02 Mayıs Perşembe 2024
3 yıl önce

Kadıköy Belediyesi ve Genel İş Sendikası temizlik işçilerini yok sayarak anlaştı, işçiler greve devam ediyor

Kadıköy Belediyesi, Genel İş Sendikası Genel Merkezi ile toplu sözleşmeye imza atarken, işçiler kendi iradelerinin tanınmaması ve maaş konusunda çarpıtmanın sürdüğünü vurguladı.

3 yıl önce

“Gazeteci Cemal Kaşıkçı'yı infaz eden timi taşıyan uçaklar Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın”

Anadolu Ajansı’nın CNN'den aktardığına göre, olay bir Suudi bakanın imzasıyla "çok gizli" ibaresiyle Washington bölge mahkemesine sunulan yeni belgelere dayandırıldı. Söz konusu belgelerin ilgili mahkemeye, Kanada’ya sığınan eski Suudi İstihbarat Subayı Saad Aljabri’nin Veliaht Prens Bin Selman aleyhinde Ağustos 2020’de açtığı dava sonucu sunulduğuna işaret edildi. Hala Toronto’da yaşadığı sanılan Aljabri, Kaşıkçı cinayetinden hemen sonra Veliaht Prens Bin Selman'ı, kendisini de infaz etmek için Kanada’ya bir ekip yollamakla suçlamıştı. 2017’de yatırım fonuna devredildi Haberde, belgelere göre Kaşıkçı’nın öldürüldüğü 2 Ekim 2018’de 15 kişilik suikast timini getiren iki uçağın Sky Prime Aviation adlı şirkete ait olduğu, söz konusu şirketin de Aralık 2017’de Muhammed bin Selman'ın kontrolündeki 400 milyar dolarlık Suudi Arabistan Kamu Yatırım Fonu'na devredildiği kaydedildi. Özel uçak filosunun sahipliğinin söz konusu yatırım fonu üzerine geçirilmesine dair daha önce bir bilgi bulunmadığına işaret edilen haberde, ilgili belgedeki kanıtın Kaşıkçı'nın ölümü ile Veliaht Prens Bin Selman arasında yeni ve başka bir bağlantı sağladığına dikkat çekildi. Kaşıkçı cinayetinin akabinde Wall Street Journal'da yer alan 10 Ekim 2018 tarihli konu hakkında bilgisi olan kişilere dayandırılan haberde de infaz timini taşıyan Gulfstream uçaklarının Muhammed bin Selman'ın kontrolü altındaki bir şirkete ait olduğu yazılmıştı.

3 yıl önce

ABD'den Cemal Kaşıkçı raporu: İnfaz emrini veren Prens Selman

ABD Ulusal İstihbarat Direktörlüğü (DNI), 2018 yılında hazırlanan ancak Donald Trump yönetiminin kamuya açıklamadığı "Kaşıkçı istihbarat değerlendirme raporunu" yayımladı. Başta Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) olmak üzere ilgili istihbarat kurumlarının katkıda bulunduğu raporda, Kaşıkçı cinayetini onaylayan kişinin Veliaht Prens olduğu kaydedildi. "TALİMATI PRENS SELMAN VERDİ" Raporda, "Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın, Suudi Arabistanlı gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın, Türkiye'nin İstanbul kentinde yakalanması ya da öldürülmesine yönelik operasyonu onayladığı sonucuna ulaştık." ifadesi yer aldı. Ayrıca raporda, "Bu sonuca, Prens Muhammed bin Selman'ın, ülkede karar alma mekanizmalarını kontrol ettiği, cinayette Prens'in önemli bir danışmanının ve güvenlik ekibinin yer aldığı, Prens'in Kaşıkçı da dahil yurt dışındaki muhalifleri susturmak için şiddet içerikli adımlar attığı gerçeklerini baz alarak ulaştık." bilgisi verildi. "PRENS'İN BİLGİSİ DIŞINDA HAREKET ETMEZLER" Kaşıkçı cinayetinin işlendiği dönemde Muhammed bin Selman’ın yakınındaki kişileri kovma ve tutuklama ile korkuttuğuna işaret edilen raporda, "Bu durum, Prens’in yardımcılarının, Muhammed bin Selman’ın emirlerini sorgulayamadıklarını ve Prens'in onayını almadan önemli adımlar atamadıklarını göstermektedir." tespitinde bulunuldu. Raporda, Kaşıkçı’yı öldüren 15 kişilik ekibin 2 Ekim 2018’te İstanbul’a gittiği ve bu ekipte Muhammed bin Selman için çalışan kişilerin olduğunun altı çizildi.

3 yıl önce

Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesine ilişkin davada 3 tanığın bilgisine başvuruldu

Orta Doğu'nun etkin gazetecilerinden Washington Post yazarı Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın, 2 Ekim 2018'de Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğunda katledilmesine ilişkin 26 sanığın yargılandığı davanın İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmasına, haklarında yakalama kararı bulunan firari 26 sanık katılmadı. İstanbul Barosu tarafından görevlendirilen bazı avukatların, sanıkları temsil ettiği duruşmada, Cemal Kaşıkçı'nın nişanlısı müşteki Hatice Cengiz ile avukatı da hazır bulundu. Duruşmada daha önce alınan ara karar gereği tanık olarak dinlenilmesine karar verilen 3 kişinin bilgisine başvuruldu. Tanıklardan İstanbul Koruma Şube Müdürlüğü görevlisi ve dönemin Suudi Arabistan İstanbul Başkonsolosu Al Otaıbı'nın koruması M.E.S, başkonsolosun olay tarihinde yıllık izinde olduğunu ve bu nedenle kendisine de olay günü için "izin yap" dediğini belirterek, "Herhangi bir şeyden şüphelenmedim." dedi. Araçta hep Arapça konuşulduğunu ve Arapça bilmediği için anlamadığını aktaran M.E.S, "Başkonsolosun şoförü Hakan da olay günü izinliydi ama Hakan'ı o gün arayarak çağırmış. Beni çağırmadı. Hakan'a sorduğumda bana, 'Büyükçekmece'de alışveriş yaptığını, sonrasında konsolosun amcasının oğlunu havalimanına bıraktığını' söyledi. Başkonsolos olaydan bir hafta sonra çıkış yaptı." diye konuştu. "Ne malum parçalara ayırıp götürmedikleri" Tanıklardan Hikmet Çetinkaya da Turan Kışlakçı'nın kendisini arayarak şoförlük yapmasını istediğini, olaydan sonraki gün konsolosluğa gittiklerini ve konsolosluk önünde gazeteciler dahil bir çok kişinin olduğunu anlatarak, "Konsoloslukta beklerken araçların giriş çıkışını yönlendiren vale gibi biriyle konuştum. Bu kişinin bana, 'Bunların nasıl bir devlet olduğunu bilmiyor musunuz? Uzaklaşın, boşuna beklemeyin' demesi üzerine, ben de 'Kameralar var, nasıl çıkaracaksınız, kaybolamaz' dedim. Aynı kişi bana, 'Ne malum parçalara ayırıp götürmedikleri' dedi." ifadesini kullandı. Başkonsoloslukta şoför olarak çalışan tanık Edip Yılmaz da, gördüğü herhangi bir şey olmadığını ve olaydan bir gün sonra haberlerinin olduğunu aktararak, "Olay günü biz eksi 3. kattaydık. Bizim bulunduğumuz odanın kapısını kapattı güvenlik müdürü. 'Ben gelmeden çıkmayın' dedi. Kapı 20 dakika kapalı kaldı. Daha sonra kapı açıldı. Yarım saat sonra dışarı çıktım. Olağanüstü bir şey vardı ama ne olduğunu anlayamadık. Ben Cemal Kaşıkçı'yı hiç görmedim. Eksi 3. katta bomba patlasa duymayız. Başkonsolosun, çalışan şoförler aracılığıyla haber göndererek rezidansa kimse gelmesin' dediğini, hatta özel şoförünün denediğini, onu bile almadığını duyduk." şeklinde konuştu. "Turan Kışlakçı'yı neden dinlemiyorsunuz?" Tanık ifadelerinin ardından beyanlara karşı diyeceği sorulan müşteki Hatice Cengiz, mahkeme heyeti başkanına, "Turan Kışlakçı'yı neden dinlemiyorsunuz?" diye sordu. Başkan da, "Turan Kışlakçı'yı tanık olarak çağırmışız. Gelmediği için hakkında zorla getirme kararı çıkarmışız." dedi. Söz alan Hatice Cengiz'in avukatı Ali Ceylan ise, "Amerikan (CIA) istihbarat raporunun dosyaya getirilmesini talep ediyoruz, dosyada olmayan isimler hakkında ihbarda bulunulmasını talep ediyoruz." dedi. Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, Amerikan istihbarat raporunun getirilmesi talebini, davaya katkı sağlamayacağı ve tarafların bu konuda savcılıklara başvuru hakları olduğu gerekçesiyle reddetti. Sanıklarla ilgili yakalama kararları ile Turan Kışlakçı'nın aralarında bulunduğu dinlenilemeyen tanıkların zorla getirme kararlarının devamına hükmeden heyet, duruşmayı 8 Temmuz'a erteledi. Hatice Cengiz'den açıklama Duruşmanın bitmesinin ardından Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı önünde avukatıyla birlikte bir açıklama yapan Hatice Cengiz, "Tanıklar dinlenildi. Biz mahkemeden, yeni açıklanan rapor kapsamında, ortaya çıkan yeni delillerin de davaya eklenmesini istedik. Bundan sonraki süreci avukatlarla beraber takip edeceğiz. Onun dışında söylenebilecek, bu en son yayınlanan rapor, doğrudan veliahta bir sorumluluk yüklüyor. Bu kapsamda mahkeme sürecine dahil olmasını istiyorum." dedi. İddianameden Orta Doğu'nun etkin gazetecilerinden, Washington Post yazarı Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı, evlilik işlemleri için 2 Ekim 2018'de girdiği Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğunda öldürülmüştü. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan 117 sayfalık iddianamede, Kaşıkçı'nın öldürülmesi eylemini gerçekleştirmek üzere görevlendirme yapıp diğer sanıklara gerekli talimatları veren sanıklardan Ahmet bin Muhammed el-Asiri ve Suud el- Kahtani'nin "tasarlayarak ve canavarca hisle eziyet çektirerek kasten öldürmeye azmettirme" suçundan ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılması isteniyor. Sanıkların en başından itibaren maktul Kaçıkçı'yı, Suudi Arabistan'a götürmek, kabul etmediği takdirde öldürmek üzere fikir birliği ve ortak suç işleme kararıyla hareket ettikleri, eylemi tüm ayrıntılarıyla planlayıp iş bölümünü gerçekleştirdikleri kaydedilen iddianamede, sanıkların suça doğrudan katıldıkları ve sonuç olarak ortak hakimiyet alanına aldıkları Kaşıkçı'yı boğarak öldürdükleri ifade ediliyor. İddianamede, sanıklardan Mansur Osman Abu Hüseyin, Maher Abdulaziz M. Mutreb, Salah Muhammed A. Tubaigy, Mustafa Muhammed M. Al-Madani, Saif Saad Q. el-Kahtani, Thaar Ghaleb T. Alharbi, Badr Lafi M. Alotaibi, Turki Musharraf M. Alshehri, Fahad Shabib A. Albalawi, Waleed Abdullah M. Alshehri, Muhammed Saad H. Alzahrani, Naif Hasan S. Alarifi, Abdulaziz Muhammed M. Alhawsawi, Halid Aedh G. Alotaibi, Meshal Saad M. Albostani, Muflih Shaya M. Almuslih, Ahmed Abdullah A. Almuzaini ve Saad Muid Alqarni'nin, "tasarlayarak ve canavarca hisle eziyet çektirerek kasten öldürme" suçundan ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılması talep ediliyor. Birleşen iddianame Soruşturmasını sürdüren İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca Kaşıkçı cinayetine ilişkin Suudi Arabistanlı firari 6 şüpheli hakkında ikinci bir iddianame hazırlanmıştı. Bu iddianamede de, Türkiye'ye gelen şüpheliler Ahmed Abdulaziz M. Aljanobi, Halid Yahya M. Alzahrani, Muhammed İbrahim A. Alzaid ve Obaid Ghazi A. Alasaadi'nin konsolosluk binasında, konutunda ve araçlarda cinayetten sonra delilleri yok ettikleri belirtilmiş, bu nedenle Kaşıkçı'nın cesedi veya cesede ait herhangi bir iz ve emare bulunamadığı kaydedilmişti. Şüphelilerden 2'sinin ağırlaştırılmış müebbet, 4'ünün 5 yıla kadar hapisle cezalandırılması istenen bu iddianame de mahkemece kabul edilerek davayla birleştirilmişti. Böylece davada sanık sayısı 26 olmuştu.

3 yıl önce

Soylu duyurdu: "Atatürk üzerinden provokasyon yapan zanlı yakalandı"

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Tekirdağ'da bir okulun bahçesindeki Atatürk heykelinin kaidesine uygunsuz yazılar yazan zanlının yakalandığını duyurdu.

3 yıl önce

AK Parti'den heykel göndermeli 1 Nisan şakası

AK Parti'nin resmi Twitter hesabından paylaştığı 1 Nisan videosu sosyal medyada büyük beğeni topladı. CHP'li belediyelerin açtığı heykellerle başlayan görüntüler, ardından AK Parti'nin icraatlarıyla sürdü. Heykel açılışlarını tiye alan paylaşım, sosyal medyada günün en çok izlenenler arasına girdi. ERDOĞAN'IN GÜLÜŞÜYLE SON BULDU Görüntüler, 'Gerçekleştirdiğimiz bazı icraatler' ifadesi ve ardından heykel açılışlarıyla başlayıp, 'tabii ki bu bir şakaydı. İşte gerçekler' yazısının akabinde ülkede AK Parti'nin gerçekleştirdiği icraatlerin görüntüleriyle sürdü. Video Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın gülüşüyle son buluyor.

3 yıl önce

Halk TV sunucusu Ayşenur Arslan'ın aşı provokasyonu da tutmadı

TİP’li Barış Atay'ın bir tweetini kaynak gösterip, Türkiye'de aşı yetersizliğine vurgu yapmaya çalışan Halk TV sunucusu Ayşenur Arslan program konuklarından Bahattin Yücel'e siz aşı oldunuz mu sorusunu sorup "Evet oldum. 2 kere" cevabını alınca hızla konuyu değiştirdi.

3 yıl önce

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu: "Türkiye Montrö Anlaşmasını harfiyen uyguluyor. Bundan ne Rusya'nın ne başkasının bir endişesinin olmaması lazım"

Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias bugün Ankara'da temaslarda bulunacak. Yunanistan Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre Dendias, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile TSİ 15.00'te bir araya gelecek. Dendias ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, TSİ 18.30'da ortak basın toplantısı düzenleyecek. Mevlüt Çavuşoğlu NTV'de yer alan röportajında bugün gerçekleşecek bu önemli görüşme ve Doğu Akdeniz, Kıbrıs konusu, Libya ve Yunanistan anlaşması, Karadeniz ve Mısır'la diplomatik ilişkilerin durumu hakkında önemli açıklamalarda bulundu. MISIR'LA 8 YIL SONRA BAŞLAYAN TEMAS Mevlüt Çavuşoğlu Mısır'la devam eden diplomatik ilişkilerin durumu konusunda şunları söyledi: "Süveyş Kanalı kazasından sonra onları arayıp kurtarma gemimiz olduğunu söyleyip teklifte bulunduk. kendisi ihtiyaç olunca döneceğini söyledi ve Ramazan'dan sonra arayıp teşekkür etti ve Ramazanımızı kutladı. Şartlar olgunlaştı, görüşmeler sürebilir. İnşallah ilişkilerimizi istediğimiz düzeye getirebiliriz. Her zaman Mısır halkının bizim kardeşimiz olduğunu söyledik. Umarım ilişkiler daha iyi noktaya gelir. Mayıs ayında bir heyet Türkiye'den Mısır'a gidecek." DENDİAS GÖRÜŞMESİ Çavuşoğlu bugün gerçekleşecek kritik Dendias görüşmesiyle ilgili olarak da şu ifadeler kullandı: “Yunanistan ile 5 yıldır var olan mekanizmaları işletemedik. Siyasi istişareleri gerçekleştiremedik. Bunları Yunanistan’ın olumsuz yaklaşımı sebebiyle gerçekleştiremedik. İstikşafi görüşmelere ara verilmişti. Daha sonra Doğu Akdeniz’de Türkiye’yi dışlayan politika sonrası ilişkiler gerildi. Devreye AB ve farklı ülkeler girdi. Biz Yunanistan ile masaya oturmaya hazırız. Yunanistan'la görüşmeye hazırız ancak görüşülecek konuların tek seferde hallolmayabileceğini de biliyoruz. Amacımız bir politik zemin oluşturmak ve süreç içinde sorunlarımızı çözmek için adımlar atmak. Şimdi Dendias Türkiye'ye geliyor, bu görüşme dün gerçekleşecekti ancak kendisinden bugün gelmesini bizzat rica ettim; devam eden NATO toplantıları yüzünden Brüksel'e gitmek zorunda kalmıştım. Kendisini Ankara'da ağırlayacak olmaktan mutluluk duyuyoruz. İki ülke arasında yaşanan Ege, Kıbrıs, Doğu Akdeniz gibi meseleleri samimi bir ortamda konuşacağız. Bu diyaloğu devam ettirmek önemli. Bizim Yunanistan ile sorunlarımız çözmek için ne AB'ye ne de herhangi bir üçüncü bir ülkeye ihtiyacımız var. Biz meseleleri kendi aramızda halledebiliriz. Doğu Akdeniz konferans teklifimiz de bu amaçla yapılmış bir tekliftir. Bizim iki komşu olarak diyaloğu devam ettirmemiz çok önemli. Ege'de ve Doğu Akdeniz'de çözemediğimiz konuları diyalog yoluyla halletmemiz önemli. Libya'yla deniz yetki anlaşması: Her ülke birbiriyle görüşebilir, bizim konferans çağrımızın amacı da buydu zaten. Libya Türkiye'yle anlaşmalara sadık olduğunu açıkladı son ziyarette. Bu durum zaten Türkiye'nin yararına ve Libya'nın çıkarınadır. Elbette sadece Doğu Akdeniz'de değil Malta ve Libya arasında da anlaşmalar var. Libya elbette herkesle bu konuları görüşebilir ancak bizim anlaşmamız yürürlüğe girmiş bir anlaşma. Bu konuda risk görmüyoruz. Tatbikatlar konusu: Türkiye'de tatbikatlar farklı yorumlanabiliyor. Herkes tatbikat yapabilir. ABD aynı anda hem bizimle hem de Yunanistan'la tatbikat yapıyor. Her tatbikatın amacı farklıdır. Rusya ve Mısır da tatbikat yapıyor. bunlardan rahatsız olmamak lazım, bu sembolik bir iş birliğidir. Ancak silahlanma farklı. ABD dengeli bir ilişki gözetti bu güne kadar, ABD'ye bu tutumunu sürdürmesi gerektiğini Blinken'e söyledik. Bazen oradaki Rum lobisi farklı açıklamalara sebep olabiliyor ama tutarlılık önemli." ABD İLE İLİŞKİLER "Türkiye o Türkiye değil" Biden-Erdoğan görüşmesi olacak mı sorusu üzerine Çavuşoğlu "Planladıklarını söylediler. Biz de ne zaman diye her gün sormuyoruz. Bizi neden aramadınız diye komplekse girecek bir ülke değil. Türkiye artık öyle bir ülke değil. Hele hele liderimiz Cumhurbaşkanı Erdoğan öyle bir lider değil." dedi. ABD-Rusya-Ukrayna üçgeninde yaşanan kriz ve Karadeniz'de yaşananlarla ilgili olarak da Çavuşoğlu: "Karadeniz ile ilgili anlaşmazlıklar var. Karadeniz bir barış denizine dönüştürülebilir. Hem Rusya hem Ukrayna ile çok iyi ilişkilerimiz var. Biz samimi bir politika yönetiyoruz. Burada diplomasi yoluyla adımlar atılırsa katkı sağlamaya hazırız. Sayın Cumhurbaşkanımız Putin ve Zelenski ile görüştü. Samimi düşüncelerimizi aktardı. Eğer gemiler bugün geçmişse bildirim süreci tekrar başlar. Kıyıdaş olmayan ülkeler 15 kıyıdaş ülkeler 8 gün önce haber vermesi gerekiyor. ABD bize ulaşarak geçişlerin iptal edildiğini bildirdi." ifadesini kullandı. Çavuşoğlu "Elbette Karadeniz'in bir barış denizi olmasını istiyoruz. Tüm kıyıdaş ülkelerin bir araya gelerek deniz yetki alanlarını belirlenmesi konusunda vardığı bir mutabakat var. İstenilirse Karadeniz barış denizine dönüştürülebilir. Biz bunu savunuyoruz. Halihazırda Ukrayna - Rusya gerginliği buna engel oluyor" dedi. Dışişleri Bakanı "Bizim Türkiye olarak hem Rusya hem de Ukrayna ile ilişkilerimiz gayet iyi. Biz sorunların barışçıl yoldan çözülmesi için iki ülkeye de aynı telkinlerde bulunuyoruz. Türkiye'nin tavrı bellidir. Biz yumuşamadan memnunuz. Eğer diplomasi olarak adımlar atılırsa memnun oluruz" diyen Çavuşoğlu, "ABD gemileri bugün boğazdan geçmezse 15 günlük bildirim süresi yeniden başlar. Kıyıdaş olmayan ülkeler 15 gün önceden bildirmesi gerekiyor. ABD bize dün sözlü olarak geçişleri iptal ettiğini söyledi. Henüz yazılı bir nota gelmedi." şeklinde konuştu. ABD Dışişleri Bakanı Blinken ile yaptığı telefon ve yüzyüze görüşmeler üzerine de Çavuşoğlu "S-400, FETÖ, ABD'nin terör örgütlerine verdiği destekleri konuştuk. Yol haritası üzerinden ilerlenmesi konusunda mutabıkız. Türkiye'nin görüşlerini belirten bir belgeyi ABD'ye verdik" diyen Çavuşoğlu, "ABD bu belge üzerine çalışıyor. İkili ilişkilerde bu diyalogların devam etmesi için Afganistan, Suriye ve bölgesel konularda ne düşünüyoruz ve neler yapabilir konularını konuştuk" ifadelerini kullandı. ABD'NİN MUHTEMEL 1915 KARARI Çavuşoğlu'nun gündeminde yaklaşan 24 Nisan öncesi ABD'den 1915 olaylarına ilişkin gelecek muhtemel bir açıklama da vardı. Dışişleri Bakanı, "ABD uluslararası hukuku dikkate alırsa (sözde Ermeni soykırımına dair) böyle bir karar vermez" diye konuştu. MONTRÖ TARTIŞMASI Çavuşoğlu Montrö Anlaşması konusunda son günlerde ortaya atılan tartışmalar konusunda da "Montrö harfiyen uygulanıyor. Hiçbir ülkenin bu durumdan rahatsız olmaması gerek." diyerek durumu özetledi. ABD'NİN AFGANİSTAN'DAN ÇEKİLMESİ Bakan Çavuşoğlu, ABD güçlerinin Afganistan'dan çekilme süreci ile ilgili, "Afganistan'da kalıcı barışı ve istikrarı destekliyoruz" dedi. KIBRIS SORUNU Bakan Çavuşoğlu Cenevre'de gerçekleştirilen Kıbrıs toplantıları ile ilgili, "Sayın Akıncı ile birlikte hem BM'ye hem AB'ye sabah akşam federasyon meselesini söyledik. Daha önce mutabakata vardığımız konularda geri adım atıldı. Ancak Güney Kıbrıs Rum yönetimi lideri Nikos Anastasiadis 'Ben bir şey paylaşmak istemiyorum' dedi" şeklinde konuşurken, "Rum tarafı sürekli geri adım atıyor. Artık görüşme yapmayacağız. Bu zaman kaybıdır. 20-30 sene daha müzakere etsek sonuç çıkmayacak. 53 sene müzakere ettik, sonuç çıkmadı. İmkansızı zorlamanın hiçbir anlamı yok" dedi.   İSRAİL İLE İLİŞKİLER Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, İsrail ile ilişkiler ile ilgili olarak da "Bizim İsrail ile iyi olabilmemiz için, bizimle işbirliği yapması gerekiyor ve işgale son vermesi gerekiyor. Biz önceden Golan Tepeleri ile ilgili İsrail ile çalışıyorduk, sonra İsrail vazgeçti. İsrail politikalarını gözden geçirmezse ilişkilerimizde istikrar zor olur. Özel şirketlerimiz ticaretlerine devam ediyor, biz bunu engellemeyi doğru bulmuyoruz" ifadesini kullandı.

1 2 3 4 5 6 7 8 ... 70 71