26 Nisan Cuma 2024
2 yıl önce

Devlet Bahçeli: Türkiye Cumhuriyeti'nin sınırları dahilinde kürdistan diye bir yer yoktur. Asla da olmayacaktır

Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, geçen hafta Cumhuriyet'in ilanının 98. yıl dönümünün kutlandığını belirterek, "Aziz Atatürk'ün 'En büyük eserim' dediği Türkiye Cumhuriyeti daha güçlü, daha gelişmiş, daha serpilmiş vaziyette tarihi yolculuğuna devam etmektedir. Cumhuriyet üçüncü evresine Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle geçerek, büyük bir atılım içine girmiştir." diye konuştu. Türkiye Cumhuriyeti'nin fazıl bir yönetim sistemiyle huzur, refah ve demokratik istikrar içinde geleceğe yürüyüş halinde olduğunu kaydeden Bahçeli, "Gözlerine kara perde inen siyasi ucubelerin bu gerçeği bırakın anlatmasını, algılayıp anlaması bile hayal mahsulü bir beklentidir." ifadesini kullandı. Bahçeli, 2023 yılında Cumhurbaşkanı ve milletvekili genel seçimiyle birlikte Cumhuriyet'in 100. onur yılına ulaşmış olunacağını dile getirerek, bu amaçla MHP'nin bütün imkanlarını seferber ederek, Anadolu'yu karış karış dolaşmanın, vatandaşlarla buluşmanın çabasında olduğunu anlattı. Yeni bir siyasi çalışmayla sahada olduklarını vurgulayan Bahçeli, "Halkımızla özlem gideriyoruz. Onları dinliyoruz, gelecek hedeflerimizi paylaşıyoruz, politikalarımızı anlatıyoruz, kafalarda biriken soru işaretlerine cevaplar vermeye çalışıyoruz. Türkiye'nin her köşesindeki kanaat önderlerine, sivil toplum kuruluşlarına, muhtarlarımıza, esnaflarımıza, iş adamlarımıza, çiftçilerimize elimizi uzatıp, gönlümüzü açıyoruz. 'Adım Adım 2023: İl İl Anadolu' temasıyla herkese ulaşacağız, her kapıyı çalacağız, ayak basmadık yer bırakmayacağız. Çarşıda, pazarda, bağda, bostanda, camide, cemevinde, dilde, dilekte, duada, Türkiye'nin geleceğinde birlikte olmak, birliğimizi güçlendirmek maksadıyla 2023'e kadar hiç durmayacağız." sözlerini sarf etti. MHP Genel Başkanı Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bir başka çalışmamız da bugünden itibaren şudur; tarihine sırt çevirmiş, kökünden uzaklaşmış, işgal edilmiş CHP'nin gerçek yüzünü her zeminde, her yöremizde anlatacağız. Bilhassa 24 Haziran Seçimlerinde CHP'nin en fazla oy aldığı 131 seçim bölgesinde HDP ile ittifakını, terörle mücadeleye karşı gelişini, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'le bağını kopartışını tek tek milletimizle, CHP'ye oy veren milli insanlarımızla paylaşacağız. Atatürk sevdalısı kardeşlerimize birer birer uğrayacağız, CHP'nin neye dönüştüğünü, şu anda nasıl bir hüviyete büründüğünü, kimlere hizmet ettiğini, kaynağından nasıl koptuğunu, 'halka hizmet Hakk'a hizmet' şiarıyla izah edeceğiz, takdiri millete bırakacağız. Bugünden itibaren yeni görevlendirmeler yapıyorum, CHP'nin gizli gündemini, ağır kusurlu siyasetini, halkımıza doğrudan aktarmak ve ifşa etmek amacıyla arkadaşlarımızı Anadolu'ya gönderiyorum. Cumhuriyet'in 100. yıl dönümünü tesadüflere bırakamayız. Azgınlaşan tehditlere dudak bükemeyiz. Kabaran tehlikeleri alttan alamayız. Yerimizde sayamayız. Bu nedenle erkenden yol almalıyız. İnanıyorum ki Trakya'dan itibaren yaktığımız mücadele ve demokrasi meşalesi, adım adım Anadolu'nun her tarafını aydınlatacak, millete güven, Türkiye muhaliflerine korku salacak." Trakya'dan itibaren yaptığımız mücadele adım adım Anadolu'nun her tarafını aydınlatacaktır. Vatandaşlarımızla konuşacağız, mutlaka anlaşacağız. Cumhur İttifakı olarak cumhuriyete sahip çıkacağız, geleceğimize sahip çıkacağız. Nerede bir vatan evladı varsa onunla kucaklaşacağız. Ülkülerimizi taşıyacağız, umutları dirilteceğiz, her yerde olacağız, Allah'ın izniyle başaracağız, 2023'te bir Türk mucizesine imza atacağız. 2023'te lider ülke Türkiye hedefini gerçekleştirecek olan Türkiye sevdalılarıyız. Fitne bariyerleri dikseler de yıkıp geçeceğiz. Alayını ezip işimize bakacağız, oyalanacak vaktimiz yoktur. Nitekim bizi durdurmaya güçleri yetmeyecektir. Türk milleti yayından çıkan ok gibi geleceğe koşmaktadır. Biz buna hazırız. Türk milletiyle bütünleşeceğiz. Türkiye Cumhuriyeti'ni geleceğe taşımak, milletimizin refah ve mutluluğunu her zaman en üst seviyede tutmak ihmal edemeyeceğimiz bir gayedir. Bu misyon Türkiye'yi lider ülke konumuna taşıyacaktır. Bunu başarmanın yolu kronikleşmiş ayak bağlarından öncelikle kurtulmasıdır. Ecdadımızın duaları, şehitlerimizin ruhları, yetimlerin yürek yaraları, nesillerin gelecek ümitleri bizimledir, bizim yanımızdadır. "ZULÜM, BASKI, SÖMÜRÜ, HEGEMONYA MÜCADELELERİ AYNI ZAMANDA DOĞAYI DA ZEHİRLEMİŞTİR" Yer kürenin en önemli sorunlarından birisi teknolojik sıçramadaki ivmenin ekonomiye yansımamasıdır. Uygarlık merdivenlerinden çıkıldıkça tam tersi istikamette insana saygı, maalesef hızla iniş halindedir. Zulüm, baskı, sömürü, hegemonya mücadeleleri aynı zamanda doğayı da zehirlemiştir. Çevre kirliliğinin, doğa katliamının bir numaralı failleri insan hakları konularından mangalda kül bırakmayan ülkelerden başkası değildir. Bir yanda küresel sıcaklık artarken diğer yanda buzullar erimektedir. Nehir sularının azalmasına eşlik eden, içme suyundaki azalmalar daha da vahim bir noktaya gerilemektedir. Hem vatanımızı hem de gezegenimizi düşünmek, sorunlarını dert etmek durumundayız. Çünkü bizim milliyetçiliğimiz çevre duyarlılığıyla eş anlamlıdır. İnsanlık küresel ısınmanın ağır problemleriyle muhataptır. Dünyanın sıcaklığı sistematik bir şekilde artış halindedir. Küresel ısınmadan kaynaklı iklim değişikliği sonucunda milyarlarca insan salgın hastalıklarla karşı karşıyadır. Böyle giderse 2025 yılından itibaren 3 milyardan fazla insanın susuzluk yaşayacağı tahmin edilmektedir. Önümüzdeki yıllarda su kaynakları üzerinden küresel cepheleşme ve hatta çatışma ihtimali oldukça fazladır. Denizlerin yükselmesinden kıyı kesimleri ciddi şekilde etkilenecektir.  Paris Anlaşması, iklim değişikliği konusunda uluslararası bir anlaşmadır. Türkiye de bu anlaşmaya imza atmıştır. Geçtiğimiz ay onay süreci tamamlanarak yürürlüğe girmiştir. Paris İklim Anlaşması küresel sıcaklık artışını da yüzde 2'yle sınırlandırmayı amaçlamaktadır. Böyle bir tablo karşısında Roma'da 30-31 Ekim'de toplanan G-20 Zirvesi'nde iklim değişikliği masaya yatırılmıştır. ERDOĞAN-BIDEN GÖRÜŞMESİ Sayın Cumhurbaşkanımız Roma'da verimli, yararlı temaslar kurmuştur. ABD Başkanı Biden ile 1 saat 10 dakikalık görüşmesi, bu görüşmede mutabık kalınması, NATO ve stratejik ortaklığa vurgu yapılması önemlidir. Bundan sonra kimin samimi kimin maskeli olduğu ortaya çıkacaktır. 2 ülke arasındaki diyalogların artırılması, sevsek de sevmesek de herkesin çıkarına uygundur. Türkiye duruşuyla anıtlaşan bir ülkedir. Bu imkan ve yetenekleri değerlendiremeyen ülkelerin sahip oldukları potansiyelleri yalnız başına bir anlam taşımayacaktır. Dünya çapında kurulan ilişkilerin gerçek güçle orantılı olacak şekilde saygı ve işbirliği üzerine bina edilmesi esas olmalıdır. Türkiye, uluslararası zirve toplantılarında şerefle ve şuurla temsil edilmekte, milli kararlılığımızdan en küçük taviz verilmemektedir. MHP bu gelişmelerden memnuniyet duymaktadır. Ülkemizdeki yabancı hayranlarının içi kan ağlasa da her şey ortadadır. Zira güneşi balçıkla sıvamak akıl karı değildir. Türkiye'yi küçük görenlerin, bizden bir şey olmaz diyenlerin ya kanında bir bozukluk ya da karakterinde bir bodurluk vardır. Roma'da başımız eğik olsaydı CHP mutlu olurdu. Cumhurbaşkanımız ile Biden arasındaki görüşmeyi hazmedemeyenler karşımızdaki manzaranın hiç de iddia edildiği gibi olmadığını savunmuştur. Bunlar ABD'nin görüşüdür, şu anki yönetimin Türkiye'ye muhabbet beslemediği de açıktır. Türkiye insan haklarına onlardan çok daha fazla saygılıdır. Kavala bildirisi hazırlayan bu ülkenin sahip olmadığı kadar bu ülkede hukuk hakimdir. Türkiye'nin ABD'nin terör örgütleriyle yakın ilişkisi hakkında üzüntü ve kaygılarını paylaşmasının ne hikmetse üzeri örtülmeye çalışılmaktadır. Biden'dan çok Biden'cı kesilenler, Türkiye'ye yuvalanmış Washington cephesidir, iki taraflı çalışan ajanlarıdır. BM Zirvesi'nden sonra kaynatılan dedikodu zamanı şimdi zilletin başına kaynar su olarak dökülmüştür. Başımız dik, sözümüz doğru, duruşumuz sağlamdır. Çünkü biz Türkiye'yiz. "TÜRKİYE TERÖRE KARŞI SAVUNMADA DEĞİL, TAARRUZDADIR" Terörle huzur arasında 3. bir seçenek yoktur. Bunun başka yolu ve yordamı kalmamıştır. Peş peşe aldığımız şehit haberleri hepimizi üzmektedir. Şayet biz bölücü terör örgütünün üzerine üzerine gitmezsek onlar hain planlarıyla bize gelecekler. Türkiye teröre karşı savunmada değil, taarruzdadır. Bu kanlı sayfa mutlak surette kapatılmalı, eşkıyanın fermanı yırtılıp atılmalıdır. Sınır ötesine asker göndermeyi esas alan tezkere TBMM'de görüşülerek kabul edilmiştir. Irak'ta PKK ve DEAŞ terör örgütlerinin varlığını sürdürmesi, bölge barışına ve milli bekamıza doğrudan tehdit saçmaktadır. Suriye'de yuvalanan diğer terör örgütlerinin milli güvenliğimize suikast ve eylemleri artarak devam etmektedir.  CHP'NİN TEZKEREYE 'HAYIR' OYU VERMESİ CHP, HDP ile el ele tutuşarak terörle mücadelenin devamına hayır demiştir. Irak ve Suriye tezkeresi CHP ve HDP'nin istediği gibi reddedilmiş olsaydı Türk askeri geri çekilecekti. CHP tarihin yanlış yerinde durmakla kalmamış, Türkiye'nin karşısında konuşlanmıştır. Sorarım sizlere; bu olup bitenler zillet değil midir? CHP, HDP ile birlikte tezkereye hayır PKK'ya evet demiştir. Şehitlere hayır gazilere hayır, teröristlere evet demiştir. Türk askerine hayır, Türkiye karşıtlarına evet demiştir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e hayır, hıyanete ve husumete evet demiştir. Kılıçdaroğlu artık geri dönüş yolların tümden kapanmıştır. Kılıçdaroğlu 'yabancı askerler bu tezkerede var, yabancı askerler buraya geliyor' diyor. Hiç kimsenin topraklarımızı çiğnediği falan yoktur. Bu iddia kuyruklu yalandır. Kılıçdaroğlu 'Bu yabancı askerler kim?' diye sormuş. Bu sorunun cevabını öncelikle sen vermelisin. Zira aynı mahiyetteki tezkerelere geçmişte evet diyen bir şahsiyettir.  HDP'nin dayatmasına CHP boyun eğmiştir. Kılıçdaroğlu, Kurtuluş Savaşı geleneğinden gelen bir parti olduklarını söylüyor. Bugünkü CHP, Kurtuluş Savaşı döneminde olsaydı siperi kesinlikle düşman saflarında olurdu. Zavallı iyice şaşırdı, şanzımanı dağıttı, istikameti hepten şaştı. Ortağın İYİ Parti de ihanet etti mi? İhanet edenlerle yürümek fıtratında mı vardır? Tezkereye 'hayır' demekle asıl vatana ihanet eden sensin ve siyasi zihniyetindir. Avucuna düştüğün HDP, cumhuriyet bayramını bile kutlamadı. AKŞENER'İN 'KÜRDİSTAN' DİYALOĞU CHP yoğun bakımdır, CHP-HDP ikiz kardeştir. CHP bunları yapıyorken tezkereye evet demenin sancılarını yaşayan İP Başkanı 'Burası Kürdistan'dır' sözüne tek kelime dahi edememiştir. Türkiye sınırı içinde Kürdistan diye bir yer yoktur. Gerekirse şehit oluruz ama üniter milli devletimizi asla parçalatmayız. Kürdistan fitnesine bedenlerimizle direnir, bozkurt gibi karşılarında dururuz. Türklük tarih içerisinde çok ağır bedeller ödenerek kazanılmış milli değerdir. Cumhurun uyanan iradesi, bunun hesabını er geç soracaktır. İhanete çanak tutanlar bedelini mutlaka ödeyecektir. Zillet ittifakını uyarmak istiyorum; Girdiğiniz yol tehlikelerle doludur. Türk milleti zillete tamam demeyecektir.

2 yıl önce

Huzura kavuşan 'petrol kenti' Batman devlet destekli yatırımlarla gelişti

Geçmişte terör olaylarıyla gündeme gelen Batman'da, tesis edilen huzur ortamı ve hayata geçirilen yatırımlarla büyük bir dönüşüm sağlandı. Türkiye'de 1935 yılında yürürlüğe giren 2804 sayılı Kanun ile Maden Tetkik ve Arama Enstitüsünün (MTA) kurulmasıyla Raman Dağı'nda jeolojik çalışmalara başlanan kentte, Yakıtlı köyü yakınlarında Avusturya'dan alınan "Trauzel Kulesi" ile ilk defa farklı bir teknoloji kullanılarak gerçekleştirilen sondaj çalışması sonucu 17 Ocak 1946'da 1361 metrede petrol bulundu. Raman-8 ismi verilen kuyudan 2. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün katıldığı törenle 8 Mart 1948'de petrol çıkarılmaya başlanırken zaman içinde açılan kuyu sayısındaki artışla 1953 yılında Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) Batman Bölge Müdürlüğü, 1955 yılında Türkiye'nin ilk petrol rafinerisi olan Tüpraş Batman Rafinerisi kuruldu. Boru Hatları ile Petrol Taşıma AŞ'nin (BOTAŞ) kurulmasıyla bu kuruluşlarda çok sayıda kişi istihdam edildi. 84 yıl önce 17 haneli köy iken bölgede petrol bulunmasıyla kaderi değişen Batman, 1937 yılında köy iken bucak, 1957'de ilçe, 16 Mayıs 1990'da il oldu. Günlük 41 bin varil petrol üretimiyle ham petrol üretiminin yüzde 40'ını gerçekleştiren kent, ülke ekonomisine önemli katkı sağlıyor. OSB'DE YATIRIM BÜYÜYOR, 307 GİRİŞİMCİ YATIRIM İÇİN SIRADA BEKLİYOR 1640 dönüm üzerine kurulan Batman Organize Sanayi Bölgesinde (OSB) 2002 yılında sadece bir un fabrikası bulunurken, altyapının tamamlanması ve devletin sunduğu yatırım teşvikleri sayesinde fabrika sayısı her geçen gün artarak, 130'a ulaştı. 9 bin kişinin istihdam edildiği OSB'de ayrıca 170 girişimcinin arsa talebinin karşılanması için 2 bin dönüm alanda kamulaştırma yapıldı. 9 firmanın inşaat aşamasında, 72 firmanın ise proje aşamasında olduğu OSB'de yatırım yapmak için 307 girişimci sırada bekliyor. Batman'da ihracat 2002'den bu yana yaklaşık yüzde 40, dış ticaret hacmi de yaklaşık 3,5 kat artış gösterdi. 2007'DE ÜNİVERSİTEYE KAVUŞTU 2007 yılında kurulan Batman Üniversitesi, bünyesindeki 9 fakülte, bir enstitü, 3 yüksekokul, 7 meslek yüksekokulu, 17 araştırma ve uygulama merkezi, yaklaşık 13 bin öğrenciye eğitim olanağı sunuyor. Üniversitenin 1000 civarında kadrolu akademik ve idari personeli bulunuyor. TEKSTİLDE YATIRIM ATAĞI 2012 yılında 5 atölye ve 750 çalışan ile tekstil üretiminin başladığı Batman'da devletin bölgeye sunduğu teşvik destekleriyle sektör, 263 işveren firma ve yaklaşık 40 bin çalışan sayısıyla çok güçlü bir üretim kapasitesine ulaştı. Teşvik uygulamasıyla bedava arsa tahsisi, makine desteği, sigorta primi, enerji ve vergi indirimi sayesinde tekstil yatırımcısının yönünü çevirdiği Batman, Türkiye İş Kurumu, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığının ve Dicle Kalkınma Ajansının (DİKA) sağladığı ilave destekle "tekstil üssü" olma yolunda ilerliyor. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı öncülüğünde yürütülen çalışmalar sonucu Batı Raman bölgesinde 3 bin dönüm alan üzerinde Batman Tekstil OSB kurulması kararı alındı. Batman, Tekstil OSB'nin de faaliyete geçmesiyle istihdamı daha da artırmayı hedefliyor. HASANKEYF YENİ YERLEŞİM YERİNE TAŞINDI Ilısu Barajı'nın tamamlanmasıyla su altında kalacağı için Hasankeyf'teki tarihi eserler, yeni yerleşim birimine taşınarak ilçenin tarihi ve kültürel dokusunun korunması sağlandı. Ilısu Barajı HES Projesi kültürel varlıkları koruma ve kurtarma çalışmaları kapsamında Zeynelbey Türbesi, Artuklu Hamamı, İmam Abdullah Zaviyesi, Orta Kapı, Kızlar (Eyyubi) Camisi Doğu ve Batı Bloku, Kızlar (Eyyubi) Camisi Kuzey ve Güney Duvarı, Süleyman Han Camisi Külliyesi, taç kapı ve çeşme, Süleyman Han Camisi külliyesi, minaresi ve Er-Rızk Camisi 3 kilometre uzaklıktaki yeni yerleşim alanına taşındı. Yaklaşık 6 milyar lira kaynakla 3 bin dekar alanda kurulan yeni yerleşim yerinde, kamu binaları ve birçok sosyal tesisin yanı sıra bölge mimarisine uygun modern iş yeri ve konutlar inşa edildi. Ilısu Barajı'nın su tutmaya başlamasının ardından göl sahasında kalan Hasankeyf ilçesindeki tarihi eserleri görmeye gelecek yerli ve yabancı turistler için 3 liman inşa edildi. Yeni yerine taşınan Hasankeyf'e ulaşımı sağlayacak, aynı zamanda Batman-Midyat yolunda yapılan Hasankeyf varyantı baraj gölet geçişi sorununa çözüm olacak Hasankeyf-2 Köprüsü, Dicle Nehri üzerinde inşa edildi. Köprü, 1001 metrelik uzunluğuyla Türkiye'nin en uzun köprüleri arasına girdi. Bölünmüş yol standardındaki köprüde yayalar için de bir geçiş yolu bulunuyor. Maksimum ayak yüksekliği 90 metre, maksimum açıklığı 168 metre olan köprü, hibrit tasarıma sahip olarak yapıldı. Köprünün 681 metresi dengeli konsol, 320 metresi prefabrik kirişli şekilde inşa edildi. Batman, Mardin ve Habur Sınır Kapısı arasında bağlantı sağlayan ve yol güvenliğiyle konforu artırılan köprünün açılışı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 17 Nisan'da gerçekleştirildi. 20 YILDA 23 MİLYAR LİRAYI AŞAN YATIRIM Batman'da eğitim, sağlık, spor, ulaştırma, altyapı, sosyal hizmetler, çevre, şehircilik, sanayi, teknoloji, adalet, kültür, turizm, tarım, orman, enerji ve tabii kaynaklar alanında 20 yılda 23 milyar lirayı aşan yatırım gerçekleştirildi. Geçmişte terör saldırılarıyla gündeme gelen Batman, artık petrol üretimi, sanayisi, ekonomide lokomotif olan tekstil sektörü, eğitim, sağlık, ulaşım, tarım, spor çevre ve şehircilik gibi her alanda yatırımların sağladığı değişimle adından söz ettiriyor. CUMHURBAŞKANI, ILISU BARAJI İLE 103 KAMU YATIRIMININ AÇILIŞINI YAPACAK Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yarın katılacağı törenle Türkiye'nin dev yatırımı "Ilısu Prof. Dr. Veysel Eroğlu Barajı ve HES"in açılışı gerçekleştirecek. Güneydoğu Anadolu Bölgesinde uzun vadeli bölgesel kalkınma planının temel unsuru olarak hazırlanan ülkenin vizyon projesi Güneydoğu Anadolu Projesi kapsamında temeli 2008'de atılan, Mardin, Şırnak sınırları içerisinde Dicle Nehri üzerinde yapımı tamamlanan Ilısu Prof. Dr. Veysel Eroğlu Barajı ve HES'in yılda, üreteceği 4,12 milyar kilovatsaat enerji ile ülke ekonomisine yaklaşık 3 milyar lira katkı sağlaması hedefleniyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan ayrıca Batman'da 1 milyar 36 milyon 969 bin 231 lira bütçe ile yapımı tamamlanan yatırımların da açılışını yapacak. Açılışı yapılacak tesisler arasında, Batman OSB'de fabrika ve işletmelerden oluşan 36 yatırım, aile sağlığı merkezi, toplum sağlığı merkezi, 112 Acil Sağlık Hizmetleri istasyonlarından oluşan 12 yatırım, 26 okul, 400 öğrenci kapasiteli 2 pansiyon, 2 spor salonu, öğretmenevi, 15 bin kişilik şehir stadı, olimpik ve yarı olimpik yüzme havuzları ile tam olimpik açık yüzme havuzu, spor salonları, sentetik yüzeyli çim ve halı saha, ağaçlandırma, mantar tesisleri, modern et işleme ve paketleme tesisi, susam tohumu, eleme, işleme ve paketleme tesisi, kırsalda modern turizm otel projeleri, İl Halk Kütüphanesi, 112 Acil Çağrı Merkezi binası, İl Jandarma Karakol Komutanlığı binası, İlçe Emniyet Amirliği binalarından oluşan 103 yatırım bulunuyor. "BATMANLILAR GELECEĞE UMUTLA BAKIYOR" Batman Valisi Hulusi Şahin, AA muhabirine, Batman'ın petrol bulunmasının ardından hızla büyüdüğünü, son dönemde de ciddi anlamda modernleştiğini ve geliştiğini söyledi. Şahin, "Batman Türkiye'nin en hızlı büyüyen 4. şehri. Genç bir şehir. 25 yaş altı nüfusa bakıldığında Türkiye'nin 7. şehri." dedi. Kentte ekonominin ilk etapta petrolle başladığını ancak artık petrolün dışında pek çok unsurun Batman'ı ayakta tuttuğunu dile getiren Şahin, Batman Çayı'nın suladığı çok verimli bir ovada yer almasından dolayı kentte tarımın da önemli bir alan teşkil ettiğini aktardı. Şahin, tarımın yanı sıra sanayinin de hızlı bir şekilde geliştiğini, Hasankeyf ile turizmin de belirli bir noktaya geldiğini anlatarak, Batman'ın aynı zamanda ticaret yollarının kavşağında bulunduğunu söyledi. "Batman büyüyen, gelişen, geleceğe umutla bakan bir şehir." diyen Şahin, Batman'ın 1990'lı yılların başında çok sıkıntılı, üzücü olaylara maruz kaldığını anımsattı. Şehirde çok ciddi terör saldırıları, olayların yaşandığını aktaran Şahin, bunun Batmanlılarda umutsuzluğa sebebiyet verdiğini, kentin hızlı gelişiminin o yıllarda yavaşladığını belirtti. Şahin, sözlerini şöyle sürdürdü: "Batman sosyal problemlerin çok yoğun olduğu bir şehir olarak anıldı. İntiharların, cinayetlerin olduğu bir şehir olarak hep kamuoyunda tartışıldı fakat 2000'li yıllara gelindiğinde Batman yeniden kabuk ve çehre değiştirdi. Hele son 7-8 yıldır terörün Türkiye'nin gündeminden çıkmasıyla artık Batmanlılar geleceğe umutla bakıyor, şehirlerine yatırım yapıyorlar. Şehir hızlı bir şekilde büyümeye başladı. Şehir imarlı ve düzenli bir şekilde büyüyor. Altyapı çalışmaları ve kamu yatırımları da bununla beraber geliyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın önderliğinde Batman sağlıktan eğitime, sanayiden sosyal alanlara kadar çok büyük yatırımlar aldı." "SANAYİ PARSELİ TALEBİNE YETİŞEMİYORUZ" Batman OSB'nin giderek büyüdüğüne dikkati çeken Şahin, OSB'de 9 bin kişinin istihdam edildiğini söyledi. Şahin, çalışmaları süren 100'e yakın fabrikanın devreye girmesi ile 25 bin istihdamı da göreceklerini belirterek, tekstil sektöründe de 40 bine yakın kişinin istihdam edildiğini aktardı. Sanayi parseli talebine yetişemediklerini anlatan Şahin, "Şu anda kayıtlı 300'ün üzerinde sanayi parseli talebi var. Bunların yatırım taahhütleri 2 milyar liranın üzerinde, istihdam taahhütleri 40 binin üzerinde. Bu yüzden de ikinci OSB'nin hazırlıklarını yapıyoruz. Sanayi Batman'da çok önemli. Bu sanayinin içerisinde tekstil çok çok önemli ama gıda, sağlık ve inşaat sektörü gibi çok önemli kalemler de var. Irak, Suriye ve İran gibi komşularımıza da ihracat yapılıyor, katma değer üretiliyor." diye konuştu. Raman Dağı bölgesindeki 6 bin dekar alanda ikinci OSB için çalışma yürütüldüğünü ifade eden Şahin, bu sayede talepte bulunan girişimcilerin parsel ihtiyacının karşılanacağını kaydetti. Vali Şahin, Tekstil İhtisas OSB düşüncelerinin de olduğunu anlatarak, bir tekstil geliştirme merkezi üzerinde çalıştıklarını bildirdi. Batman'ın eğitimde de mesafe aldığını, gençlerin üniversitelere yerleşme oranının arttığını ifade etti. İkili eğitimi bitirmeye çalıştıklarını, okul yapmak için arsa bulmaya çalıştıklarını aktaran Şahin, kentteki sağlık yatırımlarına ilişkin şu bilgileri verdi: "Eğitim ve Araştırma Hastanemiz Batman'ın ilk üçüncü basamak sağlık kuruluşu olarak hizmete girdi, çalışıyor ayrıca Batmanlıların yıllardır beklediği 500 yataklı yeni devlet hastanesinin de ihalesi yapıldı. 500 milyon liralık devasa bir yatırım. İhalenin süreçleri var Sağlık Bakanlığının yürüttüğü. Bunların da tamamlanmasıyla yılbaşından önce ilk kazma vurulacak diye düşünüyoruz. O hastanenin de devreye girmesiyle Batman'daki yatak kapasitesi çok artacak." Şahin, kentte gençlik merkezlerinin sayısını da artırdıklarını, sosyal tesisler, yeşil alanlar yaptıklarını, konserler düzenlediklerini aktardı. ALTYAPI YATIRIMLARI "Son 7 ayda yapmış olduğumuz altyapı çalışmalarının toplamı son 7 yılda yapılanın toplamından fazla hem kilometre olarak hem de parasal değer açısından. Bunun dışında bu şehrin içme suyuyla ilgili çok ciddi problemleri vardı, çok sıcak aylarda yüksek katlara su çıkmıyordu. İçme suyu deposu kapasitesini ikiye katladık. Oldukça rahatlama oldu." diyen Şahin, şehrin sağlığını etkileyen klorlama ünitesini de yenilediklerini söyledi. Şahin, "Çöp konusunda düzenli depolama var hatta düzenli depolamadan elektrik elde ediyoruz. Bu elektrik, belediyeye katkı da sağlıyor. Arıtma ile ilgili problemleri çözmek için proje hazırlayarak Bakanlığa sunduk. Bu da yaklaşık 23 milyon avroluk devasa bir proje." şeklinde konuştu. Vali Hulusi Şahin, 2019 ve sonrasında yapılan 1 milyar liranın üzerindeki yatırımların toplu açılışının Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından yarın gerçekleştirileceğini belirtti. BATMAN'IN GELİŞİMİNE DİKA DESTEĞİ DİKA Genel Sekreteri Ahmet Alanlı ise Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı koordinasyonunda çalışma yürüttükleri 4 ilden birinin de Batman olduğunu belirtti. Teknik destek kapsamında Batman'ın potansiyelini geliştirmeye çalıştıklarını dile getiren Alanlı, kentte bugüne kadar 117 projeye 113 milyon lira destek verdiklerini aktardı. Ahmet Alanlı, sanayi, tarım ve turizm ağırlıklı çalışmaların devam ettiğini dile getirerek, "4 ili kapsayan açık bir programa çıktık. 15 milyon liralık finansman destek programı olacak. Batmanımız da buna dahil. Özellikle sanayi sektörü çok yoğun olması dolayısıyla Batman'ın bundan oldukça faydalanacağını düşünüyorum." dedi.

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na: Bay Kemal bu millet, bu devleti sana teslim eder mi?

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde: Uzun bir aradan sonra sizlerle tekrar bir araya gelmenin mutluluğu içerisindeyim. Sizleri en kalbi duygularımla muhabbetle selamlıyorum. Güzel yüzünüzü görmekten memnuniyet duyuyorum. Biz sizi Allah için seviyoruz. Ilısu Barajını hizmete aldık. Santralde üretilecek elektrik ülkemizin enerji ihtiyacımızın karşılanmasına önemli katkı sağlayacak. Batman’ı bu yatırımdan mahrum bırakmak için hem içerde hem dışarda kirli kampanyalar yürütüldü. Elbette sadece Ilısu ile yetinmiyoruz. Bugün burada yapımı tamamlanan kamu yatırımlarının OSB’deki fabrikaların da resmi açılışlarını yapıyoruz. Biz sizin için varız. 4000 YENİ İSTİHDAM *Bölgemizin önemli gelir kaynaklarından olan fıstık üretimini karşılamak için 12 bin hektarlık alanda yürütülen Menengiç aşılaması çalışmaları ile çok sayıda hayvancılık projelerinin açılışını yapıyoruz. Batman OSB’de faaliyete giren 36 fabrikayı da buradan açıyoruz. 500 milyon liralık yatırım ile açılan bu fabrikalar sayesinde şehrimiz 4000 yeni istihdam sağlanmıştır. İşte bununla birlikte işsizliğin belini kırıyoruz. Yeni bir OSB’nin kurulumuna başladık. Huzura kavuşan Batman’ın yükselişini takdirle izliyor ve gerekli desteği veriyoruz. 20 yıl önce nasıl bir Batman vardı bugün nasıl bir Batman var. Toplam yatırım bedeli 1 milyar lirayı geçen tüm bu kamu ve özel sektör projelerinin şehrimize hayırlı olmasını diliyorum. Batman yıllarca terör örgütünün zulmü altında acılar çekmiş bir şehrimizdir. Türkiye’nin demokrasi ve kalkınma dönemindeki sıkıntılarına baktığımızda karşımıza hep tek parti döneminin ayak izleri çıkmaktadır. Biz bu toprakları hep kanımızla, hep alın terimizle birlikte yoğurarak vatan yaptık. Ne zaman ipler tek parti zihniyetinin eline geçti o zaman sıkıntı çekmeye başladık. Ülkenin başına bir felaket gibi çöken bu zihniyete karşı milletin safında yer alanlar çeşitli darbelerle susturuldu. "BATMAN'A 19 YILDA 16 MİYAR LİRA YATIRIM YAPTIK" Bu topraklarda bin yıldır birlikte yaşayan insanlar olarak vatanımıza yönelik her türlü saldırıya birlikte karşı koyduk. Bütün bu yanlış uygulamalar bölgede terör örgütlerinin zemin bulmasına yol açan zehirli bir iklimin oluşmasına yol açtı. Hükümete geldiğimizde işte böyle bir bölge fotoğrafıyla karşı karşıyaydık. Hemen kolları sıvadık. İlk iş olarak insanların gönül dünyalarında baskı ile eşleşmiş olağanüstü hali biz kaldırdık. Biz 76 üniversite ile geldik. Geldikten sonra bu sayıyı 206 üniversiteye çıkardık. İşte Batman Üniversitesi bunlardan biridir. Geçtiğimiz 19 yılda Batman’a 16 milyar liralık yatırım yaptık. Şehrimizde 500 yataklı hastanemizin ihale süreci başladı. TOKİ kanalı ile 5392 konutu tamamladık 960 konutun yapımı devam ediyor. 3 millet bahçesi projemiz var. Batman’da biz göreve geldiğimizde bölünmüş yol 13 kilometreydi. Buna 149 kilometre ilave ile uzunluğu 162 kilometreye çıkardık. Biz buyuz. Biz eser üretiriz. Kardeşlerim eşek ölür kalır semeri insan ölür kalır eseri. "TERÖR ÖRGÜTÜ BU TOPRAKLARDAKİ İNSANLARLA BAĞININ OLMADIĞINI ISPATLADI" Batı bize ne diyordu? Bunlar sessiz devrim yaptı. Böyle ifade ettiler. Kürtçe konuşmanın, türkü söylemenin, okumanın, yazmanın suç olmaktan çıkarılması başta olmak üzere asırlık tüm sorunları çözecek adımları biz attık. Terör örgütünün buradaki insanlarımız üzerinde kurduğu vesayeti de param parça etik. Yaptıklarımızın en yakın şahidi sizlersiniz. Biz ülkemizi büyüttükçe birileri bundan rahatsız oldu. Çözüm süreci diye akıllarda kalan son bir hamle ile Türkiye’ye terör örgünden kurtaracak bir adım daha attık. Amacımız artık bu meseleyi ülke gündeminden çıkartıp enerjimizi asıl hedeflerimize yöneltmekti. Başlattığımız bu samimi süreç terör örgütünün kan dökmeyi ve silahı seçmesi nedeniyle yarım kaldı. Bizzat terör örgütü yöneticileri Avrupa başta olmak üzere çatışmayı sürdürmek için baskılar yapıldığını söylüyor. Terör örgütü bu topraklardaki insanlarla bağının olmadığını ispatlamıştır. Parayı verenin istediği gibi yönlendirdiği bu örgüt en çok Kürt kardeşlerimin kanını döktü. "BAY KEMAL BU MİLLET SANA BU DEVLETİ TESLİM EDER Mİ?" Bay Kemal çıktı ne diyor? Gelirse Kandili yerle yeksan edecekmiş. Ya Bay Kemal sana bu millet bu devleti teslim eder mi? Biz biriz, beraberiz hep birlikte Türkiye’yiz. Ne Türkiye’nin ne bölgenin geleceğinde bu örgütün yeri yoktur, olmayacaktır. Biz bölgemizde yaşanan haksızlıklara, adaletsizliklere zulümlere ne dedik? One minute… One minute dedikçe önümüze kurulan tuzakların sayısı da artıyor. Sen kimsin ya... 10 tane büyük elçi çıkmış bize akıl vermeye çalışıyor. Maalesef bunlara en büyük desteği de içimizdekiler veriyor. Çevremizde kurulan kanlı tezgahın gerisindeki hain niyetleri görüyoruz. Türkiye 2023 imtihanını da başarı ile geride bırakarak dosta güven düşmana korku vermeyi sürdürecektir. Bir daha bu ülkeyi yoksulluğun terörün zulmün pençesine bırakmamak için birliğimize kardeşliğimize çok sıkı sarılacağız. Bu duygularla açılışını yaptığımız eserlerin şehrimize hayırlı olmasını diliyorum. Hepinize sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum. Kalın sağlıcakla.

2 yıl önce

Atatürk'ün vefatının 83'üncü yılı… Devlet erkânı Anıtkabir’de

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk anılıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve devlet erkanı Anıtkabir'de törene katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığındaki heyette TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, bakanlar, siyasi parti liderleri, komuta kademesi, kurum ve kuruluş başkanları yer aldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve beraberindeki heyet Atatürk mozolesine çelenk bıraktı, ardından saygı duruşunda bulunuldu ve İstiklal Marşı okundu. Erdoğan Anıtkabir Özel Defterini imzaladı. "Bizlere emanet ettiğiniz cumhuriyetimizi büyütmeye, kalkındırmaya devam ediyoruz. Eğitim, sağlık, sanayi başta olmak üzere elde ettiğimiz başarılarla 2023 hedeflerimize kararlılıkla devam ediyoruz. Ruhun şad olsun."

2 yıl önce

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu: 'Nerede bu devlet?' dedirtmedik hiçbir zaman

Düzce'de 12 Kasım 1999'da meydana gelen depremin 22. yılı dolayısıyla Anıtpark Meydanı'nda düzenlenen anma töreni, afetin gerçekleştiği 18.57'de siren çalınmasıyla başladı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu törende yaptığı konuşmada, depremde hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet diledi. Son iki yıldır Türkiye'de birçok afetle karşı karşıya kalındığını dile getiren Soylu, "Biz görevli bir milletiz ve bu topraklar da görevli topraklardır. Çok işimiz var bizim. Birçok sıkıntıyla, afetle, musibetle, belayla karşı karşıya kalıyoruz ama bilmenizi istiyorum, bu millet rahmetle buluşan bir millettir." diye konuştu. Soylu, Elazığ, Giresun, Van, Artvin, Rize, İzmir, Antalya, Muğla, Bartın ve Kastamonu'da çok sayıda felaket yaşandığını anımsatarak, şunları söyledi: "Şunun altını çizmem gerekiyor. Biz çocuktuk, memlekette deprem olurdu, sel olurdu. Kışın 6 ay Anadolu'nun köyleri kapanır, hamileler çocuklarını doğuramadan hayatlarını kaybederlerdi. Televizyonlarda hep şu söylenirdi: 'Nerede bu devlet?' Hep bunlarla büyüdük, bu bizim için öz güven yoksunluğuydu. Sayın Cumhurbaşkanımızın riyasetinde, Allah'a binlerce kere hamdolsun ki 'Nerede bu devlet?' dedirtmedik hiçbir zaman. Milletimizin en zor zamanında yanında olduk. Sadece bizler değil, devletin bütün kurumları, sadece onlar değil, sivil toplum örgütleri, gönüllüler. Kimisi bir parça ekmeğiyle, kimisi gönderdiği pabucuyla, kimisi mobilyasıyla, kimisi elini küreğine atarak temizlediği enkazla..." Türkiye dünyada birinci sırada Türkiye'nin, dünyanın en zengin ülkeleri içinde son 4 yılda yardım yapan birinci ülke olduğunu kaydeden Soylu, "Biz kimseye sırtımızı dönemeyiz, yalnız bırakamayız. Eski Türkiye'ye dönmemiz mümkün değildir artık. Daha güçlü, daha kuvvetli olacağız. Dünyanın birçok yerinde sıkıntı var. Kim bu sıkıntıya sırtını dönerse dönsün, eğer biz dönersek hem ecdadımıza ihanet etmiş oluruz hem de gelecek nesillerimize güzel bir emanet bırakmamış oluruz. Bangladeş'ten Yemen'e, Myanmar'dan Filistin'e kadar şuradaki insanlar ellerindekini oraya göndererek bir milletin nasıl olduğunu bütün dünyaya göstermişlerdir. Defalarca İdlib'e gittim, kolları kesik, bacakları olmayan, anne ve babalarını kaybetmiş çocuklar gördüm. Oralarda yetim evleri, köyleri oluştu. Bize 'Oralara sahip çıkmayın.' diyenler, ne bu medeniyetten nasibini almışlardır ne insanlıktan nasibini almışlardır ne de dinimizden kendilerine ait bir öğreti kalmıştır." ifadelerini kullandı. "Almanya, tam 3,5-4 ay vatandaşının yanına ulaşamadı" Bakan Soylu, Türkiye'yi hem depreme hazırlamak hem bu coğrafyada depremle karşı karşıya kalındığında felaket öncesi, o an ve sonrasında yapılacakları en iyi şekilde uygulamak için gece gündüz çalıştıklarını ifade ederek, bugün Tekirdağ'da 6 ülke ile deprem tatbikatı gerçekleştirdiklerini bildirdi. "Şu ana kadar 42 milyon vatandaşımıza temel afet eğitimi verdik." diyen Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Hedefimiz yıl sonu itibarıyla 51 milyondu. İnşallah onu yakalayacağız. 81 vilayetimizde afet risk azaltma planları yaptık. Yıl sonu itibarıyla 80 ili bitirdik, bir İstanbul'umuz kaldı, onu da bitireceğiz. Bizden önce Almanya'da sel afeti yaşandı. Biz Kastamonu, Sinop ve Bartın'da sel afetiyle karşı karşıya kaldık. Biz onlarınkinden daha büyük olan bu afetle baş ettik, sahayı temizledik, vatandaşlarımızla birlikte olduk, bir ay içerisinde oradan çıktık ve şimdi de evleri yapmaya başladık. Almanya, tam 3,5-4 ay vatandaşının yanına ulaşamadı. Geldiğimiz nokta budur." Bakan Soylu, 2000-2020 yıllarında deprem sayısının 6 kat arttığına dikkati çekerek, kendilerine düşen görevin afetlere karşı en yüksek seviyede tedbir almak olduğunu sözlerine ekledi. Program, dua okunması ve deprem yıkıntıları şeklinde oluşturulan alana karanfil bırakılmasıyla son buldu.

2 yıl önce

Rusya Devlet Başkanı Putin, Belarus sınırındaki göçmen kriziyle ülkesinin hiçbir ilgisi olmadığını açıkladı

Rusya Devlet Televizyon Radyo Kurumu'na (VGTRK) röportaj veren Putin, Rusya'nın Belarus sınırındaki göçmen kriziyle hiçbir ilgisi olmadığını, oradaki insanları Rus havayolu şirketlerinin taşımadığını söyledi. Putin, Belarus Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko ve Almanya Başbakan Vekili Angela Merkel'in birbirleriyle görüşmeye hazır olduğunu belirtti. Putin, "Bu görüşme umarım yakın zamanda gerçekleşir, bu çok önemli zira göçmenler öncelikli olarak Almanya'ya gitmeye çalışıyor" dedi. Sputnik'in haberine göre, Avrupa'daki göçmen krizinin askeri ve ekonomik iki nedeni olduğunu söyleyen Putin, bunları Ortadoğu'daki askeri operasyonlar ve AB'de refah seviyesinin yüksek olması şeklinde sıraladı. Lukaşenko ile Rusya'dan Avrupa'ya gaz sevkiyatını durdurabilecekleri yönündeki açıklaması hakkında görüşeceğini de belirten Putin, karşılıklı anlaşmalarının ihlali olacak olsa da teorik anlamda bu yönde bir talimat verilebileceğini, ancak durumun bu seviyeye varmamasını umduğunu ekledi.

2 yıl önce

Ersin Tatar: Bugün üzerinde devlet kurduğumuz, özgür olarak yaşadığımız bir vatana sahipsek bu, Mücahit ve Mehmetçik sayesindedir

KKTC'nin kuruluşunun 38. yılı, KKTC genelinde kutlanmaya devam ediyor. Başkent Lefkoşa'daki Dr. Fazıl Küçük Bulvarı'nda düzenlenen törene, Cumhurbaşkanı Tatar'ın yanı sıra Türkiye Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, KKTC Cumhuriyet Meclisi Başkanı Önder Sennaroğlu, Başbakan Faiz Sucuoğlu, Türkiye'nin Lefkoşa Büyükelçisi Ali Murat Başçeri, bakanlar, milletvekilleri, KKTC'nin ikinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, üçüncü Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Türkiye Cumhuriyeti Milli Savunma Bakanlığını temsilen Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Adnan Özbal, askeri erkan, kurum ve kuruluşların temsilcileri ile çok sayıda vatandaş katıldı. İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başlayan tören, Cumhurbaşkanı Tatar'ın tören birliklerini denetlemesi ve halkı selamlamasıyla devam etti. "YÜCE TÜRK ULUSUNUN EŞSİZ DESTEK VE YARDIMI HER ZAMAN BİZİMLE OLMUŞTUR" Cumhurbaşkanı Tatar, burada yaptığı konuşmada, Kıbrıs Türk halkının en mutlu günlerinden birisini 15 Kasım 1983'te yaşadığını belirterek, onurlu bir varoluş mücadelesi ve eşsiz fedakarlıklarla kurdukları KKTC'nin 38. kuruluş yılını büyük bir coşkuyla kutladıklarını söyledi. Kıbrıs Türk halkının milli mücadele lideri Dr. Fazıl Küçük ve KKTC'nin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş'ın sık sık "bir halkın ulaşabileceği en yüce ve onurlu mertebe, bağımsız-egemen bir devlete sahip olmasıdır" yönünde açıklamalarda bulunduğunu aktaran Tatar, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kıbrıs Türk halkı olarak eğer bugün, başı dik ve onurlu bir biçimde kendi vatanımızda özgürce yaşayabiliyorsak bunu her türlü bedeli gözünü kırpmadan ödeyen kahraman halkımıza, aziz şehitlerimize, gazilerimize, ulusal kahramanlarımıza, Dr. Fazıl Küçük'ten Rauf Raif Denktaş'a uzanan şanlı ecdadımıza ve ana vatanımız Türkiye Cumhuriyeti'ne borçluyuz. Ne mutlu ki bu soylu mücadelenin her aşamasında kopmaz, ayrılmaz bir parçası olduğumuz yüce Türk ulusunun eşsiz destek ve yardımı her zaman bizimle olmuştur." Tatar, Kıbrıs Türk halkının kurucusu ve ortağı olduğu Kıbrıs Cumhuriyeti'nden, 1963 Kanlı Noel saldırılarıyla silah zoruyla atıldığını hatırlatarak, şehitler ve gazilerin destansı bir varoluş mücadelesi verdiğini, bu günlere büyük acılar ve soykırım girişimlerine karşı direnerek geldiklerini vurguladı. 15 Temmuz 1974'te tüm dünyanın gözleri önünde askeri darbe ile Kıbrıs Helen Devleti'ni ilan eden Yunan cuntasını, etkin ve fiili garantörlük hakkını kullanarak durduranın Türkiye olduğunu anımsatan Tatar, şu ifadeleri kullandı: "Çağrımız üzerine, can ve mal güvenliğimiz ve istiklalimiz için 20 Temmuz sabahı Kıbrıs'a bir barış harekatı gerçekleştirilmemiş olsaydı bugün Kıbrıs, bir Yunan Adası'na dönecekti. Bugün üzerinde devlet kurduğumuz, özgür olarak yaşadığımız bir vatana sahipsek bu, Mücahit ve Mehmetçik sayesindedir. 15 Kasım 1983'te KKTC'nin ilanı, Rum tarafının bizim egemen eşitliğimizi kabul etmemesi, bizlerle yetki ve refah paylaşımını reddetmesi ve uluslararası camianın sadece Rum tarafının sesini duymasının bir sonucudur." Rum tarafının, Kıbrıs Türk tarafına, anayasasını talan ettikleri ve bir Rum devletine dönüştürdükleri sözde Kıbrıs Cumhuriyeti'ne dönüş çağrısı yaptığını ve kendilerini zamanla asimile etmeyi hayal ettiğini belirten Tatar, bu hayal nedeniyle 53 yıl süren müzakerelerde Rumların tüm önerileri reddettikleri gibi, Kıbrıs müzakere tarihinde ilk kez eş zamanlı ve ayrı ayrı referanduma götürülen 2004 Annan Planı'nı da reddettiklerini hatırlattı. "EGEMEN EŞİTLİĞİMİZ VE EŞİT ULUSLARARASI STATÜMÜZ KABUL EDİLMEDEN BİR MÜZAKERE SÜRECİNE GİRMEYECEĞİZ" Tatar, yarım asrı aşkın bir süredir müzakerelerde zemin olarak yer alan "federasyon" modelinin tükenmiş olduğunu en üst düzeyde ilgili uluslararası taraflara ilettiklerinin altını çizerek, şunları söyledi: "Egemen eşitliğimiz ve eşit uluslararası statümüz kabul edilmeden bir müzakere sürecine girmeyeceğimiz de resmi pozisyonumuz olarak kayda geçirilmiştir. Kıbrıs'ta adil ve sürdürülebilir bir çözüm sadece halihazırda var olan iki devlet gerçeğine ve iki tarafın eşit uluslararası statüsü ve egemen eşitliğine dayalı olarak gerçekleştirilebilir. Kıbrıs Türk halkının özgür iradesiyle seçilmiş bir Cumhurbaşkanı olarak, Kıbrıs'ta yeni sorunlara ve belirsiz bir geleceğe adım atmak yerine Ada'da ve Ada etrafında olan sorunlara çözüm üretebilecek yeni vizyonumuz ile yeni bir dönemin kapısını açmış bulunmaktayız. İsviçre'nin Cenevre kentinde 27-29 Nisan'da Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres öncülüğünde gerçekleşen 5+1 formatındaki gayriresmi Kıbrıs konulu konferansta, BM'ye Kıbrıs'ta kalıcı çözüm için 6 maddeden oluşan bir öneri sundum. Bu önerimle müzakere masasına ilk kez egemen eşit iki ayrı devletin varlığına ve kurumsal iş birliğine dayalı çözüm önerimiz konulmuş oldu. Her daim olduğu gibi Cenevre'de yanımızda olan Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanımız Sayın Mevlüt Çavuşoğlu'na Kıbrıs Türk halkı adına teşekkür ederim." Tatar, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını ve tüm sorunların çözümünde KKTC'ye her türlü desteği veren başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'a ve emeği geçen tüm devlet yetkililerine teşekkür etti. Cumhurbaşkanı Tatar, "Kapalı Maraş'ı açma kararımız, Kıbrıs meselesine yeni bir boyut kazandırmıştır. Maraş, bizim egemenliğimizdedir ve KKTC toprağıdır. Yıllardan beridir mallarını ve mülklerini değerlendiremeyen hak sahiplerinin askeri bölge statüsünün kaldırılmasını takiben mülklerine sahip çıkmaları insan hakları bakımından da son derece önemlidir." dedi. Maraş'ın yüzde 3,5'ine tekabül eden bir bölümün "askeri bölge" statüsünden çıkarıldığını kaydeden Tatar, uluslararası hukuk ve insan haklarına uygun olarak mülk ve mal sahiplerine, Taşınmaz Mal Komisyonuna başvurarak mallarını geri alabilme olanağı tanındığını da söyledi. Tatar, Kıbrıs'ta ve bölgede kritik gelişmeler yaşanırken, Doğu Akdeniz'deki jeopolitik durumun hidrokarbon kaynakları üzerinden bir mücadeleye dönüştüğünü belirtti. "ANA VATANIN VERDİĞİ KARARLI DESTEĞE MÜTEŞEKKİRİZ" "Buradaki ana hedef, Doğu Akdeniz'deki Türk egemenliğinin temel noktalarından olan KKTC'yi tasfiye edip, ana vatan Türkiye'yi Doğu Akdeniz'den uzaklaştırmaktır." diyen Tatar, şöyle devam etti: "Bu durum, yoğun ve karmaşık bir siyasi mücadelenin yanı sıra gerginliğin ve askeri faaliyetlerin de yoğunlaşmasına neden olmuştur. Gerginliğin ana nedenlerinin biri de Rum-Yunan ikilisinin olumsuz tutumları ile silahlanma faaliyetlerine devam etmeleridir. Kıbrıs Türk halkı olarak Kıbrıs Ada'sını çevreleyen denizlerdeki haklarımıza sahip çıkma kararlığı içerisindeyiz. Ana vatan Türkiye ile bu yönde yapılan anlaşmalara bağlı olarak ana vatanın verdiği kararlı desteğe müteşekkiriz." Tatar, egemen eşitlik temelinde Kıbrıs Adası etrafındaki hidrokarbon zenginliklerinden yararlanmak konusunda Rum kesimine yaptıkları iş birliği önerilerini bir kez daha tekrarlayarak, Rum tarafının bu iş birliği önerisine kulak asmaması ve Ada çevresinde tek yanlı girişimlere kalkışması halinde bunlara kesinlikle karşılık verileceğini ifade etti. Cumhurbaşkanı Tatar, "Devletimizin ilanı ve kuruluşu, aynı zamanda Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün komutasında silah arkadaşları, kahraman Mehmetçikler ve fedakar, cefakar Anadolu insanının el ele vererek, gerçekleştirdiği zaferlerden, Kurtuluş Savaşı'ndan ilham alınarak taçlandırılan bir eserdir, gurur abidesidir. 15 Kasım 1983 tarihi, Kıbrıs'ta bir dönüm noktasıdır." diye konuştu. Tatar, bu anlamlı günde başta Küçük ve Denktaş ile aziz şehitleri rahmetle yad ederek, gazilere minnetlerini sundu. Konuşmanın ardından halk dansları gösterisi ve resmi geçit töreni yapıldı.

2 yıl önce

Devlet Bahçeli: Cumhur İttifakı’nın günahına da sevabına da ortağız

İşte Bahçeli'nin açıklamalarından satır başları: Biz yürüyünce fitne barikatları yıkılacak, karamsarlık ortadan kalkacaktır. MHP olarak aziz milletimizle buluşmaya yüksek bir hedefle devam ediyoruz. Mücadelemizi sabırla yoğunlaştırıyoruz. Bugüne kadar 40 ilimize giderek vatandaşlarımızla kucaklaştık.  Adım adım 2023'e yürüyoruz. Biz yürüyünce zalimler kaçışacaktır... 2023 Cumhur İttifakı'nın Türkiye'nin Zafer yılı olacaktır. ANKETLER NE SÖYLERSE SÖYLESİN... Bizim anketimiz coğrafyanın dört bir yanında mücadele eden Türkiye'yi yarı yolda bırakmayacağım diyen aziz milletimizdir. Siparişle çalışan anket firmaları ne söylerse söylesin , 2023 Cumhur İttifakı'nın zafer yılı olacaktır. Aldıkları paraların bedelini yalan anket düzenleyenler sözlerim sizedir... Yediğiniz şamarı ömrünüz boyunca unutamayacaksınız. Hiç durmayacak, duraksamayacağız. MHP kulislerin partisi değildir, karanlık partilerin partisi değildir.  Cumhur İttifakı'nda çatlak patlak olmaz. Cumhur İttifakı geçmişle geleceğin köprüsüdür. Başkaları gibi gözü başka kaşı başka oynayanlarla mukayese edilemeyiz. Bilindiği gibi geçen haftaki konuşmam çok konuşuldu. Bu kanaatimin neresi yanlış. Hükümet bellidir, görevinin başındadır. Cumhur İttifakı'nın sevabına da günahına ortağız. Ayrıntılar birazdan…

1 2 ... 9 10 11 12 13 14 15 ... 53 54