Son Dakika:
CHP'li Tunç Soyer yönetimindeki İzmir'i esir alan kötü kokular ittifak ortaklarının da tepkisini çekti. İYİ Parti İzmir Milletvekili Aytun Çıray, Twitter'dan yaptığı paylaşımda, "Modern, medeni İzmirlilerin yaşadığı İzmir kokuyor" ifadeleriyle tepkisini gösterdi. https://twitter.com/tcaytunciray/status/1531572540321280002?s=21&t=nIkSPX_xqBBohD1U2XlsqA 'İZMİRLİLER YÜZLERCE MESAJ ATTI' Çıray, "İzmirliler bana yüzlerce mesaj yazarak "Siz İzmir Milletvekili olarak bu kadar bariz bir sorunu görmezden gelerek görevinizi yapmıyorsunuz " dediler Bunun bariz bir sorunu görmezden gelerek görevinizi yapmıyorsunuz, dediler. Bunun üzerine sorunu önce kapalı ortamlarda, şimdi de burada dile getirdim. İlgili kurum gereğini yapacaktır." ifadelerini kullanarak İzmir Büyükşehir Belediyesini ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliğini Bakanlığını etiketledi.
"Altın Boynuz" olarak da bilinen Haliç’te suyun renginin yer yer kahverengiye dönüştüğü gözlendi. Ağırlıklı olarak adacıkların bulunduğu kısımda yoğunlaşan renk değişikliğiyle beraber kötü koku da yayılmaya başladı. Haliç çevresinde oturmaya veya yürüyüşe gelen vatandaşlar, kötü kokan sudan rahatsız olarak Haliç’in temizlenmesini istediklerini söyledi. Çevre kirliliğinin de gözlemlendiği Haliç, dron ile havadan görüntülendi. "Bu su masmaviydi zamanında" Önceden suyun masmavi olduğunu şimdiyse kötü bir hale dönüştüğünü belirten Bünyamin Köseoğlu, "Ben burada doğdum büyüdüm. Geçenlerde burası baya kıpkırmızıydı. Neden kaynaklanıyor bilmiyorum. Buraya ilgi yok. Temizliyoruz falan diyorlar ama maalesef öyle bir şey yok. Ben göremiyorum. Ne temizleme var ne bir şey. Sadece gösteriş başka bir şey yok. Bu pis kokuda yürüyoruz. İstanbul kaybetti yani yazık. Burası böyle değildi. Bu su masmaviydi zamanında. Demek ki millet böyle layık gördü" ifadelerini kullandı. "İmkanlar var ama yapılmıyor" Temiz ve güzel kokmasını sağlayacak imkanların olduğunu ama yapılmadığını dile getiren Emine Topçu, "Daha temiz olmasını daha güzel kokmasını isteriz. Bu kadar yapabildiler. Daha iyisini yapabilirler. İhtiyacımız var böyle daha güzel daha temiz koku içinde nefes alalım. İşte imkanlar var ama yapılmıyor. Daha iyi olmasını isteriz" diye konuştu.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu yapmış olduğu açıklamada "Uyuşturucunun da terörün de kökü kuruyacak. Eren Abluka 15 Narko Terör Lice’de başladı. 1 ton esrar 2 milyon 144 bin kök kenevir ele geçirildi. Jandarmamız; Terör örgütüne de terörün finansmanına da uyuşturucu ve gelirine de aman vermiyor. Allah ayağınıza taş değdirmesin." dedi. https://twitter.com/suleymansoylu/status/1534772909297762306?s=21&t=Qe2iLbTiOzkmy0dypGts3w İçişleri Bakanlığı’ndan operasyonun detayları paylaşıldı: PKK terör örgütünü ülke gündeminden çıkarmak ve bölgede barındığı değerlendirilen teröristleri etkisiz hale getirmek maksadıyla, Diyarbakır ilinde “EREN ABLUKA-15 (DİYARBAKIRYALAZA/BAĞLAN) J.UZM.ÇVŞ. MEHMET ÇELİK” narko terör operasyonu başlatıldı. Operasyonda, Diyarbakır İl Jandarma Komutanlığınca; Jandarma Komando Operasyon (JOPER), Jandarma Özel Harekât (JÖH), Jandarma Komando ve Güvenlik Korucusu timlerinden oluşan 1.165 personel 75 operasyonel tim görev alıyor. Operasyonun ilk gününde, Lice ilçesi Bağlan ve Yalaza Mahalleleri kırsalında, çalılık ve ağaçlık alana gizlenen *136* nokta tespit edildi. Noktalarda yapılan arama sonucunda; -(3) adet AK-47 piyade tüfeği, -El yapımı patlayıcı madde yapımında kullanılan (20) kg amonyum nitrat, -(989) kg toz esrar, -(62) kg kubar esrar, -(2.144.570) kök kenevir bitkisi ele geçirildi. Yurt içinde terörün tamamen ortadan kaldırılmasına yönelik yürütülen EREN ABLUKA OPERASYONLARI, halkımızın desteği ile İNANÇLI ve KARARLI bir şekilde başarıyla devam ediyor.
İstabul Büyükşehir Belediyesi, Haliç'ten gelen kokui kirlilik ve renk değişikliğinin gündem olmasıyla bir açıklama yaptı. Ancak belediyenin yaptığı açıklama 'Kötü değil, idare eder' cinsinden oldu. Konuyla ilgili yoğun çalışma başlattıklarını belirten İBB Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanı Prof. Dr. Ayşen Erdinçler, Haliç’in hiçbir zaman gözyaşı gibi olmadığını ve durumunun da çok kötü olmadığını söyledi. 'HALİÇ İYİ DURUMDA, ÇOK KÖTÜ DEĞİL' Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan İBB Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanı Prof. Dr. Ayşen Erdinçler, “İstanbul'da su kalitesi çok önemli, Haliç de bizim yıllardır uğraştığımız bir yer. Haliç’in altına hem Alibeyköy’den, hem de Kağıthane Deresi’nden gelen çok ciddi bir dip çamuru var. Dipte birikerek sığlaşmaya neden oluyor. Havasız ortamda da koku başlıyor. Özellikle havanın ısınmaya başladığı zamanlarda koku daha da artıyor, suyun rengi değişiyor ve kötü bir görüntü oluşuyor. Tam da bunlar oluşmasın diye biz sürekli olarak Haliç’in dibinde dip tarama işlemi gerçekleştiriyoruz. Bunu da tarama gemisi ile yapıyoruz. Haliç’i sürekli tarıyoruz ve Haliç hiçbir zaman gözyaşı gibi olmadı. Haliç iyi durumda, çok kötü değil, öyle söyleyebilirim. Koku sorunu bir anda çözülecek bir sorun değil. Mevsimsel geçişlerde, havaların ısınmasıyla, güneşin gelişine göre bu alg patlamalarını yaşıyoruz. Ama bunlar belirli bir zamanda oluyor ve en fazla 1 ay içerisinde yok oluyor. Geçen yıl 65 bin metreküp dip çamuru temizledik. Burada yaklaşık 130 bin ton gibi bir temizlik çalışması yapıldı” diye konuştu. 'HALİÇ İYİ DURUMDA, ÇOK KÖTÜ DEĞİL' Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan İBB Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanı Prof. Dr. Ayşen Erdinçler, “İstanbul'da su kalitesi çok önemli, Haliç de bizim yıllardır uğraştığımız bir yer. Haliç’in altına hem Alibeyköy’den, hem de Kağıthane Deresi’nden gelen çok ciddi bir dip çamuru var. Dipte birikerek sığlaşmaya neden oluyor. Havasız ortamda da koku başlıyor. Özellikle havanın ısınmaya başladığı zamanlarda koku daha da artıyor, suyun rengi değişiyor ve kötü bir görüntü oluşuyor. Tam da bunlar oluşmasın diye biz sürekli olarak Haliç’in dibinde dip tarama işlemi gerçekleştiriyoruz. Bunu da tarama gemisi ile yapıyoruz. Haliç’i sürekli tarıyoruz ve Haliç hiçbir zaman gözyaşı gibi olmadı. Haliç iyi durumda, çok kötü değil, öyle söyleyebilirim. Koku sorunu bir anda çözülecek bir sorun değil. Mevsimsel geçişlerde, havaların ısınmasıyla, güneşin gelişine göre bu alg patlamalarını yaşıyoruz. Ama bunlar belirli bir zamanda oluyor ve en fazla 1 ay içerisinde yok oluyor. Geçen yıl 65 bin metreküp dip çamuru temizledik. Burada yaklaşık 130 bin ton gibi bir temizlik çalışması yapıldı” diye konuştu.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun dün Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü'nde düzenlenen basın toplantısında bilgilerini paylaştığı "Kökünü Kurutma Operasyonu"nda ele geçirilen uyuşturucu ve silahlar Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'nde basın mensuplarına gösterildi, operasyona ilişkin detaylar paylaşıldı. Operasyon, İran'da üretilen sentetik uyuşturucuyu Van'dan temin ederek Diyarbakır ve çevre illere getirip satışını organize eden ve bu faaliyetleri örgütlü suç kapsamında gerçekleştiren aralarında kadınların da yer aldığı örgüt yöneticisi, örgüt üyeleri ve bunlara bağlı olarak münferit uyuşturucu madde ticaretini kadınları ve çocukları da kullanarak gerçekleştiren torbacılar ile Diyarbakır'da üretimi yapılarak batı illerine sevk edilen yüklü miktardaki esrarın üretim, nakliye ve satışını gerçekleştiren, sokak satıcılığını yapan şüphelilere yönelik gerçekleştirildi. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde İl Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü koordinesinde, Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı ve Diyarbakır İl Jandarma Komutanlığının desteğiyle 21 Haziran'da Diyarbakır merkezli İstanbul, Bursa, Batman, Şanlıurfa, Van, Muş, Bitlis, Erzurum, Eskişehir ve Mardin'de hava destekli gerçekleştirilen, 4 bin 200 personelin görev aldığı operasyonda 205 adreste arama yapıldı. Aramalarda, 245 kilo 924 gram esrar ve türevleri, 10 kilo 467 gram sentetik uyuşturucu, 36,19 gram kokain, 97 uyuşturucu nitelikte hap, 5,30 gram eroin, 2 kalaşnikof tüfek, 16 tabanca, 6 yivsiz av tüfeği, 6 hassas terazi, yüklü miktarda suç geliri olduğu değerlendirilen para, örgütsel doküman ve bez parçaları ele geçirildi. Operasyonda 21 şüphelinin daha yakalanmasıyla gözaltına alınanların sayısı 234'e yükseldi. Bu şüphelilerden 4'ünün "uyuşturucu", 1'inin ise "mala zarar verme" suçundan arandığı tespit edildi.
Uyuşturucu ile mücadele kapsamında ülke genelinde “Kökünü Kurutma Operasyonu” düzenlendi. Bin 231 olaya müdahale Çalışmalar kapsamında İstanbul genelinde 27 Haziran-8 Temmuz tarihleri arasında bin 231 olaya müdahale edildi. Bin 822 şüpheliden 208'i tutuklandı Operasyonlar sonucunda toplamda 88 kilo 588 gram uyuşturucu madde ve 4 bin 756 adet uyuşturucu hap ele geçirildi. Çalışmalar kapsamında bin 822 şüphelinin yakalanırken, bu şahıslardan 208’i tutuklanarak cezaevine gönderildi. Diyarbakır merkezli operasyonun geçmişi İran'da üretilen sentetik uyuşturucuyu Van'dan temin ederek Diyarbakır ve çevre illere getirip satışını organize eden, bu faaliyetleri örgütlü suç kapsamında gerçekleştiren aralarında kadınların da yer aldığı örgüt yöneticisi ve üyeleri ile bunlara bağlı münferit uyuşturucu ticaretini kadınları ve çocukları da kullanarak gerçekleştiren torbacılar ile Diyarbakır'da üretimi yapılarak batı illerine sevk edilen yüklü miktardaki esrarın üretim, nakliye ve satışını gerçekleştiren, sokak satıcılığını yapan şüphelilere yönelik operasyon gerçekleştirilmişti. 11 ile 234 şüpheli yakalandı Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde İl Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce, Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı ve Diyarbakır İl Jandarma Komutanlığının desteğiyle Diyarbakır merkezli İstanbul, Bursa, Batman, Şanlıurfa, Van, Muş, Bitlis, Erzurum, Eskişehir ve Mardin'de gerçekleştirilen operasyonda, 234 şüpheli gözaltına alınmıştı. Uyuşturucu, silah ve terör örgütü dökümanları Aramalarda, 245 kilo 924 gram esrar ve türevleri, 10 kilo 467 gram sentetik uyuşturucu, 36,19 gram kokain, 97 uyuşturucu nitelikte hap, 5,30 gram eroin, 2 kalaşnikof tüfek, 16 tabanca, 6 yivsiz av tüfeği, 6 hassas terazi, yüklü miktarda suç geliri olduğu değerlendirilen para, örgütsel doküman ve bez parçaları ele geçirilmişti.
Florya sahilinde rögar kapağından taşan kanalizasyon suları denize karıştı. Kapaktan taşan pis su, sahile akarak deniz suyuyla birleşti. Ağır kokudan dolayı oldukça rahatsız olduklarını belirten vatandaşlar, acilen soruna çözüm bulunmasını istedi. Lağım sularının aktığı bu noktada sahilin kapatıldığı görüldü. "MECBUREN BURADA YÜZÜYORUZ" Sahile yüzmeye gelen Ali Aslan, "Türkiye'nin genel anlamda her zaman olan sorunu. Bu sadece lağım sorunu değil. Ben burada yüzerim çünkü alternatifim yok. Şehir dışına çıkamayacağımız için mecburen burada yüzüyoruz" dedi. "SUYUN KİRLİ OLDUĞU SÖYLENSE BU KADAR İNSAN BURADA YÜZMEZ" Ahmet Gülsoy, denizin kirliliği nedeniyle yalnızca sahilde yürüyüş yapabildiğini belirterek, "Lağımın içerisinde yüzülüyor çünkü temizlendiği söyleniyor. Gerçekten bir açıklama yapılsa, suyunun kirli olduğu söylense bu kadar insan burada yüzmez. Ben burada yüzmem, 40 senedir burada yaşıyorum bildiğim için yüzmüyorum. Ailemle sadece gezmeye geliyorum" diye konuştu. "TEMİZLENMESİ GEREKİYOR" Hakan Gümüş ise yetkililere seslenerek, “Ben burada yüzmem su çok kirli, yüzülecek gibi değil. Buranın temizlenmesi gerekiyor" ifadelerini kullandı.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Büyükelçi Tanju Bilgiç, 2022-2023 eğitim-öğretim yılında Yunanistan’ın Batı Trakya Türk azınlığına ait 4 ilkokulu daha kapatma kararı almasına ilişkin açıklama yaptı. Sözcü Bilgiç, “Yunanistan’ın her yıl tasarruf tedbirleri ve öğrenci sayılarının yetersizliğini bahane ederek, Batı Trakya Türk azınlığına ait 4 ilkokulu daha kapatma kararı almış olmasını kınıyoruz” dedi. “Son yıllarda tekrarlanan bu son kararla birlikte azınlık ilkokullarının yarısından fazlası kapatılmıştır. Böylelikle Batı Trakya Türk azınlığına ait ilkokulların 'geçici durdurma' yoluyla kapatılmasına yönelik Yunanistan’ın uyguladığı politikanın sistematik bir hal aldığı görülmektedir” ifadelerini kullanan Bilgiç, açıklamasının devamında şu ifadelere yer verdi: "Defalarca belirttiğimiz gibi Lozan Barış Antlaşması hükümleri gereği azınlığın kendi okullarını kurma, idare etme ve denetleme hakkını ihlal eden bahse konu kararlar, Batı Trakya’daki soydaşlarımıza yönelik yıllardır her alanda sürdürülen ayrımcı ve baskıcı politikaların eğitim alanındaki yansımasının bir göstergesidir. Yunanistan, bir yandan öğrenci azlığı bahanesiyle ilkokul kapatırken, diğer yandan ihtiyaç olmasına rağmen azınlık tarafından sürekli gündeme getirilen yeni azınlık ortaokul/lisesi açılması taleplerini görmezden gelmekte ve azınlık mensubu çocukların eğitim haklarını ihlal etmektedir. Yunanistan’ı her eğitim-öğretim yılında tekerrür eden azınlık okullarına yönelik ayrımcı politikalarına son vermeye davet ediyoruz. Türkiye Cumhuriyeti, her zaman hem ikili temaslarda hem de uluslararası platformlarda azınlığın hak ve hukuk mücadelesini desteklemeye devam edecektir."
