08 Mayıs Çarşamba 2024
2 yıl önce

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu: Terörü bitirdiğimizin, FETÖ’yü tasfiye ettiğimizin mi hesabını soracaksın?

Diyarbakır'a ziyarette bulunan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Diyarbakır anneleri ile bir görüşme gerçekleştirdi. Bakan Soylu, daha sonra gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Burada yaptığı konuşmada CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na tepki gösteren Soylu, şu ifadeleri kullandı; Bir alt yapımızı güçlendirdik. Onlar batının tuzağı ile çok geriye düştüler. Batı ile mesafeyi açmak için çok çabaladılar. AK Parti Türkiye’nin her yanına elini uzattı. Türkiye eski günlerine dönmesin güçlü bir şekilde ilerleyebilsin diye. Türkiye güçlü bir şekilde ayakta durmaktadır. Bu siyasi muhalefet hem miyoptur uzağı göremez hem de yakını. Salgın döneminde mağdur olmadan, hesap sorulmadan tedavi edildi. Devletimizin bütün birimleri el ele oldu. Hangi fitneyi ortaya koyarlarsa koysunlar Türkiye çok büyük adımlar attı. Recep Tayyip Erdoğan geri kalmışlığı attı. Biz gece dün gece 2-2 buçukta şehrin merkezindeydik. Huzur da ekonomik zenginlik de Diyarbakır’ın hakkı. "ALLAH BİZE 10 TANE BÜYÜKELÇİNİN ŞIMARTTIĞI BİR SİYASET NASİP ETMESİN" Bize hesap soracaklarmış, terörü bitirdiğimizin, FETÖ’yü tasfiye ettiğimizin mi hesabını soracaksınız. Neyin hesabını soracaksın Kılıçdaroğlu Avrupa’nın 10 büyükelçisi ile. Halep ordaysa arşın burada. 2023’ü beklersin boyunun ölçüsünü alırsın. Allah bize 10 tane büyükelçinin şımarttığı bir siyaset nasip etmesin. Cumhur ittifakının yapacağı çok iş var. Recep Tayyip Erdoğan’ın yapacağı çok iş var.

2 yıl önce

İran İçişleri Bakanı Ahmed Vahidi: Komplocuların İran-Türkiye ilişkilerinde sorun icat etmesine izin vermeyeceğiz

Tahran'a resmi bir ziyaret gerçekleştiren İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile görüşmesinin ardından düzenlenen basın toplantısında konuşan Vahidi, iki ülke ilişkilerini değerlendirdi. Türkiye ve İran arasındaki ilişkilerde iki ülke halkının çıkarına hizmet edecek daha derin yeni bir dönem başlayacağını belirten Vahidi, "Komplocuların İran ve Türkiye ilişkilerinde sorun icat etmesine izin vermeyeceğiz. İran ve Türkiye stratejik ilişkileri genişletme iradesini göstermişlerdir. Bu dost ülke Türkiye ile ilişkileri derinleştirmek için iyi bir başlangıçtır." diye konuştu. İçişleri Bakanı Soylu ile terörizmle mücadele, sınır güvenliği, uyuşturucu ve silah kaçakçılığı alanında iş birliği ile ilgili çok önemli görüşmeler yaptıklarını aktaran Vahidi, "İsrail ve ABD'nin tahrip edici rolü" ile Afganistan'daki gelişmeleri de ele aldıklarını kaydetti.

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan 10 büyükelçi mesajı: Türkiye’ye böyle bir ders vermek haddinize mi sizin?

Batı Afrika turu kapsamındaki resmi ziyaretleri verimli bir şekilde tamamladıklarını belirten Erdoğan, böylece bugüne kadar 30 ayrı Afrika ülkesine toplam 41 ziyaret gerçekleştirmiş olduklarını söyledi. Erdoğan, sadece bu tablonun bile tek başına Türkiye'nin Afrika kıtasıyla ilişkilerini geliştirme konusundaki kararlılığının somut bir göstergesi olduğunu vurguladı. "İKİLİ İLİŞKİLER İLE BÖLGESEL KONULARI ETRAFLICA ELE ALDIK" Erdoğan, bu seyahatinde Angola, Togo, Burkina Faso, Liberya ve Nijerya Cumhurbaşkanlarıyla yaptıkları görüşmelerde, ikili ilişkiler ile bölgesel konuları etraflıca ele aldıklarını belirtti. Angola'da, Angola Ulusal Meclisi'ne hitap ettiklerini dile getiren Erdoğan, ziyaret vesilesiyle gerçekleştirilen Türkiye-Angola İş Forumu'nda karşılıklı yatırım ve iş imkanlarını değerlendirdiklerini kaydetti. Erdoğan, "Angola Cumhurbaşkanı Sayın Lourenço ile ilişkilerimizi eğitimden güvenliğe, ekonomiden kültürel hayata kadar her alanda geliştirmek doğrultusunda bir kez daha mutabık kaldık." dedi. TOGO'DAKİ TEMASLAR Bir ilki teşkil eden Togo ziyaretindeki temaslarının, Togo ile son dönemde bakan düzeyinde gerçekleştirilen karşılıklı ziyaretlerle yakalanan ivmeyi daha da güçlendirdiğine dikkati çeken Erdoğan, "Togo Cumhurbaşkanı Sayın Gnassingbe ile terörle mücadele ve bölgesel meseleler başta olmak üzere birçok konuyu ele aldık. Kendisiyle siyasi ve askeri alanda iş birliğimizi ilerletme arzumuzu da teyit ettik." ifadelerini kullandı. "TERÖR ÖRGÜTLERİNE KARŞI DAHA ETKİN MÜCADELE ETME HUSUSUNDA MUTABIK KALDIK" Lome'de ayrıca Burkina Faso Cumhurbaşkanı Kabore ve Liberya Cumhurbaşkanı Weah ile de görüştüklerini hatırlatan Erdoğan, "Dört lider, bir çalışma yemeğinde ayrıca bir araya geldik. Bu liderlerle yaptığımız görüşme sonunda yayınladığımız bildiride, diğer pek çok hususun yanı sıra güvenlik alanında iş birliğimizi güçlendirme kararına da vardık. Bu kapsamda dört lider olarak FETÖ, Boko Haram, El Kaide, DEAŞ gibi terör örgütlerine karşı hiçbir ayrım gözetmeden daha etkin mücadele etme hususunda mutabık kaldık." diye konuştu. "AFRİKA’YI PAZAR DEĞİL, ORTAK OLARAK GÖRÜYORUZ" Nijerya Cumhurbaşkanı Buhari ile gerçekleştirdikleri görüşmelerde de ülkeler arasındaki ilişkileri tüm veçheleriyle gözden geçirdiklerini söyleyen Erdoğan, iş birliğini pekiştirecek anlaşmalar imzalayarak ziyaretlerini taçlandırdıklarını belirtti. Erdoğan, "Malumunuz, Afrika vizyonumuz karşılıklı saygı temelinde kazan-kazan ilkesine dayanıyor. Afrika’yı pazar değil, ortak olarak görüyoruz. Bazı ülkelerin Afrika kıtasına bizim gibi iş birliği perspektifinden değil, çıkar penceresinden baktıklarını gayet iyi biliyoruz. Kibir üzerine bina edilmiş bir bakış yerine iş birliği, dayanışma, ortak tarih, bilgi, birikim ve tecrübe paylaşımı üzerine inşa edilmiş bir Afrika yaklaşımını savunuyoruz. Afrikalı dostlarımızın da bizim bu samimi yaklaşımımızın farkında olduklarını memnuniyetle görüyoruz." dedi. "KITA İLE BAĞLARIMIZI VE İŞ BİRLİĞİMİZİ TAÇLANDIRACAĞIZ" İstanbul'da 21-22 Ekim tarihlerinde Üçüncü Türkiye-Afrika Ekonomi ve İşbirliği Forumu'nu düzenlediklerini hatırlatan Erdoğan, "Biz de bu forumun kapanış oturumuna katılacağız. 17-18 Aralık’ta ise Üçüncü Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi’ni yine İstanbul’da gerçekleştirerek kıta ile bağlarımızı ve iş birliğimizi taçlandıracağız. Ziyaretlerimizin hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum." dedi. "EVLATLARINI BU VATAN İÇİN ÇOK ÇOK İYİ YETİŞTİRDİ" Söyleşinin soru-cevap kısmına geçmeden önce gazeteciler, 18 Ekim'de hayatını kaybeden Özdemir Bayraktar için Cumhurbaşkanı Erdoğan'a başsağlığı diledi. Özdemir Bayraktar'ın için son zamanlarda hep yerli ve milli ifadelerini kullandıklarını ifade eden Erdoğan, bütün bunların yanında onunla yaklaşık 40 yıllık ağabey-kardeşlikleri, dostlukları olduğunu söyledi. Erdoğan, Bayraktar'ın aynı zamanda Refah Partisi il başkanı olduğu dönemde, il yönetim kurulunda olduğunu, böyle bir ilişkilerinin de olduğunu kaydetti. Özdemir Bayraktar'ın muhterem bir insan, mütevazı bir insan, işinin dört dörtlük ehli bir insanı olduğunu belirten Erdoğan, "Evlatlarını da gerek Haluk gerek Selçuk gerek Ahmet olsun, hepsini bu vatan için çok çok iyi yetiştirdi. Sürekli büyüyen, gelişen bir yatırımın içerisinde oldular. İHA-SİHA alanına girişleri gerçekten çok daha farklıydı." dedi. "VERDİĞİ SÖZÜ TUTTU, O YARBAYIN KATİLLERİNİ HEP GÖMDÜK" Bayraktar'ın kararlı bir insan olduğunu ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti: "Bir şeye azmettiği zaman, üzerine giderek onu bitirme noktasında güçlü bir azmi vardı. Nitekim bu İHA-SİHA’ların geliştirilmesi de böyle oldu. İlk başbakan olduğumuz dönemde, malum Amerika, İHA olayında işi biraz gevşetti, uzattı. Çok uzun sürmedi, Özdemir ağabey İHA ile ilgili adımı çocuklarıyla beraber attı. Tabi o zaman küçük bir atölye gibi bir yerde işe başladı, ardından işi geliştirip büyüttü. En önemli yanı da bu adımları attıktan itibaren oğulları Haluk ve Selçuk’la beraber kah Güneydoğu kah Doğu Anadolu’da bizim askerlere bunların uçuştaki eğitimini veriyorlardı. Bunlardan bir tanesi de yarbayımız Melih Gülova’ydı. O yarbayımız daha sonra şehit olmuştu. Orada onlara verilen eğitimin videolarını, fotoğraflarını bana gösteriyorlardı. Böyle bir aşkla bu işleri sürdürüyordu. Hatta 'Yarbayım sana verdiğim sözü tutacağım, hiç endişe etme' diye bir ifadesi de vardı ve verdiği sözü tuttu, o yarbayın katillerini hep gömdük." "HASTANEYE VARIP KENDİSİYLE HELALLEŞTİM" Özdemir Bayraktar'ın uzun süredir rahatsızlığı olduğunu hatırlatan Erdoğan, "Afrika’ya hareket etmemden bir gün önce hastaneye varıp kendisiyle helalleştim. Helalleştikten sonra da yola çıktık. Mekanı cennet olsun. Rabbim inşallah sevgili habibine hep birlikte bizi komşu eyler. Tabutunu fabrikaya getirdiler. Orada 3 bin 500-4 bin genç mühendis var, onlarla da helalleşti. Hamdolsun çocukları da aynı şekilde babalarının izinden gidiyorlar." dedi. SORU-CEVAP "ÖZELLİKLE SAHRAALTI BÖLGESİNİ DOLAŞALIM İSTİYORUM" Afrika temaslarınız uluslararası medyada da geniş yer buldu. France24 "Afrika’daki Türk cazibesi", AFP "Erdoğan, Amerikalılara kazan-kazan ortaklığı teklif ediyor", LeFigaro "Erdoğan, Afrika’daki varlığını güçlendiriyor", AlJazeera "Türkiye’nin Batı Afrika’daki son hamlesi Fransa’yı sarstı", TV5Monde "Erdoğan, Afrika’ya seyahat etmeden bir yıl geçirmiyor" dedi. Ziyaret ettiğiniz üç ülkede de Türkiye’ye ve şahsınıza yönelik yoğun sevgilerini ortaya koydukları bir iletişim kampanyasıyla karşılaştık. Bugüne kadar 30 ayrı Afrika ülkesine toplam 41 ziyaret gerçekleştirdiğinizi söylediniz. Afrika neden önemli? Zaten bunlar bu işi yakalamışlar. Nerede ne olduğunu onlar da iyi biliyorlar. Arkadaşlarla bir plan yapmıştık. Togo’da yaptığımız görüşmede de gündeme geldi. Bu planda da nasip olursa inşallah Liberya, Burkina Faso gibi birbirine yakın olan diğer ülkeleri ziyaret edeyim diyorum. Özellikle Sahraaltı bölgesini dolaşalım istiyorum. Güney Afrika’ya daha önce gittim ama güneye doğru da inip buraya bir daha gitmekte fayda var. Güney Afrika tabi bölgenin adeta en diri ülkesi. Üstelik savunma sanayiinde de Güney Afrika çok güçlü. Birlikte atabileceğimiz çok güçlü adımlar var. "NİJERYA’DA DA FETÖ’NÜN ÜZERİNE GİDECEĞİZ" Tabi FETÖ’nün de maalesef Nijerya’da ciddi bir altyapısı var. Burada Nijerya Cumhurbaşkanı Sayın Buhari ile etraflıca bunları görüştük. Şimdi istihbarat başkanlarımıza talimatı verelim dedik, mutabık kaldık ve istihbarat başkanlarımızı çalıştırıp, Nijerya’da da FETÖ’nün üzerine gideceğiz. Burada bir üniversitesi, bir de hastanesi falan var. Bunları devralma talebimizi de görüştük. Dedi ki "Ben o zaman size Sağlık Bakanımı göndereyim, sizdeki sağlık sistemini ve hastaneleri bir yerinde incelesin. Sizin bu alanda başarılı olduğunuzu biliyorum." "Buyursunlar, gelsinler" dedik. Şimdi Sağlık Bakanını kısa zamanda Türkiye’ye gönderecek. "AFRİKA'DA BİZİM YAPACAĞIMIZ DAHA ÇOK İŞLER VAR" Fakat tabi bizim Afrika’daki bu dönüşümümüzün durmaması lazım. Afrika'da bizim yapacağımız daha çok işler var. İş adamlarımızın Angola’daki toplantısı gayet verimli oldu. Ama yetmiyor, bundan sonra bunun takibi gerekiyor. Angola’nın en önemli özelliği, yeraltı zenginliklerinin çok çok fazla olması. Altın var, bakır var. Bunlarla beraber çinko gayet ileri seviyede. Bunun yanında kurşun da var. Bizimle bir paylaşım içerisinde kazan-kazan esasına göre adım atın diyorlar. Elmas yatakları da çok ileri derecede. Fransızlar bunları sömürdü. Ama bunlar bu işin farkına çok geç vardılar. Türkiye olarak bizim derdimiz bunları sömürmek değil. Tam aksine biz yardımcı olalım; hem onlara kazandıralım hem de biz kazanalım diyoruz. Mesela Angola petrol noktasında da baya iyi yerde. O adımları atacak olursak bunlarla beraber bizim yatırımcılarımız, girişimcilerimiz de çok ciddi bir kazanım sağlarlar. Angola’da şu anda bizim yatırımcılarımız yatırım içinde. Burada aynı zamanda çeşitli liman vesaire gibi çalışmalarını da sürdürüyorlar. Doğal gaz ve enerji noktasında arkadaşlarımızın attığı adımlar var. Bunların attığı bu adımlarla beraber aramızdaki insani ilişkileri çok daha iyi bir konuma getirmiş olacağız. "BUNLARIN BİR DAHA ORALARA GİRMELERİ DE KOLAY KOLAY MÜMKÜN OLMAYACAK" Tabi birileri de bunun farkında. Elimizden gidiyor diye endişe ediyorlar. Çünkü bunlar hep tek taraflı çalıştılar. Biz öyle değiliz. Onlar da kazanacak, biz de kazanacağız. Tabi bunların bir daha oralara girmeleri de kolay kolay mümkün olmayacak. Düşünün Nijerya Cumhurbaşkanı Sayın Buhari "Bizim 1 milyon insanımızı öldürdüler" diyor. Fransızlar aynı şekilde Cezayir’de 1 milyon insan öldürdüler. Ruanda’da 700 bin insanı öldürdüler. Bunu söylediğiniz zaman kuduruyorlar. Onlara göre bunları teşhir etmeyeceksin, söylemeyeceksin! "AFRİKA KITASINDAKİ ÜLKELER BU TEKLİFİ GERÇEKTEN ÇOK ÇOK ÖNEMSİYORLAR" Afrika ülkeleri gerek İngilizler gerek Fransızlar tarafından senelerce sömürüldü. Bugün hala o sömürüden izler duruyor. Siz "birlikte kazanma" teklifini öne sürdünüz. O bölge için bunu yapan ilk ve tek lidersiniz. Afrika kıtasında nasıl karşılanıyor bu teklifiniz? Tabi Afrika kıtasındaki ülkeler bu teklifi gerçekten çok çok önemsiyorlar. Çünkü bundan önce gelenler böyle gelmediler. Onlar vurup geçtiler. Bizim gibi paylaşmak, beraber kazanmak, onların kitabında yok. Çünkü kapitalist zihniyette böyle bir şey söz konusu olabilir mi? Hele modern kapitalizmde hiç yok. Bunlar kapitalizmin cani evlatları. O modern kapitalizm, bunlara neyi yüklediyse onlar da bunun gereğini yaptılar. Hiçbir şey bırakmadılar. Buralara helikopterlerle gelirler; o ocakların olduğu yerlere inerler; altın, elmas, gümüş, aklınıza ne gelirse bütün ocakları sömürürler, alıp kendi ülkelerine taşırlarmış. Oradaki garipler ölmüş, bitmiş, yok olmuş; umurlarında değil. Bunların bütün işi o yer altındaki zenginlikler. Onları da zaten orada bırakmadılar, aldılar kendi ülkelerine taşıdılar. "İŞ ADAMLARIMIZIN YATIRIMLARI İNŞALLAH AFRİKA’YI CİDDİ MANADA UYANIŞA GEÇİRECEK" Fransa medyası ve siyaseti sizin Afrika’ya yönelik ilginizin ne anlama geldiğini çok iyi idrak ediyor. Bunu verdikleri reaksiyonlardan çok açık görebiliyoruz. Ama maalesef bizim ülkemizde de "Ne işimiz var Afrika’da" şeklinde yorumlar yapıldı. Fransızlar bu işin ehemmiyetini çok ciddi olarak anlaşmışken, ülkemizde bir kesim de maalesef bunu itibarsızlaştırmaya çalışıyor. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Şu anda Afrika şunu çok iyi görüyor, çok iyi anlıyor; diyorlar ki sizin buraya gelişleriniz artık Batı’nın Afrika ile olan ilişkilerini de derdest ediyor. Afrikalı memnun. Bütün mesele şimdi bizim Afrika’yı uyandırmamız, ayağa kaldırmamız. Bizim iş adamlarımızın oradaki yatırımları inşallah Afrika’yı ciddi manada uyanışa geçirecek. "MAARİF VAKFIMIZ, 19 ÜLKEDE FETÖ İLTİSAKLI 216 OKULU DEVRALDI" -Togo’da yaptığınız dörtlü zirve sonunda DEAŞ ve Boko Haram ile birlikte FETÖ ilk kez Afrika özelinde uluslararası bir metne terör örgütü olarak girdi. Hem bunu hem de Afrika’daki varlığımızın FETÖ ile mücadele açısından önemini değerlendirir misiniz? Bir defa Afrika’da ciddi manada FETÖ ile ilgili bir çöküş başladı. Şu anda çok ciddi sayıda okul Maarif Vakfımıza devroldu. Maarif Vakfımız, 19 ülkede FETÖ iltisaklı 216 okulu devraldı. Şu anda bir Nijerya’da ayakta. Nijerya Cumhurbaşkanı Sayın Buhari ile yaptığımız görüşmede tabi bu konuyu da ele aldık. Ama birçok Afrika ülkesinde hamdolsun bize, Maarif Vakfımıza katılımlar oldu. Maarif Vakfına olan bu katılımlar zaten FETÖ’nün artık buralarda çöküşü anlamına gelir. Bu, hızla da devam ediyor. FETÖ, Güney Afrika’da da yavaş yavaş çökmeye başladı. "BİZ ŞU ANDA TAMAMEN, KENDİ İMKANLARIMIZLA YOLUMUZA DEVAM EDİYORUZ" -BM’deki adaletsiz işleyişe dikkat çekmek için söylediğiniz "daha adil bir dünya mümkün" sloganının, Afrika ve Orta Doğu halkları ve hükümetleri nezdinde güçlü bir karşılık bulduğunu görüyoruz. Ziyaret ettiğiniz ülkelerde bütün caddelerin, sokakların bu sloganla doldurulduğunu gördük. Bu ülke insanlarının böyle bir beklentisi olduğu çok açık. Sizin BM çerçevesinde başlattığınız "Dünya 5’ten büyüktür" şeklindeki siyasi inkılabın bölge halkları üzerinde gerçek anlamda bir tesiri olduğunu görüyoruz. Tabi bundan dolayı özellikle Fransa’nın ciddi bir rahatsızlığı var. Fransa bir süredir özellikle Cezayir’le ciddi bir siyasi kriz içerisinde. Macron’un bundan dolayı Türkiye’nin Cezayir halkını, devletini cesaretlendirdiği yönünde sözleri olmuştu. Peşinden de Türkiye’ye karşı tahrik edecek şekilde borç batağındaki Yunanistan’a yönelik ciddi silah satışı oldu. En son da yine Türkiye karşıtı bir hamle olarak Lafarge’ın Türkiye’nin mücadele ettiği terör örgütlerine destek verdiğini de gördük. Fransa’nın Türkiye karşıtı bu tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Fransa, Macron’la aslında çok ciddi bir kriz yaşıyor. Özellikle de son dönemlerin Fransa’sında bu yönetim, Fransa için en talihsiz yönetimdir. Ben Fransa’da Sarkozy ile tanıştım, Chirac ile tanıştım; bunların hiçbiriyle mukayese edilmezdi. Chirac’ta bir devlet adamlığı vardı. Sözse söz, olaya böyle bakardı. Çok ilginçtir, mesela, AB Liderler Zirvesinde üç adam vardı ki onlar Türkiye’yi ezdirmediler; Chirac, Schröder, Berlusconi… Türkiye o dönem içerisinde bütün AB Liderler Zirvesine istisnasız katılmıştır. Fakat Sarkozy ve değerli dostum Merkel geldikten sonra Türkiye’yi Liderler Zirvesine davetle ilgili tutum değişti. Tabi bu bizim Avrupa Birliğine giriş sürecimizi de olumsuz etkiledi. Adamların Türkiye’ye bakışı farklı. Eğer Türkiye’nin önünü açacak olurlarsa, biliyorlar ki Türkiye sıçrar. Bunlar Türkiye’nin sıçramasını ister mi, kabul eder mi? Biz şu anda tamamen, kendi imkanlarımızla yolumuza devam ediyoruz. "BU SOROS ARTIĞINI SAVUNANLAR, BUNU NASIL BIRAKTIRIRIZ GAYRETİ İÇİNDELER" Bakın şimdi AİHM bir karar almış. Bu Kavala denilen Soros artığıyla ilgili olarak Türkiye’yi adeta burada mahkum etmek istiyorlar. 10 tane Büyükelçi bu açıklamayı niye yapar? Bu Soros artığını savunanlar, bunu nasıl bıraktırırız gayreti içindeler. Söyledim Dışişleri Bakanımıza, bizim bunları ülkemizde ağırlamak gibi bir lüksümüz olamaz. Türkiye’ye böyle bir ders vermek haddinize mi sizin? Kimsiniz siz? Neymiş? Kavala’yı bırakın. Sen kendi ülkendeki haydutları, katilleri, teröristleri bırakıyor musun? Amerika’sı, Almanya’sı, hangisi böyle bir şeyi şu ana kadar yaptı? Yapmadılar ve yapmazlar. Konuştuğu zaman sana verecekleri cevap şudur, "yargı bağımsızdır." Sizde yargı bağımsız da bizdeki yargı bağımlı mı? Bizdeki yargı, bağımsızlığın en güzel örneklerini veriyor. "SENİN ÇOCUKLARIN BABASI İÇERİDE DE, YASİN BÖRÜ ŞEHİT OLDU GİTTİ" Muhalefet partileri de büyükelçilerin diliyle aynı dili kullanıyorlar… Bunlardan başka bir şey bekleyemeyeceğiz. AK Parti ve MHP olarak Cumhur İttifakında biz milletimizin hakkı söz konusu olduğunda aynı hedefe vururuz. Ama diğerleri aynı hedefe vurmazlar. Onlar birlikte hareket ediyor. Neymiş? 4 senedir yatıyormuş. Yargı ne diyorsa o. Şimdi HDP de Selahattin Demirtaş’ı çıkarmanın gayreti içerisinde. Hale bakın. Terörist adam ya… 53 tane vatandaşımız bunun çağrısıyla ölüyor Diyarbakır’da. Yasin Börü yavrumuzun nasıl şehit edildiğini biliyorsunuz. Bütün bunlar ortadayken bakıyorsunuz bir televizyon kanalı bunun hanımını çıkarıyor, konuşturuyor, o da "çocuklarımın babası içeride" diyor. Senin çocukların babası içeride de, Yasin Börü şehit oldu gitti. Diğerleri, yine aynı şekilde şehit edildi. Peki onların yavruları yok mu? Onların hali ne olacak? Hiç bunu konuşmuyorlar. Bizim bu konudaki tutumumuzu, tavrımızı da sürekli eleştiriyorlar. Kusura bakmasınlar, biz bu görevde olduğumuz sürece hukuk ne ise bunun gereğinin yapılmasını istemeye mecburuz. Buradan taviz veremeyiz. "TÜRKİYE OLARAK BİZ GÜÇLÜYÜZ VE BİZE SIZAMIYORLAR" Kavala ile ilgili, "Türkiye’ye ders vermek haddinize mi?" diyerek çok net konuştunuz. Muhalefet de büyükelçilerin tarzıyla konuşuyor, bunu milli bir konu olarak görmüyor. Siz bunu nasıl görüyorsunuz? Bunlar niye Osman Kavala ve Demirtaş meselesine odaklandılar? Bunun arka planında ne görüyorsunuz? Terörün beslendiği odaklar belli. Bunlar zaten terörün beslendiği odaklar. Selahattin Demirtaş da öyle. Daha devam eden davaları var. Kavala hakeza öyle. Fakat Kavala’nın özelliği daha farklı. Uluslararası camia içerisinde Soros ne ise, Kavala o. Bunlar para ile istedikleri yeri istedikleri gibi sallamaya çalışıyorlar. Şimdi Soros’un oğlu da giriyor. O da babası gibi. Bunların çok iyi takip edilmesi lazım. Bunlar mesela şu anda Balkanlara sızmanın, Balkanları sindirmenin gayreti içerisindeler. Bunlara da tabi fırsat vermeyeceğiz, verilmemesi lazım. Kosova’da, Makedonya’da, Arnavutluk’ta, her yerde buna benzer şeyleri yaparlar. Dolayısıyla bizim bilincimizin altına bunu bir defa yerleştirmemiz lazım. Elhamdülillah, Türkiye olarak biz güçlüyüz ve bize sızamıyorlar. Terörist sayısında ciddi bir düşüş var. Bundan sonra da terörle mücadeleye aynı kararlılıkla devam edeceğiz. "BİZ BU 1 MİLYAR 400 MİLYON DOLARIMIZI ÖYLE VEYA BÖYLE ALACAĞIZ" Afrika turuna çıkmadan önce yaptığınız basın toplantısında F-35’lerden dolayı 1,4 milyar dolar alacağımız karşılığı olarak Amerika tarafından bize F-16 alımı ve mevcutların modernizasyonu için bir teklif geldiğini açıkladınız. Bu durum ABD Dışişleri Bakanlığına soruldu; yalanlamadılar da doğrulamadılar da. Yine bir oyalama taktiği yürütüyorlar. Bundan vazgeçmeyecek mi Amerika? Şu anda tabi alt düzeyde bu görüşmeler söz konusu. Ama biz bu 1 milyar 400 milyon dolarımızı öyle veya böyle alacağız. Bütün bunlar konuşuluyor. Şu anda Savunma Bakanlarımız karşılıklı olarak bu görüşmeleri yapıyorlar. Şimdi Milli Savunma Bakanımız, Amerika Savunma Bakanıyla bir araya gelecek, görüşecekler. Mesafe alacağız diye inanıyorum. Roma’da G20 Toplantısında Biden ile biz de bunu tabi konuşacağız. "Ne yapıyoruz ne oluyor" diye soracağız. Hiçbir şekilde Türkiye’nin haklarının yenmesine fırsat vermeyiz. "ADETA BİR DELİ BİR KUYUYA BİR TAŞ ATTI, 40 AKILLI ÇIKARAMADI" Ana muhalefet genel başkanı Kılıçdaroğlu’nun "siyasi cinayetler işlenebilir" şeklinde sözleri oldu. Siz de bununla ilgili suç duyurusunda bulundunuz. Bu konuyla ilgili görüşlerinizi alabilir miyiz? Her şeyden önce ana muhalefetin başındaki zatın bu açıklamaları tamamen deli saçması. Ya siyaseti öğrenecek ya siyaseti öğrenecek; bunun başka çıkışı yok. Siyasi cinayet dediğin zaman senin yapman gereken bir şey var. Nedir o? İspat edeceksin. Böyle bir ispat söz konusu değil. Adeta bir deli bir kuyuya bir taş attı, 40 akıllı çıkaramadı. Bu da böyle. Bunu neye göre söylüyorsun? Çünkü hukuktaki kaide çok açık net ortada; müddei iddiasını ispatla yükümlüdür. Senin bunu ispat etmen lazım. Bunu ispat etmediğin sürece bu sana yapışıp kalır. Nitekim bütün arkadaşlarımız bu konuyla ilgili gerekenleri söylediler. Ama bu da aynı, yanındakiler de aynı. Aynı şeyleri dönüp dönüp konuşuyorlar. Avukat arkadaşlarımız şu anda bununla ilgili davaları açtılar. O da tutuştu. Niye? Çünkü olmayan şeyi konuşuyor. Diğeri de aynı şekilde, olmayan şeyi konuşuyor. Malum, şimdi başsavcılık bunları davet etti. Başsavcının davetiyle de bunlar ifadeyi verecekler. Bakalım ne söyleyecekler, göreceğiz. "SEÇİM ZAMANINDA YAPILACAK" Seçimlere daha çok var, bir yıldan fazla zaman var. Ancak muhalefet partilerinde gerek liderlerin söylemlerinde, gerekse sözcülerin açıklamalarında son dönemde bir özgüven artışı hissediliyor. Girdiği bütün seçimleri kazanmış bir lider ve Türkiye’nin en tecrübeli siyasetçisi olarak, muhalefetteki bu durumu nasıl yorumluyorsunuz? Bunlar neredeyse iki yıldır hep erken seçim demiyorlar mı? Çok açık net bir gerçek var ortada; ben "seçimler zamanında yapılacak diyorum, asla geri adım yok" diyorum. Devlet Bey, aynı şekilde, Haziran 2023’ü söylüyor, "seçimler zamanında yapılacak" diyor. Ama bunlar hala avara kasnak gibi dönüp dönüp duruyorlar. Yok böyle bir şey, olmayacak böyle bir şey. Seçim zamanında yapılacak. Türkiye, seçimlerin zamanında yapılması olayını yaşayacak. O tarih de Haziran 2023’tür. "HASSAS NOKTALARA OPERASYONLARIMIZ DEVAM EDİYOR" Suriye ve Irak’a sınır ötesi operasyonun iki yıl uzatılmasını öngören tezkere Meclis Başkanlığına sunuldu. HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, Millet İttifakı ortakları İyi Parti ve CHP’ye askeri tezkereler konusunda tutum değiştirme çağrısında bulundu. Yani bir milli güvenlik meselemizi pazarlık konusu haline getirdiler. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz. Bir de geçen günlerde “Artık tahammülümüz kalmadı, gereken adımları atacağız” demiştiniz. Bu da sınır ötesi operasyonun sinyali olarak nitelenmişti. Bu konuya ilişkin söylemek istediğini yeni şeyler var mı? Şu anda bizim bölgede ciddi manada hassas noktalara operasyonlarımız devam ediyor. Kesinlikle taviz vermek yok. Suriye’deki bu süreci devam ettiriyoruz. Şu an itibarıyla da rejim nasıl bir tavır alır onu bilemiyorum ama biz özellikle İdlib’deki bu yaklaşım tarzına karşı gereği neyse onu yapmaya ve bütün ağır silahlarımızla beraber cevabını vermeye devam ediyoruz. Bu işi kendi akışına bırakamayız. "ZENGEZUR KORİDORUNUN AÇILMASIYLA İLGİLİ KARARLILIĞIMIZ DA AYNI ŞEKİLDE DEVAM EDİYOR" Haziran ayında Bakü’ye gidip Şuşa’yı ziyaret etmiştiniz. Zengezur Koridorunun açılması için de adımların atılacağını biliyorduk. Bu konuda bir gelişme var mı? 26 Ekim’de Fuzuli havalimanının açılışı için yine orada olacaksınız. Programınızla ilgili detaylar var mı? Programda Bakü yok ama havalimanını inşallah açıyoruz. Bu konuyla ilgili olarak İlham Aliyev kardeşimle de görüştük. O günkü programda havalimanıyla birlikte oradaki birkaç karayolunun ve tarımla ilgili atılan bazı adımların açılışını da inşallah yapacağız. Zengezur Koridorunun açılmasıyla ilgili kararlılığımız da aynı şekilde devam ediyor. Bu arada bizim mayın tarama araçlarımızdan Azerbaycan’a verdik, veriyoruz. Onlar da çok takdir topladı. Mayın taramada bu araçlar çok çok başarılı oldular. Togo ve Burkina Faso’ya da ikişer tane verdik. Onlar da çok mutlu oldular. "İRAN, YENİ YÖNETİMİ DE ÖYLE ZANNEDİYORUM Kİ BU YANLIŞI DEVAM ETTİRMEZ" İran’ın Nahçivan ve güney Kafkasya sınırında bir askeri hareketliliği söz konusu. İran bir taraftan da Azerbaycan’ın İsrail ile ilişkilerine atıfta bulunuyor. Türkiye’nin Kafkasya’da aktif ve kalıcı aktöre dönüştükten sonra İran’ın bu eylemlerinin bir anlamı var mı ve bu sıcak bir krize dönüşür mü? Benim şahsen böyle bir beklentim yok. İsrail’in Azerbaycan ile olan ilişkileri nedeniyle, İran kalkıp da Azerbaycan’a karşı, Azerbaycan’ı hedef tahtasına koymak gibi bir duruma girmez. Çünkü bugün İran’daki Azeri oranı ortadadır. Bu tabi düşündürür. Öyle kolay değil. Yapılan iş yanlıştır. İran, yeni yönetimi de öyle zannediyorum ki bu yanlışı devam ettirmez. "LİBERYA CUMHURBAŞKANI WEAH ESKİ BİR FUTBOLCU" Togo, Burkina Faso ve Liberya liderleriyle buluşmanızda bahçedeki dörtlü sohbetten keyifli anlar yansıdı. Orada neler yaşandı, ne konuşuldu da o keyifli görüntü ortaya çıktı? Liberya Cumhurbaşkanı Weah eski bir futbolcu. Futboldan sonra siyasete girmiş. Galatasaray’ı çok sevdiğini söylüyor. Monaco, Paris Saint-Germain, AC Milan, Chelsea ve Manchester City ve Marsilya gibi birçok büyük futbol kulübünde oynamış. Yılın futbolcusu da seçilmiş. Ronaldo’nun da aldığı Altın Top Ödülünü o da almış. Tabi çok iyi de transfer paraları almış. Bunun üzerine yaptığımız bir espri üzerine gülümsediğimiz hoş bir sohbet oldu.

2 yıl önce

Merkel, Putin’e Polonya-Belarus sınırındaki sığınmacı krizine müdahale etmesi çağrısında bulundu

Sosyal medya hesabından Merkel-Putin görüşmesine ilişkin açıklama yapan Seibert, "Şansölye Merkel, Polonya-Belarus sınırındaki duruma ilişkin Rusya Devlet Başkanı Putin'i aradı. Merkel, Belarus rejimi tarafından göçmenlerin araç olarak kullanılmasının insanlık dışı ve kabul edilemez olduğunun altını çizdi. Merkel, Putin'den bu krize müdahale etmesini istedi" dedi.

2 yıl önce

Biden, Belarus-Polonya sınırındaki göçmen krizinden "büyük endişe" duyuyor

ABD Başkanı Joe Biden, Belarus-Polonya sınırındaki göçmen krizinin büyük endişe kaynağı olduğunu, buna ilişkin kaygılarını Rusya ve Belarus'a ilettiklerini söyledi. Biden, hafta sonu tatilini geçirmek üzere Camp David'e hareketinden önce Beyaz Saray muhabirlerinin Belarus-Polonya sınırındaki krizine ilişkin sorusunu yanıtladı. Biden, sürecin büyük endişe kaynağı olduğunu kaydederek, "Endişemizi Rusya ve Belarus'a ilettik. Bu durumun bir sorun olduğunu düşünüyoruz." ifadelerini kullandı. ABD Başkanı Yardımcısı Kamala Harris de Fransa ziyaretinde konuya ilişkin açıklamasında, krizi yakından ve kaygıyla izlediklerini belirtmişti. BELARUS, SIĞINMACILARI TUTMAYACAĞINI AÇIKLAMIŞTI Belarus Cumhurbaşkanı Aleksandr Lukaşenko, 6 Temmuz'da yaptığı konuşmada, ülkesinin AB ile Geri Kabul Anlaşması'nı askıya alma sürecini hatırlatarak, Rusya ve Belarus'a yönelik Batı'nın tutumundan sonra artık savaştan kaçan insanları kendilerinin alamayacağını ifade etmişti. Avrupa'ya gitmek üzere Belarus'a gelen bu kişileri ülkede tutmayacaklarını söyleyen Lukaşenko, "Polonya, Litvanya, Letonya, Ukrayna ile sınırlarımızı kapatacağımızı ve Afganistan, İran, Irak, Libya, Suriye, Tunus'tan gelen mülteciler için 'yerleşim yeri' haline geleceğimizi düşünenler yanılıyor. Biz hiç kimseyi tutmayacağız. Onlar bize gelmiyorlar, aydınlanmış, sıcak, rahat Avrupa'ya gidiyorlar." demişti. AB, Belarus yönetimini, Irak gibi ülkelerden gelen sığınmacıları AB ülkeleri Polonya, Litvanya ve Letonya sınırlarına göndererek "düzensiz göçü araç olarak kullanmak ve Birliği bu yolla istikrarsızlaştırmaya çalışmakla" suçluyor. İki ülke arasında sıkışan sığınmacıların soğuk hava koşulları ve yetersiz beslenme nedeniyle zor şartlar altında yaşam mücadelesi verdiği son 2 ayda, bu sebeplerle yaklaşık 10 kişinin hayatını kaybettiği belirtiliyor.

2 yıl önce

GKRY'nin Yunanistan hayali! KKTC Cumhurbaşkanı Tatar: Bu oyuna asla izin vermeyeceğiz

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç ve beraberindekileri kabul etti. Cumhurbaşkanı Tatar, heyeti kabulünde İTO'nun Türkiye ekonomisinin önemli bir oranını temsil ettiğini belirterek, Kıbrıs Türk Ticaret Odası'yla istişare halinde olmasının ve iş birliği yapmasının önemine dikkat çekti. Ana vatan Türkiye ile tam bir fikir ve eylem birlikteliği içerisinde Kıbrıs Türk halkının egemenliğinin kabul edilmesi mücadelesi verdiklerini ifade eden Tatar, egemen bir devlete sahip olan Kıbrıs Türkü'nün Türkiye ile her zaman bağlarını güçlendireceğini vurguladı. Cumhurbaşkanı olarak göreve gelmesinin ardından ortaya konan yeni siyasetle Kıbrıs'ta artık egemen eşitliğe dayalı iki devletli bir çözümün savunulduğunu kaydeden Tatar, Kıbrıs'ta 60 yıldır iki ayrı devlet gerçeği olduğunu, yarım asırdır görüşülen federasyon tezinin artık rafa kalktığını ifade etti. Tatar, Rum tarafının hayalinin halen Kıbrıs'ı Yunanistan'a bağlamak olduğunu ve bu oyuna asla izin verilmeyeceğini vurgulayarak, Kıbrıs Türkü'nün devletine ve egemenliğine her daim sahip çıkacağını söyledi. KKTC'nin her alanda gelişiminin süreceğini dile getiren Tatar, bu bağlamda İTO yönetimi ve üyelerinin KKTC'yi ziyaret etmesinin ve yatırım olanaklarının masaya yatırılmasının oldukça değerli olduğunu ifade etti. "İSTANBUL İŞ DÜNYASI OLARAK HER ZAMAN KKTC'NİN YANINDAYIZ" İTO Başkanı Avdagiç de KKTC'nin 38. kuruluş yıl dönümü sebebiyle İTO olarak bu sevince, kutlamaya iştirak için KKTC'de olduklarını bildirdi. Avdagiç, Cumhuriyetin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı merhum Rauf Denktaş'ın kararlılığını bugüne taşıyan Cumhurbaşkanı Tatar ve KKTC'ye olan destek ve inancı ifade için burada olduklarını aktardı. Cumhurbaşkanı Tatar'ın ağustos ayında İTO'yu ziyaret ettiğini hatırlatan Avdagiç, "Biz de şimdi iade-i ziyaretle birlikte, Sayın Cumhurbaşkanımızın Kıbrıs politikasını desteklediğimizi vurguluyor, İstanbul iş dünyası olarak her zaman KKTC'nin yanında olduğumuzu gösteriyoruz." dedi. Avdagiç, "İstanbullu iş adamları olarak, KKTC iş dünyasıyla köklü ve kalıcı iş birlikleri oluşturmak kararlılığındayız. Bu ortamı sağlamak, KKTC'nin hak ettiği ekonomik güce kavuşmasına katkıda bulunmak, bizim en büyük arzumuz." diye konuştu. İTO heyeti, Türkiye'nin Lefkoşa Büyükelçisi Ali Murat Başçeri ve Kıbrıs Türk Ticaret Odası (KTTO) Başkanı Turgay Deniz'i de ziyaret etti.

2 yıl önce

Bakan Soylu: Şimdi biz, gelecek nesillerimize Cumhuriyetimizin ikinci asrını emanet edeceğiz

Sancaktepe Belediyesince Recep Tayyip Erdoğan Kongre Merkezi'nde düzenlenen "Demokraside Kadın İmzası-Türk Kadınına Seçme ve Seçilme Hakkının Tanınması ve Kadın Hakları Günü" programı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Türk kadınının seçme ve seçilme hakkını elde etmesinin 87. yıl dönümü dolayısıyla yayınladığı video mesajla başladı. Kadın meselesinin, Türkiye'de hep ideolojik ve siyasetin ana meselelerinden biri haline getirilmeye çalışıldığını, ayrıştırarak da ötekileştirerek bunun yapıldığını söyleyen Soylu, "Bu millet hiçbir zaman sadece erkeklerin yönettiği, var olduğu bir millet olmayı kabul etmedi, etmeyecektir. Hep yüzde yüzüne talip olmuştur. Biz kadınların kahramanlık yaptığı, kadınların yönettiği, kadınların sağlam durduğu ve büyük mücadeleleri gerçekleştiren bir milletin en önemli nüvelerinden birisi olduğu bir anlayışın çocuklarıyız." dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, milletvekilleri seçimlerinde nasıl bir mücadele ortaya koyduğunu bildiğini dile getiren Soylu, "İl ve ilçe teşkilatlarında hangi kotaları takip ettiğine, orada nasıl bir sürecin içinde belki de tasfiye edilmek istenen kadınlara nasıl sahip çıktığına ve hem siyasi hayatının hem de demokrasi hayatının nasıl yürümesi lazım geldiğini ortaya koyduğuna şahidim. Onun yaptığı bir siyasal tercih değil, buna inanıyorum. O, aynı zamanda öğreterek siyaset yapmayı kendisine ilke edinmiş bir kişi, bir lider. Hepimize öğretti. Öğrenmek istemeyenlere de öğretti. Bugün Türkiye'de sağladığı tablo ve gerçekleştirdiği süreç, hepimize öğreten bir sürecin adıdır." diye konuştu. "BU MİLLETİN KADINI FEDAKAR, GAYRETLİ, CESUR" Bakan Soylu, bu milletin kadınının fedakar, gayretli, cesur, sorumluluk sahibi olduğunu belirterek, sözlerine şöyle devam etti: "Türk kadını gerekirse hemşirelik, gerekirse fabrikada işçilik, gerekirse polis, jandarma olup canını ortaya koymak, aynı karakterin, aynı anlayışın varlığını ispat etmek için bugün de ayaktadır. Yüzbinlerce, milyonlarca kadın bu ülkenin var oluş mücadelesine, hayatımıza imza atmıştır ve her türlü takdirin üzerinde bir emek, bir alın teri ortaya koymuşlardır. 5 Aralık'ta olan Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının verilmesi değil, esasen hakkının teslim edilmesidir. Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, herkesi bu hakkın tesliminde ortaya koymuş oldukları irade için şükranla, minnetle ve rahmetle yad ediyorum. Hakkı teslim etmek de bir medeniyet göstergesidir. Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ortaya koyduğu bu vizyon, çağın ötesinde bir vizyondur, özümüze yakışandır." "KADIN İSTİHDAMI KONUSUNDA ÖZEL ÇABA HARCIYORUZ" Bakan Soylu, 19 yıldır her adımlarında hangi atılımı gerçekleştirdilerse, hangi icraatı yaptılarsa, kadınlara özel, onların katkısını arttırmaya dönük bir yaklaşım geliştirmeyi ihmal etmediklerini vurgulayarak, özellikle kadın istihdamı konusunda özel bir çaba harcadıklarını söyledi. Çıkardıkları özel kanunlarla, özellikle kadınların istihdam ve iş hayatında varlıklarını devam ettirebilmeleri için her türlü sürecin yönetildiğini aktaran Soylu, ayrıca kadınlara ait teşviklere, kamu kurumlarında kreş açma hamlesine kadar pek çok adım atıldığını anlattı. Kadın muhtarlarla ilgili de bir çok adım atıldığını belirten Soylu, kadın muhtarların taleplerine yönelik konuları değerlendirdiklerini ifade etti. Bakan Soylu, "Türkiye'de 1.125 kadın muhtarımız var. Onların muhtarlık binalarına kamera takmaya başladık. Ankara'da muhtarlarımıza güzel bir muhtarlar evi yapacağız. 19 Ekim Muhtarlar Günü'ne yetişmesini bekliyoruz." dedi. "KADES 2,9 MİLYON KADIN TARAFINDAN İNDİRİLMİŞTİR" Hükümetin kadınlara yönelik çalışmalarına ilişkin bilgi veren Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Dünyada söylendiği zaman herkesin takdirle karşıladığı bin kapasiteli elektronik kelepçe izleme merkezi kurduk. Bunun yanı sıra aile içinde kadına karşı şiddet olaylarını takip etmek üzere 81 ilimizde Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde 1.005 büro amirliği, Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde ise 5 şube müdürlüğü ve 92 aile içi ve kadına şiddetle mücadele kısım amirliği kuruldu. Karakol ve polis merkez amirliklerinde güven masası kurduk. 3 bin kadın polis aldık. 309 bin polis, jandarma ve kaymakamımıza eğitim verdik. Tamamen kendi imkanlarımızla yerli ve milli bir yazılım olan KADES Projesi bu alanda son yıllarda atılmış vizyoner adımlardan bir tanesidir. Bugün 2,9 milyon kadın tarafından indirilmiştir. 235 bini aşkın çağrıya anında gidilmiştir. Bir çok insanımız bu konuda kendini güvende hissetmektedir." Kadın kaymakamlardan memnun olduklarını dile getiren Soylu, "Türkiye'nin kadın yöneticiye ihtiyacı var. Bizim mülki idari amirliği de kaymakamlık da bir yönetici mektebidir. Bizim her ilde kadın vali yardımcısına ihtiyacımız var. Kaymakamlara ihtiyacımız var, daire başkanları, genel müdürler daha fazla bakan yardımcıları...Öyle aşağıdan gelecekler ki zorlayacaklar, göreceksiniz sayıları çok daha fazla olan kadın yöneticilerimizle birlikte bir anlayışı ülkede gerçekleştireceğiz." ifadelerini kullandı. 15 Temmuz'dan sonra emniyet personeli içinde 15 bin 38 olan kadın sayısının bugün bu sayının 24 bin 413'e ulaştığını belirten Soylu, 2016'da 29 bin 273 olan kadın jandarma subay-astsubay sayısının da bugün 41 bin 637 olduğunu, İçişleri Bakanlığında kadın subay sayısı 709 iken, şu an 2.229'a çıktığını ifade eden Soylu, şunları kaydetti: "Bize, Cumhuriyetin birinci asrı emanet edildi. Şimdi biz, gelecek nesillerimize Cumhuriyetimizin ikinci asrını emanet edeceğiz. Değerlerimizle, inancımızla, milli kültürümüzle, örfümüzle ve adetimizle, büyük bir medeniyet mirasımızla birlikte. Kim ne derse desin, kim ne ortaya koyarsa koysun biz geri gitmiyoruz, biz ileri gidiyoruz. Doğu Akdeniz'den de bunu görebiliriz, Azerbaycan'dan da bunu görebiliriz. İnsansız hava araçlarından da bunu görebiliriz. Bizim çocukluğumuzda öykündüğümüz denizin altındaki tünellerin yerine bugün İstanbul'u bir baştan bir başa kat eden Marmaray'da da Avrasya'da da bunu görebiliriz. Doğu ve Güneydoğu'da terörle bizi vesayet altına almaya çalışanlara inat bir şekilde, terörü Türkiye'nin gündeminden çıkaran bir anlayışta da bunu hep beraber görebiliriz. Bizim yapacak çok işimiz, üzerimizde çok sorumluluk var. Sorumluluk sadece bu topraklara ait bir sorumluluk değildir. Eğer biz güçlü Türkiye olmasaydık, eğer bu güçlü adımları atmasaydık Suriye'de daha çok çocuk yetim kalırdı. DEAŞ örgütü, iki ülkenin otoritesini sarstı. 20. Yüzyılın sonunda Avrupa ve Batı, bize kendi hayranlıklarını öykünerek anlatırken, bugün maske krizinde birbirlerinin havalimanlarından maskelerini aparmaya çalışan bir acizlikle bizim şehir hastanelerimize gülerken, kendi sağılık tesislerinde koridorlarda ve sağlık tesislerinin dışında insanların hayatlarını kaybettiği bir anlayışla karşı karşıya kaldılar." Konuşmaların ardından Sancaktepe Belediye Başkanı Şeyma Döğücü, Bakan Soylu'ya günün anısına hediye takdim etti. Programa, Bakan Soylu'nun eşi Hamdiye Soylu, İçişleri Bakan Yardımcısı Muhterem İnce, İstanbul Emniyet Müdürü Zafer Aktaş, İstanbul İl Jandarma Komutanı Yusuf Kenan Topçu, AK Parti Milletvekilleri, aynı zamanda Türkiye'nin ilk kadın kaymakamı olan İstanbul Vali Yardımcısı Özlem Bozkurt Gevrek ile kadın muhtarlar katıldı.

2 yıl önce

Tunceli'de tepki çeken avcılarla ilgili yeni gelişme! 20 yaban domuzu avladılar… Yaban keçisi avlamalarına izin yok

Tunceli genelinde yaban domuzu popülasyonunun kontrolsüz bir şekilde arttığı ve kırsal alan ile bazı köy muhtarların, domuzların tarım arazilerine zarar vermesi nedeniyle ilgili makamlara şikayette bulunması üzerine Doğa Koruma ve Milli Parklar Tunceli Şubesi, 80 yaban domuz kotası koyarak başvuru yapan avcılara 6 günlük sürek avı izni verdi. Yasal izinlerin alınmasının ardından domuz avı için bölgeye yurt dışından 12 kişilik Avcı grubu geldi. Milli Parklar sınırları dışında avcılık faaliyeti yürüten 12 kişi, sürelerinin dolmasıyla kentten ayrıldı. Avcıların toplamda 20 yaban domuzunu avladığı öğrenildi. TUNCELİ VALİLİĞİ: YABAN KEÇİSİ AVINA KESİNLİKLE İZİN VERİLMEZ Tunceli Valiliği'nden, "Dağ keçisi avı için kesinlikle Av izni verilmemiştir. Kaçak avcılara karşı en ağır şekilde cezalarımız uygulanmaktadır. Milli Park sınırları içerisinde kesinlikle avlanma yasaktır. Zaman zaman köylerden yaban domuzunun ekili alanlara zarar verdiği talepleri üzerine domuzların avlanması izinli olarak yapılmaktadır” açıklaması yapıldı. ‘CANLI TÜRLERİNE YÖNELİK ÖLDÜRMELER HUKUK DIŞI’ Yaban domuzunun, Avrupa’nın Yaban Hayatı Ve Yaşama Ortamlarını Koruma Sözleşmesi olan Bern Sözleşmesi'ne göre korunduğunu belirten Doğal Miras Koruma Girişimi sözcüsü avukat Barış Yıldırım, “İlimizde domuz avı maksadıyla bir grup avcı bulunmakta, yabancı uyruklu ve 12 kişi oldukları belirtiliyor. İlimizde çok güçlü bir yaban hayatı popülasyonu var bu yaban hayatı ülkemizin taraflı olduğu çeşitli sözleşmelere göre korunuyor. Başta, Dünya Biyolojik Sözleşmesi, Avrupa’nın yaban hayatı ve yaşama ortamlarını koruma sözleşmesi olan Bern Sözleşmesi. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Avrupa konseyi ülkesi olarak 1984 yılında imzalanan Bern Sözleşmesi'ne imza atmıştır. Bern Sözleşmesi'nin maddelerine göre yaban hayatı popülasyonlarına ve ortamlarına kasten zarar verebilecek her şeyin yasaklandığını biliyoruz. Yine sözleşmenin ek 3 listesinde, yaban domuzunun da koruma altında bulunduğunu biliyoruz. Bu türlere yönelik öldürmeler hukuk dışı. İlimizde yaban keçisi, çengel boynuzlu dağ keçisi, ayı, kurt ve ur kekliği ve kaya kartalı gibi korunan canlılar var. Dün iki kişi iki dağ keçisini öldürdü ve ekipler bunları yakalayarak cezai işlem uyguladı. Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü başta olmak üzere tüm yetkili idarelerin önlemleri almasını istiyoruz. Personel sayısı burada az personel sayısının artırılmasını istiyoruz” dedi. ‘SUÇ DUYURUSUNDA BULUNACAĞIZ’ Avcılık faaliyetlerinin hukuksuz olduğunu ve domuz avı için suç duyurusunda bulunacağını belirten Yıldırım, şunları söyledi: "Avcılık faaliyetlerinin her türlüsünün hukuk dışı olduğunu belirtmek isterim. Buna ilişkin olarak geçmişte yürüttüğümüz hukuksal mücadeleyi yine devam ettireceğiz. Domuz avcılığı faaliyetleri için biz geçmişte suç duyurusunda bulunmuştuk, yine bulunacağız. Anayasa 56’ncı maddesinde her yurttaşa çevreyi ve içindeki canlıları savunma hakkı görevi vermiştir. Doğadaki ekosistemin belirleyici unsurları doğada yaşayan canlılardır. Oradaki doğal dengeyi de o canlılar oluşturur. İnsanın oraya müdahalesiyle asla ve asla ekosistemi tanzim edemezsiniz. Bu canlı türleri milyonlarca yıldır bu coğrafyada yaşamıştır. Bunların bu popülasyonları dengelemek insanoğlunun görevi değildir, doğanın görevidir. Yöre Alevilik inancında vahdet esası vardır. Buradaki canlılar ve cansızlar aynı özden türediğine inanılır. Başta yaban keçileri olmak üzere pek çok canlıya kutsiyet atfedilir bu canlıların kasıtlı olarak öldürülmeleri yöre inancına ve mitolojisine de ciddi zarar veriyor.”

1 2 ... 4 5 6 7 8 9 10 ... 28 29