20 Mayıs Pazartesi 2024
2 yıl önce

İBB’nin işten çıkardığı Veysi Altıntaş PKK medyasına konuştu: ‘Diğer partilere de İBB’de başka kontenjanlar verilmiştir’

Geçici görevlendirmeyle İstanbul Teknik Üniversitesi’nde çalışırken, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin PKK’lı teröristleri öldürmesine ‘’Bu suça ortak olmayacağız’’ diyerek imza atan hainlerden olan Veyis Altıntaş, 679 sayılı Kanun Hükmündeki Kararname (KHK) ile ihraç edilenler arasında yer almıştı. Uzun süre iş bulamayan Altıntaş, 2020’de HDP’nin gizli ortağı CHP’li İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) iştirak şirketi BİMTAŞ’a bağlı sözleşmeli personel olarak çalışmaya başladı. Ancak Altıntaş, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun gündeme getirdiği İBB’deki terör soruşturmasının ardından İBB tarafından işten çıkarıldı. Altıntaş, terör örgütü PKK’ya yakınlığıyla bilinen Anf News’e şunları söyledi; ‘’Yatay bir örgütlenme modeliyle çalışırken, yeni gelen koordinatörle beraber dikey bir çalışma düzenine geçildi. Daha fazla patron düzeni oluştu. Artık bütün kararlar tepeden aşağı inmeye başladı. Yeni koordinatör ilk geldiğinde benden hazırladığım bir raporu revize etmemi istedi. O esnada doktora tezi izleme jürim vardı ve hakkımın yanmaması için iki gün izin istedim. Bunu söylediğimde kızdı ve toplantıyı bir anda bitirdi. Bir hafta sonra beni tekrar görüşmeye çağırarak işten çıkartmak istedi. Nedenini sorduğumda, ‘Sen doktora yapıyorsun ve belli ki senin için bu çok öncelikli ama burası çok hızlı işleyen bir yer. Burada işi isteriz ve ertesi gün çıkması lazım’ dedi.’’ ‘’Ben de bu iş yerinde tek doktora yapanın ben olmadığımı, herkesin hem işini hem de doktorasını yaptığını hatırlattım. ‘Doktora senin için çok önemliyse başka bir iş bul ya da seni daha rahat hissedebileceğin başka bir birime gönderelim’ dediğinde, ben yerimde iyi olduğumu ve işimi sevdiğimi söyledim. Daha sonra KHK ile ihraç edilmiş Barış Bildirisi imzacılardan bir arkadaşımızın işine aynı koordinatör tarafından son verildi. Arkadaşımız bunu yazdığı mektupla teşhir ederken, referans olarak benim yaşadığım sorunu da yazdı.’’ ‘’Belli ki bu durum koordinatör için sorun oldu. Önce pasifize edildim, iş verilmemeye başlandı ve nihayetinde ‘performans eksikliği’ öne sürülerek başka bir birim olan Altyapı Müdürlüğü’ne gönderildim. Oysa performans olarak yaptığım raporlar ortadaydı, buna yönelik herhangi bir olumsuz eleştiri yoktu. Bu bende resmen travmaya yol açtı, büyük bir özgüven kaybına neden oldu.” BİMTAŞ Genel Müdür yardımcısının kendisiyle görüşüp istifa etmesini önerdiğine dikkat çeken Altıntaş, “Daha fazla yıpranmamam için istifa etmemi ve özel sektörde çalışmamı teklif etti. Ben de kabul etmedim tabii ve 4 gün sonra Barış Bildirisi’ne imza atmaktan dolayı hakkımda devam eden ağır ceza davasının olması ve KHK ile ihraç edilmem gerekçesiyle işime son verildi. Tazminatsız bir şekilde ve Kod 42 ile işten atıldım; bu da işsizlik ödeneğinden de faydalanamayacağım anlamına geliyor” dedi. ‘’KILIÇDAROĞLU KHK’LERLE İHRAÇ EDİLENLERİN İŞE İADE EDİLECEĞİNİ SÖYLEYEBİLİYOR AMA…’’ Kendisine verilen tebligatta işine son verilme gerekçesi olarak sözde barış imzacısı olduğu için KHK ile ihraç edilmesinin gösterildiğine işaret eden Altıntaş, şunları kaydetti: “Kemal Kılıçdaroğlu, iktidara geldiğinde KHK’lerle ihraç edilen Barış Bildirisi imzacılarının işlerine geri iade edileceğini söyleyebiliyor ama CHP yönetimindeki İBB’den bana verilen tebligatta işten çıkartma gerekçesi olarak KHK’lerle ihraç edilmem gösterilebiliyor.’’ ‘’Bu büyük bir çelişki. Bir de İBB Genel Başkanı Ekrem İmamoğlu, FOX TV’ye çıkıp iltisaklı kelimesini kullandı. Yine aynı gün İBB’nin İçişleri Bakanına cevaben yazılı bir açıklama yayınlayarak kendi bünyesinde yaptığı iç güvenlik soruşturması çerçevesinde iltisaklı olduğu tespit edilen 18 kişinin işine son verdikleri ifadesini kullanması çok çirkin.’’ ‘’İBB yönetimi bizimle dayanışma içinde olmuştu. Nitekim bu hukuksuz işten çıkartılma sonrası işin arka planını öğrenmek için HDP Genel Merkezi’ni arayıp yaşananları anlattım. Genel Merkez de CHP Genel Merkezi’ne sormuş. Bana aktarılanlara göre, CHP Genel Başkan yardımcılarından biri Ekrem İmamoğlu’nu arayıp ne olduğunu ve neden böyle bir konunun ortaya çıktığını sormuş, İmamoğlu da bakanlıktan kendilerine bir yazı geldiğini ve kendilerinin de bu yazıya istinaden İBB bünyesinde bir iç soruşturma yapıp neticeye vardıklarını söylemiş. Bunu da İBB’ye müfettiş gönderen İçişleri Bakanlığı’nın soruşturması bitmeden yaptılar. Arkamızda durmak yerine kolay yolu seçerek işimize son verdiler.” ‘’MUHTEMELEN DİĞER PARTİLERE DE BAŞKA KONTENJANLAR VERİLMİŞ’’ Altıntaş, işten çıkarılmadan iki gün önce BİMTAŞ Genel Müdürlüğü’ne DEVA Partisi’nden bir ismin getirildiğine işaret etti. İşten atılmaların tam da 6’lı ittifak masasından sonra yaşanmasının tesadüf olmadığını belirten Altıntaş, “Görünen o ki şimdiden birtakım kontenjan üzerinden birtakım adımlar atılıyor. Muhtemelen de diğer partilere de başka kontenjanlar verilmiştir. Millet İttifakı ısrarla kendini HDP’den uzak göstermek istiyor.’’ dedi.

2 yıl önce

“İBB ÇALışıyor!!” Ekrem İmamoğlu’nda yandaşlarına usulsüz reklam ihalesi: BVA Reklam ve Danışmanlık, Urban Media A.Ş., Panoffect Medya A.Ş…

Ekrem İmamoğlu, Kültür A.Ş üzerinden seçimlerde kendisine sponsor olan aileler ile kolladığı Subaşı ailesine reklam panolarının ihalelerini mektupla davet yöntemiyle adrese teslim verdi. 1 milyar 19 milyonluk ihaleleri 2019 yılında seçimin hemen ardından kurulan şirketlere usulsüz vermekle yetinmeyen İmamoğlu, herhangi bir mücbir sebep olmaksızın ve gerekçesiz olarak şirketlerden belediye kasasına girecek paraya şirketin birinde yüzde 40, diğerinde de yüzde 20 indirim yaptı. Reklam panolarının ölçüleriyle de oynayan şirketlere verilen adrese teslim ihalelerle birlikte 293 milyonluk kamu zararı ortaya çıkarken bu yandaş şirketlere kıyak olarak yansıdı. Sabah’ın haberine göre; İBB'nin bunlarla da kalmayıp "Büyükşehir Çalışıyor" isimli twitter hesabından "İBB reklam alanlarını artık kendi işletecek! İBB'nin 2000 raket pano ile 400 megalight panonun 10 yıl işletilmesi ihalesini Kültür A.Ş. kazandı. İhale konusu reklam alanları bu şekilde İBB tarafından işletilmiş olacak, belediye reklam gelirinden azami oranda faydalanacak" denilerek vatandaşın da kandırıldığı ortaya çıktı. PES DEDİRTEN YOLSUZLUK İstanbul Büyükşehir Belediyesinin mektupla yaptığı adrese teslim ihalelerdeki yolsuzluklar bu kadarına pes dedirtti. İstanbul Büyükşehir Belediyesi tasarrufundaki raylı sistem istasyonları, otoparklar, ana cadde ve meydanlarda bulunan reklam alanlarının mevzuata aykırı olarak, belediye iştiraki "Kültür A.Ş." aracı kılınarak belediye seçimlerinde Ekrem İmamoğlu'na sponsor olduğu iddia edilen iş adamı Hüseyin Köksal'ın amcasının oğluna ait "BVA Reklam ve Danışmanlık Hizmetleri A.Ş." ile Ekrem İmamoğlu'nun koruyup kolladığı Subaşı ailesine ait "Panoffect Medya A.Ş." ve Hüseyin Seçkin'e ait "Urban Media A.Ş." adlı şirketlere verildiği ortaya çıktı. İçişleri Bakanlığı müfettişlerinin yaptığı inceleme de bu iddiaları doğruladı. DAVET USÜLÜ İHALE İBB, raylı sistem istasyonları, otoparklar, üst geçitler, ana cadde ve meydanlarda bulunan reklam alanlarının ihalesini 1 milyar 19 milyon ile Kültür A.Ş.'ye verdi. Söz konusu ihaleler 7 kısma bölünerek "mektupla davet usulü" ile ihaleye katılma yeterliği ve koşullarına sahip olmayan 3 özel şirkete dağıtıldı. YANDAŞLARA MİLYARLIK İHALE Seçimlerde Ekrem İmamoğlu'na sponsor olduğu iddia edilen iş adamı Hüseyin Köksal'ın amcasının oğlu Ahmet Köksal ve Murat Kapki tarafından 2019 yılı yerel seçimlerinden sonra kurulan "BVA Reklam A.Ş." adlı şirkete belediye iştiraki Kültür A.Ş. tarafından toplam 395 milyon 100 bin lira tutarında "reklam alanları" işletme ihalesi verildi. 2019 yerel seçimlerinden sonra Hüseyin Seçkin tarafından kurulan "Urban Media A.Ş." adlı şirkete de yine Kültür A.Ş. tarafından toplam 239 milyon 639 bin liraya "reklam alanları" işletme ihalesi verildi. Yine yerel seçimlerinden sonra Ekrem İmamoğlu'nun koruyup kolladığı Eyüp ve Gülşah Subaşı ailesinin oğlu Onur Buğra Subaşı tarafından kurulan "Panoffect Medya A.Ş." adlı şirkete de 384 milyon 857 bin lira tutarında "reklam alanları" işletme ihalesi verildi. İHALEYİ ALMA ŞARTI TAŞIMIYORLAR Belediyece yapılan ilk ihaleler ile Kültür A.Ş. tarafından yapılan alt ihalelerin, sözleşme ve konularının bire bir aynı olduğu ancak verilen şirketlerin yeterlik şartı olarak aranan şartları da taşımadığı belirlendi. Şirketlerde en az 3 yıldır faaliyette bulunma, en az 5 ila 40 milyon lira sermaye, son 5 yıl içerisinde toplam 40 ila 100 milyon lira üzerinde ciro ve 20 ila 40 milyon lira tutarında iş deneyim belgesine sahip olma şartlarının aranmadığı, piyasada yetkinliği bilinen şirketlerin ihalelere davet edilmediği ortaya çıktı. 293 MİLYONLUK ZARAR İBB'nin ihaleleri adrese teslim vermesinin yanı sıra, üst geçitler, ana cadde ve meydanlarda bulunan reklam alanları ihaleleri için ödenmesi gereken işletme bedeli ile reklam uygulamalarının adetlerinde yüzde 20 azaltma yaptı. Sözleşmeyle kesinleşmiş belediye alacağının tahsilinden ise "herhangi bir mücbir sebep olmaksızın" vazgeçilerek toplam 141 milyon 500 bin indirim yapıldı. Ana cadde ve meydanlarda bulunan reklam alanları ihale şartnamesi ve sözleşmesine gerekçesiz olarak Belediye aleyhine konulan; "ilk 5 yıl işletme bedelinin yüzde 60'ı üzerinden ödeme alınacaktır." hükmü uyarınca, ilk 5 yıllık sözleşme bedeli "herhangi bir mücbir sebep olmaksızın ve gerekçesiz" olarak yüzde 40 oranına indirildi. Bu şekilde de 122 milyon kamu zararına yol açıldı. Bunların yanında üst geçitlerdeki reklam panosu ebatlarının teknik şartnamesindeki azami boy ölçüsünden daha büyük imal edildiği, işletmeciye teknik şartnamesinde belirlenen azami alandan 2 bin 559 metrekare daha fazla ve değerli reklam alanı sağlandığı, bundan da 29 milyon 714 bin tutarında işletmeci şirkete haksız menfaat sağlanarak kamu zararına yol açıldığı belirlendi. Ulaşıma ve suya zam yapma gayretinde bulunan İBB'nin ihalelerden yaptığı indirim kıyağıyla toplam 293 milyon 214 bin lira kamu zararına sebep olduğu, işletmeci şirketlere de haksız menfaat sağlandığı tespit edildi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi yönetimindeki "Büyükşehir Çalışıyor" isimli sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda ise "İBB reklam alanlarını artık kendi işletecek! İBB'nin 2000 raket pano ile 400 megalight panonun 10 yıl işletilmesi ihalesini Kültür A.Ş. kazandı. İhale konusu reklam alanları bu şekilde İBB tarafından işletilmiş olacak, belediye reklam gelirinden azami oranda faydalanacak" denildi. Oysaki Kültür A.Ş.'nin ihaleyi kendisi almış gibi duyurmasına rağmen, ihalelerin yandaşlara dağıtıldığı ortaya çıktı.

2 yıl önce

İBB'nin burs verdiği 'üniversiteli genç kız' Ekrem İmamoğlu'nun PR ekibinden çıktı

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, göreve gelir gelmez İBB bünyesinde çalışan 15 bin kişinin işine son verdi. Belediyede boşalan kadrolara terör örgütü PKK ve HDP ile ilişkili olduğu belirlenen kişileri yerleştiren İBB'nin skandalları saymakla bitmiyor. İmamoğlu yönetimindeki belediyenin, İBB Kariyer’den iş başvurusu yapan gençleri aldattığı ortaya çıkmıştı. İş ilanları açarak gençleri kandıran İBB'nin gerçek yüzünü AK Parti İBB ve Beyoğlu Belediyesi Meclis Üyesi Kübranur Uslu açıklamıştı. Uslu, İBB Kariyer’den iş başvurusu yapan gençlere seslenerek "Kontenjanların sadece %20’si size ayrılıyor. Geri kalan %80 ise Millet İttifakı teşkilatlarına rezerve edilmiş durumda" demişti. Terör örgütü mensuplarının iş kapısı haline gelen ve tarafsız işe alım sürecinden bihaber olan İBB'nin 'üniversiteli öğrenci' diye burs verdiği İlknur isimli kişinin İmamoğlu'nun PR ekibinden olduğu ortaya çıktı. "BAŞKANIM BURSUMUZU YATIRMIŞ" Sosyal medya hesabından "Bayramdan önce sessiz sedası bursumuzu yatırmış başkanım" ifadesiyle İmamoğlu'nu etiketleyen genç kızın İmamoğlu ile çekilmiş bir görüntüsü ortaya çıktı. İmamoğlu'nun PR ekibinde yer alan İlknur isimli genç kızın takip ettiği tek fake hesabın 'Mevzu İmamoğlu'na' isimli hesap olduğu görüldü.

2 yıl önce

Dağdan İBB’ye… Eli keleşli PKK'lı, Ekrem İmamoğlu’nun çalışanı çıktı!

Haber7.com’un haberine göre; İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde Sosyal Hizmet Uzmanı (Sosyal Çalışmacı) olarak çalışan Şafak D. isimli şahsın, 2016 yılında Şırnak ilinde PKK/KCK terör örgütü üyelerinden elde edilen dokümanlarda kırsal alanda elinde uzun namlulu silah ile çekilmiş fotoğrafı tespit edildi. Güvenlik güçlerinin tespiti üzerine şahsın terör örgütü PKK ile iltisaklı olduğu tespit edildi. GÖZALTINA ALINDI Alınan bilgiye göre örgüt mensubu şahıs, bu sabah İstanbul Büyükşehir Belediyesine ait çalıştığı binada gözaltına alındı. İBB çalışanı ile ilgili soruşturmanın devam ettiği öğrenildi. SÜLEYMAN SOYLU DUYURMUŞTU İçişleri Bakanlığı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde (İBB) çalışan yüzlerce personelin "terör örgütleri ile iltisaklı veya irtibatlı olduğu yönündeki ihbar ve tespitler üzerine" özel teftiş başlatıldığını açıklamıştı. 

2 yıl önce

İçişleri Bakan Yardımcıları: “İBB’de terörist yakalandı, malum medya da siyasetçiler de köre sağıra yattı”

İçişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Ersoy sosyal medya hesabı Twitter’dan yaptığı açıklamada, “İBB’ye Sosyal Hizmet Uzmanı olarak işe alınan PKK'nın kamplarında eğitim görmüş terörist Şafak Duran polis tarafından İbb binasında göz altına alındı. Ama ne acıdır ki basın da siyaset de köre, sağıra yattı. Malum medya hiç görmedi. Sanki bu terörist İbb’de yakalanmadı.” dedi. https://twitter.com/mehmetersoy57/status/1519590127202406400?s=12 GÜNAYDIN FONDAŞ MEDYA İçişleri Bakan Yardımcısı Muhterem İnce ise sosyal medya hesabı Twitter’dan yaptığı açıklamada “Günaydın fondaş olan medya Sıradan bir gün Sıradan haberler PKK terör örgütü eğitim sonu “yemin töreninde” elinde “gururla” örgüt kimliği ve kalaşnikofuyla fotoğrafı ortaya çıkan bir teröristin İBB çalışanı olabilmesi kadar sıradan… Ne de olsa ekmek kapısı” dedi. https://twitter.com/muhteremince/status/1519594703859195906?s=21&t=b0luGuqOFNPNNOC-0x-B4w

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay: İBB ısrarla reddediyordu; PKK'nın dağ kadrosundan eli kanlı teröristi belediyede işe sokmuşlar

Gaziantep Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen iftar programında konuşan Oktay, sözlerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın selamlarını ileterek başladı ve bu mübarek ayda tutulan oruçların, yapılan ibadetlerin, hayır hasenatın kabul olması temennisinde bulundu. Oktay, ramazan boyunca her hafta başka bir ilde iftar sevincine vasıl olduklarını belirterek, bugün de Milli Mücadelenin ve istiklalin sembol şehri Gaziantep'te olmaktan duyduğunu memnuniyeti ifade etti. Evliya Çelebi'nin seyahatnamesinde Gaziantep için "Şehr-i Ayıntab-ı Cihan", dünyanın göz bebeği ifadesini kullandığını hatırlatan Oktay, şunları dile getirdi: Gaziantep'in her yönüyle destan, bağı bostanı gülistan, insanı candandır. Çağlar boyunca doğuyla batının geçiş noktası olmuş kadim sokaklarını, ticaret kervanlarını ağırlamış hanlarını, hamamlarını, kastellerini mi anlatalım. Tarihinden mi kültüründen mi vatanperverliğinden mi başlayalım. Molla Mehmet'i, Şehit Kamil'i, Şahin Bey'i, Özdemir ve Albay İrfan Beyleri, bu gazi şehrin binlerce kahramanından hangi birini analım. Burası Milli Mücadelenin en önemli safhalarından birinin, şanı büyük Antep savunmasının destanlaştığı yerdir. Memleket kadar büyük yumruklarıyla Antep'in savunmasında yer alan tüm kahramanları rahmetle yad ediyorum. Rabbim kanlarıyla, canlarıyla bu toprakları bizlere vatan kılan tüm şehitlerimizin, ahirete irtihal etmiş gazilerimizin mekanlarını cennet, makamlarını ali eylesin. Rabbim bizleri de şehitlerimizin mübarek yolundan ayırmasın. "81 ilin tamamında yatırımlarımız durmaksızın yükseliyor" Bu toprakları, bin yıldır kanlarıyla yoğurarak yurt kılan ecdadın emanetine sıkıca sarıldıklarını belirten Fuat Oktay, güçlü Türkiye vizyonuna hep birlikte sahip çıkacaklarını aktardı. Oktay, Türkiye'nin dört bir yanında mega eserleri, köprüleri, barajları, yolları, havalimanlarını ve hastaneleri birer birer hizmete açtıklarının altını çizerek, sınırlarda istikrarın sağlanması için hem sahada hem masada gayret sarf ettiklerini vurguladı. 81 ilin tamamında yatırımların durmaksızın yükseldiğini vurgulayan Oktay, Gaziantep'in, potansiyeli ve üretkenliğiyle kalkınma hamlesinden en çok istifade eden illerin başında geldiğini dile getirdi. Oktay, 100 yıl önce şanlı bir direnişle Gaziantep'in destan yazdığını belirterek, şunları söyledi: Gaziantep, bugün de başta sanayisiyle, tarımıyla, üretimiyle tarih yazmaya devam ediyor. İstiklale olan bağlılığıyla o dönem milletimize umut aşıladığı gibi bugün de gönül belediyeciliğiyle ve mazlumlara sahip çıkarak herkese örnek oluyor. Gaziantep'e adım attığımız ilk andan itibaren millete hizmet aşkının yansımalarını görüyoruz. Tüm ilçeleriyle arı gibi çalışan, değer üreten, gittikçe markalaşan bir Gaziantep karşılıyor bizleri. Sayın Cumhurbaşkanımız geçtiğimiz aralık ayında Antep'te toplam yatırım bedeli 15 milyar lirayı bulan 300 yeni fabrikanın açılışını gerçekleştirmişti. Gaziantep'e söz verdiğimiz 6 millet bahçesinden 4'ünü bitirip bu güzel şehrimize kazandırdık. Eski stat yerine yapılan millet bahçemizin inşası hızla sürüyor. TOKİ eliyle Gaziantep’te adeta şehir içinde şehirler kurduk; 5 binden fazla konutun yapımı devam ediyor. En çok beklenen projelerden biri Gaziray'da sona yaklaştık, inşallah önümüzdeki aylarda hizmet vermeye başlayacak. Son 20 yılda yaptığımız sulama tesisleriyle şehrimizdeki 200 bin dekardan fazla zirai araziyi sulamaya açtık, İnşaat safhasındaki 8 yeni sulama tesisiyle bu sayıyı 300 bin dekarın üzerine çıkaracak, Gaziantep’in bereketine bereket katacağız. Gaziantep Şehir Hastanesinin inşaatı hızla sürüyor, önümüzdeki yıl gurur vesilesi bir şehir hastanemizi daha ülkemize kazandırmış olacağız. Merkezi yönetim yatırımlarımızın yanı sıra Gaziantep'te gönüllere girmiş, canla başla çalışan, hem yurt içinde hem de yurt dışında ödüle doymayan bir Büyükşehir Belediye Başkanımız var. Hem sosyal belediyecilik hem de çevre dostu belediyecilik anlayışıyla dünyaya örnek olan Fatma Hanım, yerel yönetimlere kadın eli değince nelerin başarılabildiğinin bir göstergesi. Ramazan ayı vesilesiyle yüzbinlerce kişiye gıda yardımı yapan, sosyal destek sağlayan ve ramazanın dayanışma ruhunu yaşatan Gaziantep Büyükşehir Belediyemizi tebrik ediyorum. Ayrıca Şahinbey Belediyemizin ramazan boyunca 40 bin aileye doğrudan destek sağlaması ve belediyenin sosyal marketini ihtiyaç sahiplerine açması takdire şayandır. Yine Şehitkamil ve Nizip Belediyelerimiz infak ve dayanışmada örnek olmuş, hayırda yarışmıştır. İnsanı merkeze alan bir anlayışla çalışan ve Gaziantep’le birlikte ülkemizin gelişmesi, kalkınması için çaba gösteren herkese teşekkür ediyorum. Gastronomi turizmiyle, sanayisi, tarımı, üniversiteleri ve altyapısıyla Gaziantep markasının daha da yükseleceğine inanıyorum. Gaziantep böyle aşkla koştukça, birliğini beraberliğini korudukça bu milletin şahlanışını, hiç kimse engelleyemeyecektir. "Biz, Türkiye'yi kalkındırmanın mücadelesini veriyoruz" Türkiye'yi tüm il ve ilçeleriyle geliştirmenin ve kalkındırmanın mücadelesini verdiklerinin altını çizen Oktay, muhalefetin ise bir yalan perdesiyle tüm icraatların üstünü örtme yönünde beyhude bir çaba içerisinde olduğunu söyledi. Fuat Oktay, "Muhalefetin tamamı, 3'ü, 5'i, 6'sı her gün bir başka senaryo ile bir başka tiyatroyu gündem sahnesinde sergilemektedir. Artık bu senaryoları yuvarlak masa etrafında toplandıkları o suni toplantılarda mı yazıyorlar, gizli ortaklarından mı sipariş ediyorlar, rüyalarında mı görüyorlar bilemeyiz" dedi. Oktay, şöyle devam etti: Ama şunu biliyoruz ki milletimiz bu oyunlara gelmez. İşte Enerji Bakanlığımız açıkladı. Kılıçdaroğlu'nun evini ziyaret edip, elektriği kesik diye lanse ettiği vatandaşın aslında elektriğinin kesik olmadığı ortaya çıktı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, ısrarla teröristlere maaş bağladığını reddediyordu. Gördünüz PKK'nın dağ kadrosundan eli kanlı teröristi getirip belediyede işe sokmuşlar. Muhalefetin kendi söylediği yalanına inanan patolojik hali, Cumhurbaşkanımızın dediği gibi 'mitomani' hastalıklarının gittikçe nüksettiğini gösteriyor. Şifayı mübarek ramazan vesilesiyle doğrulukta bulmalarını diliyorum. Yüzyıllardır ticarette güvenin, sosyal hayatta eminliğin ve dik duruşun simgesi olmuş Gaziantep'ten kendilerine çağrıda bulunuyorum. Artık sahtelikten kurtulup, milletin gerçeklerini kabul edin. Anadolu'nun irfanını, insanımızın ferasetini hafife almayın. Cumhurbaşkanımıza 3-5 kendini bilmezin savurduğu tehditler ve çırpınışlar, kendilerini bekleyen siyasi hezimetin farkında oldukları içindir. Milletin iradesiyle seçtiği, dünya mazlumlarının umudu olan Cumhurbaşkanımızı kimse hadsiz şekilde diline dolayamaz, adını ağzına alamaz. Bu hadsizliği de kesinlikle sineye çekmiyoruz. Türkiye bir hukuk devletidir ve bağımsız yargının verdiği hükümlere, içeriden, dışarıdan herkes ve her kurum saygı duymak zorundadır. Biz milletimizin değerlerinin hiçe sayılmasına ve kandırılmasına asla müsamaha göstermedik, göstermeyiz. 20 yıldır nasıl milletimizle gönül gönüle, yürek yüreğe yürüdüysek geleceğe de yine bu şekilde birlik, beraberlik içinde yürüyeceğiz.

2 yıl önce

CHP’li Ekrem İmamoğlu döneminde işe alınan İBB çalışanı PKK'lı Şafak Duran tutuklandı

"Silahlı terör örgütüne üye olmak" suçlamasıyla gözaltına alınan Şafak D'nin emniyetteki işlemleri tamamlandı. Emniyetteki ifadesinde suçlamaları kabul etmediği ve susma hakkını kullandığı öğrenilen zanlı, sağlık kontrolünden geçirilerek adliyeye gönderildi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığında ifadesi alınan şüpheli Şafak D. üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini ve fotoğraflardaki kişinin kendisi olmadığını belirterek, "Hiçbir zaman PKK terör örgütü içinde yer almadım. Konuya ilişkin 1 yıl önce ifade vermiştim. Terör örgütüyle irtibatım söz konusu değildir." dedi. Savcılığın sevk yazısı Savcılık, ifadesinin ardından şüpheliyi tutuklama talebiyle nöbetçi hakimliğe sevk etti. Sevk yazısında, şüpheli hakkında 2021 yılında yapılan operasyonel çalışma kapsamında etkin pişmanlık hükümlerince ifadesi alınan Roza Ahmed kod adlı Fatma Yiğit ile Hozan Serhat kod adlı Cahit Karagülle'nin teşhissiz beyanda bulunması üzerine soruşturmaya başlandığı aktarıldı. Şafak D'nin hakkındaki beyanlar üzerine yapılan tespitlerin ardından gözaltına alındıktan sonra serbest bırakıldığı bilgisine yer verilen yazıda, soruşturma işlemleri devam ederken 2016'da Şırnak'ın Cizre ilçesinde PKK terör örgütü üyelerine ait dokümanlar üzerinde yapılan deşifre çalışmaları neticesinde, örgüt üyelerinin fotoğraflarının ele geçirildiğine değinildi. Yazıda, "Şüpheliye ait olduğu değerlendirilen fotoğraf üzerinden İstanbul İl Jandarma Kriminal Laboratuvarı tarafından yapılan inceleme neticesinde kuvvetle muhtemel aynı kişi olduğuna yönelik tespitlerin yapıldığı, şüphelinin beyanının, tüm bu tespitler karşısında suçtan kurtulmaya yönelik olduğu değerlendirilmiştir." denildi. Adliyedeki işlemleri tamamlanan Şafak Duran tutuklanarak cezaevine gönderildi. Olay İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, PKK faaliyetlerinin deşifre edilmesi ve engellenmesine yönelik yürütülen çalışmalar kapsamında, İBB'de sosyal hizmet uzmanı olarak çalışan Şafak D'nin (30), 2016'da Şırnak'ta terör örgütü üyelerinden elde edilen dokümanlarda kırsal alanda elinde uzun namlulu silahla çekilmiş fotoğraflarının çıkması üzerine harekete geçmişti. Polis ekipleri, 27 Nisan'da İBB Sosyal Hizmetler Müdürlüğünün Üsküdar'daki Anadolu Yakası Sosyal Yardım Birimi'nde çalışan zanlıyı gözaltına almıştı.

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: O fotoğraf delildir! İBB’nin hesap vermesi lazım

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suudi Arabistan'daki temaslarının ardından Cidde'den saat 02.00'de İstanbul'a geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan Suudi Arabistan ziyareti dönüşünde gazetecilerle gerçekleştirdiği söyleşide şu değerlendirmelerde bulundu: Hadimul Harameyn ve Şerifeyn, aziz kardeşim Kral Selman’ın davetine icabetle Suudi Arabistan’a gerçekleştirdiğimiz resmi ziyaretimizi hamdolsun başarıyla tamamladık. Ziyaretimizin ilk gününde Cidde’de hem Kral Selman bin Abdülaziz el-Suud hem de Veliaht Prens Muhammed Bin Selman’la bir araya geldik. Kendileriyle gündemimizdeki konuları, ikili ilişkilerimizin tüm boyutlarını gözden geçirdik. Bölgesel ve uluslararası meseleler hakkında fikir teatisinde bulunduk. Önümüzdeki dönemde ilişkilerimizin geliştirilmesi için atabileceğimiz ortak adımlar üzerinde durduk. Bu bağlamda Suudi Arabistan’ın güvenliğine ve istikrarına verdiğimiz desteği tekrarladım. Körfez bölgesinin güvenliğini kendi güvenliğimizden ayrı görmediğimizi vurguladım. Ticaretimizin hızla toparlanması, gümrüklerdeki sıkıntıların giderilmesi, yatırımlarımızın teşviki, müteahhitlerimizin üstlenebileceği yeni projeler, ikili açıdan ana konularımızı teşkil etti. Savunma sanayiine yönelik neler yapabileceğimizi de görüştük. Elbette Suudi Arabistan’daki vatandaşlarımızın ve şirketlerimizin sorunlarını da ele aldık. İki ülke iş adamlarını, yatırımcılarını bir araya getirecek organizasyonlarla büyük bir ekonomik potansiyeli tekrar harekete geçirmemiz gerektiği hususunda mutabık kaldık. Bu arada malum 2030 EXPO için adaylardan biri de Suudi Arabistan. Bu konuda da biz Türkiye olarak kendilerini destekleyeceğimizi açıkladık. EXPO 2030’un Riyad’da düzenlenmesi için biz de desteğimizi kendilerinden yana vereceğimizi söyledik. Karşılıklı tarifeli uçak seferlerinin tekrar başlayacak olmasından duyduğumuz memnuniyeti ifade ettim. Turizmin teşvik edilmesine önem verdiğimizi özellikle belirttim. Suudi makamlarının salgın tedbirlerini hafifletmesiyle birlikte vatandaşlarımız bu yıl hac ve umre ibadetlerini yerine getirebilecekler. Hac konusunda zaten kota açıklandı. Umrede ise böyle bir kota söz konusu değil. Umrenin önü açık. Ziyaretimizin, ülkelerimiz arasındaki ilişkilerde yeni bir dönemin müjdecisi olacağına inanıyorum. İlişkilerimizin karşılıklı saygı ve güven temelinde geliştirilmesi hususundaki ortak irademizi en açık şekilde ve en üst düzeyde ortaya koymuş olduk. Ortak çıkarlarımız ve bölgemizin istikrarı için bu gayreti sürdürme kararlılığındayız. Suudi Arabistan’la müşterek çabalarımızın ülkelerimize ve bölgemize hayırlar getirmesini temenni ediyorum. Barış, dostluk ve dayanışma ayı Ramazan’ın, tüm İslam coğrafyasında huzura, istikrara, kenetlenmeye, muhabbet ikliminin yeniden güçlenmesine vesile olmasını diliyorum. Ziyaretimiz süresince Suudi Arabistan’daki kardeşlerimizden çok bir büyük muhabbet ve yakınlık gördüğümüzü özellikle dile getirmek istiyorum. Samimi misafirperverlik için bir kez daha aziz kardeşim Kral Selman’ın şahsında tüm Suudi makamlarına can-ı gönülden teşekkür ediyorum. Yaklaşmakta olan Ramazan Bayramı’nın ülkemize, İslam alemine, tüm insanlığa sağlık, huzur ve bereket getirmesini Rabbim’den niyaz ediyorum. Şimdiden Bayramınızı tebrik ediyorum. DİPLOMATİK TEMASLAR SORU: Geçen aylarda Suudi Arabistan ile İran arasında Bağdat’ta görüşmeler oldu. Bu önemliydi. Diğer taraftan Türkiye’ye de yakınlaşmasını bu çerçevede nasıl değerlendiriyorsunuz? Bir de yüzde 80 kendi ihtiyaçlarımızı karşıladığımız bir savunma sanayimiz var. Buna dair de iki ülke arasında bir model söz konusu oldu mu? Şu anda İran ile Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey toplantımızı henüz gerçekleştirmedik. Fakat tabii Körfez bölgesi ile İran’ın arasında bir sıkıntının olduğunu da ifade etmem lazım. Özellikle Yemen konusu, buradaki ayrılığın en önemli konularından bir tanesi. Orada da işte Husiler meselesi var. Şu anda Suudi Arabistan’ın bu konudaki hassasiyeti devam ediyor. Fakat biz belli hassasiyetleri paylaşmakla beraber tabii aramızdaki bu Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey toplantısını da devam ettiriyoruz, devam ettireceğiz. Burada herhangi bir sıkıntı yok. Ancak Suudi Arabistan’la özellikle savunma sanayiine yönelik müşterek bazı adımların atılabileceği konusundaki düşüncelerimizi paylaştık. Bu adımlar karşılıklı olarak bizim ülkemizde veya Suudi Arabistan’da olabileceği gibi, üçüncü ülkelerde de bu tür adımları atmak mümkün. Bizde işin teknolojisi var. Bunlarda ise sermaye söz konusu. Dolayısıyla teknoloji ile sermayeyi bütünleştirmek suretiyle bu tür adımları atmak mümkün. Bu noktada bizlerin artık pazar olmaktan çıkmamız lazım. Üreten olmamız ve üreten olmanın dışında da bizim yeni pazarları beraber bulmamız gerekir. Bu konuda da mutabık kaldık. Temennim odur ki İslam dünyası artık pazar olmaktan çıkar, inşallah üreten ve yeni yeni pazarlara açılan bir konumda olur. SORU: Suudi Arabistan’a yaptığınız bu ziyaret, başta Suriye olmak üzere Irak, Lübnan ve Yemen’deki bölgesel krizlerin ve savaşların nihayete erdirilmesi konusunda bir başlangıç olabilir mi? Bu konuyu böyle değerlendirebilir miyiz? Zira Türkiye, Ukrayna ile Rusya arasındaki savaşta çok ciddi bir barış misyonunu üstlenmiş durumda. Bölge halkları da en fazla Türkiye’den böyle bir barış misyonu beklentisi içerisinde. Bu misyonla acaba Orta Doğu’daki krizlerin nihayete erdirilmesi konusunda Türkiye bir öncülük yapabilir mi? Elbette yapabilir. Yapmaması için hiçbir sebep yok. Çünkü bizim Orta Doğu ülkeleriyle ortak yönlerimiz çok fazla. Her şeyden önce bu ülkeler halkı Müslüman olan, yönetimleri Müslüman olan ülkeler. Fakat, dünyada güçlü ülkelerden biri, tüm emperyal amaçlarını Suriye’de de kullandı, Irak’ta da kullandı. Yanına yine aynı şekilde Avrupa’dan bir veya iki tane ülkeyi çekmek suretiyle buralara tırlarla dolu araç gereçler gönderdiler. Peki bunları kimlere verdiler? Bu bölgelerdeki terör örgütlerine verdiler. Bu terör örgütleriyle de bizleri ciddi manada rahatsız ettiler, rahatsız etmeye de devam ediyorlar. Bunlara biz eyvallah etmedik, etmeyeceğiz. Şu anda Irak’ta bizimle dayanışma halinde olan, görüşmeleri olumlu istikamette gelişen bir Irak yönetimi var. Bu Irak yönetimiyle birlikte de bu olumlu adımlarımızı inşallah bölgenin barışı için atmaya devam edeceğiz. Suriye’de ise durum biraz daha farklı. Orada Suriye’nin içindeki halkla dayanışma halindeyiz. Onlarla da oralarda müşterek adımları atacağız. Malum Suriye’nin kuzeyinde biz Türkiye olarak inşa ettiğimiz briket evlerle halkın gönlünü ciddi manada kazandık, kazanıyoruz. Hedefimiz ilk etapta inşallah burada 100 bin briket ev yapmak. Bir hedefimiz var; Türkiye’den oraya gidenleri veya Suriye’nin içinde o konutlara yerleşenleri önce oralarda iskan ettirelim, ondan sonra da inşallah bunların kendi evlerine geçmelerini de sağlayalım. Şu an itibarıyla 60 bin civarında konutu bitirmiş durumdayız. 2+1 gibi konutlarla bu süreci devam ettiriyoruz. Suriye’de de halkı yanımıza çekmek suretiyle adımlarımızı atıyoruz, atacağız ve onları da yanımıza çekerek işimizin çok daha kolay olduğuna inanıyorum. Irak’taki yönetimin de inşallah bir an önce ilan edilmesini temenni ediyorum. Orada iki başlılık söz konusu; bir Kuzey Irak’taki durum, bir de merkezi yönetim var. Taraflarla görüşmelerimiz istihbarat teşkilatlarımız vasıtasıyla devam ediyor. İnşallah orada da sonuç iyi olacak. SORU: Birleşik Arap Emirlikleri, İsrail ve Suudi Arabistan ile temaslar başladı. Benzer bir durum üst düzeyde Mısır’la söz konusu mudur? Bu Cidde’de gündeme geldi mi? Doğrusu Cidde’de bu konu gündemimize gelmedi. Fakat şu anda ortada bir gerçek var; o da şu; bizim İsrail ile ilgili bir politikamız var; aynı şekilde Mısır’la da böyle bir politikanın olması mümkün. Bizim zaten Mısır’la şu anda alt düzeydeki, hatta istihbarat örgütlerimiz arasındaki ilişkiler devam ediyor. İş adamlarımız arasındaki ilişkilerimiz devam ediyor. Olumlu neticeler, üst düzeyde de bu adımların atılabileceği istikametindedir. Çünkü Mısır halkıyla Türk halkının birbiriyle ortak yanları çok çok ileri. Dolayısıyla biz Mısır halkını yok farz edemeyiz. Gönlümüz bir an önce şunu arzu ediyor; bu birlikteliği, beraberliği sağlayalım. Çünkü bunu sağladığımız anda bölgenin barışı, bölgenin birlikteliği çok daha ileri bir konuma inşallah taşınacaktır diye düşünüyorum. MISIR’LA İLİŞKİLER SORU: Mısır ve İsrail ile iyileşen süreçte, Türkiye’nin son dönemde dış politika atağında, yani Rusya ile zor olan ilişkilerimizi çok başarılı şekilde yönetmemizde, hızla bozulan ilişkilerimizi düzeltmemizde, burada nasıl bir paradigma değişimi yaşandı? Türkiye bu adımları nasıl ve neden attı? Biz burada nasıl bir siyaset güdüyoruz? İkinci sorum da Fransa’daki seçimlerle alakalı. İkinci turu 24 Nisan’da tamamlandı, zor bir seçim oldu. İkinci ve dördüncü parti ilk turda aşırı sağdı. 11 Eylül’den sonra gördüğümüz radikal sol ve aşırı sağ söylemlerin çok öne çıktığını gördük Fransa’da. Bu, merkez partileri ve merkezi de çok etkiliyor. Bu süreci ve sonuçlarını, Türkiye’nin NATO ile ilişkileri ve Fransa ile ilişkileri özelinde değerlendirmenizi rica ederim. Taze bir gelişme olduğu için ikinci sorudan başlayalım. Doğrusu aşırı uçların Fransa seçiminde elenmiş olması, kaybetmiş olması bence tüm dünyamız için bir kazanımdır. Çünkü ne çekiyorsak aşırılıklardan çekiyoruz. Hatta ben arkadaşlarla yaptığım görüşmelerde de şunu söylüyordum; “Artık biz Macron’u tanıyoruz, biliyoruz. Münasebetlerimiz belli bir noktada. Dolayısıyla Macron’un seçim kazanması Türkiye-Fransa ilişkileri açısından çok daha isabetli olacaktır.” Temennilerimiz de tuttu. Ama hepsinden öte burada bence tabii Macron akıllı bir siyaset güttü. Macron’un karşısındakilerinin ise bir defa Fransa’nın yapısını, sosyolojik yapısını tam manasıyla iyi analiz edemedikleri ortaya çıktı. Yani onların İslam düşmanlığını, hele hele başörtüsüne karşı aşırı derecedeki tavırlarını, Müslümanlara yönelik yapacakları uygulamaları çok açık net ortaya koymaları, ikinci tur için tabii Macron’u çok daha öne çıkardı. Hele hele Sayın Macron’un son televizyon programındaki yaklaşımları, başarısı bana göre seçimde finalde onun öne çıkmasını ve seçimi kazanmasını getirdi. Seçimin hemen öncesinde, NATO toplantısında kendisiyle bir saat kadar özel bir görüşmemiz oldu. O görüşmede de Türkiye-Fransa ilişkilerini bundan sonraki dönemde nasıl planlayacağız, ne gibi adımlar atacağız, bunları konuştuk. Bu seçimde ortaya çıkan neticeyle de aramızdaki ilişkiler inşallah çok daha iyi bir konuma gelecektir. Mısır ve İsrail ile ilişkiler noktasında da tabii bölgede Türkiye olarak belirleyici bir ülke konumunda olmamız hasebiyle ipleri tamamen koparmamız bize bir şey kazandırmaz. Bizim yaklaşım tarzımız her zaman şu; bir iplik düzeyinde de olsa bağı koparmayacaksın, o bağı tutacaksın ki bir gün bu ilişki size lazım olabilir. Biz de bu anlayışla aramızdaki bu bağları koparmayalım istiyoruz. Tabii İsrail’in Türkiye’ye ihtiyacı var. Gerçekçi olmak lazım; bölgedeki durumlar, hele hele barışa yönelik planlar noktasında bizim de ihtiyacımız var. Bu adımları bu şekilde atalım istedik. Attığımız bu adımların da isabetli olduğu görülüyor. Tabii hele hele Sayın Herzog gibi bir Cumhurbaşkanı’nın İsrail’in başında olması da bu ilişkilerde gerçekten barışa yönelik bir adım atılmasına vesile olmuştur. Temenni ederiz ki Sayın Başbakan ile de münasebetleri çok daha iyi bir konuma getirelim. Tabii Ramazan ayında İsrailli bazı aşırı grupların, radikal grupların Mescid-i Aksa’da meydana getirdikleri rahatsızlıklar, bizleri de ciddi manada rahatsız etmiştir. Biz Sayın Herzog’a Hamursuz Bayramı ile bizim itikaf döneminin çakıştığını da söyledik; “İnşallah bu dönem böyle kavgalı gürültülü olmaz, çok daha sakin bir şekilde geçer” dedik ama maalesef arzu ettiğimiz gibi olmadı, yine sıkıntılar yaşadık. Temenni ederiz ki bundan sonra yaşamayız. ‘DÜŞMAN ÜRETME DEĞİL DOST KAZANMA SÜRECİ’ SORU: Dış politika üzerinden içeride bazı eleştiriler var. Yani, dış politikaya Mısır, İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan denkleminden baktığımız zaman, muhalefet kısmından bahsediyorum, son dönem gelişmeleri takdir edenler var ama bir yandan da “siz bu ülkelere kötü konuşuyordunuz, eleştiriyordunuz, şimdi ne oldu da bu ülkelerle ilişkileri geliştiriyorsunuz” gibi eleştiriler var. Adeta ilişkiler hep gergin kalsın, iyileşmesin isteyenler var. Bunlar Türkiye’yi, belli bir döngüde mi tutmak istiyorlar? İlişkiler, değişen koşullara göre mi şekilleniyor? Yorumunuz nedir? Öncelikle şunu bir defa görmemiz lazım; Türkiye’de muhalefet hiçbir zaman yapıcı olmamıştır. Türkiye’deki muhalefet hep olumsuzluklar üzerine bina edilmiştir. Bundan sonra da hele hele mevcut muhalefetten ülkenin geleceği için olumlu bir yaklaşım beklemeyin. Ortaya ne koyarsanız koyun; bu aktır, beyazdır ama onlar buna siyah demekle mükellef. Nitekim son dönemlerde bunu çok açık net görüyoruz. Yani bu ülkeyi yıkmaya çalışan teröristlere sahip çıkan bir muhalefet olur mu? Türkiye’de bu var. Düşünün şu anda ana muhalefetin başındaki kişi ve partisi bu ülkeyi terörize etmeye çalışanlarla beraber hareket ediyor. Terörün Meclisimizdeki ayağı konumunda olan partinin durumu zaten belli. Bunlarla beraber hareket ediyorlar. Biz bunların neyini değerlendireceğiz? Biz ne yaparsak yapalım, ne kadar başarılı olursak olalım, bunlar her zaman bu işin başarısız olduğunu ileri sürmek için kendilerine göre bazı şeyler üretecekler. Onlar varsınlar bunu üretmeye devam etsinler. Biz de başarıyla sürdürdüğümüz dış politikamızı aynı şekilde kararlılıkla devam ettireceğiz. Yani dün diyelim ki herhangi bir ülkeyle münasebetlerde olumsuzluk olabilir. İlanihaye böyle gidecek diye bir şey yok. Düşünelim ki aynı evin içerisinde kardeşler var; kendi aralarında takışıyorlar, bir müddet sonra da barışıyorlar. Bizim şimdi özellikle bölgemizde aynı inancı, aynı düşünceleri paylaştığımız ülkelerle çok daha farklı bir sürecin içerisine girmemiz gerekiyor. Bu süreç de en başta düşman üretme değil dost kazanma sürecidir ve kardeşliğimizi pekiştirme sürecidir. Şu anda bunu başarıyla sürdürmenin gayreti içinde olacağız. Uluslararası camiaya baktığımız zaman, örneğin Amerika’da daha önce Trump vardı, ondan önce Obama vardı. Bizim Obama’yla da Trump’la da münasebetlerimiz gayet iyiydi ve görüşme noktasında aramızda herhangi bir sıkıntı yoktu. Peki, Sayın Biden ile aynı durumu yakalayabildiniz mi? Hayır, yakalayamadık. Temennimiz bu değildi. Aslında münasebetlerimizin olumlu istikamette çok farklı olduğu bir insan olmasına rağmen beklediğinizi alabildiniz mi? Hayır. Zaman zaman tabii bazı görüşmelerimiz olmuyor değil, oluyor ama bunun daha ileri olması gerekirdi. Temennim odur ki bundan sonraki süreçte bunu başarırız. Ama yine söylüyorum, AK Parti iktidarı düşman üretme üzerine değil, dost kazanma üzerine bu süreci devam ettirecektir. Bu tezgâha da bu oyuna da biz gelmeyiz. 'CUMHUR İTTİFAKI, ADAYINI BELİRLEMİŞTİR' SORU: Dış politikadan iç politikaya dönmek istiyorum. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun son grup toplantısı hem üslubuyla hem süresiyle çok tartışıldı. O konuşmasında kavgaya gireceğini söyledi. Bunu nasıl değerlendirirsiniz? İkincisi de ‘Ya bana katılın ya da önümden çekilin’ diye bir ifadesi oldu. Bu da parti içindeki adaylık tartışması olarak yorumlandı. Sizin değerlendirmeniz ne olur? Ben ana muhalefetin parti içindeki kendi tartışmaları veya hangi istikamete savrulduğu üzerinde, iktidar partisi olarak bir değerlendirmeye girmeyi arzu etmem, düşünmem. Çünkü bu benim sorunum değil, bunların kendi sorunlarıdır. Malum, işte 6’lı bir yuvarlak masaları vardı. Bu 6’lı masanın da nereye savrulduğunu, nereye evrildiğini açık net görüyoruz. Şunu da söyleyelim; bu 6’lı grup, kimi öne çıkaracak, kimi adayı olarak belirleyecek, bu da bizim sorunumuz değil. Şu anda Cumhur İttifakı, adayını belirlemiştir ve Cumhur İttifakı bu adayıyla beraber yoluna devam etmektedir. Bu birlikteliğimiz, bu beraberliğimiz sağlam bir şekilde inşallah 2023’e doğru yürüyor. Temennimiz, sürekli olarak güç kazanmak ve kazandığımız bu güçle de inşallah bu seçimlere girmektir. Muhalefetin ne yaptığı da bizi pek ilgilendirmemektedir. Temenni ederiz ki ülke için hayırlı bazı adımlar atsınlar, “biz de böyle bir hayırlı iş yaptık” desinler. Ama şu ana kadar da böyle bir şeyi görmüş değiliz. İBB ÇALIŞANININ TERÖRİSTLERLE FOTOĞRAFI SORU: Geçen günlerde İstanbul Büyükşehir Belediyesinde sosyal yardım uzmanı olarak çalışan Şafak isimli bir kadının, kırsal bölgede elinde uzun namlulu bir silahla çekilmiş bir fotoğrafı kamuoyuna yansıdı. Bu fotoğraf üzerine hem Büyükşehir Belediyesi hem CHP yönetimi açıklama yaptı. Bu kişinin gözaltına alınmasını eleştirdiler, bunun hukuksuz olduğunu iddia ettiler, tepki gösterdiler. Aslında bu fotoğraf daha bir ay kadar önce HDP’li bir kadın vekilin dağda çekilen fotoğraflarına da çok benziyor. Bu fotoğraflara ne diyorsunuz? İkincisi de Büyükşehir Belediyesi ve CHP yönetiminin eleştirilerine sizin yanıtınız ne olur? Her şeyden önce tabi bu fotoğraf bir delildir, bir ispattır. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bunun hesabını vermesi lazım. Neden böyle bir teröristi istihdam ettiği, neden teröristlerin müracaat ettiği kapı olduğu ve neden onlara mali imkanlar sağlandığı sorularının cevabının verilmesi lazım. Elbette seçim öncesi verilmiş sözler var. PKK’nın uzantısı konumundaki partiye verilen sözler var. Bundan sonraki süreç de tabi özellikle yargının sürecidir. Yargı da zaten gereğini yapacaktır, ben öyle inanıyorum, öyle de olması lazım. Zira, Türkiye bir hukuk devletidir. Bu hukuk devletinde de devletin kurumlarının içerisinde bu tür teröristlerin iş bulması ve bu teröristlerin oralarda belli makamları elde etmeleri asla kabul edilemez. Yani siz bir taraftan günahsız birçok insanı kapının önüne koyacaksınız, öbür taraftan da boşalan yerlere bu teröristleri alıp yerleştireceksiniz. İlla boşalan yere de gerek yok, icabında bunlara zaten yer hazırlanabiliyor. Şu an itibarıyla İstanbul Büyükşehir Belediyesi de eminim yargı önünde bunun hesabını verecektir. CHP, hukuksuz olduğunu iddia ediyor ama şu anda bunların başında olan zat, bunların kendi elemanı. Şunu açık söyleyeyim; CHP’nin de kendi belediye başkanıyla alakalı yapacağı herhangi bir şey yok, çünkü öyle bir derdi, öyle bir sıkıntısı yok. Bunlar “Biz filanca yeri kaptık, dolayısıyla burada da süreci biz işletiriz” mantığıyla hareket ediyorlar. Şu anda İstanbul Büyükşehir Belediyesi ne yazık ki büyük oranda yolsuzluklarla hemhal. Gerek bütçe müzakerelerinde gerek İstanbul Büyükşehir Belediyesinin bütün kuruluşlarında bu sıkıntıları görüyoruz. Tabii Meclisteki ağırlık partimizde olduğu için de her şey adım adım orada belli olarak ortada. Bütün belgeleriyle, detaylarıyla neyi nasıl elde ediyorlar, neyi nasıl birilerine peşkeş çekiyorlar, bunların hepsini oradaki Meclis Grup Başkanımız, arkadaşlarımız ispatladılar, ortaya koydular. Temenni ederim ki en başta yargı ve ardından da halkımız gereken hesabı soracaktır. Üç yıl geçti. Üç yılda İstanbul’da acaba belediyecilik adına ne yapıldı, bunu hep birlikte takip etmemiz lazım, görmemiz lazım. KILIÇDAROĞLU’NA : BU ZAT ZİHİNSEL OLARAK KARANLIKTA KALMIŞ DURUMDA SORU: Kılıçdaroğlu en son ‘Adalet için karanlıktayım’ eylemi başlattı. Faturasını ödemediği için elektriği kapatıldı. Herhangi bir protesto çağrısında, eylem çağrısında kendi seçmenini ikna ettiğini, konsolide ettiğini düşünüyor musunuz? Elektrikleri geldi ama kendisi bir aydınlanma yaşadı mı? Bu zat zihinsel olarak karanlıkta kalmış durumda. Önce bu zihinsel karanlıktan kendisinin aydınlığa çıkması lazım. Güya elektriğinin kesik olduğunu iddia ettiği bir eve gidip yine milleti aldatmaya kalktı. Oysa artık günümüzde evlere verilen elektrikler ve sayaçlar yapılanları, yalan yanlış operasyonları tespit etmemekten beri değil. Yani nerede elektrik var, nerede yok, bunların hepsini artık elektrik sayaçlarıyla zaten tespit ediyorlar. Nitekim o evde de elektriğin olduğu tespit edilmiş durumda, biliniyor. Ama Bay Kemal, maalesef bu olayın da farkında değil. Yani gittiği evin elektriği var mı yok mu bundan haberi yok. Ne yaptığının da farkında değil. Yanındaki kendi danışmanları da Bay Kemal’i ciddi manada aldatıyorlar, o da oyunlara çok rahat geliyor. Çünkü kendisinin ufku yok. Bu ufuk karanlık. Onun için onu aydınlatmaya büyük ihtiyaç var. ENFLASYONLA MÜCADELE SORU: Ekonomiye ilişkin sormak istiyorum. Türkiye’nin enflasyonla mücadelesindeki yol haritasında nerede olduğumuzu değerlendiriyorsunuz? Sizce tepe nokta görüldü mü acaba? Enflasyon, şu an sadece bizde değil küresel ekonomideki bozulmaların etkisiyle gelişmiş ülkeler başta olmak üzere her yerde bir mesele. Bugün Amerika’ya da Avrupa’ya da baktığınızda enflasyonda en yüksek seviyeler görülüyor. Bir de tabii dönemsel etkiler söz konusu. Elbette bu sorunun bizim vatandaşlarımız açısından oluşturduğu sıkıntıların farkındayız ve bunların giderilmesi için ne gerekiyorsa onu yapmanın gayreti içindeyiz. Bütün gelişmeleri yakından takip ediyoruz, gerekli tedbirleri alıyoruz. Halkımız müsterih olsun, bu meselenin üstesinden geleceğiz. Hedefimiz enflasyonu aşağıya çekmektir. Attığımız, atacağımız adımlarla inşallah mayıstan sonra gerilemeye de başlayacaktır. Bunun yıl sonuna doğru daha olumlu istikamette neticeleneceğini söyleyebilirim. SORU: Merkez Bankası yıl sonu için enflasyon tahminini yüzde 42 olarak güncelledi. Seçimin en kritik düzlemi Mart-Haziran 2023 aralığında da enflasyon iyimser tahminle yüzde 25 civarında kalacak gibi gözüküyor. Burada bunun iletişim yönetimi noktasında, özellikle kamuoyunun bu hayat pahalılığı ve geçim mücadelesinin sandığı ve seçmen davranışını etkilemesini önlemek adına nasıl bir yol ve dil tutturacaksınız? Diğer husus da TÜSİAD’ı belki istisnai tutuyorum ama TOBB başta olmak üzere sivil toplum kuruluşlarında eylülden bu yana uygulanan, özellikle aralıkta çok anlamlı bir hal alan Türkiye Ekonomi Programına ilişkin somut, ona sahip çıkan, içselleştirilmiş, samimi bir destek göremiyorum. Her programda kapınız çalınıyor, her toplantılarına gidiyorsunuz. Ama yalnız bir mücadele gibi görünüyor. Bu ülkede sokağın nabzını tutan, vatandaşın halinden anlayan en iyi kadrolar bizde. Her bir insanımızın derdi, tasası nedir biliyoruz, sıkıntılarını çözüme kavuşturmak için her zaman yanında oluyoruz. Hamdolsun vatandaşımız da bize güveniyor. Milletimiz bu enflasyon sorununun da üstesinden AK Parti’nin geleceğini biliyor. Enflasyonu daha önce tek haneye biz düşürdük, yine biz düşüreceğiz. Bu işin en iyi iletişimi de enflasyondaki düşüşü görmek olacak ve inşallah bunu da başaracağız. TÜSİAD ELEŞTİRİSİ Hiç kuşkusuz ekonomi alanındaki mücadeleyi herkesin omuz omuza vererek seferberlik içinde yürütmesi gerekiyor. Bu ülkede kazandıklarını yine bu ülke için yatırıma, üretime, istihdama dönüştüren iş insanlarımız elbette var. Ekonomi politikalarımıza iş dünyasının büyük oranda destek verdiği de ortada. Ancak TÜSİAD’ın “Acaba ülkenin geleceğine nasıl katkı veririz?” diye bir derdi yok. Tam aksine “Mevcut iktidarı nasıl götürürüz? Rahat rahat kullanabileceğimiz bir iktidarı nasıl getirebiliriz?” diye bir dertleri var. Fakat Türkiye’de şu 20 yıllık dönemde bunlar parayı bizimle kazandılar, büyümeyi bizimle kazandılar. Şu anda büyüme yüzde 7’ye doğru gidiyor hamdolsun. Böyle bir durum söz konusu. Kimse bunları konuşmuyor. Biz büyümeyi eksiye filan çekmiş bir ülke değiliz ki. Ortalamayı yüzde 5’te götürmenin başarı olduğu konuşulurken, şimdi yüzde 7’ye doğru gidiyoruz. Biliyorsunuz biz büyümede bunun da üzerine çıktığımız bir ekonomiye sahibiz. Şimdi de yüzde 7 ile inşallah bu işi de başarılı bir şekilde sürdüreceğiz. 2023’e gittiğimiz bu süreçte de gereken adımları atıp burada herhangi bir sıkıntıya mahal vermeden inşallah yolculuğumuzu devam ettireceğiz. Bu konuda bizim döviz rezervinde de herhangi bir sıkıntımız zaten söz konusu değil. Biz göreve geldiğimizde döviz rezervimiz 27,5 milyar dolardı ama şu anda artık biz 120 milyar doları yakaladık hatta onun üzerine çıktık ve çıkacağız. Böyle bir konumdayız. İnşallah bu süreç başarıyla da devam edecektir. ODA NUMARASI DETAYI SORU: Tarihe meraklı olduğunuzu biliyorum. Sizin diğer devletlerin bakış açısıyla ilgili tahlilinizi merak ediyorum. Biz MÖ 3000’lerden itibaren tarihe damga vurmuş bir milletiz. Hunlar, Göktürkler ve devamında hep devlet kurduk ve dünya tarihi biz olmadan yazılamaz. İslam tarihi keza öyle. Bu ziyaretle ilgili şöyle bir şey dikkatimi çekti; sizin Suudi Arabistan’da kaldığınız odanın numarası 1453’tü. Yani şunun farkındalar; biz İslam dünyasında da kutlu fethi gerçekleştiren milletiz. ‘Fatih’in torunu geldi’ dediler belki. Ayasofya’yı açmanızla birlikte tabi ayrı bir heyecan dalgası yükseldi. Şunu acaba artık net bir şekilde görebiliyorlar mı; Türkiye olmadan temeli sağlam bir medeniyet kurulmaz. Artık bir şekilde sizce anladılar mı? Yani artık biz olmadan olmuyor. Onlar da bunun farkında mı acaba? Oda numarasını o mesajı düşünerek yapmışlarsa tevafuk olmuştur. İnşallah biz ecdadımızın yolunda aynı kararlılıkla gidebiliriz, onların elde ettikleri başarıları biz de aynı şekilde elde edebiliriz. Tabii tarihin izini sürdüğünüz sürece başarıya ulaşırsınız. Ama tarihin izini kaybederseniz siz de kaybolursunuz. Biz şu anda bu izi sürmeye devam ediyoruz ve ilham kaynağımız orası. Oradan aldığımız ilhamla da yolumuza devam ediyoruz. Geçen Özbekistan’a bir ziyaretim oldu. Özbekistan’da Hive’ye gittik. Burada da aklımda kaldığı kadarıyla 212 ağaç direk üzerine inşa edilmiş bir Cuma Camii var. Fakat burası ibadete kapalı. Bize orada 50 kişinin namaz kılabileceği bir yer hazırladılar. Namazdan sonra Şevket Mirziyoyev kardeşime dedim ki, “Benim senden bir ricam var; uzun yıllar kapalı olan Ayasofya’yı açmak elhamdülillah bize nasip oldu. Şimdi sen de gel bu Cuma Camii’ni aç.” Şeyhülislama dedi ki “süratle Cuma Camini açacağız.” Onlar bu işi başlattılar, biz de takipçisi olacağız. İnşallah Hive’de o Cuma Camii’ni açmak hepimize nasip olur, açılış törenine de Diyanet İşleri Başkanımızla, Aksakalımızla, tüm heyetimizle hep birlikte katılırız ve Göktürkler, Uygurlar, Selçuklular, Osmanlı yeniden ayağa kalksın. ELON MUSK’IN TWİTTER’I SATIN ALMASI: OLUMSUZLUKLAR MEŞRULAŞMAZ SORU: Elon Musk ile çeşitli konularda iletişim halinde olduğunuza tanıklık ediyoruz. Musk, bu hafta Twitter'ı satın aldı. Bazı çalışmalar yapacak. Mesela güvenilirliğini artırmak istiyor, platformu daha güvenilir hale getirmek istiyor. Türkiye'nin sosyal medya düzenlemeleriyle biraz benzerlik gösteriyor. Ben hem Musk ile iletişiminizi sormak isterim hem de Türkiye'deki sosyal medya düzenlemeleri hakkında ne söylemek istersiniz? Sosyal medya konusunda doğrusu benim yaklaşımım olumlu değil, sosyal medyaya pek olumlu bakmıyorum. Ama sosyal medyayı bir kenara atmamız da mümkün değil. Onun için de gerekli olanı yapmamız lazım. Bu da nedir? Yasal düzenlemeler… Şu anda biz bu yasal düzenlemeleri yapmak için çalışıyoruz. Bu konuda gereken adımları süratle atacağız. Şimdi, Elon Musk 44 milyar dolar verdi diye Twitter’daki olumsuzluklar meşrulaşmaz. Örneğin Trump’ın Twitter ile ilgili mücadelesinde neler yaşandığını gördük. Ben daha önce de söylüyordum ‘Twitter cıvıtır’ diye. Bunun ne olduğunu da zaten yaşıyoruz. Sosyal medyada iftira derseniz iftira var, yalan derseniz yalan var. Hakikatlerin paylaşıldığı veya ulaştırıldığı değil, tam manasıyla olumsuzlukların, yalanın, yanlışın, her türlü fitnenin, fücurun olduğu bir yapı. Elon Musk burayı almış olabilir fakat bundan sonraki süreçte de biz birinci derecede ülkemizi düşünmek zorundayız. Şu anda çıkaracağımız yeni yasal düzenlemeyle bu işe bir çekidüzen vermeyi hedefliyoruz. Devlet olarak dezenformasyonla mücadele etmek için üzerimize düşeni kararlılıkla yapacağız.

1 2 ... 36 37 38 39 40 41 42 ... 98 99