03 Mayıs Cuma 2024
1 yıl önce

Boğaziçi Üniversitesi: 900 yeni öğrencimizin barınma sorunu yaşadığı iddiası doğru değil

Boğaziçi Üniversitesi, bu sene İstanbul'daki kira artışları nedeniyle üst sınıflardaki öğrencilerden gelen yurt talebinin geçen yılların ortalamasının 700 kişi üstünde olmasına rağmen bu öğrencilerin tamamına yurt imkanı sağlandığını, kamuoyuna yansıtılan "900 yeni öğrencinin barınma sorunu yaşadığı" iddiasının doğru olmadığını bildirdi. Üniversiteden yapılan açıklamada, kamuoyunda Boğaziçi Üniversitesinde öğrencilere yeterli barınma imkanının sağlanmadığı yönündeki iddiaların doğru olmadığı belirtildi. Boğaziçi Üniversitesinin, İstanbul'da öğrenci sayısına oranla en fazla yurt imkanı sağlayan kamu üniversitesi olduğu, bu sene de üniversitenin yurt kontenjanının 300 kişi arttırıldığı aktarılan açıklamada, şu ifadelere yer verildi: "Öğrencilerimiz sosyoekonomik durumlarına göre ve şehir dışından gelen öğrenciler önceliklendirilerek, yurtlarımıza yerleştirilmektedir. Bu kriterler göz önünde bulundurularak 11 farklı yurdumuza bu sene toplam 3 bin 874 öğrenci yerleştirilmiştir. Bu sene İstanbul'daki kira artışları nedeniyle üst sınıflardaki öğrencilerimizden yurt talebi geçtiğimiz yılların ortalamasının 700 kişi üstünde olmasına rağmen bu öğrencilerin tamamına yurt imkanı sağlanmıştır. Kamuoyuna yansıtılan 900 yeni öğrencimizin 'barınma sorunu yaşadığı' iddiası doğru değildir. Bu öğrencilerin önemli bir kısmı Gençlik ve Spor Bakanlığı koordinasyonunda başta Anadolu Hisarı Kampüsümüzün içindeki yurt olmak üzere çeşitli KYK yurtlarına yerleştirilmiştir. KYK yurt sonuçları bugün açıklanmıştır." Açıklamada, diğer barınma seçeneklerini değerlendirebilecek öğrencilere imkan tanımak için bu sene üniversitenin yurt sonuçlarının erken açıklandığı, açıklanan yerleştirme sonuçlarının Kandilli Yurdu için ön yerleştirme sonuçları olduğu, ek yerleştirmelerle alakalı açıklamaların gelecek günlerde yapılacağı bildirildi. Farklı bir barınma imkanı bulamayan öğrencilerin, kalan kontenjanlara yine aynı kriterlere göre yerleştirileceği aktarılan açıklamada, "Kamuoyunu meşgul eden planlı karalama kampanyalarının aksine üniversitemiz öğrencilere barınma imkanı sağlanması konusunda örnek bir kamu üniversitesidir" ifadesine yer verildi.

1 yıl önce

İYİ Parti'den istifa edip AK Parti'ye geçen İsmail Ok, Yarkadaş'ın iddiasını doğruladı

CHP İstanbul milletvekili Gürsel Tekin'in "HDP'ye bakanlık" vaadinin ardından ortaya saçılan Eski CHP'li milletvekili Barış Yarkadaş ile İYİ Parti arasındaki 'İhale' tartışmasında tansiyon düşmüyor. Barış Yarkadaş, son olarak kendisi hakkında suç duyurusunda bulunan İYİ Partili isimlerin aldıkları ihaleleri tek tek saydı ve kirli çamaşırları ortaya döktü. Yaşananlar merakla takip edilirken AK Parti Balıkesir milletvekili İsmail Ok da konuyla ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu. "HEM İHALE ALACAKSIN..." İhale skandalında ilk olarak Yarkadaş "HDP'lilerin verdiği oylarla belediye başkanları seçilecek, o belediye başkanlarının dairelerinde daire başkanlarınız oturacak, genel müdürleriniz olacak, ihaleler alınacak sonra da diyeceksiniz ki 'Biz HDP'yi meşru saymıyoruz.' HDP'yi meşru saymıyorsan kardeşim o zaman HDP'lilerin verdiği katkıyla belediyelerde daire başkanlığı da yapmayacaksın, genel müdürlüğü de kabul etmeyeceksin. Bu nasıl bir siyasi tavırdır." diye konuşmuştu. "SEN İHALE ALIYORSAN BUNU ELEŞTİRİRİM" İYİ Parti adına Parti Genel Sekreteri Uğur Poyraz'ın suç duyurusunda bulunması üzerine Yarkadaş, suç duyurusuna bir TV programının canlı yayınında zehir zemberek sözlerle yanıt verdi. Yarkadaş "HDP'yi yok saydığınız, takdirde Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanamazsınız, böyle bir iddianız olmadığı anlamına gelir. İkincisi, bu ülkenin eşit yurttaşlarına karşı ayrımcılık yaparsınız. Had bildirme işi çıktı, benimle ilgili tweet yazıyor İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı 'Haddini aştı' diyor. Ne haddine senin ben gazeteciyim her türlü düşüncemi ifade ederim. Sen İYİ Partili olarak CHP'li belediyeden ihale alıyorsan bunu eleştiririm" ifadelerini kullandı. 107 MİLYONLUK İHALE! Yarkadaş ayrıca gündeme bomba gibi düşen ihale iddiasının detaylarını paylaştı. İşte o bomba açıklamalar şöyleydi: Bir Milletvekili partisinin ittifak ortağı olduğu bir belediyeden ihale almamalı, bir partinin yöneticisi de ihale almamalı, o zaman siz siyasi etiğe aykırı davranmış olursunuz. AK Parti'ye yönelik tüm eleştirilerimiz boşa çıkar. İYİ Parti'de Koray Aydın ve Yavuz Ağıralioğlu'na yakınlığıyla bilinen Samsun Milletvekili Bedri Yaşar, 2021 yılının mart ayında sahibi olduğu Oğuz Ata Mimarlık Mühendislik firması aracılığıyla Ankara Büyükşehir Belediyesi'nden 107 milyon liralık ihale alıyor. MİLLETVEKİLİ DANIŞMANI İŞE ALIMLARDA AKTİF! Çankaya Beytepe'de imar düzenlemesi yapılıyor bu da Büyükşehir Belediyesi'nden geçiyor burada bakıyorsunuz İYİ Parti Milletvekilinin eski ortağı var, bir başka Milletvekilinin danışmanı belediyelerde işe alımlarda çok aktif olduğunu görüyoruz. İBB Ağaç A.Ş. var, başına bir orman mühendisi getiriliyor Ali Sukas. Beyefendinin eşi Berna Hanım İYİ Parti'de Genel Başkan Yardımcısı. Bir bakıyorsunuz 1 aydır oradaki işçiler grev yapıyorlardı peki Ali Sukas'ı İYİ Parti nasıl gidip denetleyebilecek? Ben kimseye iftira atmadım, bir tespit yaptım belgesini de ortaya koydum. O yüzden suç duyurusunu da doğal karşılıyorum. AK PARTİLİ İSMAİL OK: DAHA BÜYÜKLERİ DE VAR! İYİ Parti ve CHP arasındaki bu ihale skandalıyla ilgili AK Parti Balıkesir milletvekili İsmail Ok'tan çarpıcı açıklamalar geldi. İYİ Parti'den milliyetçilerin tasfiye edildiğini ve partinin Sorosçulara teslim edildiğini ifade ederek istifa eden Ok, Yarkadaş'ın sözlerinin buzdağının görünün yüzü olduğunu söyledi. "HANİ MİLLETVEKİLİ YAKINI İHALEYE GİREMEYECEKTİ?" Sabah'a konuşan İsmail Ok şunları söyledi: Ankara Büyükşehir Belediyesi'nde biraz önce de ifade ettiğiniz gibi, kamuoyuna da daha önce yansımıştı bunlar. Ama taban bunları yeni yeni öğrendiği için kamuoyunda daha çok dikkat çekmeye başladı. Bunlara oy veren kitlelerin rahatsızlığı nedeniyle gündemde daha uzun süre kalmaya başladı. O zaman sayın milletvekili, 'Bu ihaleyi çocuklar almış, benim haberim yok' gibi bir de kamuoyu ile dalga geçici, tiye alıcı, hafife alıcı cevap verdi. Hani siz hiçbir milletvekilinin yakını, bırak yakınını kendisi, ortağının bulunduğu ihalelere girmeyecekti, işe girmeyecekti. İYİ Parti'nin Başkanlık Divanı'nda görev yapıp da, büyükşehirlerde bir tarafta HDP'li, bir tarafta İYİ Partili bürokratlar CHP şemsiyesi altında, şu anda koalisyonu oluşturmuş durumdalar. "YARKADAŞ'I ŞİKAYET EDECEĞİNİZE MİLLETVEKİLİNİ İSTİFAYA DAVET EDİN" Bu güneşin balçıkla sıvanmayacağını, mızrağın çuvala sığmadığını gösteren bütün kamuoyunun gözleri önünde cereyan eden küçük bir olay. Daha büyükleri de mi var? Evet kesinlikle var, kesinlikle var. Siz Barış Yarkadaş'ı şikayet edeceğinize, o milletvekilini istifaya davet edin samimiyseniz. Siz Ankara Büyükşehir Belediyesi'nden nasıl olur da, bizim beraber yönettiğimiz Büyükşehir Belediyesinden ihale aldınız diye istifaya davet ettirmeniz lazım. Edemezler istifaya davet. Meral Akşener istifaya davet edemez. Çünkü beraber bu kurguları hayata geçiriyorlar. Onun için Barış Yarkadaş'a değil, aynanın karşısına geçip baksınlar, bak altını çiziyorum yüzleri kızarıyorsa o milletvekilini istifaya davet etsinler. Edemezler çünkü birlikte yapıyorlar bunu. Herkes o şeyden nemalanıyor.

1 yıl önce

Mahir Ünal: Seçimi anlık doğru stratejiler belirler

AK Parti, 2'nci 10 yıllık, 'siyasi vizyon belgesi' için hazırlıklarını sürdürüyor. AK Parti Grup Başkan Vekili Mahir Ünal, bu süreçte seçmenlerin dikkate aldığı hususları değerlendirdi. Ünal, 2023 genel seçim kampanyalarının 2018'e kadar yapılan seçim sürecinden farklı yapılacağını açıkladı. "1 yıldır çalışmalarını sürdüren bir strateji heyetimiz var" Mahir Ünal, "Seçim beyannamesi ile siyasi vizyon belgesi çalışmaları farklı. AK Parti Genel Merkezde, AK Parti Genel Başkan Vekili Numan Kurtulmuş’un başkanlığında yaklaşık 1 yıldır çalışmalarını sürdüren, bir strateji heyetimiz var. O strateji heyetinde çalışmalar devam ediyor." dedi. "AK Parti icraatların yüzde 85’ini gerçekleştirdi" Ünal, seçim beyannamesi ile ilgili ilk toplantının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında geçtiğimiz günlerde gerçekleştirildiğini hatırlatarak, "Bu toplantıda bugüne kadar yapılan seçim beyannameleri ile ilgili mukayeseli bir sunum gerçekleşti. Bu mukayeseli sunumda; AK Parti 2002 yılında neleri vaat etmiş, 2007, 2015, 2018 seçimlerinde neleri vadetmiş, bu vadettiklerinden ne kadarını gerçekleştirmiş? Bu oran yüzde 70 ile yüzde 90 arasında. AK Parti seçim beyannamelerinde vadettiği icraatların yüzde 85’ini ortalama gerçekleştirmiş. Şimdi genel merkez yeni bir seçim beyannamesi çalışmasını sürdürüyor. Aynı zamanda da yeni bir 'seçim vizyon belgesi' çalışması sürdürülüyor. 28 Ekim tarihinde AK Parti, 'seçim vizyon belgesi'ni açıklayacak. Bazen seçim beyannamesi ile seçim vizyon belgesi karıştırılıyor. 28 Ekim’de seçim vizyon belgesini Sayın Cumhurbaşkanımız açıklayacak." diye konuştu. "Seçim kampanyası hükümet sistemine göre yapılacak" Ünal, 2018'e kadar yapılan seçimlerin parlamenter sistemde gerçekleştiğini, 2023 genel seçim kampanyalarının ise Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne göre yapılacağını hatırlattı. "2014’ten sonra seçimin psikolojisi değişmeye başladı" Ünal, "Parlamenter sistem seçimleriyle, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi seçimlerinin bir farklılığı var. Hem kampanya mekaniği açısından bir farklılığı var, hem icraatlar, siyasi dil, siyasi partilerin durduğu yer ve hükümetin durduğu yer. Parlamenter sistemde daha çok başbakan hükümet, aynı zamanda bakanların milletvekillerinden seçiliyor olması gibi bir özelliği vardı. Siyasete bir etkisi vardı. Şimdi ise bu seçimlerde cumhurbaşkanı ve kabinenin yaptığı icraatlar, çalışmalarla, partinin, genel merkezin siyasi perspektifi vizyonu ve Türkiye’nin geleceğine dair ortaya koyduğu siyaset. Bunlar üzerinde ciddi çalışmalar yürütüyoruz. Parlamenter sistemde kampanyalar daha çok konvansiyonel kampanyalardı. Dijital dönüşümün bir sonucu olarak, artık kampanyalar konvansiyonel olmaktan daha çok dijital kampanyalara dönüştü. Aslında biz bunu 2014’te çok net olarak fark ettik. 2014’e kadar seçimin psikolojisi, dili, ruhu oluşur ve seçim gününe kadar bu değişmezdi. Ama 2014’ten sonra seçimin psikolojisi, ruhu adeta her hafta değişmeye başladı." ifadelerini kullandı. "Seçimi anlık doğru stratejiler belirler" Ünal, bugün daha çok sosyal medya platformlarının bir sonucu olarak gün be gün seçimin psikolojisi, ruhu ve atmosferinin değiştiğine işaret ederek, "Bu da kampanyaları daha dijital, daha akışkan, daha stratejik ve günlük strateji belirlenmesi gereken kampanyalar haline getiriyor. Hele hele Türkiye’nin dezenformasyona maruz kalan ülkeler sıralamasında birinci sırada olması, yani bir anda ortaya atılan bir iddia biranda bütün gündemi değiştirebiliyor. O yüzden bütün siyasi partilerin kaçınılmaz olarak kampanya planlamalarını, akışkan, dijital ve anlık stratejilere dayalı olarak yürütmesi gerekiyor. O yüzden biz bir yıl öncesinden strateji heyetimizi oluşturarak toplantılarımızı haftalık yapıyorduk. Seçim yaklaştıkça bu toplantılar 3 gün, 2 gün ve günlük toplantılara dönüşecek. Çünkü seçimi anlık doğru stratejiler belirler. Özellikle son 5 aydır biz doğal olarak sahadan da anlık geri bildirimler alıyoruz. Aynı zamanda ortaya konulan paydaş algı haritalarıyla; 7 -8 parametrede farklı seçmen paydaş gruplarının, algılarının, taleplerinin değişkenliğini ve buna uygun yeni stratejiler ve buna uygun yeni arzlar oluşturmak gerekiyor." dedi. "Dünya Erdoğan’ın çözümcü liderliğini takdir ediyor" Mahir Ünal, son 5 ayda AK Parti’nin, oylarının yükseldiğine dikkat çekerek, "Bu 6’lı masanın ortaya herhangi bir şey koyamamış olması, yine kendi içlerinde bir uyum yakalamamış olmaları ve vatandaşın, 'daha kendi ilişkilerini yönetemeyenler, ülkeyi nasıl yönetecekler?' algısına sahip olmaya başlaması karşı tarafta ciddi bir erime ortaya koymaya başladı ki özellikle Sayın Cumhurbaşkanımızın Türkiye ölçeğinde son 20 yılda ortaya koyduğu çözüm kapasitesi bugün artık küresel ölçekte işlemeye başladı. Yani tahıl krizinden esir askerlerin mübadelesine kadar bir çok konuda dünya artık Recep Tayyip Erdoğan’ın, çözümcü liderliğini takdir ediyor, tebrik ediyor. Türkiye’nin dış politikada ortaya koyduğu bu performans içeride de en çok ihtiyaç duyulan güven duygusunu pekiştiriyor. Ekonomi tamamen güven duygusuna dayalı bir parametreden de oluşuyor. Önümüzdeki süreçte daha da hızla sahada oylarını artıran, en son toplu konut hamlesi aynı zamanda bir sosyal proje niteliği taşıyor. Aile Bakanlığımız üzerinden aile destek paketleri insanlarımızın yardımına koşuyor. Avrupa çok ciddi bir kışa hazırlanırken, hem gıda krizi hem enerji krizi konusunda zorluklarla yüzleşirken bizim önceliğimiz vatandaşımızı herhangi bir şekilde kimseye muhtaç etmeden, temel ihtiyaçlarını karşılayarak rahat ettirmek. Bununla ilgili de cumhurbaşkanımız hükümet çalışmalarını yürütüyor. Önümüzdeki süreçte de daha ciddi bir toparlanma bekliyoruz." ifadelerini kullandı. "Milletvekilliği aday belirleme sürecinde hassas davrandık" Ünal, 2023 seçimlerinde oluşturacakları milletvekili aday listelerini belli kriterleri esas alarak yapacaklarını dile getirerek, "AK Parti olarak biz milletvekilliği aday belirleme sürecinde hep çok hassas davrandık. Bir kendi ilinde karşılığı olan itibarı olan ve Ankara’ya geldiğinde TBMM çalışmalarına katkı sunabilecek profilleri seçtik hep." diye konuştu. "CHP’de seçmenin oyu yüzde 24-25 bandında" Ünal, barajın yüzde 7’ye çekilmesiyle beraber illerde 2018 oy oranları üzerinden bir simülasyon yapılabileceğini ifade ederek, "Çünkü anketler üzerinden seçim sonuçlarını okumak bize sadece fikir verir. Çünkü oy verme davranışı dediğimiz şey kabine'ye girdiğinizde ortaya çıkar. Seçmenin anketlerde verdiği cevaplarla kabine girdiğinde ortaya koyduğu oy verme davranışı farklı davranışlardır. Bugün baktığımızda mesela AK Parti seçmeni oy verme davranışını rasyonel tercih modeline göre belirliyor. AK Parti’nin karnesine bakıyor, çözüm kapasitesine bakıyor, yaptıklarına bakıyor, rasyonel bir şekilde bir oy verme davranışı sergiliyor. CHP seçmenine baktığımızda; rasyonel tercih modeliyle oy verme davranışı göstermiyor. Bunu nereden biliyoruz? CHP’de, seçmenin oyu yüzde 24-25 bandında, ne olursa olsun karar değiştirmiyor olması kimlik temelli bir oy verme davranışı olduğunu gösteriyor. Önümüzdeki süreçte bu kış, rasyonel tercih modeline göre oy veren seçmenin kararlarında çok büyük bir etki oluşturacak." değerlendirmesinde bulundu.

1 yıl önce

Rus medyası: Erdoğan doğruladı, Tayfun dünyaya bir sinyal

Türkiye'nin Rize'den ateşlediği yerli balistik füze Tayfun'un testi, Yunanistan'ın yanı sıra Rusya'da da gündemden düşmüyor. Sinop açıklarındaki hedefi 7 dakika 38 saniye, yani 458 saniyede vuran Tayfun'u sayfasına taşıyan newpost.gr yayın organı, Türkiye'nin Ege Denizi'ndeki hava üstünlüğünü Yunanistan'a kaptırması nedeniyle yeni füze testinin öne çıkarıldığını savundu. Provokatif haberleriyle bilinen internet sitesi, "Türk basını Tayfun Tanagra ve hatta Araxos ile Andravida hava üslerine bile ulaşıyor" diye yazdı, 'Yunan şahinleri' diye tanımladığı savaş uçaklarının Türklerin ilk hedefi olduğunu ileri sürdü. newpost.gr'nin haberine göre, Türkiye Yunan jetlerini henüz havalanmadan 'yuvalarında' vurmanın batı komşusunu nakavt etmenin tek yolu olduğunu biliyor. "Korkunç Tayfun füzesinin etrafında muhtemel birçok hedefi varken komşular bizim Hava Kuvvetleri üslerimize odaklanıyor" diyen yayın organı, Yunan savaş uçaklarının yerde Türk füzelerini beklemeyeceğini savundu. 'Türk tehditlerinin arkasındaki korku: Ankara çaresizce panzehir arıyor' gibi provokatif bir başlık atan newpost.gr, havadaki Yunanistan üstünlüğünün Türkiye'nin bir numaralı kabusu olduğunu iddia etti. İnternet sitesine göre, Yunan F-16'larının Viper modeline yükseltilmesi ve Fransız Rafale jetlerinin satın alınmasıyla denge değişti. 'MAALESEF HER YERE SALDIRABİLİRLER' Yunan Eleftheros Typos gazetesi ise, 'Türkiye 1000 kilometre menzilli balistik füze elde ediyor' başlıklı haberinde yerli üretim Tayfun'un 500 kilometreden fazla mesafedeki hedefi paramparça ettiğini, şimdi İyon adaları dahil bütün Yunanistan'ı vurma kapasitesine sahip olduğunu yazdı. Yunan Genelkurmay Başkanlığı'na dayandırılan bilgileri aktaran Eleftheros Typos'a göre, test edilen Tayfun Bora füzesi ailesinden. Bora-1'in 280 kilometre menzile sahip olduğunu belirten gazete, haberine şu cümleyle devam etti: "Maalesef, Türk ordusu şimdi Yunanistan'ın her bölgesine saldırı yeteneğine sahip. Füzelerin değeri Ukrayna'daki savaşta kanıtlandı. Ve Yunanistan, son 13 yıldaki yetersiz siyasi liderler nedeniyle hiçbir yanıta sahip değil." 'ERDOĞAN DOĞRULADI!' Ukrayna'da bataklığa saplanan Rusya'da da gündem Tayfun füzesi. Rusya'nın resmi televizyonlarından Russia Today, 'Erdoğan Türkiye'nin yeni balistik füzesi Tayfun'un test edildiğini doğruladı' başlığını seçti. Russia Today, haberinde 18 Ekim'de gerçekleşen gizli test için Erdoğan'ın "Artık Tayfunumuz var ve bu bizim mesajımız" dediğini yazdı. Rus gazetesi Kommersant da Russia Today'le aynı başlığı kullandığı haberinde, "Bunu izlemekten mutluluk duyuyoruz" cümlesine yer verdi. 'Erdoğan doğruladı: Bu bizim mesajımız' diyen Komsomolskaya Pravda, Rize'den sabah 07.00 sularında ateşlenen Tayfun'un kat ettiği 561 kilometrelik mesafenin Türkiye için bir rekor olduğunu vurguladı. gazeta.ru internet sitesi, Tayfun füzesinin Karadeniz kıyısından ateşlendiğini belirtip teste dair daha fazla detayın henüz açıklanmadığını kaydetti. Yayın organı, "Daha önce Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis Türkiye'nin 'kırmızı çizgi'yi geçmemesi için uyarmıştı. Ankara'nın Rus üretimi S-300 hava savunma sisteminden keşif uçuşundaki Türk jetlerine füze fırlatmakla suçlamasıyla iki ülke arasındaki ilişkiler yaz sonunda gerildi" ifadesine yer verdi. Rus medyasından İzvestiya ise, 'Uzmanlar Erdoğan'ın Tayfun füzesi için sarf ettiği sözlerin dünyaya bir uyarı olduğunu düşünüyor' başlıklı haberinde, resmi haber ajansı Ria Novosti'ye konuşan Rusya Bilimler Akademisi Dünya Ekonomisi ve Uluslararası İlişkiler Enstitüsü'nün kıdemli araştırmacısı Victor Nadein-Raevsky'nin görüşlerine yer verdi. Victor Nadein-Raevsky, balistik füze denemesinin Türkiye'nin kendi silahlarını üretmesinde 'bağımsız bir sınıra' ulaştığını gösterdiğini dile getirdi. Rus uzmana göre, Ankara artık masraflarını kendi karşılayarak silah tedarikini güçlendirmeye hazır: "Yani, Türkiye'nin daha önce ilgi göstermediği bu balistik füzeler, yeni bir askeri üretim alanına giriyor. Ne kadar parlak olacak ve işe yarayacak, bileşenler seçilecek; tüm bunlar geleceğin soruları. Ancak ilk adım atıldı." Kıdemli araştırmacı Victor Nadein-Raevsky, son yıllarda özellikle Türkiye ve Azerbaycan karşıtı görüşleriyle Rus medyasında boy gösterdi. 'EGE DENİZİ'NE DOĞRU GİTMEDİ, AKDENİZE DE' Her akşam 'özel askeri operasyon' adını taktıkları Ukrayna işgalini tartışan Rus devlet televizyonu Rossiya-1'deki yorumcular da, geçen hafta Tayfun'u değerlendirdi. Kremlin'in baş propagandisti Vladimir Solovyov'un sunuculuğunu yaptığı programdaki konuklardan Semyon Bagdasarov, füze testinin ardından Moskova'nın yakın ilişkiler kurduğu Ankara ile ilişkilerine bir kez daha bakmasını önerdi. Semyon Bagdasarov, yerli balistik füzesini deneyen Türkiye'nin hamlesini 'çok tehlikeli bir akım' olarak tanımladı, "Ankara ile olan ittifakımıza farklı bakmamız gerekiyor" deyip ekledi: Daha önce birçok kez dile getirdim. Tayfun hangi yöne gitti? Ege Denizi'ne doğru gitmedi, Akdeniz'e doğru da. Rize'den ateşlendi, aynı zamanda Türkiye lideri Erdoğan'ın memleketi. Rize Sinop'un yanında. Geçen sefer Türkiye'nin Karadeniz Filosu'nun merkezinin orada olduğunu söyledim." Rus yorumcu, sözlerinin devamında Vladimir Putin'in sekiz yıl önce el koyduğu Ukrayna toprağı Sivastopol'u öne çıkardı: "Onlar Rize'den fırlattılar. Sinop'tan Sivastopol 300 kilometre uzaklıkta. Bazı nedenler yüzünden burada yalnızca kendimizi aldatıyoruz." Kırım Yarımadası'nın en büyük şehri Sivastopol, 2014'ten bu yana Rusların kontrolünde. Rusya'nın Karadeniz Filosu'nun ana karargahı da yine Sivastopol'da konuşlu. Ukrayna işgalinde 2 bini aşkın tank ve yüzlerce savaş uçağı kaybeden Rusya, Nisan ayında Karadeniz'de çok ağır bir darbe almıştı. Ukraynalıların fırlattığı füzeler, Karadeniz Filosu'nun amiral gemisi Moskva'yı vurmuş, Kremlin geminin battığını günlerce gizlemeye çalışmıştı. Ekim ayına gelindiğinde ise, bu kez Vladimir Putin'in en prestijli projesi Kerç Köprüsü havaya uçuruldu. Kırım'la Rusya ana karasını birbirine bağlayan köprü, Rus medyası tarafından yüzyılın inşaatı başlıklarıyla selamlanmıştı. Kilometrelerce uzaktan duyulan patlamayla Ukraynalıların 'nefret köprüsü' adını taktığı yapının bir kısmı Karadeniz'in sularına gömüldü. İngiliz Express gazetesi, programdaki diğer konuklardan Rusya-Türkiye ilişkilerini bir kez daha düşünmelerini isteyen Semyon Bagdasarov'un sözlerini 'Türkiye Rusya ittifakını 'tehlikeli füze testi'yle riske atıyor: Sivastopol'dan 300 kilometre' başlığıyla sundu. "Türkiye yeni güçlü füzesini test ederek Rus yorumcular arasında endişeyi tetikledi" diyen Express, Tayfun'un fırlatılmasının Semyon Bagdasarov'u paniğe kapıldığını yazdı. Solovyov'un programda Orta Asya uzmanı olarak tanıttığı Ermeni asıllı Bagdasarov, tıpkı Victor Nadein-Raevsky gibi daha önce de Türkiye karşıtı yorumlarıyla göze çarpmış bir isim. Ukrayna medyası ise, Semyon Bagdasarov'un eski bir Duma üyesi olduğunu hatırlatıyor ve Rusya'da çoğunlukla siyasi araştırmacı kimliğiyle ekranlara çıkarıldığını belirtiyor.

1 yıl önce

Devlet Bahçeli: AK Parti’nin siyasi parti ziyaretleri doğru bir adım… CHP neyse de HDP odur

İşte Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkanlar... Değerli arkadaşlarım, muhterem misafirler, sayın basın mensupları, haftalık olağan meclis grup toplantımız nedeniyle yapacağım konuşmama geçmeden evvel hepinizi selamlıyorum. Televizyon ekranlarından, radyo kanallarından toplantımızı takip eden aziz vatandaşlarımıza en kalbi selamlarımı iletiyorum. Doğan her canlının vakti geldiğinde taşıdığı ruh emanetini teslim etmesi mukadderdir, bundan kaçış yok. Büyük halk ozanımızın Aşık Veysel'in vurguladığı gibi 'Can kafeste durmaz uçar, ay dolanır yıllar geçer, dostlar beni hatırlasın' Mühim olan duayla, şükranla hatırlanmaktadır. Selanik'teki ahşap evde doğup cumhuriyetin doğuşunu sağladı. Gün geldi tıpkı kargalar gibi düşmanı da İzmir'e kadar kovaladı. Türk milletinin istikbal ve istiklali onun emsalsiz mücadelesiyle, anıtlaşmış yüksek ülküleriyle pırıl pırıl parladı, milletini yetim bırakmadı. Bütün eğitim süresinde büyük bir kumandan vasfının hamurunu yoğurdu. Atatürk demek üstün nitelikli bir dava adamı demektir. Atatürk demek milli mücadelenin başı, cumhuriyetin başarısı demektir. O bir insandır, kuşkusuz fanidir ve şimdi naciz vücudu vatan toprağına emanettir. Bizzat kendisi demişti ki "Doğuşumdaki tek olağanüstülük Türk olmak, dünyaya gelmektir" Atatürk kurucu bir liderdir, ilk Cumhurbaşkanımızdır. Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Gazi Mustafa Kemal Atatürk de tıpkısının aynısıdır. Türk devlet zincirinin halkaları birbiriyle iç içe geçmiştir. Gazi Mustafa Kemal Türkiye Cumhuriyeti'nin ortak kıymetidir. Türk milliyetçiliği, Türkiye'nin bağımsızlığını temin etmekle kalmamıştır. Atatürk liderliğindeki kurucu kahramanlar, sömürgeciliğe karşı Türk milletinin iradesini Türk milliyetçiliğiyle perçinlemişlerdir. 10 Kasım bir matem günü değil, yaşanmış onca hadisenin bir ifade günüdür. 2 gün sonra vefatının 84. yıldönümünü anacağımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk, milletine sevdalı bir devlet adamıdır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün emanetleri MHP ve Cumhur İttifakı'ndadır. Bu milli emanetlere asla leke sürdürülmeyecektir. Aziz Atatürk'ü minnetle yad ediyorum. Biz hepsinden razıyız, ruhları şad, mekanları cennet olsun niyazındayım. Arsız ve ahlaksız bölücüler hesap verecekler, Aziz Atatürk'ün en büyük eserim dediği Türkiye Cumhuriyeti sonsuza kadar yaşayacak ve yaşatılacaktır. Tarihimizin her noktasında derinlere tutulmuş manevi bir hissiyatın berrak izlerini görmek mümkün ve muhtemeldir. İhmal edemeyeceğiz bir gerçek varsa o da şudur; bizim için milli hafızada yer etmiş her toprak vatandır. Artık sızlanmaya gerek yoktur. Türk milleti belini doğrultmuştur. Dünyanın konuştuğu bir Türkiye tablosu karşımızda asılıdır. Mağdurların sesi olan bir Türkiye gerçeği hepimize bir gurur yaşatmaktadır. Ülkemiz uzadıkça uzayan bir köprü, bir kucaklaşma sahası, ümitleri yeşerten bir yardımseverlik şahikası olarak sivrilmiştir. Aktif ve atılgan bir diplomasiye müdahil bir Türkiye'ye ulaşılmıştır. Yegane kuvvet Türk milletidir, Cumhur İttifakı'dır, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'dir. Türkiye siyaset eliyle pergelin sabit ayağını başkent Ankara'ya koyup diğeriyle 360 derecelik bir bakış açısına erişmiştir.  TAHIL SEVKİYATI KRİZİNİN AŞILMASI Tahıl sevkiyatı durdurulmuştu. Kapanan tahıl koridoru Sayın Cumhurbaşkanımızla Rusya Başkanı Putin'in görüşmesi sonucu tekrar açılmıştır. Hatta Sayın Erdoğan ile Putin arasında varılan mutabakata göre tahılın Afrika ülkelerine ücretsiz nakli kararlaştırılmıştır. Çok şükür açlar doyurulacaktır. 10 milyon tondan fazla tahıl taşınmıştır. Yüzde 13'lük kısmı Afrika ülkelerinin hissesine düşmüştür. Sosyal ve ekonomik alaboralar gittikçe yaygınlaşmaktadır. Türkiye tahılın diğer ülkelere eriştirilmesi konusunda tüm dünyaya insanlık dersi vermektedir. İnsan haklarını sözde değil özde ve samimiyetle savunan ülke Türkiye'dir. Türkiye bu alanda bayrak gibi dalgalanmaktadır. Bu mesele iman meselesidir. Biz kalp gözünden bakıyoruz, Batı kâr gözüyle bakıyor. Bilinmelidir ki mazlumların çığlığını duymayanlar sağır değil sahte ve samimiyetsiz odaklardır. Aynı şeyi petrol zengini bazı İslam ülkelerinin yöneticileri için de söylemek ahlaki tutarlılık gereğidir. Türkiyemizle iftihar ediyoruz. Mensubiyetinden onur duyduğumuz milletimizle övünüyoruz. Fırsat kollayanlarla çetin bir hesaplaşmaya girmekten asla kaçınmayacağımızı açık seçik haykırıyoruz. Zaman Türkiye zamanıdır, zemin Türk vatanıdır. Zafer ise Türk milletinindir. Hep birlikte yapacağız. ABD'DEKİ ARA SEÇİM Bugün ABD'de ara seçimler yapılacaktır. 435 sandalyeli Temsilciler Meclisi'nin tamamını oylarıyla belirleyecektir. ABD, sosyal, ekonomik ve siyasi kördüğümün pençesindedir. Siyasetteki sert kutuplaşma ABD'yi kuşatmıştır. Başkan Biden, cumhuriyetçilerin Temsilciler Meclisi'nde çoğunluğu kazanmasıyla kendisi hakkında azil süreci başlatılacağını açıklamıştır. Biz demokratik süreçlerin harfiyen işlemesini temenni ediyoruz. Kaos içindeki bir ABD'nin, dünyanın diğer ülkelerine de tesiri olacağını düşünüyoruz. Brezilya'da seçimler yapılmış, 11 yıl aradan sonra Lula yeniden başkan seçilmiştir. Ayrıca Kore Yarımadası'nda gerginlik günbegün tırmanmaktadır. Doğu Asya küresel mücadelelerin ağırlık merkezlerinden birisi haline dönüşmüştür. Pakistan Eski Başbakanı'na yapılan suikast girişimi yeni bir çatlak eklemiştir. Bu ülkede derin anlaşmazlıkların kapağı iyice açılmıştır. Avrupa ülkeleri yaklaşan kış aylarından dolayı ısınma nedeniyle panikleyip kıvranmaktadır. Türkiye bu konuda çok rahattır. NATO'nun Madrid Zirvesi'nde imza alınan muhtıra ile İsveç ve Finlandiya'nın terörle aralarına nasıl mesafe koydukları incelenmesi gereken bir konudur. Henüz ikna edici bir sonuç alınmış veya görülmüş değildir. İsveç iş muhalefeti PKK/YPG'nin kontrolündedir.  NATO GENEL SEKRETERİ'NE TEPKİ NATO Genel Sekreteri'nin TBMM'de nasıl bir karar alacağını dikte etmesi bize göre edepsizliktir. Stoltenberg’in dili buyurgandır ve yaralayıcıdır. TBMM’de ne yapacağını, nasıl karar alacağını dikte etmesi bize göre edepsizliktir. Kararımızı alırken Türkiye’nin çıkarlarına bakarız. NATO Genel Sekreteri boyunu aşan sularda kulaç atmaktan vazgeçmeli. Hakimiyet kayıtsız, şartsız milletindir. Türkiye oyalanıyorsa millet asla teslim olmayacaktır. Sayıları 6 mı 7 mi yoksa 8 mi olduğu bile muamma olan zillet dedikodunun anaforuna düşmüştür. Bu savrulmaya siyaset diyen zillet ittifakı demokrasinin cellat başıdır. Millet namına bu tespitleri yapmak ana görevimizdir. Doğruya doğru demeyi inançla sürdüreceğiz. Lütfen bir an olsun şu söylediklerimi gözünüzün önünde canlandırmanızı istiyorum. Almanya'nın ana muhalefet partisi başkanı İstanbul'a gelse ve video kaydı yapıp ülkesine verip veriştirse ne düşünürdünüz? Bu manzaraların size göre gerçekleşme ihtimali ne kadardır? Böyle bir zillete düşmeleri akla ve mantığa muhakkıf mıdır? Bunların hepsi CHP'nin Genel Başkanı Kılıçdaroğlu yapmış ve imkansızı başarmıştır. Kılıçdaroğlu, özel görevle yetkilendirilmiş taşeron bir siyasetçidir. Bu görev Atatürk'ü itibarsızlaştırma ve CHP'yi silme görevidir. Bu görevin temelinde Dersim İsyanı'nın rövanşını almak yatmaktadır. Kılıçdaroğlu'nun hiçbir söz ve eylemi CHP'nin geçmiş genel başkanlarıyla bağdaşmamaktadır. ABD'den sonra Birleşik Krallık'ta soluğu alan Kılıçdaroğlu hezeyan nöbetine girmiştir. Kayıp 8 saatin hemen ardından Birleşik Krallığın sokaklarında kendisini ve partisini rezil etmiştir. Bir ara Londra tefecilerine ağzına geleni söyleyen Kılıçdaroğlu bu kez tefecilerin kafesine girmiştir. Türkiye'nin gri listede olduğunu lanse eden Kılıçdaroğlu bizim için simsiyah bir şahsiyettir, iftira madenidir. Birleşik Krallığın gri listede olduğunu bilmeyecek kadar Türkiye karşıtıdır. 342 milyar dolarlık teknoloji yatırımı yapan bir grupla buluşmuş. Gençlere seslenen Kılıçdaroğlu ihtiyaçları olan parayı bulduğunu söylemiş. Trajikomik bir Film senaryosu değildir. Kılıçdaroğlu'nun anlata anlata bitiremediği temiz para mavrasının perde arkasında kanlı bir geçmiş, çalınmış emekler, gasp edilmiş servetler vardır. Temiz para derken Türkiye'yi narko devlet olarak ispiyonlayan Kılıçdaroğlu, sömürgeciliğin inzibat görevlisidir. 1 değil 1000 kere yazıklar olsun diyorum. Hiç mi etrafında sevenin kalmadı? Temiz bahanesiyle peşine düştüğün parayı, emirler listesine tutuşturan kim sana tamam diyecek? O temiz dediğin paraya yılın başında tefeci parası diyordun. Boş değirmenden arıyorsun, bir yanında et kavuruyor diğer yanında harman savuruyorsun. Türk milletinin her kuruşu temizdir, helaldir, alın teridir. Türk milleti cebi para dolsun diye ruhunu kiraya asla vermeyecektir. Türkiye'yi sağda solda parti odalarında kara parayla itham edenler, Türk polisine uyuşturucu ticaretiyle ilgili çamur atan kim olursa olsun bizim gözümüzde tescilli vatan hainidir. Bu çok kirli bir FETÖ ağzıdır. Kılıçdaroğlu'nun söylediği söze bakın, girdiği ilişki ağına bakın. Kılıçdaroğlu kara para incelemek istiyorsa HDP'yi incelesin. Sandık Londra'da, Washington'ta kurulmayacak. Türk milleti Türkiye'yi karalayanlara demokrasi meydanını dar edecektir. Sayın Kılıçdaroğlu burada sana ekmek yoktur. Zillet ittifakını Türk milleti geri gelmemek üzere götürecektir. AK PARTİ'NİN HDP İLE GÖRÜŞMESİ Başörtüsünü güvenceye alan anayasa değişikliğini sonuna kadar destekliyoruz. Bizim görüşümüz bellidir, karar ve irademizde değişiklik yoktur. Bu değişikliği ya TBMM'de ele alıp sonuca gidelim ya da halk oylamasına gidelim. Bu iki seçeneğe de hazırız. Bu arada AK Parti heyetinin Meclis'te grubu bulunan siyasi partileri ziyaret etmesi son derece doğal bir adımdır. HDP ile niye görüşülmüş, günlerdir cevabı aranan sorular bunlardır. HDP'ye nasıl baktığımızı tekrar etmeye tenezzül etmiyorum. Bizim gözümüzde HDP neyse CHP de odur ve aynısıdır. Bizim görüşüldüğüne değil makul ve demokratik çözümün nasıl olacağına bakıyoruz. Kabağa değil öze odaklanıyoruz.  Fitne tezgahı açanlara, bozguncu telkinlere, ikiyüzlü tahriklere, oyun içinde oyun kuranlara Cumhur İttifakı'nı sorgulayanlara kapalıyız, alayına birden yüzümüzü dönmüş durumdayız. Topuna diyorum ki haydi başka kapıya. MHP'yi eleştiren malum basın mensuplarına sesleniyorum; nereye gidiyorsanız gidin.

1 yıl önce

CHP’li Murat Bakan, Şehit Savcı Kiraz’ın katili DHKP-C’li terörist Bahtiyar Doğruyol’u anma töreninde

Fetullahçı Terör Örgütü’nün sosyal medyada Türk Polis Teşkilatı aleyhine yürüttüğü kirli algı oyunlarının işbirlikçisi olduğu tespit edilen CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan’ın skandallarına bir yenisi daha eklendi. FETÖ’cü teröristler ile birlikte Türk Emniyet Teşkilatı’nı hedef alan Bakan’ın, Şehit Savcı Mehmet Selim Kiraz’ın katillerinden olan DHKP-C’li terörist Bahtiyar Doğruyol’u anma eylemine katıldığı ortaya çıktı. DTCF’DE TERÖRİST ANMA TÖRENİ Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi’nde PKK ve işbirlikçi diğer marjinal gruplar tarafından düzenlenmek istenen  Bahtiyar Yayla’yı anma töreni, milliyetçi öğrenciler ile terör örgütü yandaşları arasında kavga çıkmasına neden olmuş ve üniversite karışmıştı. DTCF’DE TERÖR ESTİREN İSİM DTCF’deki olayları organize eden Osman Gürsel Şahin isimli öğrenci görünümlü örgüt yandaşının ise okulda bu kadar rahat davranmasının ardında siyasi destek olduğu çok geçmeden ortaya çıkmıştı. Okulda öğrenci görünümünde istediği gibi gezen, terör örgütlerinin propagandasını yapan Şahin’in kasten yaralamadan ve terör örgütü propagandası yapmak gibi pek çok suç kaydı da mevcut. DTCF’de terör estiren, güvenlik ve öğrencilere saldıran Osman Gürsel Şahin’in, terör propagandası faaliyetlerini yürütmek için okuldan mezun olmadığı, bilerek sınıf uzattığı da anlaşıldı. ARKASINDAKİ İSİM MURAT BAKAN ÇIKTI MLKP terör örgütünün propagandasını yapma suçundan da kaydı bulunan sözde DTCF öğrencisi Şahin’in en büyük destekçisinin ise Murat Bakan olduğu ortaya çıktı. Okulda terörist Bahtiyar Doğruyol için yapılan anma törenini organize eden ve okulun içinde her tarafa teröristin fotoğraflarını asan şahsın başı sıkıştıkça CHP’li vekilleri aradığı anlaşıldı. Bakan’ın, öğrenci görünümlü provokatörü sık sık üniversitede ziyaret etmesi ve düzenlediği eylemlere bizzat katılması okuldaki öğrencilerin de tepkisini çekmişti.   ÜNİVERSİTE YÖNETİMİNE BASKI YAPMIŞLAR DTCF’de yaptığı terör propagandası yüzünden defalarca okul yönetimi tarafından hakkında soruşturma açılan öğrenci görünümündeki provokatörün okuldan atılmasını ise her defasında CHP’li milletvekilleri önlemiş. Terörist Bahtiyar Doğruyol’un anma töreni esnasında karışan DTCF’ye gelen CHP milletvekilleri Murat Bakan ve Murat Emir, fakülte dekanının odasını basarak Şehit Savcı Kiraz’ın katili için anma töreni düzenleyen gruba yapılan müdahalenin durdurulması için üniversite yetkililerini tehdit etmişti.

1 yıl önce

Bakan Bozdağ'dan Kemal Kılıçdaroğlu'na 'Çocuk İstismarı' iddiaları ile ilgili yanıt! "Belli ki sana doğru bilgi aktarılmıyor"

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, “Adalet Bakanlığı olan biten hakkında sessiz kalmadı.Ama belli ki Sn.Kılıçdaroğlu’na doğru bilgi aktarılmıyor.O yüzden yaptığım açıklamayı bir de buradan yazayım: Çocuğun cinsel istismarı; din, ahlak, hukuk ve kültür dahil ne kadar mukaddes değerimiz varsa hepsini çiğnemektir. Çocuğun cinsel istismarı,bir insanlık suçudur. Mağdure Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunmuş, Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma açmış,gerekli tahkikatı yapmış, iddianame hazırlamış ve mahkemeye sunmuş, mahkeme iddianameyi kabul etmiş ve yargılama sürecini başlatmıştır. Yargılama süreci, kanunlarımızın öngördüğü usulde devam ediyor. Yargılama sonunda maddi hakikat,ortaya çıkacaktır. Yargıya güvenelim, yargılama sonucunu bekleyelim. Yargılama sonucunda hak da adalet de yerini bulacaktır.” açıklamasında bulundu.

1 yıl önce

Türkiye'den Taliban'ın kızlara eğitim yasağı kararına tepki: Böyle bir yasağı reddediyoruz doğru bulmuyoruz

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Ankara’da Yemen Cumhuriyeti Dışişleri ve Yurtdışındaki Yemenliler Bakanı Ahmed Awad Bin Mubarak ile ortak basın toplantısı düzenledi. Bakan Çavuşoğlu'nun açıklamalarından satır başları; "Yemen'e giremeyen AFAD temsilcilerimizin listesine Sayın Bakan'a verdik. Onların girmesiyle yardımlar daha da artacak. Güvenlik şartları geliştikçe yardımlarımız daha da artacak. TALİBAN'DAN KIZLARA EĞİTİM YASAĞI Kız öğrencilerine yönelik eğitim yasağı gerçekten bizleri derinden üzdü. Bu yasak İslami de değil insani de. Biz bu kararı reddediyoruz. Taliban’ın bu kararından vazgeçmesini bekliyoruz. Biz Afganlı kardeşlerimize eğitim, burs vermeye devam edeceğiz."

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10