21 Mayıs Salı 2024
2 yıl önce

Türkiye normale dönüyor! Erdoğan, Covid-19'la mücadelede yeni kararları açıkladı, tarih verdi…

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Kabine toplantısının gündemine ilişkin konuşurken, Türkiye'nin Covid-19'la mücadelesinde izlenecek yeni yol haritasını açıkladı... İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları: 'SON 1 HAFTADA EN ÇOK AŞI YAPTIRAN ÜLKE OLDUK' Salgında yaşanan gelişmeler ve bu çerçevede ülkemizin izlediği yol haritası, Kabine gündemimizin ilk konusunu oluşturuyordu. Türkiye her alanda salgın döneminin dünyada en parlayan ülkesi olmuştur. Sanayi üretimimiz yükselişini düzenli olarak sürdürüyor. Sanayi sektöründeki kayıtlı istihdam 4 milyon sınırına dayanarak, tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştı. Salgın ve kuraklık nedeniyle ortaya çıkan durumu istismar ederek, yem süt fiyatlarını aşırı şekilde yükseltmeye çalışanlara da izin vermeyeceğiz, gerekli dersi vereceğiz. Salgın döneminde işlerine ara vermek zorunda kalan esnaflarımızı kısa çalışma ödeneğinden pek çok destekle destekledik. Turizimcilere verdiğimiz KDV desteğini de 1 ay daha uzatıyoruz. Bu konuda oldukça iyi bir yere geldik. Bugün itibariyle yaptığımız aşı sayısı 43 milyon doza yaklaşmıştır. Son 1 haftada nüfusuna oranla dünyada en çok aşı yaptıran ülke konumundayız. Hedefimiz birkaç hafta içerisinde 18 yaş nüfusumuzun üstünün tamamına açmaktır. SOKAĞA ÇIKMA KISITLAMASI SONA ERDİ 1 Temmuz itibariyle başlamak üzere sokağa çıkma kısıtlamalarını tümüyle kaldırıyoruz. Müzikle ilgili kısıtlamayı da 24:00'e çekiyoruz. Şehirler arası seyahat kısıtlamaları ile şehir içi toplu taşımadaki kısıtlamalar sona eriyor. HES kodu uygulaması yaygınlaştırılarak sürdürülecektir. Konu ile ilgili ayrıntılar, İçişleri Bakanlığımızın genelgesiyle açıklanacaktır. Sırası gelen herkesin aşı olması hayati öneme sahiptir. Bizde aşımızı olarak bilim insanlarımıza olan güvenimizi gösterdik. NATO ZİRVESİ NATO zirvesiyle başlayan, Azerbaycan'daki temaslarımızla devam eden yoğun bir haftayı geride bıraktık. Bugünkü Kabine toplantısında bu yoğun programlar enine boyuna değerlendirdik. Türkiye, 1952 yılında NATO'ya katılmıştır. Ülkemiz tehditlerle mücadele için NATO üyesi olurken ekonomiden ticarete kadar yeni bir tercihte bulunmuştur. Türkiye ittifaka karşı sorumluluklarını eksiksiz yerine getirmiştir. Soğuk savaş sonrası bölgesel krizler, terör ve salgın gibi sorunlarla yüzleşirken, NATO'nun önemi bir kez daha görülmüştür. Irak'tan Suriye'ye, Filistin'den Libya'ya kadar can yakıcı durumda NATO kendisinden beklenen güçlü iradeyi ortaya koyamamıştır. 'SINIRLARIMIZDA BAŞKA BİR TERÖR ÖRGÜTÜNE İZİN VERMEYECEĞİZ' İttifakın önümüzdeki 10 yılık haritasını oluşturan NATO 2030 sürecini bu bakımdan önemli görüyoruz. Gerçekleştirdiğimiz temaslarda NATO konseptinin askeri ve diğer şartların günümüz durumuna uyması görüşünü paylaştık. NATO'nun sorumluluk alanlarıyla ilgili önceliklerini müttefiklerimize tekrar sunduk. Suriye'de bir dönem ittifakın en önemli sorunu olarak gösterilen DEAŞ'a karşı tek mücadeleyi yapan Türkiye'yi herkese hatırlattık. Ülkemizin bu gayretine rağmen güney sınırlarımızdaki başka bir terör örgütü üzerinden tehlikeli yapılaşmaların oluşmasına asla izin vermeyeceğimizi hatırlattık. Bu konuda daha samimi ve güçlü katkı beklediğimiz anlattık. Bu zirvede bir kez daha görülmüştür ki Türkiye'siz bir NATO'nun varlığını sürdürmesi güçtür. Türkiye en çok desteğe ihtiyaç duyduğu dönemde yalnız bırakılmış olmasına rağmen NATO'nun korunması önemini kabul etmektedir. Bu anlayışla hükümlülüklerimizi yerine getirirken bir kez daha aynı sıkıntıların yaşanmaması için tekliflerimizi sürdürmeye devam edeceğiz. Önümüzdeki dönemde hem ittifakla hem de müttefiklerimizle daha yakın ve olumlu işbirliği içinde olacağız. NATO ZİRVESİ'NDE GÖRÜŞMELER NATO Zirvesi marjında çeşitli ülkelerin liderleriyle çok kapsamlı görüşmeleri ele aldık. Zirve günü olan 14 Haziran'da Fransa Cumhurbaşkanı Macron'la, İngiltere Başbakanı Johnson, Almanya Şansölyesi Merkel, Yunanistan Başbakanı Miçotakis ve son olarak ABD Başkanı Biden ile bir araya geldik. Ayrıca zirve sırasında pek çok ülke temsilcisi ile de görüştük. Sayın Macron, Miçotakis ve Biden ile doğrudan temaslarımızı sıklaştırma konusunda mutabık kaldık. Çözüm yollarını bulma konusunda karşılıklı olarak ifade ettik. Biden ile yapılan görüşme göreve geldikten sonra ilk yüz yüze yapılan görüşme açısından çok önemliydi. Bu görüşmede ülkelerimiz arasında bilinen sorunları karşılıklı ifade ederek tekrar ortaya koyduk. Bununla kalmadık, asıl bundan sonraki işbirliği kapsamında görüş alışverişinde bulunduk. Biden, görüşme sonrası yaptığı açıklamalarda bu yöndeki değerlendirmeleri kamuoyuyla paylaştı. Sayın Biden ile yakaladığımız bu güzel iklimi ülkelerimiz adına maksimum verime dönüştürmekte kararlıyız. Aramızdaki sorun başlıklarını ise karşılıklı hassasiyetlerimiz, beklentilerimiz içerisinde çözüme kavuşturacağımıza inanıyoruz. Bu şartla her ülkeyle olduğu gibi ABD ile de yakın müttefiklik ilişkileri geliştirmeye hazırız. ABD ile de olumlu ve yapıcı bir temelde yeni bir dönemin kapısını araladığımıza inanıyoruz. 'ŞUŞA'NIN NASIL YIKILDIĞINI, YAKILDIĞINI GÖRDÜK' Azerbaycan'daki programlarımız için Salı günü geç de olsak Bakü'ye ulaştık. Aliyev ile birlikte Şuşa şehrine hareket ettik. Heyet üyelerimizle birlikte Şuşa'ya birlikte giderken savaşın acılarını görme imkanımız oldu. Her tarafın nasıl yıkıldığını, nasıl yakıldığını gördük. Bütün bunlarla beraber bunların kalkıp dünyaya, "Gelin Karabağ'ı görün." Minsk 3'lüsünün buraları tekrar tekrar görün. Altyapının hiç olmadığı ya da tümüyle bozulduğu tarihi ve kültürel mirasların ağaçların yıkıldığı bu güzel coğrafyanın ayağa kaldırılma anına şahit olduk. 'ŞUŞA BEYANNAMESİ İLE YENİ BİR DÖNEMİ BAŞLATTIK' Zor bir coğrafyada başardıkları önemli işleri görünce ülkemiz adına gurur duyduk. Bu bölgenin en geç 1 yıl içinde tamamen yeni bir çehreye kavuşmuş olacağına inanıyorum. Şuşa Karabağ savaşında en son kurtarılan yerlerden biridir. Azerbaycan tarihine damga vurmuş pek çok sanat, bilim erbabı Şuşa'dan çıkmıştır. Yüzlerce tarihi eser bölgeye vurulan Türk mührünü kazımak için vandalca ortadan kaldırılmıştır. Yıllarca vatan hasreti çeken muhacir kardeşlerimizin en kısa sürede evlerine dönmeleri için Türkiye olarak elimizden ne geliyorsa yapmaya devam edeceğiz. Aliyev'le birlikte imzaladığımız Şuşa beyannamesi ile ilişkilerimizde yeni bir dönemi başlattık. Şuşa başkonsolosluğumuzun en kısa sürede açılmasından gündemimizdeki her bir başlığı hızla hayata geçireceğiz. Çarşamba günü de Azerbaycan Milli Meclisi'ne misafir olduk. Azerbaycan'ın hep yanında olduğumuzu tüm dünyaya bir kez daha ilan ettik. Karabağ zaferinin Azerbaycan için ne anlam ifade ettiği önümüzdeki günlerde daha iyi anlaşılacaktır.  ANTALYA DİPLOMASİ FORUMU Perşembe günü Antalya'da Güney Doğu Avrupa Bölgesi işbirliğini toplantısını gerçekleştirdik. Bu zirve örgütünün 25. yıl kuruluşu olması sebebiyle ayrıca anlamlıydı. Belgrad, Saray Bosna otoyolundan salgın ve göç meselesine kadar bir çok konuyu zirvede ele aldık. Üye ülkeler olarak aramızda bölgesel sahiplenme ilkeleri içerisinde çözemeyeceğimiz hiçbir sorun üzerinde çalışıyoruz. Cuma günü ise ülkemizin uluslararası düzeyde Antalya Diploması forumuna katıldık. Foruma yoğun bir katılım oldu. 11 devlet ve hükümet başkanı 60'a yakın örgüt temsilcisi iş dünyasından isimler görüş alışverişinde bulundular. Salgın döneminde yaşananlar bu gerçeği bir kez daha gösterdi. Küresel siyasi ve ekonomik sistemin yeniden yapılanma ihtiyacı bu süreçte bir kez daha gündeme gelmiştir. Ülkemizle ilgili gündeme getirilen eksen tartışmalarının gerisinde diploması dilinin kimi çevrelerde yol açtığı hazımsızlık vardı. Bunun aksine doğru bildiğimiz yolda ilerlemeyi, en iyi olanı, en hakkaniyetli olanı sürdürmeye devam edeceğiz. Öncelik verdiğimiz coğrafyalarda kendimize yakışır mücadelemizi sürdüreceğiz.

2 yıl önce

Reuters’ın çirkin algı çalışması: Türkiye'nin normalleşme kararlarını kepenkleri indirilmiş dükkanların bulunduğu bir fotoğrafla duyurdu

Türkiye ile ilgili olumsuz algı oluşturmak için her fırsatı kullanan İngiliz Reuters haber ajansı, Türkiye'nin normalleşme tarihlerini ilginç bir fotoğrafla duyurdu. Reuters'ın yaptığı algı çalışması aynı içerikteki benzer haberlerin söz konusu Avrupa olunca farklı fotoğraflarla servis edilmesiyle ortaya çıkıyor. Reuters İngiltere, Norveç, İrlanda gibi Avrupa ülkelerindeki normalleşme haberlerini duyururken, sokak ve park fotoğrafları kullanırken Türkiye'nin normalleşme kararlarını kepenkleri indirilmiş dükkanların bulunduğu bir fotoğrafla duyurdu. Reuters’ın bu tutumu tepkilere sebep oldu.

2 yıl önce

AB'den Rusya'ya karşı 'yeni yaptırım seçeneklerini değerlendirme' kararı

Avrupa Birliği (AB) Liderler Zirvesi'nin ilk günkü bölümü tamamlandı. İlk günün ardından zirve bildirisinin Rusya ile ilgili bölümü açıklandı. AB Konseyi, Rusya yönetiminin daha yapıcı ilişki sergilemesi, ayrıca AB ve AB üyesi ülkelerle üçüncü ülkelere karşı eylemlerini durdurması yönündeki beklentiyi bildirdi. Bildiride, AB'nin tavrında değişiklik olabilmesi için Rusya'ya Minsk anlaşmalarını uygulaması çağrısı yer aldı. "AB üyeleri sağlam karşılık vermeli" Rusya'nın "zararlı, yasa dışı ve yıkıcı" faaliyetlerine karşı AB üyelerinin sağlam ve koordineli karşılık vermesinin öneminin altı çizildi. AB'nin ortaklarıyla koordinasyon içinde elindeki araçlardan tam olarak faydalanması gerektiğine vurgu yapılan bildiride, "Bu amaçla AB Konseyi, AB Komisyonu ve AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisini ekonomik yaptırımları da içeren ilave kısıtlayıcı tedbir seçeneklerini sunmaya davet etmektedir." denildi. AB liderleri ayrıca Birlik'in doğusundaki ülkelerle iş birliğinin geliştirilmesinin ve Orta Asya ile ilişkilerin derinleştirilmesinin önemini vurguladı. "Rusya'nın temel özgürlükleri sınırlandırılmalı" AB'nin, çıkarlarının bulunduğu alanlarda Rusya ile "seçici ilişki" kurulmasına açık olduğu belirtilen bildiride, özellikle iklim ve çevre, sağlık ile İran nükleer anlaşması, Suriye, Libya gibi uluslararası meselelerde şartları ve kozları da içerecek somut seçenekler geliştirilmesi için AB Komisyonu'na ve AB Yüksek Temsilcisine çağrı yapıldı. Bildiride, "AB Konseyi, bu kapsamda Rusya ile diyaloğun şartları ve formatlarını araştıracaktır." İfadesi kullanıldı. AB liderleri, Rusya'da temel özgürlüklerin sınırlandırılmasını ve sivil toplumun alanının daraltılmasını kınadı.

2 yıl önce

İmamoğlu'nun Vali Seddar Yavuz'a hakaret davasında karar: Mahkeme, İmamoğlu'nun Yavuz'a 20 bin TL manevi tazminat ile birlikte faizinin ödemesine hükmetti

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, 5 Haziran 2019 tarihinde Ordu - Giresun Havalimanı'nda ekibiyle VIP'den geçerken bir tartışma meydana gelmişti. İmamoğlu'nun bu sırada eski Ordu Valisi Seddar Yavuz'a hakaret etmişti. İBB Başkanlığı seçimleri döneminde yaşanan olay nedeniyle İmamoğlu aleyhine açılan manevi tazminat davası sonuçlandı.  İstanbul 26. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından 9. duruşması görülen davada mahkeme, İmamoğlu'nun Yavuz'a 20 bin TL manevi tazminat ile birlikte faizinin ödemesine hükmetti.  Vali Seddar Yavuz'un avukatı Resul Yılmaz, "İmamoğlu, Vali Yavuz’a 20 bin TL tazminat ile birlikte bu tutarın faizini ödeyecek" dedi.

2 yıl önce

Danıştay’dan ’İstanbul Sözleşmesi’ kararı

Türkiye’nin 1 Temmuz’da İstanbul Sözleşmesi’nden ayrılmasını öngören Cumhurbaşkanı kararıyla ilgili, Danıştay 10’uncu Dairesi’nde CHP, İYİ Parti ve sivil toplum kuruluşlarının aralarında bulunduğu tüzel ve gerçek kişiler tarafından davalar açıldı. Dava dilekçelerinde, ’kararın iptali ve yürütmesinin durdurulması’ talep edildi. Danıştay 10’uncu Dairesi, davalar hakkında nihai kararını verdi. Verilen kararda, İstanbul Sözleşmesi’ne ilişkin Cumhurbaşkanı kararının yürütmesinin durdurulması talebi reddedildi. CUMHURBAŞKANLIĞI’NDAN 7 SAYFALIK SAVUNMA Cumhurbaşkanlığı, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı sonrası açılan davalar hakkında Danıştay’a dün 7 sayfalık bir savunma gönderdi. Savunmada, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının iptali istemiyle açılan davaların ’haksız ve hukuki dayanaktan yoksun’ olduğu gerekçesiyle reddi istendi. Sözleşmeden çekilme kararının münhasıran Cumhurbaşkanının yetkisine tabi olması nedeniyle yargı denetimi dışında olduğuna değinildi. Sözleşmenin Cumhurbaşkanlığı kararı ile feshedilmesinde Anayasa'ya aykırılık bulunmadığı vurgulandı. Yine sözleşmeden çekilme kararının, ’kadınlara yönelik şiddetin önlenmesi hususunda hukuki olarak veya uygulama bakımından bir eksikliğe yol açmayacağı’na dikkat çekildi.

2 yıl önce

Avusturya mahkemesinden Sezgin Baran Korkmaz kararı

Sezgin Baran Korkmaz, kara para aklama soruşturması kapsamında aranıyordu. 19 Haziran'da Avusturya'da yakalandı. Yakalandığı Wels kentinde ikinci kez hakim karşısına çıktı. Wels Yüksek Mahkemesi Korkmaz'ın 5 Ağustos'ta yapılacak bir sonraki duruşmaya kadar tutuklu kalmasına karar verdi. Korkmaz'ın 3. duruşması yine Wels Yüksek Mahkemesi'nde görülecek.  Korkmaz, 21 Haziran'da Avusturya Viyana Eyalet Ceza Mahkemesi'nde ilk kez hakim karşısına çıkmıştı. Mahkeme Korkmaz hakkında geçici tutuklama kararı vermiş, aldığı yetkisizlik kararı ile dosyayı ilk gözaltı işleminin yapıldığı Wels kentine göndermişti.

2 yıl önce

Diyarbakır annelerinin evlat eylemi kararlılıkla devam ediyor

Çocuklarının dağa kaçırılmasından HDP'yi sorumlu tutan ailelerin, 3 Eylül 2019'da başlattığı oturma eylemi 680'inci gününde sürüyor. Kızına kavuşana kadar eylemi sürdüreceğini ifade eden Arslan, "HDP'liler kızımı kandırarak götürdü. Evladımı versinler. Evladımı HDP'den istiyorum. Çocuğumdan vazgeçmeyeceğim. Evladımı nasıl kopardılarsa öyle de versinler." dedi. Kızına seslenen Arslan, "Beni görüyor ve duyuyorsan güvenlik güçlerine teslim ol. Kapım sana sonuna kadar açık. Artık yeter bu hasret bitsin. 7 yıldır hasretini çekiyorum." ifadelerini kullandı. Hakkari'nin Çukurca ilçesinden 8 yıl önce 15 yaşında dağa kaçırılan kızı Kadriye için eylem yapan Nazmi Türan ise kızından bugüne kadar hiç haber alamadığını belirtti. "Eylemimizde kararlıyız. Evladımı HDP'den istiyorum. Çocuğumu geri getirsinler." diyen Türan, kızına güvenlik güçlerine teslim olması çağrısında bulundu.

2 yıl önce

FETÖ'cülerin hazırladığı 15 Temmuz’u karartma belgeselinde Kılıçdaroğlu ve Baykal’a kumpas detayı

Yurt dışında firari olarak yaşayan FETÖ'cü hainler, 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili bir propaganda belgeseli hazırladı. Darbe girişiminin 'tiyatro' ilan edildiği, cuntacılara direnen halkın ise 'vahşi topluluk' olarak gösterildiği belgeselde FETÖ'nün medya ayağının önde gelen isimlerinden; Bülent Korucu, Cevheri Güven, Tarık Toros, Levent Kenez, Adem Yavuz Arslan ve Sevinç Özarslan'ın konuşmaları yer aldı. Kılıçdaroğlu belgesele konuşmuş gibi yayınlandı Bir diğer FETÖ üyesi Bedrettin Uğur'un hazırladığı belgeselde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 15 Temmuz’dan bir yıl sonra başlattığı Adalet Yürüyüşü sürecinde verdiği röportajdan bir kesit de yer alıyor. Kılıçdaroğlu belgesele konuşmuş gibi kurgulanan bölümde, CHP lideri şunları söylüyor: “Erdoğan’ın bir kariyeri yok ki. Diktatörlerin kariyeri mi olur? Darbecilerin kariyeri mi olur? 20 Temmuz’da sivil darbe yaptılar. Şu anda Türkiye bir darbe süreci içinde.” Kaset kumpasçısı Güven ile Kılıçdaroğlu ‘tiyatro’da buluştu 15 Temmuz’u karartma belgeselinde firari FETÖ’cülerden Cevheri Güven’in sözleri dikkat çekiyor. 15 Temmuz’un hükümet tarafından kurgulandığını söyleyen Güven devamında Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘kontrollü darbe’ teziyle örtüşen ifadeler kullanıyor. Cevheri Güven, Deniz Baykal’ı kurulan kaset kumpasının medya ayağını yöneten isim olarak biliniyor. Deniz Baykal’ın görüntülerini yayınlayan Habervaktim.com sitesinin sahibi Yener Dönmez, kaset kumpası davasında verdiği ifadede Cevheri Güven’in ismini vermişti. Dönmez ifadesinde görüntülerin kendilerine Cevheri Güven tarafından ulaştırıldığını ve kendisini ile sabaha kadar birkaç kez görüştüklerini itiraf etmişti. Cevheri Güven 3 Kasım 2015’te Nokta dergisinin kapak haberi nedeniyle ‘Halkı Türkiye Cumhuriyeti hükümetine karşı silahlı bir isyana tahrik’ suçlamasıyla tutuklandı. 29 Kasım 2015’te tahliye olan Güven ardından Türkiye’den firar etti. FETÖ’nün sözcüsü Norveçli Lorentzen ve Henri Barkey bağlantısı FETÖ’cülerin belgeseline konuşan Jorgen Lorentzen ismi dikkat çekiyor. Norveçli gazeteci ve film yönetmeni Lorantzen, Türk yapımcı Nefise Özkal Lorantzen ile evli. Firari FETÖ’cülerin yayın organlarında sık sık demeçleri yayınlanan Jorgen Lorantzen, Pensilvanya’daki terörist Fetullah Gülen’in 15 Temmuz’un arkasında olmadığını savunuyor. Bu doğrultuda sık sık demeçler veren Lorentzen 15 Temmuz akşamı Türkiye’de olduğunu açıklamıştı. Lorentzen çifti 2019 yılında FETÖ’nün tezlerini destekleyen bir de belgesel yayınladı. Norveç’in başkenti Oslo’da gösterimi yapılan belgeseli salonda izleyen isimler arasında eski CIA danışmanı Henri Barkey de vardı. Fetullahçı Terör Örgütü'nün 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında tutuklanan Osman Kavala ve yakalama kararı bulunan eski CIA danışmanı Henri Barkey hakkında hazırlanan iddianamede, Barkey'in 15 Temmuz darbe girişiminde rol aldığı belirtilmişti. 15 Temmuz’dan önce sık sık Türkiye’ye gelen Barkey’in 3 Temmuz 2016'da Türkiye'den çıktığı ve 15 Temmuz 2016 günü sabah saatlerinde darbe girişimini takip etmek amacıyla Türkiye'ye tekrar giriş yaptığı da iddianamede yer almıştı.

1 2 ... 8 9 10 11 12 13 14 ... 66 67