05 Mayıs Pazar 2024
2 yıl önce

AK Parti Sözcüsü Çelik'ten HDP'li Güzel'in teröristle fotoğrafına tepki: Devlet buna müsaade etmez

İşte Çelik'in açıklamalarından satır başları: GAZETECİLER GÜNÜ Geçen zaman içerisinde çok üzüldüğümüz olaylar oldu. AA'dan Turgut Alpoyraz, Kudüs'deki Haber çekiminde saldırıya uğramıştı. TRT Arapça muhabiri Sami Merhum yine bir saldırıya uğramıştı. Gaziantep'te yine DHA Ahmet Atmaca saldırıya uğradı. Bir yayın sırasında İHA kameramanı Ahmet Demir saldırıya uğradı. Pek çok arkadaşımız da büyük risklerle tehdit altında kaldı. Çalışan gazetecilerin, gerçek habere ulaşmaya çalışan tüm gazetecilerin Gazeteciler Günü'nü kutluyorum. KILIÇDAROĞLU'NA TEPKİ: BU KUTUPLAŞTIRMA SİYASETİDİR Bu sürekli olarak siyasette kutuplaşmadan, gerginliğin ve tansiyonun yükselmesinden bahsediliyor. Bu genel olarak muhalefetin siyasetçileri dile getiriyor. Tabi siyasette farklı görüşler olur. Burada farklı bir şey var. Öğretmenler gününde Kılıçdaroğlu, AK Parti'ye destek veren öğretmenleri hedef göstermişti. Bu kutuplaştırma siyasetidir. Döndü vali ve kaymakamları hedef gösteren bir açıklama yaptı. Bir demokratik toplum düzeni en önemli vasfını Anayasal düzenden alır. Darbelere karşı olmamız, en başta millet iradesiyle kurulan demokratik meşrutiyet imha edilmesinden dolayıdır. Anti demokratik siyaseti desteklenmesi işte bu şekilde türüyor. Hükümetin bürokratına hükümete dinlenme denmesi neye ifade ettiği her şeyi gösteriyor. En son grup başkanvekiliniz çıktı, çocukların din eğitimi alınmasını hedef gösterdi. TV'de bakıyorum, demokrasi diyerek demokrasinin içeriği nasıl çalınır diye açıklama yapıyorlar. Terör örgütünün, terör örgütü olmadığını söylerseniz, demokrasi diyerek demokrasiyi çalarsınız. Çocuklarına din eğitimi verilmesine saldırırsanız, arkasına ne kadar demokrasi deseniz de bunu çalmaya çalışırsınız. Ama biraz yol gidiliyor, sonra ilk kritik kavşağa gelindiğinde maalesef bu zihniyeti ortaya çıkarıyor. 'Ailemi dinliyorlar' dedi. Herhangi bir belge tutum ortaya konulmadı. Arkasından 'Partimizi, belediye başkanlarımızı dinliyor' dediler. Siyasi yıkım budur. Bu arkadaşlarımız, kutuplaşmadan bahsederken asıl kutuplaşmayı toplumun değerleriyle yapısal bir sorun haline geldiğini net bir şekilde anlayıp bu yapısal sorunu çözmelidirler. Ellerine fırsat geçerse bu kazanımları altüst etmek için kullanacak pek çok kişi var. Hâlâ kinle siyaset yaptıklarını görüyoruz. KAZAKİSTAN'DAKİ OLAYLAR: YAKINDAN TAKİP EDİYORUZ
 Kazakistan'daki durumu çok yakın takip ediyoruz. 2-3 Ocak'ta başlayan, 5 Ocak'ta hükümetin istifasıyla sonuçlanan tablo hepimiz için üzücü bir tablo olmuştur. En son gelinen noktada Türk Devletleri Teşkilatı kurulması, 10 yıla dönük olarak vizyonun Türkiye'de ilan edilmiş olması önemliydi. Kazakistan'ın kendine has özellikleri, hem kazak halkının birikimi Kazakistan için önem vermiştir. Arzumuz temennimiz, Kazak halkının istikrarını, toprak ve bütünlüğünü koruyacak şekilde bu zorlu günleri geride bırakmaktır. İlk olay olduğunda batılı bir haber ajansı, Bu Türk devletlerinin batışı olarak nitelendirdi. Kazakistan'da kaybetmek ya da kaybetmemek gibi Türkiye'nin bir anlayışı yok. "Erdoğan kaybetti" söylemi provokatif bir yaklaşımdır. Cumhurbaşkanımız da Kazakistan'ın ekonomik gelişme, huzuru barışını bir kazanım olarak görür. Her zaman dost ve kardeş ülkeler olmak üzere komşularımız dahil herkesin güvende olmasının bizim güvende olmamız demek olduğunu söyledik. Biz bunları çok iyi tanıyoruz, geçmişte de gördük bunları. KUDÜS
 Yerleşim yerlerine onay verilmesini kınıyoruz. BM'nin bir takım hukuki yetkilerle bunu engellemesi gerektiğini bir kez daha ifade ediyoruz. Biz bu doğrultudaki çalışmalarımızı sürdüreceğiz. MACRON'UN TÜRKİYE SÖZLERİ: AYNEN İADE EDİYORUZ Türkiye'nin faaliyetlerinin Avrupa medeniyetiyle uyuşmadığını, siyasal İslam'ı yaymakla AB'ye giremeyeceğini söyledi. Burada sorulması gereken soru şudur; Macron'un dış politika perspektifi neden Erdoğan ve Türkiye karşıtlığı üzerinedir? Fransız yargısı, Fransız istihbaratının hem DEAŞ'la hem PKK'yla ilişkilerine yönelik yargı süreci başlattı. Macron'un bu iletişimi AB'nin medeniyetiyle ne kadar uyuşmaktadır? Cezayir ile Fransa'dan önce orada Cezayir diye bir devletin olmadığını söyledi. Sayın Macron'un literatüre geçecek, neredeyse aşırı sağcılarla yanaşık düzen gidecek bir sürü sözleri var. Türkiye Doğu Akdeniz'deki hak ve menfaatlerini korumak istediğinde kalkıp bunu söylüyor. Dönem başkanlığını aldıktan sonra Fransız ve AB bayrağı birlikte asılmıştır. Fransa'daki aşırı sağcılar tepki gösterince Macron'un gözleri önünde AB bayrağı aşağı indirildi. Macron bizi medeni bulsun diye, Doğu Akdeniz'deki haklarımızdan vaz mı geçelim. Macron'un tek bildiği, Yunanistan ve Rum Kesimi'ne destek olunca doğru oluyorsun. Macron'un sözlerini aynı şekilde iade ediyoruz. Türkiye böyle bir medeniyet anlayışının tarafı olmaz, tarafı da olmayacaktır. Mahalle dayanışmasıyla medeniyet olmaz. Medeniyet kapsayıcı olduğu sürece gerçekleştirilebilecek bir şey. Macron'un bizi medeni görmesi için Karabağ'da Ermenistan'a karşı Azerbaycan'ı yalnız bırakacağız. DEAŞ PKK'ya verdiği destekten dolayı özür dilemesi gerekiyor. Biz de o zaman Macron'u medeni sayarız. HDP'Lİ GÜZEL'İN TERÖRİSTLE FOTOĞRAFI: DEVLET BUNA MÜSADE ETMEZ Şentop, Meclis'in başkanı olarak milletvekili sıfatı taşıyan birisinin PKK'lı teröristle fotoğrafı çıktıktan sonra yüce Meclis'in onurunu korumak için açıklama yapmıştır. Geçmişte "Kürt sorunun önünde siyasal katılım yolunu yok, siyasal katılım olsa terör olmazdı" diye 10-15 yıl evvel güçlü söylemler söyleniyordu. AK Parti ile siyasal katılımların kanalları açıldı. Doğru yaklaşım şuydu; siyasal katılım yolları açılmışsa bütün sorunlar Meclis'e getirilir, milletvekilleri bütün tezleri ortaya koyar ve karşılıkları soru ve cevapları dinlerlerdi. Fakat böyle yapmadılar. Terörün propagandasının siyasetin içinde yapılması görüldü. Terörün meşrulaştırılması gibi bir çözüm süreci olmaz. Türkiye'de çözüm sürecinde, kardeşlik sürecinde terör örgütüne silah bıraktırmak. Burada silahın, şiddetin saldırganlığın ne işi var. Bu ortaya çıkan tabloda nasıl çirkinlik içerisinde olduğu net bir şekilde gösteriliyor. Dünyanın hiçbir demokrasisi egemenliğini yok etmek isteyen, hukuk devletini yok etmek isteyen terör karşısında taviz veremez. Meclis imkanları terör propagandasına dönüştürüldü. Kendisine saygısı olan bir devlet buna müsaade etmez. Meclis Başkanımız yüce Meclis'in böyle bir lekeyi kabul etmeyeceğini, görevini yerine getirileceğini ifade etti. Başkanın yaptığı açıklama yüce Meclis'in onurunun, saygınlığının korunması açısından önemli bir açıklamadır. TBMM Başkanı'nı bir kez daha tebrik ediyoruz. ENGİN ÖZKOÇ'UN AÇIKLAMALARI: PARASI KENDİSİNE KALSIN
 ('Para, canım devlete feda olsun' açıklaması) Bu milletin böyle bir şeye ihtiyacı yok. Parası kendisine kalsın. Bunların FETÖ terör örgütünün yayın organlarına kapatma süreci olduğu zaman ,"bağımsız medya kapatılıyor" diye siper olan kimdi? Bu arkadaşımızdı. 15 Temmuz sonrası meşru kararlar alınmıştı. Bir takım tedbir ve kararlar alınmış. Öbürüne darbe demezken devlete darbe diyorsunuz. FETÖ'ye söylenmesi gerekeni hükümete söylüyorsunuz. O gece bunların öldürmek istediği kişi Cumhurbaşkanımızdı. Hava yolunda tankların yol verdiği ise bunların genel başkanıydı. Karşımızda bir muhalefet siyaseti yok, karşımızda yıkım siyaseti, Yassıada siyaseti var. Bunla mücadele etme konusunda yüksek bir kapasiteye sahibiz. Keşke bunları konuşacak bir ortamda olmasak. Keşke siyaset üreten bir muhalefet karşımızda olsa.

2 yıl önce

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli: Biz TBMM'de terörist istemiyoruz

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli grup toplantısında konuştu. Bahçeli, HDP'li vekilin teröristle fotoğrafının çıkmasına ilişkin "Biz, TBMM'de terörist istemiyoruz, dokunulmazlığı kaldırılmalı. Biz terör örgütüne eleman devşiren HDP'yi Türk siyaset hayatında bir saniye bile görmeye tahammül edemiyoruz" ifadelerini kullandı.

2 yıl önce

AK Parti’li Mahir Ünal’a “işsizim açım” diye seslenen kişinin devletin hibe desteği ile aldığı 100 koyunu olduğu ortaya çıktı

AK Parti Grup Başkanvekili Mahir Ünal, partisinin Adıyaman İl Başkanlığını ziyaret ederek konuşma yaptı. Mahir Ünal'ın konuşması esnasında araya girerek, "İşsizim açım" diye seslenen kişinin devletin hibe desteği ile aldığı 100 koyunu olduğu ortaya çıktı. CHP Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutdere'nin paylaşımını alıntılayan Ünal, dezenformasyonu şu ifadelerle çürüttü: "Bu ses hakikatin ve milletin sesi değil. Çiftliği olan, bir kısmını devletin hibe desteği ile aldığı 100 koyunu varmış. Adıyaman belediyesinden de maddi destek almış bir vatandaşımız. Toplantı sonrası kendisini dinledim. Bu bilgileri o verdi. Hakikat kazanacak, siz kaybedeceksiniz." Mahir Ünal'ın paylaşımında "İşsizim açım" diye seslenen kişinin videosu da yer aldı.

2 yıl önce

Devlet Bahçeli'den Sezen Aksu'ya tepki “Serçeysen serçeliğini bil, sakın kuzgunluğa heves etme.”

İşte Bahçeli'nin grup toplantısından öne çıkanlar... Bir süredir Kazakistan'ı hakimiyeti altına alan kaotik tablo çok şükür tesirini neredeyse kaybetmiştir. Endişeyle takip ettiğimiz iç çatışma ortamı sükut bulmuş, hayat normale dönmeye başlamıştır. Bundan ziyadesiyle memnun olduğumuzu belirtmek istiyorum. İç ve dış dinamikleri doğru analiz etmeden, güç mücadelelerini isabetle okumadan Kazakistan'ın maruz kaldığı tehditleri anlamamız zordur. 4 Ocak 2022 tarihinde kontrollü ve kumandalı gösteriler ülke geneline sıçramıştır. Kazakistan'da etkili olan krizin turnusol kağıdı işlevi gördüğü, bölgesel direnci test ettiği ortadadır. Sıradan eylemcileri canlı kalkan olarak kullanmaları çok tehlikeli bir oyunu sergilediklerinin göstergesidir. Bu aslında bildik ve kanlı bir şablondur. Son kurban olarak Kazakistan seçilmiştir. 5 Ocak 2022 tarihinde Cumhurbaşkanı Tokoyev, olayların uzun bir hazırlık aşamasından geçtiğini açıklamıştır. Kazakistan'daki olayların önü alınmıştır fakat Türkiye de dahil olmak üzere öne çıkan ülkeler için tehditler her zaman muhtemeldir. Hazırlık ve uyanık olmak bir mükelefliyettir. Demokrasiyi işgal etmelerinin anahtarı olarak kullanıp toplum veya milletlerin varlık haklarına musallat olan emperyalist çevrelerin bundan sonra da boş durmayacağı kesindir. Soğuk savaş döneminin tarihi bir simetrisi yaşanmaktadır. Su uyusa da düşman asla uyumayacak, durmayacaktır. Kimseye muhtaç değiliz. Bizim nazarımızda Ankara neyse Bakü, Lefkoşa, Taşkent odur. Aralarında hiçbir fark yoktur. Sınırlarımız ayrı olabilir, ülkelerimiz de ayrı olabilir ama kaderimiz aynıdır, kaynağımız aynıdır, milletimiz aynıdır, adı da Türk milletidir. "TÜRKMENSİZ BİR IRAK YARALIDIR" Irak'ta 10 Ekim 2021 tarihinde yapılan seçimlerin kesin sonuçları tartışmalar sonunda netlik kazanmıştır. Şu anda siyasi ve anayasal süreç işlemektedir. Seçimlerde en çok oyu almış siyasi ittifakın lideri başkan olarak seçilmiştir. Irak'ın toplumsal birliği parçalı ve kırılgandır. 10 Ekim seçimlerinde Irak Parlamentosu'na 7 Türkmen vekili seçilerek girmiştir. Türkmenler, Kürtler ve Araplar gibidir Irak'ın kurucularından biridir. Yani Türkmensiz bir Irak, yaralıdır, yetimdir. Irak Türkmenleri siyasi cepheleşmelerden çok çekmiştir. Terör ve şiddet eylemlerinden fazlasıyla etkilenmişlerdir. Irak'ın anlaşmazlıkla pekişmiş coğrafi alanlarında yaşayan Türkmenlerdir. Bizim Türkmeneli olarak adlandırdığımız bölgede Türkmenler varlık mücadelelerini sürdürmektedir. "TÜRKMEN KENTLERİNİN İMHASINA HİZMET ETMEK İNSANLIK SUÇUDUR" Türkmenlerin ve Türkmen kentlerinin imhasına hizmet etmek insanlık suçudur, barbarlıktır, en ağır şekilde bedeli ödenmelidir. Kerkük, Türk'tür, başka söze gerek yoktur. Adil ve hakkaniyet esasına dayalı siyasi temsilleri en doğal haklarıdır. Irak Türkmenleri yok sayılamaz, göz ardı edilemez.  "MEZHEPÇİLİK FİTNEDİR" Türk'ün Şii'si, Sünni'si olmaz, Türk Türktür, Türkmen Türkmen'dir. Etrafımız bu kadar kuşatılmışken bir de mezhep çetelesi mi tutacağız. Böyle bakarsak bunu tarihe, ecdada, şehitlere nasıl anlatırız. Irak Türkmenleri düştükleri tuzaktan derhal kurtulmalıdır. Mezhep bir seçimdir, Türklük ezeli bir kader hükmüdür. Biz Irak Türkmenlerinin hak ve hukukunu savunmakta sonuna kadar kararlıyız. Bir olursak hiçbir dayatma sonuç alamaz, ayrışırsak ayakta kalamayız, hayatta tutunamayız. Bunu bilelim, bunu bir an olsun unutmayalım. ENES KARA AÇIKLAMASI Siyasi ve ideolojik önyargılarla istismar edilmiştir. Bir gencimizin girdiği ruhi bunalımdan çıkamayarak intihar etmesi bizi derinden üzmüştür. 20 yaşındaki Enes kendisini boşluğa bırakmış, videoda da cemaat yurdunda kaldığını ifade etmişti. TBMM'ye geçen dönemden sunduğumuz ruh sağlığı kanun teklifinin de kabulünü bekliyor, bunu ısrarla istiyoruz. İstismarın her zemininin karşısındayız. Suçsuz, günahsız insanlarımızın israfına tahammül edemeyiz, gençlerimizi sahipsiz bırakamayız. Malum intihar vakası ne ilk ne de son olacaktır. CHP'nin ve malum yoldaş medyasının sürekli gündemde tuttuğu Enes Kara intiharı kollektif bir saldırıya dönüşmüştür.  Tarikat ve cemaatler devletle rekabete meyletmedikten sonra sosyolojik bir realite olarak hayatın olağan akışı içinde var olmaya devam edecektir. Biz kimsenin avukatı değiliz ama mesele dinimiz olunca sözümüzü asla esirgemeyiz. Bu tip üzücü intihar hadiselerine defalarca şahit olunmuştur. Hiçbir intihar tasvip edilemez, hoş görülemez. İntihar bir iflasın sonucudur. Biz sebepler üzerinden konuşulmasını daha makul buluyoruz. Gerçeklerin örtbas edildiği, algıların ön plana geçtiği bugünkü dönemde tutarlı bir mantık örgüsüyle tefrik etmek durumundayız. Maddi ve manevi miras, teknoloji, düşünüş biçimi insanın topluma bakışını her cepheden etkilemektedir.  SEZEN AKSU'YA TEPKİ: SERÇEYSEN SERÇELİĞİNİ BİL Sorumsuz ve şuursuz bir sanatçısının sefalet hali cehalet çukurunun açık seçik bir numunesidir. Bu sanatçıya diyorum ki serçeysen serçeliğini bil, sakın kuzgunluğa heves etme. Bu tiplerin kalpleri taşlı ve dikenlidir.  CHP'nin maneviyat kundakçılığından mütevellit kabarık sicilini temizlemeye kimsenin nefesi yetmeyecektir. Kılıçdaroğlu, efendimizin soyundan geliyorsa onun ahlakıyla ahlaklanması, imanıyla bütünleşmesi beklenen ve olması gereken bir insanlık halidir. Ancak kırıntısı dahi kendisinde yoktur. Türkiye karşıtlarının uydusu haline gelen siyasi bir anlayışının efendimizin soyundan geldiğini iddia etmek münafıkça bir uydurmadır. "CHP'LİLER VE YABANCI DİPLOMATLAR MAHKEMEDE NE ARIYOR?" CHP zihniyeti terörist Demirtaş'ın yanında, Sorosçu Osman Kavala'nın izindedir. Anlayamadığımız nokta CHP'lilerle birlikte yabancı ülke diplomatlarının mahkemede ne aradıklarıdır. Osman Kavala, Türkiye'yi sevmemesine rağmen CHP'lilerin Kavala sevgisi neye yorumlanmalıdır. Yoksa Kılıçdaroğlu'nun kafasında cumhurbaşkanı adayları arasında Osman Kavala da mı vardır! 'Bu Bahçeli'ye kapak olsun' diyen Kılıçdaroğlu'na şunu demek isterim ki biz tencere veya şişe değiliz ki kapak bizi bulsun. Sayın Kılıçdaroğlu sokak lambası gibi olma ki kime yandığın belli olsun. Bu yılki piyangonun Kılıçdaroğlu'nun çıkmadığına çok şaşırdım, halbuki bütün numaralar ondaydı.  6 PARTİNİN PARLAMENTER SİSTEM ÇALIŞMASI Zillet ittifakı dağınıktır. Bu ittifakın henüz cumhurbaşkanı adayı bile yoktur. Serok Ahmet ziyaretleri sıklaştırmış deyim yerindeyse mekik dokumuştur. Anlaşıldığı kadarıyla Serok ittifakta kendisine yer açabilmek için yeni bir ittifak tasarımı için harekete geçmiştir. Serok'un önerdiği yeni ittifak modeli ise bir kurnazlıktan başka bir şey değildir. Zillet ittifakı millete güven vermekten çok uzaktır. Zillet ittifakı Türkiye'nin önündeki 10 yılını gasp etmeyi, tarihin akış istikametini tersine çevirmeyi siyaset zannedecek kadar gerçeklerle bağlantısını koparmıştır.  CHP, İP ve diğer yedekler zillettedir, hüsranın pençesindedir. CHP Genel Başkanı'nın 'Biz de sütten çıkmış ak kaşık değiliz' lafı aleni bir itiraftır. Türkiye zillete düşmeyecektir. Çıkmaz sokak, suyu çekilmiş dere yatağı, ürünsüz tarla  neyse zillet ittifakı odur.  Bir HDP'li bölücü hikayemizin bittiğini söylemiştir. Türk milleti caniye ruhsat vermeyecek kadar neciptir. Husumet bunlardadır, hazımsızlık bunlardadır. Bölücülük ve ayrımcılık bunların dinamiğidir. Diyarbakır Kırklar Dağı'na gerçekleşen 210 dönümlük Devlet Bahçeli Hatıra Ormanı'na düşmanlık yapanların kanında, mayasında bir bozukluk vardır. Biz orman yakmadık, börtüye böceğe kıymadık, şerefsizlere prim vermedik. Şahsımın adını tartışmaya açanlar unutmasınlar ki Diyarbakır, Türkiye'nin 81 vilayetinden bir tanesidir. 6 Haziran 2011 tarihinde düzenlenen düzenlenen Diyarbakır Açık Hava Toplantımızda şunu söylemiştim: Brüksel'dekiler sizi benden daha çok anlayamaz. Sorarım sizlere; Trakya'da söylenen şarkıyı Bismil'de duymadınız mı? Ege zeybeğinin sesini Ergani'de işitmediniz mi? Bu konuşmanın devamında şu düşüncelerimi de Diyarbakırlı kardeşlerimle paylaşmıştım: Aramızı bozmaya çalışıyorlar, biz birlikteyken amaçlarına ulaşamadılar. Şimdi de dağıtarak sonuç almaya çalışıyorlar. Bizi asla bölemeyecekler. Türkiye'ye hep birlikte sahip çıkacağız ve Türk milletini sonsuza kadar var edeceğiz.

2 yıl önce

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu: Etrafımızda oluşturulan ateş çemberiyle devlet otoritemizi yok etmeye çalıştılar

İki terör örgütü yanımızdaki Irak ve Suriye'nin devlet otoritesini yok etti. Etrafımızda oluşturulan bu ateş çemberiyle bizim devlet otoritemizi de ortadan kaldırmaya çalıştılar. Bizim bir sorumluluğumuz var. Nasıl doğu ve güneydoğuyu İstanbul'umuzu Ankara'mızı huzurun başşehri yapabilmişsek, bizim sorumluluğumuz Irak'ın da, Suriye'nin de, bizim sorumluluğumuz Afganistan'ın da, Yemen'in de huzurudur sükunudur, güvenidir ve bir arada olmayı gerektirmektir. Etrafımızdaki coğrafyayı ateş çemberine çevirerek esas hedefleri Türkiye'dir. Ama biz bunlara bu fırsatı vermedik, vermeyeceğiz ve mücadele edeceğiz.

2 yıl önce

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu: Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yönettiği ülkede 'Nerede bu devlet' sözü yok

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla gerçekleştirilen, Çotanak Spor Kompleksi, Aksu Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Doğalgaz Dağıtım Hattı Altyapı Projesi ile yapımı tamamlanan diğer projelerin toplu açılış töreninde, Dereli ve Doğankent ile bir çok ilçede 20 Ağustos 2020'de sel ve afetle karşı karşıya kalındığını anımsattı. Allah'tan bir daha memlekete, insanlığa böyle bir afet göstermemesini dileyen Soylu, "Sayın Cumhurbaşkanımız afeti duyar duymaz hemen, 'Hemşehrilerimin yanına gideceksiniz' talimatını verdikten sonra, sabah gün ışımadan belediye başkanları, valilerimiz, kaymakamlarımız, milletvekilleri, devletin tüm kurumlarıyla burada birlikte olduk." ifadelerini kullandı. "'HERHALDE BU KÜÇÜK KIYAMET' DEMİŞTİM" Soylu, bölgeye gittiğinde, "Allah'ım herhalde bu küçük kıyamet" dediğini anlatarak, "Bütün dükkanlarımız, evlerimiz sel sularıyla neredeyse alt üst olmuştu. O sabah insanlarımızın, hemşehrilerimizin yüzünün nasıl umutsuzluğa döndüğünü ve nasıl bir olayla karşı karşıya kaldığımızı hissettiğimizden sonra, kıymetli Cumhurbaşkanımızı bir kez daha arayıp durumu arz ettim. Sayın Cumhurbaşkanımız talimat verdi, devlet tüm gücüyle burada oldu." diye konuştu. Sadece Dereli ve Doğankent'in değil, 500 grup yolu, binlerce kilometre kanalizasyonun ve hemen hemen her noktanın afetten etkilendiğine dikkati çeken Soylu, tahkimat duvarları, köprüler ve doğalgazla yepyeni bir anlayış oluşturmak için aylarca gayret ortaya konulduğunu vurguladı. Soylu, geçmişte bir afet olduğunda, "Nerede bu devlet?" denildiğinin altını çizerek, "Hepimiz, 'Nerede bu devlet?' sözüyle büyüdük. Recep Tayyip Erdoğan'ın yönettiği Türkiye'de, 'Nerede bu devlet?' yok, 'Allah devlete zeval vermesin' sözü var." dedi. Alanda bulunanlara, "Bu muhteşem topluluk 2023'e hazır mı?" sorusunu yönelten Bakan Soylu, "2023'te bütün dünya bir olsa da cihan bir olsa da bunları sandıkta mağlup etmeye ve Türkiye'yi istikametinde yürütmeye hazır mı? Cumhuriyetin 100. yılında sandıkların rekorunu kırmaya hazır mı? Allah sizden razı olsun, Allah bizi size mahcup etmesin." diye konuştu.

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "İktidara giden yolun sandık yerine yabancı devletlerin kapısında aranmasını, demokrasimiz adına çok tehlikeli görüyoruz."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Trabzon İl Danışma Meclisi Toplantısı'nda konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle: Bu muhteşem buluşma için Trabzon İl Teşkilatı'na, milletvekillerine, gençlik ve kadın kollarımıza teşekkür ediyorum. İşte bu gençlik hiçbir partide olmayan bir gençlik. Hazırlıklarımızı kimseye prim vermeden TEKNOFEST gençliği olarak yola devam edeceğiz. Türkiye'ye daha fazla yatırım kazandırarak, ülkemizi daha güçlendirerek geçmiştekilerin emanetlerine hakkıyla sahip çıkıyoruz. Türkiye’ye daha fazla yatırım kazandırarak ve güçlendirerek, geçmişteki büyüklerimizin emanetine hakkıyla sahip çıkıyoruz. Çıktığımız kutlu yolculukta tam 20 yıldır kararlılıkla yürütüyoruz. Türkiye'yi tarihinin en büyük yatırım hamleleriyle buluşturmaya devam ediyoruz. İktidara giden yolun sandık yerine yabancı devletlerin kapısında aranmasını, demokrasimiz adına çok tehlikeli görüyoruz. Milletlerinin hak ve hukukunu savunmak için görevlendirilen büyükelçilerin muhalefetçe arzuhal makamına dönüştürülmesi Türkiye'nin bağımsızlığı adına vahim. Şimdi buradan bir müjde paylaşmak istiyorum. Trabzonspor Zaman Tünelini kuruyoruz. Burada 410 metrekarelik müze ve sergi alanı, 4 boyutlu salon, hatıra alanları olacak. Şehrimizin misafir ve ziyaretçilerine gösterilecek. Bu yatırımın şimdiden hayırlı olmasını diliyorum.

2 yıl önce

MHP Lideri Devlet Bahçeli: İmamoğlu görevinden affını istemeli İstanbul'un önünü açmalı

İşte Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkanlar... Bir yandan ülkemizdeki gelişmeleri yakından takip ederken diğer taraftan da küresel olayları dikkatle okumak zorundayız. Doğru bir zamanda yanlış bir siyasetin temin çabası ise avunmadır. MHP'nin siyaseti doğrudur, sevdası doğrudur, hamdolsun duruşu dosdoğrudur. Doğudan batıya, kuzeyden güneye Türkiye'yi etkileyen sarsıcı olayların, sıcak gerilim hatlarının ele alınması bize göre mecburiyettir. Rusya ile Ukrayna arasında derinleşen kutuplaşmanın, muhtemel bir savaş halinin Türkiye'ye nasıl etki edeceğini iyi ölçmek lazımdır. Beklentimiz Rusya ile Ukrayna arasında aklıselimin galip gelmesi, barış ve sükunetin hakim olmasıdır. Ukrayna'nın toprak bütünlüğüne saygı zaruridir. Bu ülkenin en ciddi talihsizliği güç blokları arasına sıkışıp kalmasıdır. Ocak ayının ikinci haftasından itibaren hızlanan temaslar şu ana kadar kalıcı bir iyileşmeye ulaşamamıştır. Ukrayna'nın adeta sömürge ülke muamelesi görmesi bir değer kaybıdır. ABD Başkanı Biden da aynı çizgidedir. PKK/YPG'ye verilen füzelerin aynısı Ukrayna'ya da gönderilmiştir. Rusya da Karadeniz ve Baltık Denizi'ndeki donanmasını güçlendirmiştir. Sınıra tıbbi destek sistemi kurması her ihtimale hazır olduğuna işaret etmiştir. NATO'nun açık kapı siyaseti ismiyle Rusya sınırlarına genişleme stratejisi, istikrarsızlığın kronikleşmesine yaramaktadır. Ukrayna, Biden ile Putin arasında bir anlaşmanın sonucu olmamalıdır. Rusya ile Ukrayna arasındaki ilişkilerin normalleşmesi, 3. taraf bir ülke tarafından sağlanabilecektir. Bu ülke kuşkusuz Türkiye'dir. Sayın Cumhurbaşkanımızın girişimleri, ülkemizin arabuluculuk görevini tahkim etmektedir. MHP olarak bu sürecin arkasında duruyor, Rusya ile Ukrayna arasındaki düğümün mutabakatla çözülmesini arzu ediyoruz. Türkiye sözü dinlenen, nazı çekilen, varlığına itibar edilen, saygın ve güçlü bir devlettir. Bu gerçekleri kabulde zorluk çekenler olabilir. Türkiye'nin kapasitesinden dolayı uykuları kaçanlar da olabilir. Ancak hakikat eşi olmayan bir gücün inkar edilemez direniş noktasıdır. Hakikat günün birinde bir mektup gibi inkarcıların eline ulaşacak, yüzlerini kızartacaktır. SİYASETTE KAR TARTIŞMALARI Bilinmelidir ki tarihin şaşmaz geleneği, coğrafyanın şüphesiz gerçeği budur. Geçen hafta soğuk ve karlı hava hayatın akışını olumsuz etkilemiştir. Azalan barajlarımız, beyaz örtüyle birlikte önümüzdeki bahar aylarında hepimizin yüzünü güldürecektir. Meteoroloji uzmanları günlerce İstanbul başta olmak üzere ülkemizin tamamında kar yağışı olacağını duyurmuşlardı. Sorun karın yağması değil, alınmayan önlemler ve ihmaller zinciridir. Mühim olan tedbirleri kar yağmadan almaktır. Randevusunu saat gibi hatırında tutan İBB Başkanı, meteorolojinin uyarılarının bir türlü hatırlayamamıştır. 'Kar aniden bastırmış' diyecek kadar savrulmuştur. İstanbul Balık baştan, tuz da hepten kokmuştur. Gömleğin ilk düğmesi yanlış iliklenmiştir. "İSTANBUL, İSTANBUL OLALI BÖYLESİ BİR ZULÜM GÖRMEMİŞTİR" İstanbul, İstanbul olalı böylesi bir zulüm görmemiştir. Liyakatsız, liyakat bir siyaset tellallığının elinde İstanbul sersefil hale düşmüştür. Trafik tıkanmış, hayat durmuş, Belediye Başkanı balıkçıya gidiyor. Bunu yaparken de hiç vicdanı sızlamıyor. Perdesi yırtılmış, pusulası bozulmuştur. Normal şartlarda İstanbul gibi bir kentin belediye başkanının herkesle görüşmesi normaldir. Normal olmayan husus kışın tam ortasında görüşmeye ne maksatla ihtiyaç duyulduğudur. Görüşmeden Dışişleri Bakanlığı bilgilendirildi mi? Balık masasındaki konuşmalar tutanak altına alınmış mıdır? İMAMOĞLU'NUN BALIKÇIDAKİ FOTOĞRAFI: DİLEĞİMİZ GÖREVDEN AFFINI İSTEMESİ Bu şahıs Türkiye muhalifleriyle can ciğer kuzu sarması haline gelmiştir. Belediye başkanı balıkçıda yerken, sözcüsü de İsviçre'de karla mücadele etmiştir. Yoğun kar yağışı altında kayak yapmak, tatil yapmaktan oldukça hırpalanmıştır. İşte CHP'nin özeti, başı sonu bundan ibarettir. Kar yağışını konuşmazlar, balıkçıyı konuşmazlar, yüzsüzce MOBESE'yi dillerine dolarlar. Balıkçı lokantasında ne aradığınızı, hangi gizli emellerin peşinden koştuğunuzu açıklayın. Mahçubiyet duyacağınız gizli ilişkileriniz yoksa çıkın meydana milletin kafasındaki soru işaretlerini giderin. Açığı olanların MOBESE'den şikayet etmeleri normal. CHP zihniyetinin algı oyunları asla tutmayacak, kimse de bunlara itimat etmeyecektir. Bizim dileğimiz Büyükşehir Belediye Başkanı'nın görevinden affını istemesi ve İstanbul'un önünü bir an evvel açmasıdır. "DEMOKRASİ İHANETİN KILIFI OLAMAZ" Demokrasi işin özünde insana dayanan bir rejimdir. Demokratik sürecin kilit taşı insandır. Herkes ne düşünürse düşünsün, bir insanın başka türlü düşünmeye hakkı olacaktır. Demokrasiyi yalnızca çoğunluğun yönetimi olarak görmek makul sayılamayacaktır. Millet varsa, ülke varsa, devlet varsa, demokrasi kaçınılmaz bir realite olarak karşımıza çıkacaktır. Asıl sorun maskeli demokratların demokrasiyi kırıp, dökmeleri, işlerine geldiği gibi söküp takmalarıdır. Demokrasi ihanetin kılıfı olamaz. Demokrasi yakıp yıkmanın meşruiyet zemini olarak asla kullanılamaz. CUMHURBAŞKANI'NA HAKARET TARTIŞMASI Hiçbir toplum, hiçbir ülke, mensuplarından hiçbirine hürriyetlerin tümünü sınırsız kullanma hakkı vermemiştir. Sınırlar hukuk kurallarıyla çizilmiştir. İnsanların birbirine göstereceği hoşgörü, demokrasinin ve hudut hattının tecelli etmesini sağlayacaktır. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'na büyükbaş hayvan benzetmesi yapmak terbiyesizliktir, suçtur. Hz. Adem'e hakaret sıradan bir söz olarak değerlendirilemez. Herkes aksini söylese de MHP bu görüşte olamaz, bu ilkelliğe göz yumamaz. Hakaret eden, küfür eden, kim olursa olsun bunun sonuçlarına katlanmalıdır.  'KÜRSÜDEKİ ÇOCUK' POLEMİĞİ Yavrumuzu bu noktaya getiren nedir? Katile katil, caniye cani, teröriste hain diyemeyen, bölücülerle bir ve aynı kareye giren kim varsa, demokrasiyle arasına geceyle gündüz gibi mesafe koymuştur. Bilinmelidir ki demokrasi taşlaşmış kalplerin, kiralanmış akılların, millete silah çeken şerefsizlerin hakkı değildir. Sayın Kılıçdaroğlu, tekerimize taş koymaya çalışanların alınlarını karışlarız. Keskin bıçak olup ayağa kalkarız. Demokrasinin askıya alındığını söylemek bölücü bir dildir. Demokrasiyi korumak için terörle mücadele ediliyor ey Kılıçdaroğlu, bundan haberin var mı? Demokrasinin yolu Diyarbakır'dan geçer diyen Kılıçdaroğlu senin yolun nereye çıkıyor?  6 PARTİNİN SİSTEM ÇALIŞMASI Güçlendirilmiş parlamenter sistem hazırlığı yapıyorlarmış ama henüz kurulacak masada nasıl oturacaklarını tespit edememişler. Zillet ittifakının Türkiye'ye katacağı hiçbir şey yoktur. Kılıçdaroğlu pot üstüne pot kırmış, bu milletin barıştıracağız demişti. Barışmak küsmek arasında olur. Bu küslükten bir tek bizim mi haberimiz olmadı? Milletin arasında en küçük bir küslüğün olmadığını görmelisin, aklını başına acilen devşirmelisin. Partimiz gücünü milletinden alan siyasal bir düşüncenin savunucusudur. Millet olmakla yeryüzünün çehresi değişmiştir. Bizim vazgeçmeyeceğimiz temel husus demokrasi mirasımızdır. "BİZİM İÇİN EDİRNE NEYSE HAKKARİ ODUR" Bizim için Edirne neyse Hakkari odur. Yozgat neyse Diyarbakır aynısıdır. Bütün yolların çakıştığı nokta Türkiye Cumhuriyeti'dir. Hiçbir insanımızın bir yerinden, hiçbir yurt köşesinin başka bir yerden üstünlüğü yoktur. Etnik köken, dil ve din gibi farklılıklara bakılmamıştır. Bizim dayandığımız ilkeler, tek vatan, tek millet, tek bayrak, tek devlet ve tek dil ilkeleridir. Bunlar bizim kırmızı çizgilerimizdir. Varsa cüret etmek isteyen, ben bunları kabul etmiyorum diyen; ayaklarını denk alsınlar, burada biz varız, buna izin vermeyiz.

1 2 ... 12 13 14 15 16 17 18 ... 54 55