05 Mayıs Pazar 2024
2 yıl önce

Yunanistan yine manipülasyon peşine düştü: Bu kez devlet desteğiyle nefret kokan film çektiler

Tarihi gerçekleri saptırarak dünya kamuoyunu manipüle etmeyi âdet haline getiren Yunanistan'da skandal bir film vizyona sokuldu. Yunan ordusunun 1919'da yakıp yıkarak, kan dökerek işgal ettiği Türk topraklarında yaşattığı mezalimi yok sayan ve Mustafa Kemal Atatürk komutasındaki Türk ordusunun 9 Eylül 1922'de Yunan ordusunu topraklarından atması nedeniyle Türk milletini kötüleyen Yunan filmi tepkilerin odağı oldu. TARİHİ GERÇEKLİKTEN UZAK Devlet destekli "Sevgili İzmir" filmi Batı Trakya Türkleri başta olmak üzere birçok kesimden eleştiri topladı. Sabah'ın haberine göre, Rodos, İstanköy ve Onikiada Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Prof. Mustafa Kaymakçı, filmin iki ülke arasında dostluğa değil, düşmanlığa hizmet ettiğini ve Yunan halkını da gerçeklikten uzaklaştırmak amacıyla çekildiğini söyledi. Filmdeki tarihi gerçekleri saptırma çabasının bir kanıtı olarak Yunan araştırmacı- gazeteci yazar Tasos Kostopulos'un "1912-1922 Savaş ve Etnik Temizlik" adlı kitabını anımsatan Kaymakçı, "Kitapta Yunan askerinin Anadolu'da işlediği cinayetler, gerçekleştirdiği barbarlıklar, tanıkların ifadeleri ve belgelerle kaleme alınmış. Yunan ordusunun işgal sırasında yaptığı her türlü mezalimi örtmek için suçu Türklere atmak ve tarihi saptırmak doğru değil" dedi. Yunanlıların yaşattıkları acıların hâlâ unutulmadığını ifade eden Kaymakçı, "Türkiye'nin işgal süresince ödediği bedel, bugün dahi izleri silinmeyecek ağırlıkta olmuştur" ifadelerini kullandı. BEYHUDE BİR GAYRET Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, beraberindeki komutanlarla bakanlığın Madalya, Başarılı Birlik ve Personelin Ödüllendirilmesi Töreni'ne katıldı. Akar, Yunanistan'ın son dönemdeki silahlanma çalışmalarına ilişkin, "Türkiye'ye üstünlük sağlamaya çalışıyorlar. Bu beyhude bir gayrettir" dedi.

2 yıl önce

Kılıçdaroğlu'ndan yeni kriter: Devlet deneyimi olmalı

Cumhuriyet Gazetesi'nden Mustafa Balbay, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile yaptığı görüşmenin detaylarını paylaştı. Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayı konusunda dikkat çeken mesajlar veren CHP lideri, bu kez, "Cumhurbaşkanı devlet deneyimi olan bir kişi olmalı" kriterini ortaya attı. Balbay ise bu değerlendirme üzerine, "Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanı adayını, kendi adını önde tutarak perdeliyor!" yorumunu yaptı. Balbay'ın Kılıçdaroğlu görüşmesinden aktardığı notlar şöyle; "Kılıçdaroğlu ile görüşmelerin olmazsa olmaz sorusu cumhurbaşkanı adaylığı. Bilinenleri vurguladı, Millet İttifakı bileşenlerinin kabulüyle böyle bir adaylığın söz konusu olabileceğini söyledi, ekledi: “Cumhurbaşkanı devlet deneyimi olan bir kişi olmalı, kritik bir süreci yönetecek. Sayın Yavaş ve İmamoğlu’nun ismi öne çıkarılıyor ama İstanbul ve Ankara’nın yönetimini bırakamayız. Seçmenimize anlatamayız.” Kemal Bey’in anlatımlarından bizim çıkardığımız sonuç şu: Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanı adayını, kendi adını önde tutarak perdeliyor!"

2 yıl önce

AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş’tan İBB’ye teftiş açıklaması: Bu isimleri ortaya çıkarmak devletin vazifesidir

Kurtulmuş, katıldığı bir televizyon programındaki canlı yayında gündeme ilişkin sorularını cevapladı. İstanbul Büyükşehir Belediyesindeki (İBB) teftişin sorulması üzerine Kurtulmuş, "Burada Büyükşehir Belediye Başkanı ya da Büyükşehir Belediye Başkanlığına açılmış bir soruşturma söz konusu değildir. Büyükşehir'de ya da şirketlerinde çalışan terör örgütleriyle irtibatlı, iltisaklı olduğu iddiası olan bazı isimlerin tespit edildiği söyleniyor. Ve bu isimlerle ilgili bir tahkikat, bir teftiş yapılacaktır. Yoksa bu kurumsal anlamda belediyenin ya da belediye başkanının şahsıyla ilgili bir soruşturma değildir. Bir kere bunu böyle görmemek lazım. Devletin, ister belediye olsun, ister diğer kamu kurum, kuruluşları olsun, burada çalışan vatandaşlarımızın devlete sadakat prensibi içerisinde çalışması bütün demokratik devletlerde aranan bir koşuldur. Yani hem devletin, kamunun kurum ve kuruluşlarında çalışacak ama Türkiye'de devleti yıkmaya çalışan ya da rejimi değiştirmeye çalışan bir takım terör gruplarıyla irtibatlı, iltisaklı olacak. Bunu dünyanın hiçbir demokratik ülkesi kabul etmez." değerlendirmesinde bulundu. İBB Başkanına seslenerek endişe edilecek bir durum olmadığını dile getiren Kurtulmuş, "İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı'na da buradan sesleniyorum. Endişe etmeye gerek yok. Eğer burada çalışanlar içerisinde gerçekten terörle ilgili isimler varsa bunları ortaya çıkarmak tabii ki hükümetin vazifesidir. Hükümet de bu vazifesini yapmak üzere. Nasıl yapacak? Bir teftiş mekanizmasını kullanarak ve tek tek her bir dosyayla ilgili kimse bu isimler, bunlarla ilgili gerekli incelemelerini yaparak bir karara varacak. Bunu tekraren söylüyorum, İBB ile ya da başkanıyla ilgili bir soruşturma meselesi değildir." diye konuştu. Kurtulmuş, soru üzerine, Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş hakkında Avrupa'dan gelen çeşitli çağrılara da değinerek, "Türkiye dışarıdan yönetilecek bir hukuk sistemine sahip değildir. Türkiye bağımsız bir hukuk sistemine sahip ve bu hukuk sistemi kendi içerisinde kararını verecektir. Fakat Avrupa Birliği ile bu tür geçmişte de böyle şeyler oldu. Bu davaları biraz da politik olarak değerlendirip Türkiye'ye karşı bir politik baskı aracı olarak kullanıyorlar. Bunu doğru bulmadığımızı bir kere ifade etmek isterim." şeklinde konuştu. Türkiye'nin yeni ekonomi modeli ile üretim odaklı bir sisteme döndüğüne işaret eden Kurtulmuş, şunları ifade etti: "Ya geçmiş dönemlerde denendiği gibi ve maalesef Türkiye'de başarısız olunduğu gibi siz tasarruf açığınızı dışarıdan yüksek faizle ve düşük kur ile alacaksınız ve Türkiye bir ithalat cennetine dönecek. Ya da üreteceksiniz. Alın teriyle üreteceksiniz. Bunu dünya piyasalarında satacaksınız. Ve dışarıdan ihtiyacınız olan dövizi sağlayacaksınız. Türkiye bu yolu tercih etmiştir. Ben bunu 2013 mayısından sonra başlayan bir süreç olarak görmemiz gerektiğini düşünüyorum. Yani IMF ile ilişkimizi sıfırladığımız noktada borçlarımızı ödeyerek kendi bağımsız ekonomi politikamıza yönelmeye başladığımız süreçten sonra alınması gerektiğini düşünüyorum." Kur korumalı mevduat sistemine yönelik "örtülü faiz" eleştirilerine de değinen Kurtulmuş, "Sadece politik söylem olarak ortaya konulmuş, atılan bu adım hakkında vatandaşlarımızın, özellikle geniş muhafazakar kitlelerin tereddüt geçirmesini sağlamak üzere uydurulmuş bir sözdür. O işin örtülü ya da açık bir faizle uzaktan yakından ilgisi yoktur. Vatandaşımızın Türk lirası nezdinde yapmış olduğu yatırımların korunmasıyla ilgili bir devlet garantisidir. Böyle görmek lazım." dedi. Kurtulmuş, doğalgazda kademeli tarifeye geçerek alım gücüne destek olacaklarını ifade ederek, şu bilgileri paylaştı: "Milletin alım gücünün azalmaması, negatif etkilenmemesi için biliyorsunuz Türkiye'de doğalgaz faturasının dörtte üçünü devlet ödüyor. Elektrik faturasının da yarısını devlet ödüyor. Bu olağanüstü büyük bir destektir. Bu hayat pahalılığı karşısında vatandaşımızın ezilmemesi için. Şimdi bir çalışma daha yapılıyor. Doğalgazın evlerin cinsine göre, bir göz gecekondudaki doğalgaz harcamasından alınacak fiyatla, lüks bir malikanede doğalgaz kullanan vatandaşımızdan alınacak fiyatın farklı olması. Bunun kademelendirilmesiyle ilgili çalışmalar da yapılıyor. Böylece vatandaşımızın alım gücünün daha iyi olması temin edilmeye çalışılıyor." Dış politikada bir değişim olup olmadığı sorusuna AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, bölge ülkeleri ile değişen şartlara göre dış politikadaki dinamiklerin de değiştiğine dikkati çekerek, şöyle devam etti: "Türkiye olarak en büyük avantajımız bölgedeki oynanan oyunun ne olduğunun farkındayız. Bir kere Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır, Suudi Arabistan, Suriye başka ülkeler, bölge ülkeleri. Bu ülkelerin halklarıyla Türkiye olarak hiçbir zaman problemimiz olmadı. Bunun altını böyle kalın bir şekilde çizmemiz lazım. Biz bu bölgenin halklarıyla kardeş olan bir milletiz. Ve kimseyle de bu anlamda bir sorunumuz yok. Zaman zaman bu benzer ülkelerde çıkan sorunların hiçbirisinin kaynağı da Türkiye değildir. Buna hatta Yunanistan'ı da ekleyebilirsiniz. İşte diğer bölge ülkelerini de ekleyebilirsiniz. Şimdi biz bu coğrafyada oynanan oyunun ne olduğunu biliyoruz. 'Böl, parçala yönet.' Daha fazla dağıtmak, daha fazla parçalamak, daha fazla bölmek, inisiyatifsiz hale getirmek ve bölgenin dışarıdan gelecek olan bir takım müdahalelere açık hale gelmesi. Oyun böyle değil midir? Hele hele Amerikan'ın, Irak'ı işgaliyle birlikte başlayan süreç tamamen böyledir."

2 yıl önce

Devlet Bahçeli'den İmamoğlu açıklaması: Bu işin şakası yok, suçluysa görevinden alınmalı

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında yaptığı açıklamalar dikkat çekti. MHP lideri Bahçeli, İçişleri Bakanlığı’nın İstanbul Büyükşehir Belediyesi için başlattığı teftiş hakkında "Bu işin şakası yok" yorumunu yaptı. Terör örgütleriyle iltisaklı olan hiçbir belediyenin gözünün yaşına bakılmaması gerektiğini belirten Bahçeli, "Suçluysa elbette görevinden alınmalı. Büyükşehir Belediye Meclisi de yeni başkanı seçmelidir." ifadelerini kullandı. DEVLET BAHÇELİ'DEN İMAMOĞLU'NA: TERÖRİSTLERİ İŞE ALACAĞINA... İBB Başkanı İmamoğlu'na sert sözlerle yüklenen Devlet Bahçeli, "Teröristleri işe alacağına işsiz vatandaşlarımızın yarasına merhem olmalı" dedi. "İMAMOĞLU GÖREVDEN ALINMALI MI?" SORUSUNA YANIT Türkgün Gazetesi'nden Kadir Yıldız'a verdiği röportajda Bahçeli, "Ekrem İmamoğlu'nun görevden alınmasını mı istiyorsunuz" sorusuna "Suçluysa elbette görevinden alınmalı. Büyükşehir Belediye Meclisi de yeni başkanı seçmelidir. Bu işin şakası yoktur. İçişleri Bakanlığının özel teftişinden suçlu olmayanın rahatsız olmasına da gerek yoktur. Eğer suç var ise cezası da olmalıdır. İstanbul terör örgütlerine teslim edilmeyecektir. İstanbul'a hizmet bahtiyarlıktır. Dua berekettir. Ama İBB Başkanı siyasi hırslarına yenilmiştir. Farklı zamanlarda gerçekleştirdiği gizli bir gündem peşinden koştuğunu göstermektedir." yanıtını verdi. MİLLET İTTİFAKI'NIN ADAYI KİM OLACAK? Öte yandan Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayını açıklamaya cesareti olmadığını belirten Bahçeli şu ifadelere yer verdi; "Zillet ittifakı cumhurbaşkanı adayını hala açıklayamadı. Bu kapsamda kıran kırana bir rekabet olduğu açıktır. Kılıçdaroğlu devamlı "İttifak uygun bulursa Cumhurbaşkanı adayı olmaktan onur duyarım" diyor. İsimleri adaylık için geçen büyükşehir belediye başkanlarına ise olumlu bakmıyor. İstanbul ve Ankara'ya hizmet etme sorumlulukları olduğunu ara ara ifade ediyor. Buna karşılık İmamoğlu en başta İP Başkanını dolduruşuna gerek fiili adaymış gibi ortalıkta geziyor. Büyükşehir Belediyesindeki makamına da boş zamanlarda uğruyor. İstanbul sahipsiz bırakılmıştır. Belediye hizmetleri aksamaktadır. CHP'deki koltuk savaşları, zillet ittifakının çıkar ve ikbal özellikle İstanbul ve Ankara'da yaşayan vatandaşlarımızı derin bir hayal kırıklığına uğratmıştır. Buna hiç kimsenin hakkı yoktur. Zillet ittifakının cumhurbaşkanı adayını açıklayacak hazırlığı yoktur. Cesaret yoktur. Kararı yoktur. İşleri güçleri polemik, dedikodu."

2 yıl önce

Türk Devletleri Teşkilatı ve Binali Yıldırım'dan Kazakistan açıklaması: Kazakistan Hükümetine ve halkına ihtiyaç duyabilecekleri desteği vermeye hazırız

Yıldırım açıklamasında şunları söyledi; Kazakistan’da bugünlerde yaşanan olayların ülkenin barış ve istikrarına zarar vermeyecek şekilde sonlanması en önemli beklentimizdir. Türk Devletleri Teşkilatı Aksakalları olarak kardeş Kazakistan ile güçlü dayanışmamızı belirtmek isteriz. Ülkede hayatın normale dönmesi hususunda her türlü katkıyı yapmaya hazır olduğumuzu belirtir, olaylarda hayatını kaybeden kardeşlerimize Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar dileriz. Türk Devletleri Teşkilatı’ndan Kazakistan ile ilgili yapılan açıklama ise şöyle: Türk Devletleri Teşkilatı Üye Ülkeleri olarak, Kazakistan’daki son olaylar ışığında; Kazakistan’da barış ve istikrara verdiğimiz önemi vurguluyor ve Üye Ülkemiz Kazakistan’la güçlü dayanışmamızı ifade ediyoruz. Kardeş Kazak halkının sağduyusuna ve normale dönüş konusundaki arzusuna güveniyoruz. Kazak yetkililerin barışçıl bir şekilde gerginliğin giderilmesi, düzen ve sükunetin yeniden tesis edilmesi kapasitesine sahip olduğuna inanıyoruz. Kazakistan Hükümetine ve halkına ihtiyaç duyabilecekleri desteği vermeye hazır olduğumuzu beyan ediyoruz. Olaylarda hayatını kaybedenler için taziyelerimizi sunuyor ve yaralılara acil şifalar diliyoruz.

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan, Türk devletleri liderleriyle yoğun Kazakistan diplomasisi!

Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev, başta olmak üzere, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sadır Caparov ve Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev ile gerçekleştirdiği telefon görüşmelerinde Kazakistan’daki son gelişmeler üzerine fikir teatisinde bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kazakistan Cumhurbaşkanı Tokayev ile yaptığı görüşmede, dost ve kardeş Kazakistan’da yaşanan gelişmeleri yakından takip ettiğini belirterek, olaylarda hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralananlara şifa temennisinde bulundu. Türkiye’nin Kazakistan’la dayanışma içinde olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk Devletleri Teşkilatı’nın da yaptığı açıklamada Kazakistan’a desteğin altını çizdiğini belirtti. Kazakistan’da yeni hükümetin bir an önce kurulmasını ve gerginliğin kısa sürede sona ermesini temenni ettiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kazakistan halkının karşılıklı güven ve diyalog çerçevesinde sorunları aşacağına inandığını söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerek duyulması halinde Türkiye’nin her türlü teknik bilgi ve tecrübe paylaşımını gerçekleştirmeye hazır olduğunu kaydetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev, Kırgızistan Cumhurbaşkanı Caparov ve Özbekistan Cumhurbaşkanı Mirziyoyev ile görüşmelerinde de Kazakistan’ın istikrarı ve güvenliğinin komşuları başta olmak üzere tüm bölge için mühim olduğunu vurgulayarak, kardeş Kazakistan’ın diyalog yoluyla bu sorunu aşacağına emin olduğunu ifade etti.

2 yıl önce

Le Monde: “Kazakistan’daki olaylar ‘Türk Devletleri Teşkilatı’na karşı”

Kazakistan'da akaryakıt fiyatlarına yapılan zam ülkede geniş çaplı protestolara yol açarken, Başbakan Askar Mamin hükümeti istifa etti. Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev, şiddet görüntülerine sahne olan protestolarda "yabancı provokatörleri" suçladı. "KAZAKİSTAN, İHA'LAR SATIN ALDI" Fransız basınında Le Monde gazetesi, Kazakistan'daki olayların, bu ülkenin Türkiye ile ilerleme kaydettiği bir dönemde yaşandığına dikkat çekti. İki ülke arasında stratejik yakınlaşmanın olduğu belirtilerek, "Kazakistan, 2021'de bir NATO ülkesi olan Türkiye'den insansız hava araçları ve silah satın aldı." denildi. "TÜRKİYE İLE DİLSEL VE KÜLTÜREL YAKINLIĞA SAHİPLER" Türkiye'nin Türk Devletleri Teşkilatı'nı (OET) geliştirmek için çaba gösterdiği, Orta Asya ve Kafkaslar'da 5 ülkenin yeniden bir araya getirildiğine vurgu yapılarak şunlar aktarıldı: "Bu ülkeler, Türkiye ile büyük bir dilsel ve kültürel yakınlığa sahip ve nüfuslarının büyük çoğunluğu İslam dinini benimsiyor.  Kazakistan Cumhurbaşkanı Tokayev, Mart 2021'de OET Zirvesi'ndeki konuşmasında, 'Hedefimiz, Türk dünyasını 21'inci yüzyılın en önemli ekonomik, kültürel ve insani bölgelerinden biri yapmak' dedi." "TÜRKİYE, KİLİT OYUNCU OLDUĞUNU GÖSTERDİ" Kazak siyaset bilimci Dossym Satpaiev'in, "Türkiye, 2020'de Dağlık Karabağ çatışmasında kilit bir oyuncu olduğunu gösterdi ve OET üyelerinin gözünde güçlü argümanları var. Artık her şey iki unsur etrafında dönüyor: ekonomi ve güvenlik." şeklindeki görüşleri paylaşıldı.

2 yıl önce

"Siyasi ve askeri casusluk" suçundan yargılanan DEVA Partisi kurucu üyesi Metin Gürcan'ın Afrin hazırlığını da yabancı devlet görevlilerine aktardığı tespit edildi

Siyasi ve askeri casusluk' suçundan hakkında 20 yıla kadar hapis istemiyle dava açılan Gürcan, 2016-2021 yılları arasında yabancı ülkelerin devlet görevlileriyle görüşerek para karşılığı bilgi aktardı. Hazırlanan bilgi notunda Gürcan'ın Kasım 2017'de "Irak/Zaho'da Türk Özel Kuvvetler Komutanlığı'na ait bir irtibat bürosunun bulunduğu, TSK'nın Zoha'daki varlığının Habur sınır kapısının peşmerge güçlerinden alınarak Irak Ordusu'na devredilmesi kapsamında değil koordinasyon için olduğu" şeklinde bilgiler ilettiği kaydedildi. Gürcan'ın Aralık 2017'de "Türk kaynaklarından aldığı bilgiye göre, Rusya'nın 400 askerini Afrin merkezinden ve Afrin'deki hava üssünden geri çektiği, haberin güvenirliğini halen teyit edemediği, bunun Türkiye'nin beklenen Afrin operasyonunun işareti olacağı, Afrin sınırındaki Türkiye tarafından oluşturulan sınır duvarının bazı bölümlerinin çıkarıldığı, bunun Ankara'nın Afrin operasyonunu başlatma girişimi olduğunu, Türkiye'nin Suriye'ye ağır topçu birliklerini henüz konuşlandırmadığı" şeklinde bilgiler verdiği de aktarıldı. Sabah'ın haberine göre; Gürcan'ın Şubat 2018'de yaptığı görüşmesinde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın dönemin ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson ile görüşmesine ilişkin olarak "Bir kaynağının toplantıda çok sayıda harita ve gergin yüz gördüğünü söylediği, görüşmenin ABD'li tercüman ve siyasi yardımcı olmadan özel bir şekilde gerçekleştiği, Dışişleri Bakanlığı kaynaklarına göre Ankara'nın ABD'den Münbiç ve Afrin'de bulunan PKK/KCK-PYD/YPG unsurlarının Fırat'ın doğusuna aktarılmasını talep ettiği" kaydedildi. Mart 2018'de "Teröristlerin geçişini önlemek için bazı komando birliklerinin Irak içerisinde geçici askeri karakollar kuracağını öğrendiği ayrıca Ankara'nın ABD karşıtı duyguları artırarak ve PKK'nın ABD ile olan bağlarını kullanarak Sincar'da Bağdat ile ortak harekatın yanı sıra Kandil, Harkuk ve Zap'taki PKK kamplarına ortak harekât düzenlenmesi için Bağdat'ı ikna etmeye oldukça istekli olduğu" ifadeleri bulunan Gürcan'ın Mayıs 2018'de "Türkiye'nin bölgede inşa ettiği gözlem noktalarını komando birlikleri ve tanklarla takviye ettiği, bölgede iki mekanize piyade tugayı bulunduğu" şeklinde bilgiler paylaştığı ifade edildi. 'TSK'DA KUTUPLAŞMALAR VAR' 15 Temmuz hain darbe girişiminin ardından TSK içerisinde kamplaşma olduğunu ifade ettiği belirtilen Gürcan'ın Ağustos 2019'da "Başarısız darbe girişimi akabinde TSK içerisinde muhafazakarlar, Adalet Savunucuları Derneği üyeleri, mukaddesatçılar, Adnan Tanrıverdi destekçileri, neo milliyetçiler, Atlantikçiler, Avrasyacılar ve Perinçekçiler arasında kamplaşma olduğu" şeklinde bilgi verdiği ve Ekim 2019'da, "Türk istihbaratının Süleymaniye kent merkezinde son derece aktif olduğu, yerel kaynaklarından derledikleri PKK/KCK liderlerinin konumlarına ilişkin bilgileri TSK'ya bildirdikleri, KYB'nin PKK/KCK'nın bölgedeki etkinliğini azaltmak için Türk istihbaratına HUMINT'e dayalı bilgi aktarımında bulunduğunu düşündüğü" ifadeleri bilgi notunda yer aldı. 'SURİYE'DE TÜRK KUVVETLERİNİN SAYISI AZALTILDI' Bilgi notunda Gürcan'ın 2021 Şubat ayında görüştüğü yabancı devlet görevlisine, Türkiye'nin Suriye'ye ilave askeri birlikler göndermeyeceğini, orada yaklaşık 8 bin Türk askerinin olduğunu, askeri rotasyon amacıyla konumlarının değiştirildiğini, işin aslına bakıldığında Suriye'de Türk kuvvetlerinin sayısının azaltıldığını, birçok görev yerinin kapatıldığını ve askerlerin Türkiye'ye döndüğünü, bunun nedeninin Rusların güneyden zorlaması olduğunu, İdlib'deki birçok kişinin 2021 yılının sonuna kadar Rusya'nın Esad Kuvvetleriyle koordineli bir operasyon yapacağından endişe duyduğunu, 2021 içerisinde İdlib'de her şeyin son bulacağını, İdlib'e yatırım yapılmadığını, herkesin bu operasyonu beklediği şeklinde bilgi verdiği anlatıldı. 'S-400'LERLE İLGİLİ BİLGİ VERDİ Gürcan'ın S-400'lerin Ankara'da bir depoda tutulduğunu ve Ankara dışına çıkarmanın imkansız görüldüğünü, Mayıs 2021'de yaptığı görüşmesinde ise Batman Hava Üssü'nün Türkiye'nin Kuzey Irak'taki operasyonlarını sürdürdüğü asıl üs olduğunu, F-16'ların Diyarbakır askeri üssünü kullandığını, Şırnak 23. Komuta bölgesinin Kuzey Irak operasyonlarının koordinasyonu için kullanıldığını, İstanbul'da PKK/KCK'lı iki şahsın yakalanması olayında polisin valizleri sahipleri ile eşleştirilmesine yönelik lazer sistemi kullanması hakkındaki çalışmasını 'bir arkadaşı vasıtasıyla elde ettiğini' belirttiği tespit edildi.

1 2 ... 11 12 13 14 15 16 17 ... 54 55