05 Mayıs Pazar 2024
2 yıl önce

Yunanistan'da gizli silah paniği: Türkiye gizlice nükleer ve kıtalararası silahlar mı geliştiriyor

Türkiye'nin savunma sanayii alanında çığır açan projeleri dünya kamuoyunda geniş yankı uyandırırken, komşu Yunanistan'ı panikletti. Yunan medyasında yer alan bir makalede, Türkiye'nin görünenlerin dışında nükleer ve kıtalararası silahlar geliştiriyor olabileceği belirtildi. Yunanistan'ın savunma alanında yayınlar yapan Defence Point haber portalında yayımlanan makalede, 'Türkiye'nin boru hattında başka gizli askeri programları var ve herhangi bir dış tehdidi ortadan kaldıran yeni yetenekler geliştiriyor. Bu, savunma sanayii başkanı İsmail Demir tarafından ifade edildi. 'Rakibi kim olursa olsun şaşırtacak silahlarımız olacağını açıkça söyleyebilirim. Yapacak çok işimiz var, hatta uzun bir yolumuz var ama Türkiye'yi kolay kurban olarak gören herkes pişman olacaktır" dedi. açıklamaları uzmanlar tarafından Türkiye'nin gizli silah ve savunma programları izlediğinin bir işareti olarak yorumlandı." ifadelerine yer verildi. Makalede, Türkiye'nin Cumhurbaşkanı Erdoğan öncülüğünde yabancı silah sistemlerinden kurtulmak için çalıştığı belirtilirken, dış savunma bağımlılığının %20'ye indirildiği belirtildi. TÜRKİYE'NİN NÜKLEER VEYA KITALARARASI SİLAHI VAR MI? Makalede, 'Demir'in açıklamaları, muhtemelen Türkiye'nin savaş durumunda kullanabileceği füze sistemleriyle ilgili. Yetkili, Türkiye'nin Fransız-İtalyan Eurosam ile iş birliği içinde uzun menzilli bir füze programı yürüttüğünü kabul etti. Ancak, Türkiye'nin nükleer silahlar da dahil olmak üzere kitle imha silahlarına sahip olup olmadığı sorusu ortaya çıkıyor.' ifadeleri kullanıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, nükleer savaş başlığı taşıyabilecek füzeler geliştirmekten söz ettiği hatırlatılırken, Türkiye'nin nükleer silah edinmemek için dış baskıyı kabul etmediği de açıkça ifade edildi. SIK SIK GÜNDEME GETİRİYORLAR Türkiye'nin son yıllardaki politikalarından rahatsız olan Yunanistan'ın medyası, Türkiye'nin gizli silah programları üzerinde çalıştığını sık sık gündeme getiriyor. Geçtiğimiz haftalarda Apopseis'te Dr. Konstaniua Apostolu-Katsaru imzasıyla yayımlanan bir başka makalede, Ankara'nın 'nükleer silahlara sahip olabileceği' iddia edilmişti. Apostolu-Katsaru, Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nden, Rusya'da 'nükleer teknolojiler' üzerine eğitim alan öğrencilere ve Pakistan'la ilişkilere kadar çeşitli hususlara dikkat çekerek, Türkiye'nin bu alanda çalıştığını hatta bunu başarmış bile olabileceğini ileri sürmüştü. CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN NE DEMİŞTİ? Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 2019'daki bir hitabında, 'Şu anda dünyada gelişmiş ülkeler içinde neredeyse nükleer başlıklı füzesi olmayan ülke yok, hepsinde var. Hatta isim vermeyeceğim. Bir tanesi şu anda cumhurbaşkanı değil, ziyarete gittiğimde bana dedi ki, 'Bize böyle böyle diyorlar, benim elimde şu anda 7 bin 500 kadar nükleer başlıklı silah var ama Rusya'nın Amerika'nın elinde 12 bin 500, 15 bin nükleer başlıklı füze var, ben de yapacağım' dedi." Erdoğan konuşmasında, 'Şimdi hale bakın, onlar nerede, neyin yarışını yapıyor, bize de ne diyorlar? 'Sakın ha sen yapma' diyorlar. Yanı başımızda İsrail. Var mı? Var. Ve bütün her şeyiyle onunla korkutuyor. Değerli kardeşlerim biz şu anda çalışmamızı yürütüyoruz.' ifadelerini kullanmıştı.

2 yıl önce

MEB binasından içeri alınmayan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'ndan komik itiraf

WHATSAPP'TAN RANDEVU MU OLUR? Sabah'ın haberine göre, gazeteciler ile buluşmasında konunun gündeme gelmesi üzerine açıklamada bulunan Kılıçdaroğlu, özel kaleminin Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer'e yazdığını ancak yanıt alamadığını söyledi. Kılıçdaroğlu, bu cevabıyla aslında randevu talep etmek için Bakan Özer'i aramadıklarını, özel kalemin sadece bir mesaj attığını ve bu mesajı yanıt alamadıklarını itiraf etmiş oldu. "MAVİ TİK OLMADI" Bununla da yetinmeyen Kılıçdaroğlu, "Bakan'ın mavi tik olmadığını" ifade ederek şunları söyledi: "Randevu verilmiyor, gidiyorum gençler adına oraya gidip o açıklamayı yaptım. Kalabalıkta kilidi filan göremedim. Bizim değil TBMM Başkanı'nın tepki göstermesi lazım. Seçilmiş bir milletvekili, bırakın genel başkan vs. bir kamu kurumuna nasıl giremez? Bu eleştiriyi hazmedememektir, 'adaletsizliği sürdüreceğiz, sen neden hak arayanların yanındasın' demektir. Ankara İl Başkanlığı örgütü toplamak istemiş, ben hemen 'gelmesinler' dedim. 'Ben ve kadın milletvekilleri gideceğiz' dedim. Sokağa çıkacağız, asacağız, keseceğiz, yok öyle şey. Ben onların haklarını savunacağım, hazırlıklar yapılıyor."

2 yıl önce

Memur ve emekliye ek zammı da içeren teklif yasalaştı

TBMM Genel Kurulunda memur ve emekliye ek zam, kademeli doğalgaz satış fiyatı belirlenmesi düzenlemelerini de içeren Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı KHK'da Değişiklik Yapan Kanun Teklifi kabul edildi. Düzenlemeyle yeni ekonomi modelinin yasal zemini oluşturuldu. Memura ek zam Memur ve memur emeklisine yüzde 2,5 fark ödemesi yapılacak. Doğalgaza kademeli tarife Doğal gazda kademeli tarife sistemide kabul edildi. İl bazından ve iklim şartlarına göre tarifeler belirlenecek. Kurumlar vergisinde indirim İhracatçı kurumlara kurumlar vergisi yüzde 19 olarak uygulanacak. BES'te devlet katkısı arttı Bireysel Emeklilik Sistemi'nde (BES) yüzde 25 olan devlet katkısı oranı yüzde 30'a çıktı.

2 yıl önce

Bekir Bozdağ'dan HDP'li Semra Güzel'in dokunulmazlık dosyası hakkında açıklama: Bir buçuk iki ay içerisinde komisyon çalışmalarını tamamlayacak

PKK'lı teröristle fotoğrafları ortaya çıkan HDP vekili Semra Güzel'in dokunulmazlık dosyası hakkında açıklama yapan Bozdağ, 'Bir buçuk iki ay içerisinde komisyon çalışmalarını tamamlayacak ve kararını açıklayacaktır.' dedi.

2 yıl önce

Almanya’da bir yıl içerisinde doğal gaz fiyatları yüzde 121,9, elektrik ise yüzde 74,3 zamlandı

Almanya‘da ham madde tedariği ve üretim maliyetlerindeki artış Aralık ayında çok sayıda ürünün fiyatının aşırı düzeyde zamlanmasına yol açtı. Fiyat artışlarına, enerji ve ham madde giderlerinin büyük oranlarda yükselmesinin yol açtığı belirtildi. Enerji fiyatları Aralık ayında geçen yılın aynı ayına göre ortalama yüzde 69 artış gösterdi. Her alanda zam Bir yıl içerisinde doğal gaz fiyatları yüzde 121,9, elektrik ise yüzde 74,3 zamlandı. Metal fiyatları yüzde 36,1 oranında artarken ham demir ve çeliğe yapılan zam yüzde 54,4 olarak tespit edildi. İkincil hammaddelerde (+%69,1), ahşap ambalajlarda (+%66,9) ve gübrelerde ve azot bileşiklerinde (+%63,5) yüksek oranlarda artışlar kaydedildi. Ambalaj endüstrisinde önemli bir rol oynayan oluklu kağıt ve oluklu mukavva, yüzde 41,3'lük zam gördü. Kağıt ve karton fiyatları ise yüzde 30,3 arttı. Çiftlik hayvanları yem fiyatları yüzde 26,8, tahıl unu ise yüzde 21,5 oranında yükseldi. Eh yüksek artış ölçüldü Federal İstatistik Dairesi'nden Perşembe günü yapılan açıklamada, endüstriyel ürünlerin Aralık ayı üretici fiyatlarının geçen yılın aynı ayına göre yüzde 24,2 arttığı belirtilerek,  "Bu (oran), kayıtların tutulmaya başlandığı 1949 yılından bu yana ölçülen en büyük artış oldu" denildi. İstatistik Dairesi'nden yapılan açıklamada, söz konusu artışın Kasım ayında yüzde 19,2 olarak tespit edildiği belirtildi. Buna göre Kasım ayından Aralık ayına kadar fiyatlar yüzde 5 oranında artarak, bir ay içinde hiç olmadığı kadar yükseldi. Ekonomistler, üretici fiyatlarındaki artışın enflasyonun da yükselmesine yol açacak gelişmelere işaret ettiğini belirtiyor.

2 yıl önce

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu: Adaletten ayrılmayan bir anlayışın içerisindeyiz

Bakan Soylu Mardin'deki temasları kapsamında AK Parti Mardin Gençlik Kolları Başkanlığınca Nusaybin ilçesinde düzenlenen "Mahalle Bizim Gençlik Bizim Programı"na katıldı. Soylu, Mitanni Kültür Merkezindeki programda bir araya geldiği gençlere Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın selamlarını ve sevgisini iletti. Gençlerin seslendirdiği "Suzan Suzi" ve "Merdo" adlı türkülere eşlik eden Soylu, burada yaptığı konuşmada, ilçede bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Soylu, Mardin'in kadim ve güçlü bir medeniyete sahip olduğunu belirterek, "Çanakkale de esas itibarıyla geleceğin birliğini oluşturur. Yani bir ülkeyi işgal etmeye çalışanlara karşı o ülkenin bütün unsurlarının nasıl bir arada olduğunu gösteren bir anlayışı oluşturur. Biri doğuda biri batıda, birbirini tamamlıyor." diye konuştu. "Adaletten ayrılmayan bir anlayışın içerisindeyiz" Soylu, "Kıymetli bir ecdadın torunlarıyız. Bunu hiç unutmayın. Bugün Allah'a hamdolsun özgür, hür ve bağımsız bir şekilde yaşıyoruz. Ovasından dağına, ırmağından ağacına kadar herkesin imrendiği bir coğrafyada yaşıyoruz. Etrafımızdaki bütün coğrafyaların gözünü diktiği, 'Acaba bunlar ne yapıyorlar?' diye sordukları bir toprak parçasında yaşıyoruz. 600 yıl egemenlik kurduğumuz dünyada zulüm etmeyen, hükmederken adaletten ayrılmayan bir anlayışın içerisindeyiz." dedi. Bakan Soylu, Kovid-19 ile mücadele sürecinde yapılan çalışmalara da değindi. Salgınla mücadelenin sürdüğünü vurgulayan Soylu, şöyle konuştu: "Dünyanın en zengin ülkeleri olarak nitelendirdiğimiz Avrupa ülkeleri yaşlıları ölüme terk ettiler. Çalışırken sosyal güvenlik sistemlerine para ödeyen ve şu anda yaşlanan insanlarına bakamadılar. Biz ne yaptık? Biz Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu sistemle muhtarlarımızdan sivil toplum kuruluşlarına, polisimizden askerimize, jandarmamıza, validen kaymakama, belediye başkanından imama ve insanlarımıza kadar yaşlımızın, büyüğümüzün neye ihtiyacı varsa evine ulaştırmaya çalıştık. Onu yalnız bırakmadık. Bu büyük bir emanettir. Bizden sonra bu ülkeyi sizler yöneteceksiniz. Biz faniyiz ama bahsettiklerimin hepsi bu topraklarda baki kalacak." "Medeniyetimize güveniyoruz" Soylu, birlik ve beraberliğin önemine değinerek, şöyle dedi: "Eğer birlik içerisinde olursak Allah insanı mükafatlandırır. Millet de insanı mükafatlandırır. Bizi istikrarsızlaştırmaya çalışan, bizi kendi içimizde zayıflatmaya çalışanın hedefi bizi o medeniyetlerin gerisinde bırakmaktır. Bize bir bayrak verildi, biz bu bayrağı taşımalı, ileriye götürmeliyiz. Ve bizden sonra da o bayrağı daha fazla ileriye götürmeliler. Çünkü biz medeniyetimize güveniyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız, 'Dünya 5'ten büyüktür.' derken aslında onların oluşturmaya çalıştığı o zihniyetin ne kadar yanlış olduğunu, bizim ona teslim olmayacağımızı, esas itibarıyla bu düzeni ancak bizim doğrularımızın, anlayışımızın sarsacağını söylemeye çalışıyor." "İyilik medeniyetinin çocuklarıyız" Ülkelerin ve milletlerin ayakta durmasının kolay olmadığına işaret eden Soylu, şunları kaydetti: "Anadolu medeniyetinin, bu toprakların öyle güçlü temelleri var ki; o güçlü temeller üzerine yıllar boyu fırtınaya, kara, birçok savaşlara birçok zorluklara, yoksulluklara bazen büyük zenginliklere sahne olmuş. Kendi medeniyetimize güveniyoruz. Dünyanın hiçbir ülkesinde hiçbir coğrafyada kimseyi sömürmedik. Hakkaniyetin insanlarıyız. Biz bir taş koyacağız, siz bir taş koyacaksınız, sizden sonrakiler taş koyacaklar ve mükemmel bir duvarı hep beraber oluşturmuş olacağız. Arakan Müslümanlarının kaldığı durumu gördük. 20 metrekarelik bir yerden 35 kafa uzanıyordu. Bunların önemli bir bölümü çocuk. Topraklarına uzaklar, vatanlarına hasretler. Bir kampın içerisinde 1 milyon 100 kişi. Orada kim var biliyor musunuz? Devletimizin kurumu TİKA, Kızılay, AFAD, İHH, Diyanet, Deniz Feneri. Kendi topraklarından itilmiş bu insanlara kol kanat geriyorlar. Bizim medeniyetimizin en önemli kelimelerinden birisi eminliktir. Orada o insanlara emin olarak bakıyorlar. Sadece etrafımızdaki komşulara değil, dünyaya da bu eminliği verdik. Biz iyilik medeniyetinin çocuklarıyız. Bu ülkenin attığı her adımda bunu görüyoruz." Soylu, artık ülkenin büyük imkanlara sahip olduğunu dile getirerek, "Siz iddialı yetişiyorsunuz. Bizim belki de en temel güçlerimizden biri bu. Sizleri görünce bütün yorgunluğumuz gidiyor, söyleyeceklerimiz artıyor. Allah eksikliğinizi vermesin. Cenab-ı Allah da bizi sizlere karşı mahcup etmesin." ifadelerini kullandı. "Türkiye'yi terörden arındırdık" Soylu gençlerin yönelttiği soruları da yanıtladı. Bir şehidin kız kardeşinin, "Yurdun iç güvenliğini korumak, kamu düzenini sağlamak için gösterdiğiniz çaba takdire şayan. Bu icraatları yerine getirirken en çok ne sizi motive ediyor?" sorusu üzerine Soylu, şöyle konuştu: "Birincisi dün Diyarbakır annelerinde 34. buluşma oldu. Türkiye'yi terörden arındırdık. Beni terörle mücadelede en çok motive eden şey gençlerimiz ve çocuklarımızdır. Onların hedefleriyle buluşmasını istiyoruz. Vali olmalarını, bakan olmalarını istiyoruz. Çok büyük zenginlikleri var ülkemizin. Bu zenginliklerini devam ettiren bir ülke var. Terörden arındırdığın zaman, terör örgütünü devreden çıkardığın zaman her şey değişiyor. Devletin yapması gereken terör örgütüyle milletin arasını ayırmak. Allah'a hamd olsun Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu strateji akıl, tecrübe, bilgi birikim, bütün bunlarla birlikte bizim geldiğimiz nokta tam da burası. Terör örgütüyle millet uğraşmaz, terör örgütüyle devlet uğraşır. Devlet milletinin huzuru için emrindedir. Ve beni motive eden devletin asli fonksiyonuna kavuşmasıdır. Devlet, vatandaşına vicdanlıdır, devlet vatandaşına hürmetlidir, merhametlidir ve koruyucusudur. Beni motive eden, çok fazla gayret etmemi sağlayan şöyle bir duygu var, biz ne yapabileceksek Tayyip Erdoğan ile yapabileceğiz. O varken bu mücadeleden galip gelebiliriz, ülkemizi zenginleştirebiliriz, ülkemizin her tarafına eşit hakkaniyetli, adil bir standart getirebiliriz. O varken vicdanlı bir devletin tüm temellerini ortaya koyabiliriz. O varken gençlerimize daha iyi bir gelecek ortaya koyabiliriz." - "Batı'nın bu anlayışıyla göç meselesi çözülmez" Bir gencin "Ülkemizin siyasi, sosyal veya akademik anlamda göç alma-verme durumu nedir?" sorusunu Soylu şöyle yanıtladı: "Dünyada adalete, suya, eğitime, gıdaya, sağlığa erişim konularında Afrika'dan Orta Asya'ya kadar ve dünyanın başka kıtalarında çok ciddi engel var. Dünyanın birçok yerinde savaşlardan ve iç çatışmalardan kaynaklanan zorunlu göç, diğer yandan ekonomik nedenlerden kaynaklanan bir göç başladı. 5 milyon 300 bin yabancı var bu ülkede. Bunun 4 milyonu sığınmacı, 3,7 milyonu Suriyeli kardeşimiz. 300 bini çeşitli uyruklardan kendi bölgelerinde bu tip bir çatışma olduğu için buraya gelmiş insanlar. 1 milyon 300 bini de ikametli çalışıyor. Batı'nın bu anlayışıyla göç meselesi çözülmez. 21. asır göçün bütün ülkeler üzerinde en etkin olarak sürdüğü bir asır olacak. Afganistan'a yardım göndereceğiz. İlk treni çıkarıyoruz. İlk önce 700 ton. İnşallah önümüzdeki hafta içi çıkacak. Sağlık, gıda, giyim, ecza var. Ülkelerine geri dönmeleri için orayı huzurlu yapmaya çalışıyoruz. Geri gönderme mekanizmalarımızı çalıştırıyoruz. Son 5 yılda 300 bin kişiyi kendi ülkelerine uçaklarla geri gönderdik. Türkiye'de kaçak, düzensiz göçmenleri bulduk. Kendi ülkelerine onlarla anlaşarak geri gönderdik. Kaynağında da yardım ediyoruz." Sağlıkçılara yönelik şiddet Gençlerin "Sağlık çalışanlarına yapılan şiddetle alakalı herhangi bir ek tedbir veya hukuki düzenleme planınız var mı?" sorusu üzerine Soylu, şiddetin her türlüsüne karşı olduklarını bildirdi. Soylu şöyle konuştu: "Sadece sağlık çalışanları değil, kadına şiddette de, sağlık çalışanına şiddette de tüm canlılara şiddette de bir tavrımız söz konusu. Kadına şiddette çok önemli adımlar attık. Elektronik kelepçe, KADES programı dahil. Daha dün bir kadın kendisine şiddet uygulamaya çalışan birisi varken KADES butonuna basıyor, 4 dakika içerisinde polis geliyor ve onu kurtarıyor. Bütün bunlarla ilgili Türkiye'nin her tarafına aile içi ve kadına şiddeti önleme büroları kurmak dahil, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı hepsi çaba sarf ediyor. Sağlık Bakanlığımız ile yeni bir model üzerinde çalışıyoruz. Büyük bir fedakarlıkla gayret gösteren sağlıkçılarımıza, bu şiddeti ortaya koyanlara hem cezai müeyyide hem de anında müdahale... Mesela hastanelerimize özellikle acil bölümlerine ek güvenlik görevlisi koyduk ve önemli bir bölümü azaldı. Yani şiddette bir azalma söz konusu ama bu bizim için yeterli değil. Bizim için bir sayısı bile ayıptır, kabul edilemez. Bir sayısı bile bu kadar emeği ortaya koyanlara zulümdür." Soylu, bu konuda hem cezai müeyyide hem de alınacak tedbirlerle ilgili adımlar atılacağını, alınan tedbirlerin de takviye edileceğini belirtti. Programa, AK Parti Mardin Milletvekili Cengiz Demirkaya ve AK Parti Mardin İl Başkanı Faruk Kılıç da katıldı. Daha sonra esnafı ziyaret ederek ikram edilen kahveyi içen Soylu, vatandaşlarla görüştü.

2 yıl önce

Bahçeli'nin danışmanı Çiçek’ten Yılmaz Özdil'e: Alkolik, berduş!

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin basın danışmanı, Türkgün gazetesi yazarı Yıldıray Çiçek'in hedefinde bugün Sözcü yazarı Yılmaz Özdil vardı... CHP'de "Kemalciler - Ekremciler" kamplaşmasında safların belirlenmeye başlandığına dikkat çeken Çiçek, Özdil'in Ekrem İmamoğlu cephesinde yer aldığını belirtti. Yılmaz Özdil'in İmamoğlu'na verdiği desteği sorgulayan Çiçek, "Geçmişte biz de Yılmaz Özdil’i Atatürkçü, vatansever, PKK ve terörist düşmanı sanıyorduk. Oysa çok yanıldığımızı kendisi özellikle son 6 yılda defalarca gösterdi." ifadelerini kullandı. Yıldıray Çiçek'in "Kemalciler Atatürk düşmanı da Ekremciler sevdalısı mı?" başlıklı yazısında Sözcü yazarını hedef alan çok sert ifadeler de yer aldı. İşte o yazının ilgili bölümü; "Yılmaz Özdil’in Kemal Kılıçdaroğlu’na özel bir takıntısı olduğu muhakkak. Ama bu takıntı hali Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’yi ihanet çukuruna düşürdüğü gerçeğini değiştirmiyor. Ama Kemal Kılıçdaroğlu’nu Atatürk’ün emanetlerine ihanet eden adam şeklinde etiketleyen Yılmaz Özdil, Ekrem İmamoğlu gibi HD(P)KK ilişkisi alenen ortada olan bir adama nasıl güzellemeler yapıp, cilalar çekebilir ki? Kemal Kılıçdaroğlu “Atatürkçü” değil de Ekrem İmamoğlu mu Atatürkçü? Kaldı ki Yılmaz Özdil’in Atatürk ile ne alakası var ki? Geçmişte biz de Yılmaz Özdil’i Atatürkçü, vatansever, PKK ve terörist düşmanı sanıyorduk. Oysa çok yanıldığımızı kendisi özellikle son 6 yılda defalarca gösterdi. 2015 yılında “Atatürk düşmanı” dediği Kemal Kılıçdaroğlu’na “Tıpış tıpış değil… Defolup gideceksiniz kardeşim.” yazısı yazan Yılmaz Özdil, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” gibi bir sloganı doğru bulmuyorum.” diyen Atatürk düşmanı Canan Kaftancıoğlu için 2019 yerel seçimleri sonrası niçin “Canan Kaftancıoğlu gibilerin sayısını artırmalıyız, çoğaltmalıyız” diyerek ona her manada destek olmaya başlamıştır? Oysa 2018 yılında Canan Kaftancıoğlu’nu kastederek “CHP seçmenleri meydanlarda caddelerde televizyon programlarında bangır bangır “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye haykırırken, bu slogandan onur duyarken, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diyemeyen il başkanları mı… Ümit Kocasakal mı?” yazısını yazan da Yılmaz Özdil idi. Yılmaz Özdil’i Ekremci, Canancı, Demirtaşcı yapan nasıl bir süreç olmuştur? İşin içinde para mı, şantaj mı var? Yoksa Yılmaz Özdil de “kendimi artık HD(P)KK ve terörist Demirtaş’ı savunmaya adadım” noktasına gelmiştir? Bunun için Ekremci olmana gerek var mı, zaten Kemalciler de çok iyi yapmıyor mu? HDP’ye oy isteyen Yılmaz Özdil… Terör örgütü PKK’ya yardım ve yataklık eden HDP’li belediyelere “Kayyum” atanmasına karşı çıkan Yılmaz Özdil… Terörist Demirtaş’ın kitabının tanıtımını yapmayan basına “puşt tarlası” diyen Yılmaz Özdil… PKK karargâhına dönmüş TTB’ye sahip çıkan Yılmaz Özdil… Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz’ın şehit edilmesinin ardından, yapılan operasyonda DHKP-C’nin Türkiye sorumlularından Kamile Kayır’la aynı bölmede yakalanarak gözaltına alınan ve tutuklanan ve daha sonra cezaevinde eylemde ölen avukat Ebru Timtik’e “Yazıklar olsun bu ülkeye, yazıklar olsun, bu zulme esir olduğumuz için, sesimizi yükseltme cesareti göstermediğimiz için milletçe utancımızdan yerin dibine girmemiz gerekiyor” sözleriyle de sahip çıkan Yılmaz Özdil… “Kemal Kılıçdaroğlu Atatürkçülerin düşmanı” diye yazan-konuşan Yılmaz Özdil’in Atatürkçü olduğuna dair bu özetten bir kanıt gören oldu mu? İBB’yi PKK kampına dönüştüren, terörist Demirtaş aşkıyla yanan HDP’ye toz kondurmayan, şehit Ömer Halisdemir ismine alerji duyan Ekrem İmamoğlu’na çekilen cilanın bedeli nedir? Aynı proje sahipleri ikinizi de aynı çuvala mı attı? Yılmaz Özdil neyin karşılığında Ekremci olmuştur? Proje sahipleri kendine ne vaatlerde bulunmuştur? Yoksa Ekrem seni “her rakı-balık keyfinde seni yanımda götüreceğim” diye kandırarak mı Ekremci yapmıştır? Çünkü Yılmaz Özdil “Rumlar öyle bir meze yapar ki Kıbrıs’ı veresin gelir” diyecek kadar alkolik, “Samimiyetle söylüyorum, bu sözlerimde en ufak bir kinaye yoktur, Tayyip Erdoğan bir tane bira içmiş olsaydı bugün çok daha iyi bir Türkiye olurdu.” diyecek kadar berduştur. Onun Ekremci olması bu kadar basittir. Ama Kemal Kılıçdaroğlu da kendisine çilingir sofrası kuracak kadar kabiliyetli biridir. Yılmaz Özdil iyi düşünsün Kemalciler-Ekremciler arasında bir fark yoktur. Her iki tarafın yaptığı da Atatürk düşmanlığıdır. Yılmaz Özdil sen de artık her iki tarafa yakışan bir hale geldin… O yüzden ayrımcılık yapma…"

2 yıl önce

Kaymakamlık açıkladı: İBB verilen süre içerisinde paraları bağışçıların hesabına yatırmadı

Fatih Kaymakamlığından İstanbul Büyükşehir Belediyesinin (İBB) ‘Birlikte Başaracağız’ adı altında 3 Mart 2020 ile 15 Haziran 2020 arasında yasal prosedürleri tamamlanmadan başlattığı yardım kampanyasında toplanan parayla ilgili açıklama yapıldı. Kaymakamlıktan yapılan açıklamada, gerekli yasal prosedürlerin tamamlanmaması ve devamında toplanan yardımların bağışçılarına iadesinin de sağlanmaması sebebiyle kampanya kapsamında izinsiz toplanan 6 milyon 212 bin 511,14 TL ile 100 CHF ve 40 Euro yardım miktarının kamuya geçirildiği duyuruldu. Fatih Kaymakamlığından yapılan açıklamada şu ifadeler yer verildi: “İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından 'Birlikte Başaracağız' adı altında 2860 Sayılı Yardım Toplama Kanunu’na aykırı olarak, 30 Mart 2020-18 Haziran 2020 tarihleri arasında, çeşitli bankalarda, Türk Lirası ve döviz hesapları açmak suretiyle, yasal prosedürler tamamlanmadan yardım toplandığı, İstanbul Valiliği tarafından yapılan denetim sonucunda tespit edilmiştir. Denetim raporu neticesinde, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden, yasal prosedürleri tamamlanmadan toplanan bu yardımların bağışçılarına iadesi istenilmiş, ancak verilen süre içerisinde bu talebin karşılanmadığı anlaşılmıştır. Gerekli yasal prosedürlerin tamamlanmaması ve devamında toplanan yardımların bağışçılarına iadesinin de sağlanmaması sebebiyle, 2860 sayılı Yardım Toplama Kanunu uyarınca, izinsiz toplanan 6 milyon 212 bin 511,14 TL ile 100 CHF ve 40 Euro yardım miktarının kamuya geçirilmesine Kaymakamlığımızca karar verilmiştir.” “İBB’nin açtığı 8 davanın tümünde yürütmeyi durdurma talepleri reddedilmiştir” Kaymakamlıktan yapılan açıklamanın devamında şu ifadeler kullanıldı: “Bu kararlar aleyhine, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından İstanbul İdare Mahkemelerinde açılan; 8 sekiz davanın tümünde, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin yürütmeyi durdurma talepleri reddedilmiştir. Mahkemenin ret kararına rağmen, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından, ‘Toplanan yardım paralarına bakanlık ve dolayısıyla hükümet tarafından el konulduğu’ şeklinde yanlış ve taraflı bir algı oluşturulmaya çalışıldığı, bu doğrultuda farklı mecralarda paylaşımlar yapıldığı görülmektedir. Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devleti olup, kişilerin olduğu gibi kurumların da tabi olduğu hukuk kuralları ve yasal düzenlemeler mevcuttur. Özellikle idari iş ve işlemlerde bu kurallara uyulması zorunlu olup hiçbir kurum bundan istisna değildir. Ülkemizde organize edilen tüm yardım toplama faaliyetleri, 2860 sayılı Yardım Toplama Kanunu’na uygun olarak gerçekleştirilmektedir. Kanuna uygun şekilde yapılan yardım faaliyetlerinin önünde herhangi bir engel olmayıp, kanuna aykırı, izinsiz yardım faaliyetlerine ise müsaade edilmeyecektir. Yardım toplamayla ilgili usul ve esaslara uymayan, bunun neticesinde verilen kararlara da uymayı reddeden İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin, meseleyi bağlamından çıkaran tutum ve açıklamaları, hiçbir şekilde gerçeği yansıtmamaktadır ve kabul edilebilir değildir.”

1 2 3 4 5 6 7 8 ... 21 22