28 Nisan Pazar 2024
2 yıl önce

Oturma eylemini sürdüren Diyarbakır Anneleri evlatlarını istiyor

Diyarbakır annelerinin dağa kaçırılan çocuklarına kavuşmak için HDP İl Başkanlığı binası önündeki oturma eylemi kararlılıkla devam ediyor. Çocuklarının dağa kaçırılmasından HDP'yi sorumlu tutan ailelerin, 3 Eylül 2019'da başlattığı oturma eylemi, 692'nci gününde devam ediyor. Hakkari'den 9 yıl önce 14 yaşında dağa kaçırılan oğlu Emircan için eylem yapan anne Nihal Çiftçi, oğlunun bir Kurban Bayramı günü kandırılarak, dağa götürüldüğünü söyledi. O günden bu yana gönlünce bayram yapamadığını ifade eden Çiftçi, evladına kavuşana kadar eylemi sürdürmekte kararlı olduğunu belirtti. Çiftçi, oğlunun okul çağındayken kendisinden koparıldığını anlatarak, "HDP oğlumu bana versin. Oğlumu istiyorum." dedi. Oğluna seslenen Çiftçi, "Gel, devlete teslim ol. Bu hasretliğe son ver. Oğlumu oraya yakıştırmıyorum. O da kendini oraya yakıştırmasın, gelsin devlete teslim olsun." ifadelerini kullandı. Baba Celil Begdaş da dağa kaçırılan oğlu Yusuf'a kavuşma ümidiyle bekleyişini sürdürdüğünü belirtti. 4 bayramdır evladından ayrı olduğunu aktaran Begdaş, "Bunu bize yaşatmaya kimin hakkı var? Çocuğumu özlemişim. Oğlum gelene kadar buradan kalkmayacağım." diye konuştu. Begdaş, oğluna güvenlik güçlerine teslim olması çağrısında bulundu.

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, oğlu güvenlik güçlerine teslim olan Diyarbakır annelerinden Ayşegül Biçer ile görüştü

Hacire Akar'ın oğlunun HDP'liler aracılığıyla dağa kaçırıldığını iddia ederek, partinin il binası önünde 22 Ağustos 2019'da başlattığı oturma eylemi sayesinde 24 Ağustos 2019'da evladına kavuşmasının ardından bu mücadeleyi örnek alarak 3 Eylül 2019'da oturma eylemi başlatan 3 anneden biri olan Ayşegül Biçer de aylardır beklediği müjdeli haberi aldı. Biçer'e, 2018 yılında 17 yaşındayken dağa kaçırılan oğlu Mustafa'nın terör örgütünden kaçarak güvenlik güçlerine teslim olduğu bilgisi verildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan anne Biçer ile telefonda görüşerek, ailenin sevincini paylaştı. "Sevincimiz çok yüksek" "Bu zafer sizindir. Gerek Hacire Akar olsun gerek sizler olun hepiniz orada dimdik durdunuz ve sizin o dik duruşunuz elhamdülillah yolları açtı ve yavrularınızın da bu noktada yüreğini hareketlendirdi. 3 yavrumuz da aranıza katılıyor. Bundan dolayı da gerçekten sevincimiz çok yüksek." ifadelerini kullanan Erdoğan, bütün Diyarbakır annelerine selamlarını, sevgilerini iletti. Biçer'in, "Siz bize sahip çıkmasaydınız, orada bu mücadeleyi sürdüremezdik." sözü üzerine Erdoğan, "O bizim görevimizdi. Biz görevimizi yaptık. Ama siz de bizi bu noktada teşvik ettiniz. Allah yar ve yardımcımız olsun inşallah." dedi. Biçer de "Sayın Cumhurbaşkanım ilk oturduğumda da demiştim, 'PKK'dan söke söke alacağım oğlumu.' diye. Sadece oğlum değil, bu saatten sonra bütün evlatlar hedefimiz. Yarın sabah iki davul iki zurnayla HDP'nin kapısına gidiyorum. Bu zaferi ilan edeceğiz. Anneler isterse dağları delip evlatlarını kazanabilir demiştik. İnşallah Türkiye Cumhuriyeti kazandı. Bugün bir kere daha zafere imza atıldı. Annelere inşallah selamınızı ileteceğim. Yarın buluşmamız yapılacak. Allah sizden razı olsun. Rabbim uzun ömürler versin inşallah." diye konuştu. Öte yandan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Diyarbakır Anneleri'nin 3'ü daha, evladını terör örgütünden çekip aldı. Anne yüreği, Anne gücü, Anne sevgisi... Başarıyorlar. Korkmuyorlar. Tüm annelere güç veriyorlar... “Yeni dönem, annelerin dönemi” KAHROLSUN TERÖRİZM YAŞASIN ANNELER” dedi.

2 yıl önce

Ağrılılardan Diyarbakır'daki annelere destek yürüyüşü: 2 bin kişi yola çıkacak

Ağrı Belediye Başkanı Savcı Sayan, yaptığı yazılı açıklamada, çocuklarının dağa kaçırılmasından HDP'yi sorumlu tutan ailelerin 3 Eylül 2019'da HDP Diyarbakır İl Başkanlığı önünde başlattığı oturma eyleminin ikinci yıldönümünün yaklaştığını hatırlattı. Kendilerinin de Diyarbakır annelerine destek vermek amacıyla Ağrı'dan 2 bin kişiyle buraya yürüyüş yapacaklarını anlatan Sayan, "Gönül ister ki herkes o gün Diyarbakır’da olsun ve milyonlar hep bir ağızdan 'Edi bese' (yeter artık) desin. Herkes bulunduğu ilden Diyarbakır’a yürüyebilir, çevre illerde yaşayan vatandaşların yürüyüşe destek vermesini istiyoruz." ifadelerini kullandı. Sayan, yürüyüş için hazırlıklara başladıklarını belirterek, "Diyarbakır annelerinin oturma eylemi 3 Eylül’de ikinci yılını dolduruyor. Biz de 2 bin kişiyle Ağrı’dan yürüyerek 3 Eylül’de annelerimizin yanında olacağız. Annelerimizle 'Edi bese' diyeceğiz." değerlendirmesinde bulundu.

2 yıl önce

Diyarbakır'da terör örgütü PKK'ya yönelik gerçekleştirilen eş zamanlı operasyonda 59 kişi gözaltına alındı

Terör örgütü PKK adına faaliyette bulunan ve sosyal medya hesaplarından örgüt propagandası yapan 88 şüphelinin yakalanmasına yönelik operasyon başlatıldı. 104 adrese baskın düzenleyen polis ekipleri, adreslerde bulunan 59 şüpheliyi gözaltına aldı.  Evlerde yapılan aramalarda; 4 tabanca, 3 tüfek, 292 fişek ve birçok dijital materyal ile örgütsel doküman ele geçirildi. Bir ikamette Vergi Kanuna Muhalefet suçundan aranan 1 şüpheli yakalandı. 29 şüpheliyi yakalama çalışmaları sürüyor. 

2 yıl önce

Diyarbakır anneleri evlat nöbetini kararlılıkla sürdürüyor

Diyarbakır anneleri, dağa kaçırılan çocuklarına kavuşmak için HDP İl Başkanlığı binası önündeki oturma eylemini kararlılıkla sürdürüyor. Çocuklarının dağa kaçırılmasından HDP'yi sorumlu tutan ailelerin 3 Eylül 2019'da başlattığı oturma eylemi 712. gününde devam ediyor. Oğlu Aziz için eylem yapan Güzide Demir, evladının evden çıkıp bir daha geri gelmediğini söyledi. Yaklaşık 6 yıldır çocuğunu görmediğini belirten Demir, "Çocuğumun yüzüne hasret kaldım." dedi. "HDP çocuğumu kandırıp PKK'ya teslim etti." ifadesini kullanan Demir, şöyle konuştu: "Çocuğum yetimdi, yetimden ne istediler? Onları Allah'a havale ediyorum. Oğlumu götürdüler, benden ciğerimi kopardılar. Çocuklarımız gelene kadar mücadelemize devam edeceğiz. Bir çocuk dağda kalmayana kadar mücadelemize devam edeceğiz." Oğluna seslenen Demir, "Neredeysen eve dön, seni çok özledim. Ölmeden seni bir kere göreyim. Güvenlik güçlerimize teslim ol." ifadelerini kullandı. Anne Aynur Panay da oğlu Emrah için eylem yaptığını belirtti. Oğlunun HDP tarafından kandırılarak PKK'ya teslim edildiğini anlatan Panay, "Oğlumu onlardan istiyorum, evladımı göndersinler. Oğlum gelmeden buradan kalkmayacağım. Anneler ve babalar olarak eylemden vazgeçmeyeceğiz." dedi. Panay, "Oğlum orası senin yerin değil. Gel, güvenlik güçlerimize teslim ol, kaç gel." şeklinde konuştu.

2 yıl önce

Diyarbakır ailelerinden Ankara'da HDP'ye siyah çelenk

Diyarbakır'da evlat nöbeti tutan ve çocuklarının kaçırılmasından HDP'yi sorumlu tutan ailelerden Celil Bektaş ile Süleyman Aydın, bugün Ankara'ya geldi. Üzerlerine, PKK tarafından kaçırılan çocukları Yusuf Bektaş ve Özkan Aydın'ın fotoğraflarının basılı olduğu tişörtleri giyen Bektaş ile Aydın, HDP Genel Merkez binasının önüne, üzerinde 'Evlatlarımızı HDP'den istiyoruz' yazılı siyah çelenk bıraktı. Aileler, çelengi bıraktıktan sonra "Kahrolsun HDP, işbirlikçi PKK" sloganları attı. PKK tarafından dağa kaçırılan Yusuf Bektaş'ın babası Celil Bektaş, "Oğlum 2019 yılında HDP tarafından dağa kaçırıldı. Oğlumun montu ve kimliği gençlik kolları binasında çıktı. Aynı zamanda HDP bunu kabullendi. Benim oğlum hasta, biz dünyaya başkaldırdık. Bunlar Kürtleri temsil edemezler, Kürt biziz. Bizler hiçbir zaman Kürtlüğümüzü inkar etmedik. Ankara'da Türküm, Diyarbakır’da Kürdüm, Trabzon'da lazım. Bunlar ellerini bizim yakamızdan çeksinler. Sağ olsun devletimiz bizim yanımızdadır. Biz bir şey kaybetmedik, kazandık. 300 tane evladımızı getirdik. HDP bunu inkar etti. Evlatlarımız zor durumdadır. Siz yalan söylüyorsunuz. Biz ABD'nin uşağı değiliz. Biz Türkiye Cumhuriyeti Kürdüyüz. Evladımız gelene kadar HDP'nin peşini bırakmayacağız" dedi. Yaklaşık 6 yıl önce PKK tarafından kaçırılan Özkan Aydın'ın babası Süleyman Aydın ise, "Biz anne ve babaları temsilen bugün Ankara'dayız. HDP'li tek bir milletvekili cesaretli çıkıp da maalesef bu Kürt ailelerine sahip çıkmadılar. Evde kendi evlatlarınızın yüzüne nasıl bakabiliyorsunuz ? Ben oğlumu gördüm tanımadım. 6 yıldır ben oğlumu görmedim. Eşim ilaç tedavisi görüyor, 'dünya gözüyle bir oğlumu göreyim' diyor, evlat hasretiyle yanıyor. Bizim çocuklarımızı neden PKK'ya satıyorlar ? Hiç mi bunlarda vicdan yoktur ? 'Kürt için mücadele ediyoruz' diyorlar Kürdü öldürüyorlar. Zaman zaman HDP açıklamalarında diyor ya, 'Zulüm var doğuda', doğrudur PKK zulmü var, HDP zulmü var. HDP artık bir kez daha devletimizin büyüklüğünü görsün. Devletimizin çocuklar için ne kadar hassas çalıştığını görsün. Biz bunların kapısından kalkmayacağız. Zaten bizim çocuklarımızı dağa gönderdiklerinde biz ölmüşüz. Gelsinler bizi de öldürsünler. HDP'ye destek veren insanlar, elinizi vicdanınıza koyun, neden bize sahip çıkmıyorsunuz" diye konuştu.

2 yıl önce

Diyarbakır Aileleri’nden Anayasa Mahkemesi'ne 'HDP'ye ek süre' tepkisi

Terör örgütü PKK’nın siyasi ayağı HDP aracılığıyla çocukları dağa kaçırılan Diyarbakır Aileleri, Anayasa Mahkemesi’nin HDP’yi kapatma davasına ilişkin ek süre kararına tepki gösterdi. Aileler, Anayasa Mahkemesi’nin kararını kınadı. ‘HDP NE İSE PKK DA ODUR’ Evladı terör örgütü PKK tarafından kaçırılan anne Fadime Aksu, AYM’nin ek süre kararına tepki göstererek, “HDP ne ise PKK da odur. 7 yıldır çocuğumdan haber almıyorum. AYM önce çocuklarımızı getirsin, sonra ek süre istesin. Biz kimden süre isteyeceğiz? Neden bu erteleme kararı veriliyor? HDP’nin derhâl kapatılmasını istiyoruz. Zafer bizim olacak.” dedi. ‘AYM ÖNCE BİZİM HAKKIMIZI ARASIN’ Çocuğu terör örgütü PKK tarafından kaçırılan bir başka anne Türkan Mutlu ise, Anayasa Mahkemesi’nin HDP’yi kapatmadığı takdirde PKK’nın güç kazanacağını ifade ederek, “Peki bizim hakkımız nerede? AYM önce bizim hakkımızı arasın. Ben 8 yıldır evladımın acısını çekiyorum. AYM önce Diyarbakır annelerini görmeli.” şeklinde konuştu. ‘ANAYASA MAHKEMESİ’NİN BU KARARINI KINIYORUZ Diyarbakır HDP İl binası önünde 5 yıldır evlat nöbetini sürdüren anne Nihal Çiftçi, konuşmasında “AYM’nin kararını kınıyoruz. HDP’yi kapatmak için çok geç kalınmasına rağmen süreyi uzatmanın hiçbir anlamı yok. AYM böyle devam ediyorsa biz çocuklarımızı AYM’den istiyoruz. Bize kim ek süre verecek? HDP’nin derhâl kapatılması lazım.” ifadelerini kullandı. Evladı PKK tarafından kaçırılan anne İmmihan Nilifırka, “Anayasa Mahkemesi’nden çocuklarımı istiyorum” dedi.

2 yıl önce

Batı medyası PKK ile suç ortaklıkları alenileşmesin diye Diyarbakır annelerini görmüyor

PKK tarafından dağa kaçırılan çocuklarının geri dönmesi çağrısı yapmak için bir grup Diyarbakırlı anne 3 Eylül 2019'da HDP Diyarbakır İl Başkanlığı binası önünde eylem yapmaya başladı. Hacire Akar'ın HDP İl Başkanlığı binası önünde 22 Ağustos 2019'da başlattığı oturma eyleminden cesaret alan Türkiye'nin dört bir yanından aile de eyleme katıldı. Mart 2020'de protestolara katılanların sayısı 134'e yükseldi. Aileler, yeni tip koronavirüs (kovid-19) salgını döneminde de eylemlerine devam etti. Yaşlı ve kronik hastalığı olan anne-babaların dışındakiler salgın tedbirlerine dikkat ederek "Evlat nöbeti"ne ara vermedi. PKK'nın dağa kaçırdığı 32 aile kararlı direnişleri sonucu evlatlarına kavuştu. Ailelerinin "geri dön" çağrısına yanıt veren çocuklar diğer aileler için de umut oldu. Diyarbakır annelerin evlat nöbetinde gösterdikleri kararlı duruş HDP'nin kepenk indirmesine neden oldu. PKK ise ailelerin direnişini kırmak, eylemlerini sonlandırmak amacıyla başta tehdit olmak üzere birçok yolu denedi. Diyarbakır annelerini, başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere birçok bakan, siyasetçi, sanatçı, gazeteci, yazar, sporcu, sivil toplum kuruluşu temsilcisi, kanaat önderi ve din adamı ziyaret ederek destek mesajları verdi. Ayıca Avrupa Parlamentosu üyesi Tomas Zdechovsky, Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi Denetim Komisyonu Türkiye eş raportörleri Jakob Wienen ve Yoomi Renström'un yanı sıra Ukrayna, İngiltere, Hindistan başta olmak üzere 9 ülkenin büyükelçileri Diyarbakır anneleriyle görüştü. Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Güvenlik Araştırmacısı Bilgehan Öztürk, İstanbul Medipol Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölüm Başkanı Doç. Dr. Yusuf Özkır ve SETA Dış Politika Araştırmacısı Can Acun, uluslararası basının yaklaşık 3 yıldır devam eden Diyarbakır annelerinin "Evlat nöbeti" eylemlerine neden duyarsız kaldığını değerlendirdi. "PKK'yı terör örgütü kabul etmek onları zora sokar" Bilgehan Öztürk, Diyarbakır annelerinin eylemlerinin Kürt halkının PKK'ya yönelik en somut eylemlerinden olduğunu söyledi. Batı'nın, "Türk devleti Kürtleri eziyor, haklarını ihlal ediyor, o yüzden Kürtler de silahlı mücadele veriyor" şeklinde algıya sahip olduğunu ifade eden Öztürk, "Oysa Diyarbakır anneleri 'PKK, Kürtleri eziyor, haklarını ihlal ediyor' mesajı veriyor. Batı basını bu söyleme alışkın değil dolayısıyla bu gerçeği görmek işlerine gelmez." dedi. Öztürk, birçok Batılı devletin Suriye bağlamında YPG ve PKK ile askeri, istihbarat ve eğitim konusunda iş birliği yaptığını kaydetti. PKK'nın gerçek yüzünün ortaya çıkmaması için Batı basınını Diyarbakır annelerini görmezden geldiğine dikkati çeken Öztürk, "Diyarbakır annelerinin hikayelerine yer vermeleri PKK ile kurdukları suç ortaklığını aleni şekilde ortaya koyar. Dolayısıyla partnerleri olan PKK'nın terör örgütü olduğunu kabul etmek kendilerini zora sokar. Kimse ayağına sıkmak istemez." diye konuştu. Batı'da ana akım medya, entelektüel ve siyasi partiler arasında PKK ve uzantısı parti ve yapılara sempatisi olduğunu kaydeden Öztürk, "Hele DEAŞ ile mücadele döneminde bir destan ve başarı hikayesi ürettiler, PKK'lı kadınlar Batılı değerlerin koruyucusu, savunucusu olarak moda dergilerine ve filmlere konu edildi. Barbar gerici vahşi DEAŞ'a karşı Batı'nın Orta Doğu'daki aydınlanmış ilerici müttefikleri olan 'Kürtler' (PKK) savaştı. Bu hikayeyi çöpe atmak demek olur." ifadesini kullandı. Batı medyasının Diyarbakır anneleri ile ilgili haber yapmasının Kürt ve insan hakları meselesini Türkiye'ye karşı siyaseten kullanmaması anlamına geldiğini vurgulayan Öztürk, şöyle devam etti: "Diyarbakır annelerine haberlerinde yer vermezler. Aksi halede iki yüzlülükleri ortaya çıkar. Zira hak ihlali yapan PKK'dır ve bizzat Kürt aileler bunu haykırmaktadır. Diyarbakır anneleri de Batılı bir görüntü yani makbul kadın, Kürt ve Doğulu profili çizmiyor. Batı için değerler hep Batılı ve makbul Doğulular için geçerlidir." "Batı medyası ideolojik at gözlüğü çıkarmama konusunda ısrarcı" İstanbul Medipol Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölüm Başkanı Doç. Dr. Özkır, Türkiye'nin PKK terörüyle mücadelesinde son yıllarda iki kritik gelişme yaşandığını, bunlardan birinin Türk Silahlı Kuvvetleri ve MİT koordinasyonuyla PKK'nın sahadan silinmesi diğerinin ise Diyarbakır annelerinin mücadelesi olduğunu söyledi. Diyarbakır annelerinin "yeter artık" diyerek evlatları için ortaya koyduğu çabanın sosyolojik düzlemde PKK ile mücadelede güçlü etki oluşturduğunu dile getiren Özkır, "Terör örgütü kendini güçlü gördüğünü düşündüğü bir yerde anaların direnişi ile büyük bir kayıp yaşadı." dedi. Kadın hakları, çocuk hakları ve en temelde insan hakları bağlamında Diyarbakır annelerinin herkes tarafından desteklemesi gerektiğinin altını çizen Özkır, şöyle devam etti: "Barışçıl oturma eyleminin ve ürettiği sonuçlar objektif gazetecilik ilkeleri içerisinde alkışlanacak bir haber değerine sahip fakat Batı medyası bunu görmezlikten geliyor. Batı medyası, Türkiye'nin bütünlüğünü pozitif yönde etkileyecek birçok konuda olduğu gibi Diyarbakır anneleri konusunda da ya çarpıtma ya da görmeme yolunu tercih ediyor." Batı medyasının objektif gazetecilik kriterleriyle hareket etmediğinin altını çizen Özkır, şunları kaydetti: "Maalesef Batı medyası bu konuda da sınıfta kaldı. Batı medyası görmüyor diye Diyarbakır annelerinin muazzam direnişi gölgelenmez. Fakat onların hanesine Türkiye konusundaki çifte standartlı uygulamalarına bir başlık daha eklenmiş oluyor. Batı medyasının Türkiye'ye yönelik taktiği ideolojik at gözlüğünü çıkarmama konusunda ısrarcı. Bu saplantılı önyargıların onları kendi siyasetçilerinden bile geriye düşürüyor." "Terörist figürleri birer kahraman gibi gösterdiler" SETA Dış Politika Araştırmacısı Acun da Diyarbakır annelerinin evlat nöbetine Batı medyasının ilgisizliğinin asıl nedenin PKK'yı tehdit değil tam tersine Türkiye karşıtı bir araç olarak kullanmalarından kaynaklandığını söyledi. Avrupa Birliği (AB), ABD, Kanada, Avustralya gibi birçok ülkenin terör örgütleri listesinde yer almasına rağmen Batı dünyasının PKK ile angajman kurduğunu anımsatan, Acun şunları söyledi: "PKK'yı terör örgütü olarak tanımlarken anlaşma yapmayı, angajman kurmayı ahlaki olarak sorunlu görmeyen bir Batı dünyasıyla karşı karşıyayız. Bunu çok açık şekilde Suriye'de PYD ve PKK ile angajman içine girdiler, onlara silah ve askeri destek sağladılar. Terör figürlerini birer kahraman, birer özgürlük savaşçısı gibi sundular. PYD ve PKK'nın Suriye'deki insan hakları ihlallerini ise görmezden geldiler." Batı basınının, PKK karşıtı bütün argümanlara kulağını tıkadığını ifade eden Acun, "Aslında Diyarbakır annelerinin direnişi içinde doğrudan insani barındıran muazzam bir hikaye. Batı medyasının aradığı, haberleştirmeyi çok seveceği türden bir hikaye. Ancak PKK'nın şimdiye kadar karşı karşıya kaldığı en büyük ahlakı ve insani meydan okumalardan biri olduğu için Batı medyası bu meseleyi görmemezlikten gelmeyi tercih ediyor. Aksi durumda PKK ile kurduğu suç ortaklığını deşifre etmiş olacak." değerlendirmesinde bulundu.

1 2 ... 4 5 6 7 8 9 10 ... 27 28