04 Mayıs Cumartesi 2024
2 yıl önce

Süleyman Soylu: “Dünyada bizim gibi kapsamlı göç yönetimi olan ülke göstersinler, ben de adımı değiştireyim”

Alçı'nın yazısı şöyle: Salı günü yayınlanan “Yükselen faşizme inat insanlığı savunmak” başlıklı yazımda İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya bir çağrı yapmıştım… Dediğim şuydu: “ABD’deki Yeşil Kart benzeri bir Turkuaz Kart projesiyle bu ülkede yaşayan ve üreten, kriminal işlere bulaşmamış tüm göçmenler kayıt altına alınsın.” Bu yazım üzerine Süleyman Soylu aradı. “Turkuaz Kart var zaten Nagehan Hanım, 5 yıl önce çıktı. Adı da tam yazdığınız gibi Turkuaz Kart” diyerek girdi söze. Şaşırdım, ismini bile tutturmuşum ama kesinlikle daha önce böyle bir teşebbüsü duymamıştım. “Duymamamış olabilirsiniz' dedi Bakan. İsmi Turkuaz Kart olan bir kart 2016 yılında, Soylu’nun Çalışma Bakanlığı döneminde oluşturulmuş. Bizzat kendi hazırlamış projeyi Süleyman Soylu. Kanuni altyapısı ve tüm hazırlıkları tamammış ancak kanun çıkmasına rağmen henüz uygulamaya geçilmemiş, yani proje olarak hazır ama bu kartlar dolaşımda değil. Bilmeden çok önemli bir noktaya parmak basmışım. Madem 5 yıldır hazır bekleyen, ABD’deki Green Card gibi Turkuaz Kart projesi var. Tam da şimdi, göçmenler meselesi bu kadar tartışılırken neden hayata geçirilmesin? “Evet, kartların her şeyi hazır, bu süreçte aktive edilebilir. Ancak son günlerde yapılmaya çalışılan başka bir şey var. Size rakamları da vereyim Nagehan Hanım zira tamamen algılar üzerinden bir operasyon yapılıyor şu sıra Türkiye’de” dedi ve şunları ekledi: “Ülkemizdeki yabancı sayısı tam 5.5 milyon. Bunun 3 milyon 650 bini Suriye kökenli. Suriyelilerin 1 milyon 150 bini ikametli, 400 bini mülteci, geri kalanı da geçici koruma statüsünde. Toplam sayı içinde kayıtsız yani yasadışı göçmen sayısı sadece 200 bin civarında. Bunların içinde vize vs gibi normal yollarla gelip kalmış olanlar da var." Suriyeliler üzerinden başlayan ama son günlerde Afgan mülteciler üzerinden alevlenen göçmen karşıtlığı dalgası hakkında ne düşündüğünü sordum Soylu’ya. “Afganistan ve Pakistan meselesi son 6 ayın meselesi değil. Yıllardır oradaki kaos ve terörden kaçan insanların oluşturduğu göç dalgaları var. Ancak ABD’nin çekilmesinden sonra Taliban’dan dolayı yeni, ciddi bir göç dalgası henüz oluşmuş değil.” (Bu noktada "Bekliyor musunuz böyle bir dalga?" diye sordum, "Gelişmelere bağlı" diye yanıtladı Soylu-dan) Afgan göçmenlerle ilgili son günlerde giderek artan olumsuz haber ve yorumlarla ilgili; “Afganistan ve Pakistan’dan gelenler bizim insanlarımız Nagehan Hanım. Bize hep kardeş olmuş iki ülkeden bahsediyoruz. Kaldı ki şu sıra oradan gelen büyük bir dalga da yok. 2019’da düzensiz göç kapsamında ülkeye girmeye çalışan 201 bin Afganlı yakalamıştık o yıl yakalanan kayıtsız ve yasadışı göçmenlerin toplamı 400 bindi. Bu yıl ise yasa dışı yollardan girmeye çalışan 70 bin kişi tespit ettik, bunların içinde Afganların rakamı 25 bin. 201 bine 2019’da ses çıkarmayanlar bu gün 25 bin ile ortalığı inletiyorlar. Bu tamamen algılar üzerinden bir operasyon” dedi Soylu. SURİYELİLERİN MİTİNG YAPACAĞI YALANI SİYASİ BİR PROVOKASYON Süleyman Soylu’ya Suriyelilerin bir ‘karşı miting’ düzenleyeceği yönündeki yalan haberleri de sordum. “Maalesef siyasi bir provokasyon ve tamamen asparagas” diye yanıtladı. Sonrasında bana “yazılmamak kaydıyla” bazı bilgiler iletti. Şimdilik, Bakan’ın izni olmadan onları yazmıyorum. Bana göre de bu sahte miting ve sahte afiş işi çok ciddi bir kötülük organizasyonu. Ülke içi bir çatışma ortamı yaratılmak isteniyor. Devletin bu sahte afişi hazırlayıp yayanlarla ilgili acil işlem yapması gerekir. Son yazılarımda göçmen karşıtlığının ırkçılığa varan tedirgin edici yükselişinden bahsediyor ve bu dalganın tehlikesine dikkat çekiyorum. Önceki gün Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan bu dalganın somut bir göstergesi niteliğinde bir öneri attı ortaya. "İNSANLAR KÖTÜLÜĞÜN GÜCÜNÜ GÖRSÜNLER İSTEDİM" Özcan’ın Bolu’da yaşayan göçmenlerden 10 kat elektrik, su faturası alınsın, çağrısını İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya sordum. “Nagehan Hanım siz de yazınızda bu tavrın insanlıkdışı olduğunu belirtmişsiniz. Ben bu insanlığa aykırı çağrıya özellikle sessiz kaldım. İnsanlar kötülüğün gücünü görsün istedim” dedi ve şunları ekledi: “Yabancı düşmanlığı ya da göçmen düşmanlığı bizim özümüzde yoktur. Batı’daki ırkçı akımlardan kaynaklıdır bu. Bizim geleneğimiz, inancımız, kültürümüz din, dil, ırk ayrımı yapmadan insanı sevmeyi öğretir. Türk töresi bunu gerektirir.” DÜNYADA BU POLİTİKAYI UYGULAYAN TEK LİDER ERDOĞAN, ANLAYAN TEK LİDER MERKEL Bu noktada İçişleri Bakanı’na; "Bugün göçmen karşıtlığı yapanlar biz iktidarın düzensiz, başıboş göç politikasına karşıyız, diyorlar, onlara ne dersiniz?" diye sordum. “Bakın Afrin’de Şifa Hastanesini bombaladılar, yatan hastaları öldürdüler. Bu uluslararası literatürde bir insanlık suçudur. Şimdi Suriyelileri geri gönderelim diyenlere soruyorum: Nereye dönecek bu insanlar? Evleri yıkılmış, yaşam şartları yok, hastaneler dahi bombalanıyor. Böyle bir şey olabilir mi? Kaldı ki Türkiye İdlib’de milletimizin bağışları ile 50 bin briket ev yaptı, önümüzdeki süreçte 50 bin daha yapılacak. Orada yaşam koşulları oluşturmaya çalışan da yine biziz. Düzensiz göç iddialarına yönelik de rakamlar vereyim Nagehan Hanım: Bakın Avrupa’da toplam geri gönderme merkezi sayısı 21 bin. Bizde ise bu rakam 20 bin. Yani neredeyse Avrupa’nın tamamı kadar geri gönderme merkezimiz var. Bizim göç kurulumuz var. Türkiye insani göç politikaları izliyor. Hem kendini düzensiz göçten koruyor hem de hayatını kurtarmak için bize sığınanlara yönelik insani vazifesini yapıyor. Bu konuda çok iddialıyım Nagehan Hanım, dünyada bizim kadar kapsamlı ve sağlıklı işleyen bir göç yönetimi göstersinler adımı değiştireyim. Bu politikayı yapan ve uygulayan tek lider var: Recep Tayyip Erdoğan. Yapılanın önemini tek anlayan lider ise Angela Merkel.”

2 yıl önce

Kılıçdaroğlu'ndan orman yangınları üzerinden siyaset: 1982'de yapılan düzenlemeyi yeniymiş gibi çarpıttı

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, ormanlarda yapılaşma yetkisinin Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'a verildiğini öne sürmüştü. BAKAN ERSOY'DAN CEVAP Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun ormanlarda yapılaşma yetkisinin kendisine verildiği iddiasına sosyal medya hesabından yanıt verdi. DÜZENLEME 1982'DE YAPILDI Ersoy, "Bu düzenleme bugün değil, 1982 yılında çıkarılan kanun ile 3 Bakanlığın uhdesinde 39 yıldır var olan yetkinin, uzmanlığı gereği Bakanlığımızla sınırlandırılmasından ibarettir. Birlik ve beraberlik gerektiren bu günlerde konuyu çarpıtmanızı doğru bulmuyorum" ifadesini kullandı. KILIÇDAROĞLU NE DEMİŞTİ? Kemal Kılıçdaroğlu, "Erdoğan bir imzayla ormanlarda yapılaşma yetkisini Turizm Bakanına verdi. Her yer yandı kül oldu, derdi dağı taşı betonlaştırmak. Çok açık söylüyorum; tek bir tuğla dahi koymaya kalkarsanız, önce ekskavatörle beni çiğnemeniz gerekecek. Ormanlarımıza dokunamayacaksınız. Hadsizler!" ifadelerini kullanmıştı.

2 yıl önce

Evlat nöbetinin 700’üncü gününde ailelerden basın açıklaması: “Anneleriniz gibi cesur olun”

Diyarbakır’da çocukları PKK tarafından kandırılarak dağa kaçırılan ailelerin, HDP İl Başkanlığı binası önünde 3 Eylül 2019 yılında başlattıkları oturma eylemi 700’üncü gününe girdi. Ellerindeki bayraklarla bir araya gelen aileler, HDP İl Başkanlığı önünde basın açıklaması yaptı. Açıklama, tüm aileler adına baba Celil Begdaş tarafından okundu. "BİZLERE 70 SENE GİBİ GELİYOR" Begdaş, eylemin ilk gününden itibaren kendilerini yalnız bırakmadıkları için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, güvenlik güçleri ve basın mensuplarına teşekkür ettiğini söyleyerek şu ifadeleri kullandı: “700 gündür bu kapıdayız ve bizlere sorarsanız 70 sene gibi geliyor bize ve çok acı bir durumdur yaşadıklarımız. En son 3 çocuğumuzu aldık. PKK’nın kucağına değil, annelerinin kucağına döndüler. “BİZLERDEN KAÇTILAR Anne ve babalar olarak 700 gündür bu kapıdayız. Bize destek veren herkesten Allah razı olsun. Yağmur çamur, yaz kış demeden bu kapıdayız. Onlar kapılarını ve kepenklerini kapatıp gittiler. Bizlerin haklı olduğunu bildikleri için bizlerden kaçtılar. Haklı olarak da evlatlarımızı istiyoruz. "HDP İL BİNASI ÖNÜNE BEKLİYORUZ” Ayrıca nöbetimizin 2 yılını bitireceğimiz 3 Eylül’de, bütün dünya ve Türkiye’yi bizlere dayanışmada bulunması için buraya HDP il binası önüne bekliyoruz.” ANNELERİNİZ GİBİ CESUR OLUN” Anne Mevlüde Üçdağ, evladının yolunu gözlediğini ifade ederek şu sözleri kaydetti: “Tüm Türkiye'yi eylemin yıl dönümü olan 3 Eylül'de buraya bekliyoruz. Herkes feryadımızı duysun, taşın altına elini koysun. Evlatlarımızı geri versinler. Çocuklarımız artık korkmayın. Anneleriniz gibi cesur olun. Burada sizler için nöbet tutuyoruz. Hiçbir çocuğumuz dağda kalmasın. Mücadelemizi de sonuna kadar sürdüreceğiz.” Aileler, yapılan açıklamanın ardından ‘Kürt-Türk kardeştir HDP kalleştir’ sloganları atarak basın açıklamasını sonlandırdı. Açıklamanın ardından nöbet çadırına dönen aileler, evlat nöbetini sürdürdü.

2 yıl önce

Tunceli’deki ormanları devletin yaktığını iddia eden Demirtaş’a İçişleri’den tepki: Selahattin Demirtaş her zaman olduğu gibi devleti suçlar, teröristleri korur

Ersoy, “Tunceli’de müdahale edilmeyen ya da sürekli devam eden bir orman yangını yoktur. Güvenlik güçlerimizden kaçan teröristlerin yaktığı, devletin de müdahale ederek söndürdüğü yangınlar olmuştur. Ama Selahattin Demirtaş her zaman olduğu gibi devleti suçlar, teröristleri korur…” dedi.

2 yıl önce

'Uçak pisti gibi yollar': 16 şehri birbirine bağlayan Kömürhan Köprüsü sürücülere kolaylık sağlıyor

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Karayolları Genel Müdürlüğünce 2014 yılında yapımına başlanan Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri ile Orta Anadolu, Ege ve Akdeniz bölgelerini birbirine bağlayan 660 metre uzunluğundaki yeni Kömürhan Köprüsü ve bağlantı tünelinin geçtiğimiz ocak ayında düzenlenen törenle resmi açılışı gerçekleştirilmişti. Toplam uzunluğu 5 bin 155 metre olan projede 2 bin 400 metre uzunluğunda çift tüp tünel, bir adet 660 metre gergin eğik kablolu köprü ve bir adet 123 metre uzunluğunda betonarme köprü bulunan yeni Kömürhan Köprüsü, ters Y tipi kule olarak tasarlandı. Eyfel Kulesi’nde kullanılan çelik miktarına eşit olan 7 bin ton çelik kullanılan Kömürhan Köprüsü’nün kaynak boyunun yaklaşık 450 kilometre, çelik segmentlerin kule bağlantısını sağlayan kablo uzunluğunun ise 853 kilometre olduğu kaydedildi. Tek pilonlu ve orta açıklığının 380 metre olması sebebiyle dünya literatüründe 4. sırada yer alan köprü ile devamındaki 2 buçuk kilometrelik çift tüp tünelin de trafiğe açılması ile birlikte 16 ilin bağlantısı olan Malatya-Elazığ arasındaki karayolu ulaşımını daha rahat, hızlı ve emniyetli bir şekilde gerçekleştiren köprü, zaman ve akaryakıttan tasarruf edilmesini sağlayarak ekonomiye katkı sağlıyor. "Uçak pisti gibi yollar, insan bu yollarda yorulmaz ki" Köprü ve tünellerin özellikle ekonomik yönden kendilerine katkı sağladığını ifade eden uzun yol şoförü İlyas İçen, “Yaklaşık 9 yıldır uzun yol şoförlüğü yapıyorum. Eski yol biraz tehlikeliydi. Virajlıydı ve yakıt tasarrufu azdı. Yakıtımız fazla gidiyordu. Şimdi Allah devletimizin birini bin etsin. Bizim için tüneller yapmış. Yollarda rahat rahat gidip geliyoruz. Allah devletimizden razı olsun. Hemen her şeyde faydası var, fazla yorulmuyoruz, arabalarımız yollarda yıpranmıyor. Uçak pisti gibi yollar, insan bu yollarda yorulmaz ki" dedi. "Eski yollarla şimdiki yollar arasında dağ kadar fark var" Yolların eskiye göre daha konforlu olduğunu ve 44 yıldır şoförlük yaptığını belirten tır şoförü Mehmet Ali Yaman, "Şoför olarak bu yollar çok güzel diyorum. Bundan daha güzel bir şey var mı, eski yollarla şimdiki yollar dağ kadar fark var. Eskiden kazalar çok olurdu. Kaç kez arabaların aşağıya uçtuğunu gördük. Şu anda öyle bir şey yok ama şimdi hemen aşağıya indik" diye konuştu.

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: ABD Afganistan'dan çıktığı gibi Suriye'den ve Irak'tan çıkmalıdır

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın New York ziyareti sırasında CBC'e verdiği röportaj bugün yayımlandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan röportajda, "ABD Afganistan'dan çıktığı gibi Suriye'den ve Irak'tan çıkmalıdır. Amerika, bölgedeki PKK, PYD, YPG gibi terör örgütleriyle mi hareket edecek yoksa NATO'da beraber olduğu dostuyla mı? ABD'nin bunun kararını vermesi lazım. ABD'nin Türkiye'ye saldıran terör örgütlerine desteğini kesmesi gerekiyor" dedi. 

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Tarih, CHP gibi Cumhuriyetin en eski partisini, HDP gibi bir terör örgütü kuklasının emrine verenlerden elbette hesap soracaktır"

Erdoğan, partisinin, yeni yasama yılındaki ilk Meclis grup toplantısında yaptığı konuşmada, partilileri selamlayarak sözlerine başladı. Yaklaşık 2,5 aylık aradan sonra gazi Meclis çatısı altında milletvekilleriyle birlikte olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Erdoğan, "Geçtiğimiz yasama döneminde gerçekten çok çalıştınız, çok önemli faaliyetler gerçekleştirdiniz. Yaz aylarında şehirlerinizde teşkilatlarımızla birlikte yürüttüğünüz çalışmaları da yakından takip ettim. İnşallah bundan sonra hem Meclis'te hem de şehirlerinizde aynı gayretle yolunuza devam edeceğinize inanıyorum." diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Meclis'in 27. Dönem 5. Yasama Yılı'nın, çok daha verimli bir çalışma dönemi olarak geçeceğini kaydederek, "Şimdiden her birinize Genel Kurul, komisyon ve grup çalışmalarına yapacağınız katkılar için şükranlarımı sunuyorum." ifadesini kullandı. Milli iradenin tecelligahı olan Meclis'te görev alan milletvekillerinin, aynı zamanda halkla yönetim organları arasındaki irtibatı sağlama görevini de yürüttüğüne işaret eden Erdoğan, "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile yasama, yürütme ve yargı arasındaki ilişkileri netleştirirken, uyumu da en üst noktaya çıkardık. Bugün burada Cumhurbaşkanı ve ülkenin en büyük partisinin Genel Başkanı sıfatıyla bulunmam bile yeni yönetim sisteminin başarısının ifadesidir." değerlendirmesinde bulundu. YENİ ANAYASA: UZLAŞMA OLURSA YASAMA YILI BİTMEDEN YENİ ANAYASAYI NETİCEYE ULAŞTIRIRIZ Meclis'in, milli mücadeleyi zafere taşıdığına dikkati çeken Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: "Meclis, Cumhuriyetimizi kurmuştur. Ülkemizi çok partili siyasi hayata geçirmiştir. Her darbe döneminin ardından milli iradeyi yeniden ayağa kaldırmıştır. Demokratik ve ekonomik kalkınma hamlelerine destek olmuştur. Yeni yönetim sistemimizi inşa etmiştir. Maziden atiye kurduğumuz demokrasi ve kalkınma köprüsünün adeta kilit taşı olan Meclisimiz, kurucu ve devrimci vasfıyla hem kazanımlarımıza sahip çıkmakta hem de ufkumuzu aydınlatmaktadır. İnşallah bu Meclis, Türkiye'nin milli iradenin temsilcileri eliyle yapılan ilk anayasasını hayata geçirme şerefine de nail olacaktır. Biz, Türkiye'nin gündemine getirdiğimiz, ülkemizin ilk sivil anayasasını hazırlama teklifimizde gerçekten samimiyiz. AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak kendi hazırlıklarımızı yapıyoruz. Meclis'teki diğer partilerden de kendi hazırlıklarını en kısa sürede kamuoyuyla paylaşmalarını bekliyoruz. Şayet diğer partilerin anayasa teklifleri ile kendi hazırlıklarımızı uzlaştırabilirsek yasama yılı bitmeden Meclis bünyesinde bu işi neticeye ulaştırabiliriz. Tabii bunun için öncelikle diğer partilerin anayasa tekliflerini kamuoyuna açıklamaları gerekiyor. Uzlaşma sağlanamaması durumunda ise siyasi partiler olarak zaten yaklaşmakta olan 2023 seçimlerinde hep birlikte milletin terazisine çıkarız. Milletimizin sandıktaki kararı da başımız gözümüz üstünedir. Hiç şüphesiz burada temel belirleyici, ülkemizin yönetim sistemi ile ilgili farklı görüşlerin nasıl bir araya getirilebileceğidir." Türkiye'nin, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile elde ettiği avantajların ne kadar kritik öneme sahip olduğunun, salgın döneminde hep birlikte yaşandığını ve görüldüğünü vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti: "Gelişmiş ülkeler dahil pek çok devlet, halen süren nice siyasi, ekonomik, sosyal sancılarla kıvranırken, biz sağlıktan sanayiye her alanda kendimizi pozitif yönde ayrıştırmayı başardık. Tarihimizin en köklü yönetim reformunda üçüncü yılımızı tamamlarken geriye dönüp baktığımızda 'Evet, gerçekten iyi bir iş yaptık' diyebiliyoruz. Eksikler, aksaklıklar, düzeltilmesi gereken hususlar yok mudur? Elbette vardır. Hepsinin de farkındayız, hatta bu doğrultuda yaptığımız kapsamlı çalışmalar da elimizde mevcuttur. Bunların hepsi de çok basit dokunuşlarla, küçük revizyonlarla düzeltilebilecek tali meselelerdir. Yeni anayasa süreci başarılı bir şekilde neticelenirse devamında bu sorunlar zaten kendi mecrasında çözülür. Böyle bir imkanın olmaması halinde ise seçim sonrasına kadar ortaya çıkacak tecrübeye ve birikime göre biz Cumhur İttifakı çatısı altında kendi düzenlemelerimizi hayata geçirme yoluna gideriz. Milletimize her hal ve şart altında 2023 sonrası için büyük ve güçlü Türkiye hedefimiz doğrultusunda daha kolay ve hızlı ilerlememizi sağlayacak yeni bir yol taahhüt ediyoruz. Türkiye'nin en devrimci, en yenilikçi, en reformcu, en vizyoner partisi olarak Allah'ın yardımı ve milletimizin desteğiyle işte bu yol haritası istikametinde ülkemizi önce 2023'e sonra da 2053'e taşıyacağız." Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında şunları söyledi: BİRİLERİ ÇIKIYOR 'GEREKİRSE İLK 4 MADDEYİ DEĞİŞTİRİRİZ' DİYEREK PKK GÜDÜMÜNDEKİ SİYASİ YAPIYA GÖZ KIRMAYA ÇALIŞIYOR Sırf günü kurtarmak için aklına geleni söyleyenden siyaset adamı olmaz, devlet adamı hiç olmaz. Biz yeni anayasa diyoruz, birileri de çıkıyor 'Gerekirse ilk 4 maddeyi de değiştiririz.' diyerek hemen PKK güdümündeki siyasi yapıya göz kırpmaya çalışıyor. İlk 4 maddeyi değiştirme fikri CHP ve tüm CHP'lilerin iradesi midir, yoksa Kılıçdaroğlu'nun kişisel işi midir?  Anayasa'nın ilk 4 maddesini değiştirme fikri, eğer bu CHP'nin kurumsal iradesiyse ortada ülkemiz açısından çok vahim bir sorun var demektir. HDP, MİLLET İTTİFAKI'NDAKİ GİZLİ ORTAKLIK HAKKINI KULLANARAK BU HANIMEFENDİYİ VETO ETMİŞTİR Biliyorsunuz bugün 6-8 ekim olaylarının 7. yıldönümü. HDP'nin o dönemki yöneticileri yandaşlarını sokaklara salmış ve onlarca insanın kanını dökmüştü. Bu gözü dönmüş alçakların masum insanları nasılca vahşice katlettiğini daha dün gibi biliyoruz. Azgın güruhu harekete geçirenler bugün cezaevinde ellerindeki kanın hesabını veriyorlar. Kılıçdaroğlu, hesabı sormak yerine bunlara arka çıkmıştır. Bu partinin yerli de milli de olmayan politikalarını milletimize her fırsatta tekrar tekrar anlatacağız. Tarih, CHP gibi Cumhuriyetin en eski partisini, HDP gibi bir terör örgütü kuklasının emrine verenlerden elbette hesap soracaktır. Diğer yanda CHP'nin başını çektiği ittifakın diğer ortağı olan parti ve başındaki hanımefendi var. İYİ Parti'nin kendi konumunu koruma çabası artık sürdürülebilir değildir. Başbakanlığa talip olması da trajikomik görüntüyle ilgili değildir. HDP kanadı, hanımefendinin Başbakanlığını kabul etmeyeceğini zaten söylemiştir. HDP, Millet İttifakı'ndaki gizli ortaklık hakkını kullanarak bu hanımefendiyi veto etmiştir. Hayali bir makama talip olmasının gerisinde bu vetonun sineye çekilmesi vardır. Allah kimseyi böyle bir konuma düşürmesin. Mücadeleyi milletin önünde yapmak yerine kapalı kapılar ardından yürütmek zorunda kalanların akibeti işte böyle olur. Gerçi çıkıp şimdi buna da itiraz edecekler. Bir yanda HDP'nin sufleleri ile siyaset yapan bir partinin genel başkanı. Bu hanımefendinin ''28 Şubat kararlarına imza attım, hepsine de gönülden inanıyorum'' sözünü de unutmadık. İnsanda ilkeve omurga olmayınca her devirde ne söylemesi gerekiyorsa onu ağzından saçmaktan geri kalmaz.  BU KİŞİ ARTIK MİLLİ GÜVENLİK SORUNU HALİNE DÖNÜŞMÜŞTÜR Her şey bir yana Türkiye, Türk siyaseti böyle bir fotoğrafı hak etmiyor. Birbirlerinden hiçbir farkı yok. Akşam yalan, sabah yalan... Gavurun kılıcını çalan bir anlayışla yapılan işin adı muhalefet değil, taammüden bu ülkeye ve bu millete düşmanlıktır. Bu kirli muhalefet tarzını reddediyoruz. CHP'nin başındaki zatın yalanlarını ortaya sermekten biz yorulduk ama bu zat, aynı ahlaksızlıkları tekrarlamaktan vazgeçmiyor. Dün yine çıkmış MB'nin İstanbul'daki binasından ilgili ilgisiz bakmadan aklına ne gelirse sallamış da sallamış. Bay Kemal, eğer uyuşturucu arıyorsan aynaya bak. AK Parti çatısı altında uyuşturucuyla iştigal eden insan bulamazsın, böyle bir iftirayı AK Parti'ye atamazsın. Yatırım nasıl yapılır konusunda en küçük bir fikri olmayan bu zatın zırvalarına tek tek cevap vermeyi zul kabul ediyorum. Kendisinin yalancılığı ve müfteriliği yargı kararıyla da tescil edilmiştir. Bu kişi artık milli güvenlik sorunu haline dönüşmüştür. Türkiye'de bir iktidar sorunu yoktur ama ciddi bir muhalefet problemiyle karşı karşıya olduğumuz gerçektir. 2023, sadece Cumhur İttifakı eliyle büyük ve güçlü Türkiye'nin inşasının değil, aynı zamanda muhalefetin bu prangadan kurtuluşunun müjdesini alacağımız yıl olacaktır. SULAR AKMIYOR... HANİ BELEDİYE? Ülkemizde herhangi bir bireyin hak, hukuk, özgürlük talebi mi var, çözümü biz üreteceğiz. Sivil bir anayasa girişimi bile bu konuda önümüze kimsenin geçemediğinin işaretidir. Nerede bir dikili taşınız var. Ankara, İstanbul büyükşehir belediyelerini kazandınız. Asfaltlarını yenileyemiyorsunuz, asfaltlarını. Çukurlardan geçemiyoruz. Nerede belediye? Sular akmıyor, hani nerede belediye? Niye suları akar hale getiremiyorsunuz? MERKEZ BANKASI'NI ORAYA TAŞIYACAĞIZ İstanbul'da Merkez Bankası binası yapıldı. Çıkmış 'Geldiğimde orayı öğrenci yurduna dönüştüreceğim' diyor. Ya bu adama ne dersiniz? Merkez Bankası'nı da oraya taşıyoruz, taşıyacağız. Senin gücün ona yetmez. Aklı erse New York'ta yaptığımız Türkevi'ni yurt yapma kararı olarak açıklayabilir, o da 36 kat. Ülkemizde kadınların herhangi bir sorunları mı var, öncüsü biz olduk, biz olacağız.  Ülkemizde gençlerimizin teknolojide ihtiyacı mı var, hepsinin de projelerini biz hayata geçiriyoruz. Bir TEKNOFEST kuşağını inşa ediyoruz. Aslında onları bizim anladığımızı görüyoruz. Roketten yapay zeka yazılımlarına kadar her alanda gençlerimizle çok daha yakın bir yoldaşlık yapıyoruz.  TÜRKİYE, DÜNYADA EN FAZLA ÖĞRENCİ YURDU KAPASİTESİNE SAHİP ÜLKE Utanmadan sıkılmadan 'Bu iktidar fabrika açımıyor' diyor. Ya geçenlerde ben 26 fabrika açılışı yaptım. Bu hafta Adana'da fabrika açılışı yapacağım. Türkiye'nin en büyük mesafeleri katettiği alanlardan biri de yüksek öğretimdir. Türkiye dünyanın açık ara en fazla öğrenci yurdu kapasitesine sahip ülkesidir. Türkiye'nin bir milyonun üzerinde kapasitesi varken İngiltere'de bu rakam 550 bin. Bu yıl ortaya çıkan kargaşanın nedeni, geçtiğimiz yıl ile bu yılki başvuruların üst üste binmesidir. Açıkta kalan öğrencilerimizle ilgili çözüm çalışmalarımız devam ediyor. 76 üniversite ile devraldık, şimdi ise 207 üniversitemiz var. Hakkari'deki evladımız Ankara'ya İstanbul'a gelmesin, üniversiteyi onun ayağına götürelim sitedik ve bunu başardık. Bir zamanlar üniversite açılırken bir numaralı tartışma konusu harç konısuydı. bunu biz ortadan kaldırdık. ÜNİVERSİTELERİMİZİ TERÖR KILIKLILARA BIRAKAMAYIZ Kendi hocalarına bile saygısı olmayan bu tipleri biz öğrenci olarak kabul etmiyoruz. Avrupa’da, ABD’de bu tiplerin hiçbirini bir gün bile üniversitede tutmazlar. Sırf hükümete sıkıntı çıkarıyorlar diye, saygısız, sevgisiz, kötü niyetli adeta terörist tiplere sahip çıkılıyor. İnşallah bu sorunu da kendi mecrası içinde kötü niyetlilere meydanı bırakmadan en kısa sürede çözeceğiz. Biz üniversitelerimizi terör kılıklılara bırakamayız.  Paris İklim Anlaşması'ndan Avrupa Yeşil Anlaşması'na kadar her adımın içinde yer alıyoruz. Sosyal ağların alt yapısı ile ilgili soru işaretlerinin arttığı dönemde önümüze açılan fırsat pencerelerini değerlendirmekte kararlıyız. Önümüzde tarihimizin en büyük küresel fırsatı vardır. Bunu değerlendirebilmemizin yolu birliğimize, kardeşliğimize, istikrar iklimine sıkı sıkıya sarılmaktan geçiyor.  

2 yıl önce

Yunanistan'da Türkiye korkusu! "Eskisi gibi değiller"

Yunanistan'ın, Fransa ile imzaladığı savunma anlaşmasının ardından ABD ile Karşılıklı Savunma İş Birliği Anlaşması'nın güncellenmesi için yapacağı yeni protokolde sona gelindi. Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias, gazeteye yaptığı açıklamada Washington'un, ülkesinin toprak bütünlüğünün garantisi olduğunu öne sürerken, Yunanistan'daki Amerikan stratejik ve askeri varlığını artırdığını savundu. Milliyet'in haberine göre, Atina'nın, son iki yılda imzaladığı anlaşmalarla ülkeyi yabancı bir tehdide karşı güçlendirdiğini söyleyen Dendias, "ABD Yunanistan'ın stratejik konumunu biliyor ve Türkiye ile ilgili şüphelerinin olduğu görülüyor" ifadelerini kullandı. Yunan basınında anlaşma Türkiye'ye karşı kazanılmış bir zafer olarak gösterilirken, Dendias'ın "Türkiye, Ege adalarına bitişik Akdeniz'in en büyük çıkarma gemisi filosuna sahip ve Türkiye ile savaş tehdidi devam ediyor" ifadeleri de dikkat çekti. Bugün imzalanması beklenen anlaşma öncesinde ise, Yunan medyası ülkede artan başka bir başka paniğin altını çizdi. "Türk Hava Kuvvetleri'nin (TuAFA) modernizasyonu, Türkiye'nin yerli ve yeni havacılık endüstrisi tarafından destekleniyor." ifadelerine yer verilen haber, şöyle devam etti: TÜRK ÜRETİCİLER ARTIK ORDUNUN İHTİYAÇLARINI KARŞILAYABİLİYOR Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TAI), Aselsan, Havelsan ve Roketsan gibi büyük savunma geliştirme müteahhitleri artık ordunun ihtiyaçlarının karşılanmasında önemli bir rol oynamakta ve iç pazarı finanse etmek için, ürünlerini ihraç etme niyetinde. Uluslararası Silah Antlaşması'nın (ITAR) sınırlamaları nedeniyle müttefik ülkelere satış yapmak giderek zorlaşıyor. Örneğin Pakistan, Mayıs 2018'de 30 TAI T129 saldırı ve keşif helikopteri (ATAK) için 1,5 milyar dolarlık bir anlaşma imzalamıştı. Bununla birlikte helikoptere güç veren Honeywell / Rolls Royce LHTEC 800 motoru, ITAR kanunu kapsamında yaptırıma uğradı. Buna karşın çözüm olarak bir Tusas Engine Industries (TEI) TS1400 elektrik motoru duyuruldu. YENİ NESİL TÜRK AVCI UÇAĞI GELİYOR F-35'in iptali, Türk Hava Kuvvetleri'nin F-16C/D'ler ve F-4E Phantom'larının ömrünü 2030 yılına kadar uzatacağı anlamına geliyor. O dönemde Türkiye'nin yeni nesil yerli üretim avcı uçağı, Türk Avcı Uçağı-X (TF -X) veya diğer adıyla MMU, Türk Hava Kuvvetleri'ne teslim edilmeye başlanacak. TF-X'in eksiksiz bir modeli Haziran 2019'da Paris'teki Airshow'da tanıtıldı.Bir ay önce İstanbul'daki Türk savunma fuarı IDEF 2019'da, Türk Havacılık ve Uzay Araştırmaları başkan yardımcısı, araştırmayı yürütmek için görevlendirildiğini ve güretim aşamasına en kısa sürede ulaşmayı hedeflediklerini belirtti. Ağustos 2020'de TAI CEO'su Temel Kotil, TF-X'in 18 Mart 2023'te piyasaya sürüleceğini söyledi (Türkiye'nin 100. yılını kutlamasına denk gelecek şekilde). Kotil, bazı testlerin iki yıl süreceğini ve yedi prototip olacağını da sözlerine ekledi. TÜRK HAVACILIK SEKTÖRÜNDE BİR İLK Türk Havacılık ve Uzay Sanayii yerli ve milli ürünlerin üretimi konusunda çalışmalarına ve yatırımlarına hız verdi. Şubat 2022'de açılması planlanan ve "Demir Kuş" adı verilen entegre uçuş kontrol sistemi, Türkiye'de havacılık sektöründe bir ilk olacak. Proje geliştirmeyi kolaylaştırmak için altyapı projelerinin gerçekleştirileceği Demir Kuş bölgesi, yeni avcıların kritik sistemlerinin kapsamlı test ve doğrulaması için güçlü bir altyapı sağlayacak. 'ÇATIŞMA ARTIK GERÇEK BİR OLASILIK' Türkiye'yi provoke etmek için hiçbir fırsatı kaçırmayan Yunanistan'da basın, artık iki ülke arasındaki çatışmanın gerçek bir olasılık olduğunu belirtti. Haberde şu ifadeler kullanıldı: Fransızlar ve ABD daha sonra müdahale edene kadar karada, havada ve denizde Türkiye'nin askeri hamleleriyle karşı karşıya kalacağız. NATO ise, Ege ve Akdeniz'de bir Yunan-Türk çatışması olasılığı için gerçekten korkunç bir ikilem yarattı. "Böyle bir çatışmada NATO kendini çok zor bir durumda bulacaktır. Bu gerçeği kabul eden ittifak, yeni gerilimlerin tırmanmasını önlemek için başlangıçta bir mekanizma kurdu. 'ÇATIŞMA OLURSA NATO KARIŞMAYACAK' Ancak bu mekanizma, iki ülkenin denizcilik farklılıklarını çözmelerine yardımcı olmadı ve NATO taraf tutmaktan kaçındı. Enstitüden bir uzman, "Ancak bu Yunan-Fransız savunma anlaşmasıyla Fransa, silahlı çatışma da dahil olmak üzere Yunanistan'ın tarafını tutmaya kararlı" dedi. Habere göre, ikisi de NATO üyesi olan Türkiye ve Yunanistan arasında yaşanabilecek bir çatışma, hiç de uzak bir ihtimal değil. Özellikle NATO bu kadar zor durumdayken, Türkiye ile Yunanistan arasındaki çatışma gerçekten de mümkün ve böyle bir şey olduğunda, NATO'nun bunu durdurmak için sahada en ufak bir şey yapmayacağı neredeyse kesin. Türk Tuğgeneral Nejat Eslen, NATO'nun artık sadece Yunanistan gibi ülkelere hizmet ettiğini vurguladı. Bugün Rusya'ya karşı yeni cephe olan Polonya, Romanya, Bulgaristan'ın da NATO nezdinde öneminin arttığına dikkat çekti. 'NATO, ABD'YE HİZMET EDİYOR Eslen, "Dolayısıyla bugün NATO'nun çekirdeğinin ABD, Birleşik Krallık, Baltık ülkeleri, Polonya, Romanya, Bulgaristan ve Yunanistan'dan oluştuğu söylenebilir" diye konuştu. Aslında ittifak, ABD'nin İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra kurduğu ve öncelikle ABD'nin güvenlik çıkarlarına hizmet eden yeni dünya düzeninin kurumlarından biridir." diye konuştu. "NATO, Ankara'nın Kıbrıs, Suriye ve Libya'daki hamlelerine izin verdi, şimdi de aynısını Kıbrıs'ta yapıyor" denilen haberde, Yunan silahlı kuvvetlerinin olası bir savaşa hazır olduğu iddia edildi. Müttefiklerini Ege Denizi'ne davet edip Sakız'dan Meis'e kadar Türkiye kıyısındaki adalarda ateşle oynayan Yunanistan'da medya, 'Kıyamet' başlıkları atıyor. Yunanistan'ın Rafale jetleri ve Belharra savaş uçakları satın aldığı Fransa ile yaptığı savunma anlaşması bugün parlamentoda milletvekilleri tarafından oylanıyor. Anlaşmayı parlamento kürsüsünde savunan Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis, paktın üçüncü bir ülkeden gelebilecek bir saldırıya karşı ortak savunmayı da öngördüğünü açıkladı.

1 2 3 4 5 6 7 8 ... 26 27