29 Nisan Pazartesi 2024
2 yıl önce

Muş'ta çocukları PKK'lı teröristlerce kaçırılan aileler HDP önündeki eylemini sürdürdü

Çocuklarına kavuşma ümidiyle Diyarbakır annelerinin başlattığı eyleme destek veren aileler, her hafta çarşamba günü yaptıkları eylemi devam ettirdi. HDP il binası önünde bir araya gelen aileler, "Yavrumu verin bana", "Anneler direniyor", "Artık yeter yakamızdan düşün" ve "Yeter artık evlatlarımızı bırakın" yazılı pankartlar açtı. Çocuklarının fotoğraflarını ellerinden düşürmeyen anne ve babalar, evlatlarına teslim olmaları çağrısında bulundu. Aileler, eylemin ardından, slogan atarak partililere tepki gösterdi. Oğlu için eylem yapan baba Zeki Budak, gazetecilere, 8 yıldır çocuğunu aradığını söyledi. Diyarbakır, Muş'ta ve dünyanın neresinde olursa olsun eylemi sürdüreceğini ifade eden Budak, şöyle konuştu: "21 Eylül 2014'ten bu yana oğlumu HDP kaçırıp, PKK'ya teslim etmiş. Yıllardır oğlumu arıyorum bulamadım. Nereye gittiysem kapılar üstüme kapandı. HDP'ye, bu vicdansızlara soruyorum, bu parti başkanlarına soruyorum. Acaba oğlunuz 8 yıl değil de 8 gün yanınızdan ayrılırsa siz ne yapasınız? Ben 8 yıldır uyku uyumuyorum, bayram yapmıyorum. Oğlumu büyütene kadar neler çektim. Oğlum beni duyuyorsan gel ben hayattayken seni göreyim. Ben hayattayken seni evlendireyim, çocuk sahibi yapayım. Eğer imkanın varsa kaç gel. Nerede olursan ol gelemiyorsan bana telefon et gelip seni alayım. Canım pahasına olsun gelip seni alırım." Anne Gülbahar Teker de "Eyleme devam ediyorum. Biz gitmiyoruz, burada kalmakta kararlıyım. Tüm çocuklar dağdan gelinceye kadar eylemi sürdürmeye kararlıyım. 3 senedir Diyarbakır'da, burada eylemimi sürdürüyorum." dedi. Anne Ayten Koçhan da 42 haftadır eylemlerini sürdürdüklerini belirtti. Çocuklarına kavuşmanın hayalini kurduklarını anlatan Koçhan, "Oğlumdan 7 yıldır haber alamıyorum. Oğlum beni duyuyorsan, görüyorsan dön devletine teslim ol. Devlet arkamızda. Bayrak bayrağın üzerine olmaz. Gelin teslim olun, onlar sizi kandırıyorlar. Siz gelene kadar burada eyleme devam edeceğiz. Hiçbir yere gitmiyoruz. Ne soğuk, ne kar, ne kış demeden buradayız." ifadelerini kullandı.

2 yıl önce

HDP’den örgütlerine talimat: “Faturaları bahane edip sokak eylemleri başlatın”

Bölücü terör örgütü PKK’nın siyasi uzantısı konumundaki HDP, terör üssü Kandil’den gelen talimatları uygulamaya devam ediyor. Kandil’deki terör örgütü elebaşlarının direktifleri doğrultusunda politika geliştiren HDP’nin sıradaki kirli planı “halkı sokağa dökmek”. “FATURALARI BAHANE EDİN” HDP’nin Örgütlenmeden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Özlem Gündüz imzasıyla örgütlere gönderilen talimatta sivil itaatsizlik eylemleri için çağrı yapıldı. Yazıda ayrıca işçilerin zam talebi, sendikal eylemler, STK protestoları gibi eylemlerin de sahiplenilmesi için talimat verildi. ‘ÖZ YÖNETİM’ VURGUSU HDP tarafından örgütlere gönderilen talimat yazısında ayrıca ‘öz yönetim’ vurgusu da yapıldı. HDP örgütlerinin önümüzdeki günlerde artması beklenen gösterileri ‘yerelin özgünlüğü de dikkate alınarak’ sahiplenmesi ve parti ambleminin olmadığı pankart, döviz vb. görsellerin kullanılması da istendi.

2 yıl önce

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu: Terör eylemleri yüzde 95 azaldı

İşte İçişleri Bakanı Soylu'nun açıklamalarından satır başları: Burada Allah nazardan korusun, memleketine sadakati olan bir kadroyla birlikteyiz. Terör örgütünü tarumar etmiş kutlu bir kadroyla birlikteyiz. Bir büyük mücadele azmini gerçekleştiren bir kadroyla birlikteyiz. Huzurunuzda bulunmaktan büyük bir mutluluk duyuyorum. Teknolojinin en üstünü kullanan, bütün dünyaya terörle mücadeleyi gösteren kutlu bir kadroyla beraberiz. Sözlerimin başında her birinize yıllarca milletimizin bu terörle mücadele ne olacak diye dert edip düşündüğü meselede alınan yol için minnetlerimizi iletmek istiyoruz. Uğradığımız ihanetlerin bir kez daha tekrarlanmaması adına minnetlerimizi ve şükranlarımızı ifade etmek istiyoruz. En son darbe girişiminin ardından 6 yıl geçmemesine rağmen ortaya koyduğunuz güçlü irade için minnetlerimizi ve şükranlarımızı ifade etmek istiyoruz. Allah razı olsun. Bunu milyonlarca vatan evladı söylemektedir. Size, ailelerinize teşekkür ediyoruz. Bu Türk devlet tarihinde Sahil Güvenliği'nden emniyete kadar, jandarmadan tüm bakanlık birimlerine kadar ortaya koyduğunuz bu anlayışın sürdürülebilir olduğunu gösterdiğiniz için. Bu salonda her değerlendirme toplantısında bir araya geldik. Sizler istişare ettiniz. Eksikliklerimiz, planlayıp başardıklarımız, planlayıp başaramadıklarımız... Hangi adımları atmamız gerektiğini değerlendirdiniz. Birlikte rahmet vardır. Biz gerek tecrübelerimiz, gerek bilgi, gerek sahada gördüklerimiz ışığı altında daha sonuca odaklı bir anlayışı gerçekleştirmek için bu toplantıyı yapıyoruz. Birbirimizin enerjisinden faydalanabilmek için bu toplantıları yapıyoruz.  Bütün düzenin bir disiplin ve hiyerarşi içinde devam etmesini sağlamak için bir aradayız. Milyonlarca insan üzerinizdeki üniformayı görse de görmese de Cenab-ı Allah'tan dua niyaz etmektedir. Değerlendirme toplantımızın hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ediyorum. Böyle programlarda BAE ziyareti gibi, hem ülkemize hem dünyaya bakışımızda farklılık oluşturuyor. Dünyayı Batı'dan ibaret gördük. Bizden iyi bahsedilirse iyi Haber, kötü bahsedilirse dünya başımıza yıkılır sandık. Bangladeş'te, Azerbaycan'da, Afrika'da, Katar'da daha pek çok ülkede Türkiye rol model bir ülkedir, takip edilen bir ülkedir. Batı'ya hayran hayran bakarak geleceğe ilerleyebilir miyiz? Afganistan'da uçak tekerlerinden düşen insanları unutabilirler mi? Oradaki yangının bize yansımaması düşünülemez. Türkiye'nin son 20 yılının ilk 10 yılı kendisine ait. Kendi altyapısını tahsis etti. Marmaray gibi, İstanbul Havalimanı gibi... Göç yönetimini sadece barınma merkezi bulma değil eğitimine kadar yapılandırması. 21. yüzyıl Türkiye'si geleceğini Azerbaycan'dan Libya'ya kadar uzanan. Altını çizerek söylüyorum, bu değişimi durdurmak da sorundur. Geçen hafta İdlib'deydim, oradaki insanlara sordum nereden geldiniz diye, Halep'ten gelmişler... Üzülmesinler diye sormadım... Coğrafyamızdan bahsediyorum Amerika'dan bahsetmiyorum. Bu coğrafyayı kaos coğrafyasına döndürmek isteyenler var.   DEAŞ'la PKK'yla FETÖ'yle mücadele ederken bu mücadeleyi engelleyen Batı'yla, sapkın zihniyetle karşı karşıyayız. Batı'nın Doğu'nun üzerinde tepinmek istediği bir 21. yüzyılın ilk çeyreğindeyiz. Bunun karşısında duran, dünya beşten büyüktür diyen bir ülkeyiz. Bunun ayıbı bize ait değildir. Bunun ayıbı bu insanları sömüren, kendilerine medeni diyen, Mehmet Akif'in dediği gibi tek diş, kalmış canavarlarındır o ayıp.  Uyuşturucu, göç, aktüel güvenlik başlığıdır. Bu mücadelenin tam ortasındayız. Bu yıl ki bakanlık temamız, 2022 yılında bu yılı terörün tüm kırıntılarını temizleyeceksiniz, yılanı deliğinden çıkaracağız. Altını kaldırmadığımız taş bırakmayacağız. Artık süpürme zamanı. Ya teslim olacaklar, ya da yok olacaklar. Yemin etmeliyiz milletimize.  Cumhuriyet'in 2. asrına, 1. asrında bize bırakılan hiçbir ağırlığı bırakmamalıyız. Gelecek nesillere aydınlık ve büyük bir Türkiye bırakmalıyız.  "DAĞDAKİ TERÖRİST SAYISI 150'YE DÜŞTÜ" Allah'a hamdolsun bu kadro dünyaya neleri başarabileceğini gösteren bir kadrodur. Cumhuriyet'in 100. yılında bir tek terörist bırakmamalıyız. Ya olacağız ya öleceğiz. Yegane parolamız budur. Biz çocuklarımızın okula giderken şenlik içinde sek sek oynayarak gitmesini istiyoruz. Biz üniversitelerden ilim yükselmesini istiyoruz. Biz kendimiz için bunu isterken Suriye'deki kardeşlerimiz için de Irak'taki kardeşlerimiz için de bunu istiyoruz. Türkiye üzerine yıkılan terör maliyetini Cumhuriyet'in ikinci yarısına taşıyamaz. Terör örgütüne katılım sayısı 50'li sayılara düştü. Dağdaki terörist sayısı 150 seviyelerine düştü. Ticaretin canlanması, eğitimin canlanması demek terörün bir daha canlanmaması demektir. 2022 yılında terörün bütün kırıntılarını temizlemek zorundayız. İkinci mücadele alanımız uyuşturucuyla mücadeledir. Gözünüzü dört açın, bir tane kök kenevir yaprağını bile kaçırmamalısınız. Bu terör örgütüne vurulan en büyük darbedir. Her bir kök kenevir teröre kaynaktır. Geçen yıl ki Narko-Terör operasyonunda 55 milyon kök keneviri imha ettik. Bunun terör örgütüne kaybı 17.9 milyar olarak hesaplanmaktadır. "SINIRDAN SADECE KAÇAK GÖÇ GELMİYOR" Kaçak göç işinde PKK da DEAŞ da aynıdır. Sınırdan sadece kaçak göç gelmiyor. Terör örgütünün mühimmatları da geliyor. Terör örgütleri mühimmat aktarımı yapıyor. Yol kontrollerini çok iyi yapmalıyız. Bu yıl kaçak göçle mücadelede farklı bir yıl olmasını istiyoruz. Bizim sınırlarımız devlet sınırı ama sosyolojik sınırımız çok daha geniştir. 2018 yılından itibaren 10 tane ATAK helikopteri aldık. İlk aldığımızda çocuk gibi şendik, sanki bir bayram gününe hazırlanıyorduk. İnşallah 2022 yılı sonu itibarıyla toplam ATAK helikopteri sayımız 17 olacak. Özgüven içerisinde bir Türkiye yürüyor, bu yoldan bizi döndüremezler. bugün toplam 46 SİHA'mız var. 144 üs bölgemiz oldu. Her taşın altına bakmak zorundayız. 15 Temmuz'un personel tahribatını giderdik. Jandarma sayısını 139 binden 193 bin seviyesine çıkardık. Jandarma teşkilatımız bir tarih yazmaktadır.  Yangınlarda birileri dedikodu yaparken, 16 helikopterimizi orada tek bir ağaç yanmasın diye bütün dünyaya parmak ısırtan bir yangın mücadelesi gerçekleştirdik. Bizim mesleğimizin en önemli yanlarından bir tanesi rehaveti kabul etmez. Sürekli kendinizi yenileyeceksiniz. Her sabah güneş doğduğunda kendinizi yenileyeceksiniz. Cumhuriyet'in 2. asrına jandarmanın imzasını atmasını istiyoruz. 

2 yıl önce

Dağdan gelip vekillik yaptığımız için meclisten atmayın eylemi! HDP'li vekiller Semra Güzel için TBMM'de yürüyüş yaptı

TBMM gündeminde HDP Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel’in dokunulmazlık görüşmesi var. Güzel'in, 2017 yılında Adıyaman’daki operasyonda öldürülen PKK’lı terörist Volkan Bora’yla çektirdiği fotoğrafları ortaya çıkmıştı. DOKUNULMAZLIK FEZLEKESİ GÖRÜŞÜLECEK Büyük yankı uyandıran ve gündeme bomba gibi düşen fotoğrafların ardından Güzel’in dokunulmazlığının kaldırılıp yargılanması için hazırlanıp Meclis’e gönderilen fezleke, TBMM Genel Kurulu'na sunuldu. Yakın zamanda görüşülecek dokunulmazlık fezlekesi öncesi TBMM, bugün HDP'li vekillerin protestosuna sahne oldu. VEKİLLERİ İÇİN YÜRÜYÜŞ YAPTILAR HDP Grupbaşkanvekili Meral Danış Beştaş'ın da aralarında bulunduğu HDP'liler, Semra Güzel için Meclis'te yürüyüş düzenlendi. HDP'li vekiller "Semra Güzel halkın iradesidir, İrademe vekilime dokunma" gibi dövizler taşıdı.

2 yıl önce

Son dakika… Muş'ta çocukları PKK'lı teröristlerce kaçırılan aileler HDP önündeki eylemini sürdürdü…

Çocuklarına kavuşma ümidiyle Diyarbakır annelerinin başlattığı eyleme destek veren aileler, her hafta çarşamba günü yaptıkları eylemi devam ettirdi. HDP il binası önünde bir araya gelen aileler, "Yavrumu verin bana", "Anneler direniyor", "Artık yeter yakamızdan düşün" ve "Yeter artık evlatlarımızı bırakın" yazılı pankartlar açtı. Çocuklarının fotoğraflarını ellerinde tutan anne ve babalar, evlatlarına teslim olmaları çağrısında bulundu. Aileler, geçen hafta Diyarbakır'da temaslarda bulunan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na, Diyarbakır annelerinin dağa kaçırılan evlatlarına kavuşmak için oturma eylemi yaptıkları HDP İl Başkanlığı önüne gitmediği gerekçesiyle tepki gösterdi. Baba Şemsettin Özcan, gazetecilere yaptığı açıklamada, 48 haftadır Muş'ta HDP önünde eylem yaptıklarını belirterek, "HDP nasıl çocuklarımızı götürüp PKK'ya vermişse öyle de geri getirsin." dedi. Özcan, şunları söyledi: "HDP çocuklarımızı getirene kadar burada kar kış, yağmur çamur demeden eyleme devam edeceğiz. HDP'lilerin çocukları nerede okuyor? Benim çocuğum şimdi nerede? Benim çocuğum var mı, yok mu bilmiyorum. CHP de bizi oyuna getiriyor, 'Ben gittim annelerle görüştüm.' diyor. Sen nerede görüştün? Yalan atıyorsun. Biz (Diyarbakır anneleri) orada çadırdaydık, niye gelmedin yanımıza? HDP'den mi korkuyorsunuz? Şimdi sen de HDP'li mi oldun? Olduysan bir şey diyemiyoruz." "GELİN DEVLETİMİZE SIĞININ" Anne Ayten Koçhan ise evlatlarına kavuşmak için nöbet tuttuklarını dile getirerek, "PKK'dan, HDP'den çocuklarımızı istiyoruz. Onlardan da korkmuyoruz. Bizim üstümüzden de siyaset yapmasınlar. Devletimiz, polisimiz arkamızda. Yavrularım, Ersin oğlum beni duyuyorsanız dönün, yolunuz yol değil. Gelin devletimize sığının." dedi. Anne Gülbahar Teker de çocuğuna kavuşmak istediğini belirterek, "Kılıçdaroğlu, Diyarbakır'a geldi biz (Diyarbakır anneleri) hepimiz orada bekledik niye kendisini sakladı, gelmedi, anneleri görmedi. Niye gitti kameralara yalan söyledi. 'Ben anneleri, babaları gördüm' dedi, yalandır. Korkmasın. Niye korkuyor ki? Gelip, anneleri babaları dinleseydi. Gelmedi. Kaçıp gittiler." ifadelerini kullandı.

2 yıl önce

Van'da 31 haftadır eylem yapan anne: Kızımın elinden kalem alıp, silah verdiler

Van'da çocuklarının dağa kaçırıldığını belirten ailelerin HDP il binası önündeki evlat nöbetinde, 31'inci hafta geride kaldı. Eyleme katılanlardan 3 çocuk annesi Nazlı Sancar, kızı Şeyma'nın 11 yıl önce PKK'lılar tarafından dağa kaçırıldığını söyledi. Kızının fotoğrafını eline alıp, öperek gözyaşı döken Sancar, "Öncelikle Sayın Cumhurbaşkanı'mız Recep Tayyip Erdoğan ve diğer tüm yetkililere çok teşekkür ediyoruz. Her zaman bizim yanımızda durdular, gücümüze güç katıyorlar, bizi sahipsiz bırakmadılar. Devletimiz çok büyük bir çalışma yapıyor. Allah'ın izniyle hepimiz evlatlarımıza kavuşacağız çünkü büyük ve güçlü bir devletimiz var. İlk günden bu yana bütün devlet yetkilileri, bizim yanımızda durdular. Kanımızın son damlasına kadar bu haklı mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz. HDP ve PKK bunu bilsin. Bu anneler, babalar PKK'yı bitirmeden, HDP'nin kapısına mührü vurmadan haklı mücadelesinden asla vazgeçmeyecek. 3 yıla yakındır bu anneler, bu kadar feryat ederken, gözyaşı dökerken, HDP milletvekilleri neredeydiler? Gelsin, bu ailelere bir açıklama yapsınlar. Bu anneler, babalar artık ağlamasın" diye konuştu. Şu ana kadar 34 ailenin evladına kavuştuğunu anlatan Nazlı Sancar, şöyle devam etti: "Gelen çocukların hepsi pişman. Teslim olan çocukların hepsi PKK'nın kendilerine domuz eti yedirdiğini söylüyor. Aç ve susuz dağlarda, ölüme mahkum ediliyorlar. Bizi de kendi kapısında mahkum ediyorlar. Kızım Şeyma, beni duyuyorsan, beni görüyorsan gel; devlet güçlerimize teslim ol. 34 evlat geldi, ailelerine kavuştu. Hepsi de benim evlatlarım gibi. Kızım onlardan korkma çünkü senin hayatını elinden aldılar. Senin elinden kalem alıp, silah verdiler. Sen küçücüktün, senin hayallerin vardı kızım. Sizi kandırıyorlar. Diyorlar ki 'Devlet sizi cezaevine atacak'. Öyle bir şey yok. Dağdaki bütün çocuklara da sesleniyorum. Gelin; sıcak yuvanıza, annenizin kucağına dönün. Artık bu anne ve babalar ağlamasın. Tek bir çocuk, tek bir PKK'lı dağda kalmayana kadar biz bu mücadeleden vazgeçmeyeceğiz, bu eylemimizi sürdüreceğiz. Allah'ın izniyle zafer bizim olacak. Kanımızın son damlasına kadar bu mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz. Kandil'in yolunu biz kapattık. Aileler bu eylemi başlattıktan sonra hiçbir çocuk dağa gitmedi."

2 yıl önce

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu: "Bu yıl 15 terör eylemini engelledik. Terör örgütünün hareket kabiliyetini İHA ve SİHA’lar ile azalttık."

Bakan Soylu; Serhat İbrahimoğlu moderatörlüğünde Nedim Şener ve Mete Yarar'ın sorularını yanıtlıyor Bakan Soylu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle: "(İstanbul'da görev yapan polis memurunun Hakkari'deki aracında patlayıcı bulunması) Akşam saatlerinde Hakkari Emniyet Müdürümüz aradı. Yapay zeka yoluyla şüpheli bir aracı tespit ettiklerini söylediler. Onlar uyuşturucu nakli olduğunu düşünmüşler. Zulada 52 buçuk kilo patlayıcı bulunca şaşırıyorlar, kimliğe bakınca polis memuru olduğunu görüyorlar. Aktarım Kuzey Irak tarafından gelmiş, herhalde Şemdinli civarında arabayı bırakıyorlar. Polis memuru arabayı alıyor. Bu memuru biz 2019 yılında ihraç etmişiz, mahkeme kararıyla geri dönüyor. Sonra başka bir yere vermişiz, İstanbul'da bir yere geçmiş. Hedef İstanbul. 52 buçuk kilo patlayıcı büyük bir patlayıcı. Birçok aktarımla ilgili çeşitli tedbirlerimiz var ancak yeni yeni yöntemler görüyoruz. "TÜRKİYE'NİN İÇ HUZURUNU SENDELETMEK İÇİN BİRÇOK SALDIRI BİÇİMİ KULLANILIYOR" Neresi olduğunu sormayın ama PYD'nin bir karargâhında iki DEAŞ'lı kadına PYD'li komutan 'patlayıcıları Türkiye'ye getireceksiniz, getirirseniz elimizde tuttuğumuz kocanızı, çocuğunuzu serbest bırakırız' diyor. Yani Türkiye'nin iç huzurunu sendeletmek için birçok saldırı biçimi kullanılıyor. "ARAÇTAKİ POLİS MEMURU OLDUĞU İÇİN ATLAYACAĞIMIZI SANDILAR" (Polis memuru operasyon esnasında araçta mıydı?) Araçtaydı. Aracı birkaç gün önce kendisine tesvil ettirmiş. Aracın parasını kendisi vermemiş. Parayı patlayıcıyı araca yerleştiren adam vermiş. Aslında tezgah iyi kurulmuş. Polis memuru olduğu için bir vesileyle onu atlayabileceğimizi düşünmüşler ama arkadaşlarımız nitelikli bir çalışmayla bunu yakaladılar. Yazılımcılarımız çok başarılı, ekibimiz çok tecrübeli. Bazen bizi hayretler içerisinde bırakıyorlar. "BU YIL HAKKARİ'DEKİNE BENZER 15 EYLEM ENGELLEDİK" ('PKK Türkiye'de eylem yapmaktan vazgeçti' söylemi doğru mu yoksa artık potansiyelleri mi yok?) Bu yıl başından itibaren buna benzer 15 eylemi engelledik. "SADECE PKK DEĞİL TÜM TERÖR ÖRGÜTLERİNİ BASKILIYORUZ, TOPARLANAMIYORLAR" PKK'yı takip ettiğimiz gibi DEAŞ'ı da adım adım takip ediyoruz. MİT'in bölge dışında da ciddi bir istihbarat ağı var. Türkiye için tehdit olan bütün terör örgütlerini izliyoruz. Onlara ciddi bir baskı oluştu ve toparlanamıyorlar. Bir kere sığınağını yok ettin mi toparlanmaları en az bir yıl. Dolayısıyla Cumhurbaşkanımızın iradesi ve geliştirdiğimiz savunma sanayii ile sadece bu yıl içerisinde 15 eylemi engellemiş olduk. (Furkan Vakfı destekçilerine polisin uyguladığı müdahale Alparslan Kuytul'un provokatif açıklamaları) Son 4-4 buçuk aydır bu grup sadece Adana'da 50'nin üzerinde eylem gerçekleştirmeye çalıştı. Neden? Şunun için, eylül-ekim gibi bunların içinde bulunan bir kişinin maddi kaynağı aktardığı öğreniyor, Kuytulcu 7 kişi bu kişiye işkence ediyor, olay yargıya taşınıyor sonrasında. 7 kişi tutuklanıyor. Başka bir yerde de bir doktoru mülk konusunda tehdit ediyorlar, emniyet tehdidi gerçekleştireni yakalıyor, bu kişi de tutuklanıyor. Bunlar da meselenin kime nasıl sirayet edeceğini bildiklerinden olayı terörize etmeye çalışıyorlar. Bunlar bir dini bir grup olmaktan ziyade siyasi kimliklerini öne çıkararak, bunun önüne daha farklı kimlikler inşa ederek bir motivasyon üzerinden yürüyorlar." Ne zamanki 15 Temmuz sonrası terörle iltisaklı bir süreç başlatıldı. Yargı bunlar hakkında karar verdi ve terör dosyası olarak kabul etmedi. Biz yargının kararını başımızın üstüne koyduk. Ancak bu kimseye, bu ve başka irtibatlara devam etme hakkını vermiyor. Siz bir sokak yürüyüşü yapacaksanız, 2911'e göre bunun kanunu var. Gereğini yerine getirmezseniz polisin tedbir alma hakkı var. Sadece Adana'da son dört ayda 50'den fazla eylem yapmışlar biz buna 'eyvallah' demeyiz. Bunlar sokağa çıkarlar ellerinde kamerayla, çocukları öne çıkarırlar, kadınları öne çıkarırlar, tükürürler, tahrik ederler, her türlü şeyi yaparlar. 'Polis bir eksiklik yapsa da çeksem' diye. Karşımızda bir şaklaban ve başka yerlerden talimat alan biri var. Kendisine 'hoca' dedirtiyor."

2 yıl önce

'Zeytinime dokunma' eylemine katılan CHP'li başkanın zeytinlikleri katlettiği ortaya çıktı

Zeytin ve zeytinlik arazileriyle ünlü Mudanya'da, tam 612 zeytinliği vasıf değişikliği yaparak arsaya çeviren, ve 107 parsele mahkeme kararlarını hiçe sayarak konut izni veren Mudanya Belediye Başkanı Hayri Türkyılmaz, kentte geçtiğimiz gün düzenlenen, "zeytinliğime dokunma" isimli eyleme katıldı. Sabah'ta yer alan habere göre, CHP Mudanya İlçe Başkanlığının düzenlediği ve Cumhuriyet Halk Partisi Doğa Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ali Öztunç'un da katıldığı "Zeytinime Dokunma" pankartlı basın açıklamasına katılan Mudanya Belediye Başkanı Hayri Türkyılmaz, yaptığı açıklamada, "Sadece Mudanya'mızda değil ülkemizin her karışındaki zeytinliklerin, madencilik faaliyetlerine kurban edilmesi kabul edilemez. O ağaçların ve her birinin, dallarındaki kuşların, böceklerin, gölgesindeki bitkilerin yaşam hakkı için bu yanlış karardan bir önce dönülmesini istiyoruz" dedi. MEMLEKET PARTİLİ MEHMET ER TEPKİ GÖSTERDİ CHP'li Hayri Türkyılmaz'ın zeytin şovu yaptığını savunan Mudanya Belediyesi Memleket Partisi Meclis üyesi Mehmet Er, yaşanan duruma sosyal medya hesabından tepki gösterdi. Er yaptığı paylaşımda, "Nesillerdir zeytincilikle uğraşan bir ailenin ferdi olarak bugün "Zeytin Ağacıma dokunma" diyerek şov yapanlara şunu soruyorum: Mudanya'mızda yapılan ve halen yapılmaya devam eden inşaatlar, patates tarlalarına mı dikildi? İmara açılan alanlar zeytinlik değil de soğan tarlası mı? Belediye, yapacağı kendi inşaatları için zemin etüdü yaptırırken iş makinalarının kırıp devirdiği ağaçlar ne olacak?" dedi.

1 2 ... 8 9 10 11 12 13 14 ... 24 25