06 Mayıs Pazartesi 2024
1 yıl önce

Financial Times, Türkiye'nin tahıl anlaşmasındaki rolünü analiz etti

Tahıl anlaşmasından Rusya'nın çekilmesi sonrası devreye giren Ankara, İstanbul'da varılan mutabakatın sürdürülmesi konusunda hayati bir rol oynadı. Küresel pazarlara tahıl sevkiyatının devamını sağlayan Türkiye'nin hamlesi konuşulmaya devam ediyor. Erdoğan ile görüştükten sonra anlaşmaya döndü Financial Times, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in geçen hafta sonu Ukrayna'nın Karadeniz üzerinden tahıl ihracatını kolaylaştıracak anlaşmadan aniden çekilme kararının ve Rus ordusunun sevkiyatları engellemekle tehdit etmesinin küresel gıda krizini yeniden tetikleme riskini getirdiğini belirtti. Ancak günler sonra Putin'in, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüştükten sonra anlaşmaya yeniden katıldığına dikkat çekildi. "İzolasyon, Rusya'yı Türkiye'ye bağımlı hale getirdi" Haberde, "Putin, bu hafta Erdoğan'ın tarafsızlığını ve anlaşmaya dönerken yoksul ülkelere yardım etme kararlılığını övdü. Ancak analistler, Batı yaptırımlarının ve uluslararası izolasyonun, Rusya'yı giderek Türkiye'ye bağımlı hale getirdiğini söylüyor." denildi. Erdoğan'ın, katıldığı bir televizyon yayınında Putin'i işaret ederek, "Tahıl koridorunu başkaları aracılığıyla açmayı kabul etmiyor. Ama ben aradığımda hemen tahıl koridorunu açtı." dediği belirtildi. "Erdoğan'ın çok kartı var" Anlaşmaya yakın bir kaynağın, "Erdoğan, 'Kartın yok Vladimir, ya koridoru açarsın ya da daha çok istenmeyen şeyler yaparız' demiş olmalı. Erdoğan'ın çok kartı var." şeklindeki görüşleri paylaşıldı. Diyaloğun sürdürülmesinin sadece Türkiye ve Rusya için değil, NATO için de önemli olduğu ifade edilerek, "Birisi Rusya ile konuşabilmeli." vurgusu yapıldı.

1 yıl önce

Financial Times: Gaye Su Akyol, Erdoğan'ın kabusu

Türkiye bugün, Financial Times’ta yayınlanan "Türk şarkıcı Gaye Su Akyol, Erdoğan'ın en kötü kabusu" başlıklı röportajı konuştu. Özellikle Twitter’da TT olan röportajla, birçok kullanıcı dalga geçti. Kimisi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Gaye Su Akyol’u tanımadığını yazdı, kimisi 6’lı masa üzerinden ti'ye aldı. “Bir eşcinsel olarak…” Dünyanın en gözde İngiliz gazetesinde verilen röportajın başlığı çok geçmeden değişse de; Akyol’un özellikle cinsiyet ayrımcılığı ile ilgili konuştuğu yerler dikkat çekti. Şarkıcı, “Kardeşimle benim aramda, kadın erkek ayrımını gördüm. Bu çok büyük bir şoktu. Bu yüzden evde kendi özgürlüğüm için savaşmak zorunda kaldım, sonra bu, müziğimle evrensel hale geldi. Bir kadın ya da bir eşcinsel olarak, sırf bu korkunç dünyada yaşamak için her zaman olduğundan daha sert biri gibi davranmalısın.” dedi. Sosyal medyayı salladı Geçtiğimiz günlerde yeni albümünü piyasaya süren şarkının PR çalışması yaptığını öne süren bazı kullanıcıların yaptığı paylaşımlar şu şekilde:

1 yıl önce

Ekrem İmamoğlu, Financial Times'a Türkiye'yi şikayet etti

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yaklaşmasıyla siyaset arenasındaki hareketlilik artıyor… Millet İttifakı kanadından herhangi bir aday ismi henüz zikredilmiş değil… Sık sık adaylık konusunda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun adı gündeme gelse de CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu bu tartışmaların önünü “İstanbul’a hizmet etmeye devam edecek.” ifadeleri ile tıkamıştı. Bu çıkış üzerine cumhurbaşkanlığı tartışmalarından uzak durması beklenen İmamoğlu’ndan yeni bir hamle geldi. İmamoğlu, Financial Times’a seçimlere yönelik bir demeç verdi. İngiliz gazetesine şikayet etti ‘Erdoğan'ın 20 yıllık iktidarının ardından en zorlu seçimi olacağı’ yönünde ifadelerin bulunduğu makalede Ekrem İmamoğlu’nun, İngiliz gazetesine şikayetlerde bulunduğu görüldü. Ekrem İmamoğlu, AK Parti’nin demokrasiyi engellemeye çalıştığı için ağır bir yenilgiye uğrayacağını belirterek, “Yükselen enflasyon, artan yoksulluk ve siyasi muhaliflere yönelik baskılar, seçmenleri iktidardaki AK Parti’ye karşı soğuttu." ifadelerini kullandı. “Seçme özgürlüğünü reddediyorlar” İmamoğlu, "Demokrasiye balta vuruyorlar, insanların seçme özgürlüğünü tam anlamıyla reddediyorlar. Seçmenler, bu mahrumiyete 2023 seçimlerinde sandıkta cevap verecek ve bu hükümet ağır bir yenilgiye uğrayacak." dedi. “Otoriter bir zihniyet var” Otoriter bir zihniyetin olduğunu vurgulayan İmamoğlu, açıklamalarını şu ifadeler ile sürdürdü: "Yargının ne kadar siyasallaştığını ve bunun demokrasimizi nasıl sekteye uğrattığını görmek için sadece benim davama bakmanıza gerek yok. Türkiye'de hayatın nasıl şekillenmesini istediğini ilgili kurumlara dikte etmekte bir beis görmeyen otoriter bir zihniyet var. Karşılarında kendilerine meydan okuyacak kimseyi görmek istemiyorlar.” İmamoğlu’nun ‘aldığı desteğe’ vurgu Öte yandan, söz konusu makalede İmamoğlu’nun ‘çok çeşitli’ seçmen grubundan destek aldığı belirtildi.

1 yıl önce

Financial Times: kalıcı Rus zaferine giden bir yol yok

"Rusya'yı silmeyin" - bu, Moskova'da uzun deneyime sahip Avrupalı bir diplomatın isteğiydi. Bu adil bir nokta. Vladimir Putin'in Ukrayna'yı işgali çok yanlış ilerledi. Yine de Rusya, bol kaynakları ve acımasız, gaddar bir hükümeti olan devasa bir ülke olmaya devam ediyor. Ukrayna Başkanı Zelenski, geçtiğimiz günlerde Moskova'nın yakında Kiev'i ele geçirmek için yeni bir girişimde bulunabileceği konusunda uyardı. Ancak savaş alanındaki bir atılım bile Rusya'ya kalıcı bir zafer kazandıramadı. Putin'in güçlerinin bir tür habis mucize gerçekleştirdiğini, Ukrayna'yı yendiğini ve Zelenski hükümetini devirdiğini hayal edin. Peki sonra ne olacak? Gerçek şu ki, yaralı ve izole edilmiş bir Rusya, onlarca yıllık bir savaşa saplanıp kalacak. Kiev'deki işgalci güçler veya işbirlikçi bir hükümet sürekli saldırı altında olacaktır. "Zafer" Rusya'yı uzun vadeli bir felakete sürükleyecektir. Putin ve müttefikleri tarihten teselli bulmaya devam ediyor. Rusya, Napolyon ve Hitler'in elinde korkunç yenilgiler aldı ama sonunda galip geldi. Ancak bu savaşlar savunma amaçlıydı. Geri çekilecek hiçbir yerlerinin olmadığını bilen Ruslar, sonuna kadar savaştı. Bu kez vatanlarını savunanlar Ukraynalılar. Daha önceki büyük savaşlarda Rusya, daha büyük bir Avrupa koalisyonunun da parçasıydı. Ancak şimdi, Kremlin yanlısı bir stratejist olan Dmitri Trenin'in yakın tarihli bir makalesinde söylediği gibi : "Rus tarihinde ilk kez, Rusya'nın batıda müttefiki yok." Aslında, Rusya karşıtı koalisyon Avrupa'nın çok ötesine uzanıyor.  "İngilizce konuşan ülkeler, Avrupa ve ABD çevresindeki Asyalı müttefikler arasındaki uyum derecesi daha önce görülmemiş seviyelere ulaştı." Bu yeni durumda, Rusya'yı dost olarak Asya ve Afrika'ya yönlendirdi. Çin, Hindistan, Güney Afrika ve Endonezya gibi "küresel güneyin" önde gelen ülkelerinin Rusya'ya yönelik uluslararası yaptırım çabalarına katılmamış olması Kremlin'i biraz rahatlatıyor. Ancak İran dışındaki bu ülkeler, Rusya'ya Ukrayna'ya akan batı silahlarına karşılık verecek askeri destek sağlamadı. Küresel güneye güvenmek, son 30 yıldır ağırlıklı olarak Avrupa'ya enerji ihracatı üzerine inşa edilen Rus ekonomisinin yeniden yönlendirilmesini gerektiriyor. Rusya da şimdi tehlikeli bir şekilde Çin'e bağımlı. Putin ülkesini nasıl bu hale getirdi? Sorunun kökleri, diğer Avrupa devletlerinin zaten karşı karşıya kaldığı bir şey olan büyük güç statüsünün kaybını kabul etmemesidir. (Bazıları, Brexit'in İngiltere'nin henüz tam olarak orada olmadığını gösterdiğini söyleyebilir. Ancak, kendine zarar verme eylemleri söz konusu olduğunda, Putin'in Rusya'ya yaptıklarıyla karşılaştırıldığında hiçbir şey. Felaket eşdeğeri, İngiltere'nin İrlanda'yı işgal etmesi olurdu.) Putin'in nostaljik bir şekilde baktığı Avrupa düzeni, büyük güç rekabeti etrafında inşa edildi. AB ve NATO şemsiyesi altında devletler arası işbirliğine dayalı yeni bir sistemi kavrayamayan Putin, Rusya'yı tüm Avrupa kıtasından tecrit etmeye başladı. Georgetown Üniversitesi'nden Angela Stent'in dediği gibi , 1700'lerde “Putin, Büyük Peter'in Avrupa'ya açtığı pencereyi kapattı”. Putin, Rusya'nın kalıcı olarak süper güçlerin altında olduğunu kabul etmeye istekli olsaydı, Rus devlet yönetiminin dengeleyici bir orta güç rolü oynaması için fırsatlar olurdu. Bunun yerine Putin, Ukrayna'da aşırıya kaçtı. Bunun ironik sonucu, Rusya'nın bu savaştan küresel bir güç olarak daha da küçülmüş olarak çıkmasıdır. Rusya'nın çaresiz durumu, ülkenin bazı seçkinleri arasında belirli bir nihilizme yol açtı; televizyon konuşan kafalar yüksek sesle nükleer savaş ve Kıyamet hakkında fanteziler kuruyor. Savaşmaya devam etme argümanını giderek daha fazla öne süren Rus stratejistler, bunu gerçekçi bir zafer olasılığı gördükleri için değil, yenilgiyi tasavvur etmenin çok zor olduğu için yapıyorlar. Eski bir Rus askeri istihbarat albayı ve o zamanlar artık kapalı olan Carnegie Moskova Merkezi'nin yöneticisi olan Trenin kasvetli makalesinde, Rusya için "teslim olmanın teorik bir yolu" olsa da, bu seçeneğin "ulusal felakete" yol açacağı için kabul edilemez olduğunu savunuyor. , olası kaos ve egemenliğin koşulsuz kaybı”. Ancak bu, vatanseverliğin çok tuhaf bir tanımıdır. Hangi vatansever Rus, ülkesini daha fakir, daha izole, daha diktatörce ve dünya çapında daha tiksindirici hale getiren acımasız bir saldırı savaşında yurttaşlarını ölüme göndermeye devam etmek ister? Gerçek Rus yurtseverleri, Putin'i ve savaşını durdurmaya kararlı olanlardır - çoğu hapiste veya sürgündedir. Ancak bu gerçekleştiğinde Rusya'nın ahlaki, ekonomik ve uluslararası statüsünü yeniden inşa etme şansı olacaktır.

1 yıl önce

Financial Times: İsveç'in NATO üyeliği tehlikeye girdi

Müslüman karşıtı Rasmus Paludan, İsveç'te Türkiye'nin Stockholm Büyükelçiliği önünde kendisine verilen izinle Kur'an-ı Kerim'i yaktı. Danimarka ve İsveç çifte vatandaşı olan aşırı sağcı Sıkı Yön Partisi (Stram Kurs) lideri Paludan'ın İslam'ı hedef alan hareketi, Türkiye'de sert tepkilerle karşılandı. "NATO üyeliği tehlikede" Financial Times gazetesi, Paludan'ın çirkin hareketinden sonra İsveç'in NATO üyeliğinin çıkmaza girdiğini yazdı. "Başvuru, Türk büyükelçiliği önünde Kur'an'ın yakılmasıyla tehlikeye girdi" başlıklı haberde, İsveç Başbakanı Ulf Kristersson ve Dışişleri Bakanı Tobias Billström'ün, Türkiye'de halktan gelen şiddetli tepkinin ardından öfke dalgasını yatıştırmaya çalıştığına dikkat çekildi. İsveçli araştırmacı: Erdoğan iktidarda kalırsa... Kristersson, yaşananların "son derece saygısız bir davranış" olduğunu söylerken, Billström de İslamofobik provokasyonların dehşet verici olduğunu ifade etti. Stockholm Üniversitesi Türkiye Araştırmaları Enstitüsü Direktörü Paul Levin, NATO müzakerelerinin "derin bir krize sürüklendiğini" belirtti ve mayıs ayında yapılacak seçimlere işaret etti: (Cumhurbaşkanı) Erdoğan iktidarda kalırsa, onaydan önce aylara değil yıllara bakıyor olabiliriz. "Türkiye henüz onay vermedi" Öte yandan Macaristan'ın, İsveç ve Finlandiya'nın NATO'ya üyelik başvurularını gelecek ay onaylayacağını açıkladığı, henüz onay vermeyen tek ülkenin Türkiye olduğu anımsatıldı.

1 yıl önce

Saadet Partili Yıldırım: İnancımız gereği CHP'ye destek veriyoruz

Saadet Partisi YİK Üyesi Muhittin Yıldırım, seçime CHP listelerinden girmelerinin eleştrilmesine karşı ilginç bir çıkış yaptı. CHP amblemiyle seçime girmelerini inançlarına bağlayan Yıldırım, şunları söyledi: "Siz ambleminizle seçime girecektiniz diyorlar. Amblemimizle girmeyebiliriz. Bir stratejik olay varsa, hiçbir taktiğe stratejik olay feda edilmez. Bu bizim inancımızın gereği. Çünkü biz ne yapmak istediğimizi biliyoruz, onu yürütmek istiyoruz. Millet İttifakı iki senedir çalışıyor ve altı tane çok önemli bağla, altı lider birbirini bağladı. Protokol diyorlar. İmzalandı, bağlandı. Ben, bir mümin olarak; Müslümanlar şartlarını uyarlar. Biz Saadet Partisi olarak burada, protokollerde içimize sinmeyen birçok şey var ama ana renklere baktığımız zaman hukukun üstünlüğü, adaletin uygulanması, yatırımların tarıma ve sanayiye yönlenmesi, ahlak ve manevi değerlerin üstün tutulması. Burada onlar var. Bu akademik bir dille yazılmış, din diliyle yazılmamış. Din diliyle okursan anlayamazsın." https://twitter.com/bugunguncel/status/1644925488639406082?s=46&t=kgYu0XH04hCo9hDKdwyLsQ

1 yıl önce

İnancın seçilemeyeceğini savunan Gürsel Tekin: Alevilik çok kıymetli bir dindir

CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin, katıldığı bir televizyonda programında geçtiğimiz günlerde yayımladığı 'Alevilik' başlıklı videosuyla tepki çeken Yedili Masa'nın cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nu savunacağım derken dini bilgilere yeni boyut getirdi. "İnancını kim seçebilir, ananızı babanızı seçebiliyor musunuz?" Dilinizi, inancınızı seçebiliyor musunuz?" şeklinde açıklamalarıyla Aleviliği bir din olarak ilan eden Tekin, "Kaldı ki Alevilik çok kıymetli bir dindir. Sünnilik de dindir. Kardeşiz, iç içe büyümüşüz." ifadelerini kullandı.

8 ay önce

Türkiye'nin hassasiyetini örnek gösterip Yunanistan'a inanç dersi verdiler

Yunan adası İstanköy'de bulunan sinagogun restore edildiğini ama aynı ilginin adadaki camiye gösterilmediğini belirten Türkiye Musevi Cemaati, Yunanistan'dan caminin yeniden inşaası için izin istedi. Türkiye Musevi Cemaati'ni hassasiyetinden dolayı kutlayan AK Parti Sözcüsü Çelik, 'Yahudi vatandaşlarımız tüm dünyaya ve Avrupa'ya inanç hürriyetine ve değerlerine saygı anlamına gelen çok değerli ve nazik bir not iletmişler. Bu hassasiyet ülkemizin ortak değeridir' ifadelerini kullandı.

1 2 3 4 5