26 Nisan Cuma 2024
3 yıl önce

Fatih Portakal FOX'tan istifa etti! 'Emekli olan' Fatih Portakal tarım yapacak

fox tv, fatih portakal, istifa, organik tarım, doğan şentürk

3 yıl önce

Polislere emeklilik ikramiyesi müjdesi

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Poliste Psikolojik Sağlamlık Semineri programında açıklamalarda bulundu. Soylu, polislerin emeklilik ikramiyesine ilişkin "Bugün giren polisler, bugünün parasıyla 350 bin lira emeklilik ikramiyesi alacaklar. Bizim amacımız bunu 500 bin liraya çıkartmaktır" dedi

3 yıl önce

MHP lideri Bahçeli: “Bildiride imzası bulunan 103 emekli amiralin rütbeleri sökülmeli, emeklilik hakları kaldırılmalıdır”

MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin açıklaması şu şekilde: 103 emekli amiralin ortak imzalı yayımlamış oldukları anti demokratik ve tehditvari, aynı zamanda vesayetçi bildiriyi Milliyetçi Hareket Partisi nefretle lanetlemekte ve reddetmektedir. Bu kapsamda partimizin görüşü olarak derhal alınması gereken önlemler şu şekildedir: Muhtıra tarzında hazırlanarak gece yarısı servisi yapılan bildiride imzası bulunan amirallerin rütbeleri sökülmelidir. Emeklilik hakları kaldırılmalı, emekli maaşları kesilmelidir. Açıklanan bildirinin çok yönlü adli ve idari soruşturması yapılmalıdır. Ayrıca 103 vesayetçi amiralin imzasıyla yayımlanan bildirinin arkası ve önü kararlılıkla araştırılmalı, bu rezaletin içinde kimlerin olduğu tevsik ve tespit edilmelidir.Konu vatandır, konu demokrasidir, konu milli iradedir.Taviz veya gecikmenin bedeli hiç kuşkusuz ağır olacaktır.

3 yıl önce

‘Montrö bilirisi’nde imzası olan Emekli Tuğamiral Türker Ertürk'ün sözleri tekrar gündemde: “Sınırımızda PYD olsun daha iyi”

Bir dönem CHP'de aktif siyaset de yapan Ertürk'ün, 'PYD'nin laik yapısını da zaten biliyoruz.' ifadeleri sosyal medyada büyük tepki çekti.

3 yıl önce

Montrö bildirisinde imzası olan emekli amirallere gözaltı

Emekli 103 amiralin Montrö Boğazlar Sözleşmesi'yle ilgili gece yarısı yayımladığı darbe imalı bildiriyle ilgili başlatılan soruşturma kapsamında bu sabah bazı gözaltılar yapıldığı belirtildi.

3 yıl önce

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu: Emekli amirallerden 4'ü CHP üyesi

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, özel bir televizyon kanalında katıldığı canlı yayında gündemi değerlendirdi. Türkiye'nin 18,5 milyar dolarlık mart ayı ihracatı gerçekleştirdiğini, savunma sanayisinde önemli adımlar atıldığını belirten Soylu, Doğu Akdeniz'de ve Libya'da yapılanları hatırlattı. 'Türkiye'nin oluşturduğu stratejiler hayallerin ötesinde' Türkiye'nin oluşturduğu stratejilerin, etrafındaki coğrafyayı huzura ve barışa sevk etmek için gerçekleştirdiklerinin, hayallerin ötesinde olduğunu vurgulayan Soylu, şunları söyledi: "Türkiye, 3 bin dolardan 10 bin dolar kişi başına gelir seviyesine gelmiş. Eleştirebilirsiniz ama dönüp bir gece yarısı bildirisiyle bize ültimatom veremezsiniz, verdirmeyiz. Bu mesele sadece bize ait değil. Ne ihracatçımıza ne üreticimize ne esnafımıza ne üniversitede yetişen gencimize ne ilkokula yeni başlamış çocuklarımıza ne sporcularımıza bunu yaparız. Buna müsaade etmeyiz. Bu konuda çok kararlı olduğumuzu vatandaşlarımızın bilmesini isterim. Zihninde en ufak böyle bir şey varsa vallahi, alimallah darmadağın ederiz." Soylu, Türk Silahlı Kuvvetlerinin, emniyetin, jandarmanın, sahil güvenliğin, bütün kurumların demokrasinin en güçlü parçaları olduğunu vurguladı. "CHP'ye üye olan 4 kişi var" Darbeyle ilgili imalara, teşebbüslere tüm benlikleriyle karşı koyacaklarının altını çizen Soylu, "Millet rey veriyor, 50 gram oy pusulası. Verdiği reyle şunu söylüyor: 'Bu, benim namusumdur, bunu koru.' Bunu korumayan namussuzdur" dedi. Emekli amirallerin açıklamasıyla ilgili soruşturmanın devam ettiğini belirten Soylu, "Araştırmalar devam ediyor ama kamuoyunda çok net görüyoruz ki CHP'ye üye olan 4, aileleriyle üye olan da yaklaşık 18 kişi var. Kimi kardeşi, kimi ablası, kimi oğlu, kimi kızı, aileleriyle beraber. O gece biz sabaha kadar uyumadık, çalıştık ve tüm irtibatlarını ortaya çıkardık. Son 30 günde kimlerle irtibat kurdukları, hangi siyasi parti yoğunluklu irtibat kurdukları çok açık ve net" diye konuştu. "Türk demokrasisi saf olduğu dönemden çıktı" Soylu, en ufak bir sivil toplum örgütünün bildirisini dahi dikkate aldıklarını ifade ederek, şunları kaydetti: "104 general bir araya gelecekler ve hükümete bir çerçeve çizecekler, bir vesayet odağı oluşturmak isteyecekler, biz de diyeceğiz ki 'Bunda bir şey yok. Ne olacaktı?' Kusura bakmayın, Türk demokrasisi, siyaseti o saf olduğu dönemden çıktı. Demokrasinin, siyasetin ve milletin dışında hiçbir şey beklemeyiniz. Bu, Türkiye'ye bir şey kazandırmaz. Rekabeti, korakor yapalım hep beraber, ne gerekiyorsa ortaya koyalım ama burada CHP bu meseleye sahip çıkıyorsa, bu meseleyi demokrasi adına savunanları küçümsüyorsa, bir oyun içinde olduğunu iddia ediyorsa bu tarihin bunlara herhangi bir ders vermediğinin en önemli delili olarak duracaktır." "Açıklamanın uluslararası bağlantısının" sorulduğu Soylu, birtakım tespitlerin olduğunu, 15 Temmuz'u çözdükleri gibi bunların da çözümleneceğini söyledi. "Hesabını bir salise bile yapmayız" Millete teslim olduklarının altını çizen Soylu, "Demokrasiyle, ülkemizin bir darbeyle ele geçirilmesiyle alakalı Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde gözümüz karadır. Cenab-ı Allah'ın verdiği bir candır, bunun hesabını bir salise bile yapmayız. Millet yapmadı çünkü" dedi. "FETÖ'nün darbe girişiminin ardından emekli amirallerin yaptığı bu açıklama zihinlerde belli noktaları canlandırmış durumda. Amirallerin verdiği bu darbe imalı mesaj kime yönelik?" sorusu üzerine Soylu, milletin geçmişten bu zamana çektiği sıkıntılara işaret etti. Soylu, şöyle konuştu: "FETÖ de bu da aynıdır. Bunlar birbirlerini FETÖ'den falan ayırmasınlar. Araya da FETÖ cümleleri, değerlendirmeleri falan koymasınlar. Eğer bu tip değerlendirmeler yapıyorlarsa bize çok net ifadelerle 'Bu ülkenin düşmanlığını yaptığımızı, bu ülkeye hainlik yaptığımızı, ihanet ettiğimizi, sattığımızı' söylesinler. Bunu söylesinler eğer böyleyse. Arada birtakım cümlelerle FETÖ'nün bilmem neleriyle kendilerini ayırt etmeye çalışan bir anlayışı biz yakın siyasi tarihimizle özdeşleştirdiğimizde doğru kabul etmeyiz. Hepsinin kökü aynıdır, hepsi aynı kuyudan beslenmektedir."

3 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Emekli generallerin merkezinde CHP var, bildiri buram buram darbe kokuyor

Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, geçen ay gerçekleştirdikleri 7. Olağan Büyük Kongrenin hemen ardından yapılan Merkez Karar ve Yönetim Kurulu toplantısında, Merkez Yürütme Kurulu ile birlikte Grup Yönetiminde de bazı değişiklikler olduğunu anımsattı. Naci Bostancı'nın Grup Başkanı olarak görevine devam ettiğini; Grup Başkanvekillerinden Özlem Zengin'in artık görevini Genel Merkezde Halkla İlişkiler ve Sivil Toplum Başkanı olarak sürdüreceğini hatırlatan Erdoğan; bu dönemde Grup Başkanvekilliklerini ise Bülent Turan, Cahit Özkan, Mahir Ünal, Mustafa Elitaş ve Muhammet Emin Akbaşoğlu'nun yürüteceğini söyledi. Görevlerine devam eden ve yeni sorumluluk üstlenenleri tebrik eden ve başarılar dileyen Erdoğan, "Cumhur İttifakı ve AK Parti olarak, ülkeye ve millete Meclis çatısı altında verdiğimiz hizmetleri, inşallah bu yeni ekibimizle çok daha güçlü bir şekilde devam ettireceğiz. Meclis gündemi zaten yoğundu. Mevcut kanun hazırlıkları ve görüşmelerinin yanı sıra, pek çok yeni konu, komisyonlarda ve Genel Kurul’da bizleri bekliyor. Yeni anayasa hazırlıkları sürecinde de ilerleyen dönemde Meclisimize ve dolayısıyla grubumuza önemli görevler düşecektir." diye konuştu. AK Parti Grubunun, tüm bu zorlu çalışmaları başarıyla yürüterek, Türkiye'yi 2023 hedeflerine adım adım yaklaştıracağına inandığını dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti: "Her bir milletvekilimiz, kendi şehrinin temsili yanında, yasama faaliyetlerine de en aktif şekilde katılarak, bu yükü paylaşacaktır. Her dönemde olduğu gibi bugün de Meclis’in ve ülkenin lokomotifi sizler olacaksınız. Kongremizde temel çerçevesini ortaya koyduğumuz 2023’e kadarki yol haritamızın hayata geçirilmesini, hem Meclis’te hem illerimizde sizlerle birlikte sağlayacağız. Geçtiğimiz 19 yıldaki eserlerimizi ve hizmetlerimizi, yeni dönemin başlangıcı olarak görüyoruz. Türkiye’nin 19 yıl önceki halini, yaşı 35-40’ın altındaki vatandaşlarımız pek hatırlamaz. Hükümete geldiğimizde, demokrasiden kalkınmaya kadar her alanda yokluk, yoksulluk, yasaklar ve zulüm arenası haline getirilmiş bir ülke devraldık. 'Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür' derler. Bunun için eski Türkiye ile bugünkü Türkiye’nin mukayesesini her fırsatta milletimizle paylaşmamız gerekiyor. AK Parti iktidara geldiğinde, CHP Genel Başkanı herhalde 50’lilerinin başındaydı. Kendisinden 20 yıl öncesinin Türkiye’siyle bugünün Türkiye’sini, şöyle elini vicdanına koyarak karşılaştırmasını istiyoruz. Gittiği yollar aynı yollar mı, gördüğü binalar aynı binalar mı, aldığı hizmetler aynı hizmetler mi, ülkenin vizyonu aynı mı? Bir günden bir güne bu zatın ağzından, 'tamam, pek çok eksik ve hatta yanlış var ama memlekette şöyle iyi bir şey de yapıldı' sözünü duymadık. Tam tersine CHP Genel Başkanı ve şürekası, tüm konuşmalarında, hafıza-i beşerin nisyanına güvenerek, yarısı yalan, yarısı yanlış bir sürü iddia ortaya atıyorlar. Kendisi İzmir milletvekili. İzmir’e bir bak. İzmir’e neler yaptı bu iktidar? Çevre illerle, hatta uzak illerle, başta İstanbul, Ankara olmak üzere, buralara ne gibi bağlantılar yapıldı? Ne gibi yatırımlarla İzmir buralara bağlandı? CHP'nin geçmişinden bugüne İzmir'e yapılmış en ufak bir yatırım var mı?" ''BURAM BURAM DARBE İMASI KOKUYOR''  Erdoğan, CHP'nin, bir grup emekli amiralin, buram buram darbe iması kokan açıklamalarını, ekonomiyle ilgilendirerek "gündem saptırma" olarak aklamaya çalışacak kadar şirazesinden koptuğunu söyledi. "Darbecinin emeklisi-muvazzafı olmayacağını bilmeyecek kadar bunlar cahil. Yoksa bu bir sinsilik mi? Orasının takdirini milletime bırakıyorum." diyen Erdoğan, bununla da kalmayıp kendilerini, herkesi terörist ve darbeci ilan etmekle suçladıklarını belirtti. Erdoğan, "Tabii kendileri teröristlerle al takke-ver külah ilişkisi içinde oldukları için teröriste 'terörist' dememizden rahatsız oluyorlar. Çünkü bakıyorlar ki Gabar, Cudi, Tendürek, Bestler Dereler çökertildi. Bütün bunları gördükçe rahatsız oluyorlar. Hatta ve hatta daha da ileri giderek, çıkmış bunlardan bir tanesi 'Suriye'nin sınırında bazı yerleşik durumlar olabilir, bu çok daha da isabetli olur.' diyecek kadar şirazesini kaybetmiş. Kim bu? Bu da sözcüleri." diye konuştu. ''BU EMEKLİ GENERALLERİN MERKEZİNDE CHP'NİN KENDİSİ VAR'' CHP'lilerin, tüm hayatları boyunca iktidarı darbe ve vesayet gölgesinde aradıkları için darbeciye "darbeci" demelerinden de huzursuzluk duyduğunu ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Teröristlerle ve darbecilerle mücadelemizi ekonomiyle ilişkilendirerek, güya kendi akıllarınca, bir taşla iki kuş vurmanın hesabını yapıyorlar. Hem teröristleri ve darbecileri aklıyorlar hem de ekonomi üzerinden milletimizin, özellikle de gençlerimizin umudunu kırarak, ülkemizi güven ve istikrar yerine kaos iklimine yönlendirmeye çalışıyorlar. Türkiye, daha 15 Temmuz acısının yaralarını saramamışken bir grup emekli askerin, aslı astarı olmayan meseleler üzerinden milli iradeyi, ülkenin seçilmiş yönetimini tehdit etmelerini küçümseyen, darbecinin ta kendisidir. Çok açık net söylüyorum, şu anda bu emekli generallerin merkezinde CHP'nin kendisi vardır. Bu 104'ün içerisinde şu anda CHP üyesi olanlar vardır. İncelemeler devam ediyor, kim bilir daha ne kadar çıkacak. Hadi 15 Temmuz'da Bay Kemal, tankların arasından sıvışıp milletin sokakta verdiği mücadeleyi rahat koltuklarında kahve içerek televizyonda seyretmiş olabilirsin. Bu senin korkaklığındır. Ama bundan sonra yemezler, bundan sonra yutmazlar. Bundan sonra hesabını bu işin çok ağır vereceksiniz ve siz kaçacaksınız, biz kovalayacağız. Zira darbe heveslilerini bu derece hararetli bir şekilde savunmanıza asla millet müsaade etmez, biz ise hiç müsaade etmeyiz." Meselenin korkaklık, yüreksizlik ve geçmişinden utanmak olmadığını vurgulayan Erdoğan, "Oturduğu koltuğa, mide bulandırıcı bir kaset kumpasıyla getirilen bu zata, diyet olarak darbecilerin sözcülüğü vazifesinin tevdi edildiği anlaşılıyor. Aksi takdirde, akıl ve izan sahibi hiçbir siyasetçi, doğrudan kendi varlığını hedef alan anti-demokratik bir girişim karşısında böyle bir tavır içine giremez. Kendi iktidarını, ülkenin ve milletin felaketinde gören bu habis zihniyeti, en az teröristler ve darbeciler kadar tehlikeli görüyoruz." değerlendirmesinde bulundu. "SAĞLIK BAKANIMIZA DA BİNDİRİYOR. ATILACAK TIRNAĞI OLSAN NE ALA, DEĞİLSİN" Erdoğan, bazı video görüntülerini izlettikten sonra CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun dün Sağlık Bakanlığı Bilim Kuruluna yönelik sözlerini eleştirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: "Kılıçdaroğlu dün hızını alamayıp işi salgınla mücadelede en önemli referans kaynağımız olan, ülkemizin kendi alanlarının en yetkin isimlerinden oluşan Sağlık Bakanlığı Bilim Kuruluna saldırmaya kadar vardırdı. Vah zavallı. Biz salgınla mücadeleyi siyaset üstü, 84 milyonun tamamının sağlığını ilgilendiren milli bir mesele olarak görüyoruz. Bilim Kurulu üyelerimize kadar, bugüne kadar verdikleri hizmetler için de ben şahsım, ailem, grubum ve milletim adına kendilerine teşekkür ediyorum. Bilim Kurulu başta olmak üzere sağlıkta bugüne kadar ölen nice kardeşlerimiz, arkadaşlarımız oldu. Bunlarla ilgili Bay Kemal, senin bir derdin oldu mu? Kılıçdaroğlu'nun bir dakikalık şov uğruna, bunca emeği silip atmasının, bilimin konuşulması gereken yerde, bilimi ayaklar altına almasının takdirini ben sağlık çalışanlarımıza ve milletimize bırakıyorum. Rabb'im ülkemizi bu habis zihniyetin tasallutundan, bu zihniyetin yol açacağı tahribattan, bu zihniyetin sebebiyet vereceği yıkımdan muhafaza eylesin diyorum. Ve bununla da kalmayıp tabii Sağlık Bakanımıza da bindiriyor. Atılacak tırnağı olsan ne ala, değilsin. O kadar zavallısın." Erdoğan, CHP'lilerin örnek gösterecek bir eseri, iftihar edecek bir hizmet ve dikili bir ağacı bulunmadığını dile getirerek, "Siyasi hayatınızın tamamı, bizim projelerimizi engellemeye çalışmakla geçmiştir. Yüzsüzlükte ve arsızlıkta öyle tavan yapmış durumdalar ki dün engellemek için çırpındıkları eserleri ve hizmetleri, bugün sanki kendi projeleriymiş gibi sahiplenmekten de geri kalmıyorlar. İstanbul'da ne yapmışsak, şimdi onları sahiplenmeye çalışıyorlar. Bu ne utanmazlıktır, bu ne terbiyeden muaf kalmış bir haldir? CHP'ye gönül veren vatandaşlarımızın, tüm bu olup bitenleri ibretle takip ettiğine, günü geldiğinde de demokrasi ve kalkınma düşmanlarına hak ettikleri cevabı vereceklerine yürekten inanıyorum." ifadesini kullandı. İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın diğer açıklamaları: ENFLASYONU TEK HANEYE İNDİRMEKTE KARARLIYIZ Dövizdeki dalgalanmalar ekonomik temelli değil. Son dönemde bir miktar artan enflasyonu tekrar tek haneye indirmekte kararlıyız. Bu konuda kararlıyız. İhracatımız 2002'deki 36 milyar dolar seviyesinden 170 milyar dolar seviyesine çıkmıştır. Mart ayı ihracat rakamlarında tüm zamanların rekorunu kırdığımız bir dönem oldu. Salgından sonra eskisinden çok daha güçlü bir turizm gelirine sahip olacağız. Tabi bunları sayın Kılıçdaroğlu takip ediyor mu bilmiyorum. Uçuk saçık rakamlarla konuşmak ve milleti yalanla aldatmak sana bir şey kazandırmayacak.  Dün Kılıçdaroğlu kürsüde rakam vererek esnaf ve sanatkarlarımızı bize karşı kışkırtmaya çalışıyor. Kılıçdaroğlu, geçtiğimiz yıl 99 bin 588 esnafımızın terkin yaptığını, yani işini terk ettiğini söyledi. Hakikati ifade ediyor mu? Hayır. Çünkü aynı dönemde 365 bin 533 esnaf tescil yaptırmış, yani işe başlama bildiriminde bulunmuştur. Kılıçdaroğlu, sen ne zaman doğru konuşacaksın. Bak rakamlar ortada. Esnafın derdini dile getirmek başka şey, rakamları eğip bükerek kışkırtıcılık yapmak başka şey. Kendisini yalancı ve provokatör ilan etmekten başka çaremiz kalmıyor. Reform paketlerimizi açıkladığımız takvime uygun şekilde hayata geçireceğiz.  Eğitime ayrılan bütçeyi 20 kattan fazla arttırdık. Okullardaki derslik sayısını 343 binden 600 bine çıkardık. Almanya'dan falan öndeyiz 1.5 milyon olan üniversite öğrencisi sayımız da 8 milyonun üzerine çıkmıştır. Bay Kemal biz göreve geldiğimizde üniversite öğrencilerine verilen burs 45 liracıktı, şimdi ise 650 TL... Siz zaten bu makamlara gelecek değilsiniz. Gelseniz de bu tür destekleri verecek niyetiniz yok. Geçmişte olmadı ki şimdi olsun... Eğitime ayrılan bütçeyi 20 kattan fazla arttırdık. Okullardaki derslik sayısını 343 binden 600 bine çıkardık. Almanya'dan falan öndeyiz 1.5 milyon olan üniversite öğrencisi sayımız da 8 milyonun üzerine çıkmıştır. Bay Kemal biz göreve geldiğimizde üniversite öğrencilerine verilen burs 45 liracıktı, şimdi ise 650 TL... Siz zaten bu makamlara gelecek değilsiniz. Gelseniz de bu tür destekleri verecek niyetiniz yok. Geçmişte olmadı ki şimdi olsun... ARNAVUTLUK GÖRDÜ, AYNISINI İSTEDİ Bunlar işte Adana'da pazar yerini hastane diye, hatta sahra da demiyorlar edepten yoksun olmayalım diye, 'işte biz hastane yaptık' diyorlar. Sizin ona gücümüz yetmez, o bizim şanımızdır. İşte biz 45 günde Atatürk Havalimanı'ndaki acil durum hastanesini yaptık. Niye buraları seçtik. uçak geldi, buraya insin, 5 dakikada hastaneye geçsin. Her birinde 18 ameliyathane var. Bunu Arnavutluk gördü, bizden bunu aynısını istedi. Bir müteahhidimizi görevlendirdik, 48 günde Arnavutluk'ta acil durum hastanesini yaptı. ve Başbakan Sağlık Bakanı'nı arayıp teşekkür etti. Ben anacığım rahatsızlandığı zaman Okmeydanı SSK Hastanesi'ne sabah namazından sonra gider, numarayı alır, anacığımla orada muayeneye giderdim. Aynı hastanede benim bir dava arkadaşım eşi doğum esnasında rahmetli oldu. Ve eşini maalesef doğum esnasında çocuk ve hanımı rahmetli, ödeme yapılmadı diye vermiyorlar. Ne yapıyorlar? Rehine alıyorlar. Bay Kemal senin SSK Genel Müdür olduğun dönemde. Sen bu ülkede bunları yapmış bir adamsın. BUGÜN YAPTIKLARI MUHTAR EDEBİYATININ NE KADAR SAHTE OLDUĞUNU SÖYLEMEYE BİLE GEREK YOK Eser ortada, gider şehir hastanelerini gezersin. Neyin ne olduğunu beğenmediğin Sağlık Bakanımız saba anlatır. Git, gez gör. Engelli maaşlarını 24 liradan 914 liraya çıkardık.  Geçenlerde muhtarlarla ilgili abuk sabuk şeyler söylüyor. yapacağından değil de kendilerine özel kalem atayacakmış. Biz muhtar maaşlarını 97 liradan aldık 2445 liraya çıkarttık. Niye aldatıyorsun milleti. Bu süreçlerden geçtiniz.  Geçmişte muhtarların mühürlerini toplatarak tüm muhtarlıkların kapısına kilit vurmaya kalkanların, bugün yaptıkları muhtar edebiyatının ne kadar sahte olduğunu ise söylemeye bile gerek duymuyorum. Kendisinin yakasına rozet taktığı adam güneyde diyor. Bırak sen güneyi... EMEKLİ AMİRALLER TALİMATI KILIÇDAROĞLU'NDAN ALIYOR Buradan Genelkurmay Başkanı'ndan erine kadar kahraman ordumuzun tüm mensuplarına şükranlarımı gönderiyorum. Milletimizle birlikte biz de tüm kalbimizle, darbecilerden temizlenen Türk Silahlı Kuvvetlerimizin yanındayız, yanında olmayı sürdüreceğiz. Rabbime, bana böyle bir ordunun 'başkomutanı' sıfatını bahşettiği için binlerce kez hamdüsenalar ediyorum. Tabii emekli amiraller bu işin dışında. Onları karıştırmayalım. Bu emekli amiraller ne yazık ki talimatı kendi başkomutanları Kılıçdaroğlu'ndan alıyor. Zaten onun imzası var. Önce onun temizlenmesi lazım. Temizlenmedikten sonra kendini kurtaramaz. 15 Temmuz gecesi kaçtın Bakırköy'e gittin. Ama şimdi kaçacaksın, kovalayacağız. Sadece bu yıl çiftçimize 24 milyar liralık destek vereceğiz. Türk sanayinin böyle zorlu bir dönemde ortaya koyduğu performans yabancı yatırımcının da ilgisini cezbediyor. Xiaomi ve Oppo'nun akıllı dönem yatırımları işte bu dönemde gerçekleşti. Dünyada ilk olan Getir'in 2.6 milyar dolarlık değerlemeye ulaşması da girişimcilerimizin iftihar tablosuna örnektir. 2002'de bütçesi 5.5 milyar olan 62 proje yürütülürken bu sayı bugün 750 projeyi geride bıraktı. Taksim meydanında muhteşem camiyi de Ramazan'ın son cumasında Müslümanların hizmetine alacağız. Kadir gecesinde de Zonguldak'ta sahilde Uzun Mehmet Camisi'ni de hizmete alacağız. KANAL İSTANBUL İLEİLGİLİ HAZIRLIKLARIMIZI TAMAMLADIK Buradan milletimize bir müjde vermek istiyorum. Ülkemizin en büyük ve en stratejik altyapı projesi olan Kanal İstanbul ile ilgili hazırlıklarımızı büyük ölçüde tamamladık. Projenin ÇED raporu, 56 kurum ve kuruluşun, 200’den fazla bilim insanının, medyanın ve vatandaşlarımızın katkılarıyla tamamlandı. İki yakasında kurulacak 500 bin nüfuslu şehir İstanbul'un depreme hazırlığını da hızlandıracaktır. Karadeniz'de hem biz hem de kıyısı olan ülkeler sürekli büyük ve yeni limanlar yapıyor. Bu durum gemi trafiğinin daha da artacağına işaret ediyor. Tehdit ediyor. Bütün müteahhitlerin elinden geliyoruz, geldiğimizde ödemeleri vs ellerinden alırız ve kendilerini de kenara koyarız. böyle bir devletin devamlılığına inanmak olabilir mi? Şartları zorlayarak Boğaz'daki gemi trafiğini sürdürüyoruz. İnşa edeceğimiz 45 kilometre uzunluğa, 21 metre derinliğe, 275 metre taban genişliğine, en dar yerinde 360 metre su yüzeyi genişliğine sahip Kanal İstanbul, bölge için yeni bir nefes borusu olacaktır. İsteseniz de istemeseniz de biz Kanal İstanbul'a başlıyoruz, yapacağız ve milletimizin emrine amade edeceğiz.

3 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan bayram ikramiyesi ve emekli maaşı açıklaması

Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Ofisi'nde Uluslararası Demokratlar Birliği (UID) Kadın Kolları ve Gençlik Kolları MKYK üyelerini kabul etti. İki ay önce Uluslararası Demokratlar Birliğinin yeni yönetimi ile İstanbul'da bir araya gelerek, verimli görüşmeler gerçekleştirdiklerini hatırlatan Erdoğan, "Bugün de birliğin kadın kolları ve gençlik kolları merkez karar yönetim kurullarında görev yapan siz değerli kardeşlerimle buluşmaktan büyük bir bahtiyarlık duyuyorum. Her birinize Türkiye'ye, anavatanınıza hoş geldiniz diyorum. Sözlerimin hemen başında sizlerin şahsında Uluslararası Demokratlar Birliği çatısı altında Avrupa'daki vatandaşlarımıza hizmet eden tüm kardeşlerimi selamlıyor, kendilerine emekleri ve gayretleri için şükranlarımı sunuyorum. Bu vesileyle inşallah salı günü kavuşacağımız ramazan-ı şerifinizi tebrik ediyor, bu mübarek ayın milletimiz, İslam alemi ve tüm insanlık için rahmete, berekete, huzura ve barışa vesile olmasını diliyorum." dedi. Son bir yıldır koronavirüs salgını sebebiyle insanlığın sancılı ve sıkıntılı günler geçirdiğini dile getiren Erdoğan, şimdiye kadar dünya genelinde yaklaşık 3 milyon insanın hayatına mal olan salgının dalgalar halinde yayılmayı sürdürdüğünü belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: "Hemen her gün bir sevdiğimizin, mesai arkadaşımızın, komşumuzun veya yakın bir dostumuzun vefat haberi ile yüreğimiz dağlanıyor. Dünya hayatının bir imtihan olduğunu ki bunu hepimiz zaten iyi biliyoruz, bunu gayet iyi bilen insanlar olarak kaybettiklerimizin acısı içimizi yaksa da sabrediyor, Allah'tan bizi ve tüm insanlığı salgın musibetinden en kısa sürede kurtarmasını niyaz ediyoruz. Yurt içinde ve yurt dışında koronavirüse kurban verdiğimiz vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, hastalarımıza acil şifalar diliyorum. TAMAM diyerek sloganlaştırdığımız temizlik, maske, mesafe kurallarına riayet ederek inşallah bu hastalığın üstesinden hep birlikte geleceğiz. Rabb'imiz mukaddes kitabımız Kur'an-ı Kerim'de bize her zorlukla beraber muhakkak bir kolaylığın olduğunu müjdeliyor. Koronavirüs salgını sebebiyle yaşadığımız zorlukların özellikle ülkemiz ve milletimiz için yeni müjdelere kapı aralayacağına inanıyoruz. Ümidimiz ve beklentimiz odur ki Allah'ın izni ve inayetiyle Türkiye bu salgın sürecinden çok daha güçlenerek çıkacaktır. Hazreti Mevlana'nın hikmet dolu sözlerinden ilhamla ifade edecek olursak, karanlığın ardındaki güneşler inşallah çok yakında doğacaktır. " Milletin sıkıntısını siyasi ikbal kapısı olarak gören muhterislere aldırmadan tedbire sarılıp, takdire teslim olarak salgınla mücadeleye devam edeceklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Diğer yandan dünya tarihine baktığımızda bu tür önemli hadiselerin küresel ölçekte değişimlere de yol açtığını görüyoruz. Koronavirüs de dünya sisteminde kırılmalara sebep olacak birçok alanda yeni bir dönemin kapılarını da aralayacaktır. Anavatanınız Türkiye, bu yeni sürece en hazırlıklı giren ülkelerden biridir. Dünya ekonomilerinin ciddi daralmalar yaşadığı böyle bir dönem içinde 2020 yılında elde ettiğimiz yüzde 1,8'lik büyüme oranı bunun en önemli işaretidir. Son bir yıldaki tecrübelerimizin bizim sık sık vurguladığımız eski Türkiye ile yeni Türkiye arasındaki farkı açıkça ortaya koyduğuna inanıyorum." diye konuştu. Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Ofisi'nde Uluslararası Demokratlar Birliği (UID) Kadın Kolları ve Gençlik Kolları MKYK üyelerini kabul eden Erdoğan, buradaki konuşmasında, Türkiye'nin salgınla mücadeledeki örnek başarısının bilhassa yurt dışındaki vatandaşlarca çok daha iyi görülüp daha fazla takdir edildiğini söyledi. Türkiye'nin hiçbir ücret almadan en ileri standartlarda sunduğu hizmetlere Avrupa'nın birçok ülkesinde ciddi meblağlar ödenerek ancak ulaşılabildiğini dile getiren Erdoğan, "Avrupa'da günlerce test sırası bekleyen, ilaca erişemeyen, ambulans bulamadığı için evde vefat eden, hastane kapılarından geri çevrilen nice vatandaşlarımızın olduğunu da biliyoruz. Hamdolsun Türkiye olarak ne sınırlarımız içinde ne de elimizin uzanabildiği bölgelerde böyle manzaraların yaşanmasına müsaade etmedik. Krizin başından bu yana 142 ülkeden 100 bini aşkın vatandaşımızı Türkiye'ye getirdik. Yine 380'in üzerinde insanımızı yurt dışından ambulans uçaklarımızla ülkemiz hastanelerine naklettik." diye konuştu. Erdoğan, paylaşmanın bereketine, dayanışmanın gücüne inanan bir millet olarak en zor günlerinde ihtiyaç sahiplerine sırt dönmediklerini belirterek, bugüne kadar 157 ülke ve 12 uluslararası kuruluşa yardım göndererek Türkiye'nin ve Türk milletinin alicenaplığını tüm dünyaya gösterdiklerini ifade etti. "TÜRKLERİN ÖTELENDİĞİ, HOR, HAKİR GÖRÜLDÜĞÜ GÜNLER ARTIK GERİDE KALDI" "Bundan sonra da nerede yaşarsa yaşasın tüm insanlarımıza ulaşmaya, onların dertleri ile sıkıntılarıyla hemhal olmaya devam edeceğiz." diyen Erdoğan, şunları kaydetti: "Avrupalı Türkler, 1960'lı yıllardaki misafir işçi kimliğini uzun bir zaman önce geride bıraktılar. O iş bitti. Bugün Avrupa genelinde yaklaşık 6 milyon insanımız var. Bir dönem sadece işçi, emekçi olarak çalışan kardeşlerimiz, hamdolsun artık iş dünyasından ticarete, eğitimden akademiye, sivil toplumdan siyasete geniş bir yelpazede varlık gösteriyorlar. Avrupalı Türklerin yaşadıkları ülkelerin siyasi, kültürel, ekonomik ve sosyal hayatına daha fazla katkıda bulunduklarını görmekten gurur duyuyoruz. Özellikle kadınlarımızın ve gençlerimizin hayatın farklı kulvarlarında en ön safta yer aldığına şahit oluyoruz. Türklerin ötelendiği, hor, hakir görüldüğü, dışlandığı, sadece belli mesleklere, belli sektörleri hapsedildiği günler artık geride kaldı. O iş bitti. Her zaman söylediğimiz gibi sizlerin başarısı, bizim başarımız, milletimizin başarısıdır bunu böyle bilin. 84 milyonun her bir ferdinin iftihar kaynağıdır." Adalet ve Kalkınma Partisi olarak çok ciddi mücadele vererek tüm dünyada yaşayan Türk vatandaşlarına oy kullanma hakkını kazandırdıklarını vurgulayan Erdoğan, kendilerinden öncekilerin bunun lafını, kendilerinin ise icraatını yaptıklarını söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şimdi uluslararası camiada vatandaşların, Türkiye'de artık bir seçmen olarak orada oyunu kullanabildiğini belirterek, "Artık milletvekili de olabiliyor mu? Olabiliyor. Bak nereden nereye geldik. İnşallah bu daha da ileriye ulaşacak. Bakın bu arada Uğur Şahin ve Özlem Türeci hocalarımızın Kovid-19 aşısını geliştirmede yakaladıkları başarı, kendilerine destek olunması ve fırsat verilmesi halinde insanımızın neler yapabileceğini açıkça göstermiştir. Bu tür iyi örnekler sadece Avrupalı Türkleri değil aynı zamanda diğer göçmen topluluklara da öz güven ve cesaret aşılamaktadır." diye konuştu. "GÜÇLENEN BİR DİASPORA GERÇEĞİNİ KABULLENMEK İSTEMİYORLAR" Yarının Avrupası'nda Türklerin ve Müslümanların hak ettikleri biçimde, çok daha görünür bir şekilde yer alacaklarından asla şüphe duymadıklarını aktaran Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Elbette bu durum bize nasıl umut aşılıyorsa birilerinin de kabusu oluyor. Avrupalı Türkleri hala 1960'ların dar kalıplarına sıkıştırmaya çalışanlar büyüyen ve güçlenen bir diaspora gerçeğini kabullenmek istemiyor. Son dönemde vahim boyutlara ulaşan İslam düşmanlığı ve yabancı karşıtlığı, işte bu hazımsızlığın tezahürlerinden yalnızca biridir. Avrupa ülkelerinde farklı isimler altında yapılan haşa İslam modelleri de bu hastalıklı bakış açısının yansımalarından biridir. İslam düşmanlığı, Batılı siyasetçilerin başarısızlıklarını örtmek, çapsızlıklarını gizlemek için istismar ettikleri en önemli araçlardan birine dönüşmüştür. Daha evvel marjinal kesimlerin başvurduğu bu popülist yönteme artık ana akım medya organları, akademisyenler, yazarlar, bakan, başbakan seviyesinde siyasetçiler de tevessül etmeye başlamıştır. Dış politikada başarısızlığa uğrayan, içeride sıkışan, kişisel rekabetlerini bulundukları makamların önüne geçiren siyasetçiler, bu kifayetsizliklerini şahsıma ve Müslümanlara saldırarak kamufle etme çabasındadır." Cumhurbaşkanı Erdoğan, birkaç gündür hararetlenen tartışmaların, Avrupa medyası ve siyasetindeki bu histerinin en son örneği olduğunu dile getirerek, ırkçı dalgadan sadece Türklerin değil, etnik kimliği, görünüşü, dini aidiyeti farklı diğer toplum kesimlerinin de mağdur olduğunu söyledi. "MÜSLÜMAN KADINLARIN HAKLARI GASBEDİLMEKTEDİR" Yurt dışında hayatını sürdürenlerin bu acı gerçekle zaten yüzleştiklerini anlatan Erdoğan, şunları kaydetti: "İstatistikler buzdağının yalnızca görünen yüzü olsalar bile Avrupa'da yükselen kültürel ırkçılığı açıkça ortaya koyuyor. Geçtiğimiz yıl önceki senelere göre nefret suçları 2 kat artmıştır Avrupa'da en çok vatandaşımızın yaşadığı 3 ülkede göçmenlere yönelik saldırıların sayısı 3 bini geçiyor. Sadece 2020 yılında Almanya'da 400'ü bizim insanlarımıza yönelik olmak üzere toplam 900'ün üzerinde ırkçı saldırı kaydedilmiştir. Yine geçen yıl koronavirüs salgınının getirdiği kısıtlamalara rağmen cami ve cami derneklerimize yönelik 121 eylem düzenlenmiştir. Bir dönem ülkemizde olduğu gibi Avrupa'da da kamusal, özel alan kurnazlığı üzerinden Müslüman kadınların hakları gasbedilmektedir. Bugün ne yazık ki birçok Avrupa ülkesinde bilhassa başörtülü kadınların istihdama katılabilmesi, iş bulabilmesi, sosyal hayatta özgürce var olabilmesi, hatta bazı yerlerde eğitim imkanları ciddi biçimde sınırlandırılmıştır. Meselenin asıl vahim tarafı ise, bize demokrasi ve insan hakları konusunda ders verenlerin kendi ülkelerinde en temel insan haklarının çiğnenmesine alkış tutması bu ayrımcılığa ses çıkarmamasıdır." Mücadelelerini hukuk, demokrasi ve meşruiyet zemininde kararlılıkla sürdüreceklerini dile getiren Erdoğan, "Bunun yolu da örgütlü olmaktan, sivil toplum kuruluşları etrafında güç birliği yapmaktan geçiyor. Uluslararası Demokratlar Birliğini işte bu kutlu ve zor mücadelenin en önemli vasıtası olarak görüyoruz. Yani göreviniz sıradan bir görev değil. Hem çok anlamlı hem de bulunduğunuz ülkede özellikle dayanışmanın ruhunu iyi kavrayarak oradaki haklarınızı almak ve bu hakları en ileri derecede savunmaktır. Şu anda birlik hamdolsun kuruluşundan bu yana geçen süre zarfında Avrupa'daki kardeşlerimizin soydaşlarımızın hukukunu savunma noktasında çok önemli bir sivil toplum örgütü konumuna yükseldi. Yeterli mi? Değil. Ben çok daha iyi bir konuma geleceğine inanıyorum. Ancak, önümüzde halen kat etmemiz gereken ciddi bir mesafe bulunuyor. Uluslararası Demokratlar Birliğinin, yeni yönetiminin çok daha kuşatıcı ve kucaklayıcı bir şekilde çalışmalarını hızlandıracağına inanıyorum. Bu süreçte özellikle siz kadınlarımızın ve gençlerimizin üzerinde önemli görevler vardır. Sizlerin sahiplenmediği bir mücadelenin başarı şansı, olmaz." diye konuştu. Erdoğan, Türkiye'nin rekor ve başarılarla dolu son 19 yılına, kadınların ve gençlerle beraber damga vurduklarına dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Şu anda bizim Türkiye genelinde yaklaşık 11 milyon 500 bin üyemiz var. Bunun içinde 1 milyon zaten yaş sebebiyle 30 yaşa kadar gençlik teşkilatında kalıyor, 30 yaşı aştıktan sonra malum bir üst kademeye yani ana kademeye geçiyor. Fakat, kadınlarımız 5 milyon 300 bin. Şu anda kadınlarımızın üye sayısı Türkiye'de sadece Adalet ve Kalkınma Partisinde 5 milyon 300 bin. Diğer partilerin hepsini toplayın bu rakama ulaşamazlar. 6,5 milyonun üstü demek ki... 5 milyon civarında da şu anda kademenin diğer bölümleri. Bütün illerimizde bu üye kayıt kampanyaları devam ediyor. İnşallah 2023'e kadar bu kampanyalarımız yoğun bir şekilde devam edecek. Eğer bu Kovid-19 meselesi önümüzde bir engel olarak bulunmamış olsaydı şu anda bizim bu kampanyalarımız çok daha farklı bir yere gelmiş olurdu. Cumhuriyetimizin 100. yılını kutlayacağımız 2023'e de yine biz sizlerle beraber yürüyoruz. Avrupalı Türklerin köklerinden, dilinden, kültüründen ve dininden kopmadan huzur içinde ve müreffeh bir şekilde yaşayabilmesi sizin vereceğiniz mücadeleye bağlıdır. Çok önemli bir misyon yüklenmiş, önemli bir sorumluluğu omuzlamış durumdasınız. Sizlerden ülke ve millet olarak bizim de Avrupa'daki vatandaş ve soydaşlarımızın da beklentisi büyük. Binlerce yıllık tarihi şanlı zaferlerle ve çetin mücadelelerle dolu büyük bir milletin evlatları olduğunuzu asla unutmamalısınız. Sizler, politikalarını belirlerken kimi devletlerin gözünün içine bakan değil, Birleşmiş Milletler kürsüsünden 'Dünya beşten büyüktür.' diyerek tüm insanlık için hak ve adalet talep eden bir ülkenin evlatlarısınız." Savunma sanayisine ve terörle mücadeleye vurgu yapan Erdoğan, "Diplomaside destanlar yazan, geleceğin teknolojilerine imza atmaya başlayan ürettiği insansız hava araçları, silahlı insansız hava araçlarıyla dünyada savaş paradigmasını değiştiren bir ülkenin evlatlarısınız. Her birinizden mensubu olduğunuz milletinizden, dilinizden, kültürünüzden en önemlisi de bağımsızlığın timsali ay yıldızlı al bayrağınızdan iftihar etmenizi istiyorum." dedi. Erdoğan, UID üyelerinin yurt dışında tarihi bir duruş sergilediğinin altını çizerek, şu değerlendirmelerde bulundu: "Biz de içeride benzer bir mücadeleyi yürütüyoruz. Coğrafyamızdaki 1000 yıllık varlığımızı temsil nöbetini yeniden devralmayı hedeflediğimiz, medeniyetimizin yükselişini hazmedemeyenlerin saldırılarına, göğüs geriyoruz. Böylesine kutlu bir mücadelenin sancaktarlığını yapmaktan da şeref duyuyoruz. Güya bize muhalefet yapmak adına Türkiye Cumhuriyeti kimliğine sahip olduğu halde gavurun kılıcını sallayarak üzerimize gelenleri gördükçe de üzülüyoruz. Proje ürünü açıkça belli olan şahsiyetlerin, konuların, kampanyaların bizim ülkemizin dikkatini asıl hedeflerinden uzaklaştırmak gayesiyle ortaya sürüldüğünün farkındayız. Türkiye'nin son 8 yıldır yaşadığı her hadise bu sinsi oyunun bir parçasıdır. Hiçbiri kendi dinamiklerimizin tabii ürünü olmayan bunca siyasi, sosyal, ekonomik, psikolojik saldırının hepsinin de üstesinden Allah'ın yardımı ve milletimizin desteğiyle şimdiye kadar gelmeyi başardık. Sınırlarımızın tacizinden, terör örgütlerinin harekete geçirilmesine, darbecilerden ekonomik tetikçilere tüm yöntemler kullanılarak Türkiye'nin sinir uçlarıyla oynamaya çalışanlara aradıkları fırsatı vermedik. Son dönemde gerçekte ne olduğu, nasıl olduğu, niçin olduğu gayet iyi bilinen kimi konular üzerinden başlatılan kirli kampanyaları da bu sürecin yeni bir dalgası olarak görüyoruz. Özellikle Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye karşıtı her senaryonun içerisinde yer alarak yalan yanlış ve iftira ürünü iddiaları sürekli tekrarlamak suretiyle kendisine yeni bir misyon oluşturmaktadır. Geçmişte bu parti asla tasvip etmesek de kendince bir duruşa, tarza ve söyleme sahipti. Bugün Cumhuriyet Halk Partisi kime ne duymak istiyorsa onu söyleyen, seviyesizliği, değersizliği, lümpenliği siyasetin merkezine yerleştirmiş bir yapı haline dönüşmüştür." Kendilerini "çukur ve bataklık siyaseti"nden mümkün olduğunca uzak tutmaya çalıştıklarını ifade eden Erdoğan, "Ancak yalanın ve iftiranın dozu bazen öylesine artıyor ki milletimize olan saygımız gereği bunlara cevap vermek mecburiyetinde kalabiliyoruz. Böyle durumlar haricinde biz kendi programımızı uyguluyor, kendi işimize bakıyor, ülkemizi hedeflerine doğru adım adım yaklaştırmanın mücadelesini veriyoruz. Sadece son birkaç gün içinde bizim gündemimizi oluşturan konu başlıklarıyla CHP'nin gündemindeki konu başlıklarına bakmak bile aradaki ufuk farkını göstermeye yeterli olacaktır." diye konuştu. Erdoğan, dün Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy ile bir araya geldiğini, daha sonra Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey Toplantısı'nın yapıldığını hatırlatarak, "Aramızdaki ilişkileri, hem de Rusya ile giderek tırmanan Donbass krizini değerlendirdik. Aynı mesele bir önceki gün de Rusya Devlet Başkanı Sayın Putin ile yaptığımız telefon görüşmesinde ele aldığımız önemli konulardan biriydi. Bölgemizin huzuru ve güvenli geleceği için her iki ülkenin de aralarındaki anlaşmazlıkları bir an önce müzakere ve barış yoluyla çözmesini istiyor, bu yönde gayret gösteriyoruz. Sayın Putin'le ayrıca yeni turizm sezonu hazırlıklarından Suriye krizine kadar Karabağ olaylarına kadar bütün bunları geniş bir yelpazede ele alarak görüş alışverişinde bulunduk." dedi. Önceki gün Beykoz Cam ve Billur Müzesi'nin restorasyonu sonrası açılışının yapıldığını hatırlatan Erdoğan, şöyle devam etti: "Dünyada eşi benzeri olan eserler değil bunlar. Bu tür müzeler nadidedir ve adeta ebru gibidir. Her bir obje bir ikincisi olmayan böyle bir müze. Ebruda nasıl bir eserin diğerini yapamazsınız, başlı başına tektir; bu cam eserler de başlı başına her biri bir eser. 1500 obje var, hepsi de birbirinden farklı ve geçmişi itibarıyla da yaklaşık 150-200 yıllık eserler var burada. Gerçekten göreni hayran bırakan... Açılışını da yeni yaptık. Burası harabe bir yer idi. Bu harabe yeri ele aldık, renovasyonunu, restorasyonunu, her şeyini hallettik, bitirdik. Bu mekanı aldığımız zaman burası da öyleydi. Rezaletti burası. Şu gördüğünüz yeri maalesef bir müddet Beşiktaş Kaymakamlığı olarak kullanmışlardı. Kaymakamlıktan başka her şeye benziyor tabii. Sonra biz burayı bu hale getirdik. Hemen karşı taraftaki yeri yine aynı şekilde. Sol tarafta şu anda ofis olarak kullandığım yeri mevcut hale getirdik. Niye? Çünkü bize düşen, neyi biz tarihten aldıysak onu günümüze çok çok farklı taşımak ve geleceğe de onu ideal bir şekilde emanet etmektir." Erdoğan, açılış programının ardından Türkiye Voleybol Federasyonu yönetici ve oyuncularını kabul ettiğini dile getirerek, "Bunların içinde de bir tane Küba'dan artık Türk vatandaşlığına geçen bir voleybolcumuz vardı 21 yaşında. Tabii çok çok övgüyle bahsettiler. Kendisinin pasaportunu, kimliğini teslim ettik. 'Hayırlı olsun.' dedik ve başarılarından dolayı da tebriklerimizi bildirdik. Voleybol takımımızın başantrenörü benim sporculuk döneminden arkadaşımdı. İspanya'da geçirdiği bir rahatsızlığın ardından talimatımızla gönderilen bir ambulans uçakla ülkemize getirilip burada tedavi edilmişti. Görüşmemizde kendisine bir kez daha geçmiş olsun dileklerimizi sunduk." diye konuştu. "GERİ DÖNÜŞLERİNİ ALINCA OLUMLU BİR ŞEKİLDE BİZ DE MUTLU OLDUK" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, salgın sebebiyle satışları azaldığı için depolarda bekleyen patates ve soğanların, Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) üzerinden satın alınarak ihtiyaç sahiplerine hibe olarak ramazan öncesinde dağıtılmasının kararlaştırıldığını belirterek, 1 milyon 250 bin ton patates ve yaklaşık 300 bin ton soğanın vatandaşlara dağıtılacağını bildirdi. Çeltiğin de çiftçinin elinde kalmaması için TMO'ya talimat verildiğine değinen Erdoğan, "Uygun fiyatlarla alımını da yapıp böylece ramazan öncesi çiftçilerimiz huzur içerisinde yola devam etsinler dedik. Bu tabii çok çok mutluluk meydana getirdi ve geri dönüşlerini de hamdolsun alınca olumlu bir şekilde biz de mutlu olduk. Şimdi ramazan öncesi 81 il valiliklerimiz vasıtasıyla bu konuyu yakından takip edip neticelendirerek, hem üreticilerimizi sıkıntıdan kurtaracak hem de vatandaşlarımıza destek olacağız." diye konuştu. Erdoğan, haberin duyulması sonrası çiftçilerden, üreticilerden çok sayıda samimi teşekkür mesajı aldıklarını ifade ederek, "Hep söylediğim gibi bizim için en büyük şeref, milletimize efendi olmak değil, hizmetkar olmaktır. Bizim için en büyük mutluluk da bu hizmetler karşılığında insanlarımızdan şöyle kalpten gelen bir 'Allah razı olsun' sözünü duymaktır. Bu duyguyu dünyanın tüm hazinelerine değişmeyiz." dedi. ''BAYRAM İKRAMİYELERİNİN RAMAZANDAKİ İLK ÖDEMESİ MAYIS BAŞINDA'' Yaklaşık 3 yıl önce emeklilere bayramlarda biner lira ikramiye ödeme sözü verdiklerini ve bu uygulamayı hemen başlattıklarını hatırlatan Erdoğan, enflasyon oranında artış yapılan bayram ikramiyelerinin ramazandaki ilk ödemesini mayıs başında Kurban Bayramı ödemesini de temmuz ortasına doğru gerçekleştireceklerini anlattı. Ayrıca salgın döneminde alınan tedbirler kapsamında en düşük emekli maaşını 1500 liraya çıkartarak hiçbir vatandaşın mağdur duruma düşmemesini sağladıklarını ifade eden Erdoğan, göreve geldiklerinde emekli maaşlarının 66 liradan başladığını hatırlatarak, emeklilerin bugün tarihlerinin en iyi gelir seviyesine sahip olduğunu, bunu da yeterli görmediklerini, ülkenin imkanlarının genişlemesine paralel olarak emeklilerin şartlarını daha da iyileştirmeye hazırlandıklarını söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu tabloya ihracatta her ay tazeledikleri rekorları, dünyada herkes küçülürken Türkiye'nin büyüyen nadir ülkelerden biri olduğu gerçeğini, üretim tarafındaki sevindirici gelişmeleri ve daha pek çok olumlu haberin eklenebileceğini dile getirdi. "BU MUSİBETİN DE ÜSTESİNDEN GELECEĞİMİZE İNANIYORUM" Hizmet sektörü ve turizm başta olmak üzere salgından etkilenen çeşitli alanlarda çözülmesi gereken sıkıntılar olduğunu bildiklerini belirten Erdoğan, şunları söyledi: "Sıkılaştırmak zorunda kaldığımız tedbirler sebebiyle dükkanı kapanan, işi azalan, geçimi sıkıntıya düşen her kardeşimizin derdi bizim derdimizdir. Bugüne kadar istihdamdan kiraya, uygun şartlı krediden hibeye kadar pek çok destek verdiğimiz esnaf ve sanatkarımızın yanında olmayı sürdüreceğiz. Karşımızda ancak dünya ile birlikte yürütürsek başarıya ulaştırabileceğimiz bir tehdit var. Bu mücadelede kısıtlamalardan aşılamaya ve destek paketlerine kadar elimizdeki tüm silahları kullanıyoruz. Allah'ın izniyle bu musibetin de üstesinden geleceğimize inanıyorum. Salgın sonrası yeniden şekilleneceği görülen küresel siyasi ve ekonomik sistemde ülkemizi hak ettiği yere çıkartmakta kararlıyız. Bunun için hem fedakarlık yapacak hem daha çok çalışacak hem de birlik ve beraberliğimize sıkı sıkıya sahip çıkacağız. CHP ve aynı gayri milli projenin paydaşı olan kesimlerin milletimizin moralini bozma ve ülkemizin algısını kötüleme çabalarını da nice diğer sinsi oyun gibi inşallah boşa çıkartacağız. Sizlerden bulunduğunuz ülkelerde temas ettiğiniz herkese gerçek Türkiye fotoğrafını bıkmadan, usanmadan, samimiyetle ve azimle sürekli anlatmanızı istiyorum." Cumhurbaşkanı Erdoğan, Uluslararası Demokratlar Birliği Kadın Kolları ve Gençlik Kolları MKYK üyelerine çalışmalarında başarılar diledi. Erdoğan, kadın ve gençlik kollarının birliğinin, beraberliğinin daim olmasını dileyerek sözlerini tamamladı.

1 2 3 4 5 6 7 8 ... 11 12