16 Mayıs Perşembe 2024
2 yıl önce

MHP Lideri Devlet Bahçeli: İmamoğlu görevinden affını istemeli İstanbul'un önünü açmalı

İşte Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkanlar... Bir yandan ülkemizdeki gelişmeleri yakından takip ederken diğer taraftan da küresel olayları dikkatle okumak zorundayız. Doğru bir zamanda yanlış bir siyasetin temin çabası ise avunmadır. MHP'nin siyaseti doğrudur, sevdası doğrudur, hamdolsun duruşu dosdoğrudur. Doğudan batıya, kuzeyden güneye Türkiye'yi etkileyen sarsıcı olayların, sıcak gerilim hatlarının ele alınması bize göre mecburiyettir. Rusya ile Ukrayna arasında derinleşen kutuplaşmanın, muhtemel bir savaş halinin Türkiye'ye nasıl etki edeceğini iyi ölçmek lazımdır. Beklentimiz Rusya ile Ukrayna arasında aklıselimin galip gelmesi, barış ve sükunetin hakim olmasıdır. Ukrayna'nın toprak bütünlüğüne saygı zaruridir. Bu ülkenin en ciddi talihsizliği güç blokları arasına sıkışıp kalmasıdır. Ocak ayının ikinci haftasından itibaren hızlanan temaslar şu ana kadar kalıcı bir iyileşmeye ulaşamamıştır. Ukrayna'nın adeta sömürge ülke muamelesi görmesi bir değer kaybıdır. ABD Başkanı Biden da aynı çizgidedir. PKK/YPG'ye verilen füzelerin aynısı Ukrayna'ya da gönderilmiştir. Rusya da Karadeniz ve Baltık Denizi'ndeki donanmasını güçlendirmiştir. Sınıra tıbbi destek sistemi kurması her ihtimale hazır olduğuna işaret etmiştir. NATO'nun açık kapı siyaseti ismiyle Rusya sınırlarına genişleme stratejisi, istikrarsızlığın kronikleşmesine yaramaktadır. Ukrayna, Biden ile Putin arasında bir anlaşmanın sonucu olmamalıdır. Rusya ile Ukrayna arasındaki ilişkilerin normalleşmesi, 3. taraf bir ülke tarafından sağlanabilecektir. Bu ülke kuşkusuz Türkiye'dir. Sayın Cumhurbaşkanımızın girişimleri, ülkemizin arabuluculuk görevini tahkim etmektedir. MHP olarak bu sürecin arkasında duruyor, Rusya ile Ukrayna arasındaki düğümün mutabakatla çözülmesini arzu ediyoruz. Türkiye sözü dinlenen, nazı çekilen, varlığına itibar edilen, saygın ve güçlü bir devlettir. Bu gerçekleri kabulde zorluk çekenler olabilir. Türkiye'nin kapasitesinden dolayı uykuları kaçanlar da olabilir. Ancak hakikat eşi olmayan bir gücün inkar edilemez direniş noktasıdır. Hakikat günün birinde bir mektup gibi inkarcıların eline ulaşacak, yüzlerini kızartacaktır. SİYASETTE KAR TARTIŞMALARI Bilinmelidir ki tarihin şaşmaz geleneği, coğrafyanın şüphesiz gerçeği budur. Geçen hafta soğuk ve karlı hava hayatın akışını olumsuz etkilemiştir. Azalan barajlarımız, beyaz örtüyle birlikte önümüzdeki bahar aylarında hepimizin yüzünü güldürecektir. Meteoroloji uzmanları günlerce İstanbul başta olmak üzere ülkemizin tamamında kar yağışı olacağını duyurmuşlardı. Sorun karın yağması değil, alınmayan önlemler ve ihmaller zinciridir. Mühim olan tedbirleri kar yağmadan almaktır. Randevusunu saat gibi hatırında tutan İBB Başkanı, meteorolojinin uyarılarının bir türlü hatırlayamamıştır. 'Kar aniden bastırmış' diyecek kadar savrulmuştur. İstanbul Balık baştan, tuz da hepten kokmuştur. Gömleğin ilk düğmesi yanlış iliklenmiştir. "İSTANBUL, İSTANBUL OLALI BÖYLESİ BİR ZULÜM GÖRMEMİŞTİR" İstanbul, İstanbul olalı böylesi bir zulüm görmemiştir. Liyakatsız, liyakat bir siyaset tellallığının elinde İstanbul sersefil hale düşmüştür. Trafik tıkanmış, hayat durmuş, Belediye Başkanı balıkçıya gidiyor. Bunu yaparken de hiç vicdanı sızlamıyor. Perdesi yırtılmış, pusulası bozulmuştur. Normal şartlarda İstanbul gibi bir kentin belediye başkanının herkesle görüşmesi normaldir. Normal olmayan husus kışın tam ortasında görüşmeye ne maksatla ihtiyaç duyulduğudur. Görüşmeden Dışişleri Bakanlığı bilgilendirildi mi? Balık masasındaki konuşmalar tutanak altına alınmış mıdır? İMAMOĞLU'NUN BALIKÇIDAKİ FOTOĞRAFI: DİLEĞİMİZ GÖREVDEN AFFINI İSTEMESİ Bu şahıs Türkiye muhalifleriyle can ciğer kuzu sarması haline gelmiştir. Belediye başkanı balıkçıda yerken, sözcüsü de İsviçre'de karla mücadele etmiştir. Yoğun kar yağışı altında kayak yapmak, tatil yapmaktan oldukça hırpalanmıştır. İşte CHP'nin özeti, başı sonu bundan ibarettir. Kar yağışını konuşmazlar, balıkçıyı konuşmazlar, yüzsüzce MOBESE'yi dillerine dolarlar. Balıkçı lokantasında ne aradığınızı, hangi gizli emellerin peşinden koştuğunuzu açıklayın. Mahçubiyet duyacağınız gizli ilişkileriniz yoksa çıkın meydana milletin kafasındaki soru işaretlerini giderin. Açığı olanların MOBESE'den şikayet etmeleri normal. CHP zihniyetinin algı oyunları asla tutmayacak, kimse de bunlara itimat etmeyecektir. Bizim dileğimiz Büyükşehir Belediye Başkanı'nın görevinden affını istemesi ve İstanbul'un önünü bir an evvel açmasıdır. "DEMOKRASİ İHANETİN KILIFI OLAMAZ" Demokrasi işin özünde insana dayanan bir rejimdir. Demokratik sürecin kilit taşı insandır. Herkes ne düşünürse düşünsün, bir insanın başka türlü düşünmeye hakkı olacaktır. Demokrasiyi yalnızca çoğunluğun yönetimi olarak görmek makul sayılamayacaktır. Millet varsa, ülke varsa, devlet varsa, demokrasi kaçınılmaz bir realite olarak karşımıza çıkacaktır. Asıl sorun maskeli demokratların demokrasiyi kırıp, dökmeleri, işlerine geldiği gibi söküp takmalarıdır. Demokrasi ihanetin kılıfı olamaz. Demokrasi yakıp yıkmanın meşruiyet zemini olarak asla kullanılamaz. CUMHURBAŞKANI'NA HAKARET TARTIŞMASI Hiçbir toplum, hiçbir ülke, mensuplarından hiçbirine hürriyetlerin tümünü sınırsız kullanma hakkı vermemiştir. Sınırlar hukuk kurallarıyla çizilmiştir. İnsanların birbirine göstereceği hoşgörü, demokrasinin ve hudut hattının tecelli etmesini sağlayacaktır. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'na büyükbaş hayvan benzetmesi yapmak terbiyesizliktir, suçtur. Hz. Adem'e hakaret sıradan bir söz olarak değerlendirilemez. Herkes aksini söylese de MHP bu görüşte olamaz, bu ilkelliğe göz yumamaz. Hakaret eden, küfür eden, kim olursa olsun bunun sonuçlarına katlanmalıdır.  'KÜRSÜDEKİ ÇOCUK' POLEMİĞİ Yavrumuzu bu noktaya getiren nedir? Katile katil, caniye cani, teröriste hain diyemeyen, bölücülerle bir ve aynı kareye giren kim varsa, demokrasiyle arasına geceyle gündüz gibi mesafe koymuştur. Bilinmelidir ki demokrasi taşlaşmış kalplerin, kiralanmış akılların, millete silah çeken şerefsizlerin hakkı değildir. Sayın Kılıçdaroğlu, tekerimize taş koymaya çalışanların alınlarını karışlarız. Keskin bıçak olup ayağa kalkarız. Demokrasinin askıya alındığını söylemek bölücü bir dildir. Demokrasiyi korumak için terörle mücadele ediliyor ey Kılıçdaroğlu, bundan haberin var mı? Demokrasinin yolu Diyarbakır'dan geçer diyen Kılıçdaroğlu senin yolun nereye çıkıyor?  6 PARTİNİN SİSTEM ÇALIŞMASI Güçlendirilmiş parlamenter sistem hazırlığı yapıyorlarmış ama henüz kurulacak masada nasıl oturacaklarını tespit edememişler. Zillet ittifakının Türkiye'ye katacağı hiçbir şey yoktur. Kılıçdaroğlu pot üstüne pot kırmış, bu milletin barıştıracağız demişti. Barışmak küsmek arasında olur. Bu küslükten bir tek bizim mi haberimiz olmadı? Milletin arasında en küçük bir küslüğün olmadığını görmelisin, aklını başına acilen devşirmelisin. Partimiz gücünü milletinden alan siyasal bir düşüncenin savunucusudur. Millet olmakla yeryüzünün çehresi değişmiştir. Bizim vazgeçmeyeceğimiz temel husus demokrasi mirasımızdır. "BİZİM İÇİN EDİRNE NEYSE HAKKARİ ODUR" Bizim için Edirne neyse Hakkari odur. Yozgat neyse Diyarbakır aynısıdır. Bütün yolların çakıştığı nokta Türkiye Cumhuriyeti'dir. Hiçbir insanımızın bir yerinden, hiçbir yurt köşesinin başka bir yerden üstünlüğü yoktur. Etnik köken, dil ve din gibi farklılıklara bakılmamıştır. Bizim dayandığımız ilkeler, tek vatan, tek millet, tek bayrak, tek devlet ve tek dil ilkeleridir. Bunlar bizim kırmızı çizgilerimizdir. Varsa cüret etmek isteyen, ben bunları kabul etmiyorum diyen; ayaklarını denk alsınlar, burada biz varız, buna izin vermeyiz.

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: İstanbul'a ne yaptıysak biz yaptık

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Akçabaat'ta gençlerle bir araya gelip sohbet etti. İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları: Ülkemizi 20 yılda nereden nereye getirdiğimizi, bugün bulunduğumuz yerin önemini göstermeye çalışıyoruz. 18 yıl veya 10 yıl önce acaba Trabzon neredeydi, İstanbul, Türkiye neredeydi, nereye geldi? Biz görevi devraldığımızda Karadeniz Sahil Yolu diye bir şey yoktu. Biz Armelit Dağı'nı deldik, orada tünel açtık. O tünelleri geçiyorsun, bütün o yemyeşil dağları tünellerden geçerken de görüyorsun. Nereden geldiğimizi bilemezsek nerede durduğumuzu fark edemeyiz, nereye gideceğimizi de kestiremeyiz. Eski Türkiye'yi anlatmasak bile eski Türkiye zihniyetinin mensupları sık sık ortaya çıkıp kendini hatırlatıyor. Eserlerimize ve hizmetlerimize karşı sergiledikleri çirkin yaklaşımlarla bunu yapıyorlar. "CUMHURBAŞKANLIĞI MAKAMI KORUMAK BENİM GÖREVİM" Geçtiğimiz günlerde tam bir beşinci kol faaliyeti elemanı olarak çalışan gazeteci kılıklı biri çıktı, bize ve bizim şahsımızda milletimize ağır hakaretlerde bulundu. Asıl önemli olan bu hakaretin sergilendiği programı yöneten kişinin ve tek parti zihniyeti artığı kimi siyasetçilerin hala çıkıp ifade özgürlüğü kılıfıyla yapılan alçaklığı savunmasıdır. Tayyip Erdoğan'ın kendisine yapılan hakaret benim için önemli değil fakat bu kardeşiniz, ağabeyiniz bir makamı temsil ediyorum, cumhurbaşkanlığı makamı. Bu makamı korumak da görevimdir. Bu makama bırakın benim sahip çıkmamı, cumhur diye tabir ettiğimiz bu millet sahip çıkacaktır. "ÜLKEMİZE HAYIRLI BİR HİZMETLERİ YOK" Biz bunları 1960'ta ülkenin seçilmiş başbakanını idam sehpasına gönderenleri alkışlamasından biliriz. 1970'li yıllarda sapkın ideolojileri uğruna gençlerimizi birbirine kırdırdığı dönemden biliriz. Biz bunları geçtiğimiz 20 yıl boyunca her konuda ülkenin ve milletin aleyhine saf tutuşlarından biliriz. Ne devletimize yaptıkları husumet bizi şaşırtıyor, ne milletimizin inancına, tarihine, kültürüne, değerlerine olan azgınca düşmanlıkları bizi şaşırtıyor. Dikkat ederseniz bunlar sadece demokrasi başlığı altındaki konular, bir de kalkınma meselesi var ki bunların o hususta ülkemize ve milletimize en küçük bir hayırlı hizmetleri, kalıcı eserleri, yatırımları zaten yok. Eğitimden sağlığa, güvenlikten adalete, ulaşımdan enerjiye, hangi alana bakarsanız bakın, gördüğünüz hemen her eser ve hizmetin altında bizim imzamız vardır. Hüseyin Avni Aker Stadı vardı, her tarafı dökülüyordu. Biz geldik, Şenol Güneş Spor Kompleksi'ni kurduk ve 42 bin kişilik stadyumu Trabzon'a kazandırdık. Buradaki üniversite oyunlarıyla ilgili bütün tesisleri süratle yaptık, bitirdik ve üniversite oyunlarına Trabzon'u hazırladık. KYK YURTLARINDA İNTERNET KOTALARI ARTTIRILIYOR Gençlerle Trabzonspor ve futbol üzerine de sohbet eden Erdoğan, şehre kazandırılan spor tesislerini anlattı. Buluşmada daha sonra gençlerin soru ve taleplerini alan Cumhurbaşkanı Erdoğan, gençlerin KYK Yurtları’ndaki internet kotalarının kendilerine yetmediğini söylemesi üzerine Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasaploğlu’na seslenerek “Mehmet bey bu cevap sana yakışır” göndermesinde bulundu. Kasapoğlu, “Zaten Cumhurbaşkanımıza konuyu arz ettik. İnşallah önümüzdeki dönem itibariyle internet kotasıyla ilgili arttırım yapıyoruz” cevabını verdi. Erdoğan da “Evelallah, inşallah en güzel şekliyle internette öğrencilerimizi rahatlatacağız, bugüne kadar olduğu gibi” ifadelerini kullandı. "İSTANBUL'DA NE VARSA BİZ YAPTIK" Daha önce İstanbul’da yaşayan Rizeli bir öğrencinin İstanbul’daki son yaşanan karla mücadele çalışmalarına yönelik “Şuan İstanbul’da olan nedir?” sorusuna Erdoğan “Yani İstanbul’da bizden sonrakilere kalan bir şey olmadı ki ne yaptıysak biz yaptık. Olmayan bir şey vardı, Sarıyer Kahramanı’nda balık Yemek. Çünkü bizim öyle bir derdimiz yoktu. Bizim tek derdimiz İstanbul’un neresinde bir eksik var onları süratle gidermekti” diyerek kendisi ve sonrasında göreve gelen AK Partili İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanları’nın yaptığı hizmetleri anlattı. “BUNLARIN BÖYLE BİR AŞKI VE HEYECANI YOK” İstanbul’da metrobüs hizmetinin kendileri ile başladığını vurgulayan Erdoğan, “Şuandaki yönetim bir metrobüs dahi yapmış değil. Halbuki metrobüs olayı zor bir şey değil. Onun için ayrı bir hattı inşa ediyorsunuz, bu hatta da lastikli sistem getiriyorsunuz. Bu sistemde körük ve lastik var, bunlar var. Ya bunu bile yapmaktan bunlar aciz ve düşünün bizim yapmış olduğumuz tünelleri kapatıyor bunlar. Mesela Sancaktepe’de tünel açıldı, baktık bu gitmiş tünelleri kapatıyor. Halbuki bu tüneller, metro Üsküdar’dan ta oraya kadar insanları rahatlatacaktı. Buna bile fırsat vermediler. Bunların böyle bir aşkı ve heyecanı yok. Marmaray’ı bize zindan ettiler, bizi mahkemeler ile uğraştırdılar. Buna rağmen biz 5 yılda burayı bitirdik. Bir de otomobillerin geçişi ile ilgili bir de Avrasya’yı yapalım, bir de Avrasya tünelini yaptık. Bir de İstanbul’da iki altın bilezik biri şehitler köprüsü biri Fatih Sultan Mehmet. Bir de üçüncü Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nü yaptık. Bu bile bu CHP’lileri rahatsız etti. ‘Adını niye Yavuz Sultan Selim koydunuz?’ (Karadeniz şivesi ile) Ula Fatih Sultan Mehmed’un adının olduğu yere Yavuz Sultan Selim yakışmaz mı?” diye konuştu. “İŞLETENLER ARTINCA TELEFON NUMARAMI DEĞİŞTİRİYORUM” Rizeli bir öğrencinin Cumhurbaşkanı Erdoğan’a şuana kadar cep telefonu numarasını değiştirip değiştirmediği ile ilgili soru üzerine Erdoğan “İşletenlerin sayısı arttığı zaman numarayı mecburen değiştiriyoruz. Artık bakıyor ki bu iş aldı başını gidiyor, hemen özel kalemin ‘Başkanım bunları değiştirmemiz lazım’ diyor. Çünkü telefonlar elden ele dolaştığı gibi birde maalesef işletenlerin sayısı arttıkça bizde tabi değiştirmek durumunda kalıyoruz. Bunun dışında hamdolsun bütün telefon diplomasisini çok dikkatli çok hassas kullanmaya gayret ediyoruz” dedi. ERDOĞAN’IN ADAŞI İLE GÜLÜMSETEN DİYALOĞU Samsunlu olduğunu söyleyen Recep Tayyip Erdoğan isimli Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Siyaset ve Kamu Yönetimi Bölümü öğrencisinin Cumhurbaşkanı Erdoğan ile olan diyaloğu gülümseten anlara neden oldu. Babasının da adının Ahmet olduğunu söylemesi üzerine Erdoğan, adaşına annesinin ismini sordu. Nebahat cevabını alması üzerine “Baba adı Ahmet. Uşağın adı Recep Tayyip soyadı Erdoğan. Annenin adı Nebahat orada ayrıldık” demesi gülüşmelere neden oldu. “HEP DOST KAZANMANIN GAYRETİ İÇERİSİNDE OLDUK” Adaşının “Biliyorsunuz şuanda dünyanın gündemi Rusya ve Ukrayna krizi ile alakalı. Böyle önemli bir meselede Türkiye gerçekten öncü bir devlet gibi her iki devlet arasındaki barış diyalogunu yürütüyor. Bunda önemli olanın lider diplomasınınız olduğunu düşünüyorum. Hatta sizin davetiniz ile birlikte Putin’de yakında ülkemize gelecek. Biz genç kardeşlerinizi sizin dış politika stratejinizi anlatır mısınız?” sorusu üzerine Erdoğan, şunları söyledi: “Dış politika noktasında özellikle bizim hedefimiz daha çok düşman üretmek değil dost kazanmak. Bugüne kadar da biz gerek yakın komşular olarak Rusya ile gerek Ukrayna ile tabi diğer tarafta doğuda İran olsun bunun yanında özellikle Avrupa ülkeleri ile münasebetlerde olsun hep dost kazanmanın gayreti içerisinde olduk. Tabi Rusya ile münasebetler tarihinden bu yana bizim bu dönemimizdeki kadar hakikaten bir dostluk içerisinde yürümedi. Çok daha da önemlisi ticaret hacmi itibariyle de çok ciddi bir ticaret hacmine bu dönemde ulaştık. Bunların içerisinde stratejik ürünlerde bizim Rusya ile münasebetlerimiz iyi bir konuma geldi. Bunların en önemli doğalgaz konusunda şuanda doğalgazla olan ilişkimiz çok çok ileride derecede. Hele yeni attığımız bir adım biliyorsunuz Rusya ile nükleer enerji. Akkuyu Nükleer Enerji Santrali yapılıyor. Bu da Allah nasip ederse önümüzdeki yıl içerisinde belki bu yıla da yetiştirebilirler. 2023’de bu nükleer enerji santralini inşallah yapıp oradan üretime geçilecek. Biz kendileri ile bu arada ikinci bir adımı daha attık. O görüşmeleri yaptık. O da ikinci bir santrale girer miyiz diye. Bunları sayın Putin ile konuştuk. Bu konuda da bunun üzerinde çalışalım belki ikinci bir nükleer enerji santralini yine Rusya ile yapma durumumuz da söz konusu. Bu bir defa bizi nükleer enerji bunun yanında doğalgaz bunlar birbirimize bağlama noktasında çok önemli. Dış siyasetin bana göre en önemli ayağı da bu.” “AMERİKA İLE BİZ TERS YÜZ OLMAK İSTEMİYORUZ ÇÜNKÜ BİRÇOK ALANDA KENDİLERİ İLE ATTIĞIMIZ ADIMLAR VAR” Açıklamalarının devamında S-400 konusuna da değinen Erdoğan, “Diğer taraftan bizim bu S-400 konusu Türkiye ve Rusya arasındaki çok önemli bir adım. S-400 çok önemli bir savunma sistemi. S-400’leri aldığımız andan itibaren zaten bunu biliyorsunuz uluslararası camia ciddi manada rahatsız oldu. Başta Amerika ‘işte almayın, biz size şöyle yaparız, böyle yaparız” dediler. Biz de kusura bakmayın bu karar bizim kararımızdır ve biz bu kararımızı verdik. Rusya ile anlaştık ve NATO noktasında da bu iş herhangi bir olumsuzluk meydana getirmiyor. Çünkü NATO ülkelerinin her biri silahlanmada silahlarını kendi kararını vermek suretiyle alır ve bizde bu kararımızı verdik. Bu şekilde aldık. Tabi Amerika olarak siz bize maalesef parasını verdiğimiz halde vermediğiniz ürünler var bunların içinde en önemlisi de F-35. F-35 ile ilgili biz Amerika’ya 1 milyar 450 milyon dolar ödeme yaptık. Ama bize vermeleri gereken F-35’leri vermediler. Hala oyalıyorlar. Şuanda kendileri Savunma Bakanlığımız bazı görüşmeler yapmak suretiyle bu problemi çözelim diyoruz. Çünkü Amerika ile biz ters yüz olmak istemiyoruz. Çünkü birçok alanda kendileri ile attığımız adımlar var. Bununla ilgili Savunma Bakanlığımız muhatabı ile bu çalışmayı sürdürüyor. Gerekli F-16’ların modernizasyonu veya yeni bazı F-16’lar bize vermek suretiyle bunu da çözmenin gayreti içerisinde olacağız. Tabi bu arada Şubat’ın 3 veya 4’ünde bir Ukrayna ziyaretim olacak. Ukrayna ile yüksek düzeyde stratejik konsey toplantısı için inşallah günübirlik bir Ukrayna’ya gideceğiz. Ardından da sayın Putin’in bize bir ziyareti olacak. Bizim tabi bütün derdimiz Ukrayna ile Rusya arasındaki bu sıkıntının giderilmesi. Bu konuda sürekli konuşulan savaş filan biz Rusya ve Ukrayna arasında böyle bir savaşın olmasını asla arzu etmiyoruz. Bu bölge için hayra alamet bir gelişme değildir. Bir NATO ülkesi olarak ta böyle bir şeyi istemiyoruz, kabullenmiyoruz. NATO Genel Sekreteri Stoltenberg o da zaten açıklamaları ile bizimde önümüzü açmış oluyor. Temennim odur ki inşallah bunu da barış ile çözmüş oluruz” ifadelerini kullandı. Verdiği cevabın ardından Erdoğan, adaşı tarafından birlikte 2002 yılında çekildiği fotoğrafın kendisine gösterilmesi üzerine “4 yaşındaki iken babasının kucağından gelmiş benim kucağıma. Aferin hatıralara iyi sahip çıkıyorsun” diyerek gence teşekkür etti. İSTANBUL'DA YAŞANAN KAR ESARETİ Bir kız öğrencinin “Kar fırtınasının yaşandığı gün balıkçıya giden AK Partili bir belediye başkanı olsaydı tepkiniz ne olurdu?” sorusu üzerine Erdoğan “Şunu çok rahat gönül huzuru ile söyleyebilirim. Bizim bu görevlere getirdiğimiz arkadaşlar böyle bir zamanda kalkıp da bir balıkçı restoranda gidip orada kafayı bulmaz. Zaten biz arkadaşlarımızı seçerken, bu tür görevlere getirirken buralarda seçiciyiz. Onun derdi ne olacak sadece hizmet olacak. Çünkü her zaman konuşmalarımızda benim söylediğim bir şey var. Biz bu milleti efendi olmaya değil hizmetkar olmaya geldik diyoruz. Bırakın sadece karı, karın dışında da meydanda yok. Deprem oluyor depremde neredeyiz arazideyiz. Bingöl depremi oldu gece yarısı arkadaşlarımla beraber Bingöl’deydik. Simav depremi oldu aynı şekilde. Van’da bütün oradaki yıkımlar bitene kadar ilgili arkadaşlarım bakanlarımızla beraber Van’daydık. Bunlar bakıyorsun afetler oldu, bunlar meydanda yok. İstanbul’u sel bastı beyefendi Bodrum’da. Bunlarda hayat böyle devam ediyor. Burada neyi anlatacaksın. Ama Genel Başkanın bunlara yönelik en ufak bir operasyonu yok. Bizim bir defa bu tür insanlarla yürümeyiz. Gereği neyse onu yaparız. Bunlarla ilgili konuşmak bile bize zül geliyor. Ama artık diyoruz ki ya sabır inşallah 2023, 2024’de benim milletim gereğini yapar diyoruz” cevabını verdi. ERDOĞAN “KESİŞME; İYİ Kİ VARSIN EREN” FİLMİNİN MÜZİĞİNİ SESLENDİREN LİSE ÖĞRENCİSİNİ CANLI DİNLEDİ Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Kesişme; İyi ki varsın Eren” filmi ile ilgili Akçaabat Güzel Sanatlar Lisesi Müzik Bölümü öğrencisi Ceren Ece Öksüz’ün kendisine yönelttiği “Nasıl buldunuz?” sorusu üzerine “Şehadetin gerçekleştiği zaman evine geldik. Ziyarette bulunduk. Tabi gerek bütün kardeşleri gerek annesi onların o tablosunu izlediğimizde gerçekten o duyguyu yaşamamak mümkün değildi. Fakat bu filmde hakikaten arkadaşlar güzel hazırlamışlar. İyi bir emek. TRT ile bu işi yaptıkları özellikle de Ferhat Gedik teğmenle beraber Eren rolünü paylaşan yavrumuz bu eseri iyi canlandırdılar. Ferhat Gedik teğmen iyi bir seçim olmuş” ifadelerini kullandı. Soruyu soran lise öğrencisi Ceren Ece Öksüz, filmin müziğini kendisinin seslendirdiğini söylemesi üzerine Erdoğan, şarkıyı söylemesini istedi. Liseli öğrenci kız filmin müziği olan ve yöredeki kadınları imece usulü çalışırken seslendirdikleri “He Yamo” türküsünü seslendirdi. ERDOĞAN’DAN ÖĞRENCİLERE NAR VE PORTAKAL KARIŞIMI TAVSİYESİ Erdoğan, son olarak “Koliva” isimli müzik grubu üyeleri ile sohbet ederek şarkılarını dinledi. Erdoğan, söylenen şarkılarda geçen nar ile ilgili olarak ise öğrencilere “Ben size bir tavsiyede bulunayım. Şu mevsimde nar ile portakalı miks ederek içmenizde fayda var. Biliyorsunuz nar antioksidandır, portakal tamamen C vitaminidir” bilgisini paylaştı.

2 yıl önce

Özel Halk Otobüs Şoförleri, bir yıldır İBB'den ödeme alamadıklarını söyledi: İstanbul'daki Özel Halk Otobüsü sistemi çöktü

Toplantıya katılan Özulaş A.Ş. Başkanı Sedat Şahin, yaptığı konuşmada İBB'ye tepki göstererek, 'Bugün burada toplanma sebebimiz şu, İstanbul'daki Özel Halk Otobüsü sistemi çökmüş durumda, kendisini idare edemez duruma geldi' dedi.

2 yıl önce

İBB, İstanbulkartlara yüzde 92'ye varan oranda zam yaptı

İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin bugünden itibaren uygulamaya koyduğu zamlı tarifeye göre, 13 liradan 25 liraya yükselen Anonim İstanbulkart'ta yüzde 92 artış oldu. Öğrenci, öğretmen ve 60 yaşını dolduranların toplu ulaşımda kullandığı İndirimli İstanbulkart, engellilerin de kullandığı Ücretsiz Kart ile Mavi Kart yüzde 75 zamla 20 liradan 35 liraya yükseldi. Denetim Kartı 40 liradan 50 liraya, Ada Sakini Kartı 20 liradan 35 liraya, kişiye özel tasarımlı İstanbulkart 20 liradan 40 liraya, Personel ve Stajyer Devam Kontrol Sistemi Kartı 26 liradan 35 liraya, Araç Kullanım Belgesi Kartı ise 40 liradan 50 liraya çıkarıldı. Vizeleme ücretine yüzde 160 zam yapılmıştı Öte yandan aralık ayında İndirimli İstanbulkart'ın sadece vizeleme işlem ücretine yüzde160 zam yapılarak, 5 liradan 13 liraya yükseltilmişti. İBB BELBİM Elektronik Para ve Ödeme Hizmetleri AŞ'den yapılan açıklamada, İstanbulkart maliyetlerinin 35 lira seviyelerinde olduğu ifade edilerek, "Yönetimimizce alınan karar doğrultusunda bugün itibarıyla Anonim İstanbulkart fiyatı 25 lira olacak şekilde belirlenmiştir." denildi.

2 yıl önce

İstanbul Valiliği’nden İBB’nin izinsiz yardım kampanyasıyla ilgili yasal işlem

İstanbul Valiliği, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne (İBB) bağlı İstanbul Vakfı tarafından 2 alışveriş merkezine yerleştirilen kiosklarda, dijital yöntemle yardım toplanması faaliyetinin herhangi bir izin alınmadan gerçekleştirildiğinin tespit edildiğini ve yasal işlem başlatıldığını bildirdi. Valilikten yapılan açıklamada, İl Sivil Toplumla İlişkiler Müdürlüğünce, İBB iştiraklerinden İSBAK A.Ş. aracılığıyla geliştirilen ve İstanbul Vakfınca kentteki 2 alışveriş merkezine yerleştirilen kiosklarla dijital yöntemle yardım toplandığının belirlendiği kaydedildi. İBB'nin sosyal medya hesaplarında yapılan paylaşımlarda da yer alan bahse konu yardım toplama faaliyetinin 2860 sayılı Yardım Toplama Kanunu gereğince izne tabi olduğu ancak herhangi bir izin alınmaksızın gerçekleştirildiğinin anlaşıldığı belirtilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi: "Bu nedenle 2860 sayılı Kanunun 6. maddesi 2. fıkrasında yer alan 'İzin alınmadan girişilen yardım toplama faaliyetleri güvenlik kuvvetlerince derhal menedilir ve sorumlular hakkında kovuşturma yapılır' hükmü gereğince başlatılan yasal işlemler devam etmektedir."

2 yıl önce

İstanbul’da Yunanistan Protestosu: “İnsanlık Dondu”

Konsolosluk yakınında bir araya gelen yaklaşık 300 kişi, ellerinde dövizlerle ve ‘Sınırlar Irkçılığa Kapansın, İnsanlığa Açılsın’ yazılı bir pankartla, konsolosluk önüne kadar yürüyerek Yunanistan'ın mültecilere yönelik tutumunu protesto etti. “Bütün dünya yapılan insanlık suçuna sessiz kalıyor” ‘İnsanlık Dondu’ sloganıyla düzenlenen basın açıklaması öncesi konuşan İHH Genel Başkanı Bülent Yıldırım, Yunanistan sınırında mültecilerin insanlık dışı muamelelere maruz bırakıldığını söyledi. Yıldırım “Modern çağda herkesin gözleri önünde insanlar katlediliyor. Hukuk çiğneniyor ve İnsan Hakları Genel Beyannamesi tamamen yok ediliyor. Şu anda Yunanistan bunu tek başına gerçekleştirmiyor. Avrupa'nın ortak kararı ve iradesi, bu geri itmeleri ortaya koyuyor. İnsanların üzerindeki her şeyi gasp ediyorlar ve bunları soğuğa mahkum ediyorlar. Yazın Akdeniz'de, kışın burada. İnsanlar üstleri başları tamamen soyulmuş, mal varlıkları alınmış olarak ölüme terk edildiler ve şu anda da bütün dünya buna sessiz kalıyor. Ben buradan çağrıda bulunuyorum; Avrupa'daki insan hakları örgütlerine, Avrupa'daki bu konuda duyarlı olan herkese, eğer varsa Avrupa Parlamentosu içerisindeki diğer duyarlı milletvekillerine, bu konuda bir an önce harekete geçin ve bu insanlık suçunu işleyen bu zalimane tutuma bir dur deyin” ifadelerini kullandı. https://twitter.com/ihhinsaniyardim/status/1489958706792091653?s=21 “Yunanistan hukuka ve insan haklarına göre hareket etmeli” Özgür-Der Genel Başkan Yardımcısı Kenan Alpay da konuşmasında “Yunanistan, savaştan ve yoksulluktan kaçarak bir biçimde hayatını kurtarmak üzere can havliyle sınırına dayanmış insanlara karşı yüz kızartıcı birtakım şeyleri maalesef reva görmekte. Yunanistan’ın mültecilere karşı barikat kurmayı terk etmesini teklif ediyoruz. Bu sürdürülebilir bir politika değildir. İnsanların boğulduğu, donarak öldüğü bir ülkede, sirtaki yaparak hayatınızı devam ettiremezsiniz. Eğer mülteciler için yaşamı haram etmeye kalkışıyorsanız, dünyada ne barışa ne de huzura asla yer olmayacaktır. Bu sebeple Yunanistan’ı içinde bulunduğu bu vahşeti terk etmeye, insan haklarına ve hukuka riayet etmeye davet ediyoruz” diye konuştu. “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuracağız” Uluslararası Mülteci Hakları Derneği (UMHD) Genel Başkanı Av. Abdullah Demir de katılımcı STK’lar adına yaptığı basın açıklamasında, Yunanistan aleyhinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuracaklarını ifade etti. Demir “Uluslararası hukuk kurumları Avrupalının refahının riske girmeye başladığı yerden sonrası için çalışmıyor. Yunanistan’ın, denizde boğulmaları için çocukların, kadınların bulunduğu botları tüm dünyanın gözleri önünde mızraklarla batırmaya çalışmasındaki, sınırları kapatıp insanları aç ve çıplak bir şekilde soğuktan donarak ölmeye mahkûm etmesindeki cesareti ve özgüveni buradan geliyor. Biz susmayacağız. Vicdanı körelmiş, merhametini yitirmiş kimseler gibi gözlerimizi çevirmeyeceğiz. Avrupa’nın süslü insan hakları, hukuk yalanlarını yüzlerine çarpacağız. Bu kapsamda yapılan bu işlemlere ilişkin Yunanistan aleyhinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuracağız” diye konuştu.

2 yıl önce

İstanbulluların can güvenliği kalmadı! İmamoğlu’nun ‘arkadaş torpili’ yüzünden İETT’nin kazasız günü yok…

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun arkadaşının firması tarafından bakım ve onarım işleri yapılan İETT otobüslerinin arıza ve karıştığı kazalar artık alışılmış bir durum haline geldi. Ancak son günlerde yaşanan kazalar, İETT otobüslerinin İstanbulluların can güvenliği için tehlike haline gelmeye başladığı iddialarına sebep oldu. İETT DÖKÜLÜYOR İstanbul Büyükşehir Belediyesi yönetimi, CHP İstanbul Milletvekili Özgür Karabat‘ın mali müşavirliğini yaptığı Ulaşım İç ve Dış Ticaret A.Ş’ye 14 ihale ile İETT araçlarının bakım, onarım ve işletmesini verdi. Şirket İBB’den 14 ihaleyle 1 milyar 233 milyon 664 bin 941 TL’lik kazanç elde etti. Ancak otobüslere gereken bakım ve tamirat işlemleri yapılmadı. Her gün onlarca toplu taşıma aracı arızalanarak yolda kaldı. BAŞAKŞEHİR’DE İKİ İETT OTOBÜSÜ ÇARPIŞTI Sabah saatlerinde İstanbul Başakşehir’de 2 İETT otobüsünün çarpıştığı kazada ilk belirlemelere göre 6 kişi yaralandı. https://www.youtube.com/watch?v=71XTlwh5zYM&feature=youtu.be Yaralılar olay yerine sevk edilen ambulanslarla hastaneye kaldırıldı.

2 yıl önce

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı: Derya Büyükuncu hakkında yakalama kararı çıkartılmıştır

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın koronavirüse yakalanması nedeniyle yaptığı paylaşımların ardından hakkında soruşturma başlatılan eski milli sporcu Derya Büyükuncu hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı açıklama yaptı.  Türkiye Yüzme Federasyonu Disiplin Kurulu tarafından eski milli yüzücü Derya Büyükuncu’ya ‘daimi hak mahrumiyeti cezası’ verilmişti. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan açıklamada, "Sayın Cumhurbaşkanımızın rahatsızlığı ile ilgili suç teşkil eden paylaşımlara yönelik resen başlatılan soruşturma kapsamında, Derya Büyükuncu hakkında yakalama kararı çıkartılmıştır." ifadeleri kullanıldı.

1 2 ... 31 32 33 34 35 36 37 ... 104 105