Son Dakika:
Tüm Türkiye Kahramanmaraş merkezli meydana gelen asrın en büyük deprem afeti sonrasında yaraları sarmak için tek yürek olurken İBB yönetimi, depremde hayatını kaybedenler için mevlit ve Kur’an okutulan caminin doğalgazını kesti.
RTÜK, Habertürk yazarı Fatih Altaylı'nın canlı yayında "Depremzedelere yardım kampanyalarını RTÜK engelledi" yalanı nedeniyle HaberTürk TV'ye idari para cezası verdi.
14 Mayıs'ta seçimlere az bir zaman kaldı. Çalışmalar bu kapsamda yürütülürken Millet İttifakı'nda adaylık krizi yaşanmıştı. İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Kemal Kılıçdaroğlu'nun adaylığına yönelik sert bir açıklama yapmıştı. Akşener daha sonra ikna edildi ve Kılıçdaroğlu'nun adaylığı açıklandı. Akşener'in bu tutumu sonrası İyi Parti'yi ağır bir şekilde eleştiren TELE1 ile ilgili dikkat çeken bir gelişme yaşandı. İyi Parti, TELE1'i görmezden geldi İyi Parti, birçok TV kanalında yayınlanan seçim reklamını CHP'ye yakınlığıyla bilinen Tele1'e vermedi. Bu hamle sonrası kendilerine reklam verilmediği öğrenen TELE1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ küplere bindi. Reklam alamayınca tehditler savurdu Yanardağ, İyi Parti'ye ve Meral Akşener'e tehditler savurdu. Yanardağ, İyi Parti'nin reklam verdiği televizyon kanalları arasında TELE1'in olmamasından şikayet ederek şu ifadeleri kullandı: "1- TV'lerde çok tuhaf bir İyi Parti-Meral Akşener reklamı başladı. E.İmamoğlu ve M.Yavaş, reklam filminin neredeyse başından sonuna kadar Akşener'in yanında görünüyor. Mesaj şu; "Onları biz CB yardımcısı adayı yaptık"! Bu doğru da şık da değil. İki başkan da emir eri değil. 2- Akşener, Millet İttifakı masasını devirmeye kalkışınca büyük tepki çekti. İrtifa kaybetmeye başladı. İyi Parti baraj sınırına kadar daraldı. Çünkü, millet karırını vermiş, diktatörlük girişimi karşısına tek adayla (birleşik bir blokla) çıkmak konusunda kararını vermişti. 3- Akşener ve İyi Parti yönetimi, bu toplumsal dalgayı geç gördü. Dayatmadan vazgeçti ve geri çekildi. İyi de yaptı. Ben de, "Eleştirilerimi geri çekmedim, askıya aldım" diye açıklama yaparak, Akşener'in Millet İttifakı'na dönüşü olumlu buldum, destekledim. Hala aynı kanıdayım. 4- Kılıçdaroğlu, anketlere göre İyi Parti olmasa da kazanıyordu. Akşener, Millet İttifakı'na döndüğünde büyük güç ve güven kaybetmişti. Artık ne eski etkisi ne de eski ağırlığı vardı. İşte son reklam kampanyası, bir imaj ve güç toparlama girişimidir.. Ama yine yanlış bir girişim. 5- İyi Parti, bizi kampanyanın dışında tutmuş, reklamı TELE1'e vermemiş. İyi olmuş. Bizi rahatsız olacağımız bir reklamı yayınlamaktan kurtarmış. Demek ki, TELE1 izleyicilerinin oyunu istemiyorlar. Kendileri bilir, canları sağolsun. Tele1 izleyicisinin de elbette bir yanıtı olur. 6- Önemi yok, ama TELE1'e neden reklam vermediklerini biliyoruz. Millet İttifakını Akşener dağıtmaya kalktığında, en sert tavrı biz koyduk.. Kamuoyu tepkisini harekete geçirdik. İyi Parti'nin masaya dönüşünde etkili olduk. Makul bir uzlaşma sağlandı.. İyi de oldu. Neden budur. Daha doğrusu, kamuoyu tepkisi harekete geçti.. Ve girişim başarısızlıkla sonuçlandı. Nedeni budur."
Amerikan merkezli Foreign Policy, "Ya Kemal Kılıçdaroğlu Türkiye'deki Seçimleri Kazanırsa?" başlıklı analizinde Türkiye'deki seçim sürecini ele aldı. "Erdoğan'ın kaybedeceğine inanmak zor" ifadelerine yer verilen analizde, "CHP'nin iç işleyişi demokrasiden yoksun" denildi. Koalisyon sisteminin hantallığına vurgu yapılan haberde, "Kılıçdaroğlu ve ortaklarının neye inandıklarını, nasıl yöneteceklerini söylemek zor" ifadeleri yer aldı. Dünyanın dört bir yanından pek çok gazete ve televizyon Türkiye'deki seçim sürecini yakından takip ediyor. Son olarak, her fırsatta Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı hedef alan Amerikan merkezli Foreign Policy'de dikkat çeken bir analiz yer aldı. 'BATI MEDYASI ERDOĞAN'A KARŞI' İTİRAFI Batı medyasının 2018 seçimlerinde açık açık Erdoğan karşıtı bir tavır aldığını itiraf eden Foreign Policy, Türkiye'nin 2018 cumhurbaşkanlığı seçim kampanyası sırasında New York Times'ın Erdoğan'ın o zamanki rakibi Muharrem İnce'yi desteklediğini ifade eden bir başyazı yayınladığını hatırlattı. 'ERDOĞAN'IN KAYBEDECEĞİNE İNANMAK ZOR' 14 Mayıs seçimleri ekseninde, Türk dış politikasını Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı ve 7'li koalisyonu mercek altına alan analizdeki, "Erdoğan'ın kaybedeceğine inanmak zor görünüyor" ifadeleri dikkatleri çekti. Analizde, 'Kılıçdaroğlu kazanırsa bu ne anlama gelir?' sorusuna yanıt arandı. 'NASIL YÖNETECEKLERİNİ SÖYLEMEK ZOR' Batılı yorumcuların Kılıçdaroğlu kazanırsa, NATO için Türkiye'nin daha uyumlu bir ülke olacağını iddia ettiği belirtilirken "Kılıçdaroğlu ve ortaklarının neye inandıklarını, nasıl yöneteceklerini söylemek zor" ifadeleri dikkat çekti. Kılıçdaroğlu'nun liderliğini yaptığı Millet İttifakı'nın Erdoğan'a karşı nefretle birleşen ancak ideolojik olarak birbirinden ideolojik olarak farklı bir koalisyon olduğu vurgulandı. 'KOALİSYON SİSTEMİ HANTAL' Koalisyon sisteminin doğası gereği 'hantal' olduğu, ilgi çeken tek yönünün güçlendirilmiş parlamenter sistem iddiası olduğu belirtildi. Ancak "bu sistemin de 'ne yazık ki' gerçeklikten ve garip bir şekilde politikadan yoksun olduğu görünüyor" denildi. Bazı Parti üyelerinin CHP'nin iç işleyişini demokrasiden yoksun olarak nitelediği vurgulanan analizde, Kılıçdaroğlu'nun Erdoğan'ın gerçekçi rakipleri arasında en zayıfı olmasına rağmen 7'li ittifaka adaylığını dayatma biçimi ve mizacının da bu konuda şüpheleri çektiği belirtildi. 'MANSUR VE EKREM'LE FİKİR AYRILIĞI YAŞANACAK' Kılıçdaroğlu'nun kazanması halinde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile aynı fikirde olmayacağına dikkat çekildi. Öte yandan Kılıçdaroğlu'nun son 10 yılda iki kez ABD'yi ziyaret ettiği hatırlatılan analizde, bu gezinin gizlenmeye çalışıldığı ve rakiplerinin hafife alındığı vurgulandı. Bu ziyaretlerin 'sinsi' olarak nitelendirildiği analizde, bu durumun da ikili ilişkiler için pek de iyi olmadığı ifade edildi.
Mansur Yavaş ile yakınlığı bilinen İyi Partili Adnan Beker, ikinci tur seçimlerinden ümidinin olmadığını söyledi. Beker, ikinci turun ilk tur gibi neticeleneceğini belirtti.
Seçim yenilgisinden sonra liderliği sorgulanan Kılıçdaroğlu, hezimetin faturasını "oyları düşürdünüz" gerekçesiyle İmamoğlu gibi potansiyel rakiplerine kesmeye hazırlanıyor. Kılıçdaroğlu'nun, büyükşehirlerde oy oranından memnun olmadığı ve yakın çevresine "Büyük kentler istediğim gibi çıkmadı" dediği öğrenildi. Kılıçdaroğlu ile seçimlerden önce “baba-oğul’’ portresi çizen, yenilgi sonrasında ise liderlik için karşı karşıya gelen İmamoğlu'nu ise hem liderlikten hem de İBB başkanlığından olma korkusu sardı.
CHP'de yaşanan genel başkanlık tartışmalarında sular durulmuyor. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun ardından CHP Grup Başkanı Özgür Özel de Kemal Kılıçdaroğlu'na karşı isyan bayrağını açtı. Kılıçdaroğlu'nun seçimlerden önce 'bahar' vadettiği ve 28 Mayıs sonrası Türkiye'ye dönüş planları yapan FETÖ'cüler de CHP'den umudu kesti. FETÖ firarisi Emre Uslu, CHP'deki iç karışıklığa ilişkin yaptığı paylaşımda, "CHP kurtulmaz hocam, umutlanmayı bırakalım" ifadelerini kullandı.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun seçim döneminde danışmanlığını yapan Hacer Foggo akıllara durgunluk veren bir açıklamada bulundu. Foggo, 1000’den fazla ailenin seçim sonucundan sorumlu tuttukları için yoksullara burs desteğini kestiğini belirtti.
