06 Mayıs Pazartesi 2024
2 yıl önce

Avrupa'da seçim krizi: Yedi ülke yeni hükümetini arıyor

Almanya'da yapılan genel seçimlerin ardından yeni hükümeti kurmak için partiler arasında zorlu koalisyon pazarlığı başladı. 16 yıllık Angela Merkel (CDU) iktidarının ardından ülkede yeni hükümetin nasıl şekilleneceği merak ediliyor. Genel seçimden oyların yüzde 25,7'sini alarak birinci çıkan Sosyal Demokrat Parti (SPD) ile Yeşiller ve Hür Demokratlar (FDP) arasındaki koalisyon görüşmelerine geçildi. Seçimlerden 2 buçuk hafta sonra başlayan görüşmelerin başarılı olması durumunda SPD liderliğinde bir hükümet kurulacak. SPD Noel dönemine kadar hükümetin kurulması için çaba sarf edeceklerini görüşme süresinin 2017'deki kadar uzun sürmesini istemediklerini açıkladı. Özellikle Yeşiller ile FDP arasındaki vergi, çevre ve iklim konusunda derin görüş ayrılıkları mevcut. 1953'ten bu yana ilk kez 3 partili bir koalisyon hükümetinin gündemde olması ve görüş ayrılıkları nedeniyle görüşmelerin yılbaşından sonraya sarkabileceği yorumları yapılıyor. 2017'deki koalisyon görüşmeleri 172 gün, 2013'teki görüşmeler ise 86 gün sürmüştü. Almanya'da yeni bir hükümet kurulana kadar Angela Merkel hükümeti görevine devam edecek. Avusturya'da erken seçim beklentisi Avusturya'da "rüşvet ve güveni kötüye kullanma" suçlamalarıyla hakkında soruşturma başlatılan Başbakan Sebastian Kurz görevinden istifa etti. Kurz, lideri olduğu Avusturya Halk Partisi (ÖVP) başkanlığını bırakmazken, Ocak 2020'de kurulan ÖVP-Yeşiller Partisi koalisyonunu sürdürebilmek için, başbakanlık koltuğunu kendi partisinden Dışişleri Bakanı Alexander Schallenberg'e devretti. Kurz'un bir süre direndikten sonra attığı bu geri adım neticesinde ülkede hükümet krizi nispeten rahatlasa da muhalefet tarafında, Kurz'un "gölge başbakan" olacağı, "Kurz sistemi" verilen düzenin devam edeceği görüşü hakim. Mevcut hükümetin uzun ömürlü olmayacağı ve erken genel seçimlere gidilebileceği yorumları yapılıyor. Çekya'da hükümeti kurma görevinin kime verileceği belirsiz Çekya'da 8-9 Ekim'de düzenlenen genel seçimlerin sonucu, beklenenin aksini ortaya koydu. İktidardaki Gayrimemnun Vatandaşlar Hareketi (ANO), yüzde 27,17 ile en fazla oy alan parti olsa da seçimlerin galibi üç partinin birlikte kurduğu muhalefet iktidarı (Spolu) oldu. Cumhurbaşkanı Milos Zeman'ın daha önce açıkladığı üzere, hükümeti, tek başına en çok oyu olan partiye vermesi bekleniyor. Ancak ANO, parlamentoya giren aşırı sağcı Özgürlük ve Doğrudan Demokrasi Partisi (SPD) ile anlaşması durumunda bile hükümeti kurmaya gerekli olan çoğunluğu sağlayamıyor. 200 sandalyeli meclisin 108 sandalyesini birlikte kazanan muhalefet ittifakı, hiçbir şekilde ANO ile görüşmeyeceğini açıkladı. Bu nedenle, Cumhurbaşkanı Zeman'ın, hükümeti kurma görevini, seçimin galibi muhalefet ittifakına değil de ANO lideri Başbakan Andrej Babiş'e vermesi durumunda ülkede uzun süre siyasi belirsizlik olacağı öngörülüyor. Hükümet kurulmasında belirleyici rol oynayan 77 yaşındaki Zeman'ın, son dönemde sağlık sorunları nedeniyle hastaneye kaldırılması ülkede ayrıca endişelere yol açıyor. Hollanda'da 210 gündür hükümet kurulamadı Hollanda'da 15-17 Mart'ta yapılan genel seçimlerin üzerinden 210 gün geçmesine rağmen halen hükümet kurulamadı. Toplam 17 partinin 150 sandalyeli Meclis'e girdiği Hollanda'da en az 4 partili bir koalisyon kurulması bekleniyordu. Geçici hükümetin idare ettiği ülkede koalisyon müzakereleri sancılı geçiyor. Çoğunluk veya azınlık koalisyonu kurma girişimleri şimdiye kadar başarısız olan partiler, yeniden dörtlü koalisyon görüşmelerine başladı. Muhalefetteki bazı partiler koalisyon müzakerelerinin tekrar başlamasını eleştirirken, yeni seçime gidilmesini savunuyor. Ülkede mevcut durumun değişmediğini ileri süren bir takım muhalefet partileri, seçmen iradesinin dikkate alınmadığı görüşünü dile getiriyor. Hollanda'da 2017'de yapılan genel seçimlerin ardından, koalisyon hükümetinin kurulması 225 gün sürmüştü. Bulgaristan bu sene 3. kez seçime gidiyor Bulgaristan'da 4 Nisan'da yapılan parlamento seçimi sonrası koalisyon hükümeti kurma çalışmaları başarısız olunca 11 Temmuz'da erken seçime gitme kararı alındı. Bu tarihteki genel seçimlerden sonra oluşturulan parlamentoda, 65 kişilik en büyük gruba sahip Böyle Bir Halk Var (İTN) partisi de hükümet kurma girişiminde başarısız oldu. Cumhurbaşkanı Rumen Radev, 16 Eylül'de parlamentoyu feshederek, seçimler öncesinde kurduğu geçici teknokratlar hükümetinde revizyon yaptı. Üç bakanı değiştiren Radev, 14 Kasım'da erken genel seçim yapılacağını, ülkeyi seçime götürecek hükümetin başbakanlığına Stefan Yanev'in devam edeceğini duyurdu. Bulgaristan böylece bir yıl içinde 3. kez seçime gitmiş olacak. Norveç 28 gündür yeni hükümetini bekliyor Norveç'te 13 Eylül'de yapılan genel seçimler sonrasında geçen 28 gün içerisinde hala hükümet kurulamadı. Norveç'te yapılan genel seçimleri İşçi Partisi lideri Jonas Gahr Stoere önderliğindeki sol blok kazanmış, ancak hükümeti kurmak için yeterli çoğunluğa ulaşamamıştı. Stoere, koalisyon görüşmeleri sonrasında yaptığı açıklamada, Sosyalist Sol Parti (SV) ve Merkez Partisi (SP) ile büyük bir koalisyon kurmak istediklerini, ancak bunu başaramadıklarını söyledi. Jonas Gahr Stoere, sağ blokta bulunan Merkez Partisi (M) ile azınlık hükümeti kurmak için önemli ilerleme kaydettiklerini ve gelecek hafta hükümeti kurmayı umduklarını belirtti. Romanya'da kurulan hükümet güvenoyu alamadı Romanya'da, 6 Aralık 2020 tarihinde yapılan seçimlerin ardından Cumhurbaşkanı Klaus İohannis, hükümeti kurma görevini daha önce genel başkanı olduğu ve seçimi ikinci tamamlayan merkez sağdaki Ulusal Liberal Parti'ye (PNL) vermişti. PNL Genel Başkanı Florin Citu'nun kurduğu azınlık hükümeti, 5 Ekim'deki oturumda güvenoyu alamayarak düştü. Cumhurbaşkanı İohannis, hükümet kurma görevini vermek üzere PNL'den bir isim beklediğini açıkladı. Seçimin galibi Sosyal Demokrat Parti (PSD) lideri Marcel Ciolacu da buna tepki göstererek, siyasi krizin bitmesi için erken seçime ihtiyaç olduğunu dile getirdi.

2 yıl önce

Selahattin Demirtaş yeni Alman hükümetine yalvardı: PKK'yla bağımız yok Türkiye'ye baskı yapın

37 kişinin katledildiği 6-8 Ekim olaylarının azmettiricisi olarak tutuklu bulunan HDP'li Selahattin Demirtaş Alman medyasına konuştu. Ülkede yeni kurulan hükümetten medet uman Demirtaş, PKK ile bağı olmadığını savundu. "İnsan haklarına saygı duyun" Almanya'da yeni kurulacak hükümetin Türkiye'de insan haklarına daha çok ilgi göstermesi gerektiğini savunan Demirtaş "Yeni Alman hükümetinin Avrupa değerlerine ve insan haklarına daha bağlı bir politika izlemesini umuyorum" dedi. Demirtaş yeni hükümetin Türkiye'yi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan ibaret görmemesi gerektiğini de vurguladı. "HDP demokratik bir parti" HDP'nin demokratik bir siyasi parti olduğunu belirten Demirtaş, "Ne ben ne de partimizin PKK ile doğrudan ya da dolaylı bir bağlantısı veya ilişkisi var" HDP sadece barışcıl yöntemleri savunan demokratik bir siyasi parti" ifadelerini kullandı.

2 yıl önce

KKTC'de yeni hükümet kuruldu

Ulusal Birlik Partisi (UBP) Genel Başkanı ve Başbakan Ersin Saner, Demokrat Parti (DP) ve Yeniden Doğuş Partisi (YDP) ile kurdukları koalisyon hükümetinin istifasını 13 Ekim'de Cumhurbaşkanı Tatar’a sunmuştu. YENİ HÜKÜMET KURULDU KKTC'de Ulusal Birlik Partisi Genel Başkanı Faiz Sucuoğlu başkanlığında yeni hükümet kuruldu.

2 yıl önce

İngiliz hükümeti, terörizmi meşrulaştırmakla itham ettiği Müslüman'dan özür diledi

The Guardian'da yer alan habere göre, "islam21c.com" internet sitesinin editörlüğünü yapan Butt, 2015'te bir başbakanlık basın duyurusunda isminin "şiddete başvurmayan aşırılar" arasında yer alması ve "terörizmi meşrulaştıran birisi" olarak lanse edilmesinin ardından başlattığı hukuk mücadelesini kazandı. İngiliz hükümeti, ilk başlarda bu iddiasını savunsa da Butt'un açtığı davayı kazanmasının ardından ismini basın açıklamasından silmeyi, tazminat ve yasal masraflarını ödemeyi kabul etti. İngiltere İçişleri Bakanı Priti Patel, İngiliz hükümeti adına, Salman'ın "aşırılıkçı nefret vaizi" olarak yanlış şekilde tanımlanması nedeniyle Butt'tan özür diledi. Patel'in hukuk danışmanı Aidan Eardley, bugün halka açık yapılan duruşmada okuduğu bildiride şu ifadeleri kullandı: "Hükümet, Dr. Butt'ın terörizmi meşrulaştıran aşırılık yanlısı bir nefret vaizi olduğunu ve dolayısıyla onun bu etki altında olan biri olduğunu iddia etmenin tamamen yanlış olduğunu kabul ediyor. Kendisine verilen zarar ve özellikle iddianın bu kadar uzun süre devam etmesi ve devam ettirilmesi nedeniyle üzgünüz." Hukuki sürecin ardından üniversitelerin ve diğer Müslüman konuşmacıların isimleri de basın açıklamasından kaldırıldı. "Aşırıcılık söylemi öldü" Dr. Salman Butt da İngiliz hükümeti adına nazik özrü için Bakan Patel'e teşekkür etti ve bu özrü kabul ettiğini dile getirdi. Butt, bunun Patel'in değil, dönemin İçişleri Bakanı Theresa May'ın hatası olduğunu belirterek, "Bu davadan özellikle alınacak en net derslerden biri, 'aşırıcılık' ve dolayısıyla 'aşırıcılıkla mücadele' kavramının aslında ne kadar temelsiz olduğudur." dedi. Aşırıcılık söyleminin öldüğüne inandığını söyleyen Butt, "Gittikçe daha fazla insan, bu söylemin güçlüler tarafından hoşlanmadıkları veya zorlamadan meydan okuyamadıkları herhangi bir düşünce, fikir veya konuşmayı susturmak için kullandığı belirsiz bir terim olduğunu fark ediyor. Bu, günümüzün sapkınlığıdır." ifadelerini kullandı. Butt'ın avukatı Tamsin Allen da müvekkiline önemli miktarda tazminat ödeneceğini, Butt'ın artık tamamen aklanmasından memnuniyet duyduklarını dile getirdi. İngiltere merkezli sivil toplum kuruluşu CAGE'in Direktörü Muhammed Rabbani de söz konusu dava neticesinde, Müslüman toplulukları gözetlemek için bir kılıf olduğunu öne sürdüğü radikalleşmeyi önleme programı için ölüm çanlarının çalması gerektiğini söyledi. Rabbani, "Özür, yalnızca 'aşırıcılık' etiketlerinin siyasallaştırılması temelini boşaltmakla kalmıyor, aynı zamanda bu mantığa bağlı başarısız radikalleşmeyi önleme stratejisini de kritik şekilde sakat bırakıyor." değerlendirmesinde bulundu. İngiltere'nin aşırılıkla mücadele programı mahkemelik olmuştu 2015'te Theresa May'in içişleri bakanlığı döneminde hazırlanan ve yürürlüğe giren "Prevent" (Önle) adlı programın mağdurlarından Dr. Salman Butt, bu programa karşı hukuk mücadelesi başlatmıştı. Başvurusu Yüksek Mahkeme tarafından kabul edilen Butt'ın davası 6 Aralık 2016'da Londra'da görülmeye başlanmış ve İçişleri Bakanlığına karşı açılan bu dava, "Prevent" uygulamasını hedef alması bakımından bir ilk olmuştu. Prevent programıyla ilgili 2015'te yayımlanan bir başbakanlık basın duyurusunda ismi "şiddete başvurmayan aşırılar" arasında anılan Butt'ın, üniversitelerde konuşma yapmasının engellenmesi çağrısı yapılmıştı. Prevent programı, hükümetin en çok tepki çeken uygulamaları arasında yer almış ve programın, üniversiteler dahil bütün eğitim kurumlarının yöneticilerini ve öğretmenlerini öğrencileri ihbar etmeye zorladığı savunulmuştu. Butt hakkındaki ihbarın da Henry Jackson Society adlı aşırı sağcı bir sivil toplum kuruluşu tarafından yapıldığı ortaya çıkmıştı. Söz konusu kuruluş, Butt'ın yayımladığı yazılardan ve sosyal medya hesaplarındaki görüşlerinden oluşturduğu dosyayı başbakanlık bünyesindeki Aşırılık Analiz Birimine ulaştırmıştı.

2 yıl önce

Demirtaş'tan muhalefete 'hükümeti istifaya davet edelim' çağrısı: Ortak miting yapalım

HDP’nin tutuklu eski Eşgenel Başkanı Selahattin Demirtaş, kur kriziyle birlikte kamuoyunda yükselen itirazların ardından muhalefet partilerine miting çağrısı yaptı. 7 BÖLGEDE 7 ORTAK MİTİNG ÇAĞRISI Muhalefeti yedi bölgede yedi ortak miting yapmaya çağıran Demirtaş, partilerin genel başkanlarına "Hiç değilse Meclis'te temsil edilen muhalefet partilerinin genel başkanlarının, ortak bir basın toplantısıyla hükümeti istifaya çağırmalarının ve yedi bölgede yedi ortak miting yaparak halkla birlikte derhal seçim istemelerinin önünde bir engel mi var? Bugün değilse ne zaman?" dedi.

2 yıl önce

Taliban geçici hükümeti Afganistan'daki havaalanları konusunda AB'den yardım istedi

Avrupa Birliği (AB) ile Afganistan'daki geçici Taliban hükümeti arasında, Katar'ın başkenti Doha'da, insani yardımlar başta olmak üzere havaalanlarının açık tutulması, kız çocuklarının eğitimi gibi çeşitli konularda görüşmeler yapıldı. Hafta sonunda iki gün süren görüşmelerde, AB heyetine Afganistan Özel Temsilcisi Tomas Niklasson, Afganistan heyetine ise Taliban geçici hükümetinin Dışişleri Bakanı Vekili Emirhan Muttaki başkanlık etti. AB Komisyonundan yapılan açıklamada, görüşmenin, "AB'nin, geçici Taliban hükümetini tanıdığı anlamına gelmediği" özellikle vurgulandı. Açıklamaya göre, görüşmelerde her iki taraf da Afganistan'daki havaalanlarının açık tutulmasının önemini vurguladı. Geçici hükümet, havaalanlarının işler tutulması için AB'den yardım talep etti. Taraflar ayrıca Afganistan'da kötüleşen insani duruma ilişkin endişelerini dile getirdi. AB tarafı, Afgan halkına insani yardımda bulunma niyetini ifade ederken geçici hükümet, kamu çalışanlarına aylardır ödenmeyen maaşlarını ödeme taahhüdünü hatırlattı. AB, insani yardımlara ek olarak uluslararası örgütler ve sivil toplum kuruluşları vasıtasıyla eğitim ve sağlık gibi alanlarda doğrudan Afgan halkının yararına olacak şekilde ciddi miktarda mali yardımda bulunma arzusunu paylaştı. AB'nin açıklamasında, kız ve erkek çocuklarının uluslararası standartlara uygun bir müfredatla eğitimlerine eşit şekilde devam edebilmesinin önemine vurgu yapıldı ve "AB heyeti, Afgan heyetinin kızlara ve erkek çocuklara eğitimde eşit erişim ile kadınlara farklı sektörlerde çalışma hakkı sağlama niyetini memnuniyetle karşıladı." denildi. Afgan heyeti, hukukun üstünlüğü ve iyi yönetişime olan taahhüdünü hatırlatırken, AB tarafı demokrasinin önemine vurgu yaparak kapsayıcı bir hükümet kurulması ve anayasal reform yapılması çağrısında bulundu. Afgan heyeti ayrıca, AB tarafının terörle mücadele edilmesi talebine karşılık, ülkenin başkalarının güvenliğini tehdit eden kişi veya gruplarca üs olarak kullanılmasına izin verilmeyeceğine yönelik taahhüdünü teyit etti. Ülkede diplomatik misyonların mevcudiyetinden duyduğu memnuniyeti dile getiren Afgan heyeti, AB diplomatlarının ülkeye dönmesinden memnuniyet duyulacağını bildirdi. AB tarafı da başkent Kabil'de kısıtlı sayıda bir mevcudiyet bulundurma ihtimaline işaret etti. Bunun, Taliban'ı tanıma anlamına gelmeyeceği, güvenlik durumuna bağlı olarak karar verileceği belirtildi.

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 3. Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi kapsamında devlet ve hükümet başkanlarıyla görüştü

Erdoğan cuma namazının ardından sırasıyla Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed El Menfi, Orta Afrika Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Faustin-Archange Touadera, Moritanya Cumhurbaşkanı Muhammed Ould Şeyh Ghazouani, Ruanda Cumhurbaşkanı Paul Kagame, Komorlar Birliği Cumhurbaşkanı Assoumani Azali, Cibuti Cumhurbaşkanı İsmail Ömer Guelleh görüştü ve Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed Ali'yi kabul etti. Görüşmeler basına kapalı olarak gerçekleşti.  Cumhurbaşkanı Erdoğan, liderlerle gerçekleştirdiği görüşmelerin ardından, 3. Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi kapsamında Dolmabahçe Sarayı'nda devlet ve hükümet başkanları onuruna verilen yemeğe katıldı.  

2 yıl önce

Zafer Şahin: “CHP'nin tek başına kurduğu son hükümeti TÜSİAD yıktı… Fıkra bu kadar”

Şahin’in 18.05.2016 tarihinden, Yeni Asır Gazetesi’ndeki “Ecevit kadar olamadın Kılıçdaroğlu” başlıklı yazısı şöyle; Alman gazetecilere "Türkiye'de laiklik tehlikede değil" diyen CHP lideri Kılıçdaroğlu, TOBB'u neden eleştirdi? Meclis Başkanı'nın laiklikle ilgili açıklamalarına TÜSİAD gibi tepki vermediği için! Peki, TOBB Genel Kurulu'nda başkan Rifat Hisarcıklıoğlu ve üyelere "TÜSİAD kadar yürekli olamadığınız" diye fırça atan Kılıçdaroğlu, CHP'nin kurduğu son hükümetin bizzat TÜSİAD tarafından yıkıldığını biliyor mu? Muhtemelen hayır... Bu gerçeği bilse; 1979 yılında Bülent Ecevit hükümetini gazetelere verdiği 4 ilanla deviren TÜSİAD'ın, yani büyük sermayenin sözcülüğüne herhalde soyunmazdı... Kılıçdaroğlu'nun demokrasi ve özgürlüklerin savunucusu gibi gördüğü ve gösterdiği TÜSİAD, 13 Mayıs 1979- 13 Haziran 1979 tarihleri arasında 7 gazete ve 1 haftalık dergide 24 defa yayınlattığı ilanlarla Ecevit'i devirdi. O zamanın parasıyla 4 milyon 628 bin lira ödediği reklamlarda dönemin CHP hükümetini "Pazar ekonomisinden giderek uzaklaşan politikalar" izlemekle suçladı. Bülent Ecevit, yıllar sonra o hükümetin yıkılma sebebi olarak TÜSİAD ilanlarını gösterdi ve Rusya'yı gözetlemek için casus uçaklarını Türkiye'den havalandırmayı isteyen ABD'ye onay vermediğinden Amerikalıların kendisine kızdığını açıkladı. Yine Ecevit'in anlatımıyla dönemin güçlü adamı Brezinski, Washington'da TÜSİAD'a gazete ilanları yoluyla hükümeti düşürme talimatı vermiş ve onlarda gereğini yapmıştı. Sürecin ayrıntılarını merak edenler, detayları TÜSİAD'ın ilk genel sekreteri Güngör Uras'ın yazdığı "Fikir Üreten Fabrika TÜSİAD'ın İlk On Yılı 1970-1980" adlı kitaptan okuyabilir. Biz dönelim Kılıçdaroğlu'na... Hani her fırsatta birilerini yürekli olmamakla suçluyorsunuz ya Kemal Bey... Keşke siz de Amerika'ya kafa tuttuğu için iktidardan düşürülen Bülent Ecevit kadar yürekli olabilseydiniz. Belki o zaman ne TÜSİAD'ın ne de okyanus ötesinin bu kadar etkisinde kalmazdınız. Maalesef Ecevit kadar olamadınız...

1 2 3 4 5 6 7 8 9