19 Mayıs Pazar 2024
2 yıl önce

İş Bankası Genel Müdürü'nden iletişim çağrısı: “Belirli bir kesim vatandaşlarımızın…”

İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, yeni ekonomik model çerçevesinde iletişimin önemine dikkat çekti. Kambiyo rejimi uygulamasının gündeme gelmesini ise art niyetli bulduklarını ifade etti. Bloomberg HT'ye açıklamalarda bulunan Aran, "Vatandaşlarımızın bu ortamda paniğe sevk edilmesinin önlenmesi adına iletişimimizin çok açık, net ve güçlü bir şekilde, ısrarla ve kararlılıkla yapılması gerekiyor" dedi. Aran, açıklamasında, "Ortada hiçbir şekilde paniğe neden olabilecek bir durum yokken, kambiyo rejimi değişikliği, sermaye kontrolü akıldan geçmezken, belirli bir kesim vatandaşlarımızın bu yönde hareket etmesini istiyor. Bu gerçekten art niyetli bir eylemdir. Net olarak böyle bir düşüncenin olmadığını, Döviz ihtiyacı olanın döviz alabileceğini, bozdurmak isteyenin bozdurabileceğini, parasını istediği anda değerlendirebileceğini, hafta sonunda Hazine ve Maliye Bakanımız Nureddin Nebati ile yaptığımız toplantıdan sonra bu netlikte söyleyebiliyorum" diye konuştu.

2 yıl önce

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu: LGBT derneklerine devasa bütçeler aktarıyorlar; propaganda ve iletişim desteği veriyorlar

Soylu, bu sene uyum kursuna 94 erkek, 16 kadın kaymakam adayının katıldığını söyledi. Soylu konuşmasına şöyle devam etti: Devlet kim veya ne? Dairedeki insanlar mı, yasalar mı, binalar mı, dosya dolabındaki evraklar mı, arşivler mi, veya modern çağda bilgisayarlarımızdaki dijital belgeler mi? Eğer görevinizi yaparken, bütün bu bileşenlerin içinde devleti doğru yerde görebilirseniz, doğru tanımlayabilirseniz; devleti, bir insanı algılayabildiğiniz gibi algılayabilirseniz bu bileşenlerin tamamını bir vücudun organları; ama devletin kendisinin bir ruh olduğunu anlayabilirseniz, işte o zaman bir devlet adamı olursunuz ve emaneti hakkıyla taşırsınız. Buluşmalarımızda sıklıkla kullandığımız ‘devlet geleneği’ diye bir ifade vardır. İşte devlet geleneği, kendi devlet geçmişimizin oluşturduğu bu ruhtur''  "Tarihi zirvemize çıktık" Türkiye’nin yüz yıllardan beri birçok badire atlattığını vurgulayan Bakan Soylu, ''Bulunduğumuz coğrafyada adeta yılanlarla dans ediyoruz. Darbeler gördük, ekonomik krizler gördük, doğal afetler gördük, terör gördük, her şeyi gördük. Ama yine de onca olumsuzluğa ve bazı kesintilere rağmen, bahsettiğimiz devlet geleneğimiz sayesinde ayakta kaldık ve son 20 yılda, güçlü bir liderlikle, Sayın Cumhurbaşkanımızın bu birikimi doğru kullanmasıyla, milletin gücüyle bu geleneği ve milletin değerlerini, inancını, doğru şekilde harmanlamasıyla, vesayetleri söküp atmasıyla, tıpkı Rusya’nın yaptığı gibi en dipten, tarihi zirvemize çıktık. Bizim ihtiyacımız budur'' dedi. "Terör örgütlerine para aktarırlardı, bilirdik" Türkiye’nin refahı, huzuru, güvenliği, başarısı ve asayişinde kurumların teknik kapasitelerinde çok önemli bir noktaya gelindiğini aktaran Bakan Soylu, ''Bunun devamı için sizlerin enerjisine, bilgisine, ortaya koyacağınız gayrete ihtiyacımız var. Tehlikenin büyüklüğünü, işin zorluğunu şuradan anlayın; teröre silah yardımı yaparlardı, bilirdik. Terör örgütlerine para aktarırlardı, bilirdik. Uyuşturucu ticaretini desteklerlerdi, bilirdik. Bugün iş öyle bir noktaya geldi ki LGBT derneklerine devasa bütçeler aktarıyorlar, bunlara propaganda ve iletişim desteği veriyorlar. Karşımızdaki mücadelenin çetinliğini buradan anlayın. Dolayısıyla bu milletin geleceğini korumak için size, sizlerin ferasetine, bilgisine şiddetle ihtiyacımız var'' 

2 yıl önce

Diyarbakır Anneleri’nde Kılıçdaroğlu’na tepki: “Senin bizimle iletişime geçeceğin yer otel değil, HDP il binasının önüdür”

Dün akşam Diyarbakır'a gelen Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kurmaylarıyla birlikte Öğretmen Evi'nde kalan birkaç aile ile görüştü. Kılıçdaroğlu'nun ailelerle görüşmesini CHP Genel Merkezi resmi sitelerinden servis etti. 920 gündür evlat nöbetinde olan aileler, CHP'nin paylaşımından haberdar olunca duruma sert tepki göstererek basın açıklamasında bulundu. Kardeşi için evlat nöbetinde Ruken Canbey, aileler adına basın açıklamasını yaptı. Canbey, Kemal Kılıçdaroğlu'nun Diyarbakır'da olduğunu ve birçok yeri ziyaret ederken aileler olarak Kılıçdaroğlu'nu evlat nöbetinde olan çadırına beklediklerini söyledi. Kılıçdaroğlu'nun Diyarbakır'a gelmeden önce CHP'li yetkililerin kendileriyle iletişime geçtiğini ifade eden Canbey, "Bize dediler ki, sizinle otelde görüşebilir miyiz? Dün gece Kemal Kılıçdaroğlu otelimize baskın yapar gibi giriş yaptı. Biz aileler ile görüşmek istediğini söyledi. Biz aileler olarak Kemal Kılıçdaroğlu'nu protesto ettik. Senin bizimle iletişime geçeceğin yer otel değil, HDP il binasıdır dedik" ifadelerinde bulundu. "BİZE, ARKADAŞLARIMIZA KUMPAS KURDULAR" Kılıçdaroğlu ile görüşmemek için kaldıkları yerde aşağı inmediklerini belirten Canbey, "İki arkadaşımızı gönderdik. Talebimizi onlara iletmesini söyledik. Onlar da bize kumpas hazırlayıp arkadaşlarımıza kumpas hazırlayıp görüntü aldılar ve sanki Kemal Kılıçdaroğlu bizimle, ailelerle görüşmüş, bizim sorunlarımızı, bizim taleplerimizi dinlemiş gibi gösterdiler ve o şekilde basına yaydılar. Ben burada Kemal Kılıçdaroğlu'na sesleniyorum. Diyarbakır'da bütün STK'larla, diğer siyasi partilerle, HDP temsilcileri ile görüştün. Bu çadıra, HDP Diyarbakır il binası önüne gelmedin. Neden gelmedin? Çünkü sen ortaklarından korkuyorsun. Çünkü sen HDP'nin maşası haline gelmişsin. Biz seni buraya, HDP Diyarbakır il binası önüne bekliyoruz. Otele beklemiyoruz. Bizim çocuklarımızın kaçırıldığı yer burası. Otel değil. Görüşeceğimiz, sorunlarımızı anlatacağımız yer burası. Burada 260 ailenin çocuğu HDP il binası tarafından kaçırıldı. Buraya gel, bizi burada dinle. Demokrasi diyorsun sabahtandır. Diyarbakır'ın her yerinde hak, hukuk, adalet, demokrasi diyorsun bunlara uyuyorsan gelirsin burada ailelerin talebini, bizlerin talebini dinlersin" diye konuştu.

2 yıl önce

ABD'li uzman Richard Outzen: Türkiye Rusya ile iletişimi olan, aynı zamanda Rusya'yı caydırma yeteneği olan tek NATO üyesi

NATO'nun tarihi olağanüstü zirvesi, savaşın gölgesinde, Brüksel'de gerçekleşiyor. NATO'nun en büyük ikinci ordusuna sahip olan, Ukrayna ile ilişkileri iyi olan ve Rusya ile görüşebilen tek NATO üyesi Türkiye'nin söyleyecekleri ise hayati önemde. TRT Haber'in sorularını cevaplandıran ABD'li ve Avrupalı uzmanlar, Türkiye'nin konumunu değerlendirdi. George Mason Üniversitesi'nde Jeopolitika Danışmanı olan Richard Outzen'e göre Türkiye hem Rusya hem de Ukrayna ile iyi ilişkilere sahip. Türkiye Rusya ile iletişimi olan, aynı zamanda Rusya'yı caydırma yeteneği olan tek NATO üyesi. "ZELENSKİ ARABULUCU OLMASI İÇİN BİRKAÇ KEZ TÜRKİYE'YE BAŞVURDU" ABD ve Batı Rusya'yı caydıramadı. Rusya, Ukrayna'ya saldırdı. Batı ağır yaptırımlarla uluslararası toplumdan dışladığı Rusya'ya, diplomasi masasına dönüş çağrısını yineliyor. Bu konuda da Türkiye'nin önemine vurgu yapılıyor. German Marshall Fund'dan Alexandra De Hoop Scheefer "Türkiye gerek askeri gerek siyasi destek anlamında önemli bir role sahip. Eğer bir nihai anlaşmaya varılacaksa bu Türkiye'yi arabulucu pozisyonunu kullanmaya zorlayacaktır. Zira Türk yapımı SİHA'lar çok önemli rol oynuyor ama bence daha da önemlisi Zelenski arabulucu olması için birkaç kez Türkiye'ye başvurdu." diyor. Endişelerin gerçekleşmemesi noktasında Türkiye'nin ittifak içerisindeki kritik önemi sıklıkla dile getiriliyor. ABD yönetimi Türkiye'nin bu rolüne her fırsatta atıfta bulunuyor.

2 yıl önce

CHP Gençlik Kolları İletişim Danışmanı Alican Ayvataş’ın övmediği terör örgütü ve terörist kalmamış

HDP’ye ve DHKP-C’ye verdiği destekle sürekli eleştirilen CHP’de skandalların ardı arkası kesilmiyor. Hemen her gün ya bir taciz ya bir rüşvet ya da terör skandalının patlak verdiği CHP’de bugün de Gençlik Kolları Genel Başkan İletişim Danışmanı Alican Ayvataş deşifre oldu.   Ayvataş’ın PKK’ya “Kürt Hareketi”, DHKPC’ye “cephe”, CHP’ye “katliamcı”, Seyit Rıza’ya “general” dediği tweet’ler gündem oldu. https://twitter.com/genelgundem/status/1507367699365642244?s=21&t=W11tjA19Uiwossp8IEnSuQ Ayvataş, Türkiye’nin terör operasyonları için de “katliam” ifadelerini kullandı.

2 yıl önce

İçişleri Bakanı Soylu: Türkiye afet bölgesi. Beslenme, barınma, haberleşme ve iletişim bütün çalışma gruplarımız buna hazır

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Türkiye'nin afet bölgesi olduğunu belirterek "Beslenme, lojistik, barınma, haberleşme ve iletişim bütün çalışma gruplarımız buna hazır. Bugün Allah'a hamdolsun bütün kapasitemizle 'Nerede bu devlet?' değil, 'Allah devlete zeval vermesin.' noktasına getirebilecek bir anlayışı oluşturmaya çalışıyoruz." dedi. Bakan Soylu Diyarbakır'daki temasları kapsamında, merkez Kayapınar ilçesindeki Tema Park'ta 11 AFAD Birlik Müdürlüğü, 10 il müdürlüğü ve 1433 çalışanın katılımıyla düzenlenen Diyarbakır Kentsel Arama Kurtarma Ekipleri Tatbikatı"na iştirak etti. Senaryo gereği kent meydanında toplanma alanında kurulan çadırları gezen ve yetkililerden bilgi alan Soylu, çadırdaki çocuklarla sohbet etti. Soylu, daha sonra Büyükşehir Belediyesine ait toplu taşıma araçlarındaki çocuklarla görüşerek olası bir depremde yapılması gerekenlerle ilgili bilgi verdi. Fırat Mahallesi Aşağı Karakuyu mevkisinde kurulan Tatbikat Yönetim Merkezi çadırını da ziyaret eden Soylu, depremle ilgili yapılan sunumu ve arama kurtarma tatbikatını izledi. Soylu, yaptığı konuşmada, afet tatbikatının 1433 çalışan ile 4 arama kurtarma köpeğinin katılımıyla gerçekleştirildiğini belirterek afet tatbikatının 4 ayrı ana konuda yapıldığını söyledi. Bu tatbikatlara ilişkin bilgi veren Soylu, şöyle devam etti: "Biri şu an 4 ayrı enkazın bulunduğu, kentsel arama kurtarma dediğimiz gerçekleşen depremden hemen sonra AFAD ile görev yapacak tüm kamu, kurum ve kuruluşlarının, sivil toplum kuruluşlarının ortak çalışmasıyla gerçekleşiyor. Şu an Eğil'de baraj kapaklarının patlaması vesilesiyle oluşabilecek bir afete yönelik hem suyun içerisinde hem de kayaların olduğu bölgede arama kurtarma çalışmaları devam etmekte. Orada da çok ciddi bir çalışma gerçekleşiyor. Yol üzerinde patlayan bir yakıt tankeri için de tatbikatımız var. Bu tatbikatta aynı şekilde devam etmekte." "Bu yıl yaklaşık 54 bin 302 tatbikat gerçekleştireceğiz" "Bu yıl yaklaşık 54 bin 302 tatbikat gerçekleştireceğiz." diyen Soylu, 10 gün önce de Erzurum'da bir kış tatbikatı yaptıklarını belirtti. Soylu, "Burada vatandaşlarımıza yönelik farkındalık oluşturmak, aynı zamanda kamu kurumları, sivil toplum kuruluşlarımızı ve gönüllülerimizin müdahale edebilme anlayışını gerçekleştirmek üzere bunu yapıyor ve gerçekleştiriyoruz. Her tatbikatımızın önemli senaryoları ve hazırlıkları var. Her tatbikatın kendine ait adımları var, bunlar teker teker gerçekleştiriyorlar. Yılın sonuna doğru bir Türkiye tatbikatı gerçekleştireceğiz. Yine bir tatbikat yaptık biliyorsunuz yaklaşık 15 milyona yakın öğrenci ve Milli Eğitim Bakanımızla okullardan tahliye tatbikatı yaptık." diye konuştu. Yıl sonuna kadar yaygın bir şekilde bu çalışmaların süreceğine işaret eden Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Çünkü hazırlıklı olmazsak, vatandaşlarımıza eğitim ve farkındalık dahil hepsini anlatabilme kabiliyetine sahip olamazsak yarın bu afetlere hazırlıksız yakalanırız. Hepimiz yaşadık. Hangimiz Türkiye'nin en büyük orman yangınlarıyla karşı karşıya kalabileceğimizi tahmin ederdi. Öyle oldu. Hangimiz sel afetleri gelebileceğini tahmin ederdi. Ama böyle oldu. Elazığ, Malatya, İzmir ve Van'a kadar depremlerle karşı karşıya kaldık. Türkiye'de maalesef karşı karşıya kaldığımız bir süreç. Çünkü kimsenin aklından çıkarmaması gereken bir gerçek var, kaya düşmesinden çığa, depremden, sele ve yangınlara kadar Türkiye afet bölgesi. İrili ufaklı kapasitemizi genişletip, vatandaşımızın en üst seviyede emrinde ve yardımında olma hadisesini ortaya koymalıyız. Beslenme, lojistik, barınma, haberleşme ve iletişim bütün çalışma gruplarımız buna hazır. Biz de bunun altyapısını iyi bir şekilde hazırlamak için gayret gösteriyoruz. Bugün Allah'a hamdolsun bütün kapasitemizle 'Nerede bu devlet?' değil, 'Allah devlete zeval vermesin.' noktasına getirebilecek bir anlayışı oluşturmaya çalışıyoruz." "Son 2 yılda 60 bin afetzedemize afet konutları yapıldı" Soylu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatlarıyla bu yılın Türkiye'de "Afet Tatbikat Yılı" ilan edildiğini, geçen yılın da "Afet Eğitim Yılı" olduğunu hatırlatarak, milyonlarca insana bir vesileyle ulaştıklarını aktardı. "Şu anda 27 akredite kuruluşumuz var. Bundan 3 yıl önce 1 akredite kuruluşumuz yoktu." ifadelerini kullanan Soylu, tüm bakanlıkların, kamu kurum ve kuruluşların çok büyük bir çaba içerisinde olduğunu, Türkiye'nin sadece kendine değil bu konuda dünyadaki birçok ülkeye de yön verebilecek noktaya ulaştığına inandığını bildirdi. Soylu, "Geçenlerde yine Kırgızistan'daki arkadaşlarımız buradaydı. Onların afet akreditasyonunu dünyaya sağlayan adımı onlarla beraber gerçekleştik. Azerbaycan'da da aynısı yaptık. Dünyanın birçok yerine de bu konuda hem eğitim veren hem onların akreditasyonlarını dünyayla bütünleştiren bir anlayış ortaya koyuyoruz." dedi. Afetin ne zaman geleceğinin bilinmediğine işaret eden Soylu, "Afet anında müdahale konusunda kendimizi hazırlıyoruz ve afet sonrası iyileştirme adımlarında da elimizden geleni yapıyoruz. Şu anda son 2 yılda 60 bin afetzedemize Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile TOKİ tarafından afet konutları yapıldı. Bunların 45 bini hazırlandı ve tamamlandı." şeklinde konuştu. Soylu, bakanlıklara, devletin bütün kurum ve kuruluşlarına, itfaiyeden sivil toplum kuruluşlarına, bütün arama kurtarma ekiplerine ve akredite edilmiş kurum ve kuruluşlara ayrı ayrı teşekkür etti, onları takdir ve tebrik ettiğini söyledi. Büyük bir insanlık görevini birey ve grup olarak ortaya koyduklarını, dünyaya örnek olduklarını anlatan Soylu, bu tatbikatın koordinasyonu için de AFAD'a ve emeği geçen herkese teşekkür etti. Bakan Soylu, Dicle Baraj Gölü'ndeki tatbikatı izledi Bakan Soylu daha sonra Eğil ilçesine geçerek Dicle Baraj Gölü'nde AFAD, UMKE, Emniyet ve Jandarma ekiplerince yürütülen “Suda Mahsur Kalma ve Arama Kurtarma" tatbikatını takip etti, teknede yetkililerden bilgi aldı. Su altında arama kurtarma yapan ekiple telsizle görüşen Soylu, tatbikatı yürüten ekiplere hitaben, "Bu arama kurtarma tatbikatlarının her biri bizim için büyük bir sınava hazırlık mesafesinde. Allah bir afetle karşılaştırmasın. Bunu en iyi yaşayanlar sizlersiniz. Çünkü afet bölgesinde yaşıyoruz. Bu vesileyle gayretinizi takdir ediyoruz, teşekkür ediyoruz." dedi. Dalgıçların su altından çıkardığı Türk bayrağını alıp öpen Soylu, ardından Diyarbakır-Elazığ kara yolunun Devegeçidi mevkisinde gerçekleştirilen kimyasal madde yüklü tankerin senaryo gereği patlamasına ilişkin yürütülen tatbikatı izledi. Bakan Soylu'ya temaslarında İçişleri Bakan Yardımcısı İsmail Çataklı, Vali Münir Karaloğlu ile AFAD Başkanı Yunus Sezer de işlik etti.

2 yıl önce

Göç İdaresi Başkanlığı Uyum ve İletişim Genel Müdürü Gökçe Ok: Yalanlara inanmayın, sığınmacıların hepsi kayıtlı

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin resmi rakamlarına göre dünyada 100 milyona yakın insan savaş, zulüm ve çatışma nedeniyle ülkesini terk ederek sığınmacı olarak yaşamını sürdürmek zorunda kaldı. Coğrafi konumu, uluslararası hukuka ve insani değerlere verdiği önem nedeniyle, mülteciler sorunu ile en fazla yüzleşen ülkelerin başında Türkiye geliyor. Tüm dünyada Türkiye'nin mülteciler konusunda izlediği örnek politikadan övgü ile bahsedilirken Türkiye'deki bazı muhalefet çevrelerinin sorumsuz davranışları nedeniyle önemli bir sorun haline geldi. Sosyal medyadaki bilgi kirliliği ise bu sorunu bir mülteci düşmanlığına düşmanlığına dönüşmeye başladı. 12 yıldır dünyaya mülteciler konusunda insanlık dersi veren Türkiye'de sorun başka noktalara taşınılmaya çalışıldı. Sabah Gazetesi, bu konudaki bilgi kirliliğini Göç İdaresi Başkanlığı Uyum ve İletişim Genel Müdürü Gökçe Ok'a sordu. İşte açıklamalardan bazı başlıklar: 5.4 MİLYON YABANCI KAYIT ALTINDA Türkiye'de şu anda toplamda yasal statüde ikamet eden sığınmacı sayısı konusunda elimizde bir rakam var mı? Ülkemizde yaklaşık 5.4 milyon yabancı bulunmaktadır, hepsinin parmak izi gibi biyometrik verileri dahil bütün bilgi ve belgeleri GöçNet sistemimizde mevcuttur. Bunların 3.7'si geçici koruma kapsamındaki Suriyeli sığınmacılar, 320 bini uluslararası koruma arayanlar, 1.4'si de ikamet izniyle ülkemizde kalanlardır. Elimizde, 192 farklı uyruktan yabancının göçe dair ciddi bir büyük verisi bulunmaktadır ki dünyada bu kadar çok çeşitlilikte verisi olan ülke yoktur. 2022'DE 25 BİN KİŞİ SINIR DIŞI EDİLDİ Düzensiz göç konusunda son dönemde tartışma biraz daha alevlendi. Bu konuda elimizde bir rakam var mı? 2022 yılında yaklaşık 25 bin kişi sınır dışı edilmiştir. Bütün AB'nin sınır dışı oranı % 15'ler civarındayken bizde bu oran % 40 civarındadır. Düzensiz göçle mücadelemiz 'Düzensiz Göç Strateji Belgemiz' kapsamında kaynağında, sınırda ve içeride devam etmekte ve etkili sınır dışı politikası olarak kurgulanıp, yürütülüp, yönetilmekte ve takip edilmektedir. SINIRDIŞI EDİLENLER ARASINDA PAKİSTANLILAR İLK SIRADA Düzensiz göçmenlerin sınırdışı edilmeleri konusunda sorun yaşanıyor mu? Örneğin Pakistanlı bir düzensiz göçmenin sınırdışı edilmesi konusunda nasıl bir prosedür izleniyor? Pakistan ve Afganistan'ın siyasi durumu belli ancak buna rağmen sınır dışı etme, geri gönderme konusunda işleyen dinamik mekanizmalarımız var. Sayın Bakanımız sürekli mevkidaşlarını arar, daha geçen ay ilgili Genel Müdürümüz oradaydı. Anılan uyruklar sınır dışı ettiklerimiz içinde ilk iki sıradadır. Önceliğimiz düzensiz göçle kaynağında mücadele olmakla beraber bir şekilde ülkemize düzensiz gelen olmuşsa onu da sınır dışı etmekteyiz. Sınır dışı opertasyonlarımız en başarılı olduğumuz alandır. KENDİ SINIRLARIMIZA AİT OLMAYAN GÖRÜNTÜLER SERVİS EDİLİYOR Sosyal medyada toplumun sinir uçlarına dokunan videolarla karşılaşıyoruz. Bu dönemde videoların sıklaşması konusunda ne düşünüyorsunuz? Göç konusunda bir dezenformasyon kampanyası başladığını üzülerek görmekteyiz. Kendi sınırlarımıza ait olmayan görüntülerin dolaşıma sokulduğunu görmekteyiz. Bu konuda gerekli suç duyurularında bulunduk ve hukuki süreçleri sürekli işleteceğiz. Çünkü bu her şeyden önce göç politikalarını yürütmek ve yönetmekle yükümlü kurumlarımızın ve yüz binlerce devlet memurunun da emeğine ve hakkına saygısızlık. Ayrıca kamuoyunu doğru şekilde bilgilendirebilmek için çalışmalarımız da artarak devam edecektir. Bu konuda yanlış bilinenlerin doğrusunu kurumumuza sosyal medya hesaplarından her gün paylaşıyoruz. O BELGESEL HUZUR BOZMA AMAÇLI Türkiye'deki mültecilerle ilgili bir belgesel ortaya çıktı ve çok tartışıldı. Bu belgeseli izleme imkanınız oldu mu? Bu sorunuz vesilesiyle ifade etmek isterim ki, 'mülteci' kavramı bizim iç hukukumuz ve mevzuatımız gereği bir statüyü ifade eder. Türkiye Cumhuriyeti Devleti kendi kadim coğrafyasından gelen göçmenlere mülteci statüsü vermemektedir. Sadece Avrupa ülkelerinden gelerek iltica talebinde bulunan mülteci sayımız tüm cumhuriyet tarihi boyunca 90 kişi civarındadır. Bahsettiğiniz belgeseli izledim, sayılar yanlış, argümanları temelsiz. Subliminal mesajlarına meşruiyet sağlamak için kullandıkları kurgu akla zarar, ziyan. Sosyal hayata, geleceğe, göçün daha iyi yönetilmesine katkısı olmaz ama amaç huzur bozmaksa o başka. ÇOĞU TÜRK 200 BİN SIĞINMACIYA VATANDAŞLIK VERİLDİ Sığınmacılara verilen vatandaşlık konusunda da bir bilgi kirliği var. Kaç sığınmacıya vatandaşlık verildi? Sayın Bakanımızın da ifade ettiği üzere, kriterleri yerine getiren 200.950 Suriyeli sığınmacıya bu ülkeye hayatın her alanında verebilecekleri katkı ve pozitif değer gözetilerek vatandaşlık verilmiştir. Bunların yaklaşık 87 bini çocuktur. Hemen bu vesileyle hatırlatmak isterim, 100 bin Ahıska Türkü, 17 bin Afganistan Türkü ve 7 bin Uygur Türkü soydaşımıza da vatandaşlık verdi Nüfus ve Vatandaşlık Genel Müdürlüğümüz ve vermeye de devam edecek. Sanki sadece sığınmacılara vatandaşlık veriliyor gibi bir algı var bu doğru değil ve yine hatırlatalım ki vatandaşlık alan sığınmacıların büyük bir çoğunluğu ecdadımızın o coğrafyaya iskan ettiği Bayır Bucak Türkmenleridir. 1 MİLYON KİŞİYE DAHA DÖNÜŞ İMKANI PLANLIYORUZ Bugüne kadar kaç Suriyeli ülkesine geri döndü? Bu sayı 500 bin bandına yaklaşmıştır. Saygıdeğer Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği üzere, şartlar hazırlandıkça 'onurlu ve gönüllü' bir şekilde 1 milyonu geçecek bir sayıda Suriyeli muhacirimizin güvenli bölgelere yerleşimini planlıyoruz. OY KULANMALARI SÖZKONUSU DEĞİL Sığınmacıların oy kullanacağı söyleniyor. Böyle bir durum söz konusu mu? Atom bombası patladığı zaman nasıl bir ses çıkarsa o yoğunlukta haykırdığımızı düşünün: Yabancılar siyasi bir hak olan oy kullanma hakkını kullanamazlar! Sığınmacılar oy kullanamaz, kullanmayacaklar! Böyle bir durum söz konusu değildir! Duyanlar duymayanlara da duyursun DEVLET TARAFINDAN MAAŞ İDDİASI GERÇEK DEĞİL Sığınmacılara maaş verildiği, sağlık hizmetinden yararlandıkları konusunda da iddialar var. Ne söylemek istersiniz? Yabancılara herhangi bir iş ilişkisi yoksa devlet tarafından maaş verilmesi söz konusu olamaz. Geçici korunanlara Avrupa Birliği tarafından fonlanan Kızılay Kart ile market alışverişlerinde kullanabildikleri cüzi bir miktar verilmektedir, burada da ulusal bütçeden, devlet hazinesinden, milli kaynaklarımızdan, vatandaşımızın cebinden asla hiçbir ödenek kullanılmamaktadır. Bunu iddia edenlerin asgari ücret üzerinden maaş verildiğini ve sığınmacı sayısının da 10 milyon olarak iddia ettiklerini hatırlatmak istiyorum. 1.BASAMAKLI SAĞLIK HİZMETİ VERİLİYOR Kaldı ki yine söylüyorum böyle bir maaş ödemesi yoktur. Sağlık hizmetlerinde de birinci basamak sağlık hizmetinden herkes yararlanabilmektedir, yabancılar da dahil. Bunun sebebi koruyucu sağlık tedbirini devletin alma zorunluluğudur. Bir salgın olsa bunun ekonomik ve sosyal maliyeti bugün aldığınız tedbire rahmet okutur. Ama diğer basamak sağlık hizmeti için yabancıların da sosyal güvencesi aranmaktadır. DÜZENSİZ GÖÇ ULUSLARARASI BİR SORUNDUR Suriye'deki göç sorunu ile mücadele ederken, Afganistan, Pakistan ve Bangladeş bölgesindeki istikrarsızlık beraberinde yeni göç dalgasını getirdi. Dünya bu mesele ile nasıl mücadele etmeli sizce? Düzensiz Göç çok sektörlü ve paydaşlı bir alandır ve uluslararası işbirliğini zorunlu kılmaktadır. Şu anda hiç bir ülke sadece kendi politikalarıyla, gücüyle ve kapasitesiyle düzensiz göçle mücadele edemez. Bu nedenle biz de 'Düzensiz Göç Strateji Belgemiz' ekseninde göçe kaynak teşkil eden ülkelerle etkin işbirliği yaparak düzensiz göçü kaynağında durdurmayı, etkili sınır tedbirleri ile bir şekilde ülkesinden geleni sınırda durdurmayı, bunu da geçebilen olursa etkili yakalama ve sınır dışı ile kaynak ülkeye döndürmeyi amaçlayan stratejilerle hareket ediyoruz Ama coğrafyamızın durumu da ortadır. Türkiye büyüyor ve güçleniyor, göçün hedefi konumuna geldi, yerleşti. Bulunduğu koordinatlarda geçiş rotası. Gelmesinler, evet gelmesinler ama bu abesle iştigal bir serzeniş. Dünyayı fesada veren bu millet, bu devlet değil. Bin yıldır vatan eylediğimiz bu topraklarda bin yıl daha, kıyamete kadar tutunabilmenin bir külfeti var. Geçmişte başkaydı, bugün başka. Göç ve göçmenler aynı zaman da kamu diplomasisinin bir aracı maalesef. Yerlerinden, yurtlarından edilmeyecekleri iklimi hazırlayacaksınız. Bütün buna rağmen yola çıkarlarsa durduracaksınız. Gelirlerse yöneteceksiniz. Video çekerek, sürekli yalan üreterek, algı operasyonu çekerek göç yönetilmez. SUÇA KARIŞAN 20 BİN YABANCI SINIRDIŞI EDİLDİ Sığınmacıların ve düzensiz göçmenlerin suça karışma oranları nedir? Suça karışanlar, toplumsal huzuru bozanlarla ilgili nasıl bir prosedür uygulanıyor? 6458 sayılı kanunun 54. maddesine göre yabancıların suç işlemeleri halinde cezalarının infazına müteakip sınır dışı edilmeleri gerekmektedir ki prosedür böyle de işlemektedir. Kaldı ki aynı madde uyarınca yabancının hareketleri suç oluşturmasa dahi idarece kamu düzeni ve güvenliği için tehdit olarak yorumlanırsa yine sınır dışı edilmektedir. Bugüne kadar yaklaşık 20 bin yabancı sınır dışı edilmiştir. Suç ve suçlunun uyruğu yoktur, bu evrensel, psikolojik ve etik bir ilke. Ama bizim de suça ve suçluya toleransımız yok, kimse ayrıcalıklı değil. Gereği neyse yapılıyor, yapılacaktır. Zerre kadar kimsenin tereddüdü olmasın. Bunu yabancıların kanaat önderleri ve sivil toplumuyla da sürekli görüşüyoruz. Onlar da, kendi toplumlarının huzuru için kamu düzeni, kamu güveni, kamu sağlığı neyi icap ediyorsa onu yapın, biz size ancak yardım ve dua ederiz diyorlar. Çoğu kendi içlerinde olmakla beraber, binde bir oranında suça karışmaktadırlar ve bu suçlar da genelde adi suçlardır. GÖÇ SORUNU İNSANLIK TARİHİ KADAR ESKİ Sığınmacılar meselesi çok boyutlu bir sorun. En önemlisi de insani boyutu. Türkiye toplumuna nasıl bir mesaj vermek istersiniz? Göç, algılardan büyük bir meseledir. İnsanlık tarihi boyunca da insanlar hareket etmişler ve bu hareketleri en çok himaye eden toplumlar, en çok gelişen de toplumlar olarak karşımıza çıkmıştır. Ulus devletlerle beraber sınır geçişleri göç olarak nitelenmeye başlamışsa da, göç her dönem olmuştur. Mevlanalar, Yunus Emreler hepsi birer göçmendir, eğitim göçleri sosyal göçe dönmüş, ömürleri yettiğince bir durak arayıp durmuşlardır. Çağımızda da göç görünüm değiştirmiştir ama tahminimiz odur ki azalmayacaktır. Biz Türkler yöneteceğimiz işlerden korkmayız. Herkes müsterih olsun, göçü yöneten bir devlet aklı var ve bu dünyanın hiçbir ülkesinin geliştiremediği bir yoğunlukta. Ama zeminimiz de belli; insanlık ve vicdan. Algılara, yalanlara değil memur olarak devletinin hizmetinde bulunan sizin çocuklarınızın emeğine, alın terine, göz yaşına güvenin, devletin ortaya koyduğu gerçeklere, olgulara inanın. Hayat, 200-300 karakterlik sosyal medya operasyonlarına sıkıştırılmayacak kadar kıymetli...

2 yıl önce

Göç İdaresi Uyum ve İletişim Genel Müdürü Gökçe Ok: 781 mahalle yabancılara kapatıldı

Türkiye’de 5 milyon 506 bin 304 yabancı olduğunu belirten Ok, bu sayının da Türkiye nüfusunun yüzde 6.64’üne denk geldiğini ifade etti. Ok, bu kişilerin, 1 milyon 422 bin 635’inin ikâmet izniyle kalanlar olduğunu kaydetti. Hürriyet'e konuşan Ok, şu açıklamalarda bulundu: 'Kayıt dışı yok' 320 bin 458 kişi ise uluslararası koruma statüsünde. Afganistan, Pakistan, İran ve Irak’tan gelenlerin başı çektiği 192 farklı uyruktan kişi var. Geçici koruma statüsünde olan 3 milyon 763 bin 211 Suriyeli var. Geri döneceklerini öngörerek Suriyelilere geçici koruma statüsü verilmiştir. '113 bin Suriyeli oy kullanabilecek' Türk vatandaşı olan Suriyeli sayısı 200 bin 950’dir. Bunların 113 bin 654’ü reşittir, yani 18 yaşın üstünde. Bu 113 bin Suriyeli oy kullanabilecek, onlar da Türkiye’nin 81 iline dağılmış durumda. Seçimlere bir etkileri söz konusu değil. Bunlar bir mahallede, bir ilde, bir ilçede oturmuyorlar ki. '15 ilde kayıt yok' İstanbul, İzmir, Ankara, Antalya, Şanlıurfa, Gaziantep, Hatay gibi 15 ilde artık kayıt almıyoruz. 781 mahalleyi hem ikamet, hem geçici koruma ve hem de uluslararası koruma olmak üzere tümüyle yabancıya kapattık. Adreslerinde bulunmayanların geçici koruma kayıtlarını askıya aldık.” 'Devlet para ödemiyor' Devletin kasasından, milletin cebinden Suriyelilere tek kuruş verilmiyor. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin sağladığı fon ile sosyal uyum yardımı adı altında 1 milyon 800 bin Suriyeli’ye, aylık 155 lira Kızılay kart üzerinden ödeniyor. 'Tamamı çalışıyor' OK, “Hayvancılık, tarım, inşat, tekstil gibi işkollarında işgücü açığı eksiğimizi kayıtlı Suriyelilerle kapatıyoruz” diyor: “Çalışma çağındakilerin tamamına yakını çalışıyor. Organize sanayi bölgemizde günlük hayat bunlar sayesinde dönüyor. Çalışmayan hemen hemen yok gibi, ancak bunları ucuz emek kaynağı olarak görmemek lazım. Eğitim-öğretim çağındakilerin eğitime dahil edilmesi gerekir. Ancak Suriyeli karşıtlığından doğan korku ve tedirginlikten dolayı çocuklarını okula göndermek istemiyorlar.” Gönüllü dönüş planları Esat’ın, PKK’nın, DEAŞ’ın kucağına atmazsanız, onurlu bir şekilde dönmeleri sağlanırsa giderler. Türkiye’nin terörden temizlediği güvenli bölgede yapılacak konutların ardından 1 milyonun üzerindeki Suriyeli buralara döner. Bunun planlamasını yapıyoruz. Türkiye’de doğanlar, ergenlik çağı öncesi buraya gelenlerin dışındaki Suriyelilerin hemen hepsi döner. Nikah ücretlerine tepki 2053 yılında Suriyelilerin sayısı 35 milyon olacak gibi iddialar var. Nüfus biliminde böyle bir matematik yok. Suriyeliler Türkiye’nin demografisini değiştirebilecek bir sayıya ulaşamayacaklar. ‘Suriyelilerin nikâh ücretlerini artıracağım’ deniyor. Nikâhsız yaşamaya, zinaya mı teşvik edeceksin?

1 2 3 4