07 Mayıs Salı 2024
3 yıl önce

Türkiye ekonomisi 2020'de yüzde 1.8, geçen yılın son çeyreğinde yüzde 5.9 büyüdü

Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan, rakamlara ilişkin olarak yaptığı açıklamada, "Küresel sağlık krizinin damga vurduğu 2020'yi büyümeyle kapatan nadir ülkelerden olduk. 2021 yılında temel önceliğimiz fiyat istikrarının sağlanması" dedi.

3 yıl önce

Zonguldak Valiliği’nden kaymakam ile eczacılar arasında geçen diyalogla ilgili açıklama

“Bazı sosyal medya hesapları üzerinden bugün servis edilen “biz tutanak düzenleyelim, siz itiraz edersiniz” başlıklı paylaşımlarla ilgili olarak kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi amacıyla aşağıdaki açıklamanın yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur. 1 yılı aşkın bir süredir tüm dünya ile birlikte ülkemizi de etkisi altına alan Koronavirüs (Covid-19) salgını, gerek hızlı bulaşıcılığı gerekse bilhassa yüksek yaş grupları ve kronik rahatsızlıkları bulunan vatandaşlarımız üzerindeki ölümcül etkisi nedeniyle kamu sağlığı açısından çok ciddi bir risk oluşturmaktadır. Covid-19 salgını kapsamında Sağlık Bakanlığı ve Koronavirüs Bilim Kurulunun tavsiyeleri üzerine Cumhurbaşkanlığı Kabinesinde alınan kararlar doğrultusunda gerekli tedbir ve kurallar belirlenmekte ve aziz milletimizin feraseti ve fedakarlığıyla birlikte başta sağlık çalışanları olmak üzere ilgili kamu kurum ve kuruluşları tarafından toplumsal bir mücadele yürütülmektedir. Bu kapsamda Ereğli ilçemizde de denetim çalışmaları Kaymakamlığımızın koordinesinde tüm kamu kurum ve kuruluşları, mahalli idare birimleri, meslek odaları ve kolluk kuvvetlerinden oluşturulan ekiplerimiz tarafından kesintisiz şekilde sürdürülmektedir. Denetim çalışmalarının etkinliği ve sürekliliğini takip ve kontrol amacıyla bu faaliyetlere başta kaymakamımız olmak üzere tüm daire amirlerimiz de bizzat sahada eşlik etmektedirler. İçişleri Bakanlığımızca yayımlanan Genelgelerle esasları belirlenen denetim çalışmalarının temelini rehberlik edici fonksiyon oluşturmakta olup saha denetimlerinde öne çıkarılmak istenilen ana husus toplumsal sorumluluk çerçevesinde duyarlılığın en üst seviye yükseltilmesidir.   Kamuoyuna bugün yaşanmış gibi sunulan hadise 26 Kasım 2020 tarihli denetimler sırasında gerçekleşmiştir. Üzerinden üç aydan fazla süre geçen bir diyaloğu içerisinde bulunduğumuz kontrollü normalleşme döneminde ve esasını rehberliğin oluşturduğu dinamik denetim modeline geçilen bir sürecin başlangıcında gündeme getirmek iyi niyetli bir yaklaşım olmayıp,  bu tür gerçeğe aykırı spekülatif haber ya da paylaşımlar denetim faaliyetlerinin etkinliği üzerinde ciddi riski oluşturmaktadır. Hepimizin birbirimize karşı sorumlu olduğu, bireysel tutum ve davranışlarımızın ilin risk durumuna ve buna bağlı olarak uygulanacak tedbir seviyelerine doğrudan etki edeceği kontrollü normalleşme döneminde, temizlik, maske, mesafe temel prensipleri ile salgınla mücadele kapsamında alınan diğer tedbirlere toplumsal sorumluluk çerçevesinde tam olarak uyulmasının gündemde yer alması herkes açısından en hayırlısı olacaktır. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.”

2 yıl önce

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik: Hayvan hakları yasası Meclis'ten geçecek

AK Partili Çelik’in açıklamalarından satır başları şu şekilde: Marmara Denizi ile ilgili ortaya çıkan müsilaj konusu ile Çevre ve Şehircilik Bakanımız çalıştay düzenledi. Hepimiz bu konuyla yakından ilgiliyiz. Son derece tedirgin edici bir tablo. Eylem planı her açıdan güçlü bir şekilde takip edilecek ve gerekleri yerine getirilecek. Deniz salyası sorununun kendi kaderimiz olan tabiatı bütün bu tehlikelerden korumak için ciddi bir uyarı olarak ele alınması gerektiğini değerlendiriyoruz. Biyolojik arıtma tesisi yapmanın ne kadar önemli olduğu, temel atmama töreni düzenlenmesinin ne kadar yanlış bir iş olduğu ortaya çıktı. 3 yılda tamamlanacak bir eylem planıdır. Arkadaşlarımız Meclis'te de takip edecekler. Önergeler verilecek. Gündemimizde kalmaya devam edecek. Arkadaşlarımız Meclis'te de takip edecekler. Önergeler verilecek. Gündemimizde kalmaya devam edecek. Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu çerçeve bundan sonra partimiz için talimattır. Millet Bahçeleri projelerini çok yakından takip ediyoruz. Çevre siyaseti en önemli başlıklarımızdan birini oluşturuyor. Atık Getirme Merkezleri de hayata geçmiş oldu. 46 ilimizde 80 millet bahçesi de şu anda yapım aşamasındadır. Yaptığımız en önemli işlerden biri doğal gazın yaygınlaştırılmasıdır. Geniş kapsamlı ağaçlandırma faaliyetleri sürdürülüyor. DOĞAL GAZ MÜJDESİ Karadeniz'de ortaya çıkan doğal gaz müjdesi Türkiye'nin enerji tedarikinde oyun değiştirici aktör olarak yükselişini ortaya koydu. Deniz tabanında doğal gaz üretim tesisleri kurulacak, karada işleyip kullanıma hazır hale getirilecek tesisler kurulacak. Türkiye bu tarihi keşfi gerçekleştirirken bile siyasetçi sıfatı taşıyan birinin rahatsızlık duyduğunu görüyoruz. Allah herkese Türkiye'nin başarıları ile sevinmeyi nasip etsin. Bunun bir nasip meselesi olduğu da görülüyor. İnşallah bu başarılar daha çok artacak, milletimizin geleceği daha da güçlenecek. Pençe Şimşek ve Pençe Kartal operasyonları ile Eren operasyonları güçlü bir şekilde sürüyor. Biz bütün mücadeleyi kendi milli güvenliğimiz için gerçekleştiriyoruz. Dünyanın en meşru mücadelesini veriyoruz. Asker, polis görevlilerimize , jandarmamıza saldırdığı gibi vatandaşlarımıza saldırıyor. Maalesef karşımızda içerde çok güçlü, içerde bunun tercümanları olan psikolojik harp unsurları çıkıyor. Montajlı fotoğraflarla Türkiye'nin sivillere karşı eylemi var gibisinden bir yaklaşım sergiliyorlar. Bunu yapanlar Türkiye ile Irak arasındaki ilişkinin bozulmasını arzulayanlardır. Mülteci konusu insanlığın gündemini oluşturmaya devam ediyor. En son Yunanistan'da mültecileri caydırmak için yüksek ses çıkaran bariyerler gündeme alındı. Yunanistan sınırlarına mülteci gelmesin diye yapıyor. Ses bombaları insanların sağlığı üzerinde etki bırakan bir çeşit silah. Benzer şekilde kötü bir eylem Danimarka'dan geldi. Sığınmacıların başvurularını değerlendirirken onları ülke sınırları dışına çıkarabilecekleri bir yasa çıkardı. AB'den yapılan açıklama Avrupa değerlerine uygun mücadele verilmelidir. YUNANİSTAN'A TEPKİ Yunanistan sınırlarına mülteci gelmesin diye yapıyor. Ses bombaları insanların sağlığı üzerinde etki bırakan bir çeşit silah. Benzer şekilde kötü bir eylem Danimarka'dan geldi. Sığınmacıların başvurularını değerlendirirken onları ülke sınırları dışına çıkarabilecekleri bir yasa çıkardı. AB'den yapılan açıklama Avrupa değerlerine uygun mücadele verilmelidir. İhlaller karşısında hiç bir iş yapılmıyor. Avrupa demokrasileri Akdeniz'e gömülüyor. AHMET ŞIK'IN 'KATİL DEVLET' SÖZLERİ Milletvekili sıfatı taşıyan birinin devlet katildir demesi, biz bu üslubu nereden biliyoruz. Silahlı terör örgütleri tarafından kullanılan bir üslup. Böyle düşünüyorsa TBMM'de ne işi var? Böylesi bir iki yüzlülük kabule dilebilir bir şey değil. Bir devlete katil demek o devletin millet tarafından verilmiş meşruiyetine saldırıdır. Bu yapılan iş herhangi bir eleştiri değildir. Zaten hakkında soruşturma açılmış. Eğer doğruysa buna tepki verilmiyor muhalefetten dediniz, muhalefetten bazılarının da arkadaşımızdır diye sahiplenmesidir. HDP İDDİANAMESİ Eksikler var diye iade edilmişti. Zannediyorum eksiklerin tamamlanmasıyla başlayan süreç. Belde seçimi ortada seçim olmadığı için seçimin olmasıyla öne çıktı. Bir aday cumhur ittifakının adayı olarak girdi. Biz bu meselenin bazı partiler tarafından neden büyütüldüğünü merakla izledik. Biz bu beldede seçimi kazanacağız, oradan da iktidara yürüyeceğiz politikası yapanların aldığı oy ortada. Hala niye erken seçim istiyorsunuz diye. Seçimler zamanında yapılacak. Tüm dünyanın kınadığı İsrail zulmü her yerde kınanıyor. Türkiye devletini benzeştirmek olabilecek en gayri ahlaki yaklaşımlardan bir tanesidir. Parti yönetimlerinin bunu değerlendirmesi lazım. bir vekiliniz çıkıp da Türkiye cumhuriyeti seri katil diyen birine sahip çıktığında ne diyeceksiniz. Milletin meşruiyet verdiği kurumlara bu şekilde saldıracaksınız, o kurumlarda da görev yapacaksınız. Hiçbir devlet buna tahammül etmez. Gitsin o Filistinli çocukların annelerine babalarına sorsun. Onların yanında Türkiye ile böyle sözler söylesin. Bu sözleri reddedeceklerdir. Utanmadan böyle bir söz söylenebilir mi? En şiddetli biçimde lanet ediyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti meşru bir devlettir. Kurtuluş savaşından bugüne ölümden kaçanların sığındığı bir devlettir. Lafın nereye gittiğine dikkat etsinler. Muhalefet eleştiri yapacak. Eleştiri başka bir şey, sistematik düşmanlık başka bir şey. Terör örgütlerinden duymadığımız lafları bunlardan duyuyoruz. HAYVAN HAKLARI YASASI NE ZAMAN ÇIKACAK? Bu MYK'da son kez görüşüyoruz Hayvan Hakları Yasası'nı. Geçen sefer sunum yapıldıktan sonra cumhurbaşkanımız, arkadaşlarımızın değerlendirmeleri oldu. Cumhurbaşkanımız o konuların çalışılıp getirilmesini istemişti. Bu dönem, Meclis kapanmadan bu yasa hayata geçecek. Cumhurbaşkanımızın kesin talimatı budur. Bu konudaki haberleri duydukça içimiz eziliyor. Her biri birer candır. Canlara yapılacak eziyeti azaltmak açısından bu yasanın işe yarayacağını düşünüyoruz. İSRAİL SEÇİMLERİ Biz başka bir devletin iç siyasetinde şu gelirse iyi olur, bu gelirse iyi olur diyecek değiliz. Ama şunu biliyoruz Netenyahu dönemi kötü bir dönem. Şiddetin artması bakımından kötü bir dönem. Şiddet eylemleri herkesin geleceğine, barış ortamının oluşması için çalışmalara zarar veriyor. Biz ilkesel bakıyoruz. Umarız ki yeni hükümet döneminde daha sağduyulu bir yaklaşım ortaya çıkar. ERDOĞAN'IN BİDEN İLE GÖRÜŞMESİ İki liderin ilk yüz yüze görüşmesi olacak. Irak dosyası Obama tarafından Biden'a verilmişti. Birbirlerini tanıyorlar. Büyük bir ajandaya sahibiz. Bu büyük ajandanın içinde maalesef olumsuz sayfalar var. En son sözde Ermeni soykırımının tanınması şeklinde sayfa eklendi. PYD terör örgütüne ABD tarafından verilen destekler, FETÖ'nün himaye edilmesi gibi sorunlar var. Müttefikimizle aramızdaki sorunları çözmek istiyoruz. Cumhurbaşkanımız Başbakan olduğunda Bush başkandı. Kendi hükümetlerimizin ve partimizin ABD ile ilişkiler bakımından tecrübesi var. Bunun daha olumlu yönlerde sonuç doğurmasını bekliyoruz. Türkiye'nin yaklaşımı olumsuz sayfaları kaldırmak yönündedir. MISIR'LA İLİŞKİLER Mısır'la çok köklü ilişkilerimiz var. Arada kopukluk söz konusu olmasına rağmen istihbarat teşkilatlarımız görüşmelerini sürdürdü. Dışişleri Bakan Yardımcısı düzeyinde bir heyet gitti, görüştüler. Dışişleri Bakanları arasında telefon görüşmesi oldu ama bildiğim kadarıyla yüz yüze görüşme olmadı. Bundan sonra da karşılıklı görüşmelerle somut konularda yoğunlaşabileceğimiz adımlar atılacak.

2 yıl önce

CHP'li İBB Meclis Üyesi Kayhan "Cumhurbaşkanı Erdoğan 15 Temmuz gecesi uçakta gideceği yerleri görüştü" deyince ortalık karıştı

İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi'nin CHP'li üyesi Fahrettin Kayhan, kullandığı ifadelerle oturumda tansiyonu yükseltti. 15 Temmuz hain darbe girişimi gecesi halkın yanına, İstanbul'a gelen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la ilgili 'Uçakta gideceği yerleri görüşüyordu' diyen Kayhan'a Cumhur İttifakı kanadı tepki gösterdi. Meclis'te oturuma ara verildi.

2 yıl önce

Hürriyet yazarı Selvi, Şentop-Soylu görüşmesini yazdı: “Sıcak havada geçen ve “Sık sık görüşelim” diye bitirilen bir görüşme…”

Selvi’nin yazısı şöyle; “Meclis Başkanı Soylu’nun istifasını istemiş mi? Ne olursunuz yazının başlığına bakıp, bu kadar cehalet ancak tahsille olur, demeyin. Bunca yıl siyaset kulisi yazıyorsun, Meclis başkanının bir bakanın istifasını istemek gibi bir yetkisinin olmadığından haberin yok mu, diye eleştirmeyin. Anayasaya göre bakanların istifasını ancak cumhurbaşkanı ister diye beni suçlamayın. Meclis Başkanı Mustafa Şentop ile İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun görüşmesi hakkında yazılıp konuşulanları bir haftadır ağzım açık bir şekilde izliyorum. Yazılanları okuyunca kendime “Bir de siyaset kulisi yazıyorum diyorsun ama dünyadan haberin yok” diye kızdığım da olmuyor değil. Sadece ben değil tüm Ankara temsilcilerinin, siyaset yazarlarının hiçbirinin de bu işten haberi olmamış. Nasıl atlamışız... Öyle böyle değil. Uzun atlama... Maksat algı operasyonu olunca bilgiye gerek yok. Anayasa şöyle yazıyormuş, perde arkasında şunlar konuşulmuş, siyasi gelenek böyleymiş demenin de anlamı yok. ÖRNEĞİ YOK Parlamenter sistemle yönetildiğimizde hükümeti başbakan kurar, kabineyi cumhurbaşkanı onaylardı. Bakanların azli ise başbakanın talebi üzerine Cumhurbaşkanı’nın onayıyla gerçekleşirdi. AK Parti hükümetlerini geçtim, darbe dönemleri dahil Türk devlet geleneğinde Meclis başkanlarının bakanların istifasını talep etmesi gibi bir uygulama yok. Meclis Başkanı Şentop, Türkiye’nin en önemli hukukçularından biri. Şentop hangi yetkiye göre Soylu’nun istifasını isteyecekti? Zaten görüşmenin hiçbir yerinde de böyle bir talep yok. Tam aksine sıcak havada geçen ve “Sık sık görüşelim” diye bitirilen bir görüşme. ANAYASAYA GÖRE Başkanlık sisteminde ise bu yetki yine Cumhurbaşkanı’nda. Zaten Cumhurbaşkanlığı Kabinesi kuruluyor. Cumhurbaşkanı’nın görev ve yetkilerinin sıralandığı Anayasa’nın 104. maddesinde, “Cumhurbaşkanı yardımcıları ile bakanları atar ve görevlerine son verir” deniyor. HİÇBİR DÖNEMDE YAŞANMAMIŞ Ne şimdiye kadarki 66 hükümet zamanında ne de AK Parti iktidarında kurulan 9 hükümette böyle bir örnek yaşanmamış. Ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan yetkilerine hâkim, yetkilerini sonuna kadar kullanan güçlü bir lider. Bir bakanının istifasını kendi isteyemiyor da Meclis başkanının mı istemesini bekliyor? Bunu başta hukuk adamı olan Mustafa Şentop kabul etmez ayrıca Erdoğan gibi güçlü bir lider yetkisini kimseyle paylaşmaz. GÖRÜŞME SICAK BİR HAVADA GEÇMİŞ Görüşmenin içeriğine ilişkin olarak kulislerin nabzını tutmaya çalıştım. 1)Her iki taraf görüşmenin sıcak bir havada gerçekleştiğini teyit ediyor. 2) Meclis Başkanı Şentop, İçişleri Bakanı Soylu’yu makam katında karşılamış. 3) Bir buçuk saat süren sıcak bir görüşmenin ardından Şentop konuğunu dış kapıya kadar uğurlamış. 4) Bir buçuk saat süren görüşmede ülke gündemindeki konular konuşulmuş. Soylu yanıtını yazılı olarak sunmuş. 5) Soylu’nun mektubunda 10 bin dolar alan siyasetçi iddiasının yargıya taşındığına yer verilmiş. Görüşmenin sonunda ise Şentop ile Soylu daha sık görüşme kararı almışlar.”

2 yıl önce

Erol Olçok o gece vatandaşları 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'ne yönlendirerek darbeci hainlerin durdurulmasında önemli bir rol oynadı

15 Temmuz darbe girişiminde 16 yaşındaki oğlu Abdullah Tayyip Olçok ile birlikte 15 Temmuz Şehitler Köprüsü üzerinde şehit olan Erol Olçok, diriliş destanının sembol isimlerinden biri oldu. AK Parti'nin akıllara kazınan reklam filmlerinde imzası bulunan ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 'Yol Arkadaşım' diye bahsettiği Olçok, o gece Altunizade'deki evinde bulunuyordu. Darbe girişimini haberini alan Olçok, kendisiyle köprüye gitmek isteyen oğluna "Evde kal." demesine rağmen, "Ben de geleceğim" şeklindeki ısrarlarına dayanamadı. VATANDAŞLARI KÖPRÜYE YÖNLENDİRDİ Oğluyla Recep Tayyip Erdoğan'ın Kısıklı'daki evinin önüne giden Olçok, vatandaşları, darbecilerin yoğun olarak toplandığı köprüye yönlendirdi. Kısıklı'dan 15 Temmuz Şehitler köprüsü'ne giden Olçok ile oğlu, darbeci askerlerin açtığı ateşle vuruldu. ERDOĞAN ANLATIRKEN HIÇKIRIKLARA BOĞULDU Orada hayatlarını kaybeden Olçok ile oğlunun cenazeleri, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın gözyaşlarıyla Karacaahmet Mezarlığı'na yan yana defnedildi. "NİCE DÜĞÜMLERİ BERABER ÇÖZDÜK" Öte yandan Erol Olçok isimli kitapta da Olçok ile dostuğundan bahseden Erdoğan, şu ifadelere yer verdi: "Çeyrek asırlık arkadaşlığımın, dostluğumun, kardeşliğimin olduğu Erol Olçok'u ve oğlu Abdullah Tayyip'i bir kez daha rahmetle, hasretle, sevgiyle yâd ediyorum. 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Erol'un verdiği tepki, gösterdiği önderlik, sergilediği cesaret ve yiğitlik, tam da onu yansıtan, onu ifade eden bir tarzda olmuştur. 1993'ten beri hiç ayrılmadık, hep beraber yol yürüdük; nice zaferleri beraber tattık, nice sancıları beraber çektik, nice krizleri beraber göğüsledik, nice düğümleri beraber çözdük." Erdoğan darbe girişimi sonrası yaşananları ise şöyle anlattı: "Darbe girişiminin duyulduğu andan şehadetine kadar geçen hadiselerin ayrıntılarını öğrendiğimde, bir yandan gözyaşlarıma engel olamazken, diğer yandan da iç dünyamda 'Evet, bu bizim Erol' diyordum. Erol'un hesapsızlığının, hasbiliğinin, inandığı doğrular söz konusu olduğunda yapabileceği fedakârlıklarda sınır bulunmadığının en güzel ispatı, 15 Temmuz gecesi mücadeleye, canından öte tuttuğu, gözünün nuru oğluyla birlikte çıkmış olmasıdır. Abdullah Tayyip de, o gece darbeci hainlerin karşısına cesaretle dikilirken, babasının oğlu olduğunu ispatlamıştır."

2 yıl önce

CHP'li Murat Emir'in "15 TL'lik bir ürünü SGK'ya 1000 TL'ye sattı" iddialarında adı geçen şirketten açıklama

CHP Ankara Milletvekili Murat Emir'in İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun kuzeni Mehmet Soylu'ya yönelik iddialarıyla ilgili İnvamed - RD Global şirketinden yapılan açıklamada, "İddia ettiğiniz gibi herhangi bir haksız kazanç var ise, SGK'ya ya da farklı kurum kuruluş ya da bir şirkete iddialarına konu olan ürün fatura edildi ise, bu bedelin 10 katını SMA, MS ve ALS'li hastalarımıza bağış yapmayı taahhüt ediyoruz" denildi.   Murat Emir,  Mehmet Soylu’nun firmasının 15 TL'lik bir ürünü SGK'ya 1000 TL'ye sattığını iddia etmişti. İnvamed - RD Global şirketinden iddialarla ilgili yazılı açıklama yapıldı. Açıklamada, "Bu iddiasının sözde delili olarak, Türkiye'deki tüm tıbbi cihazların kayıtlı olduğu Ürün Takip Sistemi (ÜTS)  ve Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) ürün sorgu ekranlarını sanki bir ihale belgesiymiş gibi paylaştığı anlaşılmıştır. Tüm sağlık camiası tarafından bilindiği gibi, hastane ve hekimler ürünlerin kullanım yerini, amacını ve kaydını sorgulamak amacıyla bu ekranları kullanmaktadır. Bu ekranlar bir ihale belgesi değil; tıbbi ürünlerin kayıtlarını gösteren bilgi bankalarıdır. Murat Emir tarafından hiçbir somut veriye dayanmayarak ve tümüyle asılsız bir şekilde ileri sürülen, hayali olarak ürünümüze biçilen 15 TL'lik aşağılayıcı bedel ve bu ürünün 1000 TL'ye SGK'ya satıldığı ve haksız olarak milyonlarca TL kazanıldığı iddiası, hastalara şifa olmak için çıkılan Ar-Ge ve üretim yolculuğunu basit ve sığ bir tavırla aşağılamaya yöneliktir" denildi. "Sayın Murat Emir, sizi bahse konu olan ürünün varsa faturalarını incelemek üzere üretim tesisimize davet ediyoruz" denilen açıklamada çağrıda da bulunuldu ve "İddia ettiğiniz gibi herhangi bir haksız kazanç var ise, SGK'ya ya da farklı kurum kuruluş ya da bir şirkete iddialarına konu olan ürün fatura edildi ise, bu bedelin 10 katını SMA, MS ve ALS'li hastalarımıza bağış yapmayı taahhüt ediyoruz. Fakat böyle bir durum yok ise, kamuoyunda yarattığınız algı bedeli kadar tutarı siz SMA, MS ve ALS'li hastalarımıza bağış yapar mısınız?  Invamed - RD Global tüm dünyadaki hastalara şifa olmak için vardır. Bu polemiklerden kazanılan paranın dahi SMA, MS ve ALS'li hastaların tedavisi için kullanılmasını istemektedir" ifadeleri yer aldı. 

2 yıl önce

Aşı olmasa yoğun bakım patlardı: Geçen yıla oranla hafif seyrediyor

Kovid-19 tablosunda da son iki haftanın zatürree oranı yaklaşık yüzde 5 iken geçen yılın aynı döneminde bu oran yüzde 9 olarak kayıtlara geçti. Koronavirüs Bilim Kurulu üyesi ve Ankara Şehir Hastanesi Yoğun Bakım Uzmanı Prof. Dr. Sema Turan da vaka sayılarının yüksek olmasına rağmen aşılamanın artmasıyla beraber yoğun bakım doluluk oranlarının geçen yıla göre azaldığını söyledi AŞISIZLAR AĞIR GEÇİRİYOR Vaka tablosuna değinen Turan, “Vaka sayısı pozitifliği çok ama hastaneye yoğun bakım yatış oranlarına bakmak lazım. Geçtiğimiz yılın ağustos ayındaki yoğun bakım hastane talebi ile bu dönemin yoğun bakım hastane talebi birbirinden farklı. Hastalık aşısız bireylerde ciddi ağır geçiyor. Yaygın akciğer tutulumuyla geliyor hastalarımız” dedi. GEÇEN YIL İKİ KATIYDI Turan, “Aşılanma olmasaydı, 2. ve 3. pikte yaşadığımız görüntüyü yaşardık. O dönemlerde günlük ölüm sayıları çok yüksekti. Entübe edilen hasta sayısı her gün artıyordu. Aşılama yapılmasaydı, yoğun bakımlarımızı yeniden revize edip yeni yoğun bakımlar açardık. Yine açmaya başladık ama geçen dönemdeki gibi değil. Şu an 6 tane kovid yoğun bakımım çalışıyor. Yanına bir tane daha eklemek zorunda kaldım bu hafta. Ağır pik dönemlerinde 15 yoğun bakım açıyorduk. Bunun iki katı oranında yoğun bakım açmak zorunda kalıyorduk” ifadelerini kullandı. HATIRLATMA DOZU YAPILMALI Turan, “Aşılama hastalık şiddetini hafiflettiği için çok fazla yoğun bakım ihtiyacı olmuyor. Aşı şemasının tamamlanması hastalığa karşı koruyuculukta en önemli şey. İki doz aşısını olmuş ve üzerinden bir süre vakit geçmiş bireyler daha iyi korunuyorlar.” diye konuştu. 12-15 yaş hedefi Koronavirüs Bilim Kurulu, aşı yaşının 12-15 yaşa çekilmesi konusunu masaya yatırdı. Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Sema Turan, 2021-2022 eğitim ve öğretim yılının başlayacağı 6 Eylül öncesinde aşı yaşını risk grubundakiler için 12, diğerleri için 15 yaşa kadar indirme konusunda karar alınacağını açıkladı. Turan, “Hedefimiz okulları açmak. İlk etapta 15 yaşa kadar 12-15 yaş arasında da yüksek riskli grubu aşılama planı var. Bu konuda net karar alınacak yakın zamanda. Okulların açılmasından önce olması tabi ki hedefimiz. Öncelikle okullar açılmadan bu işi yapmak, çocukların yeterli immünizasyonunu sağlamak için düşünülmekte. İlk etapta 15 yaşa kadar 12-15 yaş arasında da yüksek riskli grubu aşılama planı var” diye konuştu.

1 2 3 4 5 6 7 8 ... 19 20