26 Nisan Cuma 2024
3 yıl önce

Fahri hemşeri ilan edildi Van Gölü’nün uzaydan fotoğrafını çeken NASA astronotu Dünya'ya döndü

Dünyanın en büyük sodalı gölü olan Van Gölü’nün uzaydan fotoğrafını çeken ve bu nedenle son zamanlarda Türkiye’de adı sıkça duyulan NASA Astronotu Kate Rubins Dünya'ya döndü. Bugün itibariyle sorunsuz bir iniş gerçekleştiren Kate Rubins ve diğer iki meslektaşı, Kazakistan’ın Dzhezkazgan kasabasının güneydoğusuna sabah saatlerinde paraşütlerle güvenli bir şekilde indi. Rubins, 21 Nisan Çarşamba günü saat 15.15’te 185 günlük göreviyle ilgili basın toplantısında konuşacak. NASA’nın Houston’daki Johnson Uzay Merkezi’nden gelen haber konferansı, NASA Televizyonu, NASA uygulaması ve ajansın web sitesinde canlı yayınlanacak. Fahri hemşeri ilan edildi Van Gölü’nün uzaydan fotoğrafını çeken Astronot Kate Rubins’i Van Valiliği tarafından ’fahri hemşehri’ ilan edilmişti. Van Gölünün eşsiz fotoğrafını çeken Kate Rubins, Van Valisi ve Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Mehmet Emin Bilmez, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Rektörü Prof. Dr. Hamdullah Şevli ve Edremit Belediye Başkanı İsmail Say başta olmak üzere birçok yetkili tarafından Van’a davet edilmişti.

3 yıl önce

Covid-19: Dünyada haftalık en yüksek vaka sayısı kaydedildi

Geçtiğimiz hafta Covid-19 pandemisinin hayatımıza girdiği günden bu yana en kötü hafta olduğu açıklandı. Bloomberg’in Johns Hopkins Üniversitesi'nden alınan verilere dayandırdığı haberine göre, geçtiğimiz hafta dünya genelinde 5,2 milyon yeni Covid-19 vakası tespit edildiği açıklandı. Bu sayının pandeminin başladığı günden bu yana kaydedilen en yüksek haftalık vaka sayısı olduğu bildirilirken buna Hindistan ve Brezilya'daki Covid-19 varyantlarının etkili olduğu bildirildi. SON 3 AYDA 1 MİLYON CAN KAYBI Bir önceki haftalık Covid-19 vaka sayısı zirvesinin Aralık ayı ortasında görüldüğü bildirilen haberde, Covid-19 sebebiyle hayatını kaybedenlerin sayısının son 1 ayda 1 milyon kişi arttığının altı çizildi. Haberde aşı dağıtımındaki adaletsizlikten söz edilirken aşıların yüzde 40’ının dünya nüfusunun yüzde 11'ine sahip 27 ülkeye gittiğinin altı çizilirken vakalardaki artışın zengin ve fakir ülkeler arasındaki aşı adaletsizliği sebebiyle kaynaklandığı belirtildi. DSÖ GENEL DİREKTÖRÜ: PATENTLERDEN FERAGAT EDİN Afrika kıtasının dünyadaki aşı üretiminin sadece yüzde 2’sine sahip olduğu hatırlatılırken Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus, şirketleri aşının formülüne ilişkin patentlerden feragat etmeye çağırırken, bu durumun küresel üreticilerin aşıları çok daha hızlı üretmesine olanak tanıyacağını belirtti. Geçtiğimiz hafta Nobel ödüllü eski devlet yöneticileri de ABD Başkanı Joe Biden’ı aşı patentlerini askıya almaya çağırmış, aşı üretimini hızlandırmak amacıyla bunun hayati önemi olduğunu belirtmişti. Bu çağrıların ardından başta Pfizer ve Johnson & Johnson olmak üzere büyük ilaç şirketleri, Başkan Joe Biden'dan fikri mülkiyet hakları temelinde patentleri korumasını istemişti.

2 yıl önce

Dünya genelinde Kovid-19 vaka sayısı 150 milyonu geçti

Kovid-19 verilerinin derlendiği "Worldometers" internet sitesine göre, dünya çapındaki Kovid-19 salgınında tespit edilen vaka sayısı 150 milyon 34 bin 213'e yükseldi. ABD, 32 milyon 957 bin 255 ile en fazla vakanın olduğu ülke konumunda bulunuyor. Vaka sayısında bu ülkeyi, 18 milyon 368 bin 96 ile Hindistan, 14 milyon 446 bin 541 ile Brezilya, 5 milyon 565 bin 852 ile Fransa, 4 milyon 787 bin 273 ile Rusya, 4 milyon 751 bin 26 ile Türkiye, 4 milyon 411 bin 797 ile İngiltere, 3 milyon 994 bin 894 ile İtalya, 3 milyon 504 bin 799 ile İspanya, 3 milyon 351 bin 474 ile Almanya, 2 milyon 905 bin 172 ile Arjantin, 2 milyon 804 bin 881 ile Kolombiya, 2 milyon 776 bin 927 ile Polonya, 2 milyon 459 bin 906 ile İran, 2 milyon 333 bin 126 ile Meksika, 2 milyon 47 bin 838 ile Ukrayna, 1 milyon 775 bin 62 ile Peru, 1 milyon 657 bin 35 ile Endonezya, 1 milyon 626 bin 33 ile Çekya, 1 milyon 577 bin 200 ile Güney Afrika, 1 milyon 481 bin 323 ile Hollanda ve 1 milyon 184 bin 271 ile Şili izliyor. Kovid-19 nedeniyle dünya genelinde 3 milyon 158 bin 322 kişi yaşamını yitirdi, 127 milyon 546 bin 239 kişi virüsü yenerek sağlığına kavuştu. Halen 19 milyon 329 bin 652 Kovid-19 hastası tedavi altında bulunuyor.

2 yıl önce

Forbes: Türkiye, TCG Anadolu'yu dünyanın ilk gerçek drone uçak gemisi yapacak...

"Bir vinç-makara sistemini bir rampa ile birleştiren çok basit yöntem, Türk donanmasının yeni saldırı gemisi Anadolu'yu dünyanın ilk gerçek SİHA uçak gemisine dönüştürmesine yardımcı olabilir." 'Anadolu'dan kalkabilecek yerli savaş uçağı pek olası değil' "Bu düzenleme aynı zamanda Anadolu'nun insanlı uçaklar konuşlandırma ve fırlatmasını da sağlamalı, ancak Türkiye'nin hem (231.82 m uzunluğunda, 32 metre genişliğinde, uçuş güvertesi de 202 metre uzunluğunda olan) Anadolu'nun  güvertesinden kalkabilen hem de kaydadeğer miktar yakıt ve silah taşıyabilen bir uçak geliştirmesi pek olası değil." "Geminin merkez hattında bir vinç ve kasnak görülüyor. Kablo, güvertede pruva rampası boyunca, TB-2/3'ün fırlatılmaya hazır olduğu noktaya kadar uzanıyor. Vincin dronu güverte boyunca ve rampadan yukarı sürüklemesi öngörülüyor." "Bu, 6.5 metre uzunluğundaki TB-2/3’ün 100 beygir gücündeki motorunun itme gücüyle birleştiğinde, pervaneli SİHA'yı 300 kiloluk yükünün büyük kısmı veya tamamıyla havada uçurabilir." 'TB-2/3'ten daha ağır SİHA'ları fırlatamayabilir' "Fırlatma sistemi sadeliği içinde zarif. Sınırlamaları olduğu aşikar, ama Türk donanmasının hava kanadının çoğunluğu SİHA'lardan oluşan bir havacılık gemisinin dünyadaki ilk operatörü olmasına hizmet edebilir. Vinç-rampa kombinasyonu, SİHA'nın kendisi daha fazla beygir gücü sağlamadığı sürece TB-2/3'ten daha ağır SİHA'ları fırlatamayabilir." 'Aslında  F-35B için tasarlandı' "Ancak sistemin net bir avantajı var: Bazı alternatif drone fırlatma donanımlarının yapabileceği gibi güverteyi engellemiyor. Deniz kuvvetleri, en azından 1960'lardan beri sabit kanatlı keşif ve hedef insansız hava araçlarını uçak gemilerinden ve diğer büyük güverteli gemilerden kaldırıyor. Ancak bu insansız hava araçları genellikle bir rampada beşik pozisyonundayken roket iticilerinin ateşlemesiyle havalandı..." "Anadolu, dünyanın birçok havacılık gemisi gibi fırlatma düzeneğinden yoksun. Vinç ve rampa fırlatma yöntemi çare olabileceği gibi Anadolu gibi gemilerden uçmak için özel olarak tasarlanan savaş uçağı F-35B'nin programından Türkiye'nin çıkarılmasından ötürü de gerekli." 'Dağlık Karabağ'da başarısını kanıtladı' "Sadece birkaç modifikasyonla Anadolu, TB-2/3 SİHA'ları ve helikopterlerden oluşan iş görür bir hava kanadıyla donanabilir. Evet, gemi havadan havaya savaş uçağından mahrum kalır. Ama sofistike sensörleri, uzun havada kalma süresi ve küçük, isabetli mühimmatlarıyla TB-2/3, başarısı kanıtlanmış bir gözetleme ve vurma platformu." "Sonbaharda Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki kısa süren kanlı savaş sırasında Azerbaycan’ın TB-2'leri ve diğer insansız hava araçları yüzlerce Ermeni tankını, savaş araçlarını, toplarını ve hava savunma sistemlerini imha etti. Aynı tür bir robotik hava kampanyasının denizdeki bir mobil platformdan yürütüldüğünü hayal edin." 'İnsanlı hafif avcı uçağı Anadolu'ya uymayabilir' "Türk sanayisi, Anadolu ile de uyumlu olabilecek insanlı hafif avcı uçağı geliştirmeyi değerlendirmeye almıştı. Ancak Çin ve Rusya’nın rampadan fırlatılan insanlı avcı uçaklarıyla ilgili deneyimleri gösterge kabul edilirse, fırlatma mekanizmaları olmayan kısa bir gemiden faaliyet gösterecek Türk jeti felç edici performans sınırlamalarına uğrayabilir." "SİHA'lar ve onları havalandırmak için basit bir yöntem muhtemelen takip edilmesi gereken yol. Yapımı son aşamasına gelen Anadolu, 2022'de filoya katılabilir." 28 bin tonluk tonajı, 232 metre boyu, 58 metre yüksekliği ile TCG Anadolu'nun 5440 metrekarelik uçuş güvertesinin kısa mesafe kalkış-dikey iniş STOVL (Short Take Off-Vertical Landing) özelliği var. Haluk Bayraktar, Mart 2021'de yaptığı tanıtımda, 'TCG Anadolu için dikey iniş kalkış ve konvansiyonel iniş kalkış yapabilen SİHA geliştirdiklerini' duyurmuştu.

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Dünyadaki 7,5 milyarı aşkın insanın her birine İslam'ın değil, İslam düşmanlığının küresel bir tehdit olduğunu anlatmalıyız."

Erdoğan, Ankara ATO Congresium'da düzenlenen "1. Uluslararası Medya ve İslamofobi Sempozyumu"ndaki konuşmasına, kendisini dinleyenleri selamlayarak başladı. Uluslararası Medya ve İslamofobi Sempozyumu'nun insanlık, İslam alemi, Türkiye ve kurumları için hayırlara vesile olmasını dileyen Erdoğan, görüşleri, değerlendirmeleri ve tartışmaları ile sempozyuma katkı verecek olan herkese teşekkürlerini sundu. Kültür ve Turizm Bakanlığı ve İletişim Başkanlığı'nın desteğiyle RTÜK, Diyanet İşleri Başkanlığı, TRT, Erciyes Üniversitesi ve SETA tarafından düzenlenen bu toplantının icrasında emeği geçen herkesi tebrik eden Erdoğan, "Sözlerime, karşımızdaki meselenin İslamofobi yani 'İslam korkusu' değil, düpedüz İslam düşmanlığı olduğunu belirterek başlamak istiyorum. Evet, Batı başta olmak üzere dünyanın pek çok yerinde İslam düşmanlığı hastalığı tıpkı kanser hücresi gibi hızla yayılmaktadır." dedi. Tarih boyunca farklı dinlere mensup insanlar arasında rekabet, gerginlik, hatta çok kanlı çatışmaların olduğunu belirten Erdoğan, Anadolu'yu ve Kudüs'ü ele geçirme hülyası ile gerçekleştirilen ve uzunca bir süre devam eden Haçlı Seferleri'nin yol açtığı yıkımların dünya tarihinin seyrini değiştirdiğini hatırlattı. "Osmanlı'nın Viyana kapılarına kadar dayanan fetihleri sırasında bu çerçevede ne ecdadı ne bizi ne de torunlarımızı zan altında bırakacak hiçbir müessif hadiseye rastlanamaz." diyen Erdoğan, buna mukabil Batı'nın, Türklerin şahsında somutlaştırdığı doğulu toplumlara karşı kibrini ve kinini "oryantalizm" kavramı adı altında daima koruduğunu söyledi. Bunun son örneklerinden birinin de Avusturya Başbakanlık binasına terörist İsrail'in bayrağının çekilmesi olduğunu belirten Erdoğan, bunun nerelere vardığını çok rahat anlamanın mümkün olduğunu söyledi. Erdoğan, şunları kaydetti: "Esasen Osmanlı bakiyesi coğrafyalarda girişilen geniş siyasi ve kültürel değişim hareketleri, Batı'nın bu bölgedeki farklılıkları kendi formatı içinde eriterek yeniden kurgulama gayretinden ibarettir. Çevremize baktığımızda yer yer kısmi başarılarına rastlayabileceğimiz bu yaklaşım, içerdiği dini ve etnik ırkçılık sebebiyle geniş bir taban tutmakta muvaffak olamamıştır. Bu başarısızlık, İslam dünyasında bitip tükenmek bilmeyen dış müdahaleler, iç çatışmalar, derin ve kanlı hadiseler şeklinde kendini göstermiştir. Yakın tarihte İslam düşmanlığının yol açtığı acıların, Bosna'daki katliamların, Arakan'daki kıyımlara halen Türkistan'dan Filistin'e pek çok yerde yaşanan trajedilere kadar sayısız örneği vardır." "OYALAYARAK GEÇİŞTİRMEYE ÇALIŞIYOR" Günümüzdeki İslam düşmanlığı dalgasının çok daha sinsi ve örtülü yöntemlerle yürütüldüğüne dikkati çeken Erdoğan, "Amerikan yönetiminin 11 Eylül saldırıları ardından başlattığı Müslümanları şeytanlaştırma stratejisi pek çok toplumun kültürel yapısında zaten var olan İslam düşmanlığı virüsünü tetikleyen bir işlev görmüştür." dedi. Erdoğan, bugün Avrupa'da Fransa'nın başını çektiği bazı ülkelerin, İslam'ı kendi meşreplerine göre şekillendirmek için yoğun çaba içinde olduğunu ifade ederek, şöyle konuştu: "Sanayi Devrimi'nin ardından kendi halkları ile birlikte sömürgeleştirdikleri pek çok coğrafyanın doğal kaynağı, alın teri ve kanı üzerinde güçlü bir güvenlik ve refah düzeni kuranlar, 21. yüzyıla ciddi endişelerle girdiler. Azalan nüfus artışı hızları sebebiyle demografik tehditlerle de karşı karşıya olan Batı ülkeleri, değişen küresel güç dengelerinin yol açtığı belirsizlikleri, kendi kamuoylarını faşist söylemlerle oyalayarak geçiştirmeye çalışıyor. Marjinal kabul edilen kimi ırkçı akımların artık siyasetin merkezine yerleşmeleri, Batı'nın içine düştüğü bataklıktan kurtulmak yerine, derine gömülmeyi tercih ettiğinin işaretidir. Uzunca bir süre dini özgürlüklerin kalesi olarak kendilerini dünyada seçkin bir konuma oturtanlar, bugün Müslümanlara ait her türlü sembolü yasaklama yarışına girmiştir. Kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim'e, Peygamber Efendimiz Aleyhissalatu Vesselama, Müslüman kadınların ve erkeklerin kıyafetleri başta olmak üzere dini tercihlerini ifade eden sembollere yönelik saldırılar, bizzat devletler tarafından himaye edilmekte, dolayısıyla desteklenmektedir." "İSTATİSTİKLER VAHİM BOYUTLARI GÖSTERİYOR" İstatistiklerin sorunun ulaştığı vahim boyutları açıkça gösterdiğini belirten Erdoğan, Batı'da ırkçı ve İslam düşmanı saldırıların son 5 yıl içinde yüzde 250, bu saldırılarda hayatını kaybedenlerin oranının ise yüzde 700 arttığına dikkati çekti. Erdoğan, son 5 yıl içinde en büyük 5 Avrupa Birliği ülkesinde sivil toplum kuruluşlarına 15 binin üzerinde İslam düşmanlığı hadisesinin bildirildiğini aktardı. Avrupa'da mukim Türk vatandaşlarını hedef alan saldırıların oranında da geçen yıla göre yüzde 54 artış olduğunu dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti: "Bir süre öncesine kadar sadece göz yumulan, sessiz kalınan, polisiye hadiseler seviyesinde tutularak dikkatlerden kaçırılan İslam düşmanlığı, bütün bu faaliyetleri, artık anayasalara ve kanunlara derç edilmeye başlanmıştır. Ülkeyi yönetme sorumluluğunu üstlenen siyasi partilerle polis teşkilatları başta olmak üzere tüm vatandaşların güvenliğini sağlamakla sorumlu kamu otoriteleri adeta bir İslam düşmanlığı yarışına girişmiştir. Siyasetin ve kamu kurumlarının bu yönelimleri, Batı ülkelerinde yaşayan demokrat insanlar arasında da İslam'a ve Müslümanlara karşı temelsiz bir ön yargının gelişmesine yol açmaktadır. Halbuki özgürlüklerin ortadan kalktığı bir yerde, refahın da uzun süre varlığını sürdüremeyeceği gerçeğine sırtını dönenler, aslında İslam'a değil, kendi geleceklerine düşmanlık etmektedir." "ZİHNİYET AYNI OLUNCA..." "Şu gerçeğin akıl ve vicdan sahibi herkes tarafından kabul edileceğine inanıyorum." diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Tarih boyunca, İspanya'dan Almanya'ya kadar Yahudi düşmanlığı ayıbının mahcubiyetiyle dini ve etnik özgürlük pergelini olabildiğince açan Batı ülkeleri, şimdi aksi istikamette hızla yol almaktadır. İkinci Dünya Savaşı sırasında bütün bu yaşanan Yahudi soykırımını kendilerince özel bir paranteze alanlar, bu defa hedef tahtasına Müslümanları yerleştirmişlerdir. Zihniyet aynı olunca sonuçların farklı çıkması mümkün değildir." Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: İSLAM DÜŞMANLIĞININ DEVAM EDECEĞİ ANLAMINA GELİYOR Asırlar boyu bizzat aydınlarını kullanarak kuşaklar boyunca kendi toplumlarını İslam'la özdeşleştirdikleri Türk korkusuyla yetiştiren Avrupa, böylece siyasi dağınıklığının yol açtığı sorunları saklamayı başarmıştır. Modern dönemde bu yaklaşımın kısmen devam etmesi, derin hafızadaki iç kavgaların sürdüğüne işaret etmektedir. Dünyadaki gelişmeler, Avrupa'nın sahip olduğu ekonomik zenginliği koruma daha da arttıracak yönde ilerlemektedir. Bu da İslam düşmanlığının devam edeceği anlamına gelmektedir. Bizlerin siyasi alandaki karşılığı da sürekli güçlenen islamofobi akımına karşı yeni ve daha etkili yaklaşımlar geliştirmemiz gerekiyor. 7.5 milyarı aşkın insanın her birine İslam'ın değil İslam düşmanlığının küresel tehdit olduğunu anlatmalıyız. Bunun kolay bir yol olmadığını elbette biliyoruz. KENDİ ÜLKEMİZDE BİLE BU HASTALIĞIN TEZAHÜRLERİ İLE KARŞILAŞIYORUZ Kendi ülkemizde bile bu hastalığın çeşitli tezahürleri ile karşılaştığımız gerçeğini unutmamalıyız. Ezana, camiye, başörtüsüne tahammül edemeyenlere rastlayabiliyoruz. yıllardır süren laiklik tartışmalarının gerisinde dini özgürlüklerin korunmasından ziyade yasaklanması niyetlerinin yol açtığı gerilimler vardır. Bu çarpık zihniyet darbelerin en büyük bahanelerinden biri olarak ortaya çıkmaktadır.  İsrail'in Filistin şehirlerinde yol açtığı yıkımın ve katliamın üstünü örterken kendi hayat hakkını koruyan insanların direnişlerine terör yaftası yapıştıran medya düzeninde işimizin zor olduğu ortadadır. 28 yıl önce PKK tarafından Bingöl - Elazığ yolunda alçakça şehit edilen 33 sivil ve silahsız askerimizi rahmetle yad ediyorum. Bize düşe görev gerçekleri dünyaya anlatmak için çalışmaktır. Dünyadaki mültecilerin çoğunluğunu Müslümanlar oluşturuyorsa ortadaki öncelikle çözülmesi gereken birlik, dayanışma sorunu var demektir. İslam dünyası kendi arasında vahdeti tesis ettiğinde İslam düşmanlığına karşı verilecek mücadelenin kısa sürede neticeye ulaşması mümkündür. Bu tehdide maruz kalan tüm toplumların ve ülkelerin bir araya gelerek uluslararası alanda güçlü bir iletişim ağı kurmaları şarttır.

2 yıl önce

ABD'den dünyayı karıştıracak izleme skandalı!

Danimarka Devlet Televizyonu (DR); İsveç Devlet Televizyonu (SVT), Norveç Devlet Televizyonu (NRK), Alman gazetesi Süddeutsche Zeitung, Alman Birinci Televizyon Kanalının (ARD) bünyesinde bulunan WDR ve NDR ve Fransız Le Monde gazetesinin katkılarıyla araştırma haber yayımladı. İLETİŞİM BİLGİLERİ VE TELEFON KONUŞMALARI Habere göre, NSA, Merkel’in yanı sıra eski Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier, eski Almanya ana muhalefet partisi lideri Peer Steinbrück, Norveçli, İsveçli, Alman ve Fransız siyasetçilerle üst düzey kamu görevlilerini hedef seçerek takip etti. NSA, seçtiği bu kişilerin telefon numaralarını izleyerek siyasetçilerin tüm iletişim bilgilerine ulaştı, hatta telefon konuşmalarına da erişti. Danimarka Askeri İstihbaratı (FE, Forsvarets Efterretningstjeneste) ile NSA arasında özellikle Rusya ve Çin'i izlemek için Danimarka'dan geçen telekomünikasyon kabloları için anlaşma yapılmıştı. NSA'nın çalışmalarını gizlice izleyen ve Avrupalı siyasetçileri de izlediğini ortaya çıkaran FE, NSA'nın bu faaliyetlerini Mayıs 2015'te raporlamış fakat söz konusu rapor kurum içinde kalmıştı. Savunma Bakanı Trine Bramsen, FE'nin ülkedeki istihbarat teşkilatlarını denetleme ve gözetleme yetkisine sahip İstihbarat Teşkilatlarını İnceleme Kuruluna eksik belge ve yanlış bilgiler verdiğinin belgelenmesi üzerine, 21 Ağustos 2020'de Danimarka Askeri İstihbaratında 3 üst düzey yetkiliyi görevden uzaklaştırmıştı. KABLO ANLAŞMASI
 Danimarka ile ABD arasında 1990’lı yılların sonlarına dayanan kablo anlaşmasına göre, Danimarka hükümeti, topraklarından ve kara sularından geçen internet ve telekomünikasyon kablolarındaki bilgilere ABD'nin erişimine izin veriyor. Danimarka'nın dünya genelindeki internet ve telekomünikasyon bağlantılarında önemli bir konumda olduğu belirtiliyor. Özellikle Rusya ve Çin'deki internet ve telekomünikasyon bilgilerinin Danimarka'daki kablolar üzerinden geçmesi dolayısıyla ABD'nin Danimarka ile yaptığı bu anlaşma sayesinde bilgilere kolayca ulaşabildiği ifade ediliyor.

2 yıl önce

Türkiye ve Yunanistan dünyaya duyurdu: Anlaşma tamamlandı

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, resmi temaslarda bulunmak üzere geldiği Yunanistan’ın başkenti Atina’da mevkidaşı Nikos Dendias ile yaptığı görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. Yunanistan ile yirmi beş maddede ilke olarak görüş birliğine varıldığını ifade eden Çavuşoğlu, “Covid-19 aşılarının karşılıklı tanınması kararını aldık” dedi. Bakan Çavuşoğlu, Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias düzenlenen ortak basın toplantısında, “Nikos Dendias’ın da söylediği gibi bugün Covid-19 aşılarının karşılıklı tanınması kararını aldık. Bu konuda hem Türkiye hem Yunanistan farklı ülkelerle anlaşmaya ya da mutabakata varmıştı. Biz de daha önce yine AB üyesi olan Macaristan ve Bulgaristan ile ayrıca Sırbistan ile karşılıklı anlaşmaya varmıştık. Ben inanıyorum ki bugün vardığımız mutabakat, karşılıklı olarak turizm sektörümüze olumlu etki yapacaktır. Bu olumlu adımları önümüzdeki süreçte, özellikle turizm iş birliği konusunda artırmak istiyoruz” dedi. Bakan Çavuşoğlu, hem Türkiye’nin hem de Yunanistan’ın iş birliği odaklı somut  projeler üzerinde çalışma konusunda iradeye sahip olduğunu vurgulayarak, “Artık somut projeler üzerinde eylem ve iş birliği odaklı çalışmaya başladık. Yirmi beş maddede ilke olarak görüş birliğine vardık. Ulaştırmadan enerjiye, turizmden çevre, ticaret ve geniş yelpazede birçok iş birliği alanında ilgili kurumlarımız bundan sonraki süreçte bir araya gelecek. İmzalanacak mutabakat zabıtları ve tesis edilecek mekanizmalar aracılığıyla somut iş birliği projelerini hayata geçirmek konusunda mutabık kaldık. Bu konularda Türkiye olarak gerekli iradeye sahip olduğumuzu söylemek isterim. Yunanistan’da da aynı iradeyi görmekten mutluluk duyduk. Böyle giderse bu konularda hızlı adımlar atabiliriz ve çok hızlı mesafe kat edebiliriz” diye konuştu. CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN VE MİÇOTAKİS GÖRÜŞMESİ Bakan Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın NATO Zirvesi kapsamında Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis ile bir araya geleceğini açıkladı. Çavuşoğlu, “Liderlerimizin NATO Zirvesi marjında bir araya gelmesi öngörülüyor. Bu konuda birlikte çalışmaya devam edeceğiz. Yine Nikos’un söylediği gibi uzun süredir çözüm bekleyen meselelerimiz var, görüş ayrılıklarımız var. Bunların iyi komşuluk, uluslararası hukuk ve karşılıklı hak ve çıkarlara saygı temelinde çözülmesini istiyoruz. Bunun için de diyaloğumuzun kesintisiz sürmesi gerekiyor. Bu konuda da her iki tarafta da irade vardır. Bugün bir kez daha teyit ettik” dedi. DENDIAS: BÜTÜN KONULARA İLİŞKİN GÖRÜŞ ALIŞVERİŞİNDE BULUNDUK Yunanistan Dışişleri Bakanı Dendias, iki ülke arasındaki bütün konuların değerlendirildiğini ve görüş alışverişinde bulunulduğunu belirtti. Dendias, sözlerine şöyle devam etti: “Bugün dostum ve mevkidaşım Mevlüt Çavuşoğlu ile birlikte iki ülke arasındaki bütün konulara ilişkin bir görüş alışverişinde bulunma fırsatı bulduk. Sadece ikili ilişkileri değil, Avrupa Birliği ile Türkiye ilişkileri konusunu da tartışma fırsatı bulduk. Tabi ki birçok konuda fikir ayrılıklarımız, pozisyon farklılıklarımız var Yunanistan ve Türkiye olarak. Bugünkü görüşmemizin amacı, bir ilk anlaşma sürecini başlatmaktı. Eğer bu mümkün olabilirse daha sonra da aşamalı olarak zaman içerisinde bir normalleşme yönünde ilerlemek istiyoruz. Bu çerçevede ekonomik iş birliği program listesi üzerinde anlaşma sağlandı. Yine Covid-19 aşı sertifikalarının karşılıklı olarak tanınması konusunda anlaşmaya vardık. Her iki ülke vatandaşları da aşı olmuş vatandaşlar ya da test sonuçları negatif olan vatandaşlar, karşılıklı olarak iki ülkeyi ziyaret edebilecekler. Sevgili dostum Mevlüt Çavuşoğlu, Anadolu Efes’in dünkü başarısı nedeniyle seni yine tebrik etmek istiyorum.” Siyasi ve askeri diyaloğun tüm kanallarda devam ettiğinin altını çizen Çavuşoğlu, 'Türkiye olarak, Yunanistan ile ön koşulsuz ve ikili ilişkilerimizi her alanda geliştirmek için diyaloga, görüşmelere hazırız' dedi. Çavuşoğlu 'Artık somut projeler üzerinde eylem ve iş birliği odaklı çalışmaya başladık. 25 maddede görüş birliğine vardık' ifadelerini kullandı. Bakan Çavuşoğlu, daha önce sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, 'Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis’le görüştük. Diyalog kanallarımızın yeniden canlandırılması olumlu. Sorunlarımızın çözümü için ilişkilerimizin güçlendirilmesi önem arzediyor' demişti. Dün Türk azınlığın yoğun yaşadığı Yunanistan’ın Batı Trakya bölgesine giden Çavuşoğlu, buradan başkent Atina’ya geçmişti. Başbakan Miçotakis ile görüşen Çavuşoğlu, daha sonra Dışişleri Bakanlığı binasında Dendias ile bir araya gelmişti.

2 yıl önce

2022 Dünya Kupası'nın güvenliğini Türk polisi sağlayacak

Türkiye’de suç ve terör saldırılarına karşı başarılı operasyonlar gerçekleştiren emniyet güçleri, tecrübesini sınır dışına taşıyor. Türk çevik kuvvet ilk kez yurt dışında büyük çaplı bir organizasyonun hayata geçirilmesinde güvenliği sağlama görevini üstlenecek. Milliyet'ten Önder Yılmaz'ın haberine göre: Katar, ev sahipliğini yapacağı 2022 Dünya Kupası organizasyonunun güvenliğini, Türk çevik kuvvet polisine emanet etti. Türkiye ile Katar arasında bu konuda müzakereler yürütülürken, Katar’a gidecek özel kuvvet ve polisin sayısı, içeriği ve kapsamı karşılıklı niyet beyanı ve uygulama protokolü ile netleştirilecek. NİYET MEKTUBU TAMAM Dışişleri Bakan Yardımcısı Yavuz Selim Kıran, Katar heyeti ile anlaşmanın detaylarının müzakeresinin yapıldığını belirterek, “Büyük çaplı organizasyonlar gerçekleştirilirken suç ve terörle mücadele tedbirlerinin alınmasında iş birliği de yapılacak” dedi. TBMM Dışişleri Komisyonu’nda Türkiye-Katar arasında büyük çaplı organizasyonların yerine getirilmesinde iş birliği konulu niyet mektubunun onaylanmasına ilişkin kanun teklifi kabul edildi. Dışişleri Bakan Yardımcısı Kıran, niyet mektubunun, 2022 Dünya Kupası hazırlıklarında güvenlik alanındaki iş birliğini güçlendirmek amacıyla imzalandığını belirterek, “Hedefimiz, her iki ülkenin ev sahipliği yaptığı büyük çaplı uluslararası organizasyonlarda güvenlik iş birliğimize dair hukuki bir çerçeve oluşturmak. Bu bağlamda öncelikle 2022 Dünya Kupası hazırlıklarında Katar tarafının talebi doğrultusunda bilgi ve tecrübe paylaşımı gerçekleştireceğiz” dedi. ‘ASKERLER DEĞİL POLİS’ Komisyon üyelerinin, “Asker mi gidecek polis mi gidecek?” şeklindeki soruları üzerine Kıran, Türkiye’nin bu anlamda herhangi bir ülkeyle daha önce tecrübesi olmadığını belirterek, Türkiye’de bulunan Katar heyeti ile emniyet yetkilileri arasında görüşme trafiğinin sürdüğünü söyledi. Kıran, “Askerlerimiz değil, polis kuvvetlerimiz, çevik kuvvetimiz bu kapsamda Katar’a gidecek. Katar’ın, başka ülkelerden de arayışları olduğunu biliyoruz ama bu kadar büyük çaplı ölçekte sadece Türkiye’nin desteği olacak 2022 organizasyonunda.” diye konuştu.

1 2 3 4 5 6 7 8 ... 32 33