05 Mayıs Pazar 2024
2 yıl önce

MHP lideri Bahçeli: Türkiye Alparslan Türkeş Siyaset Akademisi Vakfı Başkanı ben olacağım

MHP lideri Devlet Bahçeli, Türkiye Alparslan Türkeş Siyaset Akademisi Vakfı'nın kurulacağını, vakfın başkanının kendisi olacağını açıkladı. Bahçeli, "Türkiye Alparslan Türkeş Siyaset Akademisi Vakfı kurulacak. Türkiye Alparslan Türkeş Siyaset Akademisi Vakfı Başkanı ben olacağım" dedi.

2 yıl önce

MHP lideri Bahçeli'den 'ekonomik OHAL' tepkisi: Gafilliktir, şuursuzluktur

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi’nin TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmesi esnasında özellikle zillet ittifakı partileri vasıtasıyla sahnelenen ilkesiz, iradesiz ve itibarsız görüntüler milletimizi derinden yaralamıştır. Bu süreçte CHP, HDP, İP ve diğer marjinal partiler arasındaki ilişki, irtibat ve ittifak ziyadesiyle billurlaşmış ve bilenmiştir. TBMM’ni terörize etmek, olay çıkarmak, kavga ve dövüş ringi haline getirmek maksadıyla arkası önü hesaplanmış planlı bir tahrik kampanyası devamlı surette tırmandırılmıştır. Bilhassa CHP ile HDP sözde Kürdistan ortak paydasında buluşmuşlar, Türkiye karşıtlığında birleşmişler, milli irade karşısında tecessüm eden husumet cephesine girmişlerdir. Nitekim TBMM Genel Kurulu’nda demokrasi ayıpları, ahlak kayıpları, akıl tutulmaları, devlete ve millete meydan okuyan küstahlıklar zincirleme şekilde cereyan etmiştir. Birbiri ardına tetikledikleri skandallarla Gazi Meclisi’mizi sabote eden muhalefet partileri ülkemizin demokratik imajına ve hukuk prestijine zarar vermekle kalmamışlar, bütçe müzakerelerinin saygınlığına da gölge düşürmüşlerdir. TBMM’nin bir asrı aşan şerefli mazisinde böylesi bir karanlık tablo hiç görülmemiş, hiç yaşanmamış, hiç var olmamıştır. Türkiye sahip olduğu beşeri cevher, ekonomik kapasite, diplomatik kabiliyet, tarih ve kültür hazinesi, potansiyel güç ve jeopolitik müktesebatla büyüklüğünü her saha ve zeminde göstermiş bir ülkedir. Hiçbir sorunumuz çaresiz ve çözümsüz değildir. Ancak zillet ittifakının yegane propaganda retoriği yıkım edebiyatıdır. Hayatın olağan akışına, hadiselerin Film şeridi gibi geçişine ne bir yorum, ne bir teklif, ne de sağduyulu ve sorumlu bir fikir getiremeyen bu çürümüş siyaset ittifakı Türkiye’nin en ciddi talihsizliği ve rahatsızlığıdır. KILIÇDAROĞLU'NUN ADAYLIK AÇIKLAMASI Maalesef Türkiye aylardır, zillet ittifakının meçhul ve müphem “Cumhurbaşkanı adayı” üzerinde devam edegelen fuzuli tartışmalarla meşgul edilmektedir. Sivriltilmeye çalışılan sipariş isimler etrafında yoğunlaşan adaylık karmaşasının esasen taktik bir siyaset kurnazlığı olduğu da gözümüzden kaçmamaktır. Buna rağmen zillet ittifakının cumhurbaşkanı adayını belirlemeye, CHP Genel Başkanı’nın iddia ve ifade ettiğinin aksine, ittifakı oluşturan partilerin genel başkanlarının mezun olmadığı açıktır. Hala ve henüz zillet partilerinin sırtını yasladıkları efendilerinden bir aday işareti alamadıkları ortadadır. CHP Genel Başkanı ne kadar heveslense de, ne ölçüde heyecanlanıp iki de bir “İttifak kabul ederse cumhurbaşkanı adayı olmaktan gurur duyarım” dese de çabaları beyhudedir; çünkü bu sakil zihniyet karar ve irade haysiyetini çoktan yabancı güçlere devretmiştir. Zillet ittifakının ruhu ve ruhsatı Türkiye düşmanlarının eline geçmiştir. Anlaşılan odur ki, cumhurbaşkanı adayının hüviyeti çerçevesinde bilinçli ve sistematik bir arayış canlı tutulmaktadır. İsimleri kamuoyunda parlatılan genel başkanlar ve belediye başkanları ise alttan alta polemikleri kaşıyıp kamçılamaktadır. Türk milleti böyle bir gergin atmosfere mahkum ve müstahak görülemeyecektir. Türkiye’nin geleceğine dair en küçük hazırlıkları, dişe dokunur bir tane projeleri bulunmayanların cumhurbaşkanı adayının kimliği ve kişiliğiyle ilgili gündem oluşturma, bunu da sürekli sıcak tutma gayeleri milletimize karşı saygısızlık, aynı zamanda ağır bir kusurdur. CHP Genel Başkanı’nın İP Başkanı’na Başbakanlığı layık görmesi, İP Başkanı’nın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nı ikinci Fatih’e benzetip yüzünde Rabbi Yesir gördüğünü ileri sürmesi birbirine kumpas hazırlayan, birbirinin kuyusunu kazan zillet partilerinin traji komik hallerine ve hezeyana batmış siyasi tükenişlerine bariz delildir. "CHP VE YEDEKLERİ KRİZ İÇİNDEDİR" Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde fiilen ve hukuken bulunmayan Başbakanlık makamına ittifak ortağını yakıştıran ve uygun bulan Kılıçdaroğlu hem muhatabıyla alay etmekte, hem de dipsiz bir uçuruma itmektedir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde işe alınan terör örgütleriyle irtibat ve iltisakı olan militanlar hakkında İP Başkanı’nın sessiz kalması ise bir başka rezalet, işlenen suça bir diğer ortaklıktır. CHP ile İP’in yabancı büyükelçilerle veda ziyareti bahanesiyle seriye bağlanan kuşkulu görüşme trafiği Türkiye’nin aleyhine tezahür eden dış tahkim ve desteğin bir bakıma tescili şeklinde ele alınmalıdır. Milli iradeden umudunu kesen bu partilerin yabancı ülkelerin himayesine özlem duymaları gayri milliliğin ulaştığı hazin boyutları göstermesi bakımından ibretliktir. İP’in yöneticileri tarafından Kılıçdaroğlu’na yönelik “kazanamaz, o halde aday olmamalı” mesajları da misilleme siyaset hamleleri şeklinde okunmalıdır. CHP ve yedekleri kriz içindedir. Türkiye’ye verecekleri hiçbir şey de yoktur. Aklıselim iflası yaşayan zillet ittifakının dağınıklığı ve terör örgütleriyle yakınlığı kabul edilemeyecek bir güvenlik sorunu olarak karşımızdadır. Terörist Demirtaş’ın kardeşi tarafından tezkere kararı nedeniyle övülen, PKK’nın takdirini kazandığı itiraf edilen CHP’nin siyasi rant uğruna her değeri ayaklar altına alması, bu çerçevede şeytanla bile görüşmeye ve uzlaşmaya hazır olması tek kelimeyle utanç vesikasıdır. Diğer yandan Türkiye ekonomisiyle ilgili asılsız ve mesnetsiz açıklamaların, muhalefet saflarına döviz fiyatlarını dahil etme izansızlıklarının tarihi bir hata olduğunu yakında herkes görecektir. İşgal girişimiyle yapılamayan, darbe teşebbüsüyle başarılamayan, terör saldırılarıyla ulaşılamayan hain süreç ekonomik saldırılarla, toplumsal hareketlenmelerle tamamlanmak istenmektedir. Türkiye’nin ekonomik ve siyasi çöküş senaryosunu kaleme alanların, erken seçim dayatmasının gerekçelerini imal ve ikmal etmeyi amaçlayan iç ve dış çıkar gruplarının milli hassasiyetlerimize ve milletimizin hürriyet haklarına vahim bir cephe açtıkları vicdanı olan her insanımızın malumudur. Bu cephe fitneyle bezenmiş, anti demokratik ve faşizan eğilimlerle temellendirilmiştir. Türk milletinin bu oyuna düşmesi, dış bağlantılı bu anafora batması hayal mahsulü bir beklentidir. Yönetilemeyen bir Türkiye algısının yerleştirilmesinin köşe taşlarını döşemek için geceli gündüzlü nifak nöbetine girenler, Biden lobisinin ivmesiyle hedeflenen iktidar değişiminin bir an evvel sağlanacağına sabitlenmişlerdir. Bu vahim bir kumardır, bedeli de çok ağırdır. Joe Biden’in seçilmeden önce demokratik kanallardan Türkiye’de yönetimin el değiştirilmesi gerektiğini ifşa etmesi nihayetinde alçak bir siyasi ihale olarak zillet partileri tarafından benimsenmiştir. Ne var ki, son günlerde ABD’de silahlı isyan çıkacağına dair uyarılar, bu ülkede demokrasinin 2024 yılında rafa kalkacağı yönündeki değerlendirmeler, yanlış hesap içine girenlerin başına nelerin gelme ihtimalini de gözler önüne sermiştir. ABD yönetimi, Türkiye’den önce kendi siyasi birliğine kafa yormalı, zayıflayan toplumsal huzur ve barış iklimini muhafaza etmek için emek ve mesai harcamalıdır. Türkiye’de iktidarı belirleme hak ve yetkisi sadece ve sadece büyük Türk milletidir. Bunun dışında her yol gayri meşrudur, darbeciliktir, kanunsuzluktur, sonuna kadar mücadele edeceğimiz şerefsiz bir kalkışma sayılacaktır. Mutlaka da başı ezilecektir. Hiçbir ahlaki ve ekonomik temeli olmayan fiyat ve döviz kuru artışlarıyla ülkemizi teslim almaya, siyasi ve sosyal çalkantıların fitilini tutuşturmaya çalışan mihraklara bedeli ne kadar ağır olsa da taviz vermek tarihi haklarımızdan vazgeçmek manasına gelecektir. FETÖ, PKK, DEAŞ’la mücadele kararlılıkla ve kesintisiz devam ettirilmeli, bunların ve destekçilerinin ekonomimize karşı menfur komplolarına elbirliğiyle, aynı şekilde milli seferberlik anlayışıyla karşı koyulmalıdır. İsveç hükümetinin YPG’ye 376 milyon dolar para yardımı sözü vermesi da uluslararası hukukun ihlali, iki ülke arasındaki diyalogların inkarı, insan haklarının imhası, terörizmin kanlı emellerine iğrenç bir ikramdır. 'EKONOMİK OHAL' TEPKİSİ Ayrıca ekonomideki konjoktürel gelişmeleri ve isabetli politika tercihlerini çarpıtıp OHAL’den bahsetmek gafilliktir, şuursuzluktur. Yükselen, toparlanan ve dengeye gelen Türkiye ekonomisinde olağanüstü hiçbir şey yoktur. Geleceğe güvenle bakmak varken, makroekonomik parametrelerle ilgili cahilce polemikler yapmak yalnızca krizseverlere hizmet, yalnızca Türkiye’nin düşmesini gözleyenlere himmettir. Türkiye büyüyen, güçlenen ve zenginleşen bir ülkedir. Dönemsel sorunlar geçicidir, kısa süre sonra her şey eskisinden daha iyi olacaktır. Dünyanın dört bir tarafı kaynarken, çevremiz kuşatma altındayken, Türkiye’nin iç cephesini düşürmeye, kaleyi yıkmaya azmetmek vatana ve millete ihanetle eşdeğer bir aymazlıktır. Rusya-Ukrayna arasındaki gerilimler, Kıbrıs sorunu, Balkanlar’daki anlaşmazlıklar, güney sınırlarımıza mücavir alanlardaki stratejik hesaplar ve düşmanca hedefler devamlı tetikte ve teyakkuzda olmamızı gerektirmektedir. Bu kapsamda istiklal onurumuza, istikbal haklarımıza adam gibi destek veremeyenlerin cumhurbaşkanı adayı falı açmaları, yeniden parlamenter sistem istekleri ve üstelik ekonomik meseleleri provoke etme sinsilikleri ters tepecek, aziz Türk milleti bu hesabı zillet faillerinden tek tek soracaktır. Seçimlerin yapılacağı 2023 yılı Haziran ayı milli diriliş ve milli birliğin zaferini müjdelemektedir. Türkiye’nin geleceğini dış güçler, zillete düşmüş siyasi zihniyetler değil, Türk milleti tayin ve temin edecektir. Bunun dışında her şey felakettir ki, buna seyirci kalmamız, vahim gelişmeleri ağırdan almamız mümkün olmayacaktır.

2 yıl önce

MHP lideri Bahçeli'den Kılıçdaroğlu'na tepki: Yalan siyasetinin orkestra şefi

Bahçeli'nin açıklaması şöyle: "2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifiyle 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanun Teklifinin Meclis Genel Kurul görüşmelerine 6 Aralık 2021 Pazartesi günü başlanmıştır. Bu kapsamdaki yasama çalışmaları nice engellemelere rağmen 12 günde tamamlanmıştır. Böylelikle mezkûr kanun teklifleri Cumhur İttifakı’nın iradesiyle kabul edilerek kanunlaşmıştır. Plan ve Bütçe Komisyon aşaması da dahil olmak üzere bütçe müzakerelerinin tüm etaplarında bozuk zihniyet siyasetinin, bozguncu zillet siyasetçilerin ortalığı karıştırmak için nasıl çırpındıkları ayan beyan ortaya çıkmıştır. Herkes mayasına ve meşrebine uygun davranmıştır. Maalesef TBMM’nde demokrasi ihlalleri, hukuk inkarları, özgürlük istismarları, akıl ikilemleri, ahlak ilkesizlikleri kahredici seviyelerde yaşanmış, zillet ittifakı tarafından yaşatılmıştır. Ölçü ve ayarlar iyice kaçarak milli iradeye gölge düşürülmüştür. Bu kapsamda olmak üzere vuslatının 748’inci yıl dönümünde rahmetle andığımız Hz.Mevlana’nın dediği aynen şudur: “Gönül gözün dehlizidir. Gönüle ne gelirse oradan göze gelir ve şekillenir.” Baktığını görmeyen, gördüğünü itiraf edemeyen, çarpıtmayı meslek edinen siyaset kofluğunun gönlü kara, gözü karanlıktır. Özellikle dün akşam üç beş Komünist-Marksist kalıntının, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Fuat Oktay konuşurken sergiledikleri nezaketsiz, edepsiz ve terbiyesiz muamele ve müdahaleler hakikaten sabır taşını çatlatacak boyutlara ulaşmıştır. Gazi Meclis’te böylelerinin olması hazin bir ayıptır. Ancak demokrasi adabını taşımaktan bihaber olan ilkel siyaset anlayışlarının yıkıcı ve tahrip edici tenkitleri millet nezdinde yok hükmündedir. Haklı ve meşru eleştiri başka, sancılı ve erdemsiz tavır başkadır. TBMM’nin mehabetine yapılan kesif saldırı aslında aziz milletimize yapılmıştır. Ve kabulü imkansızdır. Bütçe müzakereleri devlete hakaretin, millete hıyanetin fırsat kapısı görülemeyecek, buna da hiç kimsenin hakkı olamayacaktır. Kalbi pırıl pırıl, tıpkı dalgasız deniz gibi olan milletimin güzel insanlarına samimiyetle ve inançla hizmet etmek varken; kaba, haşin ve yaralayıcı siyaset üslubunu benimsemek yanlıştır, yozlaşma alametidir. Bugün CHP Genel Başkanı Kayseri’de yine su kaynatmış, yine kayış koparmış, 2022 yılı bütçesinin yoksuldan alıp zengine kaynak aktaran bir bütçe olduğunu utanmadan zırvalamıştır. İzan, irade, itibar ve insaftan mahrum bir siyasetçinin düşebileceği en kötü durumlara bu şahıs düşmüştür. Türkiye ekonomisi şu anda sert bir kuşatma altındadır. Karşımızdaki tablonun hiçbir ekonomik temeli yoktur. Rasyonel mülahazalarla cari gelişmelerin izahı yapılamayacaktır. Ama yalan ve riya siyasetinin orkestra şefi Kılıçdaroğlu’na göre sandık gelirse döviz de inecektir. Kaldı ki fiyatların tırmanışı ekonominin teorik kalıplarına aykırıdır. Döviz yükselirken borsanın düşmesi, üstelik piyasalarda anormal oynaklıkların kısır döngü içinde artış sergilemesi Türk milletinin ve Türkiye’nin düşmanca bir senaryoya maruz kaldığına bariz işarettir. Anlık fiyat değişimleri, gün içinde defalarca fiyat etiketlerinde yapılan tadilatlar en ince detayına kadar ele alınmalı ve bu vahim sorunun üzerine gidilmelidir. Fiyatların yükselmesi, faiz-döviz kuru arasındaki ilişkiyle değil, vatana ve millete yönelik ekonomik suikastla bağlantılıdır. Türkiye’nin döviz piyasasıyla oynayan kimlerdir? Vurguncular kimlerdir? Yağmacıların merkezi ve milliyeti neresidir? Bunların FETÖ’yle ve emperyalist komployla bağı araştırılmakla birlikte fiyat ve stok bylokçuları da acilen deşifre edilmelidir. Çünkü mesele milli güvenlik meselesi haline dönüşmüştür. Ederi bir dolar olan alçakların dolar üzerindeki oyunlarına teslim olacak bir Türkiye asla yoktur. Dik duruşumuzu bozmaya hiç kimsenin gücü yetmeyecektir. TÜSİAD ve işbirlikçi siyasetçiler karşı çıksa da yeni ekonomi programı başarılı olacaktır. TÜSİAD’ın sorunlu açıklaması, Kılıçdaroğlu’nun TÜSİAD’la paslaşması, erken seçim dayatması, fiyat ve döviz kuru artışının siyasileştirilip istismar hattının kurulması kararlılıkla mücadele edilmesi gereken ve sessiz kalınmasının fahiş sonuçlara neden olacağı menfur bir durumdur. Ayrıca hayatları boyunca hep eleştiren, kara çalmaktan başka bir şey bilmeyen, ama var olan sorunlara karşı da sadra şifa tek bir çözüm getiremeyen müflis sol ve Marxsist iktisatçılar ahlaksızca felaket tamtamları çalmaktadır. Eşzamanlı olarak CHP Genel Başkanı ellerini ovuşturmaktadır, dili zehirli, siyaseti de zillettir. “Bir taraftan kendilerine, ‘biz milliyetçiyiz' diyorlar, bir taraftan da Türk Lirası'nın değerini pula döndürdüler.” diyen Kılıçdaroğlu özellikle bilmelidir ki, zihniyetinin bizim nezdimizde gavur puluyla beş kuruş değeri yoktur. Türk lirası milli itibarımız, ekonomik istiklalimizin ana direğidir. Kayseri’de milliyetçilik nutukları atan Kılıçdaroğlu’nun tek umudu ekonomik tetikçiler, terör örgütleri, zalimlerin kumpası, hainlerin eylemleri, Türkiye düşmanlarının projeleridir. Ondan milliyetçi olamaz, olsa olsa emperyalizmin muhbiri, zulmün muhibbi olacaktır. Türk milleti bu badireyi atlatacaktır. Devletimize, hükümetimize güvenimiz tamdır. Ekonomide uygulanan model ve programın her türlü iç ve dış provokasyonu etkisiz hale getirerek Türkiye’yi daha güçlenmiş, daha kalkınmış bir refah seviyesine denge ve disiplinle ulaştıracağına sonuna kadar inandığımızı bilhassa paylaşıyorum. Gerek 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununun gerekse de 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunun devletimize, milletimize, hükümetimize hayırlı olması niyazım ve temennimdir. 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunun hazırlanmasında emeği geçen herkese yürekten teşekkür ediyor, ahlaki ve demokratik ilkelerden kopmayan, taşıdıkları vekalet görevlerini bihakkın temsil eden değerli milletvekili arkadaşlarıma şükranlarımı sunuyorum. Hayra karşı gelelim, ahirimiz ve akıbetimiz de hayır olsun inşallah."

2 yıl önce

Türkiye'nin 8. uydusu Türksat 5B başarıyla uzaya gönderildi

Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Ömer Fatih Sayan, Türksat Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Kemal Yüksek, Türksat Genel Müdürü Hasan Hüseyin Ertok, Türksat Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Şuayip Birinci ve beraberindeki bürokratlar, uydunun fırlatılışını Cape Canaveral Üssü'ndeki fırlatma merkezinde izledi. Faydalı yük kapasitesi ve güç değerleriyle Türksat uydu filosunun en güçlüsü olacak Türksat 5B haberleşme uydusu, Türkiye saatiyle 06.58'de Space X firmasına ait Falcon 9 roketiyle uzaya gönderildi. Türkiye'nin faydalı yük kapasitesi en yüksek uydusu Türksat 5B, Sabit Uydu Servis (FSS) sınıfı uydulara göre en az 20 kat fazla kapasite verimliliği bulunan yüksek verimli uydu kategorisinde yer alıyor. Ülkenin faydalı yük kapasitesi en yüksek uydusu Türksat 5B, 4,5 ton fırlatma ağırlığına ve 15 kilovat güç kapasitesine sahip bulunuyor. Türkiye'nin yanı sıra Orta Doğu'nun tamamı, Basra Körfezi, Kızıldeniz, Akdeniz, Kuzey ve Doğu Afrika, Nijerya, Güney Afrika ve yakın komşu ülkeleri içeren geniş kapsama alanında hizmet verecek Türksat 5B, frekansın tekrar kullanımı ve çoklu hüzme kapsama konseptlerinin kullanıldığı Ka-Bant faydalı yüküyle toplamda 55 Gbps'den daha fazla veri iletim kapasitesi sağlayacak. Türksat 5B'de yerli üretim ekipmanları da kullanıldı Türkiye'nin uydu veri iletişim kapasitesi olan Ka-Bant kapasitesini 15 kattan fazla artıracak Türksat 5B, uydu haberleşmesinin kullanıldığı denizcilik ve havacılık gibi ticari sektörlerde etkin biçimde yerini alacak. Yerli Endüstri Katkı Programı kapsamında Türkiye'de üretilen 2 haberleşme ekipmanının da kullanıldığı Türksat 5B ile ilk kez ticari bir haberleşme uydusunda yerli tasarlanıp üretilen ekipmanlar uzaya gönderilmiş olacak. Türksat 5B uydusunun sağlayacağı yüksek veri kapasitesiyle Türkiye'nin karasal altyapıyla erişilemeyen yerlerine ulaşılabilecek ve internet altyapısı kurulabilecek. Türkiye'nin aktif haberleşme uydu sayısı 5'e çıkacak Yeni nesil elektrikli itki sistemi barındıran uydunun, 42 derece doğu yörüngesinde kullanıma alınmasıyla Ka-Bant veri hizmetinin yanı sıra Ku-Bant kapasitesi artırılacak ve aynı yörüngede hizmet veren Türksat 3A ve Türksat 4A uydularına da yedeklilik sağlanmış olacak. Ayrıca 35 yılın üzerindeki manevra ömrüyle 42 derece doğu yörüngesinde hizmet verecek. Türksat 5B'nin uzayda yerini almasıyla Türksat'ın yerli ve milli uydu anten ailesi PeycON servislerinin de kapsama alanı ve hızı daha güçlenmiş olacak. Uydu kapsama alanının gelişmesiyle MicrON, AerON, HidrON ve TerrON anten ailesinin internet, kurumsal ağ, IP bachauling gibi servisleriyle beraber dünya üzerinde birçok ülkede kullanılmasına imkan sağlanacak. Türkiye'nin aktif haberleşme uydusu sayısı 5'e, toplam uydu sayısı 8'e çıkmış olacak.

2 yıl önce

MHP Lideri Bahçeli'den teşkilatlara, ''temel ihtiyaç ürünlerinde indirim'' kampanyasına destek talimatı

MHP liderinin, halkın tükettiği temel ihtiyaç ürünlerinin fiyatlarında indirime gidilmesi için yurt çapında başlattığı teşvik ve katılım kampanyası çerçevesinde verdiği talimat, Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın'ın imzasıyla teşkilatlara gönderildi. Vatandaşa hizmet noktasında katkı sunmayı hedefleyen MHP, çalışmaya hız vermek için milletvekilleri, Merkez Disiplin Kurulu ve Merkez Yönetim Kurulu üyelerini de görevlendirdi. "Her kesimin elini taşın altına koymasının zamanı gelmiştir" Teşkilatlara gönderilen talimatta, döviz kurundaki suni artış bahane edilerek uzun zamandır ekonomide olumsuz ve karamsar bir hava estirilmek istendiği vurgulandı. Birtakım fırsatçıların spekülatif ortamdan yararlanıp temel ihtiyaç maddelerinin fiyatlarında aşırı artışlar yaptıklarına dikkat çekilen talimatta, piyasa spekülatörleri ve kara doymayan bazı simsarların, mal stoklamak ve dövizdeki artışa paralel zamlar yapmak suretiyle fahiş kazançlar elde ettiklerinin altı çizildi. Ölçüsüz fiyat artışı furyası ve gerçek üstü piyasa şartları sebebiyle vatandaşların alım gücünün düşmekle kalmadığı, ekonomik sıkıntılara duçar olan halkın önemli bir kesiminin temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanmaya başladığına işaret edilen talimatta, şunlar kaydedildi: "Ancak kur korumalı TL vadeli mevduat sisteminin hayata geçirilmesi üzerine, döviz kurunda uzun süredir biriken spekülatif köpük temizlenmeye başlamış, dolara koşma yarışı da sonlandırılmıştır. Birkaç gün öncesine kadar hızına yetişilemeyen kur artışları, yeni mevduat sistemiyle dizginlenmiş, piyasalar hızla sakin bir havaya bürünmüştür. Hem kurdaki yükselişi bahane ederek fahiş artışlarla vatandaşı soyma yarışına giren bazı firma ve kuruluşların, hem de siyasi spekülatörlerin kar oyunu bozulmuştur. Piyasalarda beklenen güven, yine hükümetten beklenen adımlarla sağlanmıştır. Ancak kurdaki düşüş hızı, kur bahane edilerek her alanda, her kalemde artırılan fiyatların gerçek ve makul rakamlara indirilmesinde görülmemektedir. Kur reel değerlerine çekilirken, fiyatlardaki abartılı artışların sonlandırılması ve özellikle temel ihtiyaç maddeleriyle ilgili piyasa rakamlarının da gerçek değerlerine indirilmesi gerekmektedir. Artık herkesin, her kesimin elini taşın altına koymasının zamanı gelmiştir." "Bire bir temasa geçeceklerdir" Talimatta, MHP'nin bu kapsamda yurt çapında teşvik ve katılım kampanyası başlattığı vurgulanarak, "Bu bağlamda MHP teşkilatları bulundukları il ve ilçelerde esnafla, üretici ve tüccar kesimiyle, süpermarketlerin yöneticileriyle, sanayicilerle bire bir temasa geçeceklerdir. Teşkilat mensuplarımız, milletimiz adına ilgili herkesten indirim kampanyasına katkıda bulunmalarını talep edeceklerdir." ifadesi kullanıldı. "Kampanyaya katılımın yaygınlaştırılması için çabalarımız sürecek" MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin, 30 Kasım tarihli TBMM Grup Toplantısında dile getirdiği, "Mal ve hizmet üreten, satan, pazarlayan firmalarımızın, şirketlerimizin, kurumlarımızın toplumsal rahatlama adına, temel ihtiyaçların fiyatlarında yüzde 2 ile 5 arasında indirime gitmeleri milli birlik ve dayanışmamızın manevi harcıdır." ifadelerine de yer verilen talimatta, "Bu ifadeler, partimizce başlatılan kampanyanın ilk işaret fişeği olmuştur. Nitekim Sayın Genel Başkanımızın bu çağrısına bazı firma ve kuruluşların olumlu karşılık verdiği, ardından da bir kısım tüketim mallarının fiyatlarında indirime gidildiği memnuniyetle görülmüştür. Söz konusu kampanyaya katılımın yaygınlaştırılması için çabalarımız sürecektir." denildi.

2 yıl önce

Sahipsiz ve tehlike arz eden hayvanlarla ilgili 81 il valiliğine genelge gönderildi

Genelgede şu ifadelere yer verildi: Bilindiği üzere, 5393 sayılı Belediye Kanununda çevre ve çevre sağlığı hizmetleri ile ilgili görev ve sorumluluğu ile belde sakinlerinin mahalli müşterek nitelikteki ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla her türlü faaliyet ve girişimde bulunma yetki ve imtiyazı belediyelere tevdi edilmiştir. Diğer taraftan 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanununda 9.7.2021 tarihli ve 7332 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikler uyarınca belediyelerimize gönüllü kuruluşlarla iş birliği içinde, sahipsiz ve güçten düşmüş hayvanların korunması için hayvan bakımevleri kurarak onların bakımlarını ve tedavilerini sağlama, eğitim çalışmaları yapma, ayrıca ilgili belediye meclisinin uygun görmesi halinde hayvan hastanesi kurma görevi verilmiştir. "Yasaklı ırklarla ilgili denetimler artırılacak" Bu bakımdan belediyelerimizce son dönemde insan yaşamını tehdit eden sahipsiz ve tehlike arz eden hayvanlarla ilgili önlemler kapsamında; 5199 sayılı Kanun uyarınca üretimi, sahiplenilmesi, sahiplendirilmesi, barındırılması, beslenmesi, takas edilmesi, sergilenmesi, hediye edilmesi ve ülkemize girişi, satışı ve reklamı yasak olan tehlike arz eden hayvanlar (Amerikan Pitbull Terrier, Dogo Argentino, Fila Brasilerio, Japanese Tosa, American Staffordshire Terrier ve American Bully) ile ilgili belediyelerimizce denetimlerin 7/24 esasıyla yapılması; bu hayvanlardan sahiplenilmemiş olanlara ilgili birimler ve kolluk kuvvetleri ile iş birliği içinde el konulması ve belediyelerimizce hayvan bakımevine götürülerek rehabilite edilmesi ve bakımevlerinde tutulması, "Sahipli hayvanlara ağızlık ve tasma takılacak" Tehlike arz eden bu hayvanlardan 5199 sayılı Kanunda ve Tarım ve Orman Bakanlığının 7.12.2021 tarihli ve 2021/48 sayılı Genelgesinde gösterilen usulde sahiplenilmiş olanlar bakımından ise ağızlık ve tasma takma zorunluluğu ile halkın yoğun olarak bulunduğu yerlere ve çocuk oyun alanları ve parklarına girme yasağına kati suretle uyulmasının sağlanması; bu yasağın ikinci defa ihlalinde ise bu hayvanlara ilgili birimler ve kolluk kuvvetleri ile iş birliği içinde el konulması ve bu hayvanların hayvan bakımevine götürülerek rehabilite edilmesi ve bu bakımevlerinde tutulması, Tehlike arz eden bu hayvanların sahiplerinin kendi istekleri ile en yakın bakımevine bırakılmak istenmesi halinde taleplerinin geciktirilmeksizin yerine getirilerek rehabilite edildikten sonra bakımevlerinde tutulması, Sahipli veya sahipsiz olması fark etmeksizin tehlike arz eden hayvanlarla ilgili birimler ve kolluk kuvvetleri ile iş birliği içinde denetimlerin sıklaştırılarak herhangi bir mağduriyete veya suistimale mahal verilmemesi, Hayvan barınaklarına getirilen sahipsiz hayvanların tedavi ve parazit mücadelesinin yapılması, aşılanması, kısırlaştırılması ve dijital kimliklendirme yöntemleriyle işaretlenmesi yoluyla rehabilitasyonunun yapılması, Bakımevlerinde rehabilite edilen hayvanların ilgili veri tabanına kaydedilmesi ve rehabilite edilmeden hiçbirinin alındıkları ortama bırakılmaması, Henüz rehabilite edilmemiş sahipsiz köpeklerin, belediyelerce hayvan bakımevlerinde veya geçici ünitelerde kısırlaştırılarak veri tabanına kaydedilmesi; geçici ünitelerde yapılan kısırlaştırmalar sonrasında, hayvanların alındıkları ortama bırakılmadan önce sağlıklarına kavuşmaları için gerekli tedbirlerin alınması, Belediyelerimizin sahipsiz hayvan toplama ekibinin çalışması veya herhangi bir ihbar sonucu sahipsiz hayvanların tespiti halinde bu hayvanların barınaklara götürülmesi, hayvan bakımevi kurma zorunluluğu bulunmayan belediyelerimizin ise en yakın bakımevine götürüp teslim etmesi, 5199 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi uyarınca belediyelerin bütçelerinden ayırmak zorunda olduğu kaynağın sahipsiz hayvanların kısırlaştırma işlemlerinin yürütülmesi amacına yönelik kullanılmasına önem verilmesi; konuyla ilgili belirlenen oranlar asgari oranlar olduğundan belediyelerimizce konunun önemine binaen hizmetlerin yerine getirilmesinde öncelik sırası, malî durum ve hizmetin ivediliği dikkate alınarak bu payların daha yüksek oranlarda belirlenmesine öncelik verilmesi, Sahipsiz hayvanlardan yiyecek bulmakta zorlananlar için konutlar ve insan ikametine mahsus diğer yerler ile trafik güvenliğini tehdit etmeyecek noktalarda düzenli olarak hayvanlara uygun, çabuk bozulmayan yiyecek ve su bulundurulması, Sahipsiz hayvanların beslenmesi amacıyla, bölgesinde bulunan gıda üretimi veya tüketimi faaliyetiyle iştigal eden yerlerde oluşan hayvan beslemeye elverişli besin maddelerinin toplanarak bunların hayvanların tüketimine uygun hale getirilmesi için gerekli çalışmaların yürütülmesi, Bakımevlerinde bulunan sahipsiz hayvanların sahiplendirilmesi için ilân panoları ile internet ortamı ve diğer uygun görülen yayın organlarında duyuru yapılması, Sahipsiz hayvanlarla ilgili icra edilecek faaliyetlerde il hayvanları koruma kurulu ile eşgüdüm ve gönüllü kuruluşlarla iş birliği içinde hareket edilmesine özen gösterilmesi, Hayvan bakımevlerinin kurulması ve işletilmesi ile ilgili bedelsiz taşınmaz tahsisi dâhil Bakanlığımız görev ve yetki alanında kalan hususlarda Bakanlığımızca gerekli destek ve kolaylık sağlanacak olup bu doğrultuda belediyelerimizin süreci Bakanlığımızla iş birliği içinde yürütmesi, Belediyelerimizce hayvan bakımevlerinin bir an önce yapılması, personelin temin edilmesi ve tefrişi ile ilgili varsa eksikliklerin hızlıca giderilmesi ve hayvan bakımevlerinin tam kapasitede hizmet vermesinin sağlanması, İlgili Kanunlar ve bu Genelge kapsamında kendilerine tevdi edilen görev ve sorumlulukları yerine getirmediği veya bunlara aykırı faaliyette bulunduğu tespit edilen belediyelerin hukuki ve/veya cezai sorumlulukları doğacağından, belediyelerimizce konuyla ilgili görev ve sorumlulukların titizlikle ve öncelikle yerine getirilmesi, Belediyelerimizce bu genelge hükümlerinin uygulanmasında alınacak tedbirlerle sahipsiz ve tehlike arz eden hayvanların yaşama hakkının ihlal edilmemesi, bununla beraber son dönemde bu hayvanların sebep olduğu ve insan yaşamını tehdit eden üzücü hadiselerin tekrar yaşanmaması ve vatandaşlarımızın bilhassa çocuklarımızın can güvenliğinin temini amacıyla bu tedbirlerin uygulanmasında herhangi bir aksaklığa kesinlikle mahal verilmemesi hususunda bilgilerini ve gereğini arz ve rica ederim.

2 yıl önce

Bilal Erdoğan, Arapça eğitimindeki kaliteli artışın, aynı zamanda Türkiye ve Katar arasındaki ilişkilerin derinleştiğinin de bir göstergesi olduğunu söyledi

Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi (FSMVÜ) ve Katar Münazaraları Merkezi (Qatar Debate) ortaklığında düzenlenen "Türkiye Üniversiteler Arası Arapça Münazara Yarışması"nın finali, FSMVÜ'nün Haliç kampüsünde gerçekleştirildi. FSMVÜ ve Katar Foundation arasında 7 Aralık'ta imzalanan iş birliğinin bir parçası olan yarışmanın finalinde Selçuk Üniversitesi Arap Dili ve Edebiyatı Bölümü birinci olurken, İbn Haldun Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi münazara takımı ikinciliği elde etti. İbn Haldun Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkan Vekili Bilal Erdoğan, programın açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye ve Katar arasındaki güçlü bağlara ve Arapçanın ilişkilerdeki önemine değindi. Erdoğan, Türkiye'de Arapça eğitiminde son yıllarda niceliksel ve niteliksel bir artış olduğunu belirterek, "İmam hatiplerimizde olsun, üniversitelerimizde olsun Arapça eğitiminin istenen düzeye gelebilmesi için bir seferberlik var. Özellikle salgın öncesinde imam hatipler arasında çok kaliteli Arapça yarışmaları düzenleniyordu. İnşallah salgın sonrası bunların yeniden hareketleneceğini düşünüyorum. Üniversitelerimizde böyle bir etkinlik olduğu için Qatar Debate programına teşekkür ediyorum." dedi. Türkiye'de İbn Haldun Üniversitesi, FSMVÜ ve Sabahattin Zaim Üniversitesi gibi üniversitelerin Arapça eğitimi konusunda önemli simgeler haline geldiğini dile getiren Erdoğan, dil eğitiminin ikili ilişkileri de geliştirdiğini söyledi. Arapça eğitimlerinin artışının bu boyutunun önemli olduğunu kaydeden Bilal Erdoğan, şöyle devam etti: "Arapça eğitimindeki bu kaliteli artış, aynı zamanda Türkiye ve Katar arasındaki ilişkilerin derinleştiğinin de bir göstergesi. Birçok niyet anlaşmaları imzalanıyor. Katar Foundation ve FSMVÜ arasındaki iş birliği inşallah gelişerek devam eder. Arapça dili bizim için Kur'an-ı Kerim'in Arapça olmasından ötürü çok önemli, ayrıca bizim tüm gönül coğrafyamız için çok önem arz eden bir lisan. İnşallah öğrencilerimiz bu dili hem geçmiş ve değerleriyle güçlü bağlar kurmaları için hem de gelecekte Arap coğrafyası ve bizim coğrafyamız arasında güçlü bağlar kurmak için öğrensinler." Katar Debate Programlar Müdürü Abdurrahman Sebii de Arapça münazara yarışması için İstanbul'da olmaktan büyük memnuniyet duyduğunu, münazaranın ikili ilişkilere ciddi katkılar sunacağını söyledi. Etkinliğe, FSMVÜ Rektörü Muhammed Fatih Andı, İbn Haldun Üniversitesi Rektörü Atilla Arkan ve Türkiye'nin eski Doha Büyükelçisi Fikret Özer ile FSMVÜ ve Arap coğrafyasından birçok öğrenci katıldı. Yarışmada ilk üçe giren takımlar, Mart 2022'de Katar'ın başkenti Doha'da düzenlenecek "Dünya Üniversiteler Arası Arapça Münazara Yarışması''nda Türkiye'yi temsil edecek.

2 yıl önce

MHP'li Semih Yalçın’dan CHP’li Özgür Özel’e: Hadsiz, sen kimsin, siyasi ederin nedir?

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın'ın açıklamaları şu şekilde; ''Siyasete intisap etmesine rağmen farmakolojik halüsinasyonların etkisinden bir türlü kurtulamayan CHP’li Özgür Özel, şimdi de kendini dev aynasında görmeye başlamış. Vah zavallı ecza bağımlısı! Siyaset cücesi Özgür Özel, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı hakkındaki haklı değerlendirmelerini hazmedemeyerek Sayın Genel Başkanımıza dil uzatmaya yeltenmiş. Bununla da yetinmemiş, gömlek biçmeye kalkışmış. Hadi oradan hadsiz, sen kimsin, siyasi ederin nedir? Bir yandan HDP ile kol kola politika yaparken diğer yandan MHP’yi bölücübaşı Öcalan mektubu üzerinden suçlamaya kalkmak; pişkinlik ve utanmazlıktan da öte, edepsizliktir! CHP’lilerin temelsiz suçlamalarının, yavuz hırsızın ev sahibini bastırmaya çabalamasından farkı yoktur. CHP sözcüleri, siyasette başkalarına gömlek biçeceklerine partilerinin giydiği ihanet libasının hesabını versin. CHP Genel Başkanı daha iki gün önce HDP eş genel başkanlarıyla bir araya gelerek PKK’nın siyasi kanadına açıkça destek vermedi mi? CHP-HDP iş birliği konusunda ikinciler ise kendilerinden çok emin. Baksanıza Pervin Buldan, 2023 Seçimlerinde muhtemel bir zillet ittifakı başarısı vuku bulursa mutlaka iktidara ortak olacaklarını, CHP’nin ve öteki yancılarının başka seçeneği olmadığını açıkça ilan etti. Politik aczini ve gizli gündemini açık etmemeye çalışırken CHP’nin sergilediği iftiracı, karalamacı ve inkârcı siyaset; ayıbını örtmeye yetmiyor. Devekuşunun başı toprağa girse de gövdesi ortada! İstanbul’un kapılarını HDP’nin oylarıyla açan “sahte İstanbul fatihi”ne gelince... Onun, iş başına geçer geçmez ilk olarak PKK’nın siyasi acentesine diyet ödemenin derdine düştüğünü bilmeyen mi kaldı? İçişleri Bakanımızın açıklamalarından da anlaşılıyor ki bazı PKK ve öteki terör örgütü militanları İstanbul Büyükşehir Belediyesinde işe alınmış. Madem mukavva fatih İmamoğlu millete kurşun sıkan hainlere devlet kadrolarını peşkeş çekmiştir; bunun bedelini elbette ödemelidir, ödeyecektir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Dingo’nun ahırı değildir. Millî emanetin çarçur edileceği, milletin hak ve imkânlarının terör örgütlerine akıtılacağı yer hiç değildir!

1 2 ... 5 6 7 8 9 10 11 ... 37 38