28 Nisan Pazar 2024
2 yıl önce

Yıllarca ‘Adnan Menderes’in avukatıydım’ yalanıyla siyasi çıkar sağlamıştı! Hüsamettin Cindoruk: “Benim partim CHP’dir” dedi

Yıllar boyu ‘Adnan Menderes’in avukatlığını yaptım” diyerek yalan söyleyen ve Demokrat Parti sayesinde önemli devlet makamlarına gelen Hüsamettin Cindoruk, CHP’nin ve Kemal Kılıçdaroğlu‘nun gayretlerini takdir ettiğini söyleyerek, “Bugün CHP benim de partimdir var mı diyeceğiniz. Cumhuriyet Halk Partisi benim fikirlerimi savunuyorsa, benim düşüncelerimi savunuyorsa, benim hayal kırıklıklarımı gidermek istiyorsa, Türkiye Cumhuriyeti’ni tekrar teşhis etmek istiyorsa o benim partimdir artık mesele budur” dedi. Basın Konseyi’nin 35. yıl dönümünde konuşan, Cindoruk, şöyle devam etti: “Gelin görün ki Türkiye Cumhuriyeti’ni korumak bizim görevimizdir. Gelinen noktada Türkiye Cumhuriyeti’ni müdafaa etmek durumuna düştük. Cumhuriyeti müdafaa etmek demek değerlerini müdafaa etmek demektir. İçi boşaltılmış bir cumhuriyet olur mu? Zaman içinde üyesi olduğumuz Avrupa Konseyi gibi NATO gibi ya da üye namzeti olduğumuz Avrupa Birliği gibi ülkelerle bağlantımız kesildi. Bunun sonu nedir? Bağlantısız devlet olmaktır. Bağlantısız bir devletin dünya şartları içerisinde fazla yaşama şansı olmaz.” YILLARCA ‘MENDERES’İN AVUKATIYIM’ DİYE YALAN SÖYLEDİ Siyasi yaşamı zikzaklarla geçen Cindoruk, Adnan Menderes’in idamında parmağı olan CHP’yi kendi partisi olarak tanımladı. Uzun yıllar boyunca “Ben Adnan Menderes’in avukatlığını yaptım” yalanıyla siyasi çıkar sağlayan Cindoruk’un yalanını merhum Aydın Menderes şu sözlerle ortaya çıkarmıştı: “Cindoruk, Adnan Menderes’in avukatı olmamıştır. Adnan Menderes’in imzasını taşıyan herhangi bir vekalete haiz olmamıştır. Ayrıca Menderes ailesinden başka bir Menderes’in avukatlığını da üstlenmemiş, vekaletnamesine haiz olmamıştır. Sorunuzdaki ifadeniz doğru, zaman içerisinde Cindoruk kendisi Menderes’in avukatı olarak tanıtıldığı durumlarda sessiz kalmış, bunu tekzip etmemiş, adeta kendisinin böyle tanıtılmasında pişkince bir memnuniyet içerisinde gözükmüştür. Ancak hiçbir zaman Adnan Menderes’in avukatı olmamıştır.”

2 yıl önce

Adnan Oktar suç örgütüne yeni operasyon: Gözaltılar var

Adnan Oktar suç örgütüne yönelik yürütülen soruşturma kapsamında İstanbul merkezli 4 ilde yeni bir operasyon başlatıldı. 8 şüphelinin yakalanması için başlatılan operasyonda bazı şüphelilerin gözaltına alındığı belirtildi.

2 yıl önce

Adnancılar'ın tahliyesinin perde arkasında ne var?

Star Gazetesi’nin haberine göre; Geçtiğimiz günlerde, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi, Adnan Oktar Suç Örgütü'ne yönelik, aralarında Oktar ve örgüt yöneticilerinin de bulunduğu 84'ü tutuklu 215 sanık hakkında yerel mahkemece verilen hükmün usulden bozulmasına karar vermişti. 1. Ceza Dairesi, İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesince Adnan Oktar organize suç örgütüne yönelik 215 sanık hakkında verilen hapis cezalarına yönelik yapılan istinaf başvurusunu karara bağlanmış, dairenin dosya üzerinden yaptığı incelemede, açılmamış davalar hakkında hüküm kurulduğu ve bunun da kesin hukuka aykırılık hallerinden kabul edildiği kaydedilmişti. Daire, diğer suçların (örgüt üyeliği, örgüt yöneticiliği, cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar, FETÖ örgütüne yardım, siyasi ve askeri casusluk vs.) bağlantısı sebebiyle ve ayrıca eksik kovuşturma ile hatalı değerlendirme sonucu hüküm kurulması nedeniyle kararın usulden bozulduğunu vurguladı. Ceza dairesinin bozma kararıyla birlikte, eksik kovuşturma ile hatalı değerlendirme sonucu hüküm kurulması sebebiyle yerel mahkemenin kararını usulden bozdu. Bozma kararı ile birlikte, toplam 68 tutuklu sanığın tutuklulukta geçirdikleri süreyi göz önünde bulundurularak bu sanıkların tahliyesine karar verilirken, 1 milyar lirayı aşan mal varlıklarının iadesine karar verildi. Adnan Oktar'ın da aralarında bulunduğu örgüt yöneticisi konumundaki 16 sanığın ise tutukluluk halinin devamına hükmedildi. "ADNANCILAR YAZSA ANCAK BÖYLE YAZARDI" Karar sonrasında kamuoyundan tepkiler yükselirken, birçok gazeteci ve hukukçu, İstinaf Mahkemesi'nin bu kararının "Adnancılar tarafından yazılsa ancak böyle yazılabileceğini" belirtti. 400 sayfa uzunluğundaki gerekçeli kararda, tehdit ve şantajla iğfal edilen kadın ve çocuklukların rızası olduğu vurgulanırken, elde edilen delillerin suç isnadı için yeterli olmadığı ifade edildi. Hukukçular, kararda yer alan gerekçelerin, tanık ve mağdur ifadelerinden cımbızlanarak alındığı ve Adnan Oktar'a yönelik örgüt liderliği suçlamasını ortadan kaldırmaya yönelik olduğu ileri sürdü. Dava dosyasının 1. Ceza Dairesi'ne nasıl geldiği konusunun araştırılması gerektiğini savunan hukukçular, karara imza atan yetkililerin de soruşturulmasını öneriyor. 1. Ceza Dairesi, kasten öldürme, intihara yönlendirme, kasten yaralama gibi davalara baktığı, bu tür organize suç davalarıyla ilgilenmediği belirtiliyor. Organize suç örgütü kurmak, uluslararası ajanlık ve küçük çocuklara taciz, çocuk alıkoyma, iftira, suç isnat etme, dinin inancın suiistimaliyle dolandırıcılık, rüşvet ve ruhsatsız silah bulundurma gibi suçlardan binlerce yıl ceza alan sanıkların tahliyelerine verilen karara itiraz edildi. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Başsavcılığı, Adnan Oktar Suç Örgütü'ne yönelik yerel mahkemece verilen hükmün usulden bozulmasının ardından 68 sanık hakkındaki tahliye kararına itiraz ederek, 61 kişi hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkardı. "TACİZ VAR, TECAVÜZ VAR" Adnan Oktar Suç Örgütü'nden 2017 ayrılan Ceylan Özgül bir röportajında, küçük kız çocuklarının istismar edildiğini anlatmıştı. Özgül, "7, 10, 16 yaşında kız çocuklarının taciz edildiğini duydum. Kimi çocuğu annesi getirip onların ellerine veriyor. Bazıları para için, bazıları inandıkları için. Taciz var, tecavüz var. Küçücük kızlar taciz ediliyor. Her türlü pisliği yapıyorlar. Vergide de, askerlik konusunda da yolsuzluk yapılıyor. Silah alımı konusunda da. Kızları okula göndermiyor, okuldan zorla çıkartıyorlar. Kendi hayatları olmasına izin verilmiyor. Oradan ayrılanlara iftiralar atılıyor." ifadelerini kullanmıştı. Adnan Oktar'ın "kediciklerinden" olan Seda Işıldar, İngiliz The Sunday Times gazetesine, 16 yaşındayken Oktar tarafından cinsel istismara uğradığını, 20 yaşındayken genel anestezi olmadan burun estetiği olmaya zorlandığını söyledi. Işıldar, Oktar'ın 30'lu yaşlarındayken kendisini onunla evlenmeye zorladığını belirtirken, tam 8 yıl sonra kaçmayı başardığını ve Kanada'ya taşındığını aktardı. 16 BİN KAN ÖRNEĞİ KAYBOLDU 1999 yılında genç bir doktorun lösemiye yakalandığı ve mutlaka kök hücre nakli olması gerektiği yönünde kampanya başlatıldı. Bu genç doktor ise Adnan Oktar'ın sağ kolu olarak bilinen ve uluslararası ajanlık ile de suçlanan Oktar Babuna'ydı. Babuna, donör olabilmek için hastane önlerinde kuyruklara giren 160 bin Türkiye vatandaşının kan örneklerini, Almanya'ya ve ABD'ye göndermişti. Daha sonra bunun Adnan Oktar Suç Örgütü'nün planlarından biri olduğu anlaşıldı ancak kan örneklerine ne yapıldığı tespit edilemedi. Dönemin MHP'li Sağlık Bakanı Osman Durmuş, kanların kaybolduğunu açıkladı ve soruşturma başlattı. Toplanan ilik ve kanların Türkiye'ye iade edilmesi için yapılan girişimler sonuçsuz kaldı. CİNSEL İÇERİKLİ ŞANTAJ GÖRÜNTÜLERİ Adnan Oktar Suç Örgütü'ne yönelik yürütülen operasyonlarda, örgütün kurduğu cinsel sömürü sistemine ilişkin deliller ele geçirilmişti. Dava dosyasına da giren bu deliller, cinsel içerikli görüntülerle ve mesajlarla örgüt içinde "turnike" adı verilen cinsel sömürü sistemini ortaya çıkarmıştı. Oktar'ın "kedicikler" dediği kadınlar, "turnike sisteminde" birçok erkekle birlikte olduğu ve görüntülerin de şantaj amacıyla kayda alındığı belirlenmişti. Ayrıca örgüt üyeleri arasındaki WhatsApp konuşmaları da deşifre olmuş, kendi aralarında kurdukları gruplarda çok sayıda genç kızın fotoğrafının paylaşılarak 'kandırma' talimatı verildiği tespit edilmişti. NE OLMUŞTU? Adnan Oktar Suç Örgütü'ne yönelik 84'ü tutuklu 215 sanığın yargılandığı dava 11 Ocak 2021 tarihinde karara bağlandı. İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, örgüt elebaşı Adnan Oktar ve örgütün yöneticisi konumunda olan 16 sanığı 9'ar bin yıl hapis cezasına çaptırdı. Adnan Oktar Suç Örgütü'ne yönelik görülen davada 499 sayfalık mütalaasını açıklayan duruşma savcısı, örgütün elebaşı olduğu iddia edilen tutuklu sanık Adnan Oktar'ın, "Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve yönetmek, 7 mağdura karşı "Birden fazla kişiyle birlikte cebir ve tehditle çocuğun cinsel istismarı", 20 kişiye karşı "Birden fazla kişiyle birlikte ve silah tehdidiyle cinsel saldırı", 15 kişiye karşı "Örgüt amaç ve faaliyetleri doğrultusunda kişisel verilen kaydedilmesi", 5 kişiye karşı "Kişisel verilen kaydedilmesi", 12 kişiye karşı "Cebir ve şiddet kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma", 2 kişiye karşı "Kendisini savunamayacak durumda birine karşı silahla cebir ve şiddet kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma", 7 kişiye karşı "Örgütün korkutucu gücünden yararlanarak eğitim ve öğrenim hakkının engellenmesi", 2 kişiye karşı "Eziyet", "Suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak silahla tehdide azmettirme", "Siyasal ve askeri casusluk suçuna teşebbüs", "Resmi belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek", "Nitelikli dolandırıcılık", "Kaçakçılık" ve "Özel belgede sahtecilik" suçlarından 150 yıldan 1365 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması istenmişti. Mütalaada örgüt yöneticisi konumunda bulunan Alev Babuna, Ulviye Didem Ürer, Fatma Ceyda Ertüzün, Ayşegül Hüma Babuna, Yeliz Sucu, Sinem Hacer Tezyapar, Aylin Atmaca ve Merve Büyükbayrak'ın da aralarında bulunduğu 13 sanığın "Silahlı örgüt yöneticisi olmak" suçundan 5'er yıldan 12'şer yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılmaları, ayrıca sanıkların örgüt faaliyetleri kapsamında işlenen tüm suçlardan cezalandırılmaları talep edilmişti.

2 yıl önce

Adnan Oktar'ın avukatları tutuklandı

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında üç gün önce gözaltına alınan Adnan Oktar'ın 4 avukatı tutuklandı. Sorgularının ardından İstanbul Adliyesi'ne çıkarılan avukatlar Sinem Mollahasanoğlu, Burak Temiz, Arzu Gül ve Ayşe Toprak "suç örgütü üyeliğinden" tutuklanmaları talebiyle mahkemeye sevk edildi. İfade ve sorguları gece geç saate kadar süren 4 avukat tutuklandı. Avukatlar, Oktar'ın emir ve talimatlarını dışarıdaki örgüt üyelerine iletmek, müşteki ve etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmayı düşünenlere baskı kurmakla suçlanıyor.

2 yıl önce

DP Genel Başkanı Gültekin Uysal da turnikeye takıldı... Adnan Oktar suç örgütü ile ilişkileri ortaya çıktı!

Altılı İttifak'ın pek dikkat çekmeyen ortağı Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Adnan Oktar ve örgütüyle ilişkili çıktı. Partisinin Ankara'daki genel merkez binası borçlarından dolayı haczedilince Uysal, çareyi Adnan Oktar'a başvurmakta buldu. Oktar örgütüne yönelik operasyonda ele geçirilen notlar, 'kediciklerin' Gültekin Uysal'ı nasıl çembere aldığını gözler önüne serdi. İstanbul Boğazı'na nazır malikanede bulunan ve dava dosyasına giren belgeler, Türkiye gazetesi yazarı Fuat Uğur tarafından yayınlandı. Fuat Uğur'un belgelerden yola çıkarak verdiği bilgilere göre Gültekin Uysal, Demokrat Parti Genel Merkez binasına haciz üstüne haciz gelmeye başlayınca binayı satmaktan başka yol olmadığını gördü. Ancak son bir çabayla dönemin DP yöneticisi Mehmet Göktürk'ten yardım istedi. Göktürk bir süre sonra 'aranan kurtarıcıyı bulduğunu' söyleyerek Uysal'a müjdeyi verdi. Buna göre DP binasını hacizden Adnan Oktar ve örgütü kurtaracaktı. Eski DYP'li Göktürk, Adnan Oktar'ın hukuk ekibinden Noyan Orcan ile Halil Müftüoğlu ile temas kurmuştu. İki isim 2017 yılında Gültekin Uysal'la görüştükten sonra, meselenin nasıl çözülebileceği konusunda Adnan Oktar'a not yazıp gönderdi. 900 BİN LİRA ADNAN OKTAR'DAN Şu an hapisteki Noyan Orcan tarafından yazılan mektupta şunlar yazıyor: "Biz dosyayı alıp inceledik. Allah'ın yardımıyla çözüm olabilecek yollar bulduk. Bu konuyu takip etmek için 1 milyon ödemelerini uzman avukatlar ve hocaların yardımcı olacağını söyledik. 900 bin olarak onay verdiler." Fuat Uğur gazetedeki yazısında, "Yani haczin kaldırılması, icra işleminin yargıda durdurulması karşılığında 900 bin liraya anlaşıyorlar DP Genel Başkanı Gültekin Uysal ile" diyor. Ne hikmetse tam da bu görüşmelerin ardından hem Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal hem de DP'li Mehmet Göktürk, Adnan Oktar ve kediciklerinin A9 TV'deki programında boy gösteriyor. Programın o dönemki sunucusu şu anda hapishanede bulunan Hüma Babuna. Uysal'ı malikanedeki canlı yayında konuk eden Oktar'ın adamları, bir sonraki safhaya geçiyor ve Uysal'ı Adnan Oktar'ın 'huzuruna' çıkarmak istediklerini bildiren bir mektup yazıyor. Oktar'a iletilen mektupta şu not var: "Uygun görürseniz önümüzdeki hafta size getirebilir miyiz? Çok genç, yönlendirilmeye açık, temiz görünen birisi. Eymen ve İbrahim de tanıştı." ADNAN OKTAR'LA KAÇ KEZ GÖRÜŞTÜ? Türkiye gazetesi yazarı Fuat Uğur, hikayenin sonunu şöyle bitiriyor: "Çünkü onlarla temas sağlayan parti yöneticisi Mehmet Göktürk, Partinin Genel Başkanı Gültekin Uysal’a 'Noyan ve İbrahim benim kardeşim. Sana yardımcı olurlar. Ama Adnan Bey yardımcı olun derse 100 katı enerji ile yardımcı olurlar' dediği için gerçekleştirilecektir bu ziyaret. Bundan sonrası bizim için karanlık. Gültekin Uysal Adnan Oktar’ı ziyaret edip onunla görüştü mü, görüştüyse kaç kez bu birliktelik gerçekleşti bilmiyoruz. Ama sonuçta 'Adnancılar' grubu yargıdaki sorunu o 900 bin liracık karşılığında çözüyorlar. Ama tabii sık sık FETÖ’yü kollayan yayınlar yaptığı iddiasıyla hedef tahtasına oturtulan Yeni Asya grubunun lideri Mehmet Kutlular ile bir araya gelen Gültekin Uysal’ın ilişkiler yumağının daha fazla görünmeye kısmı var mıdır diye de insan merak etmiyor değil."

1 yıl önce

Adnan Oktar suç örgütünün kritik ismi 4 yıldır aranıyor: Aynı zamanda Ümit Özdağ'ın kayınbiraderi

superhaber.tv’den Mevlüt Yüksel’in haberine göre; Adnan Oktar suç örgütünün firari isimlerinden ve Oktar'ın İsrail'deki ilişkilerini kuran kişi olduğu iddia edilen Ali Sadun Engin 4 yıldır aranıyor. Engin'in 2018 yılında düzenlenen operasyon sırasında örgüt evinden kaçarak kayıplara karıştığı öğrenildi. Ali Sadun Engin polis kayıtlarına göre, örgüt içinde “İsrail İmamı” olarak biliniyor. Bu isimle anılmasının nedeni ise Adnan Oktar'ın örgütü ile ile İsrail arasındaki bağlantıyı sağlaması olarak görülüyor. İddialara göre Engin sık sık İsrail’e giderek Türkiye düşmanı İsrailli siyasetçilerle iletişim kuruyor. Bunun dışında Eren, iletişim kurduğu İsrailli siyasetçileri Adnan Oktar’ın A9 TV’deki programına çıkaran kişi olarak gösteriliyor. ERDOĞAN DÜŞMANI İSRAİLLİ SİYASETÇİ İLE SAMİMİ! Ali Sadun Engin’in irtibatta olduğu İsrailli siyasetçilerin başında Yehuda Glick geliyor. Glick, Ortodoks bir haham ve siyonist bir aktivist ve politikacı olarak tanınıyor. Likud Partisi’nin Knesset üyesi olan Yehuda Blick, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yaptırım uygulanması için İsrail meclisine önerge vermişti. 2015 yılında Ali Sadun Engin tarafından İstanbul’a getirilerek Adnan Oktar ile görüşen Yehuda Blick’in bu toplantılar sırasında neler konuştuğu ise tam olarak bilinmiyor. ENGİN "CİNSEL İSTİSMAR SUÇU" İLE ARANIYOR! Polisin 2018'de düzenlediği operasyonda kayıplara karışan Engin hakkında, "çocuğa cinsel istismar", "cinsel saldırı" ve "uluslararası casusluk" başta olmak üzere, birçok suçlama bulunuyor. Mahkeme tarafından gıyabi tutuklama kararı bulunan ve polis tarafından 4 yıldır aranan Ali Sadun Engin'i gizli bir elin koruyup korumadığı merak ediliyor. ARANAN ALİ SADUN ENGİN’İ ÜMİT ÖZDAĞ MI KORUYOR? Polisin tüm aramalarına rağmen yakalanamayan Ali Sadun Engin’i kimin koruduğunun ise araştırıldığı ifade edildi.Hakkında çeşitli suçlamakta bulunan Adnan Oktar Suç Örgütü’nün İsrail İmamı Ali Sadun Engin’in, Ümit Özdağ’ın kayınbiraderi olduğu biliniyor. ÜMİT ÖZDAĞ İSRAİL’DE KİMLERLE GÖRÜŞTÜ? Geçtiğimiz günlerde İçişleri Bakanı Süleyman Soylu bir TV programına konuk olmuş ve Ümit Özdağ için “İstihbarat elemanı olduğu apaçık bellidir” demişti. Bakan Soylu'nun bu önemli açıklamasının ardından ne demek istediği gündeme gelmişti. Bu sorunun cevabını Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın bir röportajda kendinin verdiği ortaya çıktı. Özdağ 15 Aralık 2020 tarihinde bir televizyon kanalında sunucu Jülide Ateş’in konuğu oluyor ve İsrail ile ilişkilerin yanı sıra MOSSAD ile ilgili sorulara bakın nasıl cevap veriyor. "MOSSAD İLE GÖRÜŞMÜŞ OLABİLİRİM!" “İsrail’e gittiğimiz zaman, hiçbirine tek başıma gitmedim, hep kadro olarak gittik. Belirli bir düşünce kuruluşu görüşmesi çevresinde yani… Giderken yanımda Türkiye’nin eski hava kuvvetleri komutanı, kuvvet komutanları vardı, eski helikopter filoları komutanı vardı. Eski MGK genel sekreteri vardı. Yani tek başıma gidip turistik tatil yapmadım. Mescid-i Aksa’ya gittim, dua da ettim. Ama MOSSAD’a gidip MOSSAD ile görüşmedim. MOSSAD’cılarla görüşmüş olabilir miyim? Tabii görüşmüş olabilirim, toplantılara geliyorlar ve mesela askeri istihbaratın, İsrail askeri istihbaratının şefi tuğgeneral geldi bir brifing verdi."

1 yıl önce

Darbeci Muzaffer Özdağ'ın oğlu Ümit Özdağ’ın ekibinden 27 Mayıs’ta Adnan Menderes’e iğrenç küfürler…

Son dönemde sığınmacılarla ilgili yaptığı çıkışlarla ABD’nin Türkiye’deki kaos planlarını körükleyen Ümit Özdağ’ın Türkiye’ye olan düşmanlığı genetik mi? 27 Mayıs darbesinin cuntacılarından Muzaffer Özdağ’ın oğlu olan Ümit Özdağ, babasının kanlı ayak izinden yürüyor. Türkiye’de Soros fonuyla ABD çıkarları doğrultusunda faaliyetler yürüten Özdağ’ın trol ekibi, Demokrasi Şehidimiz Adnan Menderes’le ilgili skandal ifadeler kullandı. “MERKEZ SAĞCILARDAN KURTULMA FORMÜLÜ” Ümit Özdağ’ın Soros fonuyla beslediği troll ekibi, 27 Mayıs darbesinin yıldönümünde skandal ifadelerle darbe çağrısı yaptı. Özdağ’ın babasının da dahil olduğu 27 Mayıs cuntacıları tarafından idam edilen demokrasi şehidimiz Adnan Menderes’in darağacındaki fotoğrafını paylaşan Özdağ trolleri iğrenç ifadeler kullandı. Sosyal medyada Ümit Özdağ için çalışan ‘Pertvrbatorvs’ isimli troll hesap tarafından paylaşılan skandal içerik kısa sürede Özdağ’ın destekçisi olan pek çok hesap tarafından da paylaşıldı. MENDERES’E KÜFÜR VE HAKARETLER Türk demokrasi tarihinin utanç günlerinden olan 28 Şubat’ta darbe heveslisi generaller ile sürekli toplantılar yapan Ümit Özdağ, bugün de Türkiye’de göçmenleri hedef alarak bir kaos çıkarma planına öncülük ediyor. Özdağ’ın troll ekibine bağlı sosyal medya hesapları, yaptıkları paylaşımlarda darbeyi ve darbecileri överken demokrasi şehidi Adnan Menderes’e ise ağır küfür ve hakaretlerle saldırıyor. İşte o paylaşımlar:

1 yıl önce

Kılıçdaroğlu'nun kılavuzu yine PKK: Devlete değil onlara inanıp teröristin DNA raporunu istedi

Mersin’in Mezitli ilçesinde bulunan polisevine 26 Eylül'de saldırı gerçekleştiren iki terörist öldürüldü. Öldürülen teröristlerden birinin Zozan Tolan kod adlı Dilşah Ercan olduğu tespit edildi. Terör örgütü PKK, saldırıyı üstlenen bir açıklama yaptı. Örgütün açıklamasında öldürülen teröristler arasında Dilşah Ercan'ın bulunmadığı öne sürüldü. PKK'DAN SONRA AYNI AÇIKLAMA KILIÇDAROĞLU'NDAN PKK'nın bu açıklamasının ardından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da benzer bir söylemde bulundu. Sosyal medya hesabından paylaşımda bulunan Kılıçdaroğlu, partisinin geçmişte hazırladığı 'tutuklu gazeteciler' raporunda 'mağdur gazeteci' olarak nitelendirdiği terörist Ercan'ın saldırıyı gerçekleştirmediği imasında bulundu. Devletin değil terör örgütünün açıklamasına itimat eden Kılıçdaroğlu, "Çıkın ve teröriste ait DNA raporunu açıklayın" dedi. https://twitter.com/kilicdarogluk/status/1575561198317490176?s=46&t=m6I4-4bT-S5vmfqE27lTAQ

1 2 3 4 5