26 Nisan Cuma 2024
3 yıl önce

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu: Yunanistan diyaloğa hazır değil

Türkiye, yunanistan, kıbrıslı rumları, dış işleri bakanı mevlüt çavuşoğlu, doğu akdeniz, diyalog

3 yıl önce

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu: PKK'nın 13 masum vatandaşı şehit etmesine dünya yine sessiz kaldı

"İslam ve Müslümanlar aleyhindeki saldırgan yayınlar ve nefret söylemleri dünya çapındaki yaklaşık 2 milyar inananı tahkir ediyor. Evet, ifade özgürlüğü demokrasilerin temel taşıdır, ancak bu özgürlük başkalarının kutsal değerlerini tahkir etme hakkı vermez. Bir arada yaşama kültürünü ilerletmedikçe, ortak demokratik değerlerimizi ve sosyal bütünlüğümüze zarar verme riski taşırız." "PKK'nın 13 vatandaşı şehit etmesine dünya yine sessiz kaldı" Çavuşoğlu, terörizmin, insan hayatını hedef alan önde gelen küresel tehditlerden biri olmaya devam ettiğini belirtti. Terör örgütü PKK'nın çok kısa süre önce Irak'ın kuzeyinde 13 masum vatandaşı şehit ettiğini hatırlatan Çavuşoğlu, "Ve dünya yine sessiz kaldı. Uluslararası dayanışma olmadan ve mevcut çifte standartlarla bu tehdidi ortadan kaldıramayız. PKK, YPG, DEAŞ ve FETÖ dahil çeşitli terör gruplarına masum insanlarını kurban veren bir ülke olarak, terörün belirli bir ideolojisi olmadığını çok iyi biliyoruz." diye konuştu. "Ev sahipliği yaptığımız insanların insan hakları ve haysiyetini destekliyoruz" Suriye'de insanların, rejim güçlerinin devam eden askeri saldırılarından ve terörist saldırılarından zarar görmeye devam ettiğini belirten Çavuşoğlu, Türkiye'de geçici koruma altındaki 3,7 milyon Suriyelinin yanı sıra, Suriye'nin kuzeyindeki 5 milyon sivilin güvenliğine ve refahına da doğrudan katkı sunulduğunu kaydetti. Çavuşoğlu, şöyle devam etti: "BM'nin Suriye'ye yaptığı sınır ötesi insani yardımın yegane koridoru Türkiye'den geçmektedir. Ve bu koridor bile saldırı altında. Bu yardımı sürdürmek esastır. Dünyanın en çok mülteciye ev sahipliği yapan ülkesi olarak, uluslararası yükümlülüklerimize riayet ediyoruz ve ev sahipliği yaptığımız kişilerin insan haklarına ve onuruna saygı duyuyoruz. Ancak, AB ve FRONTEX'in (Avrupa Birliği Sınır ve Sahil Güvenlik Ajansı) gözü önünde meydana gelen sürekli geri itme uygulamasından derin endişe duyuyoruz." Filistin, Libya, Kıbrıs, Dağlık Karabağ'daki gelişmeler İsrail'in, işgal altındaki Filistin topraklarında mutlak cezasızlık içinde eylemlerine devam ettiğini belirten Çavuşoğlu, "Gazze'deki insanlık dışı abluka ve İsrail tarafından yasa dışı yerleşimlerin genişletilmesi, insan hakları ihlali teşkil etmeye devam ediyor. Türkiye, Filistinlilerin, başkenti Doğu Kudüs olan, 1967 sınırlarına dayanan bağımsız ve egemen bir Filistin Devleti kurmaya yönelik meşru arayışını desteklemeye devam edecek." ifadelerini kullandı. Çavuşoğlu, Libya'nın başkenti Trablus'ta, Terhune kentinde her gün yeni toplu mezarların bulunduğunu işaret ederek, "İnsan Hakları Konseyi, faillerin adalete teslim edilmesine katkıda bulunmalıdır." dedi. Çözüm için her türlü çabayı göstermelerine rağmen, Kıbrıs Türk halkının insanlık dışı ambargolara ve haksız izolasyona maruz kalmaya devam ettiğini vurgulayan Çavuşoğlu, "Bu baskılara rağmen, Kıbrıslı Türklerin yaşayan bir demokrasi şeklinde işleyen kendi devletleri var." diye konuştu. Dağlık Karabağ'da da sürdürülebilir bir barış için artık tarihi bir fırsat olduğuna dikkati çeken Çavuşoğlu, Türkiye'nin, Güney Kafkasya'da bölgesel sahiplenmeye dayalı barış ve refah girişimlerini desteklemeye devam edeceğini ifade etti. Çavuşoğlu, "Ermenistan'ın da barışın ortağı olmayı seçmesini umuyoruz. Türkiye, Ermenistan'ın attığı her olumlu adıma olumlu karşılık verecektir." değerlendirmesinde bulundu. Gürcistan'ın toprak bütünlüğü ve egemenliği temelinde Abhazya ve Güney Osetya ihtilaflarının barışçıl çözümünü desteklemeye devam edeceklerini belirten Çavuşoğlu, Türkiye'nin, Kırım dahil Ukrayna'nın toprak bütünlüğünü de desteklediğini kaydetti. Çavuşoğlu, "Kırım Tatarlarının tarihi ana vatanlarında özgür ve güven içinde yaşama arzularını desteklemeye devam edeceğiz." ifadesini kullandı. "Uygur Türklerinin ve diğer Müslümanların insan haklarının korunması önemli" Çavuşoğlu, Türkiye'nin Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki insan hakları durumunu yakından takip ettiğini belirterek, şöyle devam etti: "BM ve diğer uluslararası raporlardaki bulgulardan endişe duyuyoruz. Konuyla ilgili kaygı ve beklentilerimizi Çinli yetkililerle paylaşıyoruz. Bu konuda şeffaflık bekliyoruz. Türkiye, Çin'in egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı gösterirken, Uygur Türklerinin ve diğer Müslümanların insan haklarının korunmasının öneminin de altını çiziyor. Yüksek Komiserlik heyetinin bölgeye olası ziyaretlerine ilişkin gelişmeleri takip etmeye devam ediyoruz. Çin'in daveti üzerine, kendi milli heyetimizi de bölgeyi ziyaret etmesi için göndereceğiz." Cammu Keşmir'deki mevcut kısıtlamaların hafifletilmesi için Türkiye'nin Hindistan'a yaptığı çağrıyı yineleyen Çavuşoğlu, sorunun barışçıl yollarla, ilgili BM kararları ve Cammu Keşmir halkının meşru beklentileri temelinde çözülmesi temennisinde bulundu. Çavuşoğlu ayrıca, Myanmar'daki insan hakları ihlalleri ve özellikle Rohingya'lara (Arakanlı Müslümanlar) karşı işlenen suçların endişe kaynağı olmaya devam ettiğini belirterek, Türkiye'nin, Myanmar'da hükümetin askeri darbeyle ele geçirilmesini kınadığını da hatırlattı. Bakan Çavuşoğlu sözlerini, "Türkiye, herkes için insan haklarının korunması ve geliştirilmesi için Konsey'le çalışmaya devam edecek." diye sonlandırdı.

3 yıl önce

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Yunan mevkidaşı Dendias ile basın toplantısı düzenlidi: 'Provokatif söylemlerden uzak durulmalıdır'

Ankara-Atina hattında gerçekleşen istikşafi görüşmelerin sonuncusu bugün Ankara'da yapıldı. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Yunan mevkidaşı Nikos Dendias kritik görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. Bakan Çavuşoğlu'nun ılımlı mesajlarının ardından Dendias, Türkiye'ye yönelik ağır ithamlarda bulundu. Bakan Çavuşoğlu, 'Dostum Niko' diye hitap ettiği Dendias'ın bu tavrına ise gereken karşılığı verdi.  Bakan Çavuşoğlu'nun basın toplantısındaki açıklamaları şöyle: Bugün gerçekleştirme konusunda gösterdiği anlayış için Niko'ya çok teşekkür ediyorum. Türkiye-Yunanistan arasında diyalog kanallarının canlandırılmasın olumlu buluyoruz. Atina'da da hem 62. istişareyi hem de iki bakanlık arasında siyasi istişareler toplantısı gerçekleştirdik. Bu toplantıları son derece samimi bir atmosferde gerçekleştirilmesinden memnuniyet duyuyorum. Sorunların iki komşu ve müttefik arasında diyalog yoluyla çözülebileceğine inanıyoruz. 3. taraflar üzerinden çözüm aramak doğru bir yaklaşım değildir. KRİTİK DOĞU AKDENİZ MESAJI Evet, Ege'de görüş ayrılıklarımız var. Doğu Akdeniz bağlamındaysa biz Türkiye olarak hakça paylaşımdan yana olduk. Ay sonunda Cenevre'de Kıbrıs konulu gayriresmi 5 + BM toplantısı gerçekleşecek. Bu Türkiye olarak bizim teklifimizdi. Bugün Niko'yla da ay sonunda Cenevre'de buluşmak üzere teyitleştik. Herkesin bu toplantıya açık fikirlerle gelmesi önemli. Ticari ve ekonomik ilişkilerimize iki komşu ülke olarak önem veriyoruz. Uçak seferlerinin başlamasını da önemli buluyoruz ama aynı zamanda sınır kapılarının da açılması ticaret bakımından önemlidir. TIR şoförlerimizin vize konusunda yaşadığı bazı sıkıntılar vardı. Bugün bu konudaki beklentilerimiz, taleplerimizi aktarma imkanımız oldu. TERÖRE KARŞI ORTAK MÜCADELE VURGUSU Terörle mücadele konusunu da samimi bir şekilde ele aldık. Özellikle FETÖ, PKK, PYD, DHKP-C gibi terör örgütleriyle mücadelemizde daha etkin bir işbirliği görmek arzumuzdur. Yasadışı göç konusu hem Türkiye'yi, hem Yunanistan'ı hem de AB'yi ilgilendiren bir sorun. 18 Mart Mutabakatı'nın güncellenmesi konusunda AB ile görüşüyoruz. Bu insani konunun rekabet değil, iyi bir işbirliği alanı olması gerektiğine inanıyoruz. İkili konuları değerlendirirken hem Türkiye'de hem de Yunanistan'da azınlıklarımız var. Azınlıklarımızın yaşadıkları sorunları da gündemimize getirdik bugün. Biz Türkiye olarak, özellikle AK Parti iktidara geldiğinden bu yana Rum vatandaşlarımızın sorunları konusunda diyalog içinde pek çok olumlu uygulamayı hayata geçirdik.  Aynı yapıcı yaklaşımı Batı Trakya Türkleri dahil oradaki soydaşlarımız için bizim de beklememiz gayet doğaldır. Her iki ülkedeki azınlıkların huzur ve refah içinde olması bizlerin de yararınadır. "DİYALOG KANALLARININ AÇIK TUTULMASI ÖNEMLİ" Yunanistan'daki kültürel mirasımızın korunmasına büyük önem veriyoruz ve Osmanlı eserlerinin restorasyonuna hazırız. Niko Dendias çok sayıda eserin restorasyonu konusunda adımlar atıldığını söyledi. Bizde de Rum Ortodoks eserleri var. Bu eserlerin restorasyonu konusunda işbirliği yapabiliriz. Biz koşulsuz olarak bu diyaloğu sürdürmek istiyoruz ve ilişkilerimizi geliştirmek istiyoruz. Bugün önümüzdeki süreçte ilişkilerimizi geliştirmek için neler yapabileceğimizi görüştük. Bizim karşılıklı ziyaretlerimizden sonra liderlerimizin de bir araya gelmesini arzu ediyoruz ve sayın Cumhurbaşkanımızın bu konuda son derece olumlu olduğunu söylüyoruz. İlişkilerimizi daha iyiye götürme bakımından ve aramızdaki anlaşmazlıkların çatışma yoluyla değil, diyalog yoluyla çözülmesi için başlattığımız bu ziyareti olumlu buluyoruz. Hem Dendias hem Niko diyorum çünkü uzun yıllardır şahsi dostum 2003'ten bu yana. Dostum Niko'yu ülkemizde ağırlamaktan mutluluk duyuyorum. MİÇOTAKİS'TEN RAMAZAN AYI MESAJI Yunanistan Dışişleri Bakanı Dendias'ın konuşması şöyle: Başkan Sayın Erdoğan'a ve eski dostum sana teşekkür etmek istiyorum. Ayrıca bu akşam beni iftar yemeğine davet ederek de beni onurlandırma vesilesiyle teşekkür etmek istiyorum. Sayın Başbakanımızın bütün Müslüman aleminin ramazan ayını kutladığı mesajını sizlerle paylaşmak istiyorum. Miçotakis hükümeti din özgürlüğüne özel bir önem atfetmekte. Bugün gerçekleştirdiğimiz görüşmelerin açık ve samimi bir ortamda son derece verimli olduğunu söyleyebilirim. Uzlaşamadığımız bütün konuları masaya yatırma fırsatı bulduk. İki ülke arasında iletişim kanallarının açık tutulması gerekli. Türkiye de defaatle AB'ye üyeliğinin stratejik hedef olduğunu söyledi. İstikşafi görüşmelerin başlamasının, iki ülkenin bakanları arasında siyasi görüşmelerin başlamasını memnuniyetle karşılıyorum. Bugün birçok ikili konuya değindik. Dostum Mevlüt'le mutabık kaldık ki iki ülke arasındaki işbirliğini çeşitli alanlarda geliştirebiliriz. Ümit ediyoruz ki geçmiş yıllarda var olan ekonomik işbirliğimizin daha da ileriye götürülmesi. "TÜRKİYE İLE POZİTİF GÜNDEM İSTİYORUZ" Biz Türkiye'yle pozitif bir gündem oluşturabileceğimize inanıyoruz ekonomik alanda. Aramızdaki ekonomik işbirliğini de geliştirerek Türk-Yunan ilişkilerindeki mevcut havayı iyi yönde geliştirebiliriz. Pandeminin sonunda iki ülke arasındaki halkların ilişkilerini de yeniden tesis edebiliriz. Kışkırtıcı söylem ve eylemlerden uzak durmamız gerekiyor. Son dönemde ihlal eylemleri dramatik şekilde arttı ve bu eylemler ikili ortam oluşturulmasının önünde engel teşkil etmekte. Ben dün Patrik'le görüşme fırsatı buldum ve bu görüşme sırasında Türkiye'deki Yunan azınlıklarının sorunlarını dinleme fırsatı buldum. Yunanistan'da Müslüman azınlık var. Lozan Anlaşması'na göre buradaki azınlık Müslüman. Ayrıca yapmış olduğumuz görüşmelerde yalan haber, kışkırtıcı söylemlerden uzak durulması çağrısında bulundum. Birçok bölgesel konuyu da ele aldık. Bunların başında Kıbrıs konusu var. Biz BM zirvesine bütün tarafların iyi niyetle gelmesini ümit ediyoruz. "TÜRKİYE'NİN AB ÜYELİĞİNİ DESTEKLİYORUZ" Türkiye - AB ilişkilerin de ele aldık görüşmemizde. Yunanistan Türkiye'nin AB üyeliğini destekliyor. Komşu ülkeler olarak AB ailesinin bir parçası olmuş Türkiye'den çok fazla şey kazanabiliriz. Türk halkının çoğunluğu ülkesinin AB'ye girmesini destekliyor. Bu yüzden AB Konseyi'nde de belirtildiği gibi vize serbestisi gibi önemli konuları ele almaya hazırız. Biz bu konuda yapıcı bir tutum takındık ancak AB ilke ve değerlerine saygı duymak gerekir. Bu da bütün üye ülkelerin egemenlik haklarına saygı duymaktan geçer. Bu çerçevede AB ikili bir yaklaşım benimsedi. Önlem alma ihtimali konseyin her zaman masasında bulunuyor. Eğer Türkiye bizim egemenlik haklarımızı ihlal etmeye devam ederse önlem ihtimalleri tekrar gündeme gelecektir. Hem ikili ilişkilerimize hem de Türkiye'nin AB üyeliğini etkileyen bir durum. Bu ne iyi komşuluk ilişkileriyle bağdaşmakta ne de uluslararası hukuk ile. Türkiye BM Sözleşmesi'ni kabul etmiyor ancak bu sözleşme AB tarafından onaylandığı için AB müktesebatının bir parçasını teşkil etmekte. Muhtıra AB Konseyi tarafından kınandı. Göçmen ve mülteci konusuyla ilgili olarak ise bunun AB ile Türkiye arasında bir konu olduğunu söylemek istiyorum. Mevlüt'le görüşmemizde gene bir anlaşma imzalanmasından bahsettik ancak hep yeni bir anlaşma imzalansa da bunun başarılı olabilmesi için gerekli eylemlerin yapılması ve irade gereklidir. Son dönemde mülteci konususun Türkiye tarafından kullanılmasını da gündeme getirdim. Biraz sonra yemekte de görüşeceğimiz gibi, her iki ülke de uluslararası hukuk temelinde ve BMGK çerçevesinde toprak bütünlüğünü, egemenliğinin ve bağımsızlığının korunarak sorunların çözümünden yana. Miçotakis hükümetinin görüşü bu şekildedir ve ben bu görüşü Ankara'da ifade etme fırsatı buldum. Ümidimiz ilişkilerin daha da ileriye gitmesi yönünde. Bugün bir adım attık ve bunun halklarımızın menfaatine bir adım olduğunu düşünüyoruz. Bugün bu mecradan sevgili dostum Mevlüt'ü Atina'ya davet ediyorum. DENDİAS'IN AÇIKLAMASININ ARDINDAN BAKAN ÇAVUŞOĞLU'NDAN SERT ÇIKIŞ
 Ben konuşmamda Yunanistan'ı itham edici bir söylemde bulunmadım ama ilk görüşmesinin daha pozitif bir atmosferde geçmesini umuyordum. Ama kabul edilemez ithamlarda bulundu. Türkiye'nin Yunanistan'ın egemenlik haklarını ihlal ettiğini söyledi. Bunu kabul etmemiz mümkün değil. Biz bu konularda görüş ayrılığımız var ve bundan sonra bu konuları kendi aramızda görüşmemiz konusunda mutabık kaldığımız halde ben bunun cevabını vermek durumunda kalırım. Biz Rum Ortodoks azınlığı Rum Ortodoks olarak kabul ediyoruz ama 'Biz Türküz' diyen azınlığı Türk olarak kabul etmemeniz insani değildir. Bunların Türk ismini kullanmasına müsaade etmiyorsunuz. Bunlar Rum Müslümanlar mı? Bunu böyle kabul etmek zorundasınız. Anlaşmalar konusunda farklı düşünebiliriz, Libya'yla olan anlaşmalar. Fakat AB Komisyonu'nun bunu kınaması bir şey ifade etmez. AB'nin deniz yetki alanlarıyla ilgili bir rolü, yetkisi yoktur. Göç konusunu biz ne AB'ye ne Yunanistan'a karşı kullandık. Göç konusunda insani davrandık ve mutabakatı harfiyen uyguladık. Biz içeride bunları konuştuk ve dört yılda 80 bin insanı denize ittiğinizi konuştuk ama basının önünde konuşmadık. Ama buraya çıkıyorsunuz basının önünde mesaj vermek için böyle konuşuyorsunuz. Tüm bunlara rağmen Türkiye olarak 3. taraflar olmadan iki ülke arasında bu konularda görüş ayrılıklarımızı azaltmaya hazırız. Ama basının önünde ülkemi ağır bir şekilde itham edersiniz bunun da cevabını vermek durumundayım.

2 yıl önce

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Ermeni mevkidaşı Ararat Mirzoyan ile görüştü: 'İstikrar ve barış için adımlar atıyoruz'

Çavuşoğlu ve Mirzoyan, Antalya'nın Belek Turizm Merkezi'ndeki NEST Kongre Merkezi'nde düzenlenen, Anadolu Ajansının (AA) "Global İletişim Ortağı" olduğu Antalya Diplomasi Forumu 2022 (ADF) kapsamında gerçekleştirdikleri ikili görüşmenin ardından basına açıklamada bulundu. Türkiye ile Ermenistan arasında ilişkileri normalleştirmek için bir süreç başlatıldığını hatırlatan Çavuşoğlu, "Son derece verimli bir görüşme olduğunu, yapıcı bir görüşme olduğunu söyleyebilirim. Malumunuz ilişkilerimizi normalleştirmek için bir süreç başlattık. Cumhurbaşkanımız (Recep Tayyip) Erdoğan ve (Ermenistan Başbakanı Nikol) Paşinyan'ın karşılıklı pozitif mesajlarından sonra özel temsilciler görevlendirdik." dedi. Özel temsilcilerin, Moskova ve Viyana'da ilişkilerin tam normalleşmesini görüştüğünü anımsatan Çavuşoğlu, "Bugün biz de bunların üzerinden geçtik, değerlendirdik. Memnuniyetle söylemek isterim ki biz Güney Kafkasya'da istikrar ve barış için çaba sarf ediyoruz ve bu yöndeki çabalarımıza da her taraftan destek görüyoruz. Özellikle Türkiye ve Ermenistan arasında atılan adımlar ve normalleşme sürecinden Azerbaycan da memnun. En son cumartesi günü Bakü'deydim ve Azerbaycan da bu süreci destekliyor." diye konuştu. Bakan Çavuşoğlu, bölgedeki istikrar ve barışın herkesin yararına olduğunu belirterek, "Bu yönde adımlar atmaya devam edeceğiz. Bu konuda Sayın Dışişleri Bakanı Ararat beyle de mutabık kaldık." ifadesini kullandı. İKİ ÜLKE ARASINDA BİR İLK Yapılan görüşme, özel temsilciler sonrasında, iki ülke arasında uzun bir aranın ardından Bakan düzeyinde yapılan ilk görüşme özelliği taşıyor. KARŞILIKLI ÖZEL TEMSİLCİLER ATANMIŞTI Azerbaycan ordusunun 2020'de Karabağ topraklarındaki işgale son vermesinin ardından Türkiye, Ermenistan'a ilişkilerin normalleşmesi çağrısında bulunmuştu. Türkiye'nin çağrısına Ermenistan'dan da olumlu karşılık gelmesi üzerine iki ülke ilişkilerinin normalleşmesini görüşmek amacıyla 2021'de karşılıklı özel temsilciler atanmıştı. Eski Washington Büyükelçisi Serdar Kılıç, Türkiye'nin özel temsilcisi olarak atanırken Ermenistan'ın özel temsilcisi Ulusal Meclis Başkanı Ruben Rubinyan olmuştu. İki özel temsilcinin 14 Ocak'ta Moskova'da gerçekleştirdiği ikili görüşmede Ermenistan ile Türkiye arasında 2020'de sona eren uçuşların yeniden başlamasına karar verilmişti. Bu karar kapsamında Erivan'dan kalkan ilk uçak, dün akşam İstanbul Havalimanı'na inmişti.

1 yıl önce

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ‘Diyarbakır Anneleri'ni ziyaret etti

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Vali Ali İhsan Su Diyarbakır annelerini ziyaret etti. Ziyaret sonrası Bakan Çavuşoğlu Diyarbakır'da basın toplantısı düzenledi. Bakan Çavuşoğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle: PKK kaçırdıkları evlatlarımızı Suriye'ye de götürüyor. PKK ile YPG arasında hiçbir fark yoktur Alman yetkililere de çok rica ettim. Bu aileleri dinleyin. Kürt kardeşlerimize en çok zarar veren PKK'dır.

1 yıl önce

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu: 90 ülkeden 11 bin 500 arama kurtarma ekibi geldi

Türkiye deprem yaralarını sarmaya çalışıyor... Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, 6 Şubat'ta Kahramanmaraş'ta meydana gelen iki depremden etkilenen Adıyaman'ın Gölbaşı ilçesinde incelemelerde bulundu. İlçede, Esenler Belediyesi tarafından kurulan 1500 kişi kapasiteli konteyner kentte incelemede bulunan Bakan Çavuşoğlu, daha sonra gazetecilere açıklamalarda bulundu. Bakan Çavuşoğlu, depremden sonra yurt dışından gelen kurtarma ekiplerinin birçoğunun ülkelerine döndüklerini belirtti. "90 ülkeden 11 bin 500 arama kurtarma ekibi geldi" Ülkemizde sadece Azerbaycan ve Filipin ekiplerinin bulunduğunu ifade eden Çavuşoğlu, şunları söyledi: Yurt dışından gelen desteğin koordinasyonunu da ilgili kurumlarımız ile özellikle AFAD ile birlikte yapıyoruz. Özellikle bu koordinasyonu büyükelçilerimiz ve diplomatlarımızı görevlendirdik. Adana'da iki havaalanı olduğundan dolayı 2 büyükelçimizi diğer illerimize ise birer büyükelçimizi görevlendirdik. 90 ülkeden 11 bin 500 arama kurtarma ekibi geldi. Bu sabah itibari ile Gürcistan ve Özbekistan arama kurtarma ekipleri görevlerini tamamladı ve ülkelerine döndüler. Şu an ülkemizde iki ülke kaldı Azerbaycan ve Filipinler. Dolayısı ile arama kurtarma ekiplerimiz sahada çalışmalarına devam ediyorlar. 27 ülkeden 30 sahra hastanesi gelmişti ve bunlardan 10'u döndü 20'si aktif şekilde devam ediyorlar. Tabi ki özellikle yurt dışından konteyner ile beraber kırsal kesimde çadır talepleri devam ediyor. Bu çadır ihtiyacının karşılanması için yurt dışından çadırların getirilmesi konusunda AFAD ile ilgili çalışmalarımız devam ediyor. Bir taraftan yerinden bulma bir taraftan da kargo uçakları ile 125 binden fazla çadır gelmiş durumda, 42 bin civarında Türkiye'ye intikali konusunda planlamalar yapıldı. Konteyner yurt içinde her yerde üretimini yapıyoruz ama yurt dışından bulabildiğimiz konteynerleri ülkemize getiriyoruz. Katar'dan 10 bin civarında konteyner gelecek ve gemiler ile yola çıkmaya başladı. Süveyş kanalına gemilerimiz ulaştı, birkaç gün içerisinde gemiler İskenderun'un limanına gelmiş olacak. 15 bin 725 konteyner gelmesi konusunda planlarımızı yaptık. "İlk sırada Japonya var" Avrupa Birliği'nin Brüksel'de konferans düzenlemek istediğini de söyleyen Bakan Çavuşoğlu şu ifadeleri kullandı: Biz bu arada Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı ve Dünya Bankası ile önümüzdeki süreçte nerelere ihtiyaç duyulacak bunun raporlamasını da yapıyoruz. Burada özellikle birçok ülkeden kaynak olarak 40 milyon dolar; birinci sırada Japonya var. Bize hep söylüyorlar 'bizde deprem oldu siz geldiniz, bir de İran, Irak savaşında Tahran'dan bizim vatandaşlarımızı sizler kurtardınız, şimdi sıra bizde' diyorlar. Aslında baktığımız zaman tüm dünya neden yardıma koşuyor iki sebebi var. Görülmemiş bir afet bunun boyutunu herkes görüyor diğeri ise Türkiye bugüne kadar nerde bir afet oldu ilk koşan ülke oldu bu da tüm dünyada böyle olmuştur. Dolayısı ile herkes Türkiye'nin bu zor gününde yardım etmek istiyor.