08 Mayıs Çarşamba 2024
2 yıl önce

Polonya sınırı savaş alanına döndü! Göçmenler dikenli telleri elleriyle koparıyor…

Polonya-Belarus sınırındaki göçmen krizi devam ediyor. Sayıları her gün artan ve binlerle ifade edilen göçmenler, hayatlarını Avrupa'da sürdürebilme umuduyla Polonya sınırındaki bekleyişlerini sürdürüyor. GÖÇMENLERİN JİLETLİ TELLERLE MÜCADELESİ Gruplar bir taraftan sınır kapısı bölgesindeki bariyerleri aşmaya çalışırken, diğer taraftan sınıra örülen jiletli telleri yıkmaya çalışıyor. Kameralara yansıyan ve sosyal medyada paylaşılan görüntülerde, bazı göçmenlerin tellerin bir bölümünü yıktığı görüldü. BİR BÖLÜMÜNÜ YIKTILAR Kuznica-Bruzgi geçiş noktasında yalnızca gündüz saatlerinde değil, gecenin karanlığından da faydalanan göçmenlerin telleri yıkma girişimi devam etti. Çitlerin karşı tarafında ise Polonyalı güvenlik güçleri nöbetlerini sürdürüyor.

2 yıl önce

Belarus-Polonya sınırından Avrupa'ya geçmeyi amaçlayan göçmenler, Almanya'da yaşama umuduyla sınır bölgesindeki bekleyişlerini sürdürüyor

Belarus'un Grodno şehrindeki Bruzgi sınır bölgesindeki kişilerin büyük çoğunluğu Irak'ın kuzeyinden geliyor. Vize alarak Belarus'a gelen, Avrupa'ya göçme arayışıyla bu ülkeden de Polonya'ya geçmeye çalışan kişiler, kendileri için ayrılan lojistik merkezindeki kapalı alanda beklerken ümitlerini de kaybetmiyor. Çok sayıda çocuk ve kadının aralarında bulunduğu 2 bin civarındaki kişi, ülkelerindeki zor koşullardan dolayı daha iyi bir yaşam için özellikle Almanya'ya gitme amacıyla ülkelerini terk etmiş durumda. Polonya'nın sınırlarını açarak Almanya'nın kendilerini kabul etmesini bekleyen bu kalabalık, Belarus Cumhurbaşkanı Aleksandr Lukaşenko ile Almanya Başbakanı Angela Merkel'in yaptığı telefon görüşmeleri sonrasında dikkatlerini AB'den gelecek haberlere çevirdi. Lukaşenko, Merkel'e Polonya üzerinden bir koridor açarak sınır boyundaki 2 bin civarındaki göçmenin Almanya'ya gönderilmesi konusundaki mekanizma önerisinde bulunmuştu. Merkel'in bu öneriyi Avrupa Birliği (AB) ile görüşeceği belirtilmişti. GÖÇMENLERİN GEREKÇESİ IRAK'TA YAŞAM KOŞULLARININ ZOR OLMASI Türkmenlerinden Mehmet, Kerkük'ten geldiğini ve Almanya'ya gitmek istediğini belirterek "Irak'ta bize bir şey vermeyecekler. Hakkımız yok orada. O yüzden buraya geldik." dedi. Mehmet, Irak'ın kuzeyinde Türkmenlerin ellerinden haklarının alındığına dikkat çekti. Almanya'da çalışmak istediğini anlatan Mehmet, "Orada iş var, orada çalışırız." diye konuştu. Irak'tan gelen 13 yaşındaki Fırat, Belarus-Polonya sınırına, Almanya'ya gitme hedefiyle geldiklerini söyledi. Fırat, Irak'ta yaşamanın zor, eğitimin de kötü olduğunu belirterek "Ben büyüyünce ne olacağım diye düşününce korkuyorum Irak'ta. Buraya Almanya'ya gitmek için geldim. Hedefim büyüyünce doktor olmak. Irak'ta bizim hakkımızı yiyorlar." diye konuştu. Polonya sınırına yakın ormanlık alanda 20 gün beklediklerini hatırlatan Fırat, "Irak'a gitmek istemiyoruz. Biz Almanya'ya gitmek istiyoruz. Okumak istiyoruz, bir yerimiz olsun istiyoruz." dedi. Irak'ın kuzeyinden gelen Royal Abdulvahid Ahmed, Almanya'ya veya Avrupa ülkelerinden birine gitmek istediğini belirterek "Çünkü benim ülkemde hayat yok." dedi. Ahmed, 10 gün ormanda sınır boyunda yaşadığını ifade ederek kendileri için ayrılan kapalı alanda uyuyabildiğini dile getirdi. Göçmenlerden Iraklı Süleyman da Belarus-Polonya sınırında Almanya'ya gitmek için beklediklerini ifade ederek "Çalışmak için, iyi bir gelecek, iyi bir iş için Almanya'ya gitmek istiyoruz. Benim bütün ümidim bu." diye konuştu. Ülkesinde iyi bir gelecek göremediğini anlatan Süleyman, sınırdaki bekleyişleri esnasında herhangi bir planı olmadığını, geleceklerini Almanya ve Avrupa'nın bildiğini ifade etti. Süleyman, Avrupa'nın kendilerine yardım etmesi halinde iyi bir geleceğe, ümide ve hayale sahip olacağını dile getirdi. Irak'tan Belarus'a gelerek Avrupa'ya gitmek isteyen Muhammed de Irak'ta yaşamak için yeteri kadar para kazanamadıklarını anlattı. Muhammed, "Orada verilen 300-400 dinarla ailemizi geçindiremiyoruz. Sekiz kişiyiz ve kirada kaldığımız için tahammül edemedik." dedi. Suriye'nin Humus şehrinden gelen Yusuf Maruf da Almanya'ya gitmek istediğini belirterek "Suriye'de evimiz yok. Orada hayat kötü. Benim Almanya'ya gitmem lazım. Ardından ailem Almanya'ya gidecek. Çünkü Suriye'de hayat yok." diye konuştu. Belarus-Polonya sınırında 8 Kasım'dan bu yana Avrupa'ya göçme arayışıyla çoğunluğu Irak ve Suriye'den gelerek Belarus üzerinden Polonya'ya geçmeye çalışan kişiler, ormanlık alanda kendi kurdukları kampta ve sınır önünde bekleyişini sürdürüyordu. Bir süre önce bu kişiler sınır boyunda kurdukları kampı tamamen boşaltarak Belarus hükümetinin bölgedeki hazırladığı kapalı alana geçmişti.

2 yıl önce

Türk Kızılay Genel Başkanı Kerem Kınık: Belarus-Polonya sınırındaki göçmenlere yardıma hazırız

Türk Kızılay Genel Başkanı Kerem Kınık, bazı programlara katılmak üzere geldiği Kırklareli'nde, Kızılay'ın, insan onurunu korumaya ve insanların temel ihtiyaçlarını desteklemeye kendisini adamış bir hareket olduğunu söyledi. Ulusal ve uluslararası alanlarda insanlara yardım ulaştırmaya çalıştıklarını anlatan Kınık, "Afganistan'da, Suriye'de, Somali'de, Güney Sudan'da, Senegal'de dünyanın pek çok farklı coğrafyasında, Balkanlar'da, Bulgaristan'da, Bosna Hersek'te, Yemen'de, 18 ülkede Kızılay'ımızın daimi delegasyonları insani operasyonlar yapıyor. Bunların pek çoğu çatışma ve afet bölgeleri. Bu bölgelerde insanlara koruma sağlamaya, insani destek vermeye gayret ediyoruz. Geçen yıl 20 milyonu aşkın insana ulaşmıştık. Bu sene bu sayının daha da fazla olacağını düşünüyoruz." diye konuştu. Kınık, çatışmaların, savaşların, afetlerin, kuraklığın veya yoksulluğun yaşandığı bölgelerdeki faaliyetlerinin devam ettiğini belirterek, küresel büyük krizler ve insanı odağa almayan politikalar nedeniyle dünyadaki sorunların arttığına dikkati çekti. Silah zoruyla evlerini terk eden insan sayısının 80 milyonu geçtiğini aktaran Kınık, "Ekonomik anlamda göç eden insan sayısı 250 milyonu aştı. Bu süreç artarak devam edecek gibi duruyor. Bizim, insancıl aktörlerin bu anlamda faaliyetlerini artırması ve uluslararası dayanışma sergilemesi gerekiyor." dedi. "BELARUS-POLONYA SINIRINDAKİ GÖÇMENLERE YARDIMA HAZIRIZ" Kınık, Kızılay olarak Belarus-Polonya sınırından Avrupa'ya gitme arayışındaki kişilere yardım etmeye hazır olduklarını dile getirdi. Düzensiz göç sorununun pek çok ülkede yaşandığına işaret eden Kınık, şunları kaydetti: "Özellikle Belarus ve Polonya sınırında yaşanan düzensiz göç hareketlerinde insan onuruna yakışmayan birtakım manzaralarla karşı karşıya kalıyoruz. Bizzat Belarus'a giderek, Belarus Kızılhaç'ımıza desteklerimizi ifade ettik. Bu konuda kendilerine tecrübelerimizi Avrupa Birliği ile paylaşabileceğimizi ve Avrupa'daki ulusal cemiyetlerle paylaşabileceğimizi ifade ettik. Şu anda o bölgede yaşanan dram için bir yardım paketi hazırladık. Tırlarımız hazır bekliyor. O bölgede soğuktan etkilenen, özellikle çocuklara, kadınlara ve yaşlılara acil korunma sağlanması bekleniyor. Bir taraftan Belarus Kızılhaç'ına, bir taraftan Polonya tarafına bu konuda elimizi uzatıyoruz." Düzensiz göçmenlere ayrım gözetmeksizin kucak açmak istediklerini vurgulayan Kınık, "Burada Avrupa Birliğinin de özellikle kendi göç mevzuatına ve evrensel insani perspektife uygun davranmasını bekliyoruz. Biz de elimizden geldiği kadar yaşanan süreçlerde bu insanlara destek olmaya çalışacağız." ifadelerini kullandı.

2 yıl önce

UND: Türk polisi, Macaristan'da Türk tırlarını kaçak göçmenlerden koruyacak

UND açıklamasında, Türk ihracat yüklerini taşıyan nakliyecilerin, kaçak göçmenlerin Sırbistan ve Macaristan gibi ülkelerde tırlara kaçak binmesi nedeniyle büyük zorluklar yaşadığı ve para cezalarıyla karşılaştığı aktarıldı. Açıklamada, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun, "sorunun çözümü ve yaşanan vakaların önüne geçmek için başlatılan Dostluk Yolu Projesi kapsamında Macar hudut kapılarında Türk polisinin görev yapmaya başladığını" açıkladığı hatırlatıldı. Söz konusu gelişmenin sektör için büyük bir müjde olduğu belirtilen açıklamada, "Sayın Bakanımıza, uluslararası kara yolu taşımacılarının en büyük sorunlarından biri olan ve firmalara büyük bir operasyon ve mali külfet getiren kaçak göçmen sorununa getirdiği bu çözüm için sektörümüz adına minnetlerimizi sunuyoruz." ifadesi kullanıldı. Karar ile uluslararası kara yolu taşımacılığı faaliyeti gerçekleştiren Türkiye tırlarının taşımalarını sorunsuz gerçekleştirebileceği aktarılan açıklamada, kararın aynı zamanda Türkiye'nin ihracat hedeflerine daha hızlı ulaşması için önemli bir adım olduğu vurgulandı. Açıklamada, 2019 yılında "Sıla Yolu Projesi" kapsamında Sırbistan'ın sınır kapılarında Türk polisinin göreve başlaması ile kaçak göçmenlerin Türkiye tırlarına binmesinin engellendiği, birçok farklı konuda Türk araçlarına destek verildiği, bu sayede 50 binden fazla Türk tırının geçişlerini sorunsuz şekilde gerçekleştirdiği kaydedildi. Açıklamada, "Proje kapsamında ilk etapta 25 Türk polisinin de ülkemizin Avrupa'ya ihracatında ana güzergah olan Macaristan'ın Romanya ve Sırbistan sınır kapılarında göreve başlamasıyla birlikte ülkemiz ihracatının sorunsuz taşınmasını teminen çok önemli bir iş birliğine imza atılmıştır." denildi.

2 yıl önce

Fransa’da polis çadır kuran düzensiz göçmenlere saldırdı! Human Rights Observers görüntüleri paylaştı..

Fransa’nın kuzeyindeki Calais kentinde polisin düzensiz göçmenleri çadırlarından çıkararak kovaladığı anlar görüntülendi. İnsan Hakları Gözlemcilerinin (Human Rights Observers) Twitter hesabından paylaşılan düne ait görüntülerde, Fransız polisleri Calais’de çadır kuran düzensiz göçmenleri tahliye etmek için göz yaşartıcı gaz kullandı.Göçmenleri çadırlarından çıkmaya zorlayan polisler, yaklaşık 30 çadır ve 5 tenteye el koydu. Göçmenlerin yaşadığı yere galoşla girdiler Görüntülerde bazı çevik kuvvet polislerinin, sığınmacıların yaşadığı alana galoşla girmesi de dikkati çekti. Polisler görüntü alan İnsan Hakları Gözlemcilerini de tartakladı. Calais kentinde daha önce de İngiltere'ye geçmek için bekleyen düzensiz göçmenlerin yaşadığı çadırları, polisler ve alandaki diğer yetkililerin bıçaklarla kestiği anlar görüntülere yansımıştı. Söz konusu görüntüler insan hakları savunucularının tepkisine neden olmuştu.

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Geri itme hadiselerine ve göçmenlere yönelik uluslararası hukuku ayaklar altına alan uygulamalara son verilmesi şarttır."

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları şu şekilde: Pazartesi sabahı hayatını kaybeden AP Başkanı Sassoli'nin vefatı nedeniyle sizlere de baş sağlığı diliyorum. Geçen sene güvenlik algısının değiştiği bir döneme şahitlik ettik. Geleneksel tehditlerin yanı sıra salgın hastalıklar, terör gibi asimetrik meydan okumaya maruz kaldık. Son asrın en büyük sağlık krizi diye nitelenen bu salgında paylaşma geri plana itilirken birçok ülke içe kapanmayı tercih etti. Aşıya adil erişimde yaşanan adaletsizlikler de günden güne artarak devam ediyor. ATTIĞIMIZ TÜM ADIMLARA AB TARAFINDAN BEKLEDİĞİMİZ KARŞILIĞI GÖREMEDİK Salgına bağlı ortaya çıkan olumsuz iklimden AB de etkilenmiştir. Birliğin geleceğine dair Brexit süreci ile alevlenen tartışmalar salgınla birlikte yeni bir boyuta taşındı. Ortak göç politikası oluşturulması, yabancı karşıtlığı, İslam düşmanlığı başta olmak üzere pek çok sorun karşısında AB kayda değer adım atamadı. Diyalog ve diplomasiden yana çaba gösterdik. İklim, güvenlik, göç alanlarında toplantılar gerçekleştirdik. Attığımız tüm adımlara AB tarafından beklediğimiz karşılığı göremedik. Bize karşı oyalama taktikleri uygulandı. Esas hesaplanması gereken birliğin iradesinin bir kaç devlet tarafından esir alınmış olmasıdır. İletişim ve ulaşım imkanlarının genişlediği dönemde insan hareketliliği de artmaktadır. Avrupa ve Türkiye'nin çevresinde yaşanan krizler çözülmedikçe göç baskısının durmasını beklemek gerçekçi değildir. Türkiye olarak politikalarımızı bu hakikatler ışığında geliştiriyoruz. Türkiye'nin terörden arındırdığı bölgelerde bugün 4 milyonun üzerinde Suriyeli hayatlarını idame ettiriyor.  TÜRKİYE'NİN ÇABALARI OLMASAYDI SURİYE VE AVRUPA ÇOK FARKLI BİR MANZARA İLE KARŞI KARŞIYA KALACAKTI Türkiye buradaki varlığı ile yeni göç dalgalarının da önüne geçmektedir. Şayet Türkiye'nin çabaları olmasaydı Suriye ve Avrupa çok farklı bir manzara ile karşı karşıya kalacaktı, göç krizi daha fazla derinleşecekti. Türkiye göç krizi ile mücadelesinde AB'den anlamlı bir destek alamadı. AB, Suriyelilere yasal göç yollarını açan programı hayata geçiremedi. Avrupa'nın katkı vermediği iskan ve altyapı projelerini milletimizin desteği ile kendimiz hayata geçirdik. Göç konusunda AB'den beklentimiz sadece adil yük ve sorumluluk paylaşımından ibarettir. Geri itme hadiselerine uygulamalara da son verilmesi şarttır. Ege'de müessif olaylarla ilgili Avrupa'dan daha vicdanlı sesler yükselmesini bekliyoruz. 18 Mart mutabakatı göç alanında işbirliği yanında Türkiye - AB ilişkilerinde 5 alanda daha somut ilerlemeler sağlamayı hedefliyor. Vize serbestisi Turizm ve ticaret yanında Türkiye'nin tam üyeliği yönündeki ön yargıları kırmaya da katkı sağlayacaktır. Sürecin siyasi saiklerle engellenmesi tüm taraflara zarar veriyor. AB'nin 2022 yılında stratejik miyopluktan kurtularak Türkiye ile ilişkilerin geliştirilmesinde daha cesur davranmasını bekliyoruz.  Bazı üyelerin Türkiye ile pronlemlerini birlik koridorlarında çözme çabasından vazgeçmesi gerekiyor. YUNANİSTAN'LA GERİLİMİN DÜŞMESİ İÇİN BÜYÜK ÇABA GÖSTERDİK Geçen sene Yunanistan'la gerilimin düşmesi için büyük çaba gösterdik. İki komşu ülke olarak doğrudan ve yapıcı diyalogla aramızdaki meseleleri halledeceğimize inanıyorum. Türkiye'nin Kıbrıs meselesindeki duruşu nettir. Rumlar, kendilerini adanın tek sahibi olarak gören zihniyetten bir türlü kurtulamadı. Kıbrıs meselesinin çözümü için Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile çaba harcamaya devam ediyoruz. AB açısından samimi bir muhasebe yapma vakti gelmiştir. AB çözüme katkı yapmak istiyorsa 2004'te verdiği taahhütleri yerine getirmeli. Diğer türlüsü yeni bir oyalama, enerji israfından  başka anlam ifade etmeyecektir. TÜRKİYE, AB TAM ÜYELİK HEDEFİNE BAĞLIDIR Yarım asırdan fazla süredir AB'ye üyelik için çaba harcıyoruz. 20 yıllık zaman diliminde Avrupa'da sayısız liderle konuştum. Tam üyelik yolunda attığımız adımların nasıl engellendiğini bizzat gördüm. Coğrafi, tarihi, beşeri olarak Avrupa kıtasının bir parçası olan Türkiye, AB tam üyelik hedefine bağlıdır. AB bizim için stratejik önceliğimiz olmayı sürdürüyor. Yapılması gereken asıl husus, AB'nin Türkiye'nin üyelik sürecine dair adil davranmasıdır. Bosna Hersek'teki siyasi krizin çözümü noktasında yoğun çaba gösteriyoruz.  Azerbaycan'ın topraklarını işgalden azat etmesiyle Kafkasya'da yeni bir döneme girdik. Ermenistan'la normalleşme sürecini başlattık. Ermenistan'ın Azerbaycan'la olumlu ilişki kurması önem taşıyor. AB, Suriye meselesine sadece göç perspektifinden yaklaşmak yerine siyasi sürecin ivme kazanması somut adım atmalıdır. Libya'da seçimler kalıcı istikrara katkı sağlayacak şekilde yapılmalıdır.  İŞBİRLİĞİ VE DİYALOG ÇAĞRISI Türkiye 2022 yılında da girişimci ve insani dış politikasıyla daha adil bir dünya hedefi yönünde gayretlerini sürdürecektir. Müzakere eden aday ülke olarak AB ile işbirliğimizi ve diyalogumuzu güçlendirmeye hazırız. Önyargılar veya korkular yerine uzun vadeli stratejik bir bakış açısıyla hareket edilmesi ortak menfaatimizedir. Sizlerden Türkiye - AB münasebetinde yeni bir sayfa açılmasına destek olunmasını bekliyorum.  

2 yıl önce

Edirne Valiliği: Yunanistan tarafından itilen ve donarak vefat eden göçmenlerin sayısı 16 oldu

Dün Yunanistan tarafından geri itilen ve donarak vefat eden göç sayısının 12 olduğunu açıklayan Edirne Valiliği’nden bugün, “Bölgede yapılan arama, tarama faaliyetleri sonrasında maalesef 4 göçmenin daha cansız bedenine ulaşılmıştır.” yapıldı.

2 yıl önce

Yunanistan'ın düzensiz göçmenleri "ölüme itmesine" uluslararası tepki, dolaylı ve sınırlı oldu

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiserliği (OHCHR) Sözcüsü Liz Throssell, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Göçmen ölümlerine ilişkin raporlar gerçekten çok üzücü ve ilgili makamlar tarafından acilen araştırılmalıdır. Burada yaşananlar hakkında doğrudan bir bilgimiz yok. Ancak, bildiğiniz gibi, BM İnsan Hakları Ofisi, devletlerin uluslararası sınırlarında yargı yetkisini kullanma hakkına sahip olduğunu ancak bununla beraber, bunu insan hakları yükümlülükleri ışığında yapmaları gerektiğini defalarca vurguladı." ifadelerini kullandı. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) Sözcüsü Shabia Mantoo da düzensiz göçmenlerin donarak ölmesini "yürek parçalayıcı" olarak niteledi. Sözcü Mantoo, "Haberler karşısında şoke olduk ve derin üzüntü içindeyiz." ifadesini kullandı. Mantoo, Yunanistan'da yaşanan olaya ilişkin ilgili tüm taraflarla konuyu takip ettiklerini belirterek, "Acil bir soruşturma çağrısında bulunuyoruz. Mülteci ve göçmenlerin hayatlarının, haklarının, güvenliklerinin ve esenliklerinin korunmasını ve ilk sıraya konulmasını sağlamaya yönelik çağrımızı yineliyoruz." dedi. BM'ye bağlı Uluslararası Göç Örgütü'nün (IOM) Sözcüsü Safa Msehli de dehşete düştüklerini belirtti. ALMANYA'DAN OLAYIN AYDINLATILMASI ÇAĞRISI Almanya Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, Alman hükümetinin Yunanistan-Türkiye sınırındaki ölüm haberlerinin, Alman hükümeti tarafından endişeyle not edildiği belirtilerek, "Olayın ayrıntılarının açıklığa kavuşturulması önem taşımaktadır." ifadesine yer verildi. Açıklamada, prensip olarak, her türlü sınır korumanın her koşulda insani standartları karşılaması ve uluslararası ve Avrupa hukukunun geçerli hükümlerine uygun olmasının merkezi öneme sahip olduğu kaydedildi. AB, DURUMUN SORUŞTURULMASINI İSTEDİ AB Komisyonu sözcülerinden Anitta Hipper, günlük basın toplantısında, düzensiz göçmenlerin hayatını kaybetmesinden derin üzüntü duyduklarını söyledi. "Doğruluğu teyit edilirse bu tür muameleler hoş görülemez." diyen Hipper, AB Komisyonunun İçişlerinden Sorumlu Üyesi Ylva Johansson'un Yunanistanlı muhatabıyla yakın temasta olduğunu belirtti. Hipper, "konuyla ilgili yakın temasın ne anlama geldiği" sorusu üzerine, Johansson'un Fransa'da düzenlenen gayriresmi AB Adalet ve İçişleri Bakanları Konseyi Toplantısı sırasında Yunanistan Göç ve İltica Bakanı Notis Mitarakis ile olayı anlamak üzere konuştuğunu ifade etti. Toplantının ardından Johansson, "Göçmenler muhtemelen AB'ye girmeye çalışırken hayatını kaybetti. Bu konuyu burada bulunan Yunan bakana açtım. Konuyla ilgili bilgisi olup olmadığını sordum. Çok az bilgisi vardı. Ama bildiği kadarıyla göçmenlerin Yunanistan sınırına doğru gelmediklerini söyledi. Durumu soruşturmalıyız ve daha fazla şey öğrenmeliyiz." dedi ve şöyle devam etti: "Evet, sınırlarımızı korumalı ve düzensiz varışları önlemeliyiz. Ama aynı zamanda bunu değerlerimize uygun şekilde yapmalı ve iltica başvurusu hakkını korumalıyız. Çok fazla insan ölüyor." YUNANİSTAN İNKAR EDİYOR Mitarakis, Johansson ile görüşmesinin ardından açıklama yaparak, "Avrupa sınırlarını geçmeye çalışırken insanların hayatlarını kaybettiği trajik olay hakkında Türk yetkililerin yaptığı açıklamalar kabul edilemez. İllegal geçişleri engellemek, Türkiye'nin sorumluluğudur." diye konuştu. Yunan bakan olay günü yaptığı yazılı açıklamada da "Olayın arkasındaki gerçeğin, mevkidaşım Soylu'nun açıkladığı yalan propaganda ile hiçbir ilgisi yoktur." ifadesini kullanmıştı. Söz konusu göçmenlerin hiçbir zaman Yunanistan sınırına ulaşmadığını ileri süren Mitarakis, "Sınıra ulaştıkları ya da Türkiye'ye geri itildiklerine dair şüpheler tamamen asılsızdır." iddiasında bulunmuştu. 19 DÜZENSİZ GÖÇMEN YAŞAMINI YİTİRMİŞTİ Edirne'nin Paşaköy köyü Mandakoru mevkisinde önceki gün donarak ölen 11 düzensiz göçmenin cansız bedeni bulunmuştu. Hastaneye kaldırılan 1 düzensiz göçmen de müdahaleye rağmen kurtarılamamıştı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, donarak hayatını kaybeden göçmenlerin ayakkabıları ve elbiselerinin çıkarıldığını, Yunan sınır birlikleri tarafından geri itildiğini ifade etmişti. Ekipler aynı bölgede dün de donarak ölen 7 düzensiz göçmenin cansız bedenini bulmuştu.

1 2 3 4 5 6 7 8