29 Nisan Pazartesi 2024
1 yıl önce

Başörtülü hakimden rahatsız olan CHP'li Sağlar kendisiyle çelişti: Kadınların giyimine karışan sorunludur

CHP'li Fikri Sağlar, geçtiğimiz aylarda katıldığı bir televizyon programında başörtülü hakim ve savcılar hakkında "Türbanlı hakim karşısına gittiğimde adaleti savunacağı konusunda kuşkum var. Bazıları militanca ve ideolojik takıyor. Bununla mücadele edilmeli" ifadelerini kullanmış ve büyük tepki çekmişti. Sağlar, bugün sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla, geçmişteki ifadeleriyle çelişti. "KADINLARIN GİYİMİNE KARIŞAN SORUNLUDUR' Twitter hesabından paylaşımda bulunan CHP'li Sağlar, "Kadınların giyimine karışanlar psikolojik sorunludur." dedi. Sağlar'ın bu paylaşımının altına yorum yapan kullanıcılar, eski sözlerinin yer aldığı görüntüleri hatırlatarak yaşanan çelişkiye dikkat çekti.

1 yıl önce

Sedat Peker'in FETÖ'ye 'zarif' selamı: Hiçbir cemaati hedef almadım hakim bey

Bir dönem yurtdışından MOSSAD kontrolünde attığı videolarla konuşulan Sedat Peker'in Ergenekon tertibi dönemindeki tutumu gündemde. Konu, bir Twitter sohbetinde Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'in “Sedat Peker'in Ergenekon davasındaki savunmasını okursanız orada Fetullah Gülen'e zarafetli selamları, göndermeleri olduğunu görürsünüz.” sözleri üzerine konuşulmaya başlandı.  FETÖ'nün devleti tamamen ele geçirmek için kurduğu kumpaslardan Ergenekon'da, suçlamalara dayanak için organize suç örgütü elebaşı Sedat Peker gibi isimler dosyaya monte edilmişti. Ergenekon duruşmalarında Vatan Partililer en baştan itibaren dosyanın bir ABD/FETÖ tertibi olduğunu, Vatan Partisi'nin, TSK'nın, yurtseverlerin hedef alındığını açıkladı. Hem diğer sanıkları hem Türk kamuoyunu uyardı. Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, FETÖ'cü hakimlerin yüzüne “Bizim çıktığımız koğuşlara siz gireceksiniz” dedi. Öyle de oldu. Peker'in davadaki savunmalarında FETÖ'den bahsetmemesi bütün sanıkların dikkatini çekti. Kumpas suçlamalarına herhangi bir mahkemede yargılanır gibi yanıtlar verdi. FETÖ'ye dokunmadı. Aksine, yaptığı hiçbir çalışmanın 'herhangi bir cemaati' hedef almadığını üzerine basa basa söyledi.  Peker, Ergenekon davasında 22 Nisan 2013'te esasa ilişkin son savunmasını yaptı. Hakkındaki suçlamalardan biri 'Öztürkler' isimli haber sitesini 'Ergenekon terör örgütü' amaçları doğrultusunda kurduğuydu. Savunmasında böyle bir örgütün varlığını reddetmeyerek heyete mesaj veren Peker, bir anlamda davayı meşru saydı. Sadece 'Ak Parti ya da herhangi bir dini cemaatle ilgili aleyhe haber olmadığını' söyledi. Böylece tertibin sahibi olan 'cemaate' selam yolladı. 'SAÇ TELİ KADAR MÜMKÜN DEĞİL' Hatta tezini şöyle savundu: “Sayın başkanım mesela şöyle bir şey olmuş olsa 10 sene sonra diyelim ki, Ak Parti iktidardan gitse fikirleri çok sert olan, uçlarda dolaşan bir partiler diyelim ki iktidara gelmiş olsa, deseler ki 'Ya Sedat Peker sen bir tane internet sitesi açmışsın. Sen bu internet sitesinde neden hiç Ak Parti ile ilgili cemaatlerle ilgili veya milliyetçi muhafazakar dünya görüşüne sahip insanlarla ilgili 8, 10 senede Allah rızası için bir tane insan aleyhte haber yapmaz mı deseler... Bu belki kanuni değildir, bu da vicdani değildir ama bir saç teli kadar insan düşünür ya der ki; e böyle bir soru sorulabilir der. Ama biraz önce anlatmış olduğum Sayın Savcılarımızın mütalaaya Öztürkler internet sitesinin suçlayıcı amaçla koyması inanın ki efendim saç teli kadar bile mümkün değildir.” 'BALYOZCULAR GİBİ DEĞİLİM' ŞERHİ 27 Ocak 2012 tarihli, tutuklandığı duruşmada da, mahkeme heyetini cemaatlere asla karşı olmadığı konusunda ikna etmeye çalışıyor. Peker, “Saygıdeğer Başkanım, bizim burada yargılanmış olduğumuz terör örgütü amaç olarak ihtilale zemin hazırlamak, ihtilal gerçekleştikten sonra da dindar, inançlı kesime yönelik bu ihtilalin olması yönünde kamuoyunda bir algı var ve bu şekilde kabul ediyor.” diyerek Balyoz davasındaki sözde darbe belgelerinden örnekler veriyor. Peker böyle bir 'yapının' içinde olamayacağını “Saygıdeğer Başkanım 1980 senesinin sonlarında cennet mekan Seyit Raşit Muhammed Erol Hocamızın Adıyaman’dan Ankara Pursaklar’a geldiğine daha orda ki külliye inşaatı başlamadan hayır duasını almak için ziyaret etmiştik, tövbe almıştık.” örneğiyle anlatıyor. 'CEMAATLERİN HİZMETLERİYLE İLGİLİ OLUMSUZ DÜŞÜNCEM YOK' Peker'in FETÖ ile özdeşleşen 'hizmet' kavramına gönderme yapması da dikkat çekiyor: “İddia edilen böyle bir yapının mana aleminde bakıldığında, benim üyesi olabilmem ne akla, ne mantığa ait değildir. Saygıdeğer Başkanım, daha öncede söylemiştim; huzurda bulunan sanıkların birçoğu ayrı ayrı dünya görüşüne sahip insanlar. Yani burada söylenen bir şey bir kişi tarafından bu şekilde algılanmayıp sanki bütün sanıkların ortak fikriymiş gibi algılanıyor. Mesela hayata bakış açılarından dolayı bazı sanık arkadaşlar dini cemaatlerle veya bu cemaatlerin hizmetleriyle ilgili olumsuz düşünceleri olabiliyor. Ancak şahsımın ve burada bulunan başkaca başka bazı sanık arkadaşlarımızın bu yönde bir düşüncesi yoktur. Bunu söylememin sebebi davamızla ilgili olmasa da sadece şerh olarak düşmektir. KAMERA KARŞISINDA 'EFELENDİ': FETÖ'CÜLERİN ÖNÜNDE SÜT DÖKMÜŞ KEDİ Peker'in Ergenekon duruşmalarında FETÖ'cü hakimler karşısındaki saygılı duruşu ile son günlerde gündeme gelen videolarındaki tavır farkı dikkat çekiyor. Duruşmalarda 'sayın', 'saygıdeğer', 'efendim' kelimelerini dilinden düşürmeyen Peker, takım elbisesi ve kıravatıyla sakin bir uslupla hakkındaki suçlamalara yanıt veriyor. 'AYRİYETEN SAYGIYI HAK EDEN İNSANLARSINIZ' Peker 21 Mayıs 2009 tarihli duruşmadaki savunmasında FETÖ heyetine övgüler diziyor: “Şimdi efendim dikkat ederseniz hem ben hem diğer sanıklar sizin karşınıza geldiğimiz zaman mütemadiyen kıyafetimize, konuşmalarımıza, hitabetimize, davranışımıza dikkat ediyoruz çünkü siz kanunu temsil ediyorsunuz, siz kanun adamısınız. Şahsınız ayriyeten saygıyı hak eden insanlarsınız. Kanun ne demiş, emir vermiş; 'Sedat Peker huzura getirilsin.' Geldik huzurdayız diyebilecek bir şeyimiz yok.” Peker savunmasını şu nazik ve düşünceli üslupla bitiriyor: “Savunmamı bu şekilde efendim sonlandırıp yüksek mahkemenizin, sayın savcılığın ve diğer sanıkların soracağı sorular varsa onlara da hazır olduğumu saygılarımla arz ediyorum.” 'SAYIN SAVCILIK DEDİYSE DOĞRUDUR' FETÖ'cü savcı Mehmet Ali Pekgüzel, savunmasının ardından Peker'e sorular yöneltti. Sorulardan biri Veli Küçük'ün ajandasında bulunduğu iddia edilen notlardı. Bunun üzerine bazı açıklamalar yapan Peker önce itiraz etmeye çalışıp sonra savcılığa hak veriyor: “Yani bunların terör örgütü kapsamında değerlendirilmesini ben kendimce doğru bulmuyorum. Ama tabi sayın savcılık böyle buluyorsa doğrudur, o şekilde kabul görmüştür.” AYDINLIK GAZETESi 90'LARDAN BERİ İŞARET EDİYOR Aydınlık 18 Şubat 2001'de 'İhaleler, akrabalıklar, Yılmaz, Peker' başlıklı haberinde Sedat Peker'in ilişkilerini yazmıştı. Haberde Aydınlık'a bilgi veren bir kaynak Peker'in Fetullah Gülen ve Mesut Yılmaz'a yakınlığına dikkat çekiyor: “Peker, Fethullah Gülen'e de Mesut Yılmaz'a da yakın durmaya özen gösterdi. Fethulah Gülen'in Emniyet'teki adamlarından çok kolaylık gördü. Karşılığında da onları, Antalya'daki yazlıklarında ağırladı. Yaz tatilini Peker'in villalarında geçiren çok emniyetçi vardır.” Haberin ardından Peker, Aydınlık'a açıklama gönderdi. Haberdeki bazı iddiaları yalanladı. Yalanlamalar içinde Fetullah Gülen ve FETÖ emniyetçileri hakkındaki bilgiler yoktu. Aydınlık 19 Temmuz 1998'de de Peker'in dershane ve özel okul işleterek imaj düzeltme çabalarını kapak yaptı. Haberde, Peker'in satın aldığı Yunus Emre Koleji'ne Fetullahçıları öğretmen aldığı, bunun üzerine öğrenci sayısında da düşüş yaşandığı anlatıldı. 'ZAMAN GAZETESİ'Nİ BELİMİZİN ALTI HİZAYA KOYMAZDIK' Suç örgütü lideri Sedat Peker’in video yayınlamaya başladıktan sonra kapatılan kişisel internet sitesinde, FETÖ’ye yönelik yazısı olduğu ortaya çıktı. Peker yazısında bir dönem sırf Fetullah Gülen’in yazıları çıkıyor diye Zaman Gazetesi'ni bel altında hizaya koymadıklarını söyledi. Peker bir dönem sahip olduğu Ses Dershanesi ve Yunus Emre Koleji'nde FETÖ'cü öğretmenleri çalıştırdığını da burada itiraf etti. Yazıdan bazı bölümler şöyle: “Paralel yapıya gönül vermiş bazı genç arkadaşlarımız, benim geçmiş yıllardaki hizmet hareketine yakın olduğuma inanmadıklarını söyleyerek böyle bir şeyi kanıtlarsam hizmet hareketinden ayrılacaklarını söylemişler. (...) Benim hizmet hareketine sevgi duyduğum destek verdiğim yıllarda, son yıllardaki gibi cemaate zenginlik ve makam bulaşmamıştı. “Ayrıca şimdi hatırladığımda kendimize kızdığım ve güldüğüm birçok saçma huyumuz da vardı. Biz Fethullah Gülen'in Zaman Gazetesi'nde her gün farklı isimlerle yazılar yazdığını bildiğimizden, biz Zaman Gazetesi'ni belimizin altında hizaya koymazdık. Biz hizmet hareketini ve onun liderini bir gün Birleşik Türk Devletleri’ni kuracak kadroları yetiştiren bir cemaat olarak görüyorduk.   'KORUMAMI ÜZERLERİNDEN EKSİK ETMEDİM' “Yaşıtlarım henüz üniversite öğrencisiyken ben Yunus Emre kolejlerinin, Ses dershanelerinin sahibiydim. Her iki eğitim kurumunda olan öğretmenlerin profili incelendiğinde yarısının ülkücü, yarısının da cemaat kökenli olduğu görülecektir. 1990’lı yıllarda hizmet hareketinin hem burs, hem kurban, hem de himmet toplantılarına benim adıma katılanlar, genç iş adamları arasında her zaman birinci olurlardı. Toplantılara katılan arkadaşların benim adıma katıldığını zaten üst kademenin hepsi biliyordu. Sadece bunlar mı? Sokaklarda ve mekanlarda rahat bir şekilde tebliğlerde bulunabilsinler diye korumamı hiçbir zaman üzerlerinden eksik etmedim.” ÖRGÜTÜN DERGİSİ AKSİYON’A RÖPORTAJ Peker'in FETÖ'nün dergisi Aksiyon'a röportajı da dikkat çekici. 11 Nisan 2011 tarihli röportaj beklenmedik bir isim üzerinden 2019'da gündeme geldi; FETÖ'cü Adem Yavuz Arslan. Röportaj Peker'in, Ergenekon davasında tutuksuz, hakkındaki diğer davalarda tutuklu yargılandığı dönemde yapıldı. Dergi'ye avukatı aracılığıyla yanıt gönderdi. Röportajı yapan da 15 Temmuz'dan sonra FETÖ'den tutuklanan ve hapis cezası alan Haşim Söylemez... SICAK YORUMLAR Röportajın girişinde Söylemez'in Peker hakkında övgü dolu ifadeleri yer alıyor: “Sedat Peker, ‘yeraltı dünyası’ ile özdeşleşmiş isimlerden biri. Yakınlarına göre o ‘iyi kalpli bir baba’. Bu yüzden, ‘Reis’ lakabının, milliyetçi duruşundan ziyade muhtaçların yardımına koşmasından kaynaklandığı söylenir. Peker, genç yaşına rağmen ‘başından büyük’ işlere bulaştı. (...) Cezaevi sürecinin hayatını ciddi anlamda değiştirdiğini söylüyor. Zamanında yanlışlar yaptığını, hatta bazen şımardığını kabul edip artık aynı hataları tekrarlamayacağını vurguluyor. “Satır aralarında iç muhasebesine dair bilgiler verirken, bazı kritik olaylara da ışık tutuyor. Bunların başında Devrimci Karargâh davasında yargılanan eski emniyetçi Hanefi Avcı hakkında söyledikleri geliyor.” 'TUTUKLAMALARI GERÇEKTEN ÖNEMLİ BULUYORUM' Peker “Ergenekon davasına nasıl bakıyorsunuz? Bu dava Türkiye için bir avantaj mı dezavantaj mı?” sorusuna şu yanıtı verdi:  “Gelişmiş tüm ülkelerde bu tip dava süreçleri yaşanmış. Bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde bu davaların yaşanması kaçınılmaz. Son zamanlardaki tutuklamaları gerçekten önemli buluyorum. Gazeteci kisvesi altında kitleleri birbirlerine düşman etme ve ülkeyi yaşanmaz hâle getirme amacı taşıyan bürokrat ve gazetecilerin tutuklanmalarını gerçek dava olarak görüyorum. Şunu unutmamalıyız; elinde silah olan biri en fazla 5-10 kişiyi öldürebilir. Ancak elindeki kalemini silah olarak kullanan kişi kitleleri birbirine düşman edip birçok kişinin ölümünden sorumlu olabilir.” 'MİSAFİR SANIĞIM' “Ergenekon İddianamesi’nde size yöneltilen suçlamalar hakkında ne diyorsunuz?” sorusu üzerine “Dava devam ettiği için buna cevap vermem hukukken doğru olmaz. Ancak bütün herkesin ortak görüşü davaya hasbelkader takıldığım yönünde. Ben kendimi bu davada misafir sanık olarak görüyorum.” diyor. 'MAHKEMEDE ANLATACAĞIM' Sonrasında eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı ile ilgili iddialarda bulunan Peker, Avcı'nın kendisine bazı itirafçıları teslim ettiğini, onların kirli işlerde kullanıldığını öne sürdü. Peker “Tüm bunları ve başka birçok şeyi mahkemede anlatacağım. Savcılık da üzerine düşeni yapacaktır.” dedi. “Ergenekon savcısına bilgi vermek istediğiniz doğru mu? Bu bilgilerin muhtevası nedir?” sorusu üzerine Peker şunları söyledi: “Hanefi Avcı ve itirafçı ekibiyle ilgili mahkemede açıklamalarda bulunacağım. Zaten savcılığın bunun üzerine otomatik olarak harekete geçeceğini düşünüyorum. O zaman kendisi (Avcı) zannederim Ergenekon üyeliğinden değil yöneticiliğinden yargılanacaktır.” 'NURSİ'NİN GELENEĞİNDEN DEĞERLİ ALİMLER' Bir soru da şöyle: “Bazı internet sitelerinde uzun tarih değerlendirmeleri ile İslam - tasavvuf ve tarikatlara ilişkin yazılarınıza rastlıyoruz. Nihal Atsız’ın Türkçü fikirleri ve duruşundan sonra başka bir senteze doğru mu kaydınız?” Peker burada FETÖ'ye Said Nursi üzerinden göz kırpıyor: “Beni eskiden beri tanıyan herkes, gençliğimin ilk yıllarında Necip Fazıl Kısakürek üstadın, büyük dava adamı Mehmet Akif Ersoy’un, Nihal Atsız hocanın ayrıca Bediüzzaman Said Nursi’nin ve o geleneği takip eden değerli âlimlerin etkisinde kaldığımı bilir.” 2010 HALK OYLAMASININ 'EVET'ÇİSİ Peker röportajda, FETÖ'nün özellikle yargıda güçlenmesine yol açan 12 Eylül 2010 halk oylamasında 'evet' oyu çıkması için cezaevinde bulunan tutuklulara yönelik çalışmalarını da övünerek anlatıyor. Röportajın sonunda derginin o zamanki Genel Yayın Yönetmeni Bülent Korucu'nun değerlendirmesi de yer alıyor. “Peker’in konuşması neden önemli?” diyen Korucu, okurları Peker'in samimiyetine ikna etmeye çalışıyor: “Kendine yeni bir hayat kurmak, geçmiş hatalarından ders almış biri olarak yeniden başlamak istediğini söylüyor. (...) Kendi el yazısıyla gönderdiği cevapların bir kısmı beni şaşırttı. Söz konusu kısımlar sözlerinin samimi olabileceğine dair kanaatimi artırdı.” 'ULUSALCININ ATATÜRKÇÜNÜN SOSYALİSTİN SELAMI EKSİK OLSUN' SEDAT Peker'e “Silivri’de manevi olarak bir değişim yaşadığınızı duyuyoruz. Eğer öyleyse bu durum, ulusalcı-Atatürkçü-sosyalist çizgideki diğer tutuklularla ilişkinizi nasıl etkiliyor?” sorusu soruluyor. Yanıtı şöyle: “Benim çizgimin ne olduğunu herkes gibi buradakiler de bilir. Sağ olsunlar şahsıma herkes tarafından sevgi, saygı gösterilmekte. Ancak sizin dediğiniz gibi bir düşünceye bürünenin sevgisi de, saygısı da, selamı da eksik olsun.” 'ÇOCUKLARIMI HİZMET EVLERİNDE YETİŞTİRDİLER' Peker, Cumhurbaşkanı'yla fotoğrafı nedeniyle FETÖ'cüler tarafından 'mafya babası' diye anılmasının üzerine Twitter hesabından açıklama yapmıştı. Kendisini eleştiren FETÖ'cülere sitem eden Peker'in 14 Haziran 2015 tarihli paylaşımları şöyle: “Hocaefendiye abi bir şey olursa cemaate kim abilik yapar diye düşünüldüğünde akla gelen isimlerden ilk birkaçı olan kişiler, ben eğer ki mafyaysam benimle niye görüşmüşler Emre Uslu. “Benimle görüşmeye gelen isimleri söylememem benim kalitemdir. Ancak beni yalancılıkla suçlarsan isimlerini açıklamak zorunda kalırım. “Eğer ki ben mafyaysam benim çocuklarımı hizmet evlerinde niye yetiştirdiler Emre Uslu. “Eğer ki ben mafyaysam 92 yılından itibaren düzenli olarak benden neden himmet, kurban, burs adı altında astronomik bağışlar kabul ettiniz. “Eğer ki ben mafyaysam hocaefendinin isminin yazdığı ve sadece 10 tane olan altın saatten bana neden hediye yolladınız Emre Uslu. “Eğer ki ben mafyaysam Kimse Yok Mu Derneği'ne benim kundaktaki çocuğum adına gönderdiğim yüklü bağışları neden kabul ediyordunuz Emre Uslu. “Eğer bunlar yetmediyse sana sabaha kadar ıspatı kesin maddeler yazabilirim. Anladın mı Emre Uslu.” Peker bundan 5 yıl sonra, yurtdışına kaçarak, MOSSAD kontrolünde yayınladığı videolardan birinde saat iddiasını FETÖ'cüler arasında tartışma yaratmak için attığını öne sürdü. Ancak FETÖ ile ilişkisine dair diğer itiraflarını yalanlayamadı. FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in avukatları saat konusunu yalanlasa da diğer konularda hiçbir açıklama yapmadı.

1 yıl önce

Adalet Bakanı Bozdağ'dan hakimleri tehdit eden Kılıçdaroğlu'na tepki: Bunların hukuk devletine inancı laftadır

Bakan Bozdağ, Yozgat'ın Akdağmadeni ilçesine bağlı Belekcehan beldesinde yapımı tamamlanan bazı yatırım ve hizmetlerin toplu açılış törenindeki konuşmasında, Kılıçdaroğlu'nun, "Erdoğan benimle ilgili dava açma algıları yapadursun, tüm davaları kaybediyordu. Çareyi davalara bakan hakimleri göndermekte buldular. Erdoğan ve atadığı Adalet Bakanı, bugün ayarını bozduğunuz kantar, yarın sizi tartar. Yapmayın bunları." açıklamasına tepki gösterdi. Kılıçdaroğlu'nun Twitter'dan yaptığı açıklamada birtakım eleştirilerde bulunduğuna, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a ve kendisine laf attığına işaret eden Bozdağ, şöyle devam etti: "'Adalet terazisi gün gelir sizi de tartar' diyor. Biz adalet terazisinin tartmasından korkmayan, adalet terazisinin tartısını her zaman şeref kabul etmiş insanlarız. Türkiye'de adalet terazisi doğru tartsın diye, adalet terazisinin ayarını bozmak isteyenlere karşı en büyük mücadeleyi biz verdik. Türk yargısının bağımsız ve tarafsız olması, hukuk devleti ilkelerine uygun hareket etmesi konusunda tarihi reformlara biz imza attık. Yargıda birliği biz sağladık. Askeri yargı, sivil yargı ayrımını biz kaldırdık." Devlet güvenlik mahkemelerini kaldırdıklarını hatırlatan Bozdağ, Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun yapısına yönelik de tarihi reformlara imza attıklarını söyledi. Bakan Bozdağ, "Büyük reformları yapmamıza, yargının bağımsız ve tarafsız hareket etmesi için atılması gereken tarihi adımları atmamıza rağmen hükümetimizi ve Adalet Bakanlığı'nı ve Bakan olarak şahsımı suçlaması büyük bir haksızlıktır." dedi. Hakim ve savcıların yılda 8 milyon dosyaya baktığını bildiren Bozdağ, yargı kararlarının dosyaya ve delillere göre değil siyasi taraftarlığa göre eleştirildiğinde hakim ve savcılara, adalet dağıtanlara büyük haksızlık olduğunu söyledi. "Dosyaya göre hakim karar verir" "Hakimlerimize, savcılarımıza kimse haksız bir saldırıda bulunamaz" diyen Bozdağ, şöyle konuştu: "Hakimler ve Savcılar Kurulu senede büyük bir kararname çıkarıyor. Yaklaşık 5 bin civarında hakim ve savcının yer değişikliği yapılıyor ve yetkiler de yine değişiklikler yapılıyor bu yer değişikliğinin doğal sonucu olarak. Bu her yıl yapılıyor ama hiç kimse bunun altında bir hesap aramıyor. Şimdi bir hakimin tayin süresi gelmiş, HSK'den talepte bulunmuş, HSK tayini yapmış, yeni gittiği görev yerinde görevine başlamış, HSK yetkisini de tayin etmiş. Bu anayasal ve yasal bir görevdir ama hiç kimse Sayın Kılıçdaroğlu'nun dediği gibi demiyor. Ne diyor? 'Benim lehime karar veren hakimleri tayin ettiler, yetkilerini değiştirdiler' diye bir kirli iftirayı Sayın Genel Başkan yapıyor. Buradan Sayın Kılıçdaroğlu'na bunu yakıştıramadığımı ifade etmek isterim." Türkiye'de hakimlerin, savcıların nasıl tayin edildiklerinin, yetkilerinin nasıl verildiğinin anayasa ve yasayla sabit olduğunun altını çizen Bozdağ, şu ifadeleri kullandı: "Kurul da anayasa ve yasadaki yetkilerini kullanarak bunu yapmıştır. O zaman 5 bin 500 civarında hakim ve savcımızın yeri değişti. Biz şunu mu diyeceğiz, 'Falancanın lehine karar verecekti, yeri değişti. Aleyhine karar verecekti, yeri değişti. Yetkileri değişti. Şunun aleyhine, şunun lehine karar verecek yetkileri değişti.' Ya insaf, izan, vicdan, el insaf diyorum. Milletin, yargıya kötü bakışını sağlamak, yargı üzerinde güvensizlik oluşturmak, adaleti, güveni zedelemek için böylesi haksız yollara sapmaya gerek yok. Adil olun, adil. Siz adalet bekliyorsunuz ama adalet dağıtanlara karşı adil olmuyorsunuz. Şimdi ne demek, 'Benim lehime karar verenler benim hakimlerim.' Aleyhine karar verenler, 'Onlar da Sarayın hakimi.' Bu büyük bir vicdansızlık değil mi? Dosyaya göre hakim karar verir." Bekir Bozdağ, hakimlerin, davanın taraftarlarına, kamuoyu baskısına göre değil anayasaya, kanuna ve hukuka uygun vicdani kanaatleriyle karar verdiğini dile getirdi. "Sayın Kılıçdaroğlu'nun lehine karar vermesi, dosya ve delil durumu onu gerektiriyorsa öyle karar verir. Aleyhine vermesini gerektiriyorsa öyle karar verir. Lehine verdi mi bizim hakim. Aleyhine verdiğinde Sarayın hakimi. Bu ne vicdansızlık." ifadelerini kullanan Bozdağ, şöyle devam etti: "Hakimlerimizi lehine, aleyhine verilen kararlara göre tasnif etmek hukuk devletine, adalete inanmış bir insana yakışan bir durum mudur? Türkiye'nin yönetimine talip olan, yargıçlarımızı, yargı görevini yapanları kendi lehine, aleyhine verilen kararlara göre mi tasnif edecek? Haksızsan, dosya senin aleyhindeyse, deliller senin aleyhindeyse hakim ne yapacak? Haklıysan, deliller senin lehindeyse elbette lehine karar verecek ama maalesef öyle. Çok açıklama yapıyorlar. Lehine karar verdiğinde 'Ankara'da hakimler var. İstanbul'da hakimler var.' Aleyhine karar verdiğinde 'Sarayın hakimleri, biz geleceğiz sizden hesap soracağız.' Şimdi de öyle diyor, 'Sizin bu şeref madalyanız. Yarın biz geleceğiz sizi taltif edeceğiz.' Yani ne diyor, 'Ben HSK'ye müdahale edeceğim. Yargıya müdahale edeceğim. Hakim ve savcıları bana yakın olanları himaye edeceğim. Benden uzak olanları onları farklı muameleye tabi tutacağım.' diyor. Hani sen hukuk devletine inanıyordun? Hani herkes senin gözünde birdi, eşitti, ayrım yapmayacaktın, ayrımcılık yapmayacaktın? Daha şimdiden benim hakimlerimi ödüllendireceğim, benim hakimim olmayanları da cezalandıracağım diye tweet atıyor adeta. Böyle bir şey olur mu? Bunların hukuk devletine inancı emin olun laftadır. Adalet yürüyüşleri emin olun laftadır. Sadece kendilerine adalet istiyorlar. Başkalarının adil bir şekilde yargılanmasından yana bir endişeleri hiç yoktur ama biz Türkiye'nin dört bir yanında milletin her bir ferdinin hukuk devleti ilkelerine uygun yargıda işi varsa adalet terazisinde dosdoğru tartılması için her türlü reformu yaptık. Bundan sonra da yapmaya devam edeceğiz." "Yargı üzerinde baskı kurmak isteyen bu mahalle baskılarına asla pabuç bırakmayın" Bakan Bozdağ, "Buradan bütün hakim ve savcılarımıza şunu da söylemek isterim, siz böyle hariçten gazel okuyan, yargı görevini yapanları tehdit eden, kendi lehine karar verenleri iyi yargıç, kendi lehine karar vermeyenleri kötü yargıç diye tasnif eden hukuk yoksunu, adalet yoksunu, vicdan yoksunu bu yaklaşımları asla dikkate almayın. Hukuk ne diyorsa, adalet ne diyorsa, anayasa, yasa, vicdani kanaat ne diyorsa ondan şaşmayın. Adaletten ayrılmayın. Yargı üzerinde baskı kurmak isteyen bu mahalle baskılarına asla pabuç bırakmayın. Haktan, adaletten, anayasadan, yasadan, dosyadan, delilden, vicdandan asla ayrılmayın. Türkiye'nin geleceği buradadır, yargıyı tehdit edenlerde, yargıçları tehdit edenlerde değildir." diye konuştu. "Şimdi de yargıçlarımızı tehdit etmeye başladılar. Bürokratları, müteahhitleri tehdit ediyorlar. Başka başka iş adamlarını tehdit ediyorlar" değerlendirmesinde bulunan Bozdağ, Türkiye'nin yargıçlarının, siyasetçilerinin bürokratlarının, iş adamlarının cesur olduğunu söyledi. "Şimdiden nasıl bir adaletsizlik yapacaklarını, hakimleri, savcıları nasıl ezeceklerini, nasıl kendi düzenlerini yargıda kuracaklarını açık açık ifade ediyorlar." sözlerine yer veren Bozdağ, şöyle dedi: "Sayın Kılıçdaroğlu rakamları açıklamıyor ama isterse ben açıklarım rakamları. Kaç tane dava kazanmış, şöyle bir saysın bakalım. Cumhurbaşkanımıza karşı açtığı bir sürü dava var. Cumhurbaşkanımızın da ona açtığı dava var. Kaç tanesini kazanmış? Çıksın bir açıklasın. Kaç tanesini kaybetmiş? Çıksın bir açıklasın. Mahkeme bir karar veriyor, istinafı var bunun, Yargıtay'ı var. Bir sürü aşamaları var. Bütün buralardan da geçiyor bu kararlar. Ondan sonra da kalkıp konuşuyor. Ben bütün bu konuşmaları, bu değerlendirmeleri, sizin aziz Türk milletinin vicdan terazisini emanet ediyorum." Adalet önünde herkesi eşit kılan rekorlara imza attıklarını belirten Bozdağ, 3-5 konu üzerinden Türk yargıçlarına haksız yere saldırıda bulunulduğunu söyledi. Bozdağ, "Türk yargısı adalet terazisinin ayarını bozmak isteyen her türlü girişime karşı kendisini koruma, güç ve kudretine sahiptir. Yargının ayarını Kılıçdaroğlu da bozamayacak, iktidar da bozamayacak, başka bir güç de bozamayacaktır. Bu terazi doğru tartmaya devam edecektir." diye konuştu.

1 yıl önce

İBB çalışanı PKK’lı terörist, hakim karşısına çıktı

Bu kapsamda 2016 yılında Şırnak'ta PKK terör örgütü üyelerinden elde edilen dokümanlardan İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde (İBB) Sosyal Hizmet Uzmanı olarak görev alan 30 yaşındaki Şafak Duran'ın bağlantısı ortaya çıkarılmıştı. Söz konusu dökümanlar arasında Duran'ın PKK kampında elinde uzun namlılu silahlar çevresinde ise PKK'lı teröristlerle çekilen fotoğraflarının tespit edilmesi ile gözaltına alınmış ve 29 Nisan'da tutullanmıştı. Hakim karşısına çıktı Duran hakkındaki adli süreç devam ederken sanık hakim karşısına çıktı. İstanbul 32. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya tutuklu sanık Şafak Duran savunma yaptı. Duruşmaya sanık avukatları ve Duran'ın yakınları izleyici olarak katıldı PKK'lılarla fotoğrafı çıkan İBB çalışanı görüntüleri inkar etti

1 yıl önce

CHP’li Ali Mahir Başarır hakimlerin üstüne yürümeden önce kamera kaydının başlamasını beklemiş

https://twitter.com/bugunguncel/status/1588105793706008577?s=46&t=DpEwUoeuf2twMbeW31UKPg Dönemin CHP'li Yalova Belediyesi'nde 'yolsuzluk ve zimmete para geçirme' davasının 9.duruşması, geçtiğimiz hafta görüldü. Davanın 9.duruşmasına CHP'li Ali Mahir Başarır, Canan Kaftancıoğlu, Muharrem Erkek, Seyit Torun, Mahmut Tanal ve Gamze Akkuş Ilgezdi katıldı. Mahkeme heyetinin tek yargılanma talebini reddetmesi sonrası CHP'li yöneticiler ve Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır, mahkeme heyetine bağırarak itiraz etti. Salonu terk ettiler 2.Ağır Ceza Mahkemesi heyetine hakarete varan üslup kullanan CHP'li grup, heyetin üzerine yürüyerek salonu terk etti. Yoğun tepkilerin geldiği CHP heyetinin videoları tekrar gündem oldu. Kaydın açılmasını bekledi CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır'ın, hakimlerin üzerine yürümeden önce kaydın başlamasını beklediği anlar dikkat çekti. Kayıttan sonra hakimlerin üzerine yürüdü Bir müddet kaydın başlamasını bekleyen Ali Mahir Başarır, kameraların kayda girmesinin ardından "Diyecek laf yok, çıkalım buradan." dedikten sonra hakimlerin üzerine yürüdü. O anlar ise kameralara anbean yansıdı.

11 ay önce

CHP İstanbul İl Başkanlığı'nda mutsuzluk hakim

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın balkon konuşması yaptığı sırada CHP İstanbul İl Başkanlığı binasından yansıyan fotoğraflarda yüzlerin düştüğü görüldü.

10 ay önce

Biontech şirketi yarın Almanya’da hakim karşısına çıkacak! Nedeni COVİD-19 aşısının yan etkileri

Koronavirüs salgını döneminde en tartışmalı konulardan biri de mRNA aşılarının insan üzerindeki etkinliğinin bilinmemesiydi. Almanya’da en az 185 kişi, korona aşılarının sağlık sorunlarına yol açtığı iddiasıyla aşı üreticilerine karşı dava açtı. Yarın Biontech şirketi koronavirüs aşısının yan etkileri sebebiyle hakim karşısına çıkacak.

9 ay önce

3 bin 423 hakim ve savcının görev yeri değiştirildi

2023 Adli ve İdari Yargı Kararnamesi yayınlandı. Buna göre 3 bin 36'sı adli, 387'si idari yargı olmak üzere toplam 3 bin 423 hakim ve savcının görev yerlerinde değişiklik yapıldı.

1 2 3