17 Mayıs Cuma 2024
2 yıl önce

Polonya sınırı savaş alanına döndü! Göçmenler dikenli telleri elleriyle koparıyor…

Polonya-Belarus sınırındaki göçmen krizi devam ediyor. Sayıları her gün artan ve binlerle ifade edilen göçmenler, hayatlarını Avrupa'da sürdürebilme umuduyla Polonya sınırındaki bekleyişlerini sürdürüyor. GÖÇMENLERİN JİLETLİ TELLERLE MÜCADELESİ Gruplar bir taraftan sınır kapısı bölgesindeki bariyerleri aşmaya çalışırken, diğer taraftan sınıra örülen jiletli telleri yıkmaya çalışıyor. Kameralara yansıyan ve sosyal medyada paylaşılan görüntülerde, bazı göçmenlerin tellerin bir bölümünü yıktığı görüldü. BİR BÖLÜMÜNÜ YIKTILAR Kuznica-Bruzgi geçiş noktasında yalnızca gündüz saatlerinde değil, gecenin karanlığından da faydalanan göçmenlerin telleri yıkma girişimi devam etti. Çitlerin karşı tarafında ise Polonyalı güvenlik güçleri nöbetlerini sürdürüyor.

2 yıl önce

Meksika'nın Guatemala sınırından yola çıkan yaklaşık 3 bin kişilik yeni göçmen kafilesi, ABD sınırına ulaşmak için yürüyüşe başladı

Meksika basınında çıkan habere göre, ülkelerindeki şiddet, işsizlik ve yoksulluk gibi sorunlar nedeniyle daha iyi bir hayat kurmak için ABD'ye ulaşmaya çalışan düzensiz göçmenler yola çıktı. Çoğunluğu Orta Amerikalı olmak üzere sayılarının 3 bin civarında olduğu tahmin edilen kafile, güvenlik önlemlerine rağmen önce başkent Meksiko'ya, sonrasında bir şekilde ABD'ye varmak istiyor. Kafileye eşlik eden STK temsilcisi Luis Rey Garcia Villagran, göçmenlerin açlık ve hastalık tehdidi ortasında tehlikeli bir yolculuk gerçekleştirdiğine dikkati çekerek, Meksika Ulusal Göç Enstitüsü yetkililerinden kafileyle diyalog kurmasını istedi. Uzun yıllardan bu yana Orta Amerika ülkelerinden yola çıkan çok sayıda düzensiz göçmen, Guatemala ve Meksika üzerinden ABD'ye ulaşmaya çalışıyor. İçişleri Bakanlığı Göç Politikası Birimi'ne göre, Meksika, Ocak- Eylül ayları arasında 190 binden fazla belgesiz göçmeni tespit etti, bunlarından 74 bin 300'ünü ise sınır dışı etti.

2 yıl önce

Türkmen Bakan Maruf: PKK'nın hakim olduğu bölgelerden yurt dışına daha fazla göçmen gitti

Türkmen Bakan Maruf, Avrupa'ya göç etmek amacıyla ülkelerini terk eden Iraklı Kürtlere ilişkin açıklamalarda bulundu. Göçmen konusunun gerçekten büyük bir sorun olduğunu kaydeden Maruf, geçen dönemde bazı vatandaşların yurt dışına çıktığını ve bu kişilerin Belarus-Polanya sınırında zor şartlar altında bulunmalarının acı bir olay olduğunu söyledi. Maruf, bu kişilerin yurt dışına çıkmalarında istikrarsızlık, işsizlik ve ekonomi gibi nedenlerin etkili olduğuna işaret ederek, "Bazı taraflar, kişiler ve gruplar bunu siyasi amaç için kullanmaya çalışıyor. Özellikle de PKK'nın hakim olduğu bölgelerden yurt dışına daha fazla göçmen gitti." ifadelerini kullandı. PKK'nın hakim olduğu bölgelerde tehdit ve baskı gibi nedenlerin bulunduğuna dikkati çeken Maruf, PKK'ya mensup birçok kişinin de bu durumu kendi menfaatleri için kullandığını dile getirdi. IKBY'de siyasi istikrar ve güvenliğin bulunduğunu vurgulayan Maruf, Irak ile kıyaslandığında IKBY'nin durumunun ekonomi, siyaset ve güvenlik gibi konularda daha istikrarlı olduğunun altını çizdi. Maruf, Belarus sınırındaki insanların hayati problemlerle karşı karşıya kalmaları nedeniyle bu sorunun bir an evvel çözülmesi gerektiğini kaydetti. "(IKBY MECLİSİNDE) TÜRKMENLERE TAHSİS EDİLEN 5 KOTA ÇOK AZ" Türkmenlerin Irak'ta ve IKBY'de Irak Anayasası'na göre önemli bir unsur olduğunu vurgulayan Maruf, Türkmenlerin her zaman barış ve diyalog yoluyla haklarını talep ettiklerini belirtti. Maruf, bazı tarafların IKBY Meclisinde Türkmenlerin ve Hıristiyanların kota sayısını düşürmek için projeler sunduğunu aktararak, şunları söyledi: "Bu, demokrasi prensiplerine ve insan hakları kurallarına aykırıdır. Türkmenler bu bölgenin asli unsurudur. Biz bütün taraflara sesleniyoruz; Türkmenlerin bu bölgedeki varlığı hem parlamentoya hem de siyasi oluşumlara ve demokrasiye büyük bir katkı sağlamaktadır. Önümüzdeki günlerde diğer milletvekilleriyle bu kotanın daha fazla olmasını talep edeceğiz. Türkmenlere tahsis edilen 5 kota çok azdır. O yüzden bizim ileride bu 5 kotayı 7'ye çıkartmamız gerekir. Bütün siyasi taraflardan, parlamentoda ve hükümette olan herkesten destek bekliyoruz." Irak'ta kurulacak yeni hükümette de Türkmenlere birden fazla bakanlıkla temsiliyet hakkı verilmesinin Türkmenlerin anayasal ve milli hakları olduğuna dikkati çeken Maruf, Türkmenlerin Irak'ta millet olarak kabul edilmesi ve üç ana organ olan Irak Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlığı ve Meclis Başkanlığında mutlaka yer alması gerektiğini kaydetti.

2 yıl önce

Belarus-Polonya sınırından Avrupa'ya geçmeyi amaçlayan göçmenler, Almanya'da yaşama umuduyla sınır bölgesindeki bekleyişlerini sürdürüyor

Belarus'un Grodno şehrindeki Bruzgi sınır bölgesindeki kişilerin büyük çoğunluğu Irak'ın kuzeyinden geliyor. Vize alarak Belarus'a gelen, Avrupa'ya göçme arayışıyla bu ülkeden de Polonya'ya geçmeye çalışan kişiler, kendileri için ayrılan lojistik merkezindeki kapalı alanda beklerken ümitlerini de kaybetmiyor. Çok sayıda çocuk ve kadının aralarında bulunduğu 2 bin civarındaki kişi, ülkelerindeki zor koşullardan dolayı daha iyi bir yaşam için özellikle Almanya'ya gitme amacıyla ülkelerini terk etmiş durumda. Polonya'nın sınırlarını açarak Almanya'nın kendilerini kabul etmesini bekleyen bu kalabalık, Belarus Cumhurbaşkanı Aleksandr Lukaşenko ile Almanya Başbakanı Angela Merkel'in yaptığı telefon görüşmeleri sonrasında dikkatlerini AB'den gelecek haberlere çevirdi. Lukaşenko, Merkel'e Polonya üzerinden bir koridor açarak sınır boyundaki 2 bin civarındaki göçmenin Almanya'ya gönderilmesi konusundaki mekanizma önerisinde bulunmuştu. Merkel'in bu öneriyi Avrupa Birliği (AB) ile görüşeceği belirtilmişti. GÖÇMENLERİN GEREKÇESİ IRAK'TA YAŞAM KOŞULLARININ ZOR OLMASI Türkmenlerinden Mehmet, Kerkük'ten geldiğini ve Almanya'ya gitmek istediğini belirterek "Irak'ta bize bir şey vermeyecekler. Hakkımız yok orada. O yüzden buraya geldik." dedi. Mehmet, Irak'ın kuzeyinde Türkmenlerin ellerinden haklarının alındığına dikkat çekti. Almanya'da çalışmak istediğini anlatan Mehmet, "Orada iş var, orada çalışırız." diye konuştu. Irak'tan gelen 13 yaşındaki Fırat, Belarus-Polonya sınırına, Almanya'ya gitme hedefiyle geldiklerini söyledi. Fırat, Irak'ta yaşamanın zor, eğitimin de kötü olduğunu belirterek "Ben büyüyünce ne olacağım diye düşününce korkuyorum Irak'ta. Buraya Almanya'ya gitmek için geldim. Hedefim büyüyünce doktor olmak. Irak'ta bizim hakkımızı yiyorlar." diye konuştu. Polonya sınırına yakın ormanlık alanda 20 gün beklediklerini hatırlatan Fırat, "Irak'a gitmek istemiyoruz. Biz Almanya'ya gitmek istiyoruz. Okumak istiyoruz, bir yerimiz olsun istiyoruz." dedi. Irak'ın kuzeyinden gelen Royal Abdulvahid Ahmed, Almanya'ya veya Avrupa ülkelerinden birine gitmek istediğini belirterek "Çünkü benim ülkemde hayat yok." dedi. Ahmed, 10 gün ormanda sınır boyunda yaşadığını ifade ederek kendileri için ayrılan kapalı alanda uyuyabildiğini dile getirdi. Göçmenlerden Iraklı Süleyman da Belarus-Polonya sınırında Almanya'ya gitmek için beklediklerini ifade ederek "Çalışmak için, iyi bir gelecek, iyi bir iş için Almanya'ya gitmek istiyoruz. Benim bütün ümidim bu." diye konuştu. Ülkesinde iyi bir gelecek göremediğini anlatan Süleyman, sınırdaki bekleyişleri esnasında herhangi bir planı olmadığını, geleceklerini Almanya ve Avrupa'nın bildiğini ifade etti. Süleyman, Avrupa'nın kendilerine yardım etmesi halinde iyi bir geleceğe, ümide ve hayale sahip olacağını dile getirdi. Irak'tan Belarus'a gelerek Avrupa'ya gitmek isteyen Muhammed de Irak'ta yaşamak için yeteri kadar para kazanamadıklarını anlattı. Muhammed, "Orada verilen 300-400 dinarla ailemizi geçindiremiyoruz. Sekiz kişiyiz ve kirada kaldığımız için tahammül edemedik." dedi. Suriye'nin Humus şehrinden gelen Yusuf Maruf da Almanya'ya gitmek istediğini belirterek "Suriye'de evimiz yok. Orada hayat kötü. Benim Almanya'ya gitmem lazım. Ardından ailem Almanya'ya gidecek. Çünkü Suriye'de hayat yok." diye konuştu. Belarus-Polonya sınırında 8 Kasım'dan bu yana Avrupa'ya göçme arayışıyla çoğunluğu Irak ve Suriye'den gelerek Belarus üzerinden Polonya'ya geçmeye çalışan kişiler, ormanlık alanda kendi kurdukları kampta ve sınır önünde bekleyişini sürdürüyordu. Bir süre önce bu kişiler sınır boyunda kurdukları kampı tamamen boşaltarak Belarus hükümetinin bölgedeki hazırladığı kapalı alana geçmişti.

2 yıl önce

Türk Kızılay Genel Başkanı Kerem Kınık: Belarus-Polonya sınırındaki göçmenlere yardıma hazırız

Türk Kızılay Genel Başkanı Kerem Kınık, bazı programlara katılmak üzere geldiği Kırklareli'nde, Kızılay'ın, insan onurunu korumaya ve insanların temel ihtiyaçlarını desteklemeye kendisini adamış bir hareket olduğunu söyledi. Ulusal ve uluslararası alanlarda insanlara yardım ulaştırmaya çalıştıklarını anlatan Kınık, "Afganistan'da, Suriye'de, Somali'de, Güney Sudan'da, Senegal'de dünyanın pek çok farklı coğrafyasında, Balkanlar'da, Bulgaristan'da, Bosna Hersek'te, Yemen'de, 18 ülkede Kızılay'ımızın daimi delegasyonları insani operasyonlar yapıyor. Bunların pek çoğu çatışma ve afet bölgeleri. Bu bölgelerde insanlara koruma sağlamaya, insani destek vermeye gayret ediyoruz. Geçen yıl 20 milyonu aşkın insana ulaşmıştık. Bu sene bu sayının daha da fazla olacağını düşünüyoruz." diye konuştu. Kınık, çatışmaların, savaşların, afetlerin, kuraklığın veya yoksulluğun yaşandığı bölgelerdeki faaliyetlerinin devam ettiğini belirterek, küresel büyük krizler ve insanı odağa almayan politikalar nedeniyle dünyadaki sorunların arttığına dikkati çekti. Silah zoruyla evlerini terk eden insan sayısının 80 milyonu geçtiğini aktaran Kınık, "Ekonomik anlamda göç eden insan sayısı 250 milyonu aştı. Bu süreç artarak devam edecek gibi duruyor. Bizim, insancıl aktörlerin bu anlamda faaliyetlerini artırması ve uluslararası dayanışma sergilemesi gerekiyor." dedi. "BELARUS-POLONYA SINIRINDAKİ GÖÇMENLERE YARDIMA HAZIRIZ" Kınık, Kızılay olarak Belarus-Polonya sınırından Avrupa'ya gitme arayışındaki kişilere yardım etmeye hazır olduklarını dile getirdi. Düzensiz göç sorununun pek çok ülkede yaşandığına işaret eden Kınık, şunları kaydetti: "Özellikle Belarus ve Polonya sınırında yaşanan düzensiz göç hareketlerinde insan onuruna yakışmayan birtakım manzaralarla karşı karşıya kalıyoruz. Bizzat Belarus'a giderek, Belarus Kızılhaç'ımıza desteklerimizi ifade ettik. Bu konuda kendilerine tecrübelerimizi Avrupa Birliği ile paylaşabileceğimizi ve Avrupa'daki ulusal cemiyetlerle paylaşabileceğimizi ifade ettik. Şu anda o bölgede yaşanan dram için bir yardım paketi hazırladık. Tırlarımız hazır bekliyor. O bölgede soğuktan etkilenen, özellikle çocuklara, kadınlara ve yaşlılara acil korunma sağlanması bekleniyor. Bir taraftan Belarus Kızılhaç'ına, bir taraftan Polonya tarafına bu konuda elimizi uzatıyoruz." Düzensiz göçmenlere ayrım gözetmeksizin kucak açmak istediklerini vurgulayan Kınık, "Burada Avrupa Birliğinin de özellikle kendi göç mevzuatına ve evrensel insani perspektife uygun davranmasını bekliyoruz. Biz de elimizden geldiği kadar yaşanan süreçlerde bu insanlara destek olmaya çalışacağız." ifadelerini kullandı.

2 yıl önce

Yunanistan'ın geri ittiği 26 düzensiz göçmen kurtarıldı

Sahil Güvenlik Komutanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre, Çeşme ilçesi açıklarında can salları içerisinde bir grup düzensiz göçmen olduğu bilgisi üzerine bölgeye Sahil Güvenlik botu yönlendirildi. Ekipler, Yunanistan unsurlarınca Türk karasularına geri itilen 2 can salı içerisindeki 26 düzensiz göçmeni kurtardı. Düzensiz göçmenler, işlemlerin ardından İl Göç İdaresi Müdürlüğüne gönderilecek.

2 yıl önce

İslam İşbirliği Teşkilatı buluşması... Cumhurbaşkanı Erdoğan: Ülkemiz yeni bir göç akınını karşılayamaz

 İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamasından satırbaşları: Sizleri ülkemizde ağırlamaktan memnuniyet duyuyorum. Konferansın ana temasının 'Paylaşım, vicdan ve İslam, Filistin, göç ve Afganistan' olarak belirlenmesini isabetli buluyorum. İnsanlık olarak son 2 yıldır şimdiye kadar 5 milyona yakın kişinin hayatına mal olan büyük bir salgınla mücadele ediyoruz. Aralarında sevdiklerimizin de olduğu pek çok vatandaşımızı kaybettik. Mevladan bizi bu virüs musibetinden bir an önce kurtarmasını niyaz ediyorum. Salgın dönemde insanı merkeze alan bir yaklaşım sergiledik. Her fırsatta insanlığa demokrasi, hak ve hukuk dersi verenler kendi sınırları dışındaki dramlara kulaklarını tıkarken elimizdeki tüm imkanları dost ve kardeş ülkelerle paylaşmaya hassasiyet gösterdik. 160 ülkeye yardım ulaştırdık. 11 ülkeye aşı tedarikinde bulunduk. Yerli aşımız Turkovac için acil kullanım onayına kısa süre önce başvurduk. Bir an önce neticelendirmeyi arzu ediyoruz. İŞGAL, ŞİDDET POLİTİKALARINDA ISRAR ETMENİN ARTIK KİMSEYE BİR FAYDASI YOKTUR Filistin meselesi hepimizi bir araya getiren yapı taşlarından birisidir. Kudüs davası yalnızca Filistin'deki bir avuç cesur Müslümanın davası değildir, İslam aleminin ortak davasıdır. Filistin davası gündemimizin en üst sıralarında yer almayı sürdürüyor. Batı Şeria'da tek taraflı uygulamalar günden güne artıyor. Filistinli kardeşlerimizin sokak ortasında infaz edildiğini görüyoruz. Gazze'ye yönelik haksız abluka da devam ediyor. Filistin'i nefessiz bırakan bu politikalar Filsitinli kardeşlerimizin şanlı direnişi sayesinde şimdiye kadar hedefine ulaşamamıştır. Bir avuç fanatik dışında ne İsrail'e ne de bölge halkına faydası olmamıştır. İşgal, şiddet politikalarında ısrar etmenin artık kimseye bir faydası yoktur.  Biz asla acılar ve ölümler arasında ayrım yapmadık, yapmıyoruz. Ne suretle olursa olsun bir halkın ötekileştirilmesini asla kabul etmiyoruz. Zulüm kimden gelirse gelsin karşı durmak bizim inancımızın bir gereğidir. Kudüs'ü 400 yıl boyunca adaletle yöneten ecdadın torunları olarak Filistin'de zulüm görmek istemiyoruz. Doğu Kudüs'ün statüsüne yönelik hassasiyetimizi kararlılıkla sürdürüyoruz.  Önümüzdeki dönemde bölgemizde barış ikliminin güçlenmesini bizim atacağımız adımlar belirleyecektir. Uluslararası sistemdeki engellere rağmen Filistin davasının dünya gündeminde hakettiği yere getirilmesi için gayretlerimizi sürdürmeliyiz. Filistinlilerin de kendi aralarındaki tefrikayı sonlandırmaları yürütülen çalışmaların başarıya ulaşması için son derece önemlidir. Beklentimiz Filistinli kardeşlerimizin birliğini güçlendirerek bu sürece destek vermeleridir. ÜLKEMİZ YENİ BİR GÖÇ YÜKÜNÜ KALDIRAMAZ Afganistan'ın kalıcı barışa kavuşması temennimizdir. Şu anki zor kış şartlarında Afgan kardeşlerimize yönelik insani yardımların sürdürülmesi öncelik taşıyor. Devam eden siyasi süreçte içimize sinmeyen özellikle kapsayıcılık noktasında eksik bulduğumuz hususlar vardır. Tavsiyelerimizi net biçimde muhattaplarımıza iletiyoruz. Afganistan'ın tekrar çatışmaya sürüklenmemesi için gayretlerimizi devam ettiriyoruz. Afganistan'daki gelişmelerin göç akını riskini arttırdığı malumunuzdur. 3.6 milyonu Suriye'den gelenler olmak üzere yaklaşık 5 milyona yakın yabancıya ev sahipliği yapan ülkemiz yeni bir göç yükünü kaldıramaz. Göç ve mülteciler meselesinde asıl yükü sesi çok çıkan Batılı ülkelerden ziyade bizim gibi ülkeler çekiyor.  Batı dünyası hep üç maymunu oynadı. Aylan bebeğin hepimizin yüreğini dağlayan dramları karşısında yine bir şey yapmayan bunlardır. DEAŞ'la mücadele kılıfı altında PKK, YPG gibi terör örgütlerini desteklemekten çekinmediler. Yardım sözlerinin önemli kısmını yerine getirmediler. Suriye'de bir milyona yakın kişi hayatını kaybetmişse bunda rejim ve terör örgütlerinin saldırıları kadar batı dünyasının riyakarlığının da payı vardır. Hem Batılı ülkelerin vicdansızlığının faturasını masum Suriyeli kardeşlerimiz ödemiştir. İSLAM DÜŞMANLIĞI İLE MÜCADELE Müslümanlar olarak sadece koronavirüsle değil giderek yükselen İslam düşmanlığı ile de mücadele ediyoruz. Müslümanlar özellikle Müslüman kadınlar başta olmak üzere ırkçı politikaların mağduru oluyor. Batı ülkelerinde nefret söylemleri günlük hayatı da esir alıyor. Sokakta, iş yerinde, pazarda, markette ırkçıların saldırısına uğrayan bir vatandaşımızın haberini alıyoruz. Farklılıklarımız, görüş ayrılıklarımız olabilir. Bize düşen safları büyütmektir. Ümmetin yarınlarının bugünlerinden çok daha iyi olacağına inanıyorum. 

2 yıl önce

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu: Göç meselesi Türkiye'nin sınırlarında çözülmez

Bakan Soylu, Türkiye Belediyeler Birliğinde düzenlenen Türkiye Belediye Başkanları Birliği Genel Kurulu'ndaki konuşmasında, dünyanın COVID-19 salgınıyla afetlerle mücadele ettiğini, ayrıca bir göç krizinin yaşandığını dile getirdi. Terör örgütlerinin Irak ve Suriye'deki devlet otoritesini ortadan kaldırdığına işaret eden Soylu, yıllarca İran'a ambargo uygulandığını belirtti. Soylu, Türkiye'nin terör ve göç konusunda verdiği mücadeleye işaret ederek bu konuda büyük gayret sarf edildiğini söyledi. Paris'in cadde ve sokaklarının, kitlesel hareketleri kolaylıkla bastırmak için planlandığını aktaran Soylu, "Sarı yelekliler eyleminde işlerine yaradı mı bilmem ama bir insan ve toplum prototipi belirlendi, buna göre de bir şehir çizildi." diye konuştu. "Gaddar insan üretti" Farabi'nin insan ve şehir arasındaki ilişkiyi "Erdemli şehirlerin, erdemli insanlar oluşturacağı" şeklinde tarif ettiğine değinen Soylu, şöyle devam etti: "Bir tarafta caddenin iki tarafı toplarla ve askerlerle kapatılarak halk hareketleri bastırılsın diye tasarlanmış Paris, diğer yanda erdemli insan arayışında olan medeniyet ve onun şehirleri. Batı'nın şehirleri zengin insanlar, lüks bir yaşam üretti ama batının şehirleri göçmenleri karda kışta sınır kapısında bekleten, Ege'de göçmen botlarını ölüme iten, hatta kurşunlayarak batıran, kendi sınırlarında bütün ülkeyi harekete geçiren bir endişeyle kavrulan gaddar insan üretti." Bazı belediyelere yapılan görevlendirmeleri hatırlatan Soylu, kadim şehirlerin, kadim medeniyet birikiminin üstündeki örtüyü kaldırmaya çalıştıklarını vurguladı. Süleyman Soylu, etrafındaki coğrafyaya elini uzatan Türkiye'nin, mağdur ve mazlum millete en çok yardımda bulunan birinci ülke olduğunu bildirdi. Türk milletinin, Batı'nın sömürgeci model tarzını ortaya koyan bir millet olmadığına dikkati çeken Soylu, Azez'de ve Cerablus'ta sanayi sitelerinin kurulduğunu, İdlib'de çadırlara sığınanlara el uzatıldığını belirtti. Türkiye'nin ne yaptığını ne adım attığını bildiğini ifade eden Soylu, Türkiye'nin kendisinden daha fazla zenginlere sorumluluğun nasıl yerine getirildiğini gösterdiğini aktardı. Rakka'daki DEAŞ'lıların Afganistan'ın bir bölgesine gönderildiğini dile getiren Soylu, "Kimse Amerika'nın Afganistan'dan çekilmesinin tesadüfi bir iş olduğunu düşünmesin, bunu PKK/PYD ilişkisiyle orada yaptığıyla DEAŞ'lıları oraya transfer etmesiyle birlikte gerçekleştirilen bir iş bağlamından çıkarmasın." ifadelerini kullandı. Büyük bir projeyle karşı karşıya kalındığının, Türkiye'nin bugüne kadar yakayı ele vermediğinin altını çizen Soylu, "İstanbul'un huzuru Moskova'dan başlar. 21. yüzyılın yeni paradigması budur. Moskova'nın huzuru Berlin'den, Bağdat'tan, Şam'dan başlar. Berlin'in huzuru Tahran'dan başlar. Eğer 21. yüzyıl kendi güvenlik meselesini böyle okuyamazsa bugün kaldığımız gibi Batı'nın acizliğiyle karşı karşıya kalırız." değerlendirmesinde bulundu. "Göç meselesi Türkiye'nin sınırlarında çözülmez" Soylu, dünyada küresel problemler bulunduğunu, küresel çatı örgütlerin bu problemlere yönelik herhangi bir rehberlik yapabilme kabiliyetine, kapasitesine, iradesine sahip olmadığını, ülkelerin kendi yerel çözümleriyle karşı karşıya bırakıldığını anlattı. İçişleri Bakanı Soylu, şunları kaydetti: "Dünyadaki göç meselesini sadece Türkiye ile Yunanistan sınırı veya Türkiye ile İran sınırı arasına sıkıştırmak acizliktir. Batı, bu meseleden kurtulmak için bunu yapmaktadır. Hiçbir çözüm önerisi söz konusu değildir. Göç meselesi Afganistan'da, Suriye'de, kuzey Halep'te, Pakistan'da, Bangladeş'te, Arakan'da çözülür. Göç meselesi Orta Asya'da çözülür. Göç meselesi Türkiye'nin sınırlarında çözülmez. Eğer Türkiye'nin sınırlarında bunu çözmeye çalışan varsa, Batı bunu yapmaya çalışıyor, bunu bizim üzerimize yüklemeye çalışıyor. Bu 'mış' gibi davranmaktır." Cuma günü Macaristan'a gideceğini bildiren Soylu, Türk polisinin Macaristan sınırlarında görev yapmasına ilişkin anlaşmanın imzalanacağını belirtti. Türkiye'de yapılanları anlatan Soylu, Türkiye'nin büyük devrimlere imza attığını aktardı. Coğrafyanın, birçok ülkenin Türkiye'ye güvendiğini, inandığını ifade eden Soylu, Türkiye'nin eski Türkiye olmadığını sözlerine ekledi. Cumhurbaşkanlığı Yerel Yönetim Politikaları Kurulu Başkan Vekili Şükrü Karatepe ise yerel yönetimlerin demokrasinin mektebi kabul edildiğini söyledi. Karatepe, Türkiye'deki belediyelerin salgın döneminde dünyanın en iyi belediyeleri arasında yer aldığını belirtti. Türkiye Belediye Başkanları Birliği Genel Başkanı Hüseyin Erer, birliğin 7 Ocak 2012'de kurulduğunu söyledi. Birlikte, 1835 üye bulunduğunu hatırlatan Erer, 50 ilde temsilcilikler oluşturulduğunu dile getirdi. Görevi sonra eren ve emekli olan belediye başkanlarının özlük haklarının iyileştirilmesini talep eden Erer, belediye başkanlarının yaşadığı sorunları aktardı.

1 2 ... 7 8 9 10 11 12 13 ... 40 41