28 Nisan Pazar 2024
2 yıl önce

MÜSİAD'dan iş dünyasına 'indirim' çağrısı: Fiyatları aşağı yönlü revize edenler kamuoyuyla paylaşılacak

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, döviz kurunda yaşanan sağlıksız dalgalanmaları engellemek maksadıyla yeni ekonomik tedbirlerin devreye alınacağını duyurdu. Erdoğan'ın açıklaması sonrasında Türk Lirası, dolar karşısında büyük değer kazanarak 18 lira seviyelerinden 11 lira seviyelerine kadar düştü. Dernek, söz konusu değer kazanımı nedeniyle iş dünyasına çağrıda bulunarak, "Haydi Türkiye Şimdi İndirim Zamanı" kampanyasını başlattı. MÜSİAD'dan yapılan açıklamada, "Tüm iş dünyasını fiyatlarında indirim yapmaya davet ediyoruz." denilerek, kurun maliyetler üzerindeki baskısının hafiflemesiyle elini taşın altına koyacak iş insanları ve kurumların isimlerini de kamuoyuna duyuracaklarını ifade etti. MÜSİAD'dan yapılan açıklama şöyle: "Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı tedbirler piyasalara olumlu yansımış ve kısa süre içerisinde Türk Lirası’nda ciddi bir değer artışı kaydedilmiştir. Bu çerçevede tüm iş dünyasını fiyatlarında indirim yapmaya davet ediyoruz. Döviz kurunun maliyetler üzerindeki baskısının hafiflemesiyle taşın altına elini koyarak fiyatlarını aşağı yönde revize eden MÜSİAD üyelerimizi sosyal medya hesaplarımızla kamuoyuna duyurarak, enflasyonla mücadele noktasındaki kararlılığımızı göstereceğiz."

2 yıl önce

MEB'den Kılıçdaroğlu'na yalanlama: Kamuoyunu yanlış yönlendiriyor

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun 15 bin öğretmen atamasında yapılan sözlü sınava yönelik "Danıştay'ın kararına uyulmuyor" sözlerine yanıt verdi. Mülakatların işleyişi konusunda gerçek dışı ifadeler kullanıldığını belirten MEB, ortada kamuoyuna açıklandığı gibi bir 'Danıştay kararı' olmadığını da ifade ederek Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarını yalanladı. MEB'den yapılan açıklama şöyle: "CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun öğretmen atama sürecinde gerçekleştirilen sözlü sınava yönelik yaptığı açıklamaya dair kamuoyunu bilgilendirme gereği ortaya çıkmıştır. Sayın Kılıçdaroğlu söz konusu açıklamasında; “Danıştayın verdiği bir karar var. Mülakatta artı 3 eksi 3 puan verebilirsiniz diyor. Bir puan aralığı belirliyor. Aldığı puanla, yazılıda aldığı, KPSS’de aldığı puanla mülakatta verilecek puanın aralığını belirliyor. Buna uymuyorlar. Yani Danıştay kararına uymuyorlar" ifadelerine yer vermiştir. "Kılıçdaroğlu'nu açıklamaya davet ediyoruz" Bu ifade ile kamuoyu yanlış yönlendirilmektedir. Söz konusu ifadede atıfta bulunulduğu gibi bir Danıştay kararı yoktur. Milli Eğitim Bakanlığı, hukuk devleti ilkesine sıkı sıkıya bağlıdır. Sayın Kılıçdaroğlu’nu Milli Eğitim Bakanlığımızı uymamakla itham ettiği söz konusu Danıştay kararını açıklamaya davet ediyoruz. Kamuoyuna saygıyla duyurulur." Geçtiğimiz haftalarda randevusu olmadığı halde TÜİK'in kapısına dayanan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, sosyal medyadan yaptığı açıklamada bugün saat 13.00'te ile Milli Eğitim Bakanlığına gideceğini duyurmuştu.

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: " CHP'nin başındaki zatın bu eşkiyavari baskınlarla derdi, kamu kurumlarından bilgi almak değil, orada kaos ve kargaşa çıkarmak.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamaları şöyle: ASKON'u kurulduğu günden bu yana yakından izliyorum. Ülkemizin önde gelen sivil toplum kuruluşlarından ASKON'un üyelerini ayrı ayrı tebrik ediyorum. Orhan Aydın kardeşimizin başkanlığında yeniden oluşan yönetim kuruluna rabbimden muaffakiyetler niyaz ediyorum. Güzide derneğimiz Anadolu'nun bağrından çıkıp önce bölgesinde sonra Türkiye'de ve nihayet dünya çapında büyük işlere imza atan iş insanlarımızı temsil etmektedir. Hakkı ve hakkaniyeti gözeterek büyütülen ASKON son dönemde de ilkeli tavrı ile farkını ortaya koymuştur.  Konumu, bereketi, potansiyeli, ekonomik ve sosyal iklimi ile her dönem insanlığın gözdesi olan Anadolu ASKON gibi sivil yapılar vasıtasıyla bu vasıflarını geleceğe taşımaktadır. Bunun için Anadolu Aslanları kavramını önemli görüyorum. Kuruluşundan itibaren derneğimizin yönetiminde hizmet eden, yürütülen çalışmalara katkı sağlayan herkese şükranlarımızı sunuyorum. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da her hayırlı faaliyetinizde, gayretinizde sizlerin yanında olmayı sürdüreceğim. Türkiye olarak sarsıntının acı sonuçlarından kendimizi korumakla ve dünya 5'ten büyüktür diyerek çarpıklıklara itirazımızı dile getirmekle kalmadık, yeni küresel yönetim ve ekonomi sisteminde hak ettiğimiz yeri almak için de harekete geçtik. Artık tüm gücümüzü ve imkanlarımızı istihdam ve istikrar odaklı yeni ekonomimizi yerleştirmeye ve geliştirmeye tezkif ediyoruz. Üretim ve ihracat tarafında işler yolunda gidiyor. Bu süreçte önümüze sıkıntılar da çıkıyor. Son dönemde yaşadığımız önemli sorunlardan biri döviz kurundaki dengesiz dalgalanma ve fiyatlardaki fahiş artıştır. Bu iki sorundan döviz kurundaki dalgalanmayı kontrol altına aldık. Yılbaşından itibaren kurun bu hafta başındaki gibi makul seviyede istikrar kazanacağını değerlendiriyoruz. Amacımız hem iş insanlarımızı hem vatandaşlarımızı, 1 ay, 6 ay, 3 yıl sonrasını görebilecekleri yatırım ve tasarruf kararlarını verebilecekleri güven ve istikrar iklimine kavuşturmaktır. Bir defa şu ikiliyi unutmayacağız. Güven ve istikrar. Kuruluşumuzdan itibaren ekonomik anlayışımızı bu iki kavramın üzerine yerleştirdik. Kur üzerinden ülkenin ve milletin felaketi pahasına haksız kazanç sağlama niyetinde olanlar bunun bedelini ödemek mecburiyetinde kaldı. Yaşanan kayıplardan dolayı üzüntülüyüz. Ülkemiz ve milletimizin selameti için doğru olanı yapmak da boynumuzun borcudur. Faizlerin düşük, kurun istikrarlı ve yatırımların arttığı bir ortam inşa ediyoruz. Vatandaşlarımızdan açıkladığımız pakete uygun şekilde tasarruflarını kendi paramızda tutmalarını, tüm işlerini kendi paramızla yürütmelerini istiyorum ve tavsiye ediyorum. Türk Lirası bizim paramız, biz onunla hareket edeceğiz. Biz yok şu dövizmiş, bu dövizmiş bunlarla değil. Bir de hep söylüyorum, yine söyleyeceğim. Faiz aşağı faiz yukarı. Arkadaşlar artık lütfen bu işi kitabımızından bir defa çıkaralım. Faiz zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapar. Bunu bilecek, buna inanacak bununla yolumuza devam edeceğiz.  Yılbaşından itibaren hem firmalarımızın, hem vatandaşlarımızın kendi paramıza dönüşü daha da hızlandıracaklarının işaretlerini görüyoruz. Alışverişi döviz üzerinden olmayan firmalarımıza da kendi paramız dışında finans aracı kullanmamalarını tavsiye ediyorum. Paketi açıkladığımızdan itibaren mevduatta dövizden kendi paramıza ciddi dönüş başlamıştır. Tüm imkanlarımızı yeni ekonomi modelini yerleştirmeye harcayacağız. Şimdi de son dönemde yaşadığımız gibi döviz kurunda yurt içi talepte kaynaklanan ani, sert, rasyonel temeli olmayan iniş çıkışlar yaşanmasını engelleyecek tedbirleri aldık, alıyoruz. Bütün bunları serbest piyasa ekonomisi kurallarından sapmadan küresel ekonomik sistemdeki güçlü bağlarına zarar vermeden yapıyoruz. Altını tercih eden vatandaşlarımızı ellerindeki bu değeri finans sistemimize dahil etmeye çağırıyoruz. Yastık altındaki 5 bin ton altının ne kadarını ekonomimize kazandırabilirsek gücümüz o derece artacaktır. Döviz kurunu yatay seyre geçirme ve altını sisteme kazandırma sistemini ne kadar hızlı yürütürsek enflasyonu ve fahiş fiyat artışlarını kontrol altına alma mücadelemiz de elimiz o derece güçlü olur. Bizim de değerler silsilemiz var dimi? Bu silsileye inanıyorsak biz batının kapitalist mantığıyla biz hareket edemeyiz. İsrail'e bir bakın. İsrail'i değerlendirin. Acaba İsrail kendi içinde faiz enflasyon ilişkisini nasıl değerlendiriyor. ABD'ye bakın. Faiz nerede enflasyon nerede? Almanya, Fransa... Faiz nerede enflasyon nerede? Kendi ülkemizde en yakın çevremizde bile bazı dostlar, arkadaşlar faizle hareket etmenin gerekli olduğunu savunacak duruma geliyorlar. Bu can bu tende oldukça iddia ile söylüyorum: Faiz sebeptir enflasyon neticedir. Hamdolsun bütçe tarafında herhangi bir sıkıntımız yok. Öngörülenden daha iyi gerçekleşmelerle yılı kapatıyoruz. İnşallah çok yakında bunu da göreceğiz. Kurdaki dalgalanmanın cazibesine kapılanlar nasıl bunun acı faturasıyla yüzleştiyse aşırı fiyata tevessül edenlerin durumu da farklı olmayacaktır. Yaptığımız son düzenleme ile kendi paramızın getirisini dövizdeki muhtemel kazançla eşleştirerek sıcak para hareketleri üzerinden yürütülen manipülasyonların önüne geçmiş oluyoruz. Kararlılıkla ilerlemekten, siyasi sabotajlarla, terör örgütleriyle, ambargolarla vazgeçilemeyenler, Döviz Kuru üzerinden bize silah göstermeye kalktılar. Ama başaramayacaklar. Bizim silahımız onlardan daha güçlü. Bizim silahımız Nas. Unutulmamalıdır. Dün vesayetle, terör örgütleriyle, darbecilerle yaptığımız mücadele mesele nasıl Tayyip Erdoğan şu parti bu parti meselesi değil, ülkenin bekası meselesiyse aynı mücadeleyi veriyoruz.  Bugün de ülkemizi dünyanın en büyük 10 ekonomisinden bir haline getirme mücadelemizi başarıyla sonuçlandıracağımızdan hiç endişeniz olmasın. Bunun nimetlerinden hep birlikte yararlanacağız. Hiçbir ayrım yapmaksızın her vatandaşımıza diyoruz ki, kendimizin ve evlatlarımızın geleceği için gelin büyük ve güçlü Türkiye hedefimizin ekonomi ayağında yürüttüğümüz tarihi mücadeleye destek olun. Kendi paramıza sahip çıkarak destek olun. Sinsi şekilde yayılan yanlış, art niyetli haberlere itibar etmeyerek destek olun. İşinize, gücünüze, ekmeğinize sıkı sıkıya sarılarak destek olun. Sanayiciyseniz makinelerinizi daha çok çalıştırarak destek olun. İhracat yapıyorsanız mevcut pazarları geliştirerek yeni pazarlar bularak destek olun. Turizmciyseniz önümüzdeki sezona iyi hazırlanarak destek olun. Ticaret erbabıysanız aldığınız sattığını ürünlerin fiyat dengesini yüksek kazanç hırsıyla değil kendinizin ve ülkenin uzun vadeli çıkarlarını gözetip belirleyerek destek olun. Biz milletçe bir olduğumuzda, iri olduğumuzda, diri olduğumuzda, kardeş olduğumuzda hep birlikte Türkiye olduğumuzda üstesinden geleceğimiz hiçbir mücadele ve engel yok.  (Kılıçdaroğlu) Kamu görevlilerini tehdit etmeyi, kamu kurumlarını basmayı, bir çeşit siyasi eşkıyalık yapmayı iyice alışkanlık haline getirdi. Önce Merkez Bankasından randevu istedi, randevu verildi. Kendisi brife edildi. Çıktı, yalan yanlış birçok şeyleri anlattı. Dürüst değil, kalibresi bozuk, cins, cibilliyet bozuk. TÜİK'ten randevu istedi, vermedi. Ne dedi? Siz imtihanı kaybettiniz. Niye? Merkez Bankası'na gittiniz, orada içeride başka dışarıda başka hareket ettiniz. TÜİK sır kurumdır, burada da aynı şekilde hareket edersiniz. Talebinizi iletin, biz size cevap veririz dediler. Geldiler TÜİK önünde gösteri yaptılar.  Helalleşme ve benzeri söylemlerle kendini demokrat göstermeye çalışırsa çalışsın, başında bulunduğu partinin genlerindeki faşistlik bir noktada böyle hortluyor. Kamu kurumlarına emrivaki ile gittiği için kapıda kalıyor. Bunun son örneğini MEB'de yaşadık. Aynı şekilde Meclis açıldıktan sonra da eğitimi görüşmek üzere komisyon üyeleri davet edilmiştir. Sadece CHP'li milletvekilleri iştirak etmedi. Bakanımız sık sık Meclis'e gidiyor. CHP'nin amacının MEB'e gidip, bakanla, bakanlık bürokrasisiyle görüşmek olmadığını göstermeye sadece bu örnekler bile yeterlidir. Bu eşkıyavari baskınlarla derdi bilgi almak değil, kaos ve karmaşa çıkarmaktır.  Devletin kurumlarına gidebilmek dürüstlük gerektirir, sende bu dürüstlük yok, sen adam değilsin. Merkez Bankası bağımsız değil diyor, Merkez Bankası seni kabul etti, sen bağımsız değilsin, senin ipinin kimlerin elinde olduğunu merak ediyorum. Halbuki genel başkanlık ve milletvekilliği sıfatını bir kenara bıraktım, herhangi bir vatandaş olarak istedikleri kuruma istedikleri zaman gidip diledikleri bilgiyi alma hakkına sahip olduklarını çok iyi biliyorlar. Ama dert başka olunca ortaya böyle can sıkıcı görüntüler çıkıyor. Kandil'i bombalayacakmış iktidara geldiğinde. Sen iktidara mı geleceksin? Kandil'dekilerle dirsek dirseğe, Ankara'dan İstanbul'a onlarla yürüyen sen değil misin? Onlar sana övgü yağdırdıkça zevkten 4 köşe oluyorsun. Kandil'dekiler sana övgü yağdırdıkça zevkten dört köşe oluyorsun. Sana nasıl güvenecekler ya. Mümkün mü? Eh şimdi de ittifakınız kurdunuz, bakalım bu ittifakla nereye kadar gideceksiniz?   

2 yıl önce

TÜİK açıkladı! 2021 yılında en çok memnuniyet duyulan kamu hizmeti ‘Asayiş’ oldu…

Kamu hizmetlerinden memnuniyet düzeyleri incelendiğinde, 2021’de asayiş hizmetlerinden memnun olduğunu beyan edenlerin oranı yüzde 73,8 olurken bunu sırasıyla yüzde 69,8 ile ulaştırma, yüzde 68,1 ile sağlık, yüzde 59,1 ile Sosyal Güvenlik Kurumu, yüzde 55,7 ile eğitim ve yüzde 54,8 ile adli hizmetlerinden memnuniyeti takip etti.

2 yıl önce

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'dan Gülistan Doku açıklaması: “İftira ve yalanın kamusallaştırılması Türk Siyaseti açısından kaygı vericidir”

Bakan Soylu’nun açıklamalarının detayları şöyle; Üniversite öğrencisi Gülistan Doku’nun 5 Ocak 2020 tarihinden beri kaybolmasının ardından milletçe büyük bir üzüntü yaşanmış ve hem ailesinin acısını paylaşmak, kendilerine destek olmak hem de sorumluluğumuzun gereğini yerine getirmek üzere devletin tüm imkânlarıyla ve samimiyetle ciddi bir gayret ortaya koyulmuştur. Bu samimi çabaya rağmen; CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Meral Akşener’in ve terör örgütünün siyasi uzantılarının da dün ve bugünkü grup toplantılarında yaptıkları gerçeklikten ve hakkaniyetten uzak değerlendirmeler, ölüm üzerinden yaptıkları istismar, siyasi rant adına siyaset sorumluluğundan ve insani değerlerden ne denli uzaklaşıldığının; ilgili tüm birimleriyle yapılması gereken ne varsa yapan devletimize karşı bitmeyen bir öç alma duygusunun, açık bir tezahürüdür. Gülistan Doku’nun kaybolması olayı ile ilgili olarak ilk andan itibaren Emniyet Genel Müdürlüğü’nden bir İstihbarat Şube Müdürü başkanlığında, KOM, İstihbarat ve Siber Suçlar birimlerinden uzmanlardan oluşan ortak bir ekip oluşturulmuştur. Bu ekip Tunceli’ye gönderilmiş ve eldeki tüm delil ve bulgular, İl Emniyet Müdürlüğü ekipleriyle koordineli şekilde sahada titizlikle takip edilmiştir. Kayıp ihbarının alındığı ilk andan itibaren, 5 Ocak 2020 tarihinde Tunceli İl Emniyet Müdürlüğü tarafından arama çalışmalarına başlanmış, Tunceli ilindeki tüm giriş çıkış noktalarındaki MOBESE kameraları ve 863 araç geçişine ait PTS kayıtları taranmıştır. Soruşturma boyunca bilgi sahibi 219 kişi, 2 müşteki ve 1 şüpheli ile görüşme yapılmış, araç kameraları ve HTS kayıtları dahil eldeki bütün alternatifler titizlikle incelenmiştir. 5 Ocak 2020 tarihinden itibaren yürütülen kapsamlı çalışmalar neticesinde; Gülistan Doku’nun en son olarak Uzunçayır Baraj Gölü üzerinde bulunan Sarı Saltuk Viyadüğü (Dinar Köprüsü) üzerinde görüldüğü, görgü tanıklarının beyanı ve araç kamerası görüntüsü ile tespit edilmiştir. Telefon sinyalinin köprü üzerinde kesildiğinin tespit edilmesi üzerine, su altı ve su üstü arama çalışmaları, Tunceli İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğümüz koordinesinde hızlıca başlatılmıştır. Arama çalışmaları kapsamında Uzunçayır Baraj Gölü birisi yarım, birisi tam seviye olmak üzere iki kez boşaltılmış, su seviyesinin teknik olarak mümkün olan minimum seviyesine kadar indirilmesi sağlanmıştır. Tüm bu çalışmalar, toplamda 261 gün sürmüştür. Bütün bunların yanı sıra; Sarı Saltuk Viyadüğü(Dinar Köprüsü) civarı ile 1 km. üstü ve 1 km. baraj bendine doğru su altı ve su üstü arama faaliyetleri icra edilmiş, baraj gölü botlarla günlük olarak taranmıştır. 15 Ekim 2020 tarihinde Uzunçayır Baraj Gölü’nden başlatılan ikinci tarama; Öğretmenevi’nden Uzunçayır Baraj bendine kadar row ve dalgıçlarla su altı araması şeklinde yapılmıştır. Gülistan Doku’nun 261 gün süren söz konusu arama çalışmalarına; 97 su altı ve su üstü kurtarma ekibi, 545 personel, 101 araç, 45 bot, 14 row, 6 drone, 7 sonar, 3 köpekli arama ekibi katılmıştır. Gülistan Doku’nun ailesinin yapılan çalışmalarla alakalı bilgilendirilmediğine dair yapılan açıklamalar da tamamen yalandır. Bu elim hadise, ilk anından bugüne kadar her aşamasında bizzat Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın takibinde olmuştur. Kendileri aile ile hem telefonla hem de Elazığ ziyareti sırasında bizzat yüz yüze görüşmüştür. Ayrıca Sayın Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanımız ve İçişleri Bakanı olarak bizzat kendim, Elazığ’da, Ankara’da ve Tunceli’de aile ile defalarca görüşme gerçekleştirdik ve her süreçte bilgilendirdik. Ayrıca; Valilerimiz, arama kurtarma birimlerimiz, arama çalışmalarının her safhasında; yine konuyla ilgili kurulan özel ekibimiz, yürütülen çalışmanın bir çok bölümünde, aileyi sık sık bilgilendirmiştir. Bizatihi aile üyeleri, arama kurtarma çalışmalarını ve tüm detayları, olay yerinde de takip etmiştir. İçişleri Bakanlığı olarak, arama ve kurtarma faaliyetleri için ayrı bir eğitim, ayrı bir yapılanma ve ayrı bir kapasite ayırmış bulunmaktayız. Burada herhangi bir zaafiyet söz konusu değildir. Son yıllarda üst üste yaşadığımız afetlerde de benzer arama kurtarma çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Rize’deki sel afetinde kaybolan 2 vatandaşımız için 65 gün; Giresun’da 4 kayıp vatandaşımız için 76 gün; Kastamonu sel afetinde kayıp 8 vatandaşımız için 100 gün; Sinop-Ayancık sel afetinde kayıp 6 vatandaşımız için 100 gün; Balıkesir-Manyas Gölü’ndeki kayıp vatandaşımız için 34 gün süren arama kurtarma çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Devlet olarak görev ve sorumluluğumuzun farkındayız ve buna ait bir gayret ortaya koyuyoruz. Ancak muhalefetin de bir görevi var. Bu görev, elbette ki sorumsuzca iftira atmak ve her meseleyi devlete, iktidara kara çalma vesilesi olarak görmek değildir. Bu açık bir haksızlıktır, vicdansızlıktır ve bu konuda gayret gösteren, günlerce suda arama yapan, sahada bu konuyu takip eden personelimizin hakkına girmektir. Bir kayıp olayını, tam da terör örgütünün ve uzantısı olan siyasi partinin stratejisine uygun şekilde siyasi sahaya çekmeye çalışmak, eli direğe bağlanıp öldürülen masumlara, bombalı eylemlerde şehit olan bebeklere bir çift kelamı olmayanların çukurluğudur, “işine gelen ölümlerden” beslenmektir. İftirayı ve “yalan”ı sistematik hale getirmiş, rahatça iftira atabilsin diye kendisi için “ajanslar” kurulmuş bir “siyasi”den ve yıllardır siyasi sahada terör örgütünün sözcülüğünü yapanlardan “etik davranma” ve “hakkaniyet” erdemlerini beklemenin gerçekçi olmadığını elbette ki biliyoruz. Ancak, Kılıçdaroğlu’nun CHP’yi, Meral Akşener’in de İYİ Parti’yi, terörün örgütünün partisinin iftirasına payanda yapmaları, bulundukları kürsüleri de istismar ederek iftirayı ve yalanı kamusallaştırmaları, bunun için ayırt etmeksizin masum insanların acılarını istismar etmeleri, dekorasyonu terör örgütüne ait olan hafıza odalarında kaybolmaları, Türk siyaseti açısından kaygı verici bir görüntüdür.

2 yıl önce

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu: Kim kamu düzenini bozmaya çalışırsa, gereğini yerine getiririz

Bakan Soylu, bazı temel gıda ürünlerin hakkında yapılan manipülasyonlarla ilgili, “Salgın döneminde tedarik zincirinde en ufak bir sıkıntı yaşamadık, Tarım Bakanımız açıklama yaptı. Eksikliğimiz söz konusu değildir. Kim kamu düzenini bozmaya çalışırsa gereğini yerine getiririz.” dedi. Ayrıntılar birazdan…

2 yıl önce

Çöpe dökülen sebze videolarına dair açıklama bakanlıktan geldi: Amaç kamuoyunu yanıltmak için algı operasyonu yapmak

Geçtiğimiz günlerde Çorum'da ve Ankara'nın Altındağ ilçesinde bulunan bir iş yerinin önüne yüzlerce çuval soğan atılmış halde bulundu. Antalya'da ise bir çiftçinin biberleri ormana döktüğü görüldü. Benzer görüntülerin ara ara sosyal medyada yayılması sonrası Ticaret Bakanlığından konuyla ilgili bir açıklama geldi. Bakanlıktan yapılan açıklamada, sosyal medyada eski tarihli bazı görüntüler kullanılarak çeşitli sebzelerin çöpe döküldüğüne dair haberlerin servis edildiği ve kamuoyunu yanıltmak amacıyla algı operasyonu yürütüldüğü bildirildi. Bu asılsız görüntüleri yayanların amacının kamuoyunda infial oluşturmak olduğuna işaret edilen açıklamada, söz konusu görüntülere ilişkin "doğru" bilgilere yer verildi. "MAKSATLI OLARAK YENİYMİŞ GİBİ SERVİS EDİLMİŞTİR" Açıklamada, iki gündür sosyal medyada dolaştırılan "biber üreticisinin biberleri ormana dökmesi" görüntüsünün 4 Mayıs 2021 tarihine ait olduğuna işaret edilerek, şunlar kaydedildi: "Bu tarih, pandemi nedeniyle tam kapanma dönemine denk gelmektedir. Bu dönemde pazar yerlerinin kapalı olması nedeniyle üreticiler ürünlerini satamamışlardır. Ancak bu görüntü sanki dün gerçekleşmiş gibi servis edilmiştir. Yine 'İstanbul Toptancı Hali'nde sebzelerin çöpe dökülmesi' görüntüleri 2019 yılı Kurban Bayramı tatilinin bittiği güne ait olup, bayram boyunca toptancı halinin kapalı olması nedeniyle satılamayarak, özelliğini kaybeden ürünlerin imhasına ilişkindir. İmhanın usulüne uygun yapılmaması nedeniyle gerekli cezai işlem uygulanmıştır. Bu görüntüler de maksatlı olarak yeniymiş gibi servis edilmiştir." "CEZAİ İŞLEM UYGULANMASI SAĞLANMIŞTIR" Öte yandan birkaç gündür sosyal medyada dolaşımda olan "boş arazilere kuru soğan dökülme" görüntülerinin de, Bakanlıkça yapılan tespitte, depolarda elleçleme sonrası çürüme ve bozulma nedeniyle ayıklanan ürünlere ait olduğunun anlaşıldığı bildirilen açıklamada, şu ifadeler kullanıldı: "Bununla birlikte ürünlerin imhasının usulüne uygun yapılmaması nedeniyle belediyelerce cezai işlem uygulanması sağlanmıştır. Sebze ve meyve ticaretine ilişkin denetimler ülke genelinde kesintisiz şekilde devam ettirilmektedir. Halkımız sosyal medyada yer alan eski tarihli ve asılsız görüntülere itibar etmemeli, Bakanlığımızca yapılan resmi açıklamaları takip etmelidir."

2 yıl önce

CHP'li belediye başkanının kamu kaynaklarını çarçur ettiği ortaya çıktı!

İzmır'de, 2021 bütçesi 6 milyon lira açık veren Karaburun Belediyesi'nin, resmi evrakta sahtecilik ve görevi kötüye kullanma iddiası ile Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanan CHP'li Belediye Başkanı İlkay Girgin Erdoğan'ın, kamu kaynaklarını nasıl çarçur ettiği denetim komisyonu raporuyla gün yüzüne çıktı. YEĞENİNE 402 LİRALIK YEVMİYE İlkay Erdoğan'ın, 2020'de belediyede halkla ilişkiler uzmanı olarak görev yapan halasının kızı Yıldız Sedef'e yıllık yasal sınır 270 saat iken, yasa ve yönetmeliklere aykırı olarak 640 saat fazla mesai ücreti, çoğu personelin günlük yevmiyesi 167 liraya gelirken, kuzenine 402 lira gibi astronomik bir yevmiye ödediği belirlendi. ŞOFÖRE BİNLERCE LİRALIK AYAKKABI Şoförüne belediye kasasından, çifti bin 132 TL'den 2 çift ayakkabı alıp, ev ziyaretlerinde hediye olarak götürdüğü Türk kahvesini içine koymak için aldığı teneke kutulara 31 bin, 2 sümen takımına ise 20 bin lira ödediği ortaya çıktı. AĞBABA VE SOYER'E 17 BİN TL'YE YAKIN YEMEK ISMARLADI Yine rapora göre Erdoğan, ziyarete gelen Tunç Soyer ve arkadaşlarına 6 bin 94, CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba'ya da 9 bin 700 liraya yemek ısmarladı. DANIŞMANLIK HİZMETİ ADI ALTINDA AYLIK 8 BİN TL ÖDENMİŞ Belediye bünyesinde görev yapan kadrolu peyzaj mimarı dururken, sözleşmeli peyzaj mimarı Özay Yerlikaya'ya 'danışmanlık hizmeti' adı altında 12 ay boyunca aylık 8 bin lira ödedi.

1 2 3 4 5 6 7