikaten istikrarımız var. Son 20 yılda bu istikrarın getirdiği ciddi bir devlet gücümüz, kapasitemiz ve alt yapımız var. Değişimlerimiz var ve değişimlere, yeniliğe açık bir milletiz. Teknolojiyi seviyoruz ve çabuk uyum sağlıyoruz. Ve bu konuda elde ettiğimiz gelişmeler bizleri gelecek adına ciddi bir şekilde umutlandırmaktadır" diye konuştu.

2 yıl önce

6 muhalefet partisinin lideri, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem mutabakat metnini imzaladı: “Kayyum uygulamalarına son verilecek”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal ve DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan salona birlikte geldi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, "Savaşa Hayır" diyerek başladığı konuşmasında, Türkiye'nin yıllardır görmeyi umut ettiği tarihi bir çalışma için bir araya geldiklerini söyledi. 'Yarının Türkiyesini inşa edeceğiz' Yarının Türkiyesini inşa etmek için hazırladıkları Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem mutabakat metni üzerinde, demokrasinin temel ilkeleri olan istişareyi ve uzlaşmayı esas alan yoğun bir çalışma gerçekleştirdiklerinin altını çizen Erkek, "Bilindiği üzere Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne 16 Nisan 2017 referandumu ile geçilmiştir. Türkiye siyasi tarihinin en önemli anayasa değişikliklerinden biri olmasına rağmen referandum süreci, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen olağanüstü hal şartlarında gerçekleşmiştir." görüşünü aktardı. Bu dönemde, demokrasinin asli gereği olan çoğulculuk ve uzlaşma ilkelerinin yok sayıldığını, anayasa değişikliğinin geniş toplum kesimleriyle, siyasi partilerle, sivil toplum kuruluşlarıyla, üniversitelerin anayasa kürsüleriyle ve barolarla müzakere edilmediğini savunan Erkek, şöyle devam etti: "İki partinin genel başkanının belirlediği dar bir komisyon tarafından hazırlanan bu anayasa değişikliği, demokratik bir biçimde müzakere edilmeden, komisyonda ve Genel Kurul'da 41 gün gibi kısa bir sürede kabul edilmiştir. Devletin tüm imkanları 'Evet' kampanyası için seferber edilmiş, muhalefet partileri ile sivil toplum örgütlerinin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakları bile kısıtlanmıştır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi neden yanlıştır? Bu sistem, yönetimde kişiselliğe ve keyfiliğe yol açmış, cumhurbaşkanına yasama, yürütme ve yargıyı güdümü altına almasını sağlayan çok geniş ve denetimsiz yetkiler tanıyarak otoriter bir yönetim yaratmıştır. Bizler, anayasal devlet anlayışına aykırı, demokratik hukuk devletini temelinden zedeleyen ve egemenliği şahsileştiren bu sisteme karşı çıkıyoruz." Seçim barajı yüzde 3'e düşürülecek DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu da Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem ile TBMM'nin temsil yeteneğinin arttırılacağını, kanun yapma ve yürütmeyi denetleme işlevlerinin etkili kılınacağını, böylece yasama organının daha demokratik ve daha etkili olmasının sağlanacağını söyledi. Yeneroğlu, şöyle devam etti: "Temsil gücünü arttırmak, temsilde adaleti ve çoğulcu demokrasiyi sağlamak amacıyla seçim barajını yüzde 3'e düşüreceğiz. Yurt dışında mukim 6 milyondan fazla vatandaşımızın Mecliste temsilinin sağlanabilmesi için yurt dışı seçim çevresi oluşturacağız. Siyasi partilere ve adaylara yapılan belirli miktarın üzerindeki bağışların ve seçim dönemlerinde yapılan tüm harcamaların kamuoyuna açıklanmasını zorunlu tutacağız. En son yapılan milletvekili genel seçimlerinde en az yüzde 1 oy alan siyasi partiler Hazine yardımından faydalanmaya hak kazanacak. Demokrasinin özüyle bağdaşmayan torba kanun uygulamasına son vereceğiz. Bakanlar Kurulunun kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisini, yetki kanununa dayanması, Meclis tarafından konusu, sınırları ve süresi açıkça belirtilmesi şartıyla kabul ediyoruz. Temel hak ve özgürlüklerin ise kararnamelerle düzenlenmesine izin vermeyeceğiz. Cumhurbaşkanının, Meclisin yasama işlevini zayıflatan veto yetkisine son vereceğiz. Kanun yapım sürecinde, ilgili sivil toplum ve meslek kuruluşlarının görüşlerine başvurulmasını sağlayacağız. Meclisin denetim yetkisini güçlendireceğiz. Yazılı soru önergelerine süresi içerisinde cevap verilmemesi halinde ilgili bakana yaptırım uygulanmasını sağlayacağız. Meclis bünyesinde Kesin Hesap Komisyonu kuracağız. Komisyonunun Başkanı ana muhalefet partisinden olacak." "Cumhurbaşkanı görev süresi 7 yıl olacak ve bir kere seçilebilecek" Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcısı Bülent Şahinalp ise hesap verebilir bir yürütme organı oluşturacaklarını belirterek, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemde yürütme organının, devletin ve milletin birliğini temsil eden, tarafsız, siyasi sorumluluğu olmayan cumhurbaşkanı ile yürütmenin asıl yetkili ve sorumlu kanadı olan, yasama organının içinden çıkan ve Meclise karşı siyasi sorumluluğu bulunan Bakanlar Kurulundan oluşacağını bildirdi. Şahinalp, şunları kaydetti: "Bu sayede, cumhurbaşkanı, kendisinden beklenen uzlaştırıcı hakem rolünü üstlenebilecek, cumhurbaşkanlığı devletin ve milletin birliğini temsil etmesi amacıyla tarafsız ve partilerüstü bir yapıya kavuşturulacaktır. Cumhurbaşkanı ile Meclisin görev sürelerinin ayrıştırılması amacıyla cumhurbaşkanının görev süresini 7 yıl olarak belirleyeceğiz. Cumhurbaşkanının yalnızca bir dönem için seçilmesi kuralını getireceğiz. Cumhurbaşkanı seçilen kişinin varsa partisi ile ilişiği kesilecek ve görevi sona eren cumhurbaşkanı aktif siyasette bir daha görev alamayacak. Yürütmeye dair icrai yetkiler, TBMM'ye karşı siyasi sorumluluğu Bakanlar Kurulu tarafından kullanılacak. Başbakan, parlamenter sistem gelenek ve ilkelerine uygun olarak TBMM üyeleri arasından belirlenecek. Başbakanın belirlenmesi bakımından, cumhurbaşkanı Mecliste en çok milletvekiline sahip siyasi partiye hükümeti kurma görevini verecek. Hükümetin Anayasa'da öngörülen sürede kurulamaması halinde bu görev, milletvekili sayısıyla doğru orantılı olarak diğer siyasi partilere sırasıyla verilecek. Bakanlar, TBMM üyeleri veya ihtiyaç duyulduğu takdirde milletvekili seçilme yeterliliğine sahip olan kişiler arasından, başbakan tarafından atanacak. OHAL ilan etme yetkisi Yürütme başlığı altında ele aldığımız diğer bir konu ise Olağanüstü Hal Yönetimi. Buna göre, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem'de, cumhurbaşkanının ya da bakanlar kurulunun tek başına OHAL ilan etme yetkisi olmayacaktır. Olağanüstü hal ilan etme yetkisi, cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna ait olacaktır. Bu yetki, Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayına tabi tutulacak." Kayyum detayı HDP’nin olmadığı ‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’ metninde, “Seçimle gelenin seçimle gitmesi güvence altına alınacak. Kayyum uygulamalarına son verilecek.” İfadeleri dikkat çekti.

2 yıl önce

28 Şubat'ta bir araya gelen 6 parti liderini anlatan animasyon sosyal medyada gündem oldu

Güçlendirilmiş parlamenter sistem görüşmeleri için 28 Şubat günü bir araya gelen 6 parti liderinin görüşmesini canlandıran animasyon film, sosyal medyada tıklanma rekorları kırıyor.

1 2 ... 8 9 10 11 12 13 14 ... 38 39