07 Mayıs Salı 2024
1 yıl önce

Kılıçdaroğlu’nun uyuşturucu iddiası... Bakan Soylu’dan tepki: Uluslararası bir istihbarat oyununa düşmektedir

Jandarma Genel Komutanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun video paylaşımındaki sözleri hakkında suç duyurusunda bulunulacaklarını açıkladı. Bakan Soylu da Kılıçdaroğlu'nun iddiaları ile ilgili olarak, 'Uluslararası bir istihbarat oyununa düşmektedir.' şeklinde tepki gösterdi. Bakan Soylu'nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle: Anayasal bir kurum olan ana muhalefet partisi genel başkanı her gün Türkiye'yi yalanlarla karartmaya çalışmaktadır. Meclis'te çıktı, bu Meclis'te yüzü aşkın ByLock'çu milletvekilleri vardır dedi. Çıktı; Külliye'ye giden bir CHP'liden bahsetti yalandı, ismini de telaffuz edemedi. Tutuklu gazetecilerle ilgili bir liste yayınladı, aslında bir terörist listesi olduğu apaçık ortadaydı. Mersin'deki yaşanan olay söz konusu, bir tek cümle söylemedi. Bu ülkede darbe oldu, Menderes idam edildi. Ailelerinden kaç kişi mahkeme bastı? Bu ülkede Erdoğan'a siyasi yasak kondu, mahkeme bastı. Özal'a yapılmadık kalmadı. Hatta Demirel, Özal anayasa mahkemelerinden hep şikayet etti. Bunlar Yalova'da mahkeme bastılar, hakimi tehdit ettiler. Mersin'de, İstanbul'da, belediye terörist. Birçok yerde belediyelere terörist yerleştirdiler, acaba kendi kitlemi bu yalanlarla başka bir noktaya çekebilir miyim endişesi içide. Bu ayıptır, bu yakışmaz. Neymiş, Türkiye cari açığını uyuşturucu ticaretiyle kapatmaya çalışıyor. Türkiye haritasıyla şırınganın yan yana olduğu dergiler dünyada yayınlandı. 'ANA MUHAKEFET PARTİSİ LİDERİ BU İSTİHBARAT OYUNUNA DÜŞMEKTEDİR' Türkiye'de bundan nasibini almayan kalmadı. Ana muhakefet partisi lideri bu istihbarat oyununa düşmektedir ve bunu bilerek yapmaktadır. Problemi olumlu giden gündemi nasıl akamete uğratırım? 1 lirasını ifade et ya Allah rızası için. Türkiye'nin uyuşturucusunu dörtte üçü sınırlarından girdiği Ağrı, Van ve Hakkari'de yakalıyor. 2016 tarihinde Türkiye'de uyuşturucu satıcılığından içeride yatan kişi sayısı 35-36 bindi, bu sayı bugün 110 bin. Cumhuriyet tarihinin en büyük operasyonlarını gerçekleştirdik. Sadece bu kadar mı? Başka bir şey daha yapıyoruz. 3 yıl önce başladığımız; her ilçeyi 32 kriterle derecelendiriyoruz. Bunu tamamen 32 kriterin sonuçlarıyla devam ettirmeye çalışıyoruz. Sadece bu değil. Bütün bunlarla birlikte bizden en çok meselelerden biri zorunlu tedaviydi. Türkiye'de bu konuda hem arzla mücadelede hem aynı zamanda taleple mücadelede hem rehabilitasyonda Türkiye tarihinin en önemli dönemini yaşamaktadır. Bak bakalım okulların önünde uyuşturucu satan var mı? Biz tüm satanlar ve içenlerle anket yaparız yakaladığımızda. Bütün bunlarla ilgili değerlendiririz ve buna göre politikalar ortaya koyarız. Bugün en iyi narkotik polisi anne diye bir projemiz var. Bu annelere ulaşmamız çocukların uyuşturucuya başladığını nasıl anlarlar, onları daha fazla bilgilendirmek için sağlıyoruz. Büyükelçiler konusunda bir şey söyleyebilirler mi? Yarın öbür gün bunun ses kaydı çıkarsa, bir vatansever bunun ses kaydını mahkemeye gönderirse ne olur? Kılıçdaroğlu bir yalan ve suç makinesidir. Uyuşturucu ticareti suçu karşılıksız kalmayacaktır. Kendi başarısızlığını gölgelemek için yine, yeni, yeniden bir yalana ve iftiraya başvurdu. Peşini bırakmayacağız Bakan Soylu ayrıca, Kılıçdaroğlu'na tepki gösterirken, 'Uluslararası bir istihbarat oyununa düşmektedir. Türkiye'yi yalanlarla karartmaya çalışmaktadır.' ifadelerini kullandı.

1 yıl önce

HDP’nin kirli oyununa askerimiz düşmedi!

HDP Şanlıurfa milletvekilleri Ayşe Sürücü ve Ömer Öcalan ile partililerin bulunduğu bir grup, Suruç ilçesinin Suriye sınırında Türk Silahlı Kuvvetleri’nce Irak ve Suriye’nin kuzeyindeki terör hedeflerine yönelik düzenlenen Pençe Kılıç Harekatı’nı protesto etmek istedi. Şanlıurfa Suruç ve sınıra ulaşımın sağlandığı bölgelerde zırhlı araçlarla önlem alan jandarma ekipleri, HDP’li grubu durdurdu. Yasak kararı aktarıldı İlçeye girmek isteyen gruba, Şanlıurfa Valiliği’nce kent merkezi ve ilçelerinde 15 günlük basın açıklaması, miting, yürüyüş yapılmamasına yönelik yasaklama kararı aktarıldı. Alınan yoğun güvenlik önlemine ve ilçeye girişlerine izin verilmemesine HDP'liler tepki gösterdi. Jandarmanın geçişe izin vermemesi üzerine grubun çevresi barikatlarla çevrildi Drone'a su şişesi fırlattı Yolda bekleyişleri süren milletvekilleri, drone ile üzerlerinde çekim yapılmasına tepki gösterdi. HDP Milletvekilli Ömer Öcalan, elindeki su şişesiyle drone'u uzaklaştırmak istedi. Gelen tepkiler üzerine drone'lar, uzak mesafeden görüntü almaya devam etti.

1 yıl önce

MHP'li Semih Yalçın: MHP camiası; kirli tezgâhlara düşmeyecek, çirkin oyunlara gelmeyecektir

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Prof. Dr. E. Semih Yalçın,  “Partisini Hedef Alan Saldırılara”  ilişkin açıklamalarda bulundu. Açıklama şu şekilde; "MHP’nin siyaset sahnesindeki yapıcı rolünü, itici gücünü ve millet nezdindeki itibarını hazmedemeyen bazı çevrelerin, son günlerde yaşanan bazı hadiseleri bahane ederek partimiz aleyhinde bozgunculuk krizlerine girdiği gözlemlenmektedir. Dost görünen düşmanlarımızdan da, açık hasımlarımızdan da, siyasi rakiplerimizden de partimize, teşkilatlarımıza ve mensuplarımıza akla hayale gelmedik asılsız suçlamalar yöneltilmekte, hakkımızdaki alçakça ithamlar birbirini kovalamaktadır. Biz sabır ve suhulet gösterdikçe, itidal ve müsamaha ikliminde kaldıkça; fitne ve fücur erbabı çarklarını daha bir ihtirasla döndürmekte, daha bir cesaretlenip fütursuzlaşmakta, her zamankinden daha seviyesiz yöntemlere başvurarak hücumlarını arttırmaktadır. Davamızı, Ülkücü Hareket’i ve partimizi ilgilendiren hassas konulardaki sessizliğimiz, sakın ola ki aczimize yorulmasın! Hazreti Ali'nin veciz bir sözü vardır, “Susmak vakardır.” diye… Susup sükût ettiysek; fitne kazanını kaynatan dönek, hain ve facirlerin ateşine odun taşınmasına engel olmak istediğimizdendir. Zaman her şeyin ilacıdır. Bazen sabretmeyi bilmek gerekir. Sabırlıyız ama zayıf asla değiliz. Beklemesini biliriz ama mütereddit değiliz. Sabrımızı sınayanlara da hayat ve siyaset dersi vermekten imtina etmeyiz. Zaman, MHP'nin davasında ve tutarlı politikalarındaki haklılığını gösterecektir. Yeri ve zamanı geldiğinde konuşur; desise, entrika ve fitne erbabını susturmasını biliriz. Vakti geldiğinde Hazreti Ali'nin kılıcı Zülfikar olur; şer güruhunun zehir saçan dillerini kesip bozguncuların boynunu koparırız. MHP'nin acılarına el ovuşturup sevincine buğzedenlerin suretihaktan görünmelerine prim vermeyiz. Timsah gözyaşlarına kanmayız. Yalancı pehlivanlara, sahte kabadayılara pabuç bırakmayız. Kurusıkı atanlara itibar etmeyiz. 53 yıldır durduğumuz yerden milim oynamayız. Geldiğimiz noktadan dönmeyiz. Akrebin kıskacında yoğrularak sürdürdüğümüz siyasi mücadeleden, tutarlı duruşumuzdan zerrece taviz vermeyiz. İlkelerimizi, tutarlı siyasi duruşumuzu savunmaktan geri durmayız. Doğru bildiğimizden şaşmaz, tavrımızı değiştirmeyiz. Biz, yolumuzdan dönmez, hedefimizden sapmayız. MHP; bugüne kadar Hakk’ın, hakikatin peşinde olmuştur, bundan sonra da aynı çizgide cesaret ve kararlılıkla yürüyecektir. Ahlak, dürüstlük, ehliyet ve liyakat daima temel düsturlarımız; yalan, fitne ve fesat düşmanımız olmuştur. Bizden görünüp bizi birbirimize düşürmeye çalışanların, üzerimizden siyasi çıkar sağlamasına fırsat vermeyiz. Bizi anlamak istemeyenlere sabırla haklılığımızı anlatmaktan da geri durmayız. Bununla birlikte, bizi dost bellemeye niyeti olmayanlara alaka ve dostluğumuzu heba ve feda etmeyiz. Bize zorluk çıkarmaya, yolumuza engel döşemeye çalışanları bertaraf etmesini biliriz. Bizim tarafımız ve yerimiz bellidir. Tarafımız Türk milleti, yerimiz milletin sinesidir. Yolumuz Hak yolu, hedefimiz milletin bekasıdır. Türk milleti var oldukça MHP de var olacaktır. MHP, aziz milletimizin varlık sigortasıdır ve bu fonksiyonunu icra etmesine hiç kimse engel olamayacaktır. Karanlık mahfillerde tezgâhlanan kirli oyunlar; MHP'nin birlik ve beraberliğini, kuvvetli teşkilatlarımızın dirlik ve düzenini bozamayacaktır. MHP, 53 yıldır her badireden, her engelden, her tuzaktan güçlenerek çıkmayı bilmiştir. İtibar suikastları, aleyhimizdeki algı çalışmaları, partimizi güçten düşürmeye, takatimizi tüketmeye matuf saldırılar, bizi yolumuzdan döndüremeyecektir. Kitleleri şaşırtmaya, ortalığı karıştırmaya, kaos yaratmaya, MHP’nin kurumsal kimliğini lekelemeye dönük dolap ve tezgâhlar karşısında en adil hakem Türk milletidir. Biz; Hakk’a ve hakikate inandığımız gibi, milletimizin ferasetine de güveniyoruz. Olaylar, insanlar, kurumlar, senaryo ve kurgular üzerinden MHP’yi zaafa uğratacağını, ışığının söndürüleceğini vehmedenler aldanmaktadır. MHP, siyasette kutup yıldızıdır. MHP; milletimizin kader çizgisinde bir istikbal kervanı, istiklal bayrağıdır. Sırtlandığımız kutsal yükü Kızılelma”ya götürmemize, taşıdığımız bayrağı zirveye çıkarmamıza hiç kimse, hiçbir beşer mani olamayacaktır. Bayrağı lekelemeyecek, lekeletmeyeceğiz. Nefislerini zirveye taşımaya mütemayil fitne erbabının, davamızın ismetini kirletmesine izin vermeyeceğiz. Partimizi zarara uğratmaya, itibar ve haysiyetten düşürmeye; milletimizin sinesindeki, yüreğindeki yerini değiştirmeye yeltenenlerin çabaları beyhudedir. Partimizin millet nezdindeki muhabbet ve kredisini hiç kimse tüketemeyecektir. MHP’ye oyun kurmaya, başına tezgâh açmaya çaba gösterenler ziyandadır. MHP; bugüne kadar itibar suikastlarından, haysiyet ve şeref pusularından güçlenerek çıkmıştır; bundan sonra da devran değişmeyecektir. MHP camiası; kirli tezgâhlara düşmeyecek, çirkin oyunlara gelmeyecektir. Şehitlerimizin aziz ruhları manevi rehberimiz, bize bıraktıkları mücadele azmi kudret kaynağımızdır. Yüce Allah; fasıklarla değil, doğrularla birliktedir!"

1 yıl önce

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu: “Batı’da maddeye bağlı ölümler sürekli yükselirken biz de düşmektedir”

Soylu, Antalya'nın Serik ilçesi Belek Turizm Merkezi'ndeki bir otelde düzenlenen Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı Değerlendirme Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Antalya, Erzincan, Isparta ve Ordu'da Kökünü Kurutma Operasyonları gerçekleştirdiklerini hatırlattı. Türkiye'nin yıllardır büyük mücadeleler verdiğini ve bu mücadelelerin çoğunun ana kaynağının da yurt içi olmadığını belirten Soylu, yıllardır terörle mücadele eden Türkiye'nin tecrübeler, acılar, sıkıntılar biriktirdiğini kaydetti. Terörün bitmesi konusunda vatandaşın desteğinin nasıl alınabileceği iradesini ortaya koyduklarını vurgulayan Soylu, "Terörle mücadelede hem sınırların içerisinde hem de dışında TSK'dan MİT'e, emniyetten, jandarmaya kadar, savunma sanayi aktörlerinden, ülkenin geri kalmış bölgelerin kalkınmasına kadar topyekün mücadele verdik. Sonucunu aldığımız bu mücadelenin aynısını mali suçlar noktasında da gerçekleştirdik." dedi. Devletin bütün kurumları ile oluşturulan sinerji ile Türkiye'nin en büyük kara para, uyuşturucu ve suç gelirleri operasyonlarını gerçekleştirdiklerini anlatan Soylu, "Bu operasyonları son 5 yılda bütün kurumların bir araya gelmesi, devlet aklı ve tecrübelerini ortaya koyarak gerçekleştirip sonuç alıyoruz. Tarihin en büyük suç gelirleri operasyonlarını yapmaya devam ediyoruz. Devletimizin vergi kayıp ve kaçakları azalıyor, vergi gelirleri artıyor. Haram para nesillerimizi zarara sokar." diye konuştu. Uyuşturucu ile mücadelede bir taraftan arz ile mücadele edilirken, tedavi ve rehabilitasyon ile mücadele ettiklerini, önleme faaliyetleri gerçekleştirdiklerini dile getiren Soylu, "Bugün 36 binden 122 bine uyuşturucudan dolayı tutuklamalar çıkmışsa burada bütün kurumların birliktelik anlayışı söz konusudur. Eskiden şöyle haksız bir yargı vardı. İşte polis yakalıyor, yargı bırakıyor. Bu aslında suç ve suçluların devletin kurumlarını birbirine düşürmek için oluşturduğu en büyük tezgahlardan bir tanesiydi. Yapılması gereken 5-6 ay izleyeceksin, delilleri kuvvetlendireceksin. Tabii ki anlık yakalamalar olabilir." ifadelerini kullandı. "İlk kez uyuşturucu ticaretine bulaşanların sayısı 15 bin 500'e düştü" Terörün ucunu yakaladıkları zamanı sezdiklerini, mali suçlarla ilgili de kayıt dışılığı bitirme noktasında ipin ucunu yakaladıklarını belirten Soylu, "Uyuşturucu mücadelesinde de karşımızdakini mağlup etmenin, milletimizi bu illetten kurtarmanın ucunu yakalamış durumdayız. 2018 yılında Türkiye'de uyuşturucu ile ilgili ihbarların sayısı 262 bindi. Bu, 2022 yılında yüzde 44 düşüşle 146 bin sayısına gerilemiş durumda. Demek ki sokaklarda bu mücadele güçlü bir şekilde yapılıyor ki ihbar sayısı gün geçtikçe azalır bir noktaya geldi. 2018 yılında Türkiye'de 86 bin operasyon yapılırken 2022 yılında 245 bin uyuşturucu operasyonu yapıldı. 3 kat arttı. Buna rağmen ilk kez uyuşturucu ticaretine bulaşanların sayısı 19 binden 15 bin 500'e düştü. İpin ucunu yakaladığımız dediğimiz de budur. Yakalamalar da ise 130 binden 300 bini aştı." dedi. Amerika ve Avrupa'nın uyuşturucuya karşısı adeta pes ettiğine dikkati çeken Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Dünyada küresel bir uyuşturucu baskısı vardır. İnsanlar bireyselleştirilmekte, aileden kopulmaktadırlar. Aile kavramı bertaraf edilmek istenmektedir. Ülkelerin kendine ait gelenek ve görenekleri uyuşturucu adı altında baskılanmaktadır. Tek tip bağımlılık, küresel bir kimlik oluşturulmaya çalışılmaktadır. Bize dayatılan küreselleşme mantığının da özü burasıdır. Bunun en önemli aracı uyuşturucudur. Amerika Afganistan'ı işgal ettiğinde afyon ekili tarla 17 bin hektardı. Bir devletin kalabileceği en kötü fotoğrafla, insanların uçaktan döke saça kaçtığı görüntüyle ayrıldığında ise Afganistan'daki afyon ekili tarla 300 bin hektardı. Bu bilinçli bir tercihtir. Bu özellikle etrafımızdaki coğrafyayı, Avrupa'yı uyuşturucu ile karşı karşıya bırakmak ve onun baskısı altında kendisine esir etmek konusundaki iradenin tecellisidir. Bütün bunları gerçekleştirirken de acımasız davranmaktadırlar." Soylu, 2022 Avrupa Uyuşturucu Raporu'na göre Avrupa'nın esrar ve sentetik uyuşturucular için üretim merkezi olduğunun altını çizerek, "Küresel sorunlar yeni tehdit aksları üretiyor. Artık küresel sorunlar bizimle ilgisiz, uzak coğrafyalardan bile bize rahat bir şekilde ulaşabilmektedir. Biz kendi uyuşturucu meselemizi Afganistan ve Avrupa arasını takip ediyoruz. Bir tarafımız afyon diğer tarafımız uyuşturucu hap üretmektedir. Gerek güç, gerek terör gerekse uyuşturucu hattı sürekli birbirini tetiklemektedir." "Onlarda maddeye bağlı ölümler sürekli yükselirken biz de düşmektedir" Afrika'dan kaçak göçmen gelebiliyorsa terör, şiddet ve uyuşturucunun da gelmeye çalışacağını dikkati çeken Soylu, şunları kaydetti: "Belçika'nın bir limanında Latin Amerika üretimi 70 ton kokain yakalanabiliyorsa, Avrupa ve ABD uyuşturucuya teslim olmuşsa küresel sorunlara ve uyuşturucuya 460 derece bakmak zorundayız demektir. Birileri kafasını deve kuşu gibi kuma gömüp uyuşturucu ve terör meselesini iç siyaset ekseninden görebilir. Organize suç çetelerinin ve FETÖ'nün hezeyanlarını, suflelerini kendilerine rehber edinebilir. Her konuyu istismar ettiği gibi uyuşturucu meselesini de seçim malzemesi olarak görebilir ama biz öyle bakamayız. Bizim sorumluluğumuz var. 15 Temmuz 2016'dan sonra uyuşturucu arzı ile ciddi mücadele verdik. Avrupa Uyuşturucu Raporu'na göre 2020 yılında tüm Avrupa ülkeleri 5,1 ton eroin yakalamışken Türkiye tek başına 13,4 eroin yakaladı. Bir yıl sonra da 21 tona çıkardı. AB ülkeleri 4,7 milyon tablet ekstacy yakalamışken Türkiye tek başına 11,1 milyon yakaladı. Tüm Avrupa ülkeleri 2,8 milyon kenevir bitkisi yakalamışken Türkiye tek başına 115 milyon kök kenevir bitkisini bir yılda yakaladı. Türkiye'de bir kez uyuşturucu kullananın toplam nüfusa oranı yüzde 3,1. Avrupa'da bu rakam yüzde 29. Onlar niye yakalamıyorlar? Eğer talebi dik tutarsanız, arzı bir şekilde taleple buluşturmak ve meseleyi seyretmek zorunda kalırsınız. Avrupa ve Amerika'nın yaptığı en büyük tehlike talebi sürekli olarak arttırmaktır. Bu bizim için de tehlikedir. Kullanımına izin verdikleri için Amerika'da milyonda 324 kişi uyuşturucudan ölüyor. Bu rakam Norveç'te 89, Almanya'da 29. Biz de ise milyonda 4,7. Onlarda maddeye bağlı ölümler sürekli yükselirken biz de düşmektedir." Maddeye bağlı Türkiye'de 2012 yılında 941 kişinin hayatını kaybettiği bilgisini veren Soylu, "Metamfetamine rağmen 2021'de 270'e 2022'de de 250'nin altına gelmiş durumdayız. Metamfetamini baskıladığımız, rotasını değiştirdiğimiz andan itibaren uyuşturucuya bağlı ölümlerin Türkiye'de 100'ün altına düşebileceğini hepimiz göreceğiz. Geçen yıl 16,2 ton metamfetamin yakaladık. Çünkü en önemli tehditlerimizden birisi olarak bunu ortaya koymuştuk. Yine birinci tehdidimiz metamfetamindir, ikincisi sentetik ecza, üçüncüsü de eroindir. Eroinin rotası değişmesine rağmen. Yakalamalarımız düştü çünkü eroin rotası Akdeniz üzerine kaydı. Doğu'daki yakalamalarımız arttı. Sınırdan girer girmez çok ciddi baraj kurup Türkiye'ye yayılmasını engelleyen hattı kestiğimiz için uyuşturucu tacirleri, suç örgütleri baronu rotayı değiştirmek durumda kaldılar. Bu baskıyı aynen devam ettirmek zorundayız. Metamfetaminde de bu baskıyı sağladığımız andan itibaren onun da rotası kayacaktır." değerlendirmesinde bulundu. Maddeye bağlı ölümlerin 2022 yılında milyonda 4,5 kişi olduğunu anlatan Soylu, "Bunu sadece 'Bacak kırın.' diyerek yapmadık. Biz orada kararlılığımızı gösterdik. Samimiydik, haklıydık. Bugün de aynı noktadayız. Yine aynısını söylüyoruz. Kararlığımızın ifadesidir. Bunu söylediğimizde ölüm sayısı 941'di ve sürekli bir tırmanış içerisindeydi. Hepimiz insanız. Sokağa çıkınca anne kolunu tutup, gözünü gösteriyor ve 'Bunu benim oğlum yaptı.' diyor. Biz böyle bir millet değiliz ve olmamalıyız. Anne ve babaların da evlerinde uyuşturucuya karşı mücadele etmesini isteyen Soylu, "Uyuşturucuya başlayanların yüzde 75'i arkadaş ısrarı ile başlıyor. Narkolog araştırmaların sonucu bunu gösteriyor. Anne ve babaların evlerinde, çocukları takipte, çantasında... Bizim öyleydi. Annemiz okuldan geldiğimizde 'Acaba ne var?' diye çantamıza bakardı. Bundan koptuğumuz anda bambaşka risklerle karşı karşıya kalabiliriz. Uyuşturucuya başlayanların yüzde 55'i özenme ve merak da diyor. Bu araştırmalar bize yol haritası koyuyor." dedi. Ortaya koydukları süreci operasyon sayılarını 3 kat arttırarak, tutuklu sayısını 37 binden 122 bine çıkartarak gerçekleştirdiklerini aktaran Soylu, şöyle konuştu: "Belki avukatları çok üzülecek ama PKK'nın tam 289 milyar liralık uyuşturucunu gelirini keserek bunu sağladık. 2016'dan bugüne kadar İHA ve SİHA desteği ile 284 büyük çaplı narkoterör operasyonları yaptık. 124 bin 374 metruk bina tespit edildi. Bu binanın 90 bin 478'ini yıktık. En büyük problemimiz uyuşturucunun kullanıldığı yer. Metruk binaların 14 bin 507'sini rehabilite ettik. Geri kalan 14 bini de yıkacağız. Gittiğim yerlerde gözüm metruk binalarda. Metruk binalarda uyuşturucunun yüzde 30'u kullanılıyordu, son araştırmalarda ise yüzde 21. Devletin bütün kurumlarıyla yaptığımız mücadeleden sonuç alıyoruz. Bataklık operasyonları yaptık. İlk kez suç gelirleriyle ilgili operasyon yapıyoruz. Şirketlere, mal varlıklarına el koyduk, hareketsiz hale getirdik. Yaklaşık 2 yıla yakın da içeri tıktık. Uluslararası ülkelerden gerekli unsurlar gelmeyince de yargılaması devam etmek üzere bırakıldılar. Bu onların suçsuz olduğu anlamına gelmiyor ki. Bu suç geliri operasyonu. Uluslararası gerçekleştirdiğimiz operasyon çok başarılıydı, iyi sonuçlar aldık ve büyük moral verdi. Tedarik zincirini hedeflediğimiz 40 Kökünü Kurutma Operasyonu yaptık. Uyuşturucu ticareti yapan 1138 organize suç örgütü çökerttik. Son 7 yılda 57 önemli uluslararası operasyon gerçekleştirdik. Yapay zeka ASENA programıyla 6 bin 600 operasyonla yakalama gerçekleştirdik." Uyuşturucu meselesinde önlerindeki en ciddi tehdidin metamfetamin olduğunu dikkati çeken Soylu, "Küresel ölçekte kullanımı artıyor. Türkiye'de 2015 yılında itibaren görülmeye başlanmıştır. Bu işin üzerine düştük. Türkiye'de ilk kez bir madde hakkında genelge yayınlandı ve tüm birimlere gönderildi. Bu genelgeden sonra da metamfetamin konusunda çok ciddi bir yakalama ve saha baskısı ortaya konuldu. Saha baskısını arttırmakta kararlıyız." dedi. "Uyuşturucunun önemli kullanım yeri de ev ve metruk binalardan sonra arabalar" Önlerindeki dönemde ağırlık verecekleri konunun arabalarda uyuşturucu kullanımı konusu olduğunu açıklayan Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Evlerdeki uyuşturucu kullanımı baskısını anneler üzerinden kuruyoruz. 1,4 milyon anneye 'en iyi narkotik polisi anne' eğitimi verdik. Milli Eğitim Bakanlığımızla da 3 ay içerisinde 25 milyon insana ulaşacağız. Üçüncü önemli kullanım yeri de ev ve metruk binalardan sonra arabalar. Uyuşturucunun arabada kullanım saati olarak değerlendirdiğimiz saatlerde araba operasyonlarını devam ettireceğiz. Parklar da önemli. Işıklandırılması ve bekçilerin devriye atması en temel meselelerimizden bir tanesi. Uyuşturucu en fazla yüzde 47,5 ile evde, yüzde 21,2 ile metruk binalarda, yüzde 12,8 ile arkadaşının evlerinde, yüzde 10,8 ile de arabalarda kullanılıyor. Bunların hepsine baskı yapıyoruz. Okul önlerindeki baskımız, annelere yönelik eğitimlerin olumlu etkilerini görmeye başladık. Sağda solda park etmiş, gözden ırak yerlerdeki araçlara yönelik nezaket ve hukuk kuralları çerçevesinde teyakkuzda olmamız lazım." Bazı anne ve babaların "Ne olursunuz oğlumu cezaevine koyun." dediğini anlatan Soylu, "Kurtuluşu orada buluyor. Onun için bir, resen tedavinin uyuşturucu ile mücadelede en önemli adımlarımızdan birisi olacak. İkincisi de Adalet Bakanlığınca cezaevlerinde rehabilitasyon merkezleri oluşturuluyor. Bu aranılan ve istenilendir. Cezaevi rehabilitasyonların uyuşturucunun hem içeride hem de dışarıda tükenmesi konusundaki en önemli meselelerinden birisi olacağını düşünüyorum. Sağlık Bakanlığı da rehabilitasyon merkezleri sayısını çok ciddi şekilde arttıracak. Bu çalışmaların önemli sonucu olacak." dedi. Uyuşturucu ile mücadeleyi yaparken üzüldükleri yerler olduğunu, haksızlıkla, iftiralarla karşı karşıya kaldıklarını dile getiren Soylu, "Türkiye'de uyuşturucunun cari açığı kapatmada enstrüman olarak kullanıldığı değerlendirilmesi bizatihi her birimize yöneltilen bir suçlamadır. Çok net. Bunu tek başıma yapamayacağıma göre, Buradaki arkadaşlarım da tek başına yapamayacağına göre, bunu sınırından, girişinden satışına kadar, dağıtımına kadar her bir aşamasında bizim dahlimiz olduğu, bunu da devletin gelirlerine yansıttığımız konusunda, akla hayale, ipe sapa gelmez, sapkınlık derecesinde iftira ile karşı karşıya kaldığımızı ifade etmek istiyorum. Bu olur mu? Olmaması lazım. Bunların hiçbirisi bizi yıldırmaz. Hiçbirisi sabah atacağımız adımı dirençsiz hale getirmek. Tam tersi. Gittiğimiz istikametin doğru istikamet olduğu, doğru bir yol tutturduğumuzu, anlayış ortaya koyduğumuzun temel göstergesidir." ifadelerini kullandı. İçişleri Bakanlığında 6,5, bakanlıkta ise 7,5 yılını doldurduğuna işaret eden Soylu, şunları kaydetti: "Ben şunu gördüm; mali suçlarla uyuşturucu ile ilgili meseleye girmeden, organize suçlarla ilgili büyük adımlar atmadan, Türkiye'nin en az saldırılan bakanlarından bir tanesiydim. Benim tecrübem bu. Ne zaman bu alanda küreği aldık, derinlere girmeye başladık o zaman her türlü saldırıyla karşı karşıya kaldık. Ne kadar saldırırlarsa saldırsınlar. Bir tek çocuğu terörden kurtarabiliyor muyuz, doktor olmasını sağlayabiliyor muyuz, uyuşturucu bulaşmasını engelleyebiliyor muyuz, trafik kazası mağduru olmasını engelleyebiliyor muyuz? Ben bir kişiyim ama bizim yaptığımız iş milyonlarca kişinin hayatına değiyor. Bu hepimize yeter. Bu dünyada işimizi iyi yaparsak takdir görür, dua alır, hem de öteki dünyaya Allah'ın rızasını kazanmış bir şeklide gideriz. Kim ne derse desin. Bu devlet 2 bin yıllık devlet ve kuralları vardır. Tek bir kişiden ve kişilerden müteşekkil değildir. Kendi kuralları, kendi ilkeleri, mücadele gücü, azmi, kararı olan, milletine hizmetkar olan bir devlettir. Kim hangi iftirayı atarsa atsın sonuç olamaz. Türkiye güvenlik alanında tarihinin en iyi mücadele aksına, sonuçlarına bu dönemde devletin bütün kurumlarıyla sahiptir. 15 Temmuz'da aldığımız darbeye rağmen." Soylu, kaymakamlık ve valiliklerin kapılarının "Evladımı uyuşturucudan kurtar." diyen madde bağımlısı çocuğu olan bütün anne ve babalara sonuna kadar açık olması gerektiğini vurgulayarak "Onların dertleriyle dertlenmeyen bizden değildir." ifadesini kullandı. Cumhuriyet'in 100. yılında sonraki nesillere güçlü Türkiye bırakmakla yükümlü olduklarına dikkati çeken Soylu, Türkiye'den bütün uyuşturucu satıcılarının, uluslararası spekülatörlerin korkması gerektiğini sözlerine ekledi. İçişleri Bakanlığı koordinesinde düzenlenen toplantı, 2 Şubat'ta sona erecek.

1 yıl önce

Avrupa'da enflasyonun düşmemesi, grev dalgasını genişletti: Almanya, İspanya, Portekiz, İngiltere…

Avrupa'da merkez bankalarının tarihindeki en agresif para politikası sıkılaştırmasına ve enerji fiyatlarındaki düşüşe rağmen bir türlü toparlanamayan “inatçı enflasyon” sorun olmayı sürdürüyor. Kovid-19 salgını sonrası tedarik zincirindeki sorunların hafifleyerek sürmesi ve Rusya-Ukrayna savaşının etkisiyle başta gıda, emtia, enerji ve diğer temel ihtiyaç maddelerinin fiyatları birçok Avrupa ülkesinde yüksek seyrini koruyor. Uzun yıllar çok düşük enflasyon oranlarının ardından yüksek inatçı enflasyon, Avrupa ekonomilerinde insanların yaşam maliyetini her geçen gün artırıyor. Özellikle düşük ve orta gelirliler çok yüksek gıda fiyatlarıyla karşı karşıya. Çalışanlar yüksek enflasyon karşısında ücret artışı talebinde bulunuyor. Euro Bölgesi'nde enflasyon yüzde 10'u geçti Enerji fiyatları, geçen yılın sonunda euro para birimini kullanan 19 ülkede enflasyonu yüzde 10’nun üzerinde rekor seviyeye çıkarırken, yaşam maliyeti krizi kıtanın tüm ülkelerinde işçilere zarar veriyor. Avrupa’da sendikalar enflasyon üzerinde ücret artışları talep ederken, insanların ihtiyaç duydukları şeyleri satın almalarının zorlaşması sokağa çıkmaktan başka çare bırakmıyor. Avrupalılar, Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle enerji faturaları ve gıda fiyatlarının yükseldiğini görürken, ücret artışları veya iyi çalışma koşulları talebiyle grevler, Rusya-Ukrayna savaşının ardından ağırlaşan yüksek enflasyona tepki olarak gerçekleşiyor. Hükümetler artan gıda ve enerji fiyatlarıyla diğer maliyetlerin vatandaşlara etkisini hafifletmek amacıyla yeni önlemler almaya devam etmesine rağmen, işçilerin yüksek enflasyona karşı yüksek ücret talepleri devam ediyor. Avrupa Merkez Bankası (ECB) 1970'lerde yaşananlara benzer bir ücret-fiyat sarmalının gelişeceği yönünde endişeler taşıyor. Fiyatlar yükselerek çalışanları daha yüksek ücret talep etmeye zorlarken, şirketleri karlarını korumak için fiyatları yükseltmeye zorluyor ve bu da daha da fazla enflasyona neden oluyor. Grevler seyahatleri etkiliyor Havalimanlarında küresel olarak yolcu sayıları Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını öncesi seviyelere dönmeye başlarken, Avrupa’daki grevlerin yaz tatili dönemine kadar kaosa neden olabileceği belirtiliyor. Geçen yıldan bu yana yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının etkilerinin azalmasıyla insanlar seyahat etmeye yeniden başlarken, Avrupa havalimanlarında yaşanan personel eksikliği binlerce uçuşun iptal edilmesiyle yaz tatili döneminde kaosa neden olmuştu. Hava yolu sektöründe personel sıkıntısı yaşanan ülkelerde, seyahatler giderek "işkence" haline dönüşmüştü. Almanya'da grev dalgası Almanya'da yüksek enflasyona karşı çalışanların artan yaşam maliyetini dengelemek için yüksek ücret talep etmesi nedeniyle bu yıl grev dalgasının yayılması dikkati çekiyor Almanya'nın Hamburg, Köln/Bonn ve Düsseldorf havalimlarındaki güvenlik personelinin 20 Nisan’da başlayan 48 saatlik uyarı grevi, uçak seferlerinin büyük bölümünü durma noktasına getirirken, uçuşların iptal edilmesi 100 binden fazla yolcuyu etkiliyor. Birleşmiş Hizmet Sektörü Sendikası (Ver.di) Stuttgart havaalanındaki güvenlik görevlilerini bugün iş bırakmaya çağırdı. Alman Maden Kimya ve Enerji İş Sendikası (IG BCE) ile Ver.di, yüksek enflasyona karşı enerji alanındaki özel sektör çalışanlarını 20 Nisan’da 1 günlük toplu uyarı grevine çağırmıştı. Almanya'nın Demiryolu Çalışanları Sendikası (EVG) işveren Alman demir yolu şirketi Deutsche Bahn’ı (DB) daha iyi ücrete zorlamak için demir yolu çalışanlarını 21 Nisan’da 8 saatlik toplu uyarı grevine gitmeye çağırdı. Almanya’da kitlesel uyarı grevlerinin eşlik ettiği kamuda ücret artışlarına ilişkin yürütülen müzakerelerin üçüncü turunda da anlaşma sağlanamamasının ardından, taraflar tahkime gitti ve şimdi arabulucular ücret artışlarına ilişkin çözüm arıyor. Öte yandan, Ver.di ve Almanya'nın Demiryolu Çalışanları Sendikası’nın (EVG) 27 Mart’ta ulaştırma sektöründe öncülük ettiği 24 saatlik uyarı grevinde uçak, tren ve otobüs seferlerinin büyük bölümünü durma noktasına gelerek ülkede ulaşımı felç etmişti. İspanya’da geçim sıkıntısıyla başlayan grevler İspanya'da yüksek enflasyon kaynaklı geçim sıkıntısının artmasıyla başlayan grevler en çok sağlık, adliye ve ulaştırma sektörlerinde etkili oluyor. Ülkede maaş artışı talebiyle ilk olarak sağlık çalışanları meydanlara indi. Başta Madrid olmak üzere Endülüs, Galisya, Katalonya, Bask gibi birçok özerk yönetimde doktorların yaptıkları grevlerin bazıları sonuçlanırken, bazıları ise halen devam ediyor. Madrid'de kasım 2022'den itibaren belirli saatlerde iş bırakan doktorlar, mart ayı ortasında özerk yönetimle vardıkları anlaşmayla maaşlarında 450 ile 950 arasında değişen zam alarak grevi sonlandırdı. Benzer sorunlarla adliye çalışanları da greve giderken, mahkeme katiplerinin 24 Ocak-27 Mart arasındaki grevi, yapılan ortalama 600 avroluk zamla sona erdi. Adliye memurları da katipler gibi maaş zammı talebiyle 17 Nisan'da süresiz greve başladı. Grevler ayrıca hava yolu, demir yolu ve kara yolu taşımacılığında da görülüyor. Galisya bölgesi ile Zaragoza ve Alicante gibi bazı şehirlerde otobüs şoförleri farklı günlerde iş bırakacaklarını açıkladı. Son olarak Air Europa hava yolu şirketinin pilotları maaş artışı taleplerinin karşılanmaması gerekçesiyle 1-4 Mayıs'ta greve gitme kararı aldı. Portekiz İber Yarımadası'nın diğer ülkesi Portekiz'de maaş artışı talepleri en çok eğitim, sağlık ve ulaştırma sektörlerindeki kamu çalışanlarında görülüyor. Ülkede öğretmenler, sağlık çalışanları ve demir yolu işçileri son 3-4 aydır sıklıkla greve giderek, düzenledikleri gösterilerle seslerini duyurmaya çalışıyor. Sol hükümet, 2023 yılında devlet memurlarının maaşlarını aylık 52 avro artışla (yüzde 3,6) brüt 2 bin 600 avroya kadar yükseltip, asgari ücrete yüzde 8 zam yapsa da sendikalar enflasyonun yüzde 8,4'lere çıktığını kaydederek, protestolarına devam ediyor. İngiltere Son 41 yılın en yüksek enflasyon oranlarıyla karşı karşıya olan İngiltere'de geçen senenin ikinci yarısıyla birlikte grevler ile zam taleplerinin dile getirildiği protestolarda da artış yaşanıyor. Hükümetin teklif ettiği maaş oranlarını, özlük haklarını ve çalışma koşullarını protesto eden birçok sektörden kamu ve özel sektör çalışanlarının öncelikli talebi, teklif edilen zammın yüzde 10'u aşan enflasyonun üzerinde olması. İş bırakma eylemine katılanlar arasında pratisyen hekimler, hemşireler, öğretmenler, otobüs şoförleri, liman işçileri, gazeteciler, kamu personelleri, ceza avukatları, demir yolu, havalimanı, üniversite, havacılık ve posta servisi çalışanları başta olmak üzere, çok çeşitli meslek grupları yer alıyor. Özellikle şubat ve mart ayında iki büyük grevle birçok sektörün iş bıraktığı ülkede demiryolu çalışanlarının martta 4 gün iş bırakması ülkede yıllardır görülmemiş bir ulaşım kaosuna neden oldu. Grevden hastaların etkilenmemesi için nöbetleşe greve çıkan yaklaşık 300 bin hemşire ile 70 bin pratisyen hekimin aksine sayısı binlerle ifade edilmesine rağmen kilit bir sektör olan pasaport ofisi çalışanlarının grevleri birçok seyahat planının aksamasına neden oldu. Öte yandan, İngiltere’de Kamu ve Ticari Hizmetleri Sendikası (PCS), Londra Heathrow Havalimanı'nda güvenlik personelinin mayısta 8 gün daha greve gideceğini duyurdu. PCS, ayrıca Londra, Liverpool ve Glasgow dahil olmak üzere İngiltere’nin çoğu havalimanlarında pasaport kontrol personelinin 3 Nisan'dan 5 Mayıs'a kadar grev gideceğini açıkladı. Havalimanlarında sınır Gücü personelinin de 28 Nisan'da greve gitmesi bekleniyor.

10 ay önce

Yenilgi arsızı Kemal Kılıçdaroğlu'na bu sözlerle yüklendi: Düşmeyi uçmak zannediyorlar

Kılıçdaroğlu'nun 'Ağır bir yenilgi almadık' sözünü eleştiren AK Parti Milletvekili Hulki Cevizoğlu, 'Hezimete uğradılar. Kendine çalışan bir yanlılık var. Düşmeyi uçmak zannediyorlar. Düştüler ancak hala uçtuklarını zannediyorlar. Düşmüş ve yere çakılmış bir CHP var. Aslında Kılıçdaroğlu var' dedi.

8 ay önce

KRT'de CHP medyasına yüklendi: Oylarımızın düşmesi için organize oldular

Seçim mağlubiyetinin sebebi olarak İYİ Parti'yi gösterenlere güldüklerini söyleyen İYİ Parti Tekirdağ Milletvekili Selcan Taşçı, KRT'de CHP medyasına yüklendi. Taşçı, 'Bu oy düştüyse kimin yüzünden düştü. Bu tepkiyi İYİ Parti'ye karşı kim organize etti? Muhalefet yüzde 60'la kazanıyordu o yorumculara göre' diyerek CHP medyasını hedef aldı.

1 2