02 Mayıs Perşembe 2024
1 yıl önce

Restore edilen Yerebatan Sarnıcı’na "metro istasyonu" eleştirisi

Dünyanın en önemli sarnıçlarından olan 1500 yıllık Yerebatan Sarnıcı'nın taş cephe ve demir kapısının alüminyum kaplama ve otomatik kapıyla değiştirilmesi uzmanların tepkisine yol açtı. Bizans döneminde şehrin su ihtiyacını karşılamak için 6. yüzyılda inşa edilen Yerebatan Sarnıcı, koronavirüs salgını döneminde 2020'de kapatılıp açıldıktan sonra restorasyona alınmasının ardından bugün düzenlenen törenle hizmete sunuldu. Sarnıcın restorasyonu sonrası yapının taş kaplı duvarı kaldırılarak metal ve cam haline dönüştürülürken, özel işlemeli ferforje kapı da sökülerek yerine sensörlü cam otomatik kapı ve üzerine ekran yerleştirildi. Tarihi yapının dış cephesinde yapılan yenilik tepkilere yol açarken, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Varlıkları Proje Müdürü Merve Gedikli sosyal medyadan yaptığı paylaşımda eski halini niteliksiz olarak tanımlayıp çağdaş bir cephe tasarımı sunduklarını savundu. "Kadim İstanbul şehrinin tarihine adeta ihanet olmuş" Değişiklikler sosyal medyada metro istasyonuna benzetilirken, uzmanlar da AA muhabirine yaptıkları değerlendirmelerle restorasyona tepki gösterdi. Mimar Serkan Akın, eserlerin restorasyonunda temel gerekçenin eserin yapısal bütünlüklerini koruyarak gelecek nesillere aslına uygun şekilde aktarılması olduğunu söyledi. Yeni yapılan dış cephe uygulamasını eleştiren Akın, "Sarnıcın restorasyonu sonrası sosyal medyada denk geldiğim görsellerde ilk bakışta bir yanılsama yaşadım, eski halinin şimdiki halinden aslına uygunluğunu anlamak için işin uzmanı dahi olmaya gerek yok doğrusu. Tarihi bir yapıyı ayakta tutabilmek ve ömrünü uzatmak için eklemeler yapmak oldukça kritik bir müdahaleyken, sarnıç girişine aslını inkar edercesine toplu taşıma istasyonu muamelesi yapmak, kadim İstanbul şehrinin tarihine adeta ihanet olmuş." diye konuştu. Akın, dünya genelinde kabul görmüş ve 19. yüzyıldan bu yana kabul edilen restorasyon ilkeleri bulunduğuna dikkati çekerek, bunların Camillo Boito tarafından 1883'te yayınlanan "Çağdaş Restorasyonun Beş İlkesi"nde ortaya konduğunu anlattı. Yerebatan Sarnıcı restorasyonunda bu ilkelere uyulmadığını vurgulayan Akın, şu değerlendirmede bulundu: "Boito'ya göre 'sağlamlaştırma onarımdan daha iyidir, onarım ise restore etmekten daha iyidir' ve 'ek ya da onarım yapılması zorunluysa somut verilere dayanmalı, yapının görsel bütününe ve biçimine saygılı olunmalıdır.' Görünen o ki dünya mirası olan Yerebatan Sarnıcı disiplinlerarası bir çalışmadan ziyade 'Mimari Mirasın Analizi, Korunması ve Strüktürel Restorasyonu için İlkeler' tamamen göz ardı edilerek hak ediş derdine düşmüş müteahhit aklıyla, metro girişi/iş hanı girişi görünümüyle İstanbul halkına layık görülmüştür. Bu utanç, kadim İstanbul tarihine yeter de artar da." Mimar-Görsel Tasarım Uzmanı Yasemin Turan ise daha önce var olan taş cephe ve demir kapının kaldırılarak alüminyum doğrama yapılmasını eleştirerek, var olanın korunması yoluna gidilmesi gerektiğini söyledi. Dış cephede yeni bir uygulamaya gidilmesinin yanlış olduğunu dile getiren Turan, "Bu tarihi yapıda cephenin bu şekilde modernize edilmesini doğru bulmuyorum, modern ofis binasına girer gibi, janjanlı bir giriş olmaz. Yeni uygulamayı öne çıkarmazsın, bu 'ben yeniyim' diyor." şeklindeki görüşünü paylaştı. Şehir tarihi uzmanı Mehmet Dilbaz da restorasyon sonrası ortaya çıkan görüntünün kabul edilebilir olmadığını ifade etti. Restorasyon sonrası sarnıcın adeta farklı bir yapıya dönüştüğüne işaret eden Dilbaz, şu ifadeleri kullandı: "İlk olarak giriş kısmında yapılan değişiklikler ve verilmeye çalışılan modern üslup göz tırmalıyor. Yayınlanan tanıtım videosunda görüldüğü gibi yapının iç kısmına restorasyon sonrasında yerleştirilen heykeller yapıya 'Pagan Tapınağı' havası vermiş. İstanbul'da bazı tarihi yapıların restorasyon sonrası ortaya çıkan görüntüleri maalesef bizleri keşke hiç yapılmasaydı fikrine kadar itiyor. Burada yapılan uygulama da üzücü."

1 yıl önce

Yusuf Halaçoğlu, İYİ Parti'den ayrılma sürecini anlattı: Akşener'i eleştirince 'İstifa ediyorum' cevabını aldım

Türk Tarih Kurumu Eski Başkanı ve İYİ Parti 24, 25 ve 26. Dönem Milletvekili Yusuf Halaçoğlu, TVNET'te yayınlanan Sert Sorular programında Taha Hüseyin Karagöz'ün konuğu oldu. TVNET canlı yayınına katılan İYİ Parti Eski Milletvekili Yusuf Halaçoğlu, partiden istifa sürecini anlattı. Afyonkarahisar'da bir istişare toplantısı yapıldığını ifade eden Halaçoğlu, "Orada bir konuşma yaptım. Dedim ki 'Hani iktidar olmak istiyordunuz, hani yüzde 17,5 kemik oyunuz vardı? Hani cumhurbaşkanı olacaktınız, olamadınız. Ama hala başarılıyız diyorsunuz. O zaman ne farkı kaldı geçmişteki partimizden' dedim. Buna Meral Hanım'dan 'İstifa ediyorum' cevabı aldım. Sonra herkes koşuşturdu, baktım tekrar genel başkan oldu, ben de istifa ettim. Güven tazelemesi gerektiğini söyledim, bundan dolayı uyuşmadık. Bu benim anlayışıma ters geliyor. Ben bir muhalefet partisinin 'Başarılıyım' diyorsa hep muhalefette kalmaya rıza gösterdiğini düşünüyorum." dedi. "PARTİNİN SİSTEMİNİ DEĞİŞTİRDİLER" İYİ Parti'nin 'Türkiye'yi Türkler yönetmeli' sözüne karşı çıktığını belirten Halaçoğlu, "Partinin tüzüğünde buna karşı çıkan bir anlayış yoktu. Sonra sistemi değiştirdiler. Ben Kayseri 1. sıradan milletvekili adayı gösterdiler. Ben İzmir'de yaşıyorum, gidemediğim yerin adayı olmam dedim. Ben buna rağmen partim için mücadele ettim" açıklamasını yaptı. "İYİ PARTİ'Yİ KURARKEN ÇOK GÜZEL BİR VİZYONLA BAŞLADIK" Karagöz'ün "İYİ Parti'ye katıldığınız için pişman mısınız?" şeklindeki sorusuna cevap veren Halaçoğlu, "Hayır. İYİ Parti'yi kurarken çok güzel bir vizyon belirlemiştik. sağcı, solcu, merkezde olmayan bir siyasi yapı olarak belirlemiştik. Bunun için 'vatanseverlik' temeline oturmuş bir siyasi yapıdan bahsediyorduk. Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşayan herkes kendisini orada bulacaktı. Herhangi bir ayrım yapılmadan herkesin kendisini orada bulacağı bir siyasi yapı olacaktı." şeklinde konuştu.

1 yıl önce

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay'dan altılı masaya aday eleştirisi: Herhalde talimat bekliyorlar

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, cumhurbaşkanı adayını belirlenemeyen altılı masaya eleştiride bulunarak, "Bir tanesi papağanla konuşmaya başlamış. Çaresizliğin son aşaması. Papağanlar daha ileride en azından kendi söyleyeceklerini kendileri biliyorlar. Bizim bu papağanlar başkalarından aldıkları talimatları iletmekle yükümlü oldukları için daha 2023 seçimlerine kiminle gidecekleri belli değil. Herhalde talimat bekliyorlar" dedi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, AK Parti Akyurt İlçe Başkanlığı Teşkilat Toplantısı’nda partililere hitap etti. Cumhurbaşkanlığı Hükmet Sisteminin milletin ihtiyaç duyduğu hizmetlerin en hızlı şekilde yerine getirildiği bir sistem olduğunun altını çizen Fuat Oktay, bu kavramın hem yurtiçi hem yurtdışı için geçerli olduğunu kaydetti. Muhalefeti eleştiren Oktay, "Bir yıldır masanın neresine oturacağını konuşuyorlardır. Bir tanesi papağanla konuşmaya başlamış. Çaresizliğin son aşaması. Papağanlar daha ileride en azından kendi söyleyeceklerini kendileri biliyorlar. Bizim bu papağanlar başkalarından aldıkları talimatları iletmekle yükümlü oldukları için daha 2023 seçimlerine kiminle gidecekleri belli değil. Herhalde talimat bekliyorlar, artık büyükelçilerden mi bekliyorlar talimatı kimden bekliyorlar, başkalarından mı bekliyorlar göreceğiz" şeklinde konuştu. Vatandaşlara hizmet noktasında herhangi bir siyasi parti ayrımı yapılmadığını ifade eden Oktay, "Çalışmalarımız bir taraftan devletin işlerini yürütme, aynı şekilde vatandaşların ihtiyacını giderme anlamında tüm ciddiyeti ile devam edecektir. Hiçbir ayrım gözetmeden 85 milyonun her bir vatandaşa aynı hassasiyetle hizmet götürme görevimiz var" dedi. Oktay’ın gündeminde 6’lı masa da vardı. 6’lı masanın ortaya herhangi bir çalışma koymadığını söyleyen Oktay, "6’lı masa bir yıldır kendi aralarında masanın etrafında dolaşarak yapmaya çalıştıklarıyla Cumhurbaşkanımızın sadece 10 dakikasını dolduracak bir iş yapmadı. Sadece ne yapılmaması gerektiğine odaklandıkları için" diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son bir haftalık süre içerisinde önemli diplomatik görüşmeler gerçekleştirdiğini belirten Oktay, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Özbekistan’da liderlerle birlikte olan fotoğrafıyla ilgili konuştu. Oktay, "O resim aslında başka bir resimdi. Cumhurbaşkanımızın gerek masa başı gerek sohbet ortamında dahi söylediği her bir sözün bir ağırlığı olduğuna dair bir resimdi. Birlikte olduğu insanların kendisine olan sevgi, saygısını gösteren bir resimdi" dedi. "Farklı kanallardan farklı mesajlar veriyor olsalar bile ABD de buna dahildir" Erdoğan’ın BM ziyaretine de değinen Oktay, “Oradaki şahit olduğumuz şey şu; kim hangi amaçla eleştiriyor olursa olsun. Kim hangi amaçla Türkiye’nin kalkınmasına, ilerlemesine, gelişmesine rıza göstersin veya göstermesin kıskansın veya desteklesin bölgesel ve küresel sorunların çözümü ile ilgili bir dünya lideri olan Recep Tayyip Erdoğan’ın görüşlerini almak, paylaşmak, kendi görüşlerini onunla paylaşmak arzusunda olduklarını net bir şekilde gördük. Fransa da, birçok alanda karşı karşıya geldiğimiz Fransa buna dahildir. İngiltere buna dahildir. Farklı kanallardan farklı mesajlar veriyor olsalar bile ABD de buna dahildir. Türkiye olarak bizim duruşumuz net. Bizim istediğimiz, istikrar ve barış, özellikle dünyanın bugün ihtiyaç duyduğu en önemli en kritik olaylarından birisi” diye konuştu. "Büyük devlet olduğunu iddia eden yapılar terör örgütleriyle mücadelesini başka terör örgütleri üzerinden yapmaz" Bir esnafın doğalgaz fiyatlarıyla ilgili kendisine ilettiği konuyu paylaşan Oktay, "Bin metreküpü 60 dolar olan hatta 30 dolara kadar inen doğalgazın bugün 3 bin 500 dolara kadar çıktığını düşün. Ne alakası var oradaki işlerle dediğinizde. Sizin evinizde yaktığınız diğer tarafta sanayicimizin veya KOBİ’nin kendi iş yerinde kullandığı enerjiyi, elektriği birebir etkileyen bir olay. Bu bir yılda kolay bir kaynak değil 50 milyar dolarlık ilave bir maliyet biniyor. Evlerde bugün fazla olduğunu bildiğimiz o faturaların her 80 TL’sini biz ödüyoruz ki 3 bin 500 dolara çıkan fiyatları yansıtmalıyım diye. Bunun kalıcı olması için başka bir çalışma lazım. Bölgesel ve küresel istikrarın korunması lazım. Suriye ile Irak ile yıllardır uğraşıyoruz. Çözüm bulacağız diye girenlerin çözümden katbekat fazla sorunla oradan ayrıldığı ya da ayrılmayıp daha ötesi sorunlar oluşturmaya çalışılan bölgeden bahsediyoruz. Bir PKK vardı içeride mücadele ettiğimiz terör yapılarıyla birlikte olup oraya silah, eğitim yardımı yapan bununla bir başka terör örgütüyle mücadele ettiğini iddia eden sözde büyük devletler var. Büyük devlet olduğunu iddia eden yapılar terör örgütleriyle mücadelesini başka terör örgütleri üzerinden yapmaz" şeklinde konuştu. "Türkiye bölgesinde barışı tesisi etmek için ölümüne gayret sarf etmektedir" Türkiye’nin bu sorunlarla boğuşurken Ukrayna-Rusya krizinin ortaya çıktığını ifade eden Oktay, Türkiye’nin barışın tesisi için önemli bir gayret gösterdiğine dikkat çekti. Oktay, "Bu bölgede henüz istikrar yokken kuzeyimizde bambaşka bir kritik olay oluştu. Cumhurbaşkanımız, ilgili bütün birimler, gecemizi gündüzümüze katıyoruz. Tam durdurma aşamasına yakınlaştığınız noktada birileri rahatsız oluyor. Ne yazık ki birçok örneği Batı’dan geliyor. Bu ilginç bir şey. Halbuki NATO’da hepsi müttefikimiz. Halbuki faturayı bu savaşlar bölgede çözülmediği sürece tüm dünya ödüyor, Akyurtlu da ödüyor. 81 ilimizdeki vatandaşlarımız da ödüyor. Cumhurbaşkanımızın BM’de net bir şekilde ifade ettiği, savaşın kazananı olmaz, barışın kaybedeni olmaz. Türkiye bölgesinde barışı tesisi etmek için ölümüne gayret sarf etmektedir. Mesajımız Cumhurbaşkanımızın gecesini gündüzüne kattığı bu çabalarına destek olunması, bu herkesin faydasınadır" açıklamasında bulundu. Türkiye’nin dünyada ciddi bir açlık krizine sebep olabilecek tahıl krizi sorununa çözüm ürettiğini hatırlatan Oktay, "Herkesin ayağa kalktığı ortamda tahıl krizinin çözümü ile birlikte tahıl fiyatlarındaki düşüşü hatırlayın. Doğalgaz sorununu da çözdüğümüzde fiyatlar normale inecek" değerlendirmesinde bulundu. "Dedeağaç’ta, Girit’te üs kurmanın kimseye faydası olmayacaktır" Ermenistan - Azerbaycan arasındaki krize de değinen Oktay, yaşanan her krizin küresel sonuçları olacağına dikkat çekti. Oktay, "Buradaki sorunlar yetmiyormuş gibi Azerbaycan ve Ermenistan arasında barışa doğru yöneliş sürecinde orayı yeniden kaşımanın hiç kimseye faydası yoktur. Doğu Akdeniz’de Ege’de suları ısıtmanın hiç kimseye faydası yoktur. Dedeağaç’ta, Girit’te üs kurmanın kimseye faydası olmayacaktır" diye konuştu. "Cumhurbaşkanımız 8 saat çalışmaz, 24 saat ülkesi için çalışır" Türkiye’nin köklü bir devlet geleneğine sahip olduğunu kaydeden Oktay, "Türkiye dünkü devlet değil. Türkiye’de devlet aklı büyüktür. Recep Tayyip Erdoğan gibi bir lideri olduğu zaman Türkiye’yi başka başka olaylarla meşgul ettiklerinde Türkiye’nin gücü dağılmayacaktır. Çünkü Cumhurbaşkanımız 8 saat çalışmaz, 24 saat ülkesi için çalışır. Sadece AK Parti olarak değil Cumhur İttifakı olarak söylemek istiyorum; 2023’e yürüyoruz. Tüm dünyadaki barış ve istikrara gerektiği zaman herkesin anlayacağı dilden cevap veren bir lider. Bütün dünyanın sorunlarıyla uğraşırken her bir şehrinde, sokağındaki vatandaşın sorunlarına tek tek eğilen bir Cumhurbaşkanı, bir AK Parti, bir Cumhur İttifakı” ifadelerini kullandı. 2023 seçimleriyle ilgili konuşan Fuat Oktay, "Önümüzde 2023 var. Ciddi bir karar vereceğiz. 6’lı diyorlar 7. HDP biliyorsunuz. Kilidi açacak yapı buysa, yani PKK’nın siyasi uzantılarıysa, benim askerimi, benim vatandaşımı katleden bir yapıya terör örgütü diyemeyen bir yapı bu 6’lı masanın kilidini açacak yapıysa bu kapı açıldığında içeriden ne kokular çıkacak" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rusya - Ukrayna krizinde gösterdiği diplomatik başarının tüm dünyanın gündeminde olduğuna vurgu yapan Oktay şunları söyledi: "Tayyip Erdoğan gibi bir lider, cumhurbaşkanı böyle bir dönemde olmasaydı, Rusya Ukrayna krizinde bile yaşayabileceğimiz birçok komplikasyonu, analistler dile getiriyor. Her fırsatta aleyhimize yazan bir basın kuruluşu Macron ile bir karşılaştırma yapıyor ’Macron kaybetti, Ukrayna kazandı’ diyor. Rusya ve Ukrayna krizindeki somut adım atabilen bir ülke olarak. Lider yetiştirmek kolay olmuyor. Bu değeri gümbür gümbür Türkiye’nin başına hep birlikte getirmek için gayret sarf edeceğiz." Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, cumhurbaşkanı adayını belirlenemeyen altılı masaya eleştiride bulunarak, "Bir tanesi papağanla konuşmaya başlamış. Çaresizliğin son aşaması. Papağanlar daha ileride en azından kendi söyleyeceklerini kendileri biliyorlar. Bizim bu papağanlar başkalarından aldıkları talimatları iletmekle yükümlü oldukları için daha 2023 seçimlerine kiminle gidecekleri belli değil. Herhalde talimat bekliyorlar" dedi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, AK Parti Akyurt İlçe Başkanlığı Teşkilat Toplantısı’nda partililere hitap etti. Cumhurbaşkanlığı Hükmet Sisteminin milletin ihtiyaç duyduğu hizmetlerin en hızlı şekilde yerine getirildiği bir sistem olduğunun altını çizen Fuat Oktay, bu kavramın hem yurtiçi hem yurtdışı için geçerli olduğunu kaydetti. Muhalefeti eleştiren Oktay, "Bir yıldır masanın neresine oturacağını konuşuyorlardır. Bir tanesi papağanla konuşmaya başlamış. Çaresizliğin son aşaması. Papağanlar daha ileride en azından kendi söyleyeceklerini kendileri biliyorlar. Bizim bu papağanlar başkalarından aldıkları talimatları iletmekle yükümlü oldukları için daha 2023 seçimlerine kiminle gidecekleri belli değil. Herhalde talimat bekliyorlar, artık büyükelçilerden mi bekliyorlar talimatı kimden bekliyorlar, başkalarından mı bekliyorlar göreceğiz" şeklinde konuştu. Vatandaşlara hizmet noktasında herhangi bir siyasi parti ayrımı yapılmadığını ifade eden Oktay, "Çalışmalarımız bir taraftan devletin işlerini yürütme, aynı şekilde vatandaşların ihtiyacını giderme anlamında tüm ciddiyeti ile devam edecektir. Hiçbir ayrım gözetmeden 85 milyonun her bir vatandaşa aynı hassasiyetle hizmet götürme görevimiz var" dedi. Oktay’ın gündeminde 6’lı masa da vardı. 6’lı masanın ortaya herhangi bir çalışma koymadığını söyleyen Oktay, "6’lı masa bir yıldır kendi aralarında masanın etrafında dolaşarak yapmaya çalıştıklarıyla Cumhurbaşkanımızın sadece 10 dakikasını dolduracak bir iş yapmadı. Sadece ne yapılmaması gerektiğine odaklandıkları için" diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son bir haftalık süre içerisinde önemli diplomatik görüşmeler gerçekleştirdiğini belirten Oktay, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Özbekistan’da liderlerle birlikte olan fotoğrafıyla ilgili konuştu. Oktay, "O resim aslında başka bir resimdi. Cumhurbaşkanımızın gerek masa başı gerek sohbet ortamında dahi söylediği her bir sözün bir ağırlığı olduğuna dair bir resimdi. Birlikte olduğu insanların kendisine olan sevgi, saygısını gösteren bir resimdi" dedi. "Farklı kanallardan farklı mesajlar veriyor olsalar bile ABD de buna dahildir" Erdoğan’ın BM ziyaretine de değinen Oktay, “Oradaki şahit olduğumuz şey şu; kim hangi amaçla eleştiriyor olursa olsun. Kim hangi amaçla Türkiye’nin kalkınmasına, ilerlemesine, gelişmesine rıza göstersin veya göstermesin kıskansın veya desteklesin bölgesel ve küresel sorunların çözümü ile ilgili bir dünya lideri olan Recep Tayyip Erdoğan’ın görüşlerini almak, paylaşmak, kendi görüşlerini onunla paylaşmak arzusunda olduklarını net bir şekilde gördük. Fransa da, birçok alanda karşı karşıya geldiğimiz Fransa buna dahildir. İngiltere buna dahildir. Farklı kanallardan farklı mesajlar veriyor olsalar bile ABD de buna dahildir. Türkiye olarak bizim duruşumuz net. Bizim istediğimiz, istikrar ve barış, özellikle dünyanın bugün ihtiyaç duyduğu en önemli en kritik olaylarından birisi” diye konuştu. "Büyük devlet olduğunu iddia eden yapılar terör örgütleriyle mücadelesini başka terör örgütleri üzerinden yapmaz" Bir esnafın doğalgaz fiyatlarıyla ilgili kendisine ilettiği konuyu paylaşan Oktay, "Bin metreküpü 60 dolar olan hatta 30 dolara kadar inen doğalgazın bugün 3 bin 500 dolara kadar çıktığını düşün. Ne alakası var oradaki işlerle dediğinizde. Sizin evinizde yaktığınız diğer tarafta sanayicimizin veya KOBİ’nin kendi iş yerinde kullandığı enerjiyi, elektriği birebir etkileyen bir olay. Bu bir yılda kolay bir kaynak değil 50 milyar dolarlık ilave bir maliyet biniyor. Evlerde bugün fazla olduğunu bildiğimiz o faturaların her 80 TL’sini biz ödüyoruz ki 3 bin 500 dolara çıkan fiyatları yansıtmalıyım diye. Bunun kalıcı olması için başka bir çalışma lazım. Bölgesel ve küresel istikrarın korunması lazım. Suriye ile Irak ile yıllardır uğraşıyoruz. Çözüm bulacağız diye girenlerin çözümden katbekat fazla sorunla oradan ayrıldığı ya da ayrılmayıp daha ötesi sorunlar oluşturmaya çalışılan bölgeden bahsediyoruz. Bir PKK vardı içeride mücadele ettiğimiz terör yapılarıyla birlikte olup oraya silah, eğitim yardımı yapan bununla bir başka terör örgütüyle mücadele ettiğini iddia eden sözde büyük devletler var. Büyük devlet olduğunu iddia eden yapılar terör örgütleriyle mücadelesini başka terör örgütleri üzerinden yapmaz" şeklinde konuştu. "Türkiye bölgesinde barışı tesisi etmek için ölümüne gayret sarf etmektedir" Türkiye’nin bu sorunlarla boğuşurken Ukrayna-Rusya krizinin ortaya çıktığını ifade eden Oktay, Türkiye’nin barışın tesisi için önemli bir gayret gösterdiğine dikkat çekti. Oktay, "Bu bölgede henüz istikrar yokken kuzeyimizde bambaşka bir kritik olay oluştu. Cumhurbaşkanımız, ilgili bütün birimler, gecemizi gündüzümüze katıyoruz. Tam durdurma aşamasına yakınlaştığınız noktada birileri rahatsız oluyor. Ne yazık ki birçok örneği Batı’dan geliyor. Bu ilginç bir şey. Halbuki NATO’da hepsi müttefikimiz. Halbuki faturayı bu savaşlar bölgede çözülmediği sürece tüm dünya ödüyor, Akyurtlu da ödüyor. 81 ilimizdeki vatandaşlarımız da ödüyor. Cumhurbaşkanımızın BM’de net bir şekilde ifade ettiği, savaşın kazananı olmaz, barışın kaybedeni olmaz. Türkiye bölgesinde barışı tesisi etmek için ölümüne gayret sarf etmektedir. Mesajımız Cumhurbaşkanımızın gecesini gündüzüne kattığı bu çabalarına destek olunması, bu herkesin faydasınadır" açıklamasında bulundu. Türkiye’nin dünyada ciddi bir açlık krizine sebep olabilecek tahıl krizi sorununa çözüm ürettiğini hatırlatan Oktay, "Herkesin ayağa kalktığı ortamda tahıl krizinin çözümü ile birlikte tahıl fiyatlarındaki düşüşü hatırlayın. Doğalgaz sorununu da çözdüğümüzde fiyatlar normale inecek" değerlendirmesinde bulundu. "Dedeağaç’ta, Girit’te üs kurmanın kimseye faydası olmayacaktır" Ermenistan - Azerbaycan arasındaki krize de değinen Oktay, yaşanan her krizin küresel sonuçları olacağına dikkat çekti. Oktay, "Buradaki sorunlar yetmiyormuş gibi Azerbaycan ve Ermenistan arasında barışa doğru yöneliş sürecinde orayı yeniden kaşımanın hiç kimseye faydası yoktur. Doğu Akdeniz’de Ege’de suları ısıtmanın hiç kimseye faydası yoktur. Dedeağaç’ta, Girit’te üs kurmanın kimseye faydası olmayacaktır" diye konuştu. "Cumhurbaşkanımız 8 saat çalışmaz, 24 saat ülkesi için çalışır" Türkiye’nin köklü bir devlet geleneğine sahip olduğunu kaydeden Oktay, "Türkiye dünkü devlet değil. Türkiye’de devlet aklı büyüktür. Recep Tayyip Erdoğan gibi bir lideri olduğu zaman Türkiye’yi başka başka olaylarla meşgul ettiklerinde Türkiye’nin gücü dağılmayacaktır. Çünkü Cumhurbaşkanımız 8 saat çalışmaz, 24 saat ülkesi için çalışır. Sadece AK Parti olarak değil Cumhur İttifakı olarak söylemek istiyorum; 2023’e yürüyoruz. Tüm dünyadaki barış ve istikrara gerektiği zaman herkesin anlayacağı dilden cevap veren bir lider. Bütün dünyanın sorunlarıyla uğraşırken her bir şehrinde, sokağındaki vatandaşın sorunlarına tek tek eğilen bir Cumhurbaşkanı, bir AK Parti, bir Cumhur İttifakı” ifadelerini kullandı. 2023 seçimleriyle ilgili konuşan Fuat Oktay, "Önümüzde 2023 var. Ciddi bir karar vereceğiz. 6’lı diyorlar 7. HDP biliyorsunuz. Kilidi açacak yapı buysa, yani PKK’nın siyasi uzantılarıysa, benim askerimi, benim vatandaşımı katleden bir yapıya terör örgütü diyemeyen bir yapı bu 6’lı masanın kilidini açacak yapıysa bu kapı açıldığında içeriden ne kokular çıkacak" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rusya - Ukrayna krizinde gösterdiği diplomatik başarının tüm dünyanın gündeminde olduğuna vurgu yapan Oktay şunları söyledi: "Tayyip Erdoğan gibi bir lider, cumhurbaşkanı böyle bir dönemde olmasaydı, Rusya Ukrayna krizinde bile yaşayabileceğimiz birçok komplikasyonu, analistler dile getiriyor. Her fırsatta aleyhimize yazan bir basın kuruluşu Macron ile bir karşılaştırma yapıyor ’Macron kaybetti, Ukrayna kazandı’ diyor. Rusya ve Ukrayna krizindeki somut adım atabilen bir ülke olarak. Lider yetiştirmek kolay olmuyor. Bu değeri gümbür gümbür Türkiye’nin başına hep birlikte getirmek için gayret sarf edeceğiz."

1 yıl önce

Soner Çam’dan Ümit Özdağ’a yolsuzluk eleştirisi: “Paraları şahsına istedi”

Zafer Partisi’nin Kurucular Kurulu Toplantısı sonrasında parti içindeki muhaliflerden Soner Çam ve Çetin Davarcı darp edilmişti. Soner Çam, 25 Eylül’de gerçekleşen olayda, saldırganları Ümit Özdağ‘ın azmettirdiğini ileri sürmüştü. Eskişehir’de yaptığı basın açıklamasında gerçekleştirilen saldırının nedenine değinen Çam, parti gönüllülerinin yaptığı bağışların bir kısmının Zafer Partisi’ne değil, kişilere aktarıldığını, bu vaka tarafınca ortaya çıkarılınca söz konusu linç girişiminin gerçekleştirildiğini ileri sürdü. “BAĞIŞLARIN PARTİYE DİREKT YA DA DOLAYLI YOLLAR İLE DEĞİL DE, SADECE ŞAHSINA VERİLMESİNİ İSTEDİ” Ümit Özdağ’ın sığınmacıları bahane eden bir ‘provokatör’ olduğunu söyleyen Çam, “Ben partinin ihtiyaçlarını giderdiğim bir dönemde, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ bundan sonra yapacağım bağışların partiye direkt ya da dolaylı yollar ile değil de, sadece şahsına verilmesini istedi. Bununla ilgili şahsımı ikna etmek için bir kaç gerekçe saydı. Parti kurulmadan önce Ayyıldız Hareketi sürecinde parti kurulması için benden birkaç defa para istedi. Bana para toplama yetkisi de verdi. Ben de kendisinin şahsi banka hesabına parayı gönderdim. İlerleyen süreçte partide benim gibi birçok arkadaştan para aldığını öğrenince durumdan şüphelenip, parti muhasebesinde verdiğim paraların karşılığını bulmaya çalıştım. Bir süre araştırmalarda bulunduktan sonra bizlerden ve tanımadığımız birçok kişiden topladığı, paraların parti kayıtlarına girmediğine şahit oldum. İşte her şey böyle başladı. Durumu kendisine ilettim, kibar bir şekilde konuşmaya öğrenmeye çalıştım. Akabinde benden aldığı paraları ya iade etmesini ya da genel merkeze aktarmasını, partiye kullanması gerektiğini söyledim. Fakat her defasında kendisi konuşmayı ya kesti ya da müsait olmadığını söyledi ve devamında bana karşı agresif tutumlar geliştirmeye başladı” ifadelerini kullandı. https://twitter.com/mehmetardic_/status/1574108010158473217?s=46&t=FE4fc6IxM5qCbT1vBZSQIQ “BU SALDIRIDA ŞAHSIM VE MÜCADELE ARKADAŞIM, YAKLAŞIK 20 KİŞİLİK PARTİ GRUBU TARAFINDAN DARP EDİLDİ” Konuşmasının sonunda şahsına ve arkadaşlarına düzenlenen saldırıya değinen Çam, yaklaşık 20 kişilik parti grubu tarafından darp edildiğini söyledi. Çocuğu yaşındaki kimseler tarafından darp edilmenin onurunu kırdığını vurgulayan Çam, “Basına da yansıdığı üzere, 25 Eylül Pazar günü Zafer Partisi Kurucular Kurulu Üyesi olarak katıldığım toplantıda, şahsım ve arkadaşlarıma toplumumuzca kabul edilemez, Türk gelenek ve göreneklerini ayaklar altına alan bir saldırı düzenlendi. Bu saldırıda şahsım ve mücadele arkadaşım, yaklaşık 20 kişilik parti grubu tarafından darp edildi, çocuğum yaşındaki kimseler tarafından onurum kırılmak istendi. Aynı gün kıymetli eşim ve evlatlarım sosyal medyadan bana yapılan saldırı görüntülerine şahit olmuş, ruh dünyalarında büyük bir manevi yıkım yaşamışlardır. Henüz küçücük olan kız evladımın etrafında olup biten konuşmalara şahit olup, eve döndüğümde ağlayarak bana sarılması, yüreğimde ve zihnimde tarif edilemez bir üzüntü yaşamama sebep olmuştur” diye konuştu.

1 yıl önce

Nevşin Mengü'den Kılıçdaroğlu'nun başörtüsü çıkışına eleştiri: Oldu olacak şeriat getirilsin

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu 'helalleşme' adı altında muhafazakar kesimden destek almanın peşine düştü. Dün sosyal medya hesabından bir video paylaşan Kılıçdaroğlu, Türkiye'de başörtüsü sorunu olduğunu öne sürüp bunu çözeceklerini vadetti. Kılıçdaroğlu'nun başörtüsü çıkışını eleştiren muhalif gazeteci Nevşin Mengü, YouTube yayınında dikkat çeken açıklamalarda bulundu. "OLDU OLACAK ŞERİAT GETİRİLSİN" CHP yönetimini eleştiren Mengü, "AK Parti 'Gelin yeni anayasa yapalım' derse ne olacak? Oldu olacak samimi görünelim diye şeriat getirilsin samimiyetten coşalım. Tehlikeli bir çizgi üzerinde yürüyor CHP." ifadelerini kullandı. https://twitter.com/bugunguncel/status/1577349156955463681?s=46&t=ds3VPIxtUgdlWU1Xf4TrcA

1 yıl önce

ABD gezisine davet edilmeyen TELE1'de Kemal Kılıçdaroğlu'na eleştiriler

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ABD gezisine devam ediyor. Kılıçdaroğlu gezisine, temaslarını takip etmeleri için birçok gazeteciyi de beraberinde götürdü. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'na yakınlığı ile bilinen TELE1 ise geziye davet edilmedi. Davet alamayan televizyonun ekranlarında ise Kılıçdaroğlu'na yönelik eleştiriler yükselmeye başladı. "Kılıçdaroğlu'nun ABD gezisi skandala dönüştü" Zeynel Lüle'nin sunduğu Habere Doğru programına katılan kanalın Washington temsilcisi Yılmaz Polat, Kılıçdaroğlu'nun ülkede istediği isimlerle görüşemediğini, gezinin bir skandala dönüştüğünü söyledi. Polat, "Tamamen teknolojiye yönelik bir gezi deniyor ama işin perde arkası öyle değil. Evet birtakım isimlerle randevu talep edildi ama bu randevular gerçekleşmedi. Bernie Sanders o isimlerden biri. Fakat Sanreds'ın ABD'de esamesi okunmuyor. ABD'de iki kez seçim kaybetti. Bu isimle görüşmenin pek bir yankısı olmayacaktı. Son ana kadar bu isim konuşuldu ama randevu alınamadı. "Obama randevu vermedi" Başka isimler de var. İlk kez bunu açıklayacağım. O programı yapanlar büyük stratejik hata yapılmıştır. Eski Başkan Obama'dan da randevu talep edildi fakat bu talep de karşılıksız kaldı. Teknoloji merkezleri okullar tabii ki de önemli ama Türkiye'nin en ciddi cumhurbaşkanı adayının yönetimden isimlerle de bir araya gelmesi gerekiyordu. Muhatabınız benim artık diyebilmeliydi. O yüzden aday olduktan sonra gelmesi gerektiğini yazdım." diye konuştu. https://twitter.com/bugunguncel/status/1580128382062592001?s=46&t=q40JjX0L8E3IfnBCki0mKw

1 yıl önce

Bülent Turan'dan Ekrem İmamoğlu eleştirisi: "Bu densizliğe isyanım var"

AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan Çanakkale'deki ziyaretleri kapsamında, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Üreme Endokrinolojisi ve İnfertilite Merkezi açılışı ve Spor Bilimleri Fakültesi binası temel atma törenlerine katıldı. Hizmete açılan tüp bebek merkezinin açılışında konuşan Turan, merkezin Çanakkale ile Edremit Körfezi bölgesindeki tek merkez olacağını, çocuk hayali kuran aileler için bunun çok önemli bir gelişme olduğunu söyledi. Ardından ÇOMÜ'nün Dardanos Yerleşkesi'nde bulunan Spor Bilimleri Fakültesi binası temel atma töreni gerçekleştirildi. Burada gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Turan, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün ebediyete intikalinin 84'üncü yılı dolayısıyla dün çeşitli anma programları düzenlendiğini söyledi. "İMAMOĞLU'NA ELEŞTİRİ" Atatürk'ün anıldığı günde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun İstanbul Kongre Merkezinde eşiyle beraber dans etmeyi ve eğlenmeyi tercih ettiğini ifade eden Turan, şunları kaydetti: "Dün üzülerek gördük. Bir büyükşehrimizin belediye başkanı maalesef yas günü olan, matem günü olan, siyahları giyindiğimiz özel bir gün olan 10 Kasım’da eşiyle dans etmeyi, müzik içerisinde eğlence yapmayı adeta görev bilerek bir adım attı. Söylemeden geçemeyeceğim. Bu dansı o değil de ben yapsaydım, bu dansı o değil de bir AK Partili belediye başkanı yapsaydı, polemik mi istersiniz, manşetler mi istersiniz?

1 yıl önce

Pençe-Kılıç Hava Harekatı'na yönelik yapılan eleştirilere AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik cevap verdi: Terör siyasetinin üyesi olarak konuşuyorlar

Milli Savunma Bakanlığı'nın sınır ötesine başlattığı Pençe-Kılıç Hava Harekatı'nı hedef alan ülkelere AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik Twitter'dan cevap verdi. Teröre karşı yürütülen operasyonların devam edeceğini belirten Çelik, "Terör siyaseti yapanlara karşı siyasi mücadeleyi kararlılıkla sürdüreceğiz." ifadelerini kullandı. 'TERÖR İNSANLIĞIN DÜŞMANIDIR' Türkiye'yi sivilleri öldürmekle itham edenlere cevap veren Çelik, "Terör örgütüne destek veren kesimler, terörle mücadele operasyonlarımızın durmasını istiyorlar. Bunlar egemenliğimizi terör örgütlerine ve onların arkasındaki yabancı odaklara devretmek isteyenlerdir. Egemenliğimizi koruyacağız, terörle mücadeleye tavizsiz devam edeceğiz. Bu şebekeler, Türkiye’nin terörle mücadele operasyonlarına “savaş politikası” diyor. Terörle mücadelemize savaş politikası diyenler “terör siyaseti”nin üyesi olarak konuşuyorlar. Bu zihniyet, Türkiye Cumhuriyeti ile terör örgütünü eşit göstermeye çalışan sapkın bir zihniyettir. Terör insanlığın düşmanıdır. Terörle mücadeleyi engellemeye çalışmak, hukuk devletini ve demokrasiyi yok etmeye çalışmaktır. Terörün her türlüsüne karşı en güçlü mücadeleyi vermeye devam edeceğiz. Terör siyaseti yapanlara karşı siyasi mücadeleyi kararlılıkla sürdüreceğiz." dedi

1 2 3 4 5 6 7 8 9