Son Dakika:
Başkanlıktan, bugün yayımlanan habere ilişkin yapılan açıklamada, 15 Ağustos 2022'de Diyanet İşleri Başkanlığı yerleşkesinde, başkanlık yöneticileri ile il müftülerinin katılımıyla istişare toplantısı düzenlendiği hatırlatıldı. "Toplantının seçimle ilgili yapıldığı ve müftülerden, seçim öncesi sahaya inilmesinin istendiği" iddialarının gerçeği yansıtmadığı belirtilen açıklamada, toplantıda ağırlıklı olarak, yeni eğitim öğretim yılı başlamadan önce Kur'an kurslarının sorunlarının görüşüldüğü, ayrıca başkanlık yayınlarının toplumun geniş kesimlerine ulaştırılması konusunun değerlendirildiği kaydedildi. HUKUKİ GİRİŞİM BAŞLATILACAK Toplantıda, başkanlık ile il müftülükleri arasındaki koordinasyonun artırılmasının da müzakere edildiği aktarılan açıklamada, "Kurumumuzla ilgili olumsuz algı oluşturmak için masa başında hazırlandığı açık olan bu haberle ilgili hukuki girişimler başlatılacaktır." ifadesi kullanıldı.
İslam'a aykırı açıklamaları yüzünden Diyanet'ten ihraç edilen, kendi nikahında alkol servis ettiren, İBB'nin İnanç Masası'ndan kovulan ve geçtiğimiz günlerde CHP kürsüsünde helallik isteyen Fatma Yavuz, tepki çeken açıklamalarda bulundu. Daha önce LGBT sapkınlarının sözde 'onur yürüyüşü'ne katılan Yavuz, Armağan Çağlayan'ın YouTube kanalında LGBT'lerin haklarını 'Allah rızası için' savunduğunu öne sürdü. "LGBT HAKLARINI ALLAH RIZASI İÇİN SAVUNUYORUM" Yavuz, skandal açıklamasında "Ben mini eteği, şortu Allah rızası için savunuyorum. Hatta LGBT haklarını da Allah rızası için savunuyorum. Ben hak hukuk adaleti Allah için savunuyorum bunu anlamayacak ne var" ifadelerini kullandı. "KENDİMİ KÖR ETTİM" Çok tepki aldığını ancak entelektüel yolculuğunda kendisini kör ettiğini savunan Yavuz, "Fatma dedim gözüne parmağını sok ve kör et. Fatma dedim tamamen kör olman lazım. Gözlerini kapatmazsan göremezsin" diye konuştu.
Kendisini spiker olarak tanımlayan ancak hiçbir yerde iş bulamayan Hande Karacasu’nun tamamen iç savaş çıkarma provokasyonu senaryosu olan Sessiz İstila filmini fonladığını itiraf eden Ümit Özdağ, Diyanet ve Ülker’den dolandırdığı paraları ırkçı provokasyon uğruna sağa sola saçıyor. FİTNE TOHUMUNUN ÜÇÜNCÜSÜ 11 EYLÜL’DE İlki Mayıs 2022’de, ikincisi ise Haziran ayında YouTube’da yayınlanan Sessiz İstila’nın 3’üncü filmi için Özdağ’dan yine yüklü miktarda fon alan Karacasu, yeni fitne tohumunu 11 Eylül 2022’de piyasaya sürecek. YENİ SAHTE KAHRAMAN: HANDE KARACASU Karacasu, Özdağ’dan aldığı paralarla çektiği filminin ardından halkı kin ve düşmanlığa sevk etmekten gözaltına alınıp daha sonra serbest bırakılmıştı. Irkçı çete de bu zamana kadar hiçbir şey başaramayan Karacasu’yu kahraman ilan etmişti. 15 TEMMUZ ÖNCESİ FETÖ PROPAGANDASI GİBİ ORTAYA ÇIKMIŞTI 15 Temmuz öncesi tam da FETÖ propagandası filmlerini andıran Sessiz İstila’nın ilkinde sözde 2043 yılı anlatılmış; Türkçe’nin yasaklandığı, ülkenin işgal edildiği algısı yaratılmıştı. Türkiye’de sokakların karışması ve ABD tarafından Suriye’nin kuzeyinde kurulmak istenen terör devletine zemin hazırlanması için oluşturulan ABD-FETÖ ortaklığının destekçi Sessiz İstila, Ümit Özdağ’ın sosyal medyadaki en büyük destekçileri FETÖ’cü ve PKK’lı hesaplar tarafından yayılıyor. İKİNCİSİNDE SIĞINMACILARI ÇÖP GİBİ MANCINIKLA FIRLATMIŞLARDI FETÖ’nün algı operasyonları yöntemine benzetilen Sessiz İstila filminin 2’ncisinde Kam’ın verdiği özel iksiri içen Göktürk savaşçısı Aybars, gözlerini 2022 İstanbul’unda açıyor. İktidarı ve hükümet karşıtlığını sığınmacılar üzerinden provoke eden filmde, sığınmacıları dışarı atılacak çöp gibi gösterilmişti. İktidara göndermeler bulunan kısa filmde firari uyuşturucu mafya elebaşı Sedat Peker’in, ‘Lan bırakkk’ sözleri de yer almıştı. Sessiz İstila 2’nin sonunda ise İzmir Marşı çalınmıştı
CHP Milletvekilliğinden istifa ederek Türkiye İşçi Partisi'ne geçen Sera Kadıgil, geçtiğimiz dönemlerde İstanbul Sözleşmesi'nin iptali konusunda AK Parti seçmenlerine 'yobaz' ifadeleriyle hakaret etmişti. Hakareti sonrası yuhalanan Kadıgil, bu kez Tele1 ekranlarında sarf ettiği sözlerle ağır tepki topladı. Enver Aysever'in moderatörlüğündeki programda konuşan Kadıgil, Diyanet İşleri Başkanlığı ve imam hatip liselerinin kapatılması gerektiğini vurguladı. "Diyanet diye bir şey olabilir mi?" Savunmalarına hararetli şekilde devam eden vekil, ''Diyanet diye bir şey olabilir mi? İnançlı var inançsız var, Alevi var, Sünni var, Hristiyan var, Musevi var. Biz bunların hepsinden vergi topluyoruz. Orada Diyanet diye bir kurum var, yalnızca bir mezhebin kara propagandasını yapmak için kullanılan bir kuruma biz milyarlar ödüyoruz ya. https://twitter.com/bugunguncel/status/1574293256627781632?s=46&t=a1BZ7vp93FWPI_Ja8I10zw "Diyanet kapatılmalıdır" Eğitimden kesiyoruz sağlıktan kesiyoruz götürüyoruz imam hatipe veriyoruz. Niye onun başındaki dayılar milyarlık mercedeslere binebilsinler diye. Diyanet bu haliyle bir dini kurum falan değil bir Siyasal İslamcı gereçtir ve kapatılmalıdır.'' şeklinde konuştu. "Her yerde Kur'an kursları açılıyor patır patır" İmam hatip liseleri hakkındaki düşüncesi sorulan Kadıgil, tutumunu devam ettirerek, şu ifadeleri aktardı; ''Sadece AK Parti'nin iktidara geldiği günden bu güne kadar imam hatip sayısı 7 kat artmış. Her yerde Kur'an kursları açılıyor patır patır ki 2012 yılında bir kanun değişikliği yaptılar. Eskiden Kur'an kursları MEB denetimindeydi buradan çıkarttılar. Daha sonra TCK'da bir değişiklik yaptılar. Normalde hapis cezası vardı onu kaldırdılar. Bilerek ve isteyerek kreş açmıyor bunun yerine sübyan mekteplerini destekliyor. "İmam ve hatip olmak isteyen arkadaşlar gidip üniversitede okuyabilirler" Kesinlikle İmam Hatipler kapatılsın. İmam ve hatip olmak isteyen arkadaşlar gidip üniversitede okuyabilirler. Ama dertleri imam ya da hatip yetiştirmek falan değil. Yurt yok yurt. Üniversiteye gidecek öğrenciler bu cemaatçilerin yurtlarına mahkum kalsınlar istiyorlar. Bu olay sistematik bir laiklik meselesi.''
İslam'a aykırı açıklamaları yüzünden Diyanet'ten ihraç edilen, İBB'nin İnanç Masası'ndan kovulan kendi nikahında alkol servis ettiren, CHP kürsüsünde helallik isteyen ve 'LGBT haklarını Allah rızası için savunuyorum' sözleriyle büyük tepki toplayan Fatma Yavuz, skandallarına bir yenisini daha ekledi. HDP'nin düzenlediği 'İslam'da Emek, Barış ve Adalet' etkinliğinde yaptığı konuşmada 30 yıldır başörtülü olduğunu ve 28 Şubat mağduru olduğunu belirten Yavuz, "Bu yara bizim çok canımızı acıtan bir yaraydı. Bu yara yüzünden Sayın Erdoğan’a oy verdik. Ve bu mesele çözüldüğü için de orada biraz rehin kaldık." dedi. "LGBT'Lİ KARDEŞLERİMİZİN ALANI DARALTILIYOR" Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başörtüsü teklifine ilişkin konuşan Yavuz, "Şu an tekrar gündemde Sayın Kılıçdaroğlu'nun kanun teklifi önerisine karşı Sayın Erdoğan 'Siz ne anlarsınız bu işten' gibi bir imayla 'Yüreğiniz yetiyorsa anayasa değişikliği yapalım' dedi. Elbette bizim için daha iyi olur. Ama bunun yanında ne dedi? 'Sadece başörtüsünü anayasa değişikliği olarak hazırlatmam yanında aileyle ilgili bir düzenleme de getireceğim'. Aile ile ilgili dediği LGBT'li kardeşlerimizle ilgili. Sayın Erdoğan, bizim özgürlüğümüzü LGBT'li kardeşlerimizin alanını daraltarak veriyor." ifadelerini kullandı. 'LGBT'Lİ KARDEŞLERİM İÇİN BAŞÖRTÜMÜ AÇIP YAKARIM' "O bizim onların hakkını savunmayacağımızı düşünüyor. Ben bunu buradan büyük bir 'hayır'la reddediyorum." diyen Yavuz, sözlerini şöyle sürdürdü: "Biz hepimiz kardeşiz. Tek bir kardeşimizi bile kendi özgürlüğümüz için feda etmeyeceğiz. Ben başörtü özgürlüğümü istiyorum ama hiçbir LGBT'li kardeşimizin özgürlüğünün daralması pahasına istemiyorum. Tek birinin bile saçının teline zarar gelecekse ben bu başörtüyü açarım burada yakarım. "
https://twitter.com/bugunguncel/status/1596381602657013761?s=46&t=jhF5KlGSYoI7Qgrj9XLylw Diyanet İşleri için "Beni temsil etmiyor' diyen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun Hristiyan okullarında okuyan öğrencilere 'Noel' hediyesi gönderdiği ortaya çıktı. İSTANBULLU'NUN PARASIYLA HRİSTİYAN OKULLARINA HEDİYE İstanbul halkına 'zekat' çağrısı yapan İmamoğlu'nun Hristiyan okullarına gönderdiği hediye ise tepkilere neden oldu. Patrak Estukyan, programında İBB Başkanı İmamoğlu'nun Hristiyan öğrencilere hediyeler gönderdiğini söyledi. Bütün Rum ve Hristiyan okullarında okuyan öğrencilere 'çorap içinde şekerlemeler' gönderen İmamoğlu'nun halkın parasıyla yaptığı bu davranış ise büyük tepki çekti.
Altılı Masa'nın eski Türkiye projesi kapsamında çalışmaları devam ediyor. Kılıçdaroğlu’nun özellikle Diyanet İşleri Başkanı olarak Mustafa İslamoğlu’nu önermesi dikkat çekti. İMAMHATİPLERİ HEDEF ALMIŞTI! Kılıçdaroğlu’nun Diyanet İşleri Başkanı olarak Mustafa İslamoğlu’nu önermesi akıllara İslamoğlu’nun imamhatip liselerini hedef aldığı konuşmaları getirdi. AYASOFYA’NIN CAMİ OLMASINA KARŞI ÇIKMIŞTI! Mustafa İslamoğlu, yaptığı bir açıklamasında ise “Bir dönemimi İslamcı olarak geçirmekten çok pişmanım” diyerek skandal ifadeler kullanılmıştı. Kendini Reformist olarak nitelendiren Mustafa İslamoğlu, Ayasofya'yı cami olarak kullanmanın Kur'an-ı Kerim'e uygun olmadığını iddia etmişti. Kur'an'a aykırı olduğunu söyleyen İslamoğlu, "Kur'an’ın kabul etmediği bir eylemdir." diyerek söylemlerini savunmuştu. ALTILI MASANIN TASLAĞI DA KARŞILIK BULMADI Öte yandan yaklaşık 8 aydır 49 defa bir araya gelen Altılı Masa’nın ittifakında ortak aday bilmecesinin yanıtı bulunamadı. Altılı masa "Yarının Türkiyesi" ismiyle yeni anayasa çalışmasını açıkladı. Ancak sadece eskiye dönüş özlemi içeren taslak toplumda karşılık bulmadı. Adaylık tartışmaları sırasında 6'lı masanın ortakları dün hazırladıkları anayasa taslağını açıkladı. Tanıtımı yapılan "Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Anayasa Değişikliği" eskiye dönüş özlemini tekrarladığı için siyasi çevrelerde ve kamuoyunda beklenen etkiyi gösteremedi. Tüm bunlar yaşanırken kulislerde Altılı Masa’ya sunulan isimlerle ilgili iddialar dolaşmaya başladı.
Diyanet İşleri Başkanlığın, 6 yaşındaki kız çocuğunun erken yaşta evlendirilmesine ilişkin iddialar üzerine yazılı bir açıklama yaptı. Çocukların en hassas emanet ve dokunulmaz bir değer olduğu belirtilen açıklamada, çocuk haklarının korunmasının ve hayatın her alanında çocuğun yüksek yararının gözetilmesinin dini, hukuki ve insani bir sorumluluk olduğu kaydedildi. Açıklamada çocukları her türlü şiddet ve istismardan korumanın hem toplumsal hem de kurumsal vazife olduğu vurgulanarak, çocukların örselenmesinin geleceğin yara alması anlamına geldiği belirtildi. “İslam’a göre bireylerin rüşt yaşına gelmeden evlendirilmeleri söz konusu olamaz” Çocuk istismarıyla mücadelenin kararlılıkla devam edeceği mesajının verildiği açıklamada şunlar ifade edildi: “Son günlerde kamuoyunu meşgul eden ve medya organlarının gündemine giren kız çocuklarının erken yaşta evlendirilmesi hususunda devletimizin ilgili kurumlarının konuyu hassasiyetle takip ettiklerine ve adaletin tecelli edeceğine inancımız tamdır. Ancak konunun yüce dinimiz İslam ile bağdaştırılarak Müslümanların itham edildiği bir sürece dönüştürülmesi son derece rahatsız edicidir. Diyanet İşleri Başkanlığı olarak bir defa daha ısrarla belirtmek isteriz ki, İslam’a göre bireylerin hem fiziksel hem de ruhsal olgunluğa erişmeden, aile kurmanın anlam ve sorumluluğunu idrak edecek rüşt yaşına gelmeden evlendirilmeleri söz konusu olamaz. Çocuk istismarı ile mücadeleye kararlılıkla devam eden Başkanlığımız, toplumumuza her alanda olduğu gibi evlilik ve aile konusunda da sahih dini bilgi sunmaya kararlılıkla devam edecektir.”
