21 Mayıs Salı 2024
1 yıl önce

Öğrencilere ulaşım müjdesi! Ekrem İmamoğlu üzülecek, Cumhur İttifakı'nın ısrarıyla kabul edildi…

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Meclisi'nde, Mayıs ayı 3. oturumunda toplu ulaşımda aylık öğrenci ulaşım abonman ücretine yapılan zammın İBB tarafından sübvanse edilmesi "ısrar karar" olarak kabul edildi. İBB Meclisi 2. Başkanvekili Ömer Faruk Kalaycı başkanlığında gerçekleştirilen oturumda, aylık öğrenci abonman ücretinin İBB tarafından sübvanse edilmesi gündeme geldi. 78 LİRAYA DÜŞÜRÜLDÜ Raporda yer alan 162. maddede Cumhur İttifakı olarak öğrenci abonman ücretlerine yapılan yüzde 40'lık zammın İBB tarafından sübvanse edilmesinin uygun olacağı değerlendirildi. Komisyon görüşüne göre, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun 14 Nisan'da yeniden görüşülmek üzere meclise iade ettiği ve İBB'nin sübvanse maliyetinin bütçede karşılığının bulunduğu ifade edilerek yeniden gündeme gelmesi uygun görüldü. AK Parti ve MHP grubu, öğrenci ulaşım kartlarına yapılan yüzde 40'lık zammın İBB tarafından sübvanse edilmesini ve öğrencilerden eski tarifede olduğu gibi 78 lira alınmasına devam edilmesini teklif etti. Teklif oy çokluğuyla "ısrar karar" olarak kabul edildi. Buna göre aylık yüzde 40 zamla 31 lira eklenerek 109 liraya çıkan aylık öğrenci abonman ücretinin yeniden 78 liraya düşürülmesi kararı alındı. "ÖĞRENCİLERİMİZE HAYIRLI OLSUN" İBB Meclisi AK Parti Grup Başkanvekili Mehmet Tevfik Göksu, yüzde 40'lık zammın öğrenci biletlerinde uygulanmaması, İBB tarafından sübvanse edilmesiyle ilgili teklif verdiklerini, bu konuda da meclisin karar verdiğini hatırlattı. Kararın İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu tarafından veto edildiğini hatırlatan Göksu, öğrencilerin derslerine motive olmasına katkı sağlayacaklarını belirterek, "Öğrencilere zammın uygulanmaması ısrar kararını geçirdik. Öğrencilerimize hayırlı olsun." dedi.

1 yıl önce

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'ten Yunanistan'a tepki: Kabul edilemez!

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik Yunanistan'ın Türkiye karşıtı politikaları ile ilgili açıklamalarda bulundu. Çelik'in Twitter adresinden yaptığı açıklamalar şöyle: "Yunanistan’ın Türkiye’yi ve Cumhurbaşkanımızı hedef alan açıklamaları kabul edilemez. Bu saldırgan propagandalarla varılacak hiçbir yer yoktur. Yunanistan hükümeti başka ülkelere Türkiye’yi şikayet eden dilekçeler yazarak sorunları çözemez." "Türkiye’nin “mavi vatan”ımızdaki faaliyetleri egemenlik haklarımıza ve hukuka dayanmaktadır. Yunanistan’ın hak ve menfaatlerimize dönük dikkatli bir dil kullanması gerekir. Başka ülkelerin aşırı beyanları egemenlik alanımızda ve hukuk karşısında hiçbir şey ifade etmez." "Yunanistan başka ülkelerin kendisine verdiği desteğin karşılığında ne beklediklerini iyi değerlendirmelidir.En sağlam yolun sorunları Türkiye ile masada çözmek olduğunu anlamalıdır. Yunanistan adaların silahlandırılması ile hukuksuz bir yolu tercih etmektedir. Bu çıkmaz sokaktır." "Yunanistan’ın hukuksuzluğuna kabile dayanışması mantığıyla destek veren ülkeler Türkiye-Yunanistan ilişkileri konusunda iyi niyetli değildir." "Fransa’nın sürekli tahrik edici açıklamalar yapması diplomatik çözümlere zarar vermektedir." https://twitter.com/omerrcelik/status/1532699473775939587?s=21&t=2k3p7yVu1QdNsLl8E1susQ

1 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Kabul ettikleri birkaç yüz mülteciyi reklam malzemesi olarak kullananlar derinleşen insani krizler karşısında hiçbir sorumluluk üstlenmiyor”

Küresel Parlamenter Göç Konferansı’nda konuşan TBMM Başkanı Şentop, “Düzensiz ve zorunlu göç olgusu bugün ülkelerin veya bölgelerin sorunu olmaktan çıkmış; bütün dünyanın sorunu haline gelmiştir. Göç meselesi bize bütün insanlığın kaderinin, geleceğinin ortak olduğunu gösteren bir meseledir” dedi. Konferansa Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan video mesaj ile katıldı. İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar... Sayın parlamento başkanları, kıymetli milletvekilleri, değerli misafirler sizlere en kalbi duygularımla, muhabbetle, hürmetle selamlıyorum. Siz kıymetli parlamenterleri medeniyetlerin ve kıtaların kavşak noktası güzel İstanbul'umuzda ağırlamaktan büyük bir bahtiyarlık duyuyorum. Konferansın icrasına destek veren, katkı sunan tüm kurum ve kuruluşlara teşekkür ediyor, kendilerini tebrik ediyorum. Gerek burada yapacağınız istişarelerin gerekse gerçekleştireceğiniz görüşme ve temasların başarılı geçmesini diliyorum. Parlamentolar arası birlik, farklı siyasi sistem ve düşüncelere sahip parlamenterler için önemli bir diyalog zemini işlevi görüyor. Halklarımızın temsilcileri olan parlamenterlerin görüşlerini ve tecrübelerini birbirlerine aktarmalarına imkân veren birlik küresel sorunlara çözümler geliştirilmesine de katkı sağlıyor. EKONOMİK SIKINTILAR TÜM DÜNYADA YABANCI KARŞITLIĞINI KÖRÜKLÜYOR Parlamentolar Göç ve Mültecilere İlişkin Küresel Mutabakatlar' temasıyla düzenlenen küresel Parlamenter Konferansı'nın bu bağlamda önemli bir ihtiyacı gidereceğine inanıyorum. Son iki buçuk yılımıza damga vuran Koronavirüs salgınıyla beraber nefret söylemlerinin küresel ölçekte ürkütücü boyutlara vardığını görüyoruz. Ekonomik sıkıntıların başta batılı ülkeler olmak üzere tüm dünyada yabancı karşıtlığını ve Mülteci düşmanlığını körüklediğini gözlemliyoruz. Bununla eş zamanlı olarak salgının tetiklediği ekonomik krizle birlikte daha fazla insan yurt ve evlerini terk etmek zorunda kalıyor. Şu an dünya genelinde göçmenlerin sayısı 275 milyona, yerlerinden edilen kişilerin sayısı 85 milyona, mültecilerin sayısı ise 30 milyona yaklaştı. Rusya, Ukrayna arasında devam eden çatışmalarla beraber mevcut mülteci sayısına 5 milyon kişi daha eklendi. Bu insan hareketliliğinde maalesef içimizi acıtan pek çok manzarayla da karşılaşıyoruz. GÖÇ VE MÜLTECİLER MESELESİNDE YÜKÜ BİZİM GİBİ ÜLKELER ÇEKMEKTEDİR Zulümden, baskıdan, açlıktan kaçarak, güvenli bir gelecek kurma ümidiyle çıkılan yolculuklar, kimi zaman felaketle neticeleniyor. Geride bıraktığımız dönemde çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 30 bine yakın göçmen Akdeniz'de hayatını kaybetti. Avrupa'ya sığınan on binlerce Suriyeli çocuğun ise nerede olduğu, kimler tarafından kaçırıldığı, akıbetlerinin ne olduğu bilinmiyor. Hemen her gün Yunan güvenlik güçleri tarafından zulmedilen, soyulan, darp edilen hatta katledilen mültecilerin dramlarına şahit oluyoruz. Esasen göç ve mülteciler meselesinde yükü; sesi çok çıkan gelişmiş toplumlar değil, kriz bölgelerine komşu bizim gibi ülkeler çekmektedir. İNSANİ KRİZLER KARŞISINDA HİÇBİR SORUMLULUK ÜSTLENMİYORLAR Birleşmiş Milletler rakamlarına göre yüksek gelirli ülkeler 1000 kişi başına ortalama 2,7, mülteci barındırırken, orta ve düşük gelirli ülkeler ise. 5,8 mülteciye ev sahipliği yapıyor. Kabul ettikleri birkaç yüz mülteciyi reklam malzemesi olarak kullananlar derinleşen insani krizler karşısında hiçbir sorumluluk üstlenmiyor. Kıtaların ve kültürlerin kavşağında yer alan bir ülke olarak göç olgusu tarih boyunca beşeri ve sosyal hayatımızın bir parçası olmuştur. Engizisyondan kaçan Museviler başta olmak üzere son 500 yılda zulme uğrayan milyonlarca insana kapılarımızı açtık. Kafkasya'daki kardeşlerimiz de Balkanlar'daki soydaşlarımız da başları dara düşünce güvenli liman olarak hep Türkiye'ye sığındı. TARİHİMİZİN BİZE YÜKLEDİĞİ BU GÖREVİ YERİNE GETİRMEYE DEVAM EDECEĞİZ Birinci Körfez Savaşı'nda, Irak'tan kaçan yüz binlerce Kürt kardeşimize sahip çıktığımız gibi, Suriye'deki çatışmalardan kaçan 3,6 milyon Suriyeli sığınmacıyı da topraklarımızda kabul ettik. Kapımıza gelen hiç kimseyi etnik kimliği, dini, kültürü, meşrep ve mezhebi sebebiyle geri çevirmedik. Son 7 yıldır dünyada en fazla mülteciye ev sahipliği yapan ülkeyiz. Tarihimizin, kültürümüzün ve inancımızın bize yüklediği bu görevi inşallah bundan sonra da yerine getirmeye devam edeceğiz. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonraki en büyük insan hareketliliğinin yaşandığı günümüzde hiç kimse sorumluluklarından kaçamaz. Uluslararası toplum göç olgusunun temelinde yatan sorunlarla yüzleşme cesareti göstermedikçe bu meselenin önüne geçilemez. Konferans çerçevesinde yapacağınız tartışmaların ortaya koyacağınız fikirlerin sorunun çözümüne katkı sağlamasını temenni ediyorum.

1 yıl önce

TBMM'de kabul edildi: En düşük emekli maaşı 3500 TL olacak

3600 ek gösterge ile ilgili torba kanun teklifinin TBMM Plan Bütçe Komisyonu’ndaki görüşme sırasında önerge ile ilgili değişikliğe gidildi. Buna göre en düşük emekli aylığı 3 bin 500 TL olacak. 3600 ek gösterge ile ilgili torba kanun teklifinin TBMM Plan Bütçe Komisyonu’ndaki görüşme sırasında önerge ile değişiklik yapıldı. Halen 2500 TL olan en düşük emekli aylığının 3000 TL ‘ye çıkartılmasını öngören madde değiştirildi. En düşük emekli aylığı 3500 TL ‘ye çıkartıldı.

1 yıl önce

Adana’da acil servisteki onlarca hastaya bakmayı kabul etmeyip kaçan doktorun görüntüsü tepki çekti

https://twitter.com/haber7/status/1545818707561222145?s=21&t=xmxYGyFC1WJqW0phKojB1Q Türkiye, Konya Şehir Hastanesi’nde görevli Kardiyoloji uzmanı Ekrem Karakaya’nın öldürülmesiyle derinden sarsılırken, Türk Tabipleri Birliği infial yaratan saldırının ardından 7-8 Temmuz tarihlerinde iki günlük grev kararı aldı. CİNAYET SONRASI ON BİNLERCE SAĞLIK ÇALIŞANI SOKAĞA ÇIKTI TTB’nin grev kararıyla ülkede görev yapan on binlerce sağlık çalışanı sokağa çıkarak çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve hastanedeki güvenliklerinin sağlanmasıyla sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin son bulması çağrısında bulundu. GREV KARARI HASTANELERDE SIKINTI YARATTI Doktorların sokağa çıkarak protesto gösterilerine katılması ise bir kesimin büyük tepkisini çekerken, hastanelerde de sıkıntılı anların yaşanmasına neden oldu. ACİL SERVİSTEN KAÇARAK UZAKLAŞTI Adana Yüreğir Devlet Hastanesi’nde çekilen bir video sosyal medyanın gündemine bomba gibi düştü. Dün gece saatlerinde acil servis kapısında bekleyen onlarca hasta, kendilerine bakmayacağını belirtip servisten kaçan doktorun tavırlarıyla şoke oldu. MEMUR OLDUĞUNU İFADE EDEN KİŞİ SİCİL VE İSMİNİ TALEP ETTİ İnternete düşen ve çok sayıda kullanıcının paylaşarak tepki gösterdiği videoda, acil doktorunun kendileriyle ilgilenilmesini talep eden hastalara “Bakmıyorum” diyerek servisi terk ettiği ve memur olduğunu ifade eden bir kişinin doktordan sicil numarasını ve ismini istediği anlar yer aldı.

1 yıl önce

694 milyon tonluk NTE keşfi: Fransızlar istedi, Türkiye kabul etmedi

Eskişehir'in Beylikova ilçesinde ulaşılan dünyanın en büyük ikinci büyük nadir toprak elementi (NTE) rezervinin yankıları sürüyor. Bölgedeki madenlerde uzun yıllar çalışan iki emektar madenci, keşfin geçmişinin 1950'li yıllara dayandığını ancak çeşitli nedenlerle Türkiye'nin önünün hep kesildiğini söyledi. 1967'de madende çalışmaya başlayan 92 yaşındaki Mustafa Vural, 1950'lerden bu yana bölgede binlerce sondaj çalışması yapıldığını, yüzlerce numune alındığını ancak çalışmaların hep çeşitli bahanelerle yarım kaldığını kaydetti. "FRANSIZLAR İSTEDİ, TÜRKİYE 'VERMEYİZ' DEDİ" Sabah'ın haberine göre, Vural, 1970'li yıllarda mühendislerin NATO sözleşmesinden dolayı bu madeni çıkartıp işleyemediklerini söylediklerini ifade etti ve şöyle ekledi: "Fransız araştırmacılar değerli maden rezervini keşfetti. 'Türkiye'nin havayolunu, karayolunu biz yapalım karşılığında madeni bize verin' dediler. Türkiye de 'vermeyiz' dedi. Fransızlar da 'burada maden yok' raporunu tutup ülkelerine döndüler" 1984'te bölgedeki maden galerisinde çalışan İbrahim Çetemer ise, "Sağ-sol siyaseti yüzünden mühendisler anlaşamadı. En sonunda çalışmalar durdu. Bir daha da başlamadı. Artık bu madenleri işleyeceğiz. Bu Türkiye'nin gücü, Cumhurbaşkanımızın gücü" dedi." dedi. Eskişehir'in Beylikova ilçesinde dünyanın en büyük ikinci nadir toprak elementi rezervi keşfedildi. İleri teknoloji ürün üretiminde oldukça önemli olan bu elementlerin yüzde 95'ini Çin üretiyor. Eskişehir Beylikova'da bulunan rezerv ise dünyanın en büyük ikinci rezervi niteliği taşıyor. Beylikova'daki keşfe yönelik araştırmaların 1950'li yıllarda başladığı, ilçeye bir dönem Fransız araştırmacıların gelip kamp kurduğu ve uzun süre bölgede araştırma yaptığı öğrenildi. Fransızların ardından Maden Tetkik Arama (MTA) bölgede sondaj çalışmaları yaptı, çok sayıda numune çıkartılıp incelendi. Madende işçi olarak çalışan 92 yaşındaki Mustafa Vural, "1967 yılında madende çalışmaya başladım. Biz geçici işçiydik. Numune alıyorduk. Daha sonra o numuneleri sandıklara koyup gönderiyorduk. Bir dönem Fransızlar geldi aileleriyle birlikte. 1948'de yaylaya çadır kurdular. Araştırma yaptılar uzun bir süre. " "Sonra askeriye 2 sene çalıştırdı. Daha sonra MTA devraldı. Martta çalışıyorduk, kasımda çıkıyorduk. Bir sene gelmiyorlardı, iki sene sonra tekrar başlıyordu çalışmalar. Böyle 1982'ye kadar çalıştım. Bir gün Ankara'dan ABD'li bir mühendis geldi. Boynundan bir şey çıkarttı. 'Burası maden dolu. Baksana şuna parıl parıl parlıyor' dedi. Elmas gibiydi. Sonra çalışmalar birden hızlandı" ifadelerini kullandı. NATO SÖZLEŞMESİNDEN DOLAYI İŞLEYEMİYORUZ DİYORLARDI NATO sözleşmesini bahane ettiklerini kaydeden Vural, "1970 yılında mühendisler hep 'NATO sözleşmesi var ondan dolayı çıkartıp işlemiyoruz. 2023'ten sonra işlemeye başlayabileceğiz' derlerdi. Bundan dolayı hep aralıklarla devam etti çalışmalar. Burada çok değerli maden olduğu hep biliniyordu. Mühendisler 'Bu maden çok değerli. Bir zaman gelecek buralar şehir olacak, Türkiye kalkınacak' derdi" diye konuştu. Fransız araştırmacıların değerli maden rezervini keşfettiklerini söyleyen Vural, "O zamanlar 'Türkiye'nin havayolunu, karayolunu biz yapalım karşılığında madeni bize verin' demişlerdi. Türkiye de 'vermeyiz' dedi. Fransızlar da 'burada maden yok' raporunu tutup ülkelerine döndüler" ifadelerini kullandı. SAĞ SOL DAVASINA KAPATTILAR 1984'te MTA'nın bölgedeki maden galerisinde çalışan İbrahim Çetemer, "Burada maden galerilerini 1983'te yaptılar. Sağ sol davasından dolayı mühendisler anlaşamadı. Biri sola gideceğiz dedi, diğeri sağa gideceğiz dedi. Anlaşamadılar. Sonra da kapattılar şantiyeyi. Etüdünü yaptık buranın. Çok maden var burada. O dönem burada çalışan mühendisler de 'çok maden var ama çalıştıramıyoruz' derlerdi. 1984'te bir kapandı daha da çalışma yapmadılar. Şimdi Cumhurbaşkanımız açıkladı. Artık bu madenleri işleyeceğiz. Bu Türkiye'nin gücü, Cumhurbaşkanımızın gücü" dedi. İLK ETAPTA YILDA 1200 TON CEVHER İŞLENECEK Nadir toprak elementleri, fiber optikten uydu haberleşmesine, akıllı füzelerden yakıt hücrelerine, tıbbi görüntülemeden enerji depolama sistemleri ve elektrikli otomobillere kadar 20'den fazla alanda kullanılıyor. Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü Beylikova Tesisleri'nde ilk etapta pilot tesiste yıllık bin 200 ton cevher işlenecek. Daha sonra büyük bir endüstriyel tesis yatırımıyla yıllık 570 bin ton cevher işlenecek. Bu işlenen cevherden 10 bin ton nadir toprak oksidi, 72 bin ton barit, 70 bin ton florit, 250 ton toryum üretilecek.

1 yıl önce

ABD Hazine Bakanı Yellen: Enflasyon kabul edilemez derecede yüksek seyretmeye devam ediyor

Yellen, Bali'deki G20 Maliye Bakanları ve Merkez Bankası Başkanları Toplantısı öncesinde basın toplantısı düzenledi. Bugünün en büyük zorluğunun, Rusya'nın Ukrayna'da başlattığı "illegal ve sebepsiz savaştan" kaynaklandığını belirten Yellen, özellikle yükselen enerji fiyatları ve artan gıda güvensizliğiyle savaşın olumsuz etkilerinin dünyanın her köşesinde görüldüğünü söyledi. Yellen, bunun ABD'de dün açıklanan Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) verilerine de yansıdığına işaret ederek endeksteki artışın neredeyse yarsının yüksek enerji fiyatlarından kaynaklandığını aktardı. Bakan Yellen, "ABD'de enflasyon kabul edilemez derecede yüksek seyretmeye devam ediyor ve bunu düşürmek yönetimimizin en önemli ekonomik önceliği." değerlendirmesinde bulundu. ABD Merkez Bankasının (Fed) enflasyonla mücadele için gerekli gördüğü çabaları desteklediklerini vurgulayan Yellen, kısa vadede enflasyonu düşürmede destekleyici olacağına inandıkları adımları attıklarını anlattı. Yellen, petrol fiyatlarındaki olası artışları önlemek için Rus petrolüne yönelik bir tavan fiyat uygulaması üzerinde de çalıştıklarını kaydetti. Rusya'nın Ukrayna'da yıkıma devam ettiğini vurgulayan Yellen, "Putin rejiminin temsilcilerinin" G20'de yeri olmadığını belirtti. Yellen, Hint-Pasifik bölgesi ziyaretinde yaptığı görüşmelerde gıda güvensizliği ve Rus petrolüne yönelik tavan fiyat uygulaması konularını gündeme getireceğini aktardı. Rus petrolüne fiyat sınırı getirilmesinin enerji ve gıda fiyatlarındaki artışlara karşı en güçlü araçlardan biri olduğuna dikkati çeken Yellen, söz konusu fiyat sınırının Rusya'yı petrol gelirinden edeceğini, küresel petrol arzının korunmasına ve fiyatlar üzerinde aşağı yönlü baskı oluşturmaya yardımcı olacağını ifade etti.

1 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Yunanistan'ın Lozan'a sadakat ilkesiyle bağdaşmayan tavrı kabul edilemez

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Lozan Barış Antlaşması'nın imzalanmasının 99. yıl dönümü nedeniyle yazılı açıklamada bulundu: "Bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu belgelerinden olan Lozan Barış Antlaşması’nın imzalanmasının 99. yıl dönümünü idrak ediyoruz. Lozan Barış Antlaşmasıyla kara sınırlarımız çizilmiş, kapitülasyonlar kaldırılmış, Yunanistan’da kalan Türk azınlığının hakları güvenceye alınmış, kıyılarımıza yakın Yunan adalarının gayrıaskeri statüsü teyit edilmiştir. Türkiye, imzalanmasından bu yana geçen 99 yılık zaman zarfında Lozan Barış Antlaşması’nın uygulanmasını titizlikle takip etmiştir. Ancak son dönemde özellikle Yunanistan tarafından Türk azınlığın hakları başta olmak üzere Antlaşma’da kayıtlı şartlar yok sayılmakta veya bilinçli bir şekilde aşındırılmaktadır. İyi komşuluk ilişkileri ve Antlaşmaya sadakat ilkesiyle bağdaşmayan bu durumu, ülkemizin kabul etmesi mümkün değildir. Ülkemiz, bölgesinde kalıcı barış ve huzurun tesisi yolunda her türlü çabayı göstermekte, aziz milletimizin haklarını korumakta kararlıdır. Türkiye 2023’e, Lozan Barış Antlaşması’nın ve Cumhuriyetimizin 100. yılına doğru emin adımlarla ilerlerken, bölgesel ve küresel meselelerdeki etkin konumunu da pekiştirmektedir. Lozan Barış Antlaşması’nın 99. yıldönümünde, Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal’i, silah arkadaşlarını ve aziz şehitlerimizi rahmetle anıyor, gazilerimizi saygı ve minnetle yâd ediyorum."

1 2 ... 7 8 9 10 11 12 13 ... 22 23