19 Mayıs Pazar 2024
2 yıl önce

AFAD, Ukrayna halkı için hazırlanan acil insani yardım tırlarının yola çıktığını duyurdu

AFAD, dün yaptığı açıklamada, Rusya saldırısı altındaki Ukrayna'ya 5 tır insani yardım göndereceğini duyurmuştu.  Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı tarafından yapılan açıklamada, Öncü ekiplerin Ukrayna'ya ulaştığı ve İnsani Yardım çalışmalarına başlandığı belirtildi. Açıklamada, Ukrayna halkının acil ihtiyaçları için hazırlanan Bin 536 gıda kolisi, 240 aile çadırı, 200 yatak, Bin 680 battaniye ve 18 genel maksat çadırı içeren insani yardım konvoyunun yola çıktığı kaydedildi. https://twitter.com/afadbaskanlik/status/1497620139814100999?s=21

2 yıl önce

BM: "Mültecilerin kimliklerinin ne olduğu, nereden geldikleri önemli değil. Biraz daha insancıl ve merhametli olalım"

Bazı Batı ülkelerin siyasetçileri ve gazetecilerinin mülteciler arasında açıkça ayrımcılık yaptığını ortaya koyan açıklamaları tepki çekti. Bu açıklamalarda özellikle Ukraynalı mülteciler için "Beyazlar, Avrupalılar" yorumu yapılması, Suriyeliler ile Afgan mülteciler için aşağılayıcı ifadeler kullanılması dikkati çekti. ABD'nin önde gelen bir haber kanalında bir gazetecinin yayın sırasında, "Dürüst olmak gerekirse bunlar Suriye'den gelen mülteciler değil. Bunlar Ukrayna'dan gelen mülteciler. Hristiyanlar, beyazlar, birbirlerine çok benziyorlar" demesi sosyal medyada gündeme oturdu. BMMYK Sözcüsü Mantoo, "Kimse mülteci olmak istemez. Hiç kimse evinden zorla ayrılmak ve güvenlik arayışı içinde kaçmak zorunda kalmak istemez. Bu gerçekten yıkıcı bir durum" dedi. Mantoo, tüm mültecilerin karşılaştığı benzer zorluklara dikkati çekerek mültecilere arasında ayrım yapan "insanlık dışı" haberlerin kimseye yararı olmayacağını vurguladı. "İnsancıl ve merhametli olalım" Sözcü Mantoo, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu tür söylemlere gerçekten ihtiyacımız yok. Bu, Ukrayna'dan gelen mülteciler, Afganistan'dan gelen, Suriye'den gelen ve diğer ülkelerden gelen mülteciler için de gerçekten trajik bir durum. Yani asıl mesele, günün sonunda hatırlamamız gereken, hepsinin insan olduğudur." Aynı soruyu cevaplayan BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Sözcüsü Liz Throssell de "Bence bu tür yorumların olmaması gerektiğini söylemeye gerek bile yok" dedi. Throssell, farklı ülkelerden mültecilere yönelik ayrım yapan açıklamaların kimseye faydası olmadığını işaret etti.

2 yıl önce

Dertleri ‘insan’ değil Hristiyan! Ukraynalı Müslüman Kırım Türkleri Avrupa’ya alınmayınca Türkiye’ye sığındılar…

Saçları sarı, gözleri mavi ve Hristiyan olmadıkları için AB sınırlarından içeri alınmayan Ukraynalı Kırım Türkleri, zorlu bir yolculuğun ardından Türkiye’ye geldiler. Avrupa’nın geri çevirdiği Kırım Tatar Türklerinden kadın ve çocuk ağırlıklı ilk kafile dün Kapıkule Sınır Kapısından Türkiye’ye giriş yaptı. Kırım Tatar Türklerini Edirne Vali Yardımcısı Ali Uysal, İl Göç İdaresi Müdürü Musa Aşılıoğlu ve yetkililer karşıladı. “EŞLERİMİZ CEPHEDE” Suzan Mambiyetava, gazetecilere yaptığı açıklamada, Kiev’de patlamaların başlamasının ardından kentten ayrıldıklarını söyledi. Eşi ve üç çocuğuyla Liviv’e giderken bombaların atıldığına şahit olduklarını anlatan Mambiyetava, Türkiye’nin desteğiyle güvenli bölgelere getirildiklerini ifade etti. Eşinin Ukrayna’da kaldığını belirten Mambiyetava, şunları kaydetti: “Çocuklar ve kadınlar çıkarıldı. Bizi sınıra kadar getirdiler. Oradan Türkiye Büyükelçiliği, Konsolosluk ve Diyanet Vakfı bizi karşıladı. Sıcak çorba ikramında bulundu, ısınmamızı sağladı. Ardından buraya geldik. Çok teşekkür ediyorum. Eşlerimiz orada kaldı. Yol boyunca eşlerimizle konuştuk. Birçoğumuzun eşi cephedeler. Eşlerimiz, kadın ve çocukları bombardıman yapılan yerlerden çıkarmaya çalışıyorlar.” “HASTANEDE ÇOCUKLARI ÖLDÜRDÜLER” Hanife Kurtseyit ise Türkiye gelmenin mutluluğunu yaşadıklarını ifade etti. Eşlerinin Ukrayna’da Ruslara karşı savaştığını belirten Kurtseyit, “Savaşın başladığı beşinci gün bombalardan hiç uyumadık. Aslında kalmak istedik ancak çocuklarımız için çıktık ve 4 günde Türkiye’ye geldik. Ukrayna halkı çok sakin ve barışçıl bir halk, ülkelerini savunuyor. Rusların nasıl bir savaş açtığını dünya görüyor. Kiev’de bir hastanede çocukları öldürdüler.” diye konuştu. Kurtseyit, Türkiye’nin her zaman Kırım Türklerinin yanında olduğunu vurguladı. Türkiye’ye teşekkür eden Kurtseyit, “Türkiye Cumhuriyeti hep bizim yanımızda. Hem sürgünden kaçış zamanında hem işgal zamanında Türkiye hep bize destek oldu. Her zaman bize en yakın onlar oldu.” dedi. Edirne Vali Yardımcısı Ali Uysal da Ukrayna’da çıkarılan ilk Kırım Türkü kafilesinin yurda giriş yaptığını söyledi. Gerekli tüm hazırlıkların tamamlandığını belirten Uysal, “Onlara hoş geldin diyoruz. Onlar bizim soydaşlarımız. Çok uzun bir yolculukla geldiler. Hepsinin özel odaları hazırlandı. İlk etapta 45 kadın ve çocuğumuz geldi.” dedi. ‘MASAL’ DA EDİRNE’DE Dışişleri Bakanlığının organizasyonuyla Ukrayna’dan getirilen aralarında kadın ve çocukların da olduğu 45 kişilik grup, Kapıkule Sınır Kapısı’ndan girişlerinin ardından Dr. Sadık Ahmet Mesleki ve Teknik Uygulama Oteline yerleştirildi. Çocukları ve kedileri Masal ile Türkiye’ye gelen Hanife Kurtseyit, yolculuğun uzun ve yorucu geçtiğini söyledi. Türkiye’ye girince sevinç yaşadıklarını belirten Kurtseyit, “Savaş çok üzücü. Her yerde patlamalar oluyor. 4 günlük yolculukla Türkiye’ye geldik. Gelirken en büyük hazinemiz kedimiz Masal’ı da getirdik. Şimdi misafirhaneye yerleşiyoruz. Türkiye’ye teşekkür ediyoruz.” dedi. Niyara İzicin ise savaşın başlamasıyla zor günler yaşadıklarını dile getirdi.

2 yıl önce

İnsansız savaş uçağının ilk prototipi 2023'te uçacak

İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Halkalı yerleşkesinde düzenlenen etkinlikte öğrenciler ile bir araya gelen Bayraktar, Milli Teknoloji Hamlesi ve Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivali TEKNOFEST'e ilişkin değerlendirmelerde bulundu ve projelerini ilişkin detaylar paylaştı. Türkiye'nin sahip olduğu medeniyetin geçmişte pozitif ilme çok önemli katkılar sağladığını kaydeden Bayraktar, uzaycılığa da önemli katkılar sağladıklarını ancak 17. yüzyıldan sonra teknoloji ve bilimin gelişimine uzak kaldıklarını söyledi. Türkiye'de 1950'lere kadar hayata geçirilen uçak projelerine değinen Bayraktar, ilk dalgasını yakaladıkları havacılıkta 1950'den sonra geri kaldıklarını kaydetti. Bayraktar, Baykar'ın kuruluş ve sonraki aşamalarına işaret ederek, 2000'li yılların başında bir aile şirketi olarak küçük bir ekiple çalışmaya başladıklarını, 2004'te Türkiye'nin ilk robot uçağının uçtuğunu, 2007'de Türk Silahlı Kuvvetleri'nin envanterine küçük de olsa ilk kez milli bir uçağın girdiğini, 2008'de 5 metrelik uçağın, 2009'da 9 metrelik Bayraktar'ın ilk uçuşunu gerçekleştirdiğini anlattı. HAVA ARAÇLARINDA 6 KİLOGRAMDAN 6 TONA UZANAN YOLCULUK Selçuk Bayraktar, savaşın seyrini dünyada değiştiren, şu anda bütün dünyada kendi sınıfının en iyisi olarak görülen ve hakkında her gün yazılar çıkmaya devam eden Bayraktar TB2'nin 2014'te uçuşunu gerçekleştirdiğini hatırlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bayraktar TB2, 2016'da Roketsan'ın geliştirdiği akıllı mühimmatlarla silahlandırıldı. 2019'da da sadece dünyada üç ülkenin yapabildiği 6 tonluk kendi sınıfının en moderni Bayraktar Akıncı'nın ilk uçuşu gerçekleşti. Yani 6 kilogramdan 6 tona... 19 yılda böyle bir hikaye... Bu sürede sadece 3 tane insansız hava aracı yaptık aslında. Ancak baktığımızda sadece insansız hava aracı yaptık. Bu da önemli bir nokta. Yani burada teknoloji girişimini kurmayı düşünenlere veya dünyada bu alanların nasıl büyüdüğüne dair bir ipucu..." Geleceğin teknolojisi olarak görülen insansız hava araçları konusundaki çalışmalara değinen Bayraktar, Cezeri hakkında bilgi verdi. "İHA'LARIMIZDA YERLİLİK ORANI REKOR DÜZEYDE" Baykar Teknoloji Lideri Bayraktar, 2000'li yılların başından bu yana Türkiye'nin insansız hava araçlarında vizyonunu değiştirerek geldiği noktaya işaret etti. Bayraktar, devamla şunları kaydetti: "Türkiye, sadece bakış açısını ve vizyonunu değiştirerek yüzde 15'lerde olan yerli katkıdan yüzde 70-80'lere yaklaştı. Bizim insansız hava araçlarımızda bu, yüzde 93 oranında gerçekleşti. Bütün tasarımları bize ait bir insansız hava aracından bahsediyoruz. Bu, dünyada da rekor sayılabilecek bir yerlilik düzeyidir. Öyle bir devirde yaşıyoruz ki üretimin kendisinin de biraz daha önemsiz olduğu bir devir... Mesela bu telefon nerede üretiliyor? Hepsi Çin'de... Peki parayı Çin mi kazanıyor? Çin 100 lira kazanıyorsa diğer taraf 1.000 lira kazanıyor. Niye üreten kazanamıyor? Çünkü katma değeri satıyor. Fikri hak kimdeyse, kim tasarladıysa o kazanıyor." "BAŞARI İÇİN ÖZGÜN OLMALI, AHLAKA VE ETİĞE RİAYET ETMELİSİNİZ" Selçuk Bayraktar, bu teknolojilere sahip olanın istediği an sistemi kilitleyebildiğini, kimseye yardım etmeyebildiğini belirterek, yıllarca bu teknolojilerin verilmediği Türkiye'nin şimdi kendi İHA'larını geliştirdiğini söyledi. Bu teknolojilerin özgün olması gerektiğini aktaran Bayraktar, gençlerin özellikle batıdan kopyalanarak yapılan projelerden uzak durması gerektiğini söyledi. Bayraktar, "Başkasının kopyası olmaması lazım. Özgün olması, benzerinin bulunmaması gerekiyor. Yaptığınızı ahlaka ve etiğe riayet ederek yapmalısınız. Yaptığımız işin genetik kodu etik ve ahlaka riayet etmek. Temeli ahlaka, adalete oturmuyorsa uzun vadeli yaşayacak bir eser çıkması mümkün değil." dedi. Gençlere "bugünün değil geleceğin yarışına hazırlanmaları" tavsiyesinde bulunan Bayraktar, gençlerde son dönemde "artık biz yapabiliriz" şeklinde değişen vizyondan bahsetti. "MUHAREBEDE DEVRİM YAPACAK TB3'Ü BU YIL UÇURMAYI HEDEFLİYORUZ" Baykar Teknoloji Lideri Bayraktar, yerli ve milli imkanlarla geliştirilen Bayraktar Akıncı TİHA'nın ilk uçuşu ve sonraki süreçlerine değinerek, özelliklerine ilişkin bilgiler verdi. Akıncı'nın B modelinin dün gökyüzüyle buluştuğunu bildiren Bayraktar, şu değerlendirmelerde bulundu: "Dünya, 'Türk SİHA'ları dünyada filolar halinde uçarak SİHA'larla kazanılan ilk savaşı kazandı' diye yazdı Bayraktar TB2 SİHA'ların Azerbaycan'da uçması için... Bayraktar TB3, gemiye iniş-kalkış yapabilme kabiliyetine sahip olacak, kısa pistli gemilere. Muharebede devrim yapacaklarını şimdiden öngörüyorum. Bunu, bugünden söylemiş olayım ki ileride dönüp baktığımızda tarihe bir not düşmüş olalım. Şu anda o hava aracımızı geliştirme faaliyeti devam ediyor. Bu yıl içinde uçurmayı hedefliyoruz." - "İNSANSIZ SAVAŞ UÇAĞI ÇALIŞMALARIMIZ DEVAM EDİYOR" Selçuk Bayraktar, bir yandan da insansız savaş uçağını geliştirdiklerini belirterek, "Onun ilk prototipi inşallah 2023'te uçacak. Çalışmalarımız hızla devam ediyor." dedi. Akıncı'dan elde ettikleri tecrübeleri bu insansız savaş uçağını uçurmak için kullandıklarını belirten Bayraktar, "Bundan sonraki savaş uçaklarının hepsi insansız olacak. Türkiye'nin ilk insansız savaş uçağı olmak üzere bu çalışmamız devam ediyor." ifadelerini kullandı. Bayraktar, toplamda 2 bin 100 kişilik ekibe sahip Baykar'ın 18 ülkeyle dünyada da en fazla ülkeye ihraç edilmiş insansız hava aracını (Bayraktar TB2) ürettiğini belirterek, "Akıncı'ya da şu anda yoğun bir ilgi var. Akıncı'nın Türkiye dışında 2 ülke ile sözleşmesi imzalandı." diye konuştu.

2 yıl önce

Zelenskiy "Kasıtlı cinayet" diyerek açıkladı: 'Silahsız insanların bombalanmasını affetmeyeceğiz'

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy pazar akşamı yayımladığı video mesajında, "Hava savunmamızın bugün Ohmatdet (hastanesi) üzerinde düşürdüğü füzeyi, silahsız insanların bombalanmasını affetmeyeceğiz. Altyapımızın yıkımını affetmeyeceğiz. Ve Tanrı da affetmeyecek. Bugün değil. Yarın değil. Asla." diye konuştu. 'KASITLI BİR CİNAYET' Rusya'nın sadece askeri savunma sanayi işletmelerinin bombalandığıyla ilgili açıklamalarının "kasıtlı bir cinayet olduğunu" kaydeden Zelenskiy, bu işletmelerin çoğunun on yıllar önce, Sovyetler Birliği döneminde, şehirlerin tam ortasında inşa edildiğini belirtti. Zelenskiy, "Oralarda binlerce insan çalışıyor. Yüz binlerce kişi yakınlarda yaşıyor. Bu cinayet. Kasıtlı cinayet." ifadesini kullandı. 'YARIN BATI BUNU FARK EDECEK' Batılı liderlerin bu açıklamalara herhangi bir tepki vermediğini vurgulayan Zelenskiy, "En azından yarın Batı bunu fark edecek, tepki gösterecek ve bir şeyler söyleyecek. Bu saldırıyı kimin hazırladığını tam olarak biliyoruz." şeklinde konuştu. Zelenskiy, ayrıca Rusya'nın saldırılarına direnen Harkiv, Çernigiv, Mariupol, Gostomel ve Volnovaha'ya "Kahraman Şehir" unvanının verilmesini, Rus saldırılarına karşı direnen bazı şehirlerin yöneticilerinin de "Cesaret" ve "Bogdan Hmelnitskiy" nişanlarıyla ödüllendirmesini kararlaştırdığını aktardı.

2 yıl önce

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu: İnsani ateşkesin sahada işlemesi gerekiyor

İşte Bakan Çavuşoğlu'nun açıklamalarından satır başları: "Bugünkü toplantılarımıza katıldığınız için teşekkür ediyorum. Yıkımın bir an önce durdurulması için çaba gösteriyoruz. Bu savaşın devam etmesi halinde kaybedenin ilk masum siviller olacağını vurguluyoruz. Bu savaştan bölge sakinleri de dahil herkes zarar gördü ve görmeye devam edecek. "Her iki tarafla yoğun görüşmelerimiz oldu. Cumhurbaşkanımız her iki tarafın liderleri ile görüştü. Ben mevkidaşlarımla defalarca kez görüştüm. Tarafları ülkemizde bir araya getirdik. Bu toplantının özellikle 'Antalya Diplomasi Forumu' şeklinde düzenlenmesi ayrıca anlamlı. Biz bugün bu görüşmede Türkiye'nin ulusal pozisyonunu saklı tutmakla beraber kolaylaştırıcı bir rol oynadık. İnsani boyutun önceliğine dikkat çektik. Her gün akan kan ve gözyaşı artıyor. Savaşın ortasında kalan sivillerin kurtarılması gerektiğiniz belirttik." "İNSANİ KORİDOR AÇIK TUTULMALI" "İnsani koridorların hiçbir engelle karşılaşmadan açık tutulması gerektiğini bugün bir kez daha vurguladık çünkü sahadaki durumu vatandaşlarımızı tahliye ederken bizzat gördük. Mariupol için bir ateşkes önerdik. Taraflar bunu görüşecek. Rusya şuan bölgelere girmiş durumda, Ukrayna birlikleri de orada. Burada bir eşgüdüm olmazsa sivillerin can sağlığı tehlikeye girebilir." "MUCİZE BEKLENMEMELİ" "Bir görüşmede mucize beklenmemeli ancak bakanlar seviyesindeki  bu toplantı önemli bir başlangıç. Bunun liderler zirvesinde gerçekleştirilmesi gündeme geldi. Zelenski'nin böyle bir görüşmeye hazır olduğu, Putin'in ise prensip olarak böyle bir görüşmeye karşı olmadığı belirtildi. Putin bu fikrini Cumhurbaşkanımızla yaptığı görüşmede de belirtmişti. Ukrayna bu görüşmelerin Türkiye, Rusya ise Belarus'ta olmasını istiyor. Biz severek ev sahipliği yaparız ancak önemli olan yer değil, görüşmelerin bir an önce başlaması. Biz bu süreci desteklemeye devam edeceğiz. Türkiye'de olursa ev sahipliğini tekrar yaparız. Başka bir yer seçilirse buna da memnun oluruz. Türkiye olarak diplomasiyi öncelik alan çabalarımızı sürdüreceğiz. Davetimizi kabul eden taraflara bize duydukları güven için huzurlarınızda teşekkür ediyorum." "SON DERECE MEDENİ BİR TOPLANTI GERÇEKLEŞTİ" "Bu görüşme kolay bir ortamda gerçekleşmedi. Bir yandan savaş devam ediyor. Tüm zorluklara rağmen son derece medeni bir toplantı olduğunu söyleyebilirim. İki tarafta görüşlerini söyledi ancak kimse sesini yükselmedi, bir gerginlik yaşanmadı. İki heyette de Belarus'taki müzakerelerde yer alan arkadaşlar vardı. Bakanlar düzeyindeki ilk toplantıda bütün kararlar alınamaz, bunu ben de beklemiyordum. Bunun liderler seviyesinde yapılması gerekir. İki taraf da kabul ederse biz yine ev sahipliği yaparız. İki tarafında bize güveninin devam ettiğini görüyoruz." KRİZİN İÇİNDEN ÇIKILMASI DAHA KOLAY BİR HALE GELDİ Mİ? "Bugünkü zirvenin siyasi düzeyde ilk toplantı olması en önemli konu. Bu toplantıdan tüm sorunların çözülmesini kimse beklemiyordu ancak bir başlangıç yapılması gerekiyor. Görüşmeler devam ederse, güven verici adımlarla bir neticeye varılacağını düşünüyorum. Tarafların siyasi olarak bir araya gelmesi ve liderler zirvesine tarafların yeşil ışık yakması hatta Ukrayna'nın direkt hazır olması bizim umutlarımız artırdı." GARANTÖRLÜK TEKLİFİ GELDİ Mİ? "Rusya ile Ukrayna arasında tarafsızlık dahil bir çok müzakere edilen unsur var. Kapsamlı bir barış anlaşmasının imzalanması masada. Ukrayna'nın bu durumda bazı ülkelerin garantör olması istediğini biliyorsunuz. Bunlardan biri de Türkiye'dir. Kuleba bugünkü görüşmelerde bunu tekrar dile getirmiştir."

2 yıl önce

Katar ile imzalar atıldı... İçişleri Bakanı Soylu: Türkiye, 4 yılda en çok insani yardım yapan ülke oldu

Bakan Soylu, Afet ve Acil Durum Başkanlığı (AFAD) ve Katar Hayır Derneği arasındaki 'Afet ve Acil Durum Yönetimi ve İnsani Yardım Alanında Mutabakat Zaptı' imza törenine katıldı. Törene ayrıca, Türkiye tarafından Bakan Yardımcısı İsmail Çataklı, AFAD Başkanı Yunus Sezer, AB ve Dış İlişkiler Dairesi Başkanı Sezer Işıktaş ve İbrahim Bozbey, Katar tarafından, Katar Hayır Derneği Başkanı Sheikh Hamad Nasser J. Al-Thani, Katar Hayır Derneği İcra Kurulu Başkanı Yousuf Ahmad R. A. Al-Kuwari ve Katar'ın Ankara Büyükelçisi Şeyh Muhammed bin Nasır bin Jassim Al Sani katıldı. İki ülke arasındaki mutabakat zaptı Bakan Soylu ile Katar Hayır Derneği Başkanı Sheikh Hamad Nasser J. Al-Thani arasında imzalandı. '50 ÜLKEDE 178 MİLYONDAN FAZLA KİŞİYE YARDIM YAPTI' Bakan Soylu, mutabakat zaptının hayırlara vesile olmasını dileyerek, Katar Hayır Derneği ile birlikte dünyanın birçok yerinde omuz omuza çalıştıklarını söyledi. Soylu, "Dünyada teknolojinin en ileri seviyeye geldiği, medeniyet değerlerinin, evrenselliğin en çok yazılıp çizildiği yüzyılda Suriye'den Ukrayna'ya kadar dünya tarihinin yüz karası işlerle maalesef ki karşılaşıyoruz. Batı medeniyetinin doymak bilmeyen iştahı, Ortadoğu'yu ve Afrika'yı istikrarsızlaştırdı. Türkiye, son 4 yılda uluslararası arenada en çok insani yardım yapan ülke oldu. Katar Hayır Derneği, sadece 2012-2017 yılları arasında 50 ülkede 178 milyondan fazla kişiye 1,3 milyar dolar yardım yaptı. Bizim birçok hayır derneğimiz, Afrika'dan Ortadoğu'ya, Filistin'den Afganistan'a kadar sadece parayla değil, bizzat bedenleri ile gidip orada çalıştılar. İnsanların dertlerine çare olmaya çalıştılar" dedi. 'ÖNEMLİ KATKILARINI GÖRDÜK' Bakan Soylu, imzalanan protokolün yenilenme protokolü olduğunu, Katar Hayır Derneği ile 5 yıl süre geçerli olmak üzere, 13 Aralık 2016 tarihinde mutabakat zaptı imzalandığını anımsattı. Bu protokol kapsamında depremlerden orman yangınlarına kadar pek çok afette önemli katkı gördüklerini söyleyen Soylu, şöyle konuştu: "Orman yangınları ile mücadele kapsamında da 66 kişilik bir itfaiye ekibi fiilen gelip çalışmalara destek vermiştir. Aynı şekilde Azez ve Çobanbey gibi sınır ötesine gönderilen yardımlarda da Katar Hayır Derneği'nin ciddi miktarda hem nakdi hem de ayni yardımları oldu. Bu katkılar, sadece 2016 protokolü kapsamında olmuş değildir. 2011'deki Van Depremi'nde de 2014 yılından itibaren de Türkiye'deki Suriyeli çocukların eğitimi konusunda da yine önemli ve yine samimi katkılar yapmışlardır. İmzaladığımız protokolün süresi 5 yıllık olduğu için 2021 yılı sonunda sona erdi. Bunun süresi doldu ve Katar'dan yetkililer bizzat takip ederek bu mutabakatın yenilenmesi talebini Katar Hükümeti'nin Ankara Büyükelçiliği aracılığıyla bizlere ilettiler. Hayırlı işlerde olmak, hayırlı işlerle bir araya gelmek de bir nasip işidir. Eğer siz samimi olursanız, Allah size hayrı nasip eder. Buradaki iş birliğinin temelinde tam da bu vardır. Samimiyet ve iyi niyetle adım attık. Hızlı şekilde görüşmeleri tamamlayarak bugün imza aşamasına geldik. Yenilenen bu mutabakat zaptındaki iş birliği alanlarımız, acil durum yardımı, afete hazırlık, su, iskan ve barınma, sağlık, tıbbi rehabilitasyon, gıda güvenliği ve geçim kaynakları, öğrenme, eğitim ve beceri geliştirme, kışa hazırlama, toplumsal refah ve tarım, savunma, lojistik ve yasal kolaylaştırma şeklinde yukarıdan aşağı sıralanmıştır. Öte yandan bildiğiniz gibi Katar ile 2022 FIFA Dünya Kupası'nın güvenliği ile ilgili de çok anlamlı bir iş birliği içerisindeyiz. Toplam 3 bin 250 personelle inşallah orada güvenliği sağlamak üzere çalışmalarımıza devam ediyoruz." 'TÜRKİYE KATAR'IN YANINDA OLDU' Katar Hayır Derneği Başkanı Sheikh Hamad Nasser J. Al-Thani, Türkiye ile iş birliği içinde olduklarını belirterek, "Afetlere karşı iş birliği yapmak, bu afetlere hazırlık yapma konusunda da bizim elimizi kolaylaştırır. Ortaya konan kolaylıklar ve insanlara karşı yapılan insani yardımlar Türkiye tarafından takdire şayandır. Türkiye'nin her anlamda çok gelişmişliği söz konusu. Bu gelişmişliğin sadece bölge olarak yararı yoktur, dünya için de örnek teşkil etmiştir. Katar'dan Türkiye'de bulunan kardeşlerimize teşekkür etmek istiyorum. Katar'a bir ambargo söz konusuydu ve Türkiye Katar'ın yanında kaldı, bunu unutmamamız mümkün değildir" ifadesini kullandı. Öte yandan Bakan Soylu, basın mensuplarının, "Kılıçdaroğlu, 6 kişinin imzaladığı bildiriyi hangi büyükelçiye düzelttirdin açıkla" şeklindeki açıklaması ile ilgili sorusuna, "Sevgili kardeşlerim, siz işinizi bana niye yaptırıyorsunuz?" diye cevap verdi.

2 yıl önce

Trabzon Havalimanı, yapılacak deniz dolgusu çalışmasıyla büyütülecek. Deniz dolgusu üzerine inşa edilmiş Türkiye’deki 3’üncü havalimanı olacak

Bölgenin en eski havalimanlarından biri olan Trabzon Havalimanı’nın yapılacak deniz dolgusu çalışması ile yeni bir havalimanı olarak mevcut havalimanının kuzeyine doğru deniz dolgusu şeklinde planlandığı belirtildi. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan AK Parti Trabzon Milletvekili Salih Cora, Trabzon Havalimanıyla ilgili yeni pist ve havalimanı çalışmasının bir iki ay içerisinde netleşeceğini kaydetti. Mevcut olan tek pistin yeterli olmadığını ve yeni havalimanının bir zaruretten kaynaklandığını ifade eden Cora, “Trabzon Havalimanı bölgenin en eski havalimanlarından birisi. Uluslararası havalimanı ve bölgenin ilk havalimanı olma özelliğine sahiptir. Şu anda baktığımız zaman yolcu taşıma kapasitesi maksimum seviyede ve yıllık 3,5 milyon civarında yolcuya hizmet veriyor. Büyük uçakların havalimanımızı kullanması halinde problemlerle karşı karşıya kalmaktayız. Aynı zamanda tek pist yeterli olmamaktadır. Yeni bir havalimanı bir zaruretten kaynaklanmıştır. Yeni bir havalimanı yapılması rantabl ve fizibl bir projedir. Trabzon’un bölgesine katkı sağlayacak ülkenin ekonomisine katkı sağlayacak bir projedir. Bu manada 2022 yılı yatırım programına Trabzon yeni havalimanı olarak girmiştir. Bu manada Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a Ulaştırma ve Altyapı Bakanımız Adil Karaismailoğlu’na teşekkür ediyoruz, minnettarız" dedi. PROJE BİR İKİ AY İÇİNDE NETLEŞECEK Mevcut havalimanı kullanımı devam ederken, herhangi bir hava ulaşımında aksamaya neden olmayacak şekilde yeni havalimanının mevcut havalimanının kuzeyine doğru deniz dolgusu şeklinde planlandığını kaydeden Cora, "Eğer mevcut havalimanını deniz dolgusu şeklinde yaptığımızda bunu merkezi bütçeden yapabilirsek mevcut havalimanının bulunduğu yeri de yine lojistik merkez olarak değerlendirme imkanına sahip olacağız. Çünkü mevcut havalimanımız bu ihtiyacı da görebilecek durumdadır, ilerleyen aşamada yeni havalimanı bittiğinde mevcut havalimanı da bu amaçla kullanabiliriz. Yapım modeli değiştirilirse merkezi bütçeden değil de eğer yap-işlet-devret gibi bir model olursa bu sefer mevcut havalimanını yap-işlet kapsamında değerlendirilmesi de söz konusu olabilir. Zannedersem proje bir iki ay içerisinde bu netleşecek ve bununla da ilgili adımlarımızı atmış olacağız” diye konuştu. Yeni pist ve havalimanı çalışması kapsamında havalimanının deniz tarafında alt kısmında bulunan Trabzonspor Tesisleri’nin de kamulaştırma alanına dahil olacağını kaydeden Cora, “Trabzonspor Tesisleri kamulaştırılacak ve o şekilde bir dolgu ile beraber olacak. Mevcut alan zaten yeterli olmayacak muhtemelen öne doğru bir genişleme olacak ve Trabzonspor Tesisleri de kamulaştırma sahası içerisinde gözüküyor” şeklinde konuştu.

1 2 ... 8 9 10 11 12 13 14 ... 27 28