18 Mayıs Cumartesi 2024
1 yıl önce

ABD'liler bile isyan etti: Terör destekçisi isme "Beyaz Saray'daki Orta Doğulu diktatör" dediler

Göreve geldiği 2004’ten beri politikalarıyla Ortadoğu’yu ölüm, yıkım ve kaosla yoğuran, DEAŞ’ın yükselmesinin mimarı ve PKK'lı teröristlerin hamisi olarak bilinen Brett McGurk, Beyaz Saray’da eleştirilerin odağı haline geldi. Amerikan Huffington Post gazetesine ‘korktuklarını’ belirterek isim vermeden konuşan 20 siyasi, "Beyaz Saray’daki Ortadoğulu diktatör" diye tanımladıkları Türkiye düşmanı McGurk’ü eleştiri yağmuruna tuttu. McGurk, 2004 yılında eski Başkan George W. Bush döneminde Dışişleri’nde göreve başladı. Barack Obama döneminde DEAŞ ile Mücadele Özel Temsilci olarak görev aldıktan sonra, Donald Trump döneminde istifa etti. Başkan Joe Biden’ın seçilmesi ile ABD’nin Ortadoğu ve Kuzey Afrika Koordinatörlüğüne atanan McGurk hakkında politikacılar, 18 sene boyunca görev aldığı Ortadoğu’da ABD’nin dikiş tutturamamasının mimarı olarak bahsetti. BEYAZ SARAY’DAKİ DİKTATÖR Gazeteye konuşan siyasilerden biri, Biden’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, Dışişleri Bakanı Tony Blinken ve yardımcısı Wendy Sherman’ı, Çin politikaları ve Trump döneminde bozulan Avrupa ile ilişkileri yeniden kurmak için görevlendirdiğini belirtti. Biden’ın, Ortadoğu’yu bilen tecrübeli bir isim olduğu için McGurk’e yeniden görev verdiğini belirten siyasi, Ukrayna savaşından sonra diplomatın ipleri tamamen eline aldığını ve Beyaz Saray’da Ortadoğulu bir diktatöre dönüştüğünü kaydetti. KARŞIT GÖRÜŞLERİ SUSTURUYOR Başka bir eleştiride de Demokrat Partisi üyesi bir politikacı, McGurk’ün ülkenin Ortadoğu ve Kuzey Afrika politikaları ile ilgili karşıt görüşleri ciddiye almadığını, yok saydığını, hatta susturduğunu belirtti. Kaşıkçı cinayetinden sonra 30 Demokrat milletvekilinin “ABD-Suud ilişkilerinin gözden geçirilmesi” konulu bir rapor hazırladıklarını belirten siyasetçi, ABD’li diplomatın raporu okumadan çöpe attığını ve gündeme dahi getirmediğini belirtti. POLİTİKADA DEĞİŞİME ENGEL Emekli olan başka bir siyasi, McGurk’ü ABD’nin Ortadoğu politikasında değişime engel olmakla ve farklı görüşlerin dillendirilmesine mani olmakla suçladı. İstediklerini elde etmek için ‘zorbalık kullandığını’ belirten emekli politikacı, McGurk’ün kendisine muhalefet edenlere hakaret ettiğini, aşağılayıcı mesajlar yolladığını ve asla özür dilemediğini belirtti. McGurk’ü ülkenin siyasi çarklarını tıkayan isim olarak niteyen isimsiz siyasi, “Her türlü değişikliği yavaşlatan kişi o, eski ideolojilere bağlı” eleştirisinde bulundu. PUTİN’İ CESARETLENDİREN ADAM Beyaz Saray içinde görev almış eski bir üst düzey yetkili ise ABD’nin Ortadoğu’daki terör baronu hakkında, “2010’da ABD’nin, diktatör Nuri el Maliki’yi desteklemesini sağladı. DEAŞ’ın yükselişine zemin hazırlayan bir karar için dönemin Başkan Yardımcısı Biden’ı kendi tarafına çekti” itirafında bulundu. McGurk’ün uzun süredir görev almasına rağmen, Ortadoğu’da bugün ‘başarısız bir ABD imajı’ olduğuna işaret eden yetkili, Ukrayna’nın işgalinde Putin’in bu zayıf görüntüden cesaret aldığını ve sorumlusunun McGurk olduğunu ifade etti. Biden’ın Ortadoğu’da güçlü ABD algısını oluşturması için McGurk’e görev verdiğini belirten yetkili, “Yaratılmasına yardım ettiği sorunu düzeltecek kişi olarak tekrar göreve geldi. Önce evi ateşe verdi ve sonra bir yangın hortumuyla geri döndü” dedi. PKK'NIN HAMİSİ Cumhurbaşkanı Erdoğan, McGurk hakkında, “Bu adam terörü yönetiyor” eleştirisinde bulunmuştu. Göreve geldiği 2004’te Irak Anayasası’nın yazımında önemli pay sahibi olan McGurk, Irak’ı etnik ve mezhep temelli bir kaos ülkesine dönüştürüp DEAŞ’a zemin hazırlayarak, bu örgütün Haziran 2014’te Musul’u ele geçirmesinin önünü açtı. Sonrasında ise DEAŞ’ı bahane ederek bir diğer terör örgütü olan PKK/YPG’nin bölgede ağırlık kazanmasına tam destek verdi. Ardından da Suriye’nin kuzeyinde de DEAŞ ile mücadele bahanesiyle, PKK’nın Suriye kolu SDG’nin kurulmasına ve ülkede yayılmasına olanak tanıdı. Terör örgütünün sözcülerinin elinden plaket aldığı fotoğrafları yayımlanan McGurk, Mayıs 2017’de Rakka’nın kuzeyindeki PKK/YPG noktalarını ziyaret ederek, aralarında Şahin Cilo, Aldar Halil, Enver Müslim’nin de olduğu terör örgütü elebaşlarıyla poz verdi.

1 yıl önce

İsveç medyası teröre destek veren hükümete yüklendi: NATO'ya giremezsek sorumlusu hükümet olacak

İsveç'in NATO üyeliği başvurusu ile ilgili tartışmalar devam ederken ülke medyası, İsveç hükümetinin, terör örgütü PKK/YPG ile iş birliğini mercek altına aldı. İsveçliler de sosyal medyada hükümetin politikalarını eleştirdi. İsveç'in NATO üyeliği başvurusu konusundaki tartışmalar devam ederken, Expresen Gazetesi, İsveç başbakanı ile terör örgütü PKK/YPG’ye desteği ile bilinen bir milletvekilinin ilişkisine yer verdi. Gazete, mevcut İsveç Başbakanı Magdalena Andersson'un, başbakan olabilmesi için parlamentodan yeterli oyu, terör örgütü destekçisi vekil Amineh Kakabaveh ile yaptığı anlaşma sayesinde aldığına dikkati çekti. Haberde bu durumun Türkiye’nin gözünden kaçmadığı belirtildi. "NATO ÜYELİĞİ GERÇEKLEŞMEZSE BUNUN SORUMLUSU İSVEÇ HÜKÜMETİ" İsveç’in Dagens industri gazetesi de, Sosyal Demokratlar partisi ile Kakabaveh arasında kriz çıktığını duyurdu. İsveçliler ise sosyal medyada hükümetin politikalarını eleştirdi. Sosyal medyada paylaşılan mesajlarda, NATO üyeliği gerçekleşmezse, bunun sorumlusunun İsveç hükümeti olacağı vurgulandı.

1 yıl önce

'6'lı Masa'dan Yunanistan'a destek! Türkiye'yi suçladılar

CHP, DEVA, Demokrat Parti, Gelecek Partisi, İP ve Saadet Partisi'nden oluşan 6'lı masa dördüncü toplantısını önceki akşam yaptı. Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu'nun ev sahipliğindeki akşam yemeğinde, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, İP Genel Başkanı Meral Akşener ve Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu buluştu. Toplantı sonrası 10 maddelik ilkeler ve hedefler bildirgesi yayımladı. Yunanistan'daki ABD üsleri ve Atina'nın gayri askeri statüdeki adalarda silahlanmasının görülmezden gelindiği bildirgede Türkiye, dış politikada gerilim üretmekle suçlandı. İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliğine değinilen bildirgede şu ifadeler kullanıldı: 'TÜRKİYE MACERACI' "Türkiye'nin terörle mücadele bağlamında ortak tavır ve işbirliği konusundaki haklı talepleri, sadece NATO üyeliğine başvuran İsveç ve Finlandiya için değil, halihazırda üye olan bütün NATO üyeleri ve esasen bütün BM üyeleri için de geçerlidir. Bir taraftan bu konuda haklı taleplerimiz dile getirilirken diğer taraftan Doğu Akdeniz ve Ege'deki güç dengelerinin aleyhimize değişmesine sebep olacak ve Türkiye'nin çok boyutlu dış politika gerekliliklerine zarar verecek gerilimlerden ve maceracı söylem ve politikalardan uzak kalınmalıdır." Türkiye'nin suçlandığı bildiride, Yunan Başbakan Miçotakis'in ABD Kongresi'nde yaptığı provokatif görüşmeye ise sessiz kalındı. MİÇOTAKİS'LE AYNI ÜSLUP Kongre'ye hitap eden Miçotakis, isim vermeden Türkiye'nin Yunan hava sahasını ihlal ettiğini iddia ederek, ABD Kongresi'nden Türkiye'ye yapılacak muhtemel silah satışlarında Doğu Akdeniz'deki durumu göz önünde bulundurmasını istemişti. ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi ve Türkiye karşıtlığıyla bilinen Senato Dışişleri Komitesi Başkanı Bob Menendez ile yaptığı görüşmelerde de bu konuyu ayrıntılı bir şekilde gündeme getirdi. Yunan Başbakan'ın Kongre'deki konuşması ayakta alkışlanmıştı. ADALARI SİLAHLANDIRIYOR Yunanistan, başta Limni-Semadirek olmak üzere Ege'deki birçok adayı 1936 Montrö Antlaşması'nı dayanak göstererek 1960 yılından beri silahlandırıyor. Lozan Antlaşması ve diğer uluslararası anlaşmalarla Ege'deki adaların silahsız olması koşulu getirildiği halde Yunanistan, Ege adalarını cephaneliğe dönüştürdü. Lozan Antlaşması'na göre Atina'nın Limni, Sakız, Sisam ve İstanköy adalarında sadece güvenlik amacıyla polis ve jandarma bulundurma hakkı olmasına rağmen, Yunanistan, bu anlaşmaları hiçe sayarak on binlerce askeri Rodos ve Midilli'ye yerleştirdi. 18 adayı silahlandırdığı ifade edilen Yunanistan, son dönemlerde gayri askeri statüdeki adalarda yaptığı tatbikatlarla da gündeme geldi. TİYATRONUN BAŞROLÜNDE GİZLİ ORTAK HDP VAR HDP'li eski vekil Ahmet Türk'ün ardından terörden tutuklu Selahattin Demirtaş da 6'lı masaya ayar verdi: "Kararsızlardan daha kararsızsınız." HDP'nin eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "Bir arada duracak ortak bir söylem oluşturamadınız. Gereksiz şeyleri tam bir kakafoni içinde söylüyorsunuz. Kararsız seçmenden daha kararsızsınız" dedi, 6'lı masadaki genel başkanları topa tuttu: AKŞENER'E: "Nasıl yani? Birlikte masaya oturduğunuz liderleri seçimde eze eze yenip tek başına 360 milletvekili çıkararak anayasayı değiştirecek ve sonra da başbakan mı olacaksınız? Diğer partileri yenmek için mi altılı masada oturuyorsunuz? 360 onların, 360 da sizin, demek ki 720 vekili siz iki parti çıkarabiliyorsunuz." KARAMOLLAOĞLU'NA: "Ana muhalefet seçime tek başına girecek, diğer ikisi ayrı girecek, kaldınız üç parti. İttifak yapıp yüzde yediyi aşarak Meclis'e girseniz en az 50 vekil de siz çıkarsanız, oldu 770 vekil." KILIÇDAROĞLU'NA: "Altılı masa beni ortak aday gösterirse onur duyarım, diyorsunuz. Farz edelim yüzde 51'le seçildiniz ve partiniz de yüzde 28 oyla 230 vekil çıkardı. Oldu mu size bin vekil. Tüylerim diken diken oldu yeminle. Bir değil, iki anayasa yaparsınız." HDP'li Ahmet Türk, "Nabza göre şerbet veriyorlar. Kılıçdaroğlu, Zap operasyonu için dua ediyor. İmamoğlu, Diyarbakır'da farklı, Rize'de farklı konuşuyor. Muhalefetin tutumu belirsiz ve bulanık" ifadelerini kullanmıştı.

1 yıl önce

Bakan Soylu’dan Yunanistan’a: “Hem komşu, Hem NATO’da müttefik, Hem Terör Destekçisi, cici batı”

Bakan Soylu, “Batı Cephesi bildiğiniz gibi PKK, Lavrion’dan Atina’ya yürüyor Yunanistan ile NATO’da birlikteyiz Bu birliktelikte; Lavrion Kampında PKK/PYD terörist yetiştirmeleri FETÖye kol kanat germe Söylemimize rağmen ısrar VAR Hem komşu Hem NATO’da müttefik Hem Terör Destekçisi Cici Batı” dedi. https://twitter.com/suleymansoylu/status/1531970811346800643?s=21&t=8-8vc8Rk4fg2n05EMBNO0g

1 yıl önce

Bakan Çavuşoğlu: Terör örgütüne destek veren ülkeden müttefik olur mu?

Yüksek Hızlı Tren (YHT) ile kente gelen Çavuşoğlu, Eskişehir Valisi Erol Ayyıldız, AK Parti Eskişehir milletvekilleri Harun Karacan ve Emine Nur Günay, AK Parti İl Başkanı Zihni Çalışkan ve diğer ilgililer tarafından karşılandı. Daha sonra Vali Ayyıldız'ın makamına geçen Çavuşoğlu, basına kapalı görüşmenin ardından Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Rektörü Prof. Dr. Kemal Şenocak'ı ziyaret etti. Çavuşoğlu, daha sonra ESOGÜ Kongre Merkezi'nde düzenlenen "Girişimci ve İnsani Türk Dış Politikası Öğrenci Buluşması"nda yaptığı konuşmada, Eskişehir'de bulunmaktan mutluluk duyduğunu söyledi. Dünyada önemli değişimlerin yaşandığını belirten Çavuşoğlu, dünya üzerinde dengelerin de hızla değiştiğini vurguladı. Çavuşoğlu, "Doğu bloku" yıkıldıktan sonra ABD'nin merkezinde olduğu tek kutuplu bir dünya oluşmaya başladığını anlatarak, şöyle konuştu: "Peki bu tek gücün uyguladığı politikalar bu tek kutupluluğu güçlendirdi mi? Zayıflattı mı? Özellikle 11 Eylül'den bu yana ki hepimizin kınadığı bir terör saldırısından sonra izlenen politika, diğer taraftan dünyada yükselen diğer ülkeler, 'ben de varım' demeye başlayan ülkeler sayesinde tek kutupluluktan çok taraflılığa geçmeye başladı. İşte Çin, Rusya, Brezilya, Hindistan ve şimdi bu sahnede dünya sistemini eleştirip yeni bir dünya sisteminin kurulması gerektiğini ya da mevcut sistemin reforma tabi tutulması gerektiğini söyleyen Türkiye gibi ülkeler var." "Türkiye'nin gelişmeleri, seyretme lüksü yok" Yeni sistemin farklı coğrafyalarda yatay, farklı tematik alanlarda dikey mücadeleleri getirdiğini vurgulayan Çavuşoğlu, şöyle devam etti: "Bu mücadelenin içinde nerede yer alacağız? Ne kadar güçlü olmamız gerekiyor? İşte bu yeni paradigmaya biz Türkiye olarak hazırlanıyoruz. Küresel vizyonu olan Türkiye'nin, gelişmeleri seyretme lüksü yok. Yani dünyada bu gelişmeler oluyor. 'Bunları izleyelim, görelim bakalım bize etkisi ne olacak' olmaz. Ekonominin güç dengesi nereye doğru kayıyorsa ekonomik ilişkilerimizde o bölgelere ağırlık vermemiz gerekiyor. Çünkü çıkarımız orada. Bugün uyanan Afrika'yı görmezsek, yarın çok geç kalmış sayılır. Bugün yeniden Asya diyorsak köklerimizin Asya'da olduğu bir yere yeniden dönüyorsak ilk defa orada değiliz. Bunun bir sebebi var." Çavuşoğlu, ekonominin güç dengesinin Asya'ya doğru kaydığını belirterek, "Yatay düzlemde coğrafi etkimizi arttırıyoruz. Afrika açılımımız, Afrika ortaklığına dönüştü. Türkiye Afrika ortaklığı. Latin Amerika açılımımız her geçen gün gelişiyor, her alanda ticaret dahil. Aynı şekilde Balkanlar'daki gelişmelere duyarsız kalamayız. Burada etkinliğimizi artırmamız lazım. İşte Orta Doğu, tekrar ilişkilerimizi normalleştirme çabalarımızı sizler de izliyorsunuz. Kafkaslar'da Azerbaycan'ın Karabağ zaferi, yeni dinamikler ortaya çıkardı. Avrupa Birliği politikamız da devam ediyor. Dolayısıyla yatay olarak biz tüm bu coğrafyalarda etkin görünen ve çıkarlarını arayan, bayrağımızı dalgalandıran bir ülke olmak durumundayız. Yine dikey düzleme baktığımız zaman da tematik etkinliğimizi derinleştiriyoruz." değerlendirmesini yaptı. "Uzun vadeli büyük stratejiyi gözden kaçırmamak gerekiyor" Bakan Çavuşoğlu, geçmiş dönemlerde Libya'daki, Suriye'deki savaşlardan bahsedildiğini anımsatarak, şunları kaydetti: "Şimdi Avrupa'nın göbeğinde savaş var. Bu savaşın etkileri ne? İnsani dramları görüyorsunuz. Her şeyden önce insani etkilerine odaklanmak lazım. Nasıl ateşkes olacak? Ekonomiye etkisi ne? Artan fahiş enerji fiyatlarının hepimize etkisi ne? Ne kadar sürdürülebilir? Şu anda ciddi krizler yaşamaya başlayan ülkeler var. Açlık, kıtlık tehdidiyle karşı karşıya olan ülkeler var. Bunlara nasıl çözümler bulacağız? Yani her şey işte. 2-3 yıl içinde üç tane önemli krizden bahsediyorum. Siz daha fazla örnekler verebilirsiniz. Sonuçta bir yandan anlık, gerçek zamanlı dönüşüme uygun tepkiler geliştirmeniz gerekiyor dış politikada. Diğer yandan da bu krizler gelir geçer. O nedenle uzun vadeli büyük stratejiyi gözden kaçırmamak gerekiyor. " "Herhangi gizli bir gündemimiz yok" İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyelikleri konusuna değinen Çavuşoğlu, şöyle devam etti: "İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyelikleri konusunda teröre destek veren, ülkemize kısıtlama uygulayan ülkelerle müttefiklik yapılamayacağını söylüyoruz. Herhangi gizli bir gündemimiz yok. Biz NATO'nun genişlemesini destekleyen bir ülkeyiz ama bize saldıran, terör örgütüne destek veren ülkeden müttefik olur mu? Siz müttefik olacaksanız biz sizin kaygılarınızı anlıyoruz. Sizin de müttefiklerin kaygılarını anlamanız lazım, anlamak yetmez, gidermek lazım. Türkiye'ye karşı savunma sanayi ürünlerinde kısıtlama getireceksiniz. Kısıtlamanın gerekçesi ne? PKK ve YPG'ye yönelik operasyonlarımız. Yani terörle mücadelemiz. Kısıtlama, ürün satmama kararı kime karşı alınır? Düşmana karşı değil mi? İlişkilerinizin hiç olmadığı ülkelere karşı olur. Dünyada herkesin ilişkilerini aşağı yukarı minimumda tuttuğu ülkeler de var ama siz Türkiye gibi Avrupa'ya çok önemli katkı sağlayan bir ülkeye kısıtlama getiriyorsunuz. Açıkça bunu söylüyoruz. Bu kaygılarımızın giderilmesi gerektiğini ve bu ülkelerin de bu yönde somut adımlar atması gerektiğini söyledik. Kendilerine belgeyle de verdik." "Her coğrafyada barış için çalışıyoruz" Türkiye olarak barış için diplomasi yürüttüklerini dile getiren Çavuşoğlu, "Rusya ve Ukrayna'yı aynı masada bizden başka bir araya getirebilen bir ülke oldu mu? Biz gerçekten Afrika'dan Latin Amerika'ya, Orta Asya'dan Balkanlar'a her coğrafyada barış için çalışıyoruz." dedi. Çavuşoğlu, Balkanlar'da ciddi bir kırılganlığın olduğuna değinerek "Önümüzdeki günlerde dört Balkan ülkesini ziyaret edeceğim ve bu ülkelerde önemli görüşmeler de gerçekleştireceğiz. Sayın Cumhurbaşkanımızın da ziyaretleri olacak. O bölgedeki ülkelerin hepsinin aynı anda güvendiği ülke Türkiye. Biz ayrım yapmadan bu ülkelerin Bosna Hersek'in ve Balkan ülkelerinin istikrarını destekliyoruz." açıklamasında bulundu. "Irkçılık içeren saldırıları, söylem ve eylemleri rapor ediyoruz" İnsanların karşı karşıya kaldığı başka sorunların da olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, "Ayrımcılık, nefret, kendisinden olmaya yönelik nefret, İslam düşmanlığı, yabancı düşmanlığı bunlara karşı da mücadele etmek lazım. Şimdi ilk defa Dışişleri Bakanlığı olarak ilgili kurumlarımızda da çalışıyoruz. Dünyada İslam düşmanlığı ve ırkçılık içeren saldırıları, söylem ve eylemleri rapor ediyoruz. Raporumuz bitmek üzere. Tüm uluslararası kuruluşlarla BM İnsan Hakları Komiserliği, Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği dahil herkesle paylaşacağız. Dünya kamuoyuyla da paylaşacağız." diye konuştu. Çavuşoğlu, Ukrayna'daki savaştan dolayı gıda güvenliği konusunun ön planda olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti: "Şimdi bir taraftan tekrar tarafları masaya getirmeye çalışıyoruz, barış için çalışıyoruz. Diğer taraftan da güvenli bir koridor açarak gemiler için Ukrayna'daki buğday ve tahılın tüm dünyaya taşınması, ihtiyaç duyan ülkelere ihraç edilmesiyle ilgili çalışıyoruz. Birleşmiş Milletler, Türkiye, Rusya ve Ukrayna olarak. Şimdi ülkeler arıyor bizi sürekli, 'bizi de dahil edin, bu sisteme' diye. Biz tabii herkesin katkısına açığız. Bu konularda rekabet olmaz, 'iş birliği yapmak lazım' diyoruz ama burada kilit bir ülke olarak herkes Türkiye'yi görüyor. Çünkü başından beri bu yönde her iki tarafın da güvenini kazanan sadece savaş döneminde değil önce izlediğimiz hep denge politikası sayesinde güvenini kazanan bir ülkeyiz. İnşallah İstanbul'da bir merkez de kuracağız bununla ilgili." Çavuşoğlu, 8 Haziran'da Rus Dışişleri Bakanı Lavrov'un Türkiye'ye geleceğini belirterek, "Lavrov'la beraber askeri bir heyet de gelecek. İkili görüşmelerimizin dışında ayrıca bu oluşacak koridor güvenliği ve Rus ve Ukrayna ürünlerinin ihracatı konusunda birlikte bir çalışma yapacağız." dedi. Bugün Ermeni teröristlerin Madrid Büyükelçisi Zeki Kuneralp'in eşi Necla Kuneralp ile emekli büyükelçi Beşir Balcıoğlu'yu katletmelerinin 44'üncü yıl dönümü olduğunu hatırlatan Çavuşoğlu, bu vesileyle vatan için en büyük fedakarlığı yapmış olan tüm şehitleri saygıyla, minnetle andığını sözlerine ekledi. Toplantı, soru-cevap bölümüyle basına kapalı olarak devam etti.

1 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan NATO Genel Sekreteriyle görüştü: Terörizmi desteklemekten vazgeçecekler

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığından yapılan açıklamaya göre görüşmede, İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üyelik talebi ele alındı. Cumhurbaşkanı Erdoğan görüşmede, İsveç ve Finlandiya’nın üyelik taleplerine dair Türkiye’nin güvenlik endişelerinin haklı ve meşru temellere dayandığını belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, her iki ülkenin de terörizmi desteklemekten vazgeçtiklerini, Türkiye’ye yönelik yaptırımları kaldırdıklarını, ittifak dayanışması sergilemeye hazır olduklarını çok açık ve net bir şekilde ortaya koymaları gerektiğini vurguladı. NATO Genel Sekreteri Stoltenberg de önemli bir müttefik olan Türkiye’nin beklentilerinin karşılanması gerektiğine dikkati çekti.

1 yıl önce

PKK'yı seçtiler! Terör destekçisi vekil, Başbakan'ı parmağında oynatıyor

Türkiye'nin 'NATO'ya girmek istiyorsan terör örgütü PKK ile bağlantını kes' dediği İsveç'te PKK'nın destek verdiği milletvekili Kakabaveh'e Başbakan Anderson'un verdiği tavizler ülkede tepkilere neden oldu. İsveç basını Anderson'u, ipleri, şantajla hükümeti boyunduruğu altına alan Kakabaveh'in eline vermekle eleştiriliyor. Kakabaveh, gelecek haftaki bütçe görüşmeleri öncesinde İsveç hükümetini yine tehdit etti. İsveç Başbakanı Magdelana Anderson, bir kez daha PKK ve uzantılarıyla organik bağı olan İsveç milletvekili Emine Kakabaveh'i ülkesinin çıkarlarına tercih etti. Önceki gün İsveç Adalet Bakanı Morgan Johansson'a yönelik, "artan çete suçlarını önleyememesi gerekçesiyle güvensizlik oylamasında Kakabaveh, PKK'dan aldığı talimat ve Anderson'dan aldığı güvenceyle çekimser oy kullandı. Gensoru önerisinde bulunan muhalefet de ihtiyacı olan 175 oya ulaşamadı. Tehditleri ile başbakanı parmağında oynatan Kakabahev, Johansson'un görevden alınmasının ve hükümetin düşmesine engel oldu. İsveç'in çıkarlarını hiçe sayan Anderson yönetiminin verdiği taviz ülkede büyük tepki çekti. İsveç basınından Expressen gazetesi, ipleri, şantajla hükümeti boyunduruğu altına alan Kakabaveh'in eline vermesi nedeniyle, Başbakanı eleştiri yağmuruna tuttu. Türkiye, NATO'ya üyelik talebinde bulunan İsveç hükümetinden terörle tüm bağlantısını kesmesini istiyor. PARTİ ÇIKARLARINI ÖNCELEDİ İsveç gazetesi, Kakabahev'in taleplrrine boyun eğen İsveç Başbakanını hedef aldığı baş yazıda, "İsveç'in, partisinin çıkarlarını, ülke güvenliğinden önde tutan bir başbakanı var" ifadelerini kullandı. Haberde Başbakan sorumsuzlukla eleştirilirken, Johnson'ı güvenoyundan kurtarmak ve hükümeti korumak pahasına, Kakabaveh'e verilen tavizin acınası olduğuna dikkat çekildi. "Anderson İsveç'in çıkarlarına değil, partisinin çıkarlarına göre hareket ediyor" sözlerinin sarf edildiği yazıda, Türkiye'nin "ülkenin PKK ile ilişkileri kesmesi" konusundaki kararlı tutumunun göz ardı edildiğine değinildi. ÜLKENİN GÜVENLİĞİNİ RİSKE ATTI "Ülkenin geleceğinin satıldığı" ve "bu ödemenin sadece bir bakanı korumak için yapıldığı" vurgulanan yazıda, Anderson ve hükümetinin Cumhurbaşkanı Erdoğan'la uzlaşma yoluna gitmesi gerektiği vurgulandı. Gazete, Adalet bakanının başarısız bir grafik çizdiğini, Anderson'ın 3 ay sonraki seçimleri kazanmak için siyasi imajını korumaya çalıştığını, bu yüzden bakanı korumak adına ülke güvenliğini riske attığını vurguladı. BÜTÇEYLE TEHDİT ETMEYE BAŞLADI Expressen, hükümetin en büyük vaadi olan emekli yardımını meclisten geçirmek için önümüzdeki hafta yapılacak ek bütçe oylaması öncesi, Kakabaveh'in yeni talep listesini hükümetin önüne koyduğunu yazdı. PKK'lı vekilin "PKK ve uzantılarına destek" konusunda hükümetle yeni müzakereler talep ettiğini belirten gazete, Kakabahev'in şartlarının kabul edilmemesi halinde hükümet bütçesi oylamasında ret oyu verebileceği tehdidine yer verdi. Gazeteye konuşan Kakabahev, "Eğer bu hafta benimle masaya oturup gelecekte ne yapacaklarını tartışmazlarsa, bu durum bütçe oylamasını etkileyecektir" dedi. İSTİHBARATI UZAK TUTUN TALEBİ Oyu karşılığında Kakabahev'in, İsveç'te yaşayan 130'dan fazla PKK'lı teröristin hayatlarını daha rahat ve istihbarat birimlerinden uzakta yaşaması gerektiğini talep ettiği belirtildi. Ayrıca PKK destekçisi vekilin Türkiye'ye uygulanan silah ambargosunun da devam etmesini talep ettiği kaydedildi. Bütçe oylaması, 3 ay sonra sandığa gidecek hükümet için büyük önem arz ediyor. Zira Anderson'ın partisi Sosyal Demokratlar'ın en büyük vaatlerinden biri emekliye yapılacak ek yardımlar olacaktı.

1 yıl önce

KVKK Başkanı Bilir: Ülkemiz evrensel hukuk değerlerine sadık kalarak teknolojileri destekliyor

KVKK'den yapılan açıklamaya göre, KVKK ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) iş birliğinde "Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Hakkında Farkındalık ve Bilgilendirme Projesi" kapsamında Bursa'da "Farkındalık ve Bilgilendirme Toplantısı" düzenlendi. Açıklamaya göre, KVKK Başkanı Bilir toplantıda yaptığı konuşmada, projeyle ticaret ve sanayi odalarının personel ve üyelerinin Kişisel Verilerin Korunması Kanunu hakkında bilgilendirilmesi, kişisel veriler ve veri mahremiyeti konusunda farkındalığın artırılması ile kişisel veri güvenliğinin önemine dikkat çekilmesinin hedeflendiğini belirtti. Kişisel verilerin korunmasının önemini vurgulayan Bilir, şöyle devam etti: "Kişisel Verilerin Korunması Kanunu, kişisel verilerin belirli kurallar dahilinde yani hukuka uygun şekilde işlenmesini öngörmüştür. Bu nedenle kişisel veriler, hukuka uygun bir şekilde meşru amaçlar için işlenmeli, gerektiğinde güncelliği sağlanmalıdır. Bunun yanı sıra amaçla sınırlılık ve ölçülülük gibi kanunda sayılan ilkelere riayet edilmeli, kişisel veriler işlendikleri amaç için gerekli olan süre kadar muhafaza edilmelidir." "ÜLKEMİZ ÖNEMLİ GELİŞMELER KAYDETMEKTEDİR" Teknolojik gelişmelerin, kişisel verilerin korunması alanını etkilediğini, kanunun kişisel verilerin korunması hakkı ile veri temelli ekonomi arasında denge gözettiğini dile getiren Bilir, şunları kaydetti: "Teknoloji, insan hayatını kolaylaştıran, insanlığın ufkunu açan ve insanlığa yön veren vazgeçilmez unsurlardandır. Teknolojiden yararlanırken gözetilmesi gereken temel hususlardan biri de insan kalabilme idealidir. İnsan kalabilme idealini gerçekleştirmenin yolu ise teknolojinin mahremiyeti koruyacak şekilde tasarlanmasıdır. Bu sayede hem temel hak ve özgürlüklere saygılı olunacak hem de veri temelli ekonomide daha rekabetçi bir noktaya ulaşılacaktır. Ülkemiz, evrensel hukuk değerlerine sadık kalarak veriden değer üretebilen teknolojileri desteklemekte, veri temelli ekonominin gereklerinin bilinciyle, kişisel verilerin korunması alanında da önemli gelişmeler kaydetmektedir."

1 2 ... 20 21 22 23 24 25 26 ... 62 63