26 Nisan Cuma 2024
4 yıl önce

ABD'den BMGK'ya mektup: Gerilimin azaltılması için İran'la ön koşulsuz görüşmeye hazırız

abd başkanı donald trump, kasım süleymani, abd, bmgk, birleşmiş milletler güvenlik konseyi, mektup

4 yıl önce

İmamoğlu: “Pişman değilim”

ekrem imamoğlu, pişman değilim, tatil, elazığ, malatya, deprem

3 yıl önce

CHP'li Öztrak'tan 'Öcalan'a özgürlük isteyen TTB Başkanı Fincancı'yı nasıl değerlendiriyorsunuz' sorusuna cevap: Ben doktor değilim

chp, sözcüsü, faik öztrak, ttb, şebnem korur fincancı, terörist abdullah öcalan, cizre, savaş suçu yalanı

3 yıl önce

Türk bilim insanları Çin ortaklığında koronavirüs ilacı geliştirilmesine katkı sağlayacak

Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) ile Çin Ulusal Doğal Araştırma Vakfı (NSFC) arasındaki bilimsel ve teknolojik iş birliği protokolü çerçevesinde 2020 yılında açılan ortak araştırma projeleri çağrısı sonuçlandı. TÜBİTAK-NSFC ikili iş birliği programı kapsamında başvurusu yapılan "Geniş Etkili Yeni Anti-Korona Virüs Stratejilerinin Geliştirilmesi" projesi kabul edildi. Proje, KOÜ ile Çin'den Shanghai Institute of Materia Medica, Chinese Academy of Sciences ve Shanghai Jiao Tong University ortaklığında hayata geçirilecek. KOÜ Araştırma Merkezleri binasında yer alan Antikor Üretim Birimi ve Proteomiks Biriminde gerçekleştirilecek projenin Türkiye ayağında, KOÜ'lü akademisyenlerin protein hedefli ilaç molekülünün antikor kısmını üretmesi hedefleniyor.

3 yıl önce

Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Mustafa Hasöksüz: Karadeniz'deki vaka artışının nedeni mutant virüs

Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mustafa Hasöksüz, koronavirüs haritasında artan vakaları değerlendirdi. Haritada kırmızı yerlerin çoğaldığına dikkat çeken Prof. Hasöksüz, " Karadeniz Bölgesi'nde Samsun'dan Trabzon'a olan kısımda o illerdeki günlük vaka sayısının gerçekten yüksek olması bu bulaşıcılığı çok yüksek olan mutasyona ait olduğunun göstergesi olduğunu düşünüyorum" dedi. Prof. Hasöksüz, Karadeniz'de gerek iş gerekse ailesel ilişkilerde yoğun davranışların rakamların yükselmesine neden olduğunu belirtti. 3.Dalga uyarısı Her ilin kendi özelliğine bağlı olarak hıfzıssıhha kurullarının bazı önlemleri artıracağını veya azaltacağını dile getiren Prof. Hasöksüz, "Günlük vakalara göre belirlenecek. Kasım ayında 30 bin rakamlarını gördük, Ocak ayında 5 bin rakamlarına düştük. Şimdi bunu 5 bin rakamlarının aşağısına çekemedik, bu rakamlar 9 bin oldu. Bu günlük rakamlar, günlük test yapılma oranlarına bakıldığı zaman düne kadar 6,8 idi test sayısına bağlı vakanın oranı, dün artık 7,32'e çıktı. Bu rakamların artması 3. dalganın habercisi olabilir" dedi. Yeni Şafak’a konuşan Prof. Hasöksüz, "Tedbirlerle ancak yayılım o kadar baskılanmış. Özellikle Karadeniz'deki tedbirlere vatandaşlar uyarsa, o bölgeyi rahatlıkla kurtarabiliriz. Yayılımının diğer şehirlere bölgelere engelleriz" dedi.

3 yıl önce

Güvenlik soruşturması gerilimi! TBMM Başkanı Şentop: Aynaya bakmasını öneriyorum; pişman ederim

2015'te, 1978'te hüküm aynı olduğu için benzer şeylerle karşılaşılmış. İhtilaf üzerine o zaman elektronik oylamaya geçilmesi gerek 1998'de alınmış kararlar da var. iç tüzük hükümler bunu gerektirir. İtiraz var mı yok mu? Budur. İtiraz olduğu o görüntülerde de var. İtiraz olduğunda elektronik oylamaya geçilmesi gerekiyor. İç tüzüğün 13. maddesine göre başkanlık divanına itiraz yapma hakkı var Başkanlık divanı toplanıp karar alıyor, Genel Kurul oyuna sunuyor. Genel Kurul yeniden oylama yapabiliyor. 3 Mart 2015'te HDP'li arkadaşların talebi üzerine Meclis Başkanı, Başkanlık Divanını aynı gün toplamış, karar verilmiş. Kısa zaman içinde toplandığı vaki. Burada arkadaşlar Meclis iradesi bağlamında tartışmalarını manipülatif olarak görüyorum. Bugün başkanvekillerinin açıklamalarını da gördüm. HDP'nin 3 Mart 2015'te itirazı var, aynı gün toplanıp karara bağlanmış. Bütün partilerin böyle itirazları var. Anayasa ve iç tüzük Meclis Başkanı'na genel kurulu yönetme yetkisi veriyor. Meclis başkanvekilleri Meclis Başkanının yerine yönetir. Hangi toplantıyı ne zaman hangi başkanvekilinin yöneteceğine meclis başkanı karar verebilir. 'GÖREVİMİN GEREĞİNİ DE YAPARIM' Başkanvekillerinin yönettiği oturumlarla ilgili sorumluluk Meclis Başkanında olduğu için tartışma olduğunda tartışmaya dahil olmam normaldir. İç tüzüğe aykırı diyen vatandaşa toptancı usulüyle yanıt vermeyi uygun bulmuyorum. Meclis Başkanı koşarak gelmiş falan. Sıkıntı olduğunu fark ettiğimde koşa koşa giderim, bu benim görevimdir, görevimin gereğini de yaparım 'SEVİYEYİ DÜŞÜRMEK İSTEMEM, PİŞMAN EDERİM' O arkadaşa konuşurken aynaya bakmasını tavsiye ediyorum ne anlama geldiğini anlaması için. Meclis Başkanı olarak daha fazla seviyeyi düşürmek istemem ama bu işi çok daha iyi yapabileceğimi ifade etmek isterim; pişman ederim. İşaretle oylamak diye bir oylama usulu var. İşaretle oylama genel olarak meclisin farklı hükümler olmazsa genel olarak kullandığı oylamadır. Tam olarak sayı hesabı da yok. Çoğunluk ne taraftadır onunla karar verilir. Başkanla katip üyeler birlikte sayarlar, hangisinin çok olduğunu diyor. Bir katip üye yanlışlık var, sayı yok yeter sayısı dediği zaman elektronik oylamaya geçilmesi lazım. Bu oylamada da sistemde fark var. Açık oylama kimin ne oy verdiğinin belli olduğu oylamadır. İşari oylamada ise sayı ve kim olduğunu tespit etmek zor olduğu için.

2 yıl önce

Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. İlhan: Hedefe yaklaştık

Sağlık Bakanlığı Toplum Bilim Kurulu Üyesi ve Gazi Üniversitesi (GÜ) Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, AA muhabirine, salgınla mücadelede aşılamanın önemi ve Türkiye'nin aşı stratejisi üzerine değerlendirmelerde bulundu. Uluslararası literatürde ve Dünya Sağlık Örgütü'ne (DSÖ) göre, salgın söz konusu olduğunda bulaş yollarını engellemek ve aynı zamanda bağışıklık oluşturulması gerektiğini vurgulayan İlhan, salgınla mücadelede aşısı olan her virüs için de aşılama programının hayata geçirilmesi gerektiğini ifade etti. İlhan, "DSÖ, mücadelenin hastalığın kontrol altına alınarak kazanılabilmesi için özellikle solunum yolu ile bulaşan koronavirüslerde yüzde 60-70 oranındaki grubunun aşılanması ya da hastalık geçirerek bağışık olmasının gerektiğini söylüyor. Bu nedenle aşı olmadan koronavirüsle mücadele etme şansı söz konusu değil." dedi. "TÜRKİYE'DE TOPLUMSAL BAĞIŞIKLIK STRATEJİSİ UYGULANIYOR" Salgının kontrol altına alınabilmesinde "sürü bağışıklığı" ve "toplumsal bağışıklık" stratejilerinin uygulanabildiğini dile getiren İlhan, şu açıklamalarda bulundu: "Sürü bağışıklığı, sürecin başında İngiltere ve İsveç'in denediği bir yöntemdi. Sürü bağışıklığı, toplumun kendi haline bırakılarak virüsün toplum içinde yüzde 60-70 oranında bulaşmasıyla kişilerin virüsle tanışması şeklindedir, yani toplumun serbest bırakılmasıdır. Toplumsal bağışıklık ise bu sürecin yani yüzde 60-70 oranında toplumun bağışık olma halinin belirli bir plan dahilinde aşılanma ile sağlanması şeklindedir." Salgının başından beri Türkiye'nin bu konudaki stratejisinin net olduğunu belirten İlhan, "Başından bu yana Türkiye'de 'toplumsal bağışıklık' stratejisi uygulanıyor." diye konuştu. "YÜZDE 25 HEDEFİNE ULAŞILDIĞINI SÖYLEMEK MÜMKÜN" Prof. Dr. İlhan, Türkiye'de ilk Kovid-19 vakasının tespit edildiği 11 Mart 2020'den itibaren olabildiğince az kişinin enfekte olması için çalışmalar yapıldığını dile getirerek, tedbir kararları ile aşı geliştirilinceye ve erişimi sağlanıncaya kadar az kişinin enfekte olabilmesi için mücadele verildiğini, aşıların devreye girmesiyle Türkiye'de de toplumsal bağışıklık için aşılama planlaması yapıldığını anımsattı. Toplumsal bağışıklığın oluşturulabilmesi için hedef grubun yüzde 60-70'inin aşılanması gerektiğinin altını çizen İlhan, sözlerine şöyle devam etti: "Türkiye'de 18 yaş üzeri vatandaşlara bakıldığında yaklaşık yaklaşık 60 milyon kişiden bahsetmek mümkün. Çünkü, 23 milyon 18 yaş altı gencimiz var. Bu doğrultuda Türkiye'de, 60 milyonun bağışıklanması gerekiyor. Şu an baktığımızda ülkemizde ikinci doz aşısı yapılan 9 milyon 600 bin kadar vatandaşımız var. Aynı zamanda şu an için koronavirüsü geçiren de yaklaşık 5 milyon vatandaşımız bulunuyor. Bu doğrultuda 15 milyon seviyesine gelindiği düşünülürse, yüzde 25 hedefine yaklaşıldığını söylemek mümkün." Toplumsal bağışıklığın kazanılmasında aşı teminin de büyük önem taşıdığını dile getiren İlhan, "Türkiye, dünyada farklı aşıları yapan nadir ülkelerden biri. Aşı çeşitliliği, aşı temininde elde edilen önemli bir kazanımdır." dedi. "40 YAŞ ÜZERİ AŞILANDIĞINDA, ÖLÜM RİSKİ TOPLUMDA DAHA DA AZALACAK" Prof. Dr. İlhan, toplumsal bağışıklığın kazanılması için uygulanan strateji kapsamında yüksek risk gruplarından başlanarak aşının uygulandığını hatırlattı. İlhan, 40 yaş üzeri vatandaşların aşılanmasıyla hastalığa bağlı ölüm oranlarının önemli oranda düşmesinin öngörüldüğünü anlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü: "Çünkü, kronik hastalıklar genellikle 40 yaşlarında başlıyor ve koronavirüs ölümlerine bakıldığında da en az bir kronik hastalığı olanların ölüm riskinin olmayanlara göre daha yüksek olduğuna şahit oluyoruz. Bu nedenle 40 yaş üzeri aşılandığında, ölüm riski toplumda daha da azalacak." "TOPLUMSAL BAĞIŞIKLIĞIN KAZANILMASI İÇİN YÜZDE 60-70 HEDEFİ GÜZ DÖNEMİNDE GERÇEKLEŞEBİLİR" Toplum Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. İlhan, toplumsal bağışıklığın kazanılmasının 18 yaş üstündekilerin aşılanmasıyla mümkün olacağını belirterek, "Aşı temininde sıkıntı olmaması halinde 18 yaş üstüne aşı yapılmasıyla birlikte, toplumsal bağışıklığın kazanılması için gerekli olan yüzde 60-70 hedefi güz döneminde gerçekleşebilir." diye konuştu. TOPLAM AŞI DOZU 23 MİLYON 868 BİN 550'YE ULAŞTI Sağlık Bakanlığı Covid-19 Aşısı Bilgilendirme Platformu'nda 4 Mayıs 2021 saat 15.00 itibarıyla yer verilen tabloya göre 1.doz uygulanan kişi sayısı 14 milyon 182 bin 727, ikinci doz uygulanan kişi sayısı 9 milyon 685 bin 833 oldu. Uygulanan aşı dozu sayısı ise 23 milyon 868 bin 550 olarak kayıtlara geçti.

2 yıl önce

İsrail-Filistin geriliminin sona ermesi için Hamas'ın şartları

Eski Hamas Siyasi Büro Başkanı Halid Meşal, İsrail'le gerilimin sona ermesi için Türkiye'nin de aralarında bulunduğu bazı ülkelerin girişimleri olduğunu ve öncelikle İsrail'in Mescid-i Aksa'dan çıkmasının şartları arasında yer aldığını belirtti. Hamas'ın halen yurt dışı sorumluluğunu yürüten Halid Meşal, TRT Arapça'ya verdiği röportajda, İsrail'in işgal altındaki Doğu Kudüs'te yer alan Mescid-i Aksa'ya yönelik ihlalleri ve Gazze Şeridi'ne saldırılarının ardından gelinen aşamayı değerlendirdi. İsrail'in ateşle oynadığını, Mescid-i Aksa'ya baskın düzenleyerek mevcut krizi tetiklediğini söyleyen Meşal, Gazze'deki Filistinli direniş gruplarının, işgalci İsrail'i Kudüs'e yönelik saldırısını durdurması için birkaç gün uyardığını vurguladı. Meşal, "Bu milli bir mücadele. Çünkü biz bu topraklarda yaşayan bir halktık ve işgalciler gelip bizi yerimizden etti. Yani bu, işgalcilere karşı bir direniştir. Onlarla Yahudi oldukları için değil, işgalci oldukları için mücadele ediyoruz. Topraklarımızı savunma hakkımız var." ifadelerini kullandı. Hiç kimsenin Filistin halkını direniş hakkından mahrum edemeyeceğine dikkati çeken Meşal ayrıca Gazze'nin de Kudüs ve Mescid-i Aksa'nın yanında olma hakkından da yoksun bırakamayacağının altını çizdi. HAMAS'IN ŞARTLARI Meşal, Gazze ve İsrail arasındaki tırmanışın kontrol altına alınmasına yönelik Türkiye, Mısır, Katar ve ABD tarafında hareketlilik olduğunu dile getirdi. Taleplerinin Gazze ve Kudüs'teki tırmanışın durdurulması olduğunu belirten Meşal, "En önemli şartlar işgalci İsrail'in Mescid-i Aksa'dan çıkması, halkımıza ve Mescid-i Aksa'daki Müslümanlara ibadet özgürlüğü tanınması ve Şeyh Cerrah Mahallesi'ndeki Filistinlilerin yerlerinden edilmesinin durdurulmasıdır." dedi. Halid Meşal, direniş gruplarının Gazze'deki ambargoya rağmen askeri yeteneklerini geliştirebildiğini ifade etti.

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11