18 Mayıs Cumartesi 2024
2 yıl önce

Millet İttifakı'nda yeni bir kriz daha patlak verdi: Kendi elimizle İYİ Parti'yi güçlendiriyoruz

CHP Balıkesir Milletvekili Fikret Şahin, İYİ Parti'nin ittifakta güçlenen taraf olduğunu, kendi partilerinin ise yerinde saydığını ifade etti. Sabah'ta yer alan habere göre CHP, İYİ Parti ve HDP'nin oluşturduğu Millet İttifakı'nda yaşanan huzursuzluk su yüzüne çıkmaya başladı. Liderlerin tüm açıklamalarına rağmen CHP'nin İYİ Parti'den rahatsız olduğu, bizzat CHP Balıkesir Milletvekili Fikret Şahin tarafından dile getirildi. CHP Balıkesir Milletvekili Fikret Şahin, CHP Genel Başkan Yardımcıları Oğuz Kaan Salıcı ve Ahmet Akın ile 20 ilçe başkanının da katıldığı toplantıda, ittifak ortağı İYİ Parti ile ilgili şok açıklamalarda bulundu. İYİ Parti'nin her geçen gün güçlendiğini ancak kendi partisinin yerinde saydığını vurgulayan CHP'li vekil şunları söyledi: "Kendi elimizle İYİ Parti'yi güçlendiriyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi'nin oy oranı standart, İYİ Parti ise durmadan oy kazanıyor ve artışta. İYİ Parti bizim rakibimizdir" Tartışma yaratan sözlerin ardından partililerin ikazlarına kulak asmayan Fikret Şahin, "Ne yapayım dışarı ses gidiyorsa, konuşmayalım mı?" ifadelerini kullandı. İYİ PARTİ VE CHP'LİLER SIK SIK KARŞI KARŞIYA GELİYOR Millet İttifakı'nın iki üyesi İYİ Parti ve CHP, teşkilatlar ve belediylerin yanı sıra vekillerin de açıklamaları ile sık sık karşı karşıya geliyor. İki taraftan da sert açıklamalar gelirken, genel başkanlar talimatları ile gerginlikleri önlemeye çalışıyor. İYİ Parti ile CHP arasında HDP'nin ittifaktaki yeri üzerinden de anlaşmazlıklar sık sık gündeme geliyor.

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Bunlar PKK ile ittifak halinde

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Antalya İl Teşkilatı toplantısında konuştu. Erdoğan'ın açıklamalarından satır başlıkları şöyle: Salgında aşılama çalışmaları son süratle devam ediyor. Turizm sektörümüz bakımından kritik öneme sahip ülkeler yavaş yavaş seyahat kısıtlamalarını esnetmeye başladı. Salı günü itibarıyla Rusya yasakları kaldırıyor. Rusya'dan da turistler Antalyamıza akmaya başlayacak. İngiltere'de biraz sıkıntı var ama Boris Johnson ile görüşmemi yaptım. İnşallah orası da kısıtlamaları kaldıracak. Hedefimiz 2019'daki 52 milyon turist sayısını yeniden yakalayıp ardından 70 milyon turist sayısına yürümek. Antalya'da hükümet yatırımları konusunda en küçük gerileme söz konusu değil ama yerel yönetimde durum iç açıcı değil. Antalya'da da milletimize karşı sorumluluğumuzu yerine getireceğiz. Milletimizin kalbinde ne olduğunu biliyoruz. Biz bir davayız. Bu davanın mensubu olanlar birbirinin aleyhinde konuşamaz. Bırakın gidenler gitsin. BUNLAR PKK İLE İTTİFAK HALİNDE Bugünün değil yarının partisiyiz. Muhalefet partilerinden hiçbirinin eser ve hizmet siyasetine örnek oluşturabilecek vizyonu olmadığını anlatmalıyız. Eşek ölür kalır semeri insan ölür kalır eseri. Bunlar PKK ile ittifak halinde. Dağdaki teröristlerle birlikte olanlara benim milletimin yol vermesi mümkün değil. HEDEF TÜRKİYE'YDİ Gezi'de mesele ağaç değildi. 17/25 Aralık'ta mesele hukuk değildi, 15 Temmuz'da mesele Türkiye'ye sahip çıkmak değildi. Hedef Türk milletinin istiklalinin kazanımları ve kazanacaklarıydı. Yeni nesillere emanet ettiğimiz medeniyet uyanışıydı. Milletim bu oyunu gördü. HDP BİNASINDAKİ SİLAHLI SALDIRI İzmir'deki provokotif saldırıyı en şiddetli şekilde kınıyoruz. Failin önünde ve arkasındaki tüm ilişkiler ortaya çıkartılacak, en ağır cezayı alacak. Z KUŞAĞINA SESLENDİ Z kuşağı 20 yıl önce bu ülkede neler olduğunu biliyor muydu? İzmir otoyolunu Bay kemal bilmiyor gençler nereden bilsin?

2 yıl önce

Can Ataklı'dan "Artı1 TV" iddiası! 40 milyon lira hangi CHP'linin cebine gitti?

Sözcü yazarı Yılmaz Özdil, Artı1 TV'yi kimin kurduğunu sorup, “Dürüst ve güvenilir(!) gazeteciler niye bundan bahsetmiyor” diye sorunca Uğur Dündar çıldırmış, 'Karşıma çıkma, fena yaparım' diye konuşmuştu. Şimdi de Can Ataklı Artı1 TV için CHP'den toplanan 40 milyon liranın başka bir CHP'li tarafından buharlaştırıldığını ileri sürdü.

2 yıl önce

Tuğçe Tatari arkadaşı Ahmet Şık’ı ifşa etti! ‘SBK’nın yalısına gitti…’

İşte Tuğçe Tatari'nin o yazısı: “Bu yazıyı yazmakla yazmamak arasında çok gidip geldim. Sevdiğim birini kayırmak istedim. Sonra bir türlü rahat edemedim. Rezilliği tümden ortaya dökülmüşler takımının "Bizi eleştirmek kolay tabii" dediğini duyar gibi geçti günler. Derken daha ilk hamleyi sindirememiştim ki ikincisi geldi. Maalesef benim için de bu yazıyı yazmak farz oldu. Öncelikle şunu söylemeliyim, Ahmet Şık arkadaşımdır ve sevdiğim bir insandır. Bunun da ötesinde duruşunu, cesaretini beğendiğim biridir. Ondandır ki sıklıkla kendimi Ahmet Şık'a destek verirken bulurum. Sadece kendisini değil karısını, kızını, köpeğini, eşini dostunu da severim. Yalan yok… Farkındasınız, biliyorsunuz, hâlâ utanmadan birbirinin yüzüne bakabilecek çok az insanız. Bir avuç! Belki de bundandır, geçen hafta yaşananlardan sonra kendimi daha da yara almış hissettim… Belki de bundandır, bir süre ne yapacağımı, ne düşünmem gerektiğini bilemedim. Veyis Ateş diye bir adam varmış falan filan, biliyorsunuz işte yaşananları. Ahmet Şık bu adamın Sezgin Baran Korkmaz'dan para istediği görüşmenin ses kaydını yayınlamış. Buna sinirlenen Veyis Ateş bizim arkadaşımız, yoldaşımız, sevdiğimiz kardeşimiz Ahmet Şık için Süleyman Soylu'yla ilişki kurmak istediği ve bunun için de kendi kapısını çaldığı yönünde bazı iddialarda bulunmuş. Okuduğum an tereddütsüz "yalan bunlar" dedim. "Ahmet bu adamı tanımıyordur bile" dedim. Üstelik "Kim bilir kaç yıldır Habertürk ekranlarında yasaklı olan Ahmet'in, bu adamla ne gibi bir ilişkisi olabilir" dedim. Veyis Ateş denen bu profille… Süleyman Soylu'yla filan Ahmet Şık, olacak iş mi Allah aşkınıza… Çok kısa bir süre içinde Ahmet iddialara yanıt verdi. Veyis'le 10 yıldır tanıştığı, Süleyman Soylu'yla röportaj yapmak için ondan aracı olmasını istediği, röportaj kabul edilmeyince de hakkında yazdığı kulise dayalı yazıyı okuyup yanlışsa uyarması yönünde ricacı olduğunu anlatan bir açıklama. Sonra tonla "siz şöyle düşüksünüz biz böyle yüksek" minvalinde sözler. Beynimden vurulmuşa döndüm. Bizim Ahmet Şık'tan söz ediyoruz. Dönüp dönüp okudum açıklama metnini. Üstelik bu olay olduğunda Ahmet öncelikle bir milletvekili. Seçimlerde HDP'den aday olmuş, sevenleri, inananları tarafından desteklenmiş ve seçilmiş bir milletvekili. Yazılar da yazıyor evet ama bir muhabir değil, bir köşe yazarı değil. Hatta bana göre artık siyasi kariyer başlayınca aktif gazetecilik de olamayacağından, gazeteci de değil. Eski bir gazeteci. Yeni bir siyasetçi. HDP'den seçilmiş, sonra oradan istifa ederek bir süre bağımsız kalmış, ardından TİP'e geçmiş bir milletvekili. Ve yazdığı yazıyı Süleyman Soylu'ya onaylatmak istiyor. Vay be, işe bak sen! Şimdi burada bir parantez açmam şart, mevzu bir başka gazeteci olsa belki bu konuyu konuşmak bile saçma olurdu. Sonuçta gazeteci dediğin herkesle görüşebilir, herkesle temasta olabilir, haber kaynaklarıyla açıklamayacağı ilişkileri de olabilir, ayrıca yazısının sadece bir bölümüyle alakalı teyit almak da isteyebilir, kabul. Ama Ahmet Şık gibi, duruşunu, yaşamının önüne koyduğunun her fırsatta altını çizen, politik görüşü için birçok yaşamsal konforundan vazgeçebilen, politik bilinci son derece yüksek, 'devlet' olgusunu bugünüyle değil dünüyle de değerlendirebilen, eylemlerin, sokakların, sol camianın göz bebeği birinden söz ediyoruz. Ve artık gazeteci olmayan, siyasetçi olan, üstelik önce HDP'de, halen TİP'te siyaset yapmakta olan birinden söz ediyoruz. Memlekette safların çok keskinleştiği, taraflar arasında uçurumlar olduğu, her an siyaseten yeni ve daha da korkunç gelişmeler yaşanan bu ortamda bırakınız o Veyis denen tiplerle bir ilişki içinde olmayı, tanış olmanın bile Ahmet'e yakışmayacağını düşünen biriyim. Daha iki hafta önce 'katil devlet' dediği için hedef gösterilen, gösteren kişinin geçmiş örneklerinden yüreğimizi ağzımıza getiren, "Aman Ahmet canım Ahmet" dedirten, bizim Ahmet'ten söz ediyoruz! Şimdi siz bana diyorsunuz ki yazısındaki bilgileri teyit etmek için Süleyman Soylu'ya göndermiş, onay gelince yazı yayımlanmış. Bir dakika arkadaşlar. Bu bana gerçekten fazla gelir! Ama maalesef konu bu kadarla da kalmadı. Daha hazmetmeye çalışırken Sezgin Baran Korkmaz'ı nereden tanıdığını anlattığı bir yayına denk geldim. Yanlış duyduğumu düşündüm. Biraz öne aldım yayını, sesini açtım "İşte ben de o ünlü yalıya gittim. Beni aradı çağırdı, ben de zaten seni merak ediyordum dedim ve gittim" gibi bazı sözleri duydum ve hızla kapattım. Arşive baktım, Ahmet Şık bu görüşmeyi yazmış mı, ben kaçırmış olabilirim diye düşündüm. Evet Ahmet Şık bir Sezgin Baran Korkmaz yazısı yazmış. Ama yazının içeriğinde 'evde yapılan görüşme' ve o görüşmede sorulan sorulara alınan yanıtlara dair bir bölüm yok. Yazı T24'te ocak ayında yayımlanmış, Sezgin Baran Korkmaz aralık ayında kaçmış. Ahmet Şık evine ne zaman gitmiş bilmiyoruz. Henüz memleketin bu derece konusu değilken evet Ahmet Şık etraflı bir yazı yazmış… Bugünlerde 'bu tip' adamlarla yan yana gelmiş birçok gazeteci arkadaşımız gündem oluyor bir bir. "Yahu bir ben mi kalmışım bunları tanımayan" diyecek kadar kalabalıklar. Ama hiçbiri bir Ahmet Şık değil! Hiçbirinin bende yarattığı his de bu değil. Şoktayım, beni itin, dürtün, bir şeyler yapın! Yanlış anlamışsın o olaylar öyle değil, deyin. Sağıma soluma bakıyorum, sosyal medyama bakıyorum, yaşamımın ciddi bir bölümü Ahmet'le dayanışarak geçirmişim. Yanlış anlaşılmasın, en ufak bir pişmanlığım yok. Ayağına taş değmesin tabii; yine hakkı yensin, yine koşarım şüphe etmem. Belki de sırf o yüzden hak ediyorum özeleştiri talep etmeyi. Çok normalmiş gibi, hayatın olağan akışında Ahmet Şık'ın bir an bile olsa Veyis Ateş'le yakın olmasının, Süleyman Soylu'ya yazı teyit ettirmesinin, Sezgin Baran Korkmaz'ın evine gitmesinin yeri varmış gibi anlattığı anılarını değil de gerçek bir özeleştiri verdiğini duymak İstiyorum. Tıpkı bizi hayal kırıklığına uğrattığını düşündüğümüz siyasetçilerden beklediğimiz gibi. Tıpkı siyaseten yapılmış yanlışlar ve hatalı adımlardan sonra olması gerektiği gibi… HDP'den seçilmiş… Şimdinin Türkiye İşçi Partili milletvekili… Sol tandanslı eski bir gazeteci, hak insanı, adalet savaşçısı, aktivist, cesaret ve dürüstlük timsali olarak Ahmet Şık'ın kendisini seven, inanan ve hatta belki hayran olan yüzlerce insana özeleştirisini verdiğini görmek istiyorum… Bu insanlardan biri de benim pek tabii. O yüzden de bu yazıyı kendimce çok büyük bir risk alarak yazdığımı itiraf etmek istiyorum. O da sevdiğim bir arkadaşı kaybetme riski. Eleştiri zor kabul edilir, hele de çoğunlukla övgü duyuyorsan. Ahmet'le de ilk defa böyle bir pozisyonda karşı karşıya kaldık. Nasıl bir tavır takınacağını da inanın bilmiyorum. Belki gerçekten özeleştirisini verecek… Belki darılacak… Belki kızacak… Ama fark etmez… 'Politik kankacılık' etiketini kendime yakıştırmadığım için bu gelişmeleri görmezden gelemezdim. Dediğim gibi dargınlığı da göze alarak girdim bu işe. Biz kendimizi önce vicdanımız, sonra doğrularımızla tartmaya eğitmişiz. Kimse ses etmese de biz kendimizi bunu yapmaya mecbur hissederiz. Aksi haksızlık olur. Aksi aldatmaca olur. Aksi sadece sevmediğin, sadece ters düştüğün, sadece herkesin bildiği isimleri eleştirmek, senden olanı koruyup kollamak olur. Ve ben Ahmet Şık'ın da bu davranışa layık olduğunu düşünmüyorum. Aksine politik bilinci yüksek insanlar eleştiriyle büyür, perspektif genişletir. İdeolojik olarak oluşumunu tamamlayanlar için özeleştiri yaşamsal devamlılık niteliğindedir. Çünkü hatasız yaşam olmaz. O yüzden de ben Ahmet Şık'tan bulunduğu pozisyon, temsil ettiği insanlar, her dem yanında olan bizleri unutup kurduğu bu ilişkilerle alakalı bir özeleştiri vermeye davet ediyorum. Ahmet Şık'ın özeleştiri verdiğini görmek de yanılmadığımın, yanılmadığımızın bir nişanı olsun istiyorum…”

2 yıl önce

“Sedat Peker, ‘Cumhur İttifakını dağıtmak, AK Parti’yi parçalamak’ isteyen derin ABD’nin piyonu olarak ‘özel görev’ yapıyor”

Korkmaz’ın “Enseye Tokat” derin ilişkiler nereden koşuyor?” başlıklı yazısı şöyle; Kara Para aklamakla suçlanan Sezgin Baran Korkmaz’ın, Grandfather (Dede) diye andığı derin ismin CIA eski başkanlarından James Woolsey olduğu öne sürülüyor. SBK’nın Woolsey ile bağlantısı mı; sadece şu elini omzuna atmış, samimi fotoğraftan ibaret değil! Demokratların Başkanı Bill Clinton’ın döneminde CIA Başkanlığı yapan Mister Woolsey, Cumhuriyetçi Başkan Trump’ın 2016’daki seçim kampanyasında ise “Üst Düzey Danışman” sıfatıyla yer almıştı. * Woolsey, Washington Yakın Doğu Araştırmaları Enstitüsü’nün (WINEP) danışmanları arasındadır. WINEP, ABD ile tandemi İsrail’in Ortadoğu’daki girişimlerine, operasyonlarına fikri ve siyasi taban oluşturmak amacıyla kurulmuştur. “İslam düşmanlığı” ile öne çıkmış bir kuruluştur. FETÖ’cü kaçaklardan ve de CIA’in pek kullanışlı elemanı Emre Uslu pardon Uslanmaz’ın ilk işvereni WINEP’tir… Emre ajanı, ilk stajını orada yapmıştı. CIA’in Emre’si, Twitter’de kendisine Türkiye’ye dönüş tarihini soranlara “Temmuz 2016’da” diyordu! -Ta, 14 Eylül 2015’te! 15 TEMMUZ’DAN ÖNCE NEREDEYDİ? Eski CIA Başkanı Woolsey, 15 Temmuz’daki darbe kalkışmasının ardından CNN’e konuşmuş; teşebbüsü “Taktik başarısızlık” olarak nitelendirmişti. O yayında, pek enteresan bir detayı izleyicilerle paylaşan Woolsey, “2015’in altı ayını Türkiye’de geçirdiğini” söylemişti! CIA’in eski Başkanı, FETÖ Cuntasının darbeye hazırlandığı bir dönemde Türkiye’de ne yapmıştı, ne haltlar karıştırmıştı, acaba? Bu sütunda 22 Ağustos 2018’de yayınlanan “Ver Narkozu” başlıklı yazımızda; işte bu sorunun cevabı üzerinde türünden ikinci bir suali şöyle sormuştuk: “Woolsey, örneğin Papaz maskeli CIA ajanı Brunson ile bir araya gelmiş midir?” AYNEN, CON VAYNEN 15 Temmuz’da işin içinde yani sahada olduğunu defalarca vurguladığımız Brunson, 12 Ekim 2018’de tahliye edildi ve apar topar ABD’ye döndü. Bir an için; o güne “Rahip Brunson’ın Serbest Bırakıldığı” haberinin televizyonların Son Dakika’sı olarak geçtiği ana gidelim… Sözde Papazın Avukatı, ekranlarda açıklama yaparken, hemen arkasında siyah gözlüklü bir kişi Brunson’ın serbest kalmasından pek memnun bir vaziyette görülüyor. O dönemde Türkiye’de bilinmediği için kimsenin dikkatini çekmemiş olan bu şahıs; SBK’dan başkası değildi! -Orada ne arıyordu? Oynatalım… Brunson’ın serbest bırakılmasından kısa bir süre önce yani 2018’in Eylül’ünde Türkiye’ye gelen ABD heyeti, SBK’nın uçağıyla seyahat etmişlerdi. Önce İstanbul’a indiler; 18 Eylül’de ise İzmir’de ev hapsindeki Brunson’ı ziyaret ettiler. (CIA Ajanı Brunson 25 Temmuz 2018’de tutuklu bulunduğu cezaevinden ev hapsine alınmıştı.) O derin heyette, kimler mi vardı? CIA eski başkanlarından James Woolsey… Dönemin ABD Başkanı Trump’ın en büyük para bağışçılarından iş insanı Tommy Hicks… Katolik keşiş James McCurry… Ajan Brunson’ın serbest bırakılması için devrede idiler! Heyete Türkiye’de eşlik eden SBK mendeburu, “Enseye Tokat” kıvamındaki dostu James Woolsey’i Bodrum’da da ağırlamıştı. * Brunson’ın serbest bırakılmasından iki gün sonra (14 Ekim 2018) Takvim’de “İşte Krizi Çözen Adam” başlıklı bir haber çıkmıştı. CIA eski başkanından bahsedilmeyen haberde, şu satırlar yazılıydı: “Adı Tommy Hicks: Hem Bush’la hem Trump ile çalıştı. Günlerce Türkiye’de kaldı… Özel bir jetle İzmir’e geçip planını Brunson’a anlattı. Tahliye edilince, onu uçağa bindirip ülkesine dönmesini sağladı.” * Ajan Brunson Beyaz Saray’da Trump tarafından kabul edildiğinde, Tommy Hicks de oradaydı… ABD’de yeni kurulan “Türk Demokrasi Projesi!” adlı malum derneğe üye yazılan (Dönemin Ulusal Güvenlik Danışmanı) Posbıyık John Bolton da orada sırıtanlar arasındaydı. Vaktiyle, bu sütunda “Papaz maskeli CIA ajanı Brunson’ın serbest bırakılmasının “vahim bir yanlış olduğunu” yazdığımızı hatırlatalım ve ekleyelim… CIA tarafından BAE’de sahneye çıkarılan Sedat Bin Zayed; Suç Örgütü elebaşı Mister Sedat Peker tarafından gündeme getirilen de eski CIA Başkanına kankalık yapan SBK’dır! Kullanışlı Sedat “Cumhur İttifakını dağıtmak, AK Parti’yi parçalamak, İktidarı devirmek” isteyen Derin ABD’nin piyonu olarak “özel görev” yapıyor! SİNSİ DEZENFORMASYON “SBK’ya ABD Kapısını Açan Adam” olarak tarif edilen iş insanı Ekim Alptekin için, mütemadiyen “Fetullah’ın derdest edilip Türkiye’ye getirilmesi için temaslarda bulundu” deniliyor. Bu minvalde Trump’ın ilk Ulusal Güvenlik Danışmanı Flynn ile buluştuğu da ekleniyor. Bu lakırdının başlangıcı, New York Times’ın 20 Eylül 2016 tarihli haberine dayanıyor. Güya Alptekin, Woolsey ve SBK, Gülen için Türkiye lehine devreye girmişler! Bütün bunlar, akla yatmıyor: Kafaları karıştırmak içindir. Dezenformasyon kabilindendir!

2 yıl önce

Millet İttifakı'nda adaylık krizi! Kılıçdaroğlu çok kızdı...

Türkiye'de, 2023 yılında yapılması planlanan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin çalışmaları şimdiden başladı. AK Parti ve MHP'nin oluşturduğu Cumhur İttifakı'nda yine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın adaylığı açıklanırken, Millet İtifakı'nda belirsizlik devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu, partisinin Cumhurbaşkanı adayının Kemal Kılıçdaroğlu olduğunu söylemesi Millet İttifakı'nda gerilime neden oldu. olduğunu belirtip ittifak ortağı CHP'nin kendilerinden habersiz böyle bir karar almasına tepki gösterdi. Kuşoğlu'nun iddiaları sonrası uzun süre sessizliğini koruyan CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, tepkiler sonrası açıklama yapmak zorunda kaldı. Emin Çölaşan'ı arayıp Kuşoğlu'nun adaylık ile ilgili açıklamasının yanlış olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, şu ifadeleri kullandı; ÜZÜLEREK HABERİM OLDU “Sayın Kuşoğlu zamansız bir açıklama yapmış, üzülerek haberim oldu… Biz cumhurbaşkanlığı seçimine Millet İttifakı olarak diğer partilerle birlikte gireceğiz… İTTİFAKA DANIŞMADAN KARAR ALMAK YANLIŞ Onlara danışmadan, onların onayı alınmadan, birlikte karar verilmeden, şu veya bu kişinin aday olacağını açıklaması yanlış oldu. Siyasi ortamı ve Millet İttifakı'nı dikkate almadan acele söylenmiş sözlerdir”

2 yıl önce

Devlet Bahçeli: Cumhur İttifakı, sipariş üzerine kurulmadı

İşte Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkanlar: 12 Temmuz 2021 pazartesi günü yani dün partimizin MYK ile Merkez Disiplin Kurulu'nun ortak toplantısını gerçekleştirdi. İç ve dış gelişmeleri tüm boyutlarıyla ele aldık. MHP sahadadır, kalptedir, milli kaderin taşıyıcı siyaset omurgasıdır. Biz çıkarlarımızın değil, ülkülerimizin peşindeyiz. Biz yalanın değil hakikatin izindeyiz. Halkın yanındayız, helalin safındayız. Bizim anlayışıma göre siyaset bir meftuniyet olmasının yanı sıra insana hizmetin, hürmet göstermenin cümlesidir. Bu cümleden mahrum olanların siyaseti kötüdür, kötürümdür, köhnedir. Siyasetin doğru olması kadar zamanlamanın da doğru olması lazımdır. MHP bugüne kadar siyasette zamanlama yanlışına düşmemiştir. "CUMHUR İTTİFAKI DÜNDEN DAHA GÜÇLÜ ŞEKİLDE AYAKTADIR" Bu itibarla ara rejim özlemi duyanlar, demokrasiye silah çekenler bize yabancı ve uzaktır. Karanlık lobilerin telkinlerine kapımız sürgülüdür. Cumhur İttifakı'nı hedef alan alçak kampanyalara tamamiyle kulağımız kapalıdır. Cumhur İttifakı dünden daha güçlü bir şekilde ayaktadır, varlık ve birliğini kararlılıkla muhafaza etmektedir. Cumhur İttifakı Türk milletinin duruşudur. Bu duruş ipotekli bir duruş değildir, bastığımız yer sağlamdır. Akıllarınca ittifakımızda çatlak arayanlar, her konuyu çarpıtanlar nal toplamaya devam edecektir. Cumhur İttifakı sipariş üzerine kurulmadı. Ahlaken bunalım geçirenler bu milli ve tarihi tutumu hayatta algılayamaz. Bizi hiç kimse yular takıp sürükleyemez. Bizi hiç kimse esaret altına alıp köle muamelesi yapamaz. 15 TEMMUZ DARBE GİRİŞİMİ 15 Temmuz inancın, işgale karşı kahramanca direnişidir. 15 Temmuz, demokrasi ve milli birlik günüdür. Bu gün Türkiye için aynı zamanda bir dönüm noktasıdır. 15 Temmuz, FETÖ kalkışmasına karışan kim varsa, kim ortak olmuşsa, ismi mevki ne olursa olsun Türk askeri değildir, asla da olmamıştır. Türk askeri onur sahibidir. Bir terörist, Türkiye düşmanlığı konusunda eğitilmiş, maklube yiyerek açılan karanlık meskenlere örgütlenerek vatana ihanete dokunmuşlardır. Kardeşçe yaşayacağız, birbirimize saygı duyup hoşgörü ve dayanışmayı her daim vaiz tutacağız. 15 Temmuz hain teşebbüsünün dış bağlantıları konusunda söylentiler aslında malumun ilanıdır. Bu darbe mekaniğinin arkasında Türkiye'ye kin ve nefret besleyen odakların olduğu tartışma getirmeyen bir gerçektir. "ABD, GÜLEN'İ DERHAL İADE ETMELİDİR" 15 Temmuz'un sis bulutu henüz dağılmamıştır. Fetullah Gülen de Türkiye'ye getirilmelidir, başka çözüm yoktur. ABD, Fetullah Gülen'i derhal Türkiye'ye iade etmek zorundadır. İP Başkanı, FETÖ'cüleri kastederek 'Bütün ağababaları uçup gitti, ne kadar gariban varsa içerde' demiştir. Gariban dediği, soruları çalan hırsızlardır, kalemini ve vicdanını satan savcı ve hakimlerdir. İçeridekiler gariban değil casusdur, haindir, katildir. CHP yönetimine göre 15 Temmuz tiyatrodur, masaldır. CHP emperyalizmin dolmuşuna binmiş, melanet yolculuğuna çoktan çıkmıştır. KILIÇDAROĞLU'NA TEPKİ Kılıçdaroğlu, yalan ve iftira kampanyasına her gün yenisini eklemektedir. Biz onu dinlerken utanıyoruz ama o konuşurken utanmıyor. Kılıçdaroğlu demiş ki "Bahçeli bütün bürokratik kadrolarını devlete yerleştiriyor" Öncelikle şunu söylemek isterim ki milliyetçi ülkücü hareketin mensupları Türkiye'nin zencileri, dışlanmış vatandaşlar değildir. Bu ülkeye hizmet eden kardeşlerimizin hakkının savunmak bizim için haysiyet nedenidir.  Biz ölsek ne çıkar yeter ki devlet yaşasın. Cennet vatanımız sonsuza kadar var olsun dedik. Ey Kılıçdaroğlu sana sesleniyorum; iddialarınla ilgili bir bildiğin varsa açıklamıyorsan namerdin ağababasısın. En küçük bilgi ve belgen varsa açıklamıyorsan müfterinin en önde gidenisin. Biz hesabi davranmayız, biliyoruz ki kim nasıl bakıyorsa öyle görür. Biz bakınca vatan görüyoruz. Sayın Kılıçdaroğlu sen bakınca acaba ne görüyorsun? Büyük Kürdistan'ı mı? Unutma ki baktığın yer aynı zamanda bittiğin yer olacaktır. CHP'li bir sanatçı ve siyasetçi 'Kimse benim ağzıma FETÖ gibi tabirleri takamaz' demiştir. Bu kişinin bir tek Kemal Kılıçdaroğlu'na laf etmediğini hepimizin yalın şekilde gördüğü bir gerçektir. Önemli olan kimin ne söylediği değil, kimler tarafından konuşturulduğudur. Tesadüfe bakın ki aralarında Zülfü Livaneli'nin de bulunduğu büyük demokrasi konferansı toplanmıştır. Her tarafından içi boşaltılmış, bir demokrasi kuşatması altındayız. NATO'nun 2030 vizyon belgesine yapılan atıf kapsamında ittifakın siyasi boyutunun önümüzdeki süreçte güçlendirileceği kararını ifade etmiştim. Bu süreçlerin ardından yapılan açıklamaların hepsi tek merkezden kaleme alınmış gibidir ve hedef ülke Türkiye'dir.  "SEROK AHMET FİTNEYİ BIRAKSIN" Hiç kimse niyet okuyuculuğu yapmasın. Serok Ahmet fitneyi bıraksın. Onun Serok'luğu bölücülüğün umududur. Serok Ahmet, zillet çamurunun içinde çırpınmaktadır. Erken seçim dayatması yalnızca CHP'nin yalnızca İP'in yalnızca HDP'nin talebi değildir. Aziz milletim, şu gerçeklerin özellikle anlaşılmasını rica ediyorum: Oyun içinde oyun vardır. Demokrasi paravanı altında Türkiye'nin sırtını yere getirme stratejisi kontrollü şekilde yapılmaktadır. "BAL GİBİ CHP, HDP, İP ORTAKTIR" Hani ittifak yoktu? Bal gibi buz gibi CHP, HDP, İP ortaktır. Kimin cumhurbaşkanı adayı olacağı konusu da aralarında ihtilaf yaratmıştır. Zillet ittifakına tavsiyem kimin aday olacağını öğrenmek istiyorlarsa ajanslarına sorsunlar, cevap alamazlarsa Biden'a sorsunlar. Hiçbir ülke bize demokrasi dersi verecek kadar sicili temiz değildir. Bileğimizi bükemeyeceklerdir. Türk milletini yenemeyeceklerdir. Büyük Kürdistan ve Büyük İsrail hedeflerinin gerçekleşmesini ümit edenler muhakkak kaybedeceklerdir. Cumhur İttifakı geleceğe yürürken ayak bağı olanlar demokratik yolla kenara itilecektir. Bu milletin yürüyüşünü durduramazlar. Cumhur İttifakı güvencedir. SEÇİM MESAJI: BAHANE İSTEMİYORUM, YILGINLIK İSTEMİYORUM Siyasette ara olmadığını sizler gayet iyi bilmektesiniz. Hepinizden beklentim seçim bölgelerinde her insanımıza ulaşmanızdır. Her eli tutunuz, her haneye giriniz. Bahane istemiyorum, yılgınlık istemiyorum. Seçimler 2023 yılının haziran ayında yapılacaktır. Yaygara koparanları muhatap dahi almayın. MHP'yi küçümseyip oy oranlarının düştüğünü söyleyenlere hanyayı da Konya'yı da gösterelim.

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Cumhur İttifakı olarak bizden başka derdi millet, devlet, evlatlarına büyük ve güçlü bir Türkiye bırakmak olan başka bir siyasi kadro yoktur

İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamasından satırbaşları: Bir kaç gün daha devam edeceği anlaşılan Meclis çalışmalarında başarılar diliyorum. Meclisimiz bugüne kadar 188 kanun teklifini kabul etmiştir. Meclis Genel Kurulumuz, Sayıştay'ın yeni başkanını da belirlemiştir. 10 adet Meclis Araştırma Komisyonu kurulmuştur. 6'sının raporları Genel Kurul'da görüşülerek nihayete erdirilmiştir. Son günlerine geldiğimiz yasama yılında Meclisimiz 101 birleşimde 650 saat çalışmıştır. Meclis çalışmalarının lokomotifliğini Cumhur İttifakı'nı oluşturan AK Parti ve MHP yürütmektedir. AK Parti grubundaki her bir arkadaşımın komisyonlara ve Genel Kurul'a katılım yoklamalarını bizzat takip ediyorum. Mahşeri vicdanının en üst düzeydeki temsilcisi olan Meclis'in medeni bir iklimde faaliyetlerini sürdürmesine önem veriyoruz. Salgın şartları sebebiyle kesintiye uğrayan vekillerle 50-60 kişilik gruplar halinde sohbet toplantılarımızı yeniden başlattık. Bu buluşmaların ilk turunu tamamlamış olduk. Ekim'de Meclis açıldığında bu toplantıları yeniden başlatacağız.  SİYASİ MÜSİLAJI ETKİSİZ HALE GETİRECEĞİZ Normalleşme sürecine paralel olarak il ziyaretlerimizi tekrar hızlandırdık. Bu hafta sonu Erzurum'da olacağız. Ağustos ayı başında da kapsamlı bir Karadeniz programımız olacak. Biz hiç bir zaman vatandaşımızın kapısına seçimden seçime giden bir parti olmadık, olmayacağız. Sahayı güçlü biçimde tutmak mecburiyetindeyiz. Boş bıraktığımız her alanı karşı tarafın yalanla doldurduğunu unutmamalıyız. CHP ve şürekası kendilerince yakaladıkları fırsatları değerlendirmek için yalan çıtasını sürekli yükseltmek suretiyle milletimizin zihnini bulandırmaya çalışıyor. Onların gündemlerinin peşine takılmayacağız. Mümkünse sıkıntısını çözerek, gönlünü alarak vatandaşımıza kendisine verdiğimiz değeri gösterecek duruşu ortaya koymamızdır. AK Parti'yi millet kurmuştur, bu partinin tek sahibi millettir diyoruz. Milletin partisine yakışan, milletin içinde olmaktır. Nasıl kıyılarımızı işgal eden müsilajın üstesinden geliyorsak siyasi müsilajı da aynı şekilde etkisiz hale getireceğiz. CHP içinde gizlenemez hale gelen taciz, tecavüz, hırsızlık, istismar skandallarını gözlerden kaçırmak için başlattığı karalama kampanyalarını başlarına geçireceğiz. HEDEF 2023 HAZİRAN İnsanımız eğitimden sağlığa, ulaşımdan enerjiye, enerjiden spora kadar her alanda yıllardır özlemini çektiği eserlerle bizim dönemimizde buluştu. Türkiye'nin bugünü gibi geleceğini de inşa edecek yegane siyasi yapı yine burasıdır. Türkiye'nin hak ve özgürlükler alanını genişletme konusunda ihtiyaçları mı var? Bunu yapacak olan biziz. Cumhur İttifakı ve AK Parti olarak bizden başka derdi millet, devlet, evlatlarına büyük ve güçlü bir Türkiye bırakmak olan başka bir siyasi kadro yoktur. Biz hiçbir meseleyi, talebi görmezden gelmedik, gelmiyoruz. Milletimiz ne diyorsa onu hayata geçirmek için tüm imkanları kullandık. Karşı çıktıkları hangi hzimet varsa hepsini de önce ve en çok kullananlar kendileri olmuştur. Buradaki mesele muhalefet etmek adına karşı çıkmak adına engellenmek istenen projeler adına samimiyetsiz yaklaşımın milletimize en iyi şekilde aktarılmasıdır. Biz Cumhur İttifakı olarak bu yola kararlı şekilde çıktık. Ve hedef 2023 Haziran. Tek taahhütleri var olanı satmak, dağıtmak olan zihniyetin ülkenin hangi meselesine çözüm üreteceğinin muhasebesini milletimizle birlikte yapmalıyız. Kimi belediyelerin bakanlıklarımızın yaptıkları çalışmaları sahiplenme çalışmalarına karşı dikkatli olmalıyız. Her türlü hırsızlık kötüdür. Siyasi hırsızlık, hizmet hırsızlığı daha da kötüdür.  Karşımızda hala yalan, çarpıtma dışında politika yöntemi bilmeyen, tek parti faşizminin özlemiyle yanıp tutuşan bir muhalefet var. Biz kimin ne dediğine bakmayacağız. Biz kendi işimize bakacağız. Biz derdi millet olan, derdi insan olan, ülke olan, hizmet eseri ve yatırım olan bir partiyiz. Böyle bir ittifakız. İnşallah 2023'te Cumhur İttifakı olarak halkımızın karşısına bu anlayışla çıkacağız. Sanayi üretimi bir kez daha rekor seviyede artarak ülkemizin üretim gücünü teyit etti. Ekonomiyi böyle konuşuyoruz. Ekonominin bel kemiği olan sanayi ile yolumuza devam ediyoruz. Türkiye inşallah adım adım hedeflerine yaklaşıyor.  DİN KİSVESİ ADI ALTINDA BU MİLLETİ SÖMÜRENLERE DE PRİM VERMEYECEĞİZ Yarın 15 Temmuz'un 5. yıldönümü. Türkiye, PKK ve DEAŞ gibi diğer terör örgütlerine karşı yürttüğü mücadeleyi FETÖ ihanet şebekesine karşı da vermektedir. Sinsi yapının ülkeden temizlenmesi kolay değildir. Biz bunları içerde de dışarda da kovalıyoruz. Yakaladıkça Türkiye'ye getiriyoruz. Orta Asya'daki en büyük para olaylarını koordine eden yakalandı, getirildi. Bütün sorgulamaları yapıldı. Diğer terör örgütleriyle mücadelemizi nasıl tavizsiz ve kararlı bir şekilde yürütüyorsak FETÖ'yü de aynı şekilde son mensubu etkisiz hale gelene kadar takip edeceğiz. Din kisvesi altında bu milleti sömürenlere de prim vermeyeceğiz, bu da böyle bilinsin. Kutsallarımıza saldıranlara prim vermeyeceğiz. Meclisimiz, Külliyemiz buralarda o gece kaç evladımız şehit oldu... Tüm şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Külliye'nin karşısında müzemizi bitirdik, açılışını yapacağız. Ülkemizin güvenliği artık sınırlarda değil tehditlerin bulunduğu yerde başlıyor. Diplomatik misyonlarımızın tüm alt birimlerde güçlendirmemizin sebebi budur.  PKK'ya da FETÖ'ye de teyakkuz halimizi sürdüreceğiz. Bu sadece siyasetin sorumluluğunda olan bir mesele değildir. 84 milyon vatandaşımızın tamamı ülkeyi ayakta tutacak bu kutlu davanın tarafıdır. Yeni nesillerin, çocukların bu anlayışı okul öncesinden başlayarak kazanmalarını sağlamak mecburiyetindeyiz. Kültürünü bilmeyen nesiller avuçladığımız su gibi elimizden akıp gitmeye mahkumdur. Hep birlikte bu doğrultuda azimle, cesaretle yolumuza devam edeceğiz. Temmuz ayı içinde göğsümüzü kabartan başarılara imza atan sporcularımızı tebrik etmek istiyorum. İşitme engelli sporcularımız adeta destan yazdılar. Salı günü Kurban Bayramımızla kucaklaşıyoruz. Bizler bir gün öncesinden Kuzey Kıbrıs'a gideceğiz. Geniş bir heyetle KKTC'de olalım diyoruz. KKTC'de Kurban Bayramımızı kutlamış olacağız. Hem bayramlaşacak, hem 20 Temmuz törenlerine katılacağız. Buradan vereceğimiz mesajların hem KKTC'ye moral, tüm dünyaya da kararlılık olarak dalga dalga yayılacağına inanıyorum. 

1 2 ... 7 8 9 10 11 12 13 ... 58 59