29 Nisan Pazartesi 2024
1 yıl önce

Hande Fırat: Yalanlarla ilgili hukuki süreçleri başlattım

Fırat, kendisinin alakası olmadığı halde olayın bir linç kampanyasına dönüştürüldüğünü belirterek "Yalanlarla ilgili hukuki süreç başlattığını" söyledi. Fırat’ın yazısı şöyle; Bu bir savunma yazısı değildir. Ukrayna Savaşı ile ilgili ticari alacak verecek meselesinde yargıya yansımış bir konu ile ilgili açıklama yapmak haddim değil. Türk yargısının vereceği karara saygım da sonsuzdur. Gerekli açıklamayı eşim yaptı. Ancak bu işin ‘bir kesim’ tarafından, hiçbir alakam olmadığını bildikleri halde bir linç kampanyasına dönüştürülmesine itirazım var. Haber haberdir, yazılır. Ancak, Sezgin Baran Korkmaz ile ilişkileri var yalanını yazıp Ankaralı bir işinsanının fotoğrafını koymaya ya da olmayan bir saat üzerinden hikâye yazmaya, tüm olayı benimle ilişkilendirmeye çalıştırmalarını da kabul etmem mümkün değil. Tüm bu yalanlarla ilgili hukuki süreçleri başlattım.

1 yıl önce

AK Partili Akbaşoğlu'ndan 'İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme açıklaması: Hukuka aykırı bir durum yok

TBMM Genel Kurulunda kadına ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin önlenmesini öngören Türk Ceza Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin birinci bölümü üzerindeki görüşmeler tamamlandı. TBMM Genel Kurulunda eleştirilere cevap veren AK Parti Grup Başkanvekili Akbaşoğlu, muhalefetin gerçekleri çarpıttığını belirterek, "Kadına verdiğimiz değeri bu toplum çok iyi biliyor. Anayasal olarak kadınlara pozitif ayrımcılık getirdik. Milletimiz huzurlu toplum ile ilgili politikalarımızı benimsediği için AK Parti iktidar oldu. İstanbul Sözleşmesi'nin çekilmesinde hukuka aykırı bir durum yoktur. 1963 tarih ve 244 sayılı Kanun ile Cumhurbaşkanlığı 9 Sayılı Kararnamesi'nin ortaya koyduğu hükümler çerçevesinde, yürütme ve yasama görev alanlarıyla ilgili yetkilerini kullanmıştır” dedi. Bazı Antlaşmaların Yapılması İçin Cumhurbaşkanına Yetki Verilmesi Hakkında Kanun’un İnönü zamanında yasalaştığını belirten Akbaşoğlu, “Sonuç itibarıyla, burada, hükümet, yürütme organı bir uluslararası sözleşmeye imza atar. Bunu, uluslararası sözleşmenin uygun bulunduğuna dair kanunu Meclis kanun olarak çıkartır, bir izin verir yani izin verir. Yürütme ister bunu imzalar, bu izni alır. Bunun birçok örneği vardır. Bakanlar Kurulu imza attığı gibi, yine Bakanlar Kurulu, yürütme organı bunu sona erdirme noktasında yetki sahibidir. Yürütme organının yetkisinde olan işlem yürütme organı tarafından geri alınır. Daha önce, yürütme organı parlamenter sistemde Bakanlar Kuruluydu; Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde yürütme organı Cumhurbaşkanıdır. Cumhurbaşkanı kararıyla bunun sona erdirileceği açık hükümdür. Bu Meclisin yapmış olduğu uygun bulma kanunu ise yürürlüktedir zaten. Yürütme, Meclisin yapmış olduğu kanunu yürürlükten kaldırmamıştır, o bir izin verme sürecidir, izni vermiştir. Bu kararı, sona erdirme kararını veya katılma kararını verecek olan yürütmedir” diye konuştu.

1 yıl önce

Hukukta ‘yollayacağız’ yok: 'Sıfır göçmen' diyen Danimarka bir Suriyeliyi bile sınır dışı edemedi

TBMM İnsan Hakları Göç ve Uyum Alt Komisyonu Başkanı AK Parti Antalya Milletvekili Atay Uslu, son dönemde kamuoyunda gündem olan sığınmacıların geri gönderilmesi tartışmalarını Yeni Şafak’a değerlendirdi. Göç hukukunda yollayacağız teriminin olmadığını, sığınmacıların ‘zorla geri gönderilmelerini’ insan hakkı ihlali sayıldığını belirten Uslu, şunları söyledi: TÜRKİYE’DE KALIŞLARI GEÇİCİ ‘Yollayacağız’ tam bir slogandır. Göç hukukunda gönüllü geri dönüş vardır. Suriyeli sığınmacıların kendi ülkelerinde güvenle, can güvenlikleri tehlikeye düşmeden, özgürce yaşamalarını istiyoruz. Türkiye’de kalışları geçicidir. Güvenlik sağlanmadan, Suriye BM dahil uluslararası inisiyatifler tarafında güvenli ilan edilmeden sığınmacıların gönderilmesi onları ölüme göndermek olur. İnsanlığımız da, medeniyetimiz de, vicdanımız da, hukuk da bunu kabul etmez. PROVOKASYON MEŞRUDUR ANLAYIŞI Artık meselenin sığınmacılar olmadığı, AK Parti’ye, Türkiye’ye karşı operasyon olduğu nettir. Bilinmelidir ki, mevzu bahis göç ise ‘provokasyon meşrudur’ anlayışını benimseyenlerin siyasi ömürleri seçimle sınırlıdır. Irkçı öfkenin kabartılmasından geriye sadece tarihsel utanç sayfaları kalır. Avrupa bu dili, göçmenlere karşı, Müslümanlara karşı, Türklere karşı kullanıyor. ‘Türkler-Müslümanlar Avrupa’yı işgal edecek defolsunlar!’ söylemleri ile ‘20 yıl sonra Suriye istilası’ demek arasında ne fark var?” GÖNÜLLÜ DÖNÜŞLERİ ARTIRACAK Türkiye’nin 1 milyon Suriyeli sığınmacının gönüllü geri dönüşünü sağlayacak yeni bir projeyi hayata geçirdiğini kaydeden Uslu, güvenli bölgede yaşam ekosisteminin kurulması için çalışmaların devam ettiğini belirtti. Güvenli bölgenin genişlemesi, ekosistemin oluşması ile gönüllü, onurlu ve güvenli şekilde bölgeye dönüşlerin artacağına vurgu yapan Uslu, “Güvenli bölgenin genişlemesiyle ya da Suriye’nin tamamının güvenli hale gelmesi durumunda tüm Suriyeli kardeşlerimiz evlerine güvenli ve gönüllü olarak döneceklerdir” ifadelerini kullandı.

1 yıl önce

Hukukçu Rezan Epözdemir: ‘Ekmeğimizi paylaşmak istemiyoruz söylemi insancıl değil’

Suriyeliler konusunun sosyolojik bir durum olduğunu belirten Rezan Epözdemir, ‘Hukuk çerçevesinde can ve mal güvenliğiyle ilgili endişeler ortadan kalktıysa Suriyeliler geri gönderilmeli’ ifadelerini kullandı. İŞTE O AÇIKLAMALAR… Meselenin sosyolojik bir durumu var. Biz mazlum halklara kucak açacağız, onlara toplumsal koşulları sağlamamız lazım. Kayıt dışı çalışma, merdiven altında çalışma… Suriyelilerin durumu da ortada. Mülteci de diyemiyoruz statü veremiyoruz. Cenevre nedeniyle sadece Avrupa’dan gelenlere mülteci diyebiliyoruz. ‘HUKUKİ ŞARTLAR OLUŞTUĞUNDA GÖNDERİLMELİLER’ Hukuki koşullar oluştuğunda gönderilmeliler. Suriye’deki durum önemli. Bazı ülkeler sığınmacıları geri göndermeye başladı. Can ve mal güvenliğiyle ilgili endişeler ortadan kalktıysa Suriyeliler geri gönderilmeli. ‘EKMEĞİMİZİ SİZİNLE PAYLAŞMAK İSTEMİYORUZ’ SÖYLEMİ İNSANCIL DEĞİL ‘Ekmeğimizi, suyumuzu sizinle paylaşmak istemiyoruz’ şeklindeki söylemler insancıl değil. Hukuki şartlar oluşmuştur, Suriyeli sığınmacıların dönüşünde engel yoktur dersiniz bu anlaşılır bir durum. Bunu söylerken kullandığınız dil o insanları takrir etmemeli. İnsan onuruna helal getirmemeli.’

1 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Kamu görevlilerimize demokratik hukuk devleti sınırları dışında söz söyleyen herkes, bu devletin de bu milletin de düşmanıdır."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde Etik Eğitimi ve Etik Eğitici Yetiştirilmesi İşbirliği Protokolü İmza Töreni’nde konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle: Kamuda etik değerleri korumak hepimizin ortak sorumluluğudur. Artık tüm dikkatimizi büyük Türkiye hedefine yöneltebileceğimiz kritik bir döneme girdik. Geçtiğimiz 20 yılda kamu hizmetlerinin kalitesi konusunda çok önemli mesafe kat ettik. Asırlık ihmalleri bu kadar kısa sürede telafi etmek elbette kolay olmadı. CHP Genel Başkanı kamu görevlilerini hedef gösterdi. Verdiği karar için hakimi, yaptığı işlem için polisi, attığı imza için genel müdürü tehdit etmek ne demek? Kamu kurumlarının kapısına dayanmak ne demek? Demokraside böyle bir durum olabilir mi? Kamu görevlilerin etik meselesini konuştuğumuz şu platformda kamu göre hakkını, hukukunu savunmak da görevimizdir. Açıkça ilan ediyorum. Kamu görevlilerine demokratik hukuk sınırları dışında söz söyleyen herkes bu milletin de bu devletin de düşmanıdır. Böyle bir kepazeliğe, ahlaksızlığa izin veremeyiz. İşini yapan her bir kamu görevlisinin teminatı hukukun ta kendisidir.

1 yıl önce

Bakan Kurum: Türkiye Çevre Ajansının hiçbir özel şahısla ilgisi, ilintisi veya illiyeti yoktur. Ajansın yaptığı işler hukuki, meşru ve olağandır!

Bakan Kurum, bazı basın organları ve sosyal medyada yer alan "Çevre Kanunu'nda yapılacak değişiklikle koylara kurulacak mapa ve şamandıra ihalelerinde yetkinin Emine Erdoğan'ın himayesinde kurulan Çevre Ajansı'na verileceği" iddialarına ilişkin açıklama yaptı. Türkiye Çevre Ajansı'nın iklim değişikliğiyle mücadele ve çevrenin geliştirilmesi kapsamında Bakanlıkla eş güdüm halinde çalıştığına işaret eden Kurum, Ajansın denizlerde, göllerde temizlik faaliyetleri, yeşil alan projeleri, Sıfır Atık Projesi ve depozito uygulaması kapsamında çalışmalar yürütmekle görevli olduğuna dikkati çekti. Çevre konusundaki hassasiyeti herkes tarafından bilinen Emine Erdoğan'ın Bakanlığın çevre projelerine büyük destek verdiğini kaydeden Kurum, "Türkiye’nin en büyük çevre hareketi olan Sıfır Atık Projesi bir kadın hareketidir ve Sayın Emine Erdoğan'ın himayesinde yürümektedir. İftiraların nedeni çevre projelerine verdiği destektir, o projelere sahip çıkmasıdır, Salda’ya gidip 'İnşallah bu proje tamamlandığında Türkiye’nin en büyük değeri olacak.' demesidir." değerlendirmesinde bulundu. Türkiye Çevre Ajansı üzerinden Emine Erdoğan’ın hedef alınmasına tepki gösteren Kurum, "Sanki iştirak Sayın Emine Erdoğan'ın şirketiymiş gibi yalanlar, iftiralar ortaya atıyorlar. Algı operasyonlarıyla kamu iştiraki olan Çevre Ajansı’nı şirket gibi gösteriyorlar." ifadelerini kullandı. "HİÇBİR ÖZEL ŞAHISLA İLGİSİ YOKTUR" Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Türkiye Çevre Ajansı da konuyla ilgili açıklama yaparak iddiaların asılsız olduğunu, Ajansın hiçbir özel şahısla ilgisi ve ilintisinin bulunmadığı bildirdi. Türkiye Çevre Ajansı'nın Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) milletin temsilcilerinin onayıyla kurulduğuna işaret edilen açıklamada, Ajansın faaliyet alanına ilişkin yeni bir kanuni düzenlemenin de yine TBMM eliyle gerçekleşeceği belirtildi. Türkiye Çevre Ajansının kanunlar çerçevesinde faaliyet yürüttüğü vurgulanan açıklamada, "Türkiye Çevre Ajansı, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına bağlı kuruluşlardan biridir. Türkiye Çevre Ajansının hiçbir özel şahısla ilgisi, ilintisi veya illiyeti yoktur. Ajansın yaptığı işler hukuki, meşru ve olağandır. Olağanüstü olan ise milletin iradesiyle kurulmuş olan bir kamu kurumuna iftiralarda bulunmak, itibar suikastına girişmektir. İddialar asılsız ve gerçek dışıdır." ifadelerine yer verildi. Türkiye Çevre Ajansı'nın, "atık toplama konusunda en verimli uygulamaları hayata geçirerek Depozito İade Sistemi’ni etkin bir şekilde yürütmek", "çevrenin, doğal varlıkların korunmasına yönelik toplumsal duyarlılık ve farkındalık oluşturacak çalışmalar yapmak" amaçlarıyla kurulduğunun altı çizilen açıklamada, ülke genelinde uygulanacak Depozito İade Sistemi'yle İstanbul'un yıllık enerji tüketiminin yüzde 10'u kadar enerji, Türkiye'nin günlük petrol tüketiminin iki katı petrolden tasarruf sağlanmasının hedeflendiği bildirildi. "HUKUKİ YOLLARA BAŞVURULACAK" Çevrenin, doğal varlıkların korunmasına yönelik toplumsal duyarlılık ve farkındalık oluşturacak çalışmalar yapma görevi bulunan Ajansın çalışanlarının, çevrenin korunması ve geliştirilmesi adına gecesini gündüzüne kattıkları belirtilen açıklamada, hiç kimsenin Türkiye'nin geleceği için atılan adımları, yapılan güzel işleri suistimaline müsaade edilmeyeceği vurgulandı. "Vatandaşların iade makinelerine bıraktığı her bir cam şişe, ülkemize önemli ekonomik kazançlar getirecek. 20 yılda Türkiye ekonomisine yaklaşık 100 milyar liralık katkı ve 12 bin vatandaşımıza istihdam sağlanacak." ifadelerine yer verilen açıklamada, iddialarla ilgili hukuki yollara başvurulacağı belirtildi.

1 yıl önce

KVKK Başkanı Bilir: Ülkemiz evrensel hukuk değerlerine sadık kalarak teknolojileri destekliyor

KVKK'den yapılan açıklamaya göre, KVKK ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) iş birliğinde "Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Hakkında Farkındalık ve Bilgilendirme Projesi" kapsamında Bursa'da "Farkındalık ve Bilgilendirme Toplantısı" düzenlendi. Açıklamaya göre, KVKK Başkanı Bilir toplantıda yaptığı konuşmada, projeyle ticaret ve sanayi odalarının personel ve üyelerinin Kişisel Verilerin Korunması Kanunu hakkında bilgilendirilmesi, kişisel veriler ve veri mahremiyeti konusunda farkındalığın artırılması ile kişisel veri güvenliğinin önemine dikkat çekilmesinin hedeflendiğini belirtti. Kişisel verilerin korunmasının önemini vurgulayan Bilir, şöyle devam etti: "Kişisel Verilerin Korunması Kanunu, kişisel verilerin belirli kurallar dahilinde yani hukuka uygun şekilde işlenmesini öngörmüştür. Bu nedenle kişisel veriler, hukuka uygun bir şekilde meşru amaçlar için işlenmeli, gerektiğinde güncelliği sağlanmalıdır. Bunun yanı sıra amaçla sınırlılık ve ölçülülük gibi kanunda sayılan ilkelere riayet edilmeli, kişisel veriler işlendikleri amaç için gerekli olan süre kadar muhafaza edilmelidir." "ÜLKEMİZ ÖNEMLİ GELİŞMELER KAYDETMEKTEDİR" Teknolojik gelişmelerin, kişisel verilerin korunması alanını etkilediğini, kanunun kişisel verilerin korunması hakkı ile veri temelli ekonomi arasında denge gözettiğini dile getiren Bilir, şunları kaydetti: "Teknoloji, insan hayatını kolaylaştıran, insanlığın ufkunu açan ve insanlığa yön veren vazgeçilmez unsurlardandır. Teknolojiden yararlanırken gözetilmesi gereken temel hususlardan biri de insan kalabilme idealidir. İnsan kalabilme idealini gerçekleştirmenin yolu ise teknolojinin mahremiyeti koruyacak şekilde tasarlanmasıdır. Bu sayede hem temel hak ve özgürlüklere saygılı olunacak hem de veri temelli ekonomide daha rekabetçi bir noktaya ulaşılacaktır. Ülkemiz, evrensel hukuk değerlerine sadık kalarak veriden değer üretebilen teknolojileri desteklemekte, veri temelli ekonominin gereklerinin bilinciyle, kişisel verilerin korunması alanında da önemli gelişmeler kaydetmektedir."

1 yıl önce

Sözcü'nün 'Kayyum 20 milyon euro ile kayboldu' haberine TMSF'den yalanlama: Hukuki işlem başlatacağız

Başta Sözcü olmak üzere her gün algı operasyonlarıyla kamuoyuna yalan pompalayan muhalif medya yine benzer bir haber servis etti. ‘Kayyum, 20 milyon Euro ile kayboldu’ başlıklı haberde CHP Kayseri Milletvekili Çetin Arık'ın Boydaklar'a olan ve Erciyes Anadolu Holding adını alan şirkete atanan CEO'nun 20 milyon euro ile kayıplara karıştığını söylediği iddia edildi. 'HUKUKİ HAKLARIMIZI KULLANACAĞIZ' Konuyla ilgili Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) den kısa sürede açıklama geldi. Yetkililer haberlerin gerçeği yansıtmadığını ve gerekli hukuki işlemlerin başlatılacağını belirterek şu ifadelere yer verdi: "Son günlerde bazı basın yayın organlarında yayımlanan, 'Kayyım 20 milyon Euro ile kayıplara karıştı' haberleri üzerine kamuoyunu bilgilendirme zarureti doğmuştur. Söz konusu haberler hayal mahsulü olup iddialar gerçek dışıdır. Kayyımlık yaptığımız şirketler, kanunda emredildiği üzere, “basiretli tacir” gibi profesyonelce yönetilmekte, denetlenmekte ve her zaman hesabı verilmektedir. 'KASITLI OLARAK BENZER HABERLER YAPILIYOR' FETÖ ile ilgili şirketlere kayyım olarak görevlendirildiğimizden beri, kasıtlı olarak mesnetsiz iddialarla ve sansasyonel rakamlarla kayyım haberleri üretilmektedir. Böylesi yalan veya yanlış haberlerle TMSF'yi, kayyım temsilcilerini ve yönettiğimiz markaları itibarsızlaştırmaya çalışanlara karşı hukuki haklarımızı sonuna kadar kullanacağımızı hatırlatırız. TMSF yönetiminde hem kârlılığı hem de istihdamı artırılan şirketlere yalan haberlerle zarar vermeye çalışanlar suç işlemektedirler. Kurumumuza emanet edilen şirketleri ve markaları korumak için, kasıtlı olarak bu ve benzeri haberleri üretenler hakkında suç duyurusunda bulunacağımızı kamuoyunun bilgisine sunarız.

1 2 3 4 5 6 7 8