18 Mayıs Cumartesi 2024
2 yıl önce

Tarım ve Orman Bakanı Prof. Dr. Vahit Kişirçi: Ayçiçek yağı gibi temel gıda ürünlerinde yeterli stok bulunmadığı yönünde paylaşılan bilgiler doğru değildir

Tarım ve Orman Bakanı Prof. Dr. Vahit Kişirçi, sosyal medya hesabı Twitter’dan yaptığı açıklamada, “Ayçiçekyağı gibi temel gıda ürünlerinde yeterli stok bulunmadığı yönünde paylaşılan bilgiler doğru değildir. Gerekli tedbirler alınmıştır. Ülkemizin yeterli miktarda ayçiçek yağı stoku bulunmaktadır. Asılsız iddialara itibar etmeyin.” dedi.

2 yıl önce

Ayçiçek yağında stok tartışması... Bahçeli: Altın satar gibi yağ satanlar onurlarını da satmışlardır

İşte Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkanlar... Anadolu coğrafyası doğu-batı koridorunda köprü işlevi gören, yolların kesişme noktasında bulunmasından dolayı tarihin her döneminde stratejik önemi çok yüksek olan vatan topraklarımızdır. Geçmişiyle, geleceğiyle, dağıyla, taşıyla bu coğrafya bizim, bastığımız topraklara vatan mührünü vuran irade Türk milletidir. Coğrafyamızı değiştirme ihtimalimiz yoktur, bu vatan kıyamete kadar bizimdir, bizim kalacaktır. Bir vatana sabahtan akşama sahip olmak mümkün değildir.  Etrafımız tehdit saçıyor diye tüm oyunlar üzerimize oynanıyor bahanesiyle ne korkacak ne de saklanacak halimiz vardır. Her taşı yakut, her insanı aziz olan bu cennet vatanı her şart altında müdafaaya yetkiliyiz ve sonuna kadar da yeminliyiz. Çevremizi saran bütün coğrafyalar bıçak sırtındadır. Milli bekamız çok ciddi risk ve tehlikelerle karşı karşıyadır. Bu nedenle dik duracağız, dirayetli hareket edeceğiz. Karanlık propagandalara aldırış etmeden refakatinde yürüyüşümüzü inançla sürdüreceğiz. Rusya-Ukrayna arasındaki savaşın Türkiye'ye yol açacağı çok boyutlu sonuçları hesaplamak zorundayız. Savaşın küresel dengeleri sarsacağını, dünyanın diplomatik imajını bozacağı gelişmelerle sabittir. Sayın Cumhurbaşkanımızın aktif diplomasisi, ateşkes ve barış ümitlerimizi canlı tutmaktadır, dünya bu fırsatı kaçırmamalıdır. Türkiye arabuluculuk yapacak tek ülke olarak öne çıkmış durumdadır. Savaşın ekonomik, ticari, insani ve vicdani faturasının gittikçe ağırlaştığı görülmektedir. İnsani kriz korkunç seviyelere tırmanmaktadır. Türkiye'ye gelen Ukraynalı sayısı 20 bini bulmuştur. Rusya-Ukrayna heyetleri arasında yapılan görüşmeler bugüne kadar sonuç vermemiştir. Üzerinde anlaşılan geçici ateşkes kararı bile kısa sürede ihlal edilmiştir. Rusya'nın iddia ettiği gibi iki taraflı bir anlaşmazlık değil, tek taraflı bir işgal söz konusudur. Sayın Cumhurbaşkanımızla birlikte Sayın Dışişleri Bakanımızın çabalarından dolayı yürekten kutluyor, teşekkür ediyorum. Rusya kilometrelerce uzunluktaki konvoylarını sevk etmektedir. Rusya'nın tüm askeri gücüyle Ukrayna'da etkinlik göstermediği anlaşılmaktadır. ABD, AB ve NATO ise günü kurtarmanın, çatışmaları kızıştırmanın hevesinde ve peşindedir. Ukrayna Cumhurbaşkanı'nın 'Bugünden itibaren tüm ölümlerden NATO sorumlu' beyanı her anlamda düşündürücü bir çıkış olarak değerlendirilmelidir. Rusya'nın Ukrayna işgalinin 3 alternatif senaryo üzerinde sonuçlanabileceği görülmektedir. Bunlardan birincisi kukla bir yönetimin iş başına getirilmesidir. İkincisi Ukrayna'nın ikiye bölünmesidir. Bu kapsamda Rusya'nın bu bölgeyi kontrol etmesi beklenebilecektir. Üçüncüsü ise Donetsk ve Luhanks özerkliğine dair değişikliklerin yapılması ve Kırım'ı doğrudan tanımasıdır. Ukrayna işgali taşları yerinden oynatmakla kalmayacak, benzer skandalların farklı coğrafyalarda sergilenmesine emsal teşkil edecektir. Rusya ile Ukrayna arasındaki çatışmaların kazananı değil sadece kalabalık kaybedenler kulübü olacaktır. Türkiye başta olmak üzere pek çok ülke bu savaşın vahim sonuçlarına direkt maruz kalmaktadır. AYÇİÇEK YAĞINDA STOK TARTIŞMASI Savaşın sürmesi, daha vahimi uzaması, ticaret kanallarını kapatacak, ülke ekonomilerini şiddetli bir türbülansa sokacaktır. Bugünkü riskli gündem akışı içinde stokçuluk yapan damgalı ahlaksızların tekrar bitleri kanlanmıştır. Bunların utanmaları kalmamıştır, insanımızın kesesine kent vuranların gözünün yaşına bakılmamalıdır. Sanki altın satar gibi yağ satanlar onurlarını da satmışlardır. İstanbul ve Ankara'daki marketlerde ilkel görüntüler hepimizin yüreğini sızlatmıştır. Sosyal medya üzerinden provokasyon rüzgarı estirilmiştir. Marketlerde izdiham oluşmuş, insanlarımız birbirine girmiştir. Toplam ayçiçek üretimimizin yüzde 17 yükseldiği, yağ ihtiyacının bir bölümünün ithalatla karşılandığı bilinen bir husustur. Gerekli tedbirlerin alındığı Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından açıklanmıştır. İç işgal cephesinin yağ üzerinden toplumsal panik halini tetiklemesi en hafif tabirle şerefsizliktir. CHP yönetiminin bu yalana sarılarak 'Türkiye bunu hak etmiyor' sözleri kaos çıkarmaya yönelik alçak bir kumpastır. Muhalefet demek Türkiye'ye karşı cephe açmak hiç değildir. Sanal ve sipariş yağ krizinin orkestra şefi yine CHP olmuştur. Bu kadar mı nefret dolusunuz? Siyasi keneler asıl siz söyleyiniz? Kimin kuyruğu oldunuz? Bugünkü CHP varken, biliniz ki düşmana gerek yoktur. Bugün ki CHP vaziyet almışken, milli güvenliğimizin, milli ekonomimizin dış kaynaklı saldırı ve suikastlere uğramasına gerek yoktur.  İnsanlarımızın yağ almak için telaşlanması bize yakışmayan köhne görüntülerdir. Yağsız Yemek olur da yarınsız Türkiye olmaz. Yağımız da var, yakacağımız da var, unumuz da var. Ülkemizdeki yağ stoklarının azaldığını açıklaması sorumsuzluktur. Türkiye barış ikliminin yeşermesi için çalışırken ortalığı karıştırmanın gayesi nedir? Tansiyon düştüğünde gemilerimiz limanlarımıza sağ salim yanaşacaktır. Bölge yanarken, Türkiye'de sinekten yağ çıkarıp gerçekleri çarpıtmaya çalışanlar vatanperver olmayan çevrelerdir. Yalan haberlerinin kime ne faydası vardır? Gerekirse kendi yağımızla kavruluruz. Bir eli yağda, bir eli balda olan çapulcuların ortalığı velveleye verip siyasi rant elde etme isteği art niyetliliktir. Fesat yuvalarının üzerine gitmeliyiz, spekülatörleri doğduklarına pişman etmeliyiz. Burunlarından fitil fitil getirmeliyiz. Bunun bedelini Türk mahkemeleri önünde ödemelidir, bunlar en ağır şekilde cezalandırılmalıdır. Batıya yağcılık yapanların tuzaklarını bozacağız, oyunlarını alt üst edeceğiz. Biz yağa değil kana bakarız kana, o kan ki tertemiz millet iradesidir. O kan ki Türk milletinin varlık kefaletidir. O kan ki istikbalimizin kefilidir. Yağdanlıklara diyorum ki yağcılarda ineceksiniz, yağdan yeni bir kriz konusu çıkarmanın hesabını vereceksiniz.  "DÜNYA DÜZENİ HER YERİNDEN ÇATLAMAKTADIR" 1939 yılında milletlerarası politikanın kuvvet odakları 6 devletten ibaretken 1945'ten sonra sahne sadece 2 devleti parlatmıştır. Ukrayna'da yaşanan savaş çok kutuplu bir dünyanın cümle kapısıdır. 2. Dünya Savaşı sonrası kurulan dünya düzeni her yerinden çatlamaktadır. Türk dış politikasının temel prensibi olan Türk milletinin çıkarlarını her şeyin üstünde tutmak esastır. Çok şükür mevcut devlet yönetimi bu çizgidedir. Milletlerarası kabul ve teyit edilmiş münasebetlerin temel prensibi milletlerin hak eşitliğidir. Bir tarafın devamlı taviz verdiği, devamlı mahkum olduğu bir diyaloğun ne müttefiklikle ne dostlukla bağı olacaktır. Biz bağımsızlığına düşkün bir milletiz. Hürriyete, insan haklarına, milli iradeye dayanmaktadır. Partiler üstü siyasetimiz milli sınırlarla mahdut değildir. Kars, Türk'tür, Ardahan Türk'tür, Erzurum Türk'tür. bu vatan topraklarımızda kuşku uyandırmak kötülüğün en kötüsüdür. Dalımızı kıranın ağacını kökten sökeriz. Dikkatleri Ukrayna'dan Türkiye'ye çevirme gayesi taşıyanlar ya gaflet ya da ihanetin içerisindedir. Bazı cahiller de çıkmış NATO üyesi olmasaydık ABD'nin çoktan Türkiye'yi parçalayacağını söylemişler. NATO olmasaydı Türkiye bölünürdü demek ABD'ye kurşun askerlik yapanların hüsranla çerçevelenmiş hezeyanıdır. FETÖ'yü üzerimize salan kimdir? Barındıran, besleyen kimlerdir? NATO olmasaydı Türkiye bölünürdü demek Türk milletine hakarettir. Acaba NATO olmasaydı darbelere teşebbüs eden çıkabilir miydi? ABD ne yapıyordu? Teröristlere silah yardımını hangi maksatla veriyordu? Kimse bizim aklımızla alay etmesin, bizim aklımız Türk'tür, aklımızdaki de Türkiye'dir. Oncu değiliz buncu değiliz, Türk oğlu Türk'üz. Mazlumlar neredeyse elimizi oraya uzatırız. İçimize kapanamayız, hadiseleri tribünden izleyemeyiz. CHP Genel Başkanı'nın "Ne işimiz var Suriye'de?" sözleri bizahati Aziz Atatürk'le taban tabana zıttır, bütünüyle çelişmektedir. Barışsever olmak insanlığın yüksek bir seviyesidir. Eğer milli bağımsızlığımızı korumak için savaş kaçınılmaz ise buyursunlar, bizim için savaş düğündür. Güle oynaya milli haklarımızı savunuruz. 6 PARTİNİN SİSTEM ÇALIŞMASINA TEPKİ Güçlendirilmiş parlamenter sistem siyasi iktidarsızlık yıllarına duyulan özlemdir. Aynı yoldan giderek farklı bir yere ulaşılamaz. 2 yanlıştan bir doğru çıkamaz. Parlamenter sistem Türkiye şartlarında miadını doldurmuş, bakım, tamir, onarım ihtimali de kalmamıştır. Güçlendirilmiş parlamenter sistem taslağının omurgası kırıktır, yani hiçbir şey söylenmemiştir. Zillet ittifakı şuursuzdur. Köprünün altından çok sular akmıştır, boşuna söylenmemiştir: Gayretin kurusu yalnızca çarık eskitirmiştir. 6+1 formatı zillet ittifakı milletimizin beklentilerini algılamaktan, analiz etmekten mahrumiyet içinde kıvranmaktadır. Ekmeğini kendi yapan yükünü de kendi kaldırır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni Türk milleti kurmuş ve kabul etmiştir. Geleceğe taşıyacak olan Türk milletidir. Güçlendirilmiş parlamenter sisteminin gerçek ismi palavra sistemidir. Kılıçdaroğlu istikrarsız hükümet dönemlerine geri dönmek istiyor. Krizler olsun, hükümetler düşsün hesabı yapıyor. Türkiye'nin yerinde saymasını projelendiriyor. Bitti o sıkıntılı günler, geride kaldı kurulamayan hükümetler dönemi artık Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Türkiye'nin yönetimine hakimdir. Güçlendirilmiş palavra sistemi çürük elmadır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi gelecek nesillere en büyük armağandır, palavra sistemi de geçmişin kriz ve anlaşmazlıklarına dümen kırmaktır. Türkiye'nin istikameti dosdoğrudur, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi doğrunun ve lider ülke Türkiye'nin tescilidir. TBMM'ye gelirken bir siyasi partinin pankartını gördüm: Pazar günü seçim olsa DEVA hazırdır diyor. Elimde kalem olsa altına yazardım; pazar günü seçim yok, iyi uykular.  12 Mart’ta, İstiklal Marşımızın TBMM’de merhum Hamdullah Suphi Tanrıöver’in heyecanla okuyup, dönemin mebusları tarafından ayakta alkışlanarak kabul ettiği tarihi bir dönüm noktasını hayranlıkla anacağız. Yürekleri bağımsızlık için çarpan kahramanlarımızın cephelerde savaşmaya devam ettiği, zaferin henüz gerçekleşmediği bir sırada yazılan bu muhteşem manzume, başarıya olan milli inancın ve kararlılığın tecellisidir. İstiklal Marşımız, Milli Mücadele’yi ruhunda hissederek mısralara döken bir mütefekkirin şahsi hissiyatı ve yalnızca yaşadığı dönemin hatıralarını yansıtan bir eser değil, aynı zamanda ayağa kalkmaya karar vermiş Türklüğün bedeli kanla ödenmiş bağımsızlık beyannamesidir. İstiklal Marşımız, milli yükselişin sembolüdür. Onu layıkıyla anlayabilmiş yüksek vicdanlarda Türk milletinin geleceğine olan inancın da abidesidir. Mısralara dökülerek tarihin içinden gelen bu kutlu ses, "Ezelden beri hür yaşamış" milletimize zincir vurmaya hala çabalayan çevreler için de caydırıcı ve uyarıcı bir anlam ihtiva etmektedir. İstiklal Marşımızın anlamından habersiz olanlar Türk milletinin en umutsuz anlarda neleri başarabileceğini bir kez daha ibretle hatırlamalıdır. Bugün hepimize düşen en büyük görev, İstiklal Marşımızda anlamını bulan mücadelenin şuuruna vararak ecdadımızın emaneti olan vatanımıza sahip çıkmak ve Cumhuriyetimizi sonsuza kadar yaşatmaktır. “Korkma” diye başlayan dizeler, bugün de en çok ihtiyaç duyduğumuz manevi heyecanın başlangıcıdır. Temennim, milletinin kudretinden habersiz, tam bir teslimiyetle ülkemizi felakete sürüklemeyi amaçlayan zillet faillerinin bu tarihi mesajı layıkıyla idraki ve nedamet göstermeleridir. Tarihin her döneminde olduğu gibi, bugün de “yurduna alçakları uğratmamak uğruna göğüslerini siper eden” bütün aziz şehitlerimize, kahramanlarımıza ve bir fazilet timsali olan vatan şairimiz Merhum Mehmet Akif Ersoy’a en derin şükran hislerimle Cenab-ı Allahtan rahmetler niyaz ediyorum. 12 Mart 1921’de, Büyük Millet Meclisi’nin birinci dönem mebusları tarafından İstiklal Marşımızın kabulünün 101’inci yıldönümünü gururla kutluyor, o müstesna günleri, bu kutlu çatı altında bir kez daha iftiharla anıyorum. 8 MART KADINLAR GÜNÜ MESAJI Ayrıca bütün kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü gönülden tebrik ediyor, saygılarımı bahusus paylaşıyorum. Kadınla şiddetin birlikte anılmadığı huzurlu ve güvenli bir geleceği inşa ve ihya çabalarına canla başla destek olacağımızın sözünü veriyorum. Kadına yönelik şiddetin engellenmesi amacıyla TBMM gündemine gelecek yeni düzenlemeyi kararlılıkla destekleyeceğimizi, kadınlarımıza kalkan ellerin kırılması, katillerin en ağır biçimde cezalandırılması amacıyla elimizden gelen her çalışmayı yapacağımızı buradan ifade ediyorum. Unutmayınız ki, kadınlar insandır, biz de insanoğluyuz. Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime son verirken siz değerli milletvekili arkadaşlarımı saygılarımla selamlıyor, başarılarla dolu bir hafta geçirmenizi diliyorum.

2 yıl önce

Klavye delikanlısı Kılıçdaroğlu, PKK’ya yakın derneğin toplantısında TSK’ya yapılan hakaretleri süt dökmüş kedi gibi dinledi

Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezince (DİTAM) bir otelde düzenlenen “Tigris Diyalogları Türkiye’de Muhalefet ve CHP’nin Tutumu Toplantısı”na CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da katıldı. DİTAM Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Vural toplantının açılış konuşmasında, Kılıçdaroğlu‘nun Diyarbakır ziyaretini memnuniyetle karşıladıklarını belirtti. Türkiye’de kutuplaşmaya son verilmesi gerektiğini dile getiren Vural, “Sayın Genel Başkan özellikle birkaç aydır yüzleşme konusunu Türkiye’nin gündemine soktu. Çok iyi etti Türkiye’nin gerçekten yüzleşmeye ihtiyacı var. Özellikle geçmişiyle yüzleşmesi lazım. Burada bir art niyet de taşımadan tarafların hoşgörü içerisinde bu helalleşmeyi yapması lazım. Genel Başkanın Türkiye’ye demokrasi gelecekse bunun yolu Diyarbakır’dan geçer söyleminin artık vücut bulması lazım.” diye konuştu. https://twitter.com/genelgundem/status/1502284079408029700?s=21 Vural, TSK’nin PKK’lı teröristlere yönelik sınır ötesi operasyonlarına ilişkin, “Özellikle bu güneye ve Rojava’ya yapılan askeri baskınların, askeri operasyonların artık son bulması gerekir diye düşünüyoruz. Çünkü bunlar artık normal bir terör operasyonu falan değil, bu artık biraz da bir halkı ezme operasyonudur.” ifadelerini kullandı. Vural’ın konuşmasının ardından konuşan Kılıçdaroğlu bu konuyla ilgili sözlere tek kelime cevap vermedi.

2 yıl önce

Türkiye, Ukrayna gibi bir saldırıya maruz kalması durumunda ülkeyi en iyi yönetebilecek lider kim? %47 Erdoğan, %8.4 İmamoğlu, %7,8 Kılıçdaroğlu

Selvi, yazısında "Türkiye, Ukrayna gibi bir saldırıya maruz kalması durumunda ülkeyi en iyi yönetebilecek lider kim?" sorusuna ankete katılanların yüzde 47’sinin Erdoğan, 13.8'inin Mansur Yavaş, yüzde 10.2’sinin Selahattin Demirtaş dediğini belirtti. Selvi'nin aktardığına göre; Ekrem İmamoğlu diyenlerin oranı yüzde 8.4 olurken, "Kılıçdaroğlu yönetmeli" diyenlerin oranı yüzde 7.8’de kaldı. "Rusya’ya ambargo uygulanmasını öneren Akşener ise halktan vize alamadı" diyen Selvi, Akşener'in yüzde 3.7’de kaldığını belirtti.

2 yıl önce

CHP’li İBB’nin iştiraki gibi… TEMA’dan Çırağan Caddesi’ndeki ağaçların kesilmesini savunan açıklama: Tedavisi mümkün değil

TEMA Vakfı, son günlerde İstanbul'un Beşiktaş ilçesindeki Çırağan Caddesi'nde yer alan koruma altındaki 112 adet çınar ağacının Ekrem İmamoğlu’nun yönetimindeki İBB tarafından katledilmesiyle ilgili açıklama yaptı. Açıklamada koruma altındaki 112 adet Çınar ağacının, latince adı 'Ceratocystis platani' olan mantarın yol açtığı kanseri hastalığı sebebiyle kesildiği aktarıldı. 'Ceratocystis platani' mantarının neden olduğu Çınar kanseri hastalığının risk grubunun çok yüksek ve mutlaka karantina tedbirleri alınması gereken salgın bir hastalık olduğuna dikkat çekildi. Kuş, böcek, insan eliyle, kazalarla veya rüzgar gibi nedenlerle oluşmuş yara dokularından, budama alet ve ekipmanlarından, toprakta köklerin birbirine temasından ya da yağmur suları dahil pek çok şekilde kolaylıkla bulaştığı belirtilerek, “Bulaştıktan sonra hızla çoğalıp ve kısa sürede ağacın iletim dokularını tıkayarak ölümüne neden olmaktadır” denildi. Açıklamada, hastalığın tedavisinin mümkün olmadığının altı çizilerek, “Mantarın ağacın iletim demetlerini tıkaması ve topraktan alınan suyun iletimi kesmesi, yerleştiği iletim demetlerinin kök, gövde ve sürgünlerde olması sebebiyle hastalıklı ağaçların bakım çalışmaları ile kurtarılması da mümkün değildir. Karantina tedbirleri alınarak ağacın kesilmesi ve imha edilmesinden başka önerilen bir çare bulunmamaktadır. Konunun uzmanı bilim insanlarının hazırladığı rapor dikkate alınarak hastalıklı ağaçların kesilmesinin, hastalıkla mücadele ve daha fazla ağaca sirayet etmemesi için gerekli bir işlem olduğu değerlendirilmektedir” denildi.

2 yıl önce

Cumhuriyet her Ramazan’da olduğu gibi: Tahamülsüz, hazımsız

Ramazan ayında muhalif medya kuruluşlarında klasik haline gelen "Oruç karşıtı" haberi sonunda yayınlandı. Geçmiş yıllarda oluğu gibi bu yıl da bu haberi en çok bekleyen yayın organları arasında yine Cumhuriyet gazatesi vardı. Ramazan'ın daha ilk günününde gazete, malum haberi  "Gericiler" olarak manşetten servis etti. ORUÇLULARIN YANINDA YEMEK YEMEYİN İstanbul'un Maltepe ilçesinde bulunan bir Anadolu Lisesi'ndeki olayı skandal talimat olarak veren Cumhuriyet gazetesi; haberinde "Gerici okul müdürü oruç tutmayan öğretmen ve öğrencilerin Ramazan ayı boyunca okul içinde yalnıza kantin ve mutfakta yemek yemesine ilişkin talimat verdi" ifadelerini kullandı. "GERİCİLİKTE VİTES YÜKSELDİ" Eğitim-İş Sendikası'nın da yorumuna yer veren gazete, "AK Parti eğitimde gericilik konusunda vites yükseltmiştir. Okul yöneticileri ve milli eğitim müdürlerinin gericilik konusunda bir yarışa girdikleri açıkça gözlenmektedir" ifadelerine yer ayırdı.

2 yıl önce

AK Parti’li Hamza Dağ: Kılıçdaroğlu su içer gibi yalan söylüyor

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, Beyaz TV'de katıldığı “Akılda Kalsın” programında yaptığı açıklamalarda muhalefete yüklendi. Kovid-19 salgınının ardından artmaya başlayan fiyatlarla ilgili olarak Türkiye’nin aldığı önlemleri anlatan Dağ, ekonomik olarak daha rahat nefes alacaklarını belirterek, “Dünyanın ilk 10 ekonomisine girmek için çalışmalarımız olacak. Yarınımız bugünden çok daha refahlı olacak" dedi. Stokçuluk meselesine ilişkin görüşlerini aktaran Dağ, stokçulukla topyekun mücadele edilmesi gerektiğini savunarak, “Bu devlet görevi olduğu kadar ahlaki bir mesele. Bu meseleyi daha çok ön plana koymak lazım. Ceza yaptırımı mutlaka olur ama toplumun kültürü bu olmalı. Yapmanız gereken iş; stokla fahiş fiyatla değil, helal para kazanmak." diye konuştu. Muhalefetin olumsuzlardan beslendiğine dikkati çeken Dağ, “20 senedir muhalefet sadece olumsuzlukları söylüyor, hiçbir şey yapmıyor vatandaş da bunu görüyor. Vatandaşımız her şeyi görüyor. Anadolu irfanının gördüğü şey bu... Nerede siyaset yaparsanız yapın, sadece olumsuzlukla muhalefet yaparsanız ya da vatandaşı anlamadan sadece farklı şeyler ortaya koyarsanız vatandaş bunu görür. Bir mesele var ve biz çözmek için mücadele ediyoruz. Birçok krizi aynı anda yaşayan bir dünyada biz ne yapabiliriz ona bakıyoruz" şeklinde konuştu. KILIÇDAROĞLU'NUN KATAR SÖZLERİ Programda, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun son grup toplantısında, “Ya Allah aşkına şu Katar aşkından vazgeçin kardeşim ya… İki ay içinde 2,5 milyon küçükbaş hayvanı uçaklarla ihraç ettiler. 2,5 milyon Katar'a gönderdiniz, 'ucuz et yesinler' diye. Bize gelince yüzde 48 ete zam yaptılar. Katar aşkından yüzde 48…" yaptığı konuşmanın hatırlatılması üzerine Dağ, yalan söylemenin muhalefetin bir mizacı haline geldiğine vurgu yaparak, şunları söyledi: KILIÇDAROĞLU SU İÇER GİBİ YALAN SÖYLÜYOR "Ana muhalefetin genel başkanı olsam, Türkiye’deki küçükbaş hayvan varlığına bakarım. Türkiye’de küçükbaş hayvan varlığı ne kadar? İki buçuk milyon hayvan ne kadar seferde uçaklarla gider? 4 ayda bu hayvanlar gönderilir mi? Nereden baksanız bu sayı akla, mantığa hiç uymuyor. Kemal Kılıçdaroğlu, su içer gibi, yemek yer gibi yalan söylüyor. Artık yalan onun doğal hali olmuş vaziyette. Bu yalanları defalarca yüzüne söylenmiş olduğu halde bir kızarma da yok yüzünde. Muhalefete bakarız, onlar ne söylüyor takip ederiz. Ama bu tarz şeyleri görünce takibi bırakıyoruz. Esaslı yalanlarını düşünüyorum. Kılıçdaroğlu, 'AK Partili 100 milletvekili, Bylock'cu' dedi. Unutmuyoruz, ispatlayacaktı. Birçok yalan söyledi ama özür gelmedi. Genel bir parti politikası halinde yalanı söyleyelim, doğru söylerlerse biz bir yalan daha söyleyelim diyorlar... Kurumlarımız da vatandaşımız da gerçekleri ortaya çıkıyor. CHP Genel Başkanı neredeyse her gün yeni bir yalan ortaya koyuyor. En son yalan da bu. Bakalım bu salı, grup toplantısında ne yalan söyleyecek. Hep beraber görürüz." İZMİR VE İSTANBUL’DA KESİLEN AĞAÇLAR İzmir’de Kültürpark’ta kesilen palmiye ağaçlarıyla ilgili olarak da konuşan Dağ, Gezi Parkı’ndaki eylemlerin ne olduğunu bugünlerde çok daha iyi gördüklerini, meselenin 3-5 ağaç meselesi olmadığını bildiklerini anımsatarak, birçok kesimin ağaç konusunda samimi olmadığını söyledi. CHP’li Ekrem İmamoğlu’nun başkanlık ettiği İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Beşiktaş’taki 112 çınar ağacı ile Zeytinburburnu’nda kestiği ağaçları da hatırlatan Dağ, "Zeytinle ilgili konuşan sanatçılardan bir tanesi bir kelime etti mi bunun için? 3 yılda 1900 tane palmiye kesildi İzmir'de, son olarak 72'si Kültürpark'ta. Gerekçe; ağaçlar hastalandı. Tedavisi var. Bize yeşili doğayı bir üstünlük meselesi olarak anlatmaya kalkışmasınlar biz kıymetini kendi kültürümüzde biliriz. Yarın kıyamet kopacaksa elindeki fidanı dik diyen ümmetin temsilcileri olarak hassasiyet taşıyoruz. CHP'lilerin yaptıkları bu konudaki yanlışlara çokça örnek verebiliriz. Bursa'da, Çanakkale'de, Milas'ta... En kötü eylemleri ortaya koyanlar, eylemleri gözükmesin diye en çok bağıranlar. Kendi yaptıkları edepsizliği kapatmaya çalışıyorlar. Biz gerçekten yeşilin daha da artması için çalışıyoruz. AK Parti döneminde 5,5 milyar fidan dikildi. Refah seviyesi artması için hem yeşili artırmalı, ticareti geliştirmeliyiz. İkisinden birinden vazgeçmek mümkün değil. Birileri kendi siyasal düşüncelerine göre bunu kim yaptı üzerinden siyaset yürütüyor" ifadelerini kullandı. "BUCA METROSU SÜRECİNİ TÜRKİYE DE BİLMELİ" "Buca Metrosu sürecinde ne olduğunu İzmir kamuoyu biliyor, Türkiye de bilmeli” diyen AK Parti İzmir Milletvekili Dağ, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in ricası üzerine Buca Metrosu’nu yatırım programına alındığının altını çizerek, sözlerini şöyle sürdürdü: "İhaleye 7-8 firma katılmış, teklifler verilmiş... En düşük teklif veren firma, Nurol ve Yapı Merkezi ortaklığı. İkinci firma Gülermak. İhalenin sonuçları açıklanmayınca bazı laflar dönmeye başlamıştı. Sonuç açıklandı, ihaleyi 529 milyon lira fazla teklif veren firma kazandı. Biz buna tepki gösterince Soyer, 'Biz karar vermedik, uluslararası kuruluş karar verdi.' diyor. Biz de 'Parayı veren kararı mı veriyor?' dedik, sonra 'Biz karar verdik.' diye açıklama yaptılar. Yürütmeyi durdurma kararı duyulunca. Birinci teklifi veren firmalar dava açmış, Danıştay'a gitti ve süreç devam ediyor."

2 yıl önce

Kremlin Sözcüsü: Moden siyasi dünyada Erdoğan gibi çok az kişi var!

Rusya'nın Ukrayna'yı işgal girişimi farklılaşarak devam ederken Cumhurbaşkanı Erdoğan, ne iki taraftan ne de Karadeniz barışından vazgeçmiyor.  PESKOV, RUS DEVLET TELEVİZYONUNDA TÜRKİYE'NİN POLİTİKASINI DEĞERLENDİRDİ Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Rus devlet televizyonuna verdiği röportajda gündeme dair açıklamalarda bulundu. Peskov, Rusya’ya uygulanan ambargoların ardından Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in imzaladığı kararname doğrultusunda Rusya’ya dost olmayan ülkeler listesinde yer alan ülkelere Rus gazının satışının ruble ile yapılması kararının gerekçelerini aktardı. Peskov, “Neler oldu? Yaptırım coşkusu, çılgınlığı görüyoruz, tarihin en büyük yaptırım yükü şu anda Rusya’ya düşüyor. Bunun yanı sıra bildiğiniz üzere başka ülkelerde bulunan döviz rezervlerimize el konuldu. Gaz ödemelerinin ruble ile yapılması kararı Rusya’nın sahip olduğu dolar ve euro cinsinden paralara el konulmaması için alındı” ifadelerini kullandı. Kendilerine karşı alınan bu kararların batılıların para birimi euro ve dolara ait güveni sarstığına işaret eden Peskov, “Bu süreç durdurulamayacak artarak devam edecek” dedi. RUBLE KARARI Aldıkları kararın ardından batılı ülkelerin gaz ödemelerini ne şekilde yapabileceğini tarif eden Peskov, “Aslında sözleşmelerde belirtilen aynı birimlerle euro olarak ödeme yapacaklar. Bununla birlikte nihai ödeme euro karşılığında Rus rublesi satın alınarak, satıcı Gazprom’a ruble olarak aktarılacak. Bu şimdilik bir sistem prototipidir. Fakat gelecekte yeni ürün gruplarına da yayılacağından ve dış ticaret ilişkilerimizde giderek daha fazla yer kaplayacağından şüphem yok” dedi. 'RUSYA, AVRUPA'DAN DAHA BÜYÜK' Batılı ülkeler tarafından Putin’e karşı alınan yaptırımlar ile ilgili konuşan Peskov, birkaç yıl önce böyle bir şeyin söz konusu bile olamayacağını söyleyerek, “O zamanlar devlet başkanlarına yaptırım uygulanabileceğini hiç kimse hayal bile edemezdi. Böyle bir şey olamaz. Bu mantığın sınırlarını aşıyor. Devlet Başkanımıza da yaptırım uygulamaları, her türlü saçmalığı yapabileceklerini gösteriyor” dedi. Yine batılı ülkelerin kendisine ve çocuklarına yönelik yaptırım kararlarına özellikle çocuklarının çok şaşırdığını ifade eden Peskov, “Dürüst olmak gerekirse şaşırdım. Özellikle çocuklar için şaşırdım. Çocuklar benden daha çok şaşırdı. Ancak ülkemize karşı atılan dostane olmayan adımların en iyi teyidiydi” ifadelerini kullandı. Batılı ülkelerin Rusya’ya yönelik yaptırımlarından gelecekte vazgeçeceğini söyleyen Peskov, “Rusya için tam anlamıyla izolasyon modern dünyada ve teknolojik olarak imkansız. Dünya, Avrupa’dan daha büyük. Rusya ise Avrupa’dan daha büyük. Ama er ya da geç diyalog kurmamız gerekecek” ifadelerini kulandı. MODERN SİYASET DÜNYASINDA ERDOĞAN GİBİ ÇOK AZ İNSAN VAR Sözlerinin devamında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için her zamankinden farklı ve samimi açıklamalarda bulunan Peskov, Erdoğan’ın tavırları ve siyasi duruşunu överek, “Elbette herkes ABD’lilerin korkunç baskısı altında. Tüm ülkeler egemen konumlarını net bir şekilde belirleyecek gücü bulamıyor. Örneğin bu açıdan diğer ülkeler Türkiye gibi değil. Türkiye ile fikir ayrılıklarımız var elbette, fakat bununla birlikte Türkiye çıkarlarına göre hareket ediyor ve gerektiği yerde açıkça ‘evet’ ya da ‘hayır’ diyebiliyor. Bu açıdan elbette modern siyasi dünyada Erdoğan gibi çok az insan var” dedi. Peskov, muhtemel Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy ve Putin görüşmesine değinerek, “Rusya-Ukrayna müzakereleri açısından ortaya konulan yoğun çabalar sonucunda somut bir belgenin imzalanması aşamasına geleceğimizi ve bunun durumun normalleşmesi için önemli bir adım olacağını umuyorum” dedi.

1 2 ... 6 7 8 9 10 11 12 ... 26 27