18 Mayıs Cumartesi 2024
2 yıl önce

31 Ağustos'tan sonra Taliban Afganistan'dan ayrılmak isteyen Amerikalılara ve risk altındaki afganlara izin verecek

Blinken, bakanlıkta düzenlediği basın toplantısında, Afganistan'da devam eden tahliye sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Afganistan'dan ayrılmak isteyen Amerikan vatandaşlarının sayısının 6 bin civarında olduğunu öngördüklerini ve bu sayının 4 bin 500'ünü şu ana dek tahliye ettiklerini anlatan Blinken, ülkeden ayrılmak isteyen hiçbir ABD'liyi ve ailesini geride bırakmayacaklarını vurguladı. ABD'li bakan ayrıca farklı ülkelerde yaşayan Amerikalıların elçiliklere bildirim yapmak zorunda olmadıklarını, dolayısıyla ellerindeki bazı sayıların kesin olmadığını ifade etti. "31 Ağustos'tan sonra da Afganistan'dan ayrılmak isteyen Amerikalıların çıkarılması görevimizdir." diyen Blinken, Taliban'ın 31 Ağustos'tan sonra da ayrılmak isteyen Amerikalılara, diğer ülke vatandaşlarına ve risk altındaki Afganlara izin vereceğini belirtti. Yaklaşık 19 bini son 24 saatte olmak üzere 14 Ağustos'tan bu yana yaklaşık 82 bin kişinin Afganistan'dan tahliye edildiğini bildiren Blinken, Taliban'ın "tahliye sürecine karışmama" sözünde durduğunu ve şu ana dek ciddi bir engellemeyle karşılaşmadıklarını kaydetti. "BEN SORUMLULUK ALIYORUM, BAŞKAN DA SORUMLULUK ALDIĞINI SÖYLEDİ" Blinken, tahliye sürecinin kötü yönetildiğine ilişkin ciddi eleştiriler olduğunu ve bu eleştiriler karşısında Biden yönetiminin sorumluluk alıp almadığını soran bir basın mensubuna şu yanıtı verdi: "Ben sorumluluk alıyorum. Başkan da bu konuda sorumluluk aldığını söyledi. Eminim hükümetteki arkadaşlarımın hepsi de böyle hissediyordur. Geriye dönüp baktığımızda son 6 ayda hatta son 20 yılda neyi farklı ve daha hızlı yapabilirdik diye değerlendireceğiz. Ancak şu an odaklandığımız konu tahliye sürecidir." 31 Ağustos'tan sonra da Afgan halkını unutmayacaklarını ifade eden Blinken, uluslararası toplumla birlikte ellerinden geleni yapacaklarını dile getirdi. Blinken, Taliban'ın, verdiği sözlere uymasının kendi çıkarına olacağını, eğer uymazlarsa da kendi kararları olacağını ve hem ABD'nin hem de uluslararası toplumun buna göre adım atacağını sözlerine ekledi.

2 yıl önce

Fethiye Belediye Başkanı Alim Karaca, kendisi eleştiren vatandaşa 12 dakika boyunca küfür etti

Muğla’nın Fethiye ilçesi, CHP’li Belediye Başkanı Alim Karaca’nın küfür skandalı ile sarsıldı. Başkan Karaca, Lokman Hekim Fethiye Belediyespor’un kötü yönetildiğini söyleyen Serkan Yalnız adlı taraftara telefonla ulaşarak 12,5 dakika boyunca galiz küfürler yağdırdı. Görüntüleri medya etiği gereği yayınlayamıyoruz Daha önce de, Fethiye Belediye Başkanı Alim Karaca'nın, tatilci vatandaşın aracını tekmelediği anlar gündem olmuştu

2 yıl önce

Salarha Tüneli Açılış Töreni… Cumhurbaşkanı Erdoğan: 30 dakikalık yol 5 dakikaya düşüyor

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Salarha Tüneli ile Çarşı Mahallesi Kentsel Dönüşüm Projesi Açılış Töreni'nde konuştu. Erdoğan, konuşmasının başında açılışı yapılacak tünelin hayırlı olmasını diledi. Doğu Karadeniz'in giderek gelişen ticareti, turizmi, sanayisiyle üniversitenin artan cazibesinin bölgedeki trafiği yoğunlaştırdığını belirten Erdoğan, Ovit tünelinin ardından dün hizmete açılan İyidere-İkizdere yolu ile Hurmalık tünellerinin bölgenin hem Kafkasya'ya hem güneye olan trafiğini daha da artıracağını söyledi. İyidere lojistik limanı ve deniz üzerinde inşa edilen Rize-Artvin havalimanının açılmasıyla bölgedeki insan ve yük trafiğinin çok daha fazlalaşacağını aktaran Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Salarha tüneliyle işte bu trafiğin önemli bir bölümünü şehir içinden çıkarıp çevre yolu üzerinden doğrudan arka tarafa veriyoruz. Vadi ile kıyıyı birleştiren bu tünel Rize'nin 70 yıllık hayalidir. Tünel sayesinde önceden 14 kilometreyi bulan ve neredeyse yarım saat süren dağın ardı ile önü arasındaki ulaşım artık 4,5 kilometre civarına ve 5 dakikaya inecektir. Artık hemşehrilerimiz bu yolda hızlı, güvenli, konforlu ve ekonomik şekilde seyahat edebilecek, transit yolcularımız da vakit ve yakıt kaybetmeden hedeflerine ilerleyebilecektir." Erdoğan, tünelin şehre kazandırılmasında emeği geçenleri tebrik etti. Bugün Rize için büyük öneme sahip bir başka projenin de temel atma törenini yaptıklarını dile getiren Erdoğan, Merkez Çarşı Mahallesi Kentsel Dönüşüm Projesi'yle bu bölgede 1950'li yıllarda deniz dolgusuyla elde edilen alanların baştan sona yenileneceğini bildirdi. Ticari alan olarak kullanılan bu bölgenin aradan geçen 70 yılın ardından artık hem yorgun hem de ihtiyaçlara cevap veremez hale geldiğini belirten Erdoğan, "Projeyle bölgede bulunan 118 dükkanı, 184 ofisi ve 60 konutu yıkarak yerine Rize'mize yakışır yepyeni işyerleri ve ticaret merkezi inşa ediyoruz. Yatırım bedeli 308 milyon lira olan bu proje kapsamında şehrimize 404 ofis, 133 iş yeri, 455 araçlık bir otopark kazandıracağız. Projemiz tamamlandığında, bölge eskiden olduğu gibi Rize'mizin gözde ticaret alanı olmayı sürdürecektir." diye konuştu. Kentsel dönüşüm projesinin şimdiden şehre ve hak sahiplerine hayırlı olmasını dileyen Erdoğan, projede emeği geçenlere teşekkür etti. "VATANDAŞLARIMIZIN ZARARLARINI KARŞILIYOR, YIKILAN YERLERİ DE SÜRATLE YENİDEN İNŞA EDİYORUZ" Deprem, sel ve toprak kaymasının, bulunduğu iklim ve coğrafi yapısı sebebiyle adeta ülkenin kaderi olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Afetlerin ardından hemen enkaz kaldırma ve hasar tespiti çalışmalarını hızla tamamlıyor, vatandaşlarımızın zararlarını karşılıyor, yıkılan yerleri de süratle yeniden inşa ediyoruz." dedi. Sel ve toprak kaymasının çok yaşandığı Karadeniz'de yakın zamanda Rize'nin de bu tür afetlerle karşılaştığını aktaran Erdoğan, "Antalya ve Muğla gibi orman yangınlarının, Kastamonu ve Sinop gibi sellerin ciddi tahribata, can ve mal kaybına yol açtığı yerlerde de yaraları sarıyoruz. İnşallah yakında bu bölgelere tekrar gelip çalışmaları yerinde göreceğim." ifadesini kullandı. Ülkenin 81 vilayetinin her birinin canlarından bir parça olduğunu dile getiren Erdoğan, şunları söyledi: "Açılış ve üniversite programımızı da vesile ederek bu programa Rize'den başladık. Son dönemdeki yaşanan afetleri özellikle de müteakiben Rize'mizin ilçe ve köylerindeki hasar tespit çalışmalarını da tamamlayarak hemen kolları sıvadık. Bu kapsamda 378 afet konut, 10 dükkan ve 4 çay alım evini inşa ediyoruz. Daha önceki projelerle inşa edeceğimiz konut sayısı 548'i bulmaktadır. Karadeniz'in tamamıyla birlikte Rize'mizin en önemli sorunu olan çarpık yapılaşmanın önünü kesmek için de çok önemli adımlar attık. Deniz dolgu alanlarından başlayarak riskli alanları yıkarak yeniden inşa ediyoruz. Bugün temelini attığımız proje bunlardan sadece biridir. İnşallah devamı gelecek." Ayrıca turizm sektörü için Rize'nin cazibesini artırmak amacıyla çeşitli yatırımlar yaptıklarını belirten Erdoğan, eski sanayi alanlarını başka alanlara taşıyarak görüntü ve gürültü kirliliğine son vereceklerini bildirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, konut ve ticari alan inşası için yer bulmanın zor olduğu Rize'de Çaykur Sanayi Hal bölgesindeki 18 hektarlık alanda 1252 konut ve 360 ticari birim inşa edileceğini, yakında ihaleye çıkılacağını da kaydetti. Tünelin açılmasıyla artık şehrin Salarha tarafına doğru büyüyebileceğini aktaran Erdoğan, şunları kaydetti: "Nitekim Salarha'da inşası süren 465 konut ve 12 dükkanı önümüzdeki bahar aylarında vatandaşlarımıza teslim etmeyi planlıyoruz. Hemşin ve Güneysu'da da konut projelerimiz hızla ilerliyor. TOKİ'nin Türkiye'nin genelinde yürüttüğü konut kampanyalarından Rize'mizin ilçelerine düşen paylarla ilgili çalışmalar da sürüyor. Bu konutların Rize'nin geleneksel mimarisi ve tabiatıyla uyumlu olmasına özellikle önem veriyoruz. TOKİ vasıtasıyla bugüne kadar Rize'de 2 bin 797 konut tamamladık. 2 bin 59 konutun yapımına devam ediyoruz. Millet Bahçeleri projemizi Rize'de 3 ayrı alanda uyguluyoruz. Rize merkeze 392 bin metrekarelik, Güneysu'ya 42 bin metrekarelik, İyidere'ye 15 bin metrekarelik millet bahçeleri kazandırıyoruz." Şehrin en önemli sembollerinden Ayder'de yenileme ve koruma projeleri uygulandığını da anlatan Erdoğan, "Yaylanın 21 bin 614 metrekarelik alanı kesin korunacak hassas bölge olarak tescillendi." ifadesini kullandı. Ayder'in atık su, yağmur suyu, elektrik hatları, aydınlatma sistemleri ve tüm yollarının yenilendiğini, bunların önemli kısmının tamamlandığını dile getiren Erdoğan, "Atalarımız, dedelerimiz, babalarımız bize cennet gibi bir Rize bıraktı. Biz de evlatlarımıza, torunlarımıza, sonraki nesillere çok daha güzel, çok daha estetik, çok daha hayat kalitesi yüksek bir Rize bırakmakta kararlıyız. Kardeşlerim, sevgili gençler, çağın ihtiyaçları, insanımızın talepleri ve tabiatın güzellikleri arasındaki dengeyi en hassas şekilde kurarak inşallah bunu başaracağız." diye konuştu. Küresel iklim değişikliğinin Karadeniz Bölgesi gibi yerlerin önemini daha da artırdığını belirten Erdoğan, "Bunun için hem toprağımıza hem yeşilimize hem suyumuza hem denizimize ve hem de insanımıza sahip çıkacağız. Geçmişte şahit olduğumuz rant hırsına, cehalete, bencilliğe dayalı hoyratlıkların buralarda tekrar yaşanmasına asla müsaade etmeyeceğiz. Unutmayınız başka Rize yok, başka Karadeniz yok, başka Türkiye de yok." dedi. Bunun için eldeki güzellik, imkan ve potansiyellerin kıymetinin çok iyi bilinmesi mecburiyeti bulunduğunun altını çizen Erdoğan, şöyle devam etti: "Rize'nin bir evladı olarak sahip bulunduğum imkanları bunun için sonuna kadar kullanmayı hem ülkeme hem milletime hem insanlığa karşı boynumun borcu görüyorum. Tüm milletimizle birlikte geçtiğimiz 19 yılda olduğu gibi 2023'e kadar geçecek süreçte ve sonrasında da eser ve hizmet siyasetiyle hayallerimizi gerçeğe dönüştürmeyi sürdüreceğiz. Türkiye'de bir kesim var, ağızlarını her açtıklarında '19 yılda siz yaptınız ki?' diye soruyor. Bu soruyu kimlerin sorduğunu biliyorsunuz değil mi? Böyle bir soruyu ancak ne kendisi ne anne babası ne de evlatları bu ülkede yaşamamış olan birisi sorabilir. Çünkü Türkiye'nin son 19 yılda nereden nereye geldiğinin şahidi bizatihi bu milletin ta kendisidir. Şu Karadeniz'de Samsun'dan Artvin'e kadar hatta gümrük kapısına kadar neler yaptığımızı hepimiz biliyoruz değil mi? Hepsini koy bir kenara Rize'ye neler yaptığımızı biliyoruz değil mi? İşte bak bugün de yine ne yapıyoruz? Bir taraftan dün Hurmalık'taki o tünellerin açılışını yaptık. Bugün de Salarha Tüneli'nin açılışını yapıyoruz. Var mıydı bizim böyle tünellerimiz? Viyadüklerimiz var mıydı? Buyurun şimdi bunları açıyoruz. Onun için ben bu Bay Kemal'e ve CHP'nin tabanına sesleniyorum, gelin de Rize'yi görün. Dikili bir ağacınız yok, ağacınız. Yaşı 30-35'in altında olanlar belki eski Türkiye'yi tam olarak hatırlayamayabilir. Ama en azından büyüklerinden dinlemiştir. 'Bu ülkeye 19 yılda ne yaptınız?' diyenlerin içlerindeki fitneyi, fesadı, kötü niyeti elbette biliyoruz." "19 YILDA TOPLAM 431 MİLYAR LİRA TUTARINDA SOSYAL YARDIM YAPTIK" Ülkeye kazandırdıkları eser ve hizmetleri paylaşan Erdoğan, eğitimde derslik sayısını 343 binden 601 binin üzerine çıkardıklarını söyledi. Erdoğan, dün 20 bin öğretmen atama törenini yaptıklarını hatırlatarak son atamalarla birlikte 713 bin yeni öğretmeni göreve başlattıklarını ifade etti. Üniversite sayısını 76'dan 207'ye, personel sayısını 70 binden 181 bine ve üniversite öğrenci sayısını 1,5 milyondan 8 milyona yükselttiklerini belirten Erdoğan, hastane yatak sayısını da 164 binden 255 binin üzerine, nitelikli yatak sayısını ise 19 binden 164 bine çıkardıklarını söyledi. Erdoğan, hizmete aldıkları 17 şehir hastanesiyle sağlıktaki hizmet kalitesini artırdıklarını vurgulayan Erdoğan, gençlik merkezi sayısını 9'dan 376'ya, spor tesisi sayısını da 1575'ten 3 bin 915'e çıkardıklarını kaydetti. Yükseköğrenim yurtlarındaki yatak kapasitesini 182 binden 717 bine, burs ve kredi tutarını ise lisans öğrencileri için aylık 45 liradan 650 liraya yükselttiklerini bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu rakamları yüksek lisans öğrencileri için 90 liradan 1300 liraya, doktora öğrencileri için de 135 liradan 1950 liraya kendilerinin yükselttiğini dile getirdi. Son 19 yılda toplam 431 milyar lira tutarında sosyal yardım yaptıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: "Adalette 9 bin 349 olan hakim savcı sayısı 21 bin 904'ü buldu. Mahkeme sayısı adli yargıda yüzde 84, idari yargıda yüzde 38 arttı. İçişlerinde mülki idare teşkilatımızı, belediyelerimizi ve muhtarlıklarımızı güçlendirdik. Jandarma ve Sahil Güvenlik Komutanlıklarını İçişleri Bakanlığına bağlayarak bütünlüğü ve koordinasyonu sağladık. Milli savunmada sınır güvenliğimizi, Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı, Bahar Kalkanı ve Pençe Harekatları ile tahkim ederek güneyimizi kuşatmayı hedefleyen terör koridorunu yıktık attık. Ulaştırmada 6 bin 101 kilometreden devraldığımız bölünmüş yol mesafemizi 28 bin 284 kilometreye, 1714 kilometreden devraldığımız otoyol uzunluğumuzu 3 bin 532 kilometreye çıkardık. Karayolu tünel sayımız 83'ten 447 adede, karayolu tünel uzunluğumuz 50 kilometreden 617 kilometreye, köprü ve viyadük uzunluğumuz 311 kilometreden 710 kilometreye ulaştı." Demiryollarında toplam 1213 kilometre uzunluğundu hızlı tren ağı inşa ettiklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 11 bin 590 kilometre uzunluğundaki mevcut demiryollarını ise neredeyse tümüyle yenilediklerini söyledi. Hava yollarında 26 olan havalimanı sayısını 56'ya çıkardıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şimdi Rize'nin Artvin'le birlikte havalimanını da yapıyor muyuz? İnşallah yıl sonuna kadar havalimanımız da bitecek." dedi. Denizcilikte tersane sayımız 37'den 84'de çıktı. İletişim teknolojilerinde 2002 yılında sadece 3000 olan genişbant abone sayısı 84 milyona çıktı. TOKİ eliyle ülkemize toplam 1 milyon 100 bin konut ürettik. Son 19 yılda çiftçilerimize toplam 165 milyar lira tutarında tarımsal destek verdik. Tuna-1 kuyusunda 405, Amasra 1 kuyusunda 135 milyar metreküp doğal gaz rezervi keşfettik.  Cumhur İttifakı olarak birlikte beraberlik içerisinde 2023 seçimlerine hazırlanıyor muyuz? Bölünmeye asla fırsat vermeyeceğiz. Salgın ve afetlerle adeta büyük imtihanlar geçirdik. Bu müsibetlerin teki başka bir ülkede yaşansa emin olun ortaya çıkacak krizin altından bunlar kalkamazdı. Allah'ın izniyle biz kalktık. Bütün bu felaketleri temizleyerek yolumuza devam edeceğiz. 

2 yıl önce

Nobel ödüllü Malala: Harekete geçmezsek birçok Afgan kızı da benimle aynı hikayeyi paylaşabilir

Afganistan'daki gelişmeleri görüşen BM Güvenlik Konseyine seslenen Yusufzay, uluslararası topluma Afgan kadınları ve kız çocuklarının haklarının korunması çağrısında bulundu. Yusufzay, ''Ben tüm kız çocuklarının okula gitmesi için sesimi yükselttim. Silahlı bir adamın okul otobüsümü durdurup, bana seslenip üzerime ateş açtığına şahit oldum. Harekete geçmezsek birçok Afgan kızı da benimle aynı hikayeyi paylaşabilir.'' dedi. TALİBAN BAŞINDAN VURMUŞTU Kız çocukların eğitimini savunan Malala Yusufzay, 9 Ekim 2012'de ülkenin kuzeyindeki memleketi Svat Vadisi'nde okuluna gitmek için bindiği otobüste saldırıya uğramıştı. Otobüse binen bir Taliban militanı Malala'ya adını sormuş, daha sonra genç kıza üç kez ateş etmişti. Başından yaralanan Malala, saldırıdan 6 gün sonra tedavi için İngiltere'ye götürülmüş, Birmingham'daki Kraliçe Elizabeth Hastanesinde yaklaşık 3 ay kalmış ve kafatasına metal bir plaka yerleştirilmişti. Mart 2013'te taburcu edilen Malala, ailesiyle Birmingham'a yerleşmiş ve tekrar okula başlamıştı. 2014'te 17 yaşında Nobel Barış Ödülü'nü kazanan en genç kişi olarak tarihe geçen Malala Yusufzay, kazandığı 8 milyon kronluk ödülü Pakistan'daki okullara bağışlayacağını açıklamıştı. Özellikle kız çocuklarının eğitimi konusunda sembol isim haline gelen Malala, kendi adına açılan vakıf vasıtasıyla kalkınmakta olan ülkelerin birçoğunda kızların okula gidebilmesi için çalışmalar yapıyor.

2 yıl önce

BM'den Taliban açıklaması: Eski Afgan güvenlik gücü personeli "intikam" amaçlı öldürdü

BM İnsan Hakları Konseyinin 48'inci oturumu İsviçre'deki BM Cenevre Ofisi'nde ilk gün oturumuyla devam ediyor. Taliban'ın, 15 Ağustos'ta Kabil'de kontrolü ele almasının ardından Yüksek Komiser Bachelet'in Afganistan'daki insani duruma ilişkin uyarıları devam ediyor. Bachelet, 47 üyeli Konseye hitaben yaptığı konuşmada, "Pencşir Vadisi'ndeki çatışmaların sonucu olarak sivil kayıplardan ve insan hakları ihlalleri ile ilgili raporların yanı sıra oradaki korkunç insani durumun neden olduğu artan zorluktan endişe duyuyorum." dedi. Ülkenin insani ve ekonomik krizle karşı karşıya olduğunu vurgulayan Bachelet, özellikle kadınlar ile etnik ve dini topluluklar başta olmak üzere ülkedeki insan hakları durumundan derin endişe duyduğunu ve ülkenin "yeni ve tehlikeli" bir aşamaya girdiğini kaydetti. ÜLKEDE GELİŞEN DURUMU İZLEMEK İÇİN MEKANİZMA KURULMASI GEREKİYOR Bachelet, Taliban'ın, bazı eski Afgan güvenlik gücü personelini "intikam" amaçlı öldürdüğüne ve önceki yönetimde çalışan bazı yetkililer ile bunların ailelerinin "keyfi gözaltına" alındığına dair Ofisine "güvenilir iddialar" ulaştığını bildirdi. Keyfi gözaltına alınanların bir kısmının serbest bırakılmakla beraber bazılarının ölü bulunduğuna işaret eden Bachelet ayrıca, Taliban'ın belirli hükümet yetkililerinin ve ABD güvenlik güçleri ve şirketleriyle iş birliği yapan kişilerin evlerinde arama yaptıklarına dair çok sayıda iddia aldıklarını aktardı. Afganistan'daki artan insani krizden derin endişe duyduğunu belirten Bachelet, ülkedeki gelişen durumu izlemek için bir mekanizma kurulması çağrısında bulundu. Bachelet, ayrıca Afganistan’a hakim olan Taliban’ın ilan ettiği "geçici hükümet"te yer alanların tamamına yakınının Peştunlardan oluşmasına tepki gösterdi ve hükümette kadınlara yer verilmemesinden üzüntü duyduğunu sözlerine ekledi.

2 yıl önce

Ekrem İmamoğlu Türkiye'yi Yunan medyasına şikayet etti

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, geçtiğimiz yıl Uluslararası Siyasi Danışmanlar Derneği'nin açılış konuşmasında "Türkiye sorgulanır halde" diyerek Türkiye'yi dünyaya şikayet etmesinin ardından benzer bir şeyi şimdi de Yunanistan ziyareti öncesi yaptı. "TÜRKİYE'DE YÖNETİM SORUNU VAR" Atina Belediye Başkanı Kostas Bakoyannis'in resmi konuğu olarak Yunanistan'a giden İmamoğlu, ziyareti öncesi Yunan gazetesi Kathimerini'ye Türkiye'yi şikayet etti. Türk medyasını hedef alarak, Türkiye'de bir yönetim sorunu varmış gibi göstermeye çalışan İmamoğlu, şunları söyledi: "YUNANİSTAN'I RAHATSIZ ETMEYELİM" Yunanistan'ı bu boş tartışmalarla rahatsız etmeyelim. Ama şunu söylemeden edemeyeceğim. Cumhurbaşkanına yakın gazetecilerin ve medyanın seçimlere daha uzun bir süre varken her gün cumhurbaşkanı adayı tartışması çıkarması, aslında ülkede bir yönetim sorunu olduğunun itirafıdır. TÜRKİYE'Yİ KÖTÜLEDİ ÖVGÜYÜ ALDI Türkiye'ye yönelik olumsuz sözleri sonrası Yunan gazetesi İmamoğlu için övgü dolu sözler kullandı. Gazete, "Türkiye için büyük hayali olan bir belediye başkanı", "AK Parti'yi mağlup eden ilk siyasetçi", "Türkiye'de en çok tartışılan muhalefet figürü", "Akşener'in Fatih'e benzettiği adam" ifadelerini kullandı.

2 yıl önce

ABD'li araştırmacılar, insanların Amerika'ya bilinenden 7 bin yıl daha önce ayak bastığını ortaya koydu

ABD'li araştırmacılar, insanların Amerika'ya bilinenden 7 bin yıl daha önce ayak bastığını ortaya koydu. Bilim insanları, New Mexico eyaletindeki çalışmalarda 23 bin ila 21 bin yıl önceye ait ayak izleri buldu. İnsanların ne zaman Amerika kıtasına yerleştiği on yıllardır tartışma konusu. Son bulgular, insanların 16 bin yıldan önce kıtalara ayak bastığına ilişkin teorileri de alt üst edebilir. Ayak izlerinin, binlerce yıl öncesine ait bir gölün kenarında yürüyen bir grup çocuk ve gence ait olduğu düşünülüyor. Bulgular aynı zamanda Kuzey Amerika'ya daha önce bilmediğimiz birden fazla göç dalgası yaşanmış olabileceğine işaret ediyor. Bu da, göç eden ilk insan topluluklarının yeryüzünden silindiği anlamına geliyor. ABD Jeolojik Araştırmalar Merkezi (USGS) ekibinden araştırmacılar, ayak izlerini New Mexico'daki White Sands çölü yakınlarında sığ bir göl kenarında, yumuşak çamur halinde buldu. USGS ekibi, tortu katmanları üzerinde ayak izlerinin bulunduğu katmanların altında ve üstünde bulunan tohumlar üzerinde radyokarbon tarihleme çalışması yaptı. Bu da araştırmacılara dikkate değer şekilde net bir tarih bulma imkanı verdi. Bilim insanları, büyüklüklerine bakarak ayak izlerinin bölgede dolanan çoğunlukla ergenlik dönemindeki gençlere ve çocuklara ait olduğunu, zaman zaman bu gruplara yetişkinlerin de eklendiğini düşünüyor. İZLERİN BAZILARI GENÇLERE AİT Yeni bulgular, ABD'nin güneybatısındaki bilinen ilk yerleşimcilerin hayatlarıyla ilgili çok geniş de bir çerçeve de çiziyor. Ergenlik çağındaki gençlerin ne yaptığına dair bilim insanları çok kesin bir kanıya varamasa da; avlanmaya giden yetişkinlere yardıma gidiyor olabileceklerini söylüyor. Avlanan hayvanların ise 'çok kısa bir süre içinde etlerinin işlenmesi' gerektiğini, Bournemouth Üniversitesi'nden Dr. Sally Reynolds açıklıyor: "Çok hızlı bir şekilde ateş yakmak ve yağları ayıklamak durumundaydınız." İşte bu aşamada ergen gençlerin ateş yakmak üzere çalı, odun toplamak, su taşımak gibi hızla yapılması gereken görevleri yerine getirdiği tahmin ediliyor. Yeni keşfin tarihi de çok önemli çünkü Amerika'ya ilk yerleşimin tarihiyle ilgili sayısız iddia var. Ancak zaman içinde tüm teoriler bir şekilde çürütüldü. Taşların işlenmesiyle yapılmış bazı aletler üzerinde de tartışmalar sürüyor. Tartışmalar, bu aletlerin zaman içinde doğal ortamda taşların sürtünme ve benzeri doğa olaylarıyla mı bu şekli aldığı yoksa insan eli mi değdiği üzerine kadar gidebiliyor. İlk yerlilerin zamanlarından kalma aletler, 13 bin yıl öncesinden başlayarak günümüze kadar bulunan ve ciddi bir el işçiliği gerektiren aletler kadar net bir resim vermiyor. TARTIŞMASIZ KANIT! Bournemouth Üniversitesi'nde konuyla ilgili yayımlanan makalenin yazarlarından Prof. Matthew Bennett, "Bu kadar çok tartışma olmasının nedeni gerçek anlamda kesin, net ve tartışmasız verilerin olmaması. Şu an artık bu verilere ulaştığımızı düşünüyoruz." diyor: "Ayak izleri taşlar kadar tartışmalı değil. Ayak izi, ayak izidir ve toprak katmanları arasında yer değiştiremez." Fiziksel kanıtlar doğası gereği tartışmaya daha az olsa da, araştırmacılar, ayak izlerinin tarihini gösteren kanıtların 'kelimenin tam anlamıyla su geçirmez olduğundan' emin olmak istiyor. Makalede, 'rezervuar etkisi' adı verilen bir potansiyel tarihleme hatasından söz ediliyor. Bu da, eski karbonların doğal sulu ortamlarda yeniden dönüşerek ve ardından radyokarbona karışarak gerçekte olduğundan daha eskiymiş gibi bir görüntü vermesine yol açıyor. Araştırmacılar, bu etkiyi de hesaba katarak tarihleme yaptıklarında çok da kayda değer bir fark ortaya çıkmadığını söylüyor. Viyana Üniversitesi'nden Radyokarbon tarihleme uzmanı Prof. Tom Higham, o dönem insanları ileri ve geri yürüdüğü bölgedeki suların çok sığ olduğunun düşünüldüğünü, yapılan tüm çalışmalar sonucu her iki durumda da ortaya çıkan tarihler arasında ciddi bir fark olmadığını söylüyor: "Her türlü ihtimali göz önüne aldığımızda sanırım bu izlerin yaşı 21 bin yıl ile 23 bin yıl arasında." 20. yüzyılın ikinci yarısı boyunca Amerika kıtasına ilk ayak basan insan topluluklarının Clovis kültürüne bağlı gruplar olduğuna dair bir fikir birliği oluştu. Bu büyük avcıların, su seviyelerinin çok alçak olduğu son buz devrinde Bering Boğazı üzerinden Sibirya'dan Alaska'ya geçtiği tahmin ediliyordu. Ancak 1970'lerde, Clovislerin Amerika'ya ilk ayak basan insanlar olduğuna dair değişmeyen algı, bazı veriler ışığında çürütülmeye yaklaştı. 1980'lerde, Şili'nin Monte Verde bölgesinde 14.500 yıl öncesinde insanların yaşadığına dair izler bulundu. 2000'lerden bu yana ABD'nin Teksas eyaletinde 15.500 yıllık, Idaho eyaletinde 16 bin yıllık insanlara ait yaşam izleri bulundu. Şimdi de yine ABD'nin New Mexico eyaletinde son Buz Devri boyunca insan yaşamış olabileceğine dair kanıtlar ortaya çıkmış oldu. Uzmanlar, bu insanların buzların oluşturduğu doğal köprülerle Amerika'ya geçmiş olabileceğini ve bu durumda daha birçok yerleşimci grubun aynı dönemde Amerika'ya ayak basmış olabileceğini söylüyor.

2 yıl önce

Evlat nöbeti tutan baba: HDP çocuğumu Amerika’nın askeri yapmış

Çocuklarının terör örgütü PKK mensupları tarafından kaçırıldığı iddiasıyla 3 Eylül 2019’da farklı kentlerden Diyarbakır’a gelen ailelerin HDP il binası önünde başlattığı oturma eylemi 753. gününde de sürüyor. 10 yıl önce Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde 14 yaşındaki oğlunun kaybolduğunu belirten baba Ömer Tokay, çocuğunu piknik bahanesiyle Şırnak’a götürdüklerini, torpilli olan ailelerin çocuklarının geri geldiğini, kendi çocuğunun ise dönmediğini söyledi. "AMERİKA'NIN ASKERİ YAPMIŞLAR" Tokay, "3 yıla girdik, Özgür Yurttaş Derneği piknik amaçlı 14 yaşındaki çocuğumu aldı götürdü. 10 yıldır götürmüş, şu an 24 yaşında. Çocuğumu HDP’den almadan gitmeyeceğim. Eğer ölmüş ise cenazesini versinler, getirsinler çocuğumu bana versinler, HDP ve PKK çocuğumu Amerika’nın askeri yapmış. Oğlum sesimi duyuyorsan gel. 32 arkadaşın geldi, ailesiyle birlikte, sen de gel güvenlik güçlerine teslim ol" dedi.

1 2 ... 8 9 10 11 12 13 14 ... 49 50