04 Mayıs Cumartesi 2024
1 yıl önce

Kan donduran raporu BM yayınladı! PKK/YPG'nin paravan örgütü DSG'nin kontrolündeki mülteci kampında onlarca insan öldürüldü

Batı'nın destek vermesi için terör örgütü PKK/YPG için paravan olarak kurulan DSG'nin kontrolündeki kamplarda, şiddet ve ölümler artıyor. Birleşmiş Milletler (BM), son 18 ayda Suriye'nin kuzeydoğusundaki bir mülteci kampında 100'den fazla kişinin öldürüldüğünü duyurdu. Ocak 2021'den bu yana, mülteci merkezinin "çok sert bir yer" haline geldiğini söyleyen BM'nin Suriye koordinatörlerinden İmran Rıza'ya göre, Irak sınırına yakın el-Hol kampında en az 106 cinayet belgelendi. ÇOĞU KADIN VE CİNAYETLER FAİLİ MEÇHUL Çok sayıda cinayet faili meçhul kalsa da Rıza, kurbanların "çoğunun" kadın olduğunu bildirdi. Kamp ve çevresindeki 56 bin mültecinin yaklaşık yüzde 94'ünün kadın ve çocuklardan oluştuğu, ailelerin çoğunun terör örgütü rejim ve terör örgütlerinin saldırılarından kaçan aileler olduğu belirtiliyor. El-Hol'deki mülteci bölgesi, ilk olarak 1991 Körfez Savaşı sırasında ABD ile Irak arasında kurulan ve daha sonra Washington'un Saddam Hüseyin'i devirmek için 2003 işgalinden sonra yeniden açıldı. 2016'da terör örgütü PKK'nın Suriye uzantısı YPG, nüfusu giderek on binlere ulaşan kampı bölgesini ele geçirdi. Şu anda 27 bin Iraklı, 19 bin Suriyeli ve üçüncü ülkelerden 12 bin vatandaşın tutulduğunu söyleyen Rıza, bazı Iraklılar ülkelerine geri gönderildiğini, ancak birçok hükümetin vatandaşlarının evlerine dönmesine yardım etme konusunda hala isteksiz olduğunu belirtti. Rıza, "Orada nüfusun çoğunluğu çocuklar. Onlar masum. Onları al-Hol gibi bir yerde bırakırsanız, esasen onları bir geleceklerinin olmamasına mahkum etmiş olursunuz. Tek çözüm kampı boşaltmak." dedi.

1 yıl önce

Datça'daki orman yangını kontrol altına alındı! Bakan Kirişçi: “vatandaşlarımızın zararı karşılanacak”

Muğla’nın Datça ilçesinde dün öğle saatlerinde başlayan orman yangının kontrol altına alındığı açıklandı. YANGINDA CAN KAYBI YAŞANMADI Bakan Kirişci açıklamasında, “AFAD’ın koordinasyonunda Orman Genel Müdürlüğümüz ve diğer kamu kuruluşları ve sivil toplum örgütleri ile bu çalışma ile yangın kontrol altına alınmıştır, soğutma çalışmaları başlamış ve sürdürülecektir. Yangında 300 hektar zarar görmüş, 400 hektar tarım alanı da zarar görmüştür. 450 hane ve 3520 vatandaşımız uygun yerlere nakledilmiştir. 4 ev ağır hasarlı, toplam 10 ev zarar görmüştür. Can kaybımız çok şükür olmamıştır. Diğer canlarımız için de hassasiyet gösterilmiştir. Bazı vatandaşlarımız yangından olumsuz etkilenmiştir. Yangından 22 kişi etkilenmiş, 13 kişi taburcu edilmiştir. Kocadağ bölgesinde 500 yaban keçisi kurtarılmıştır. Bunlar bizim en büyük tesellimizdir. Maddi kayıplar telafi edilebilir. 24 saat önce bu hadise başladığında sıcaklık, rutubet ve rüzgarın aşırı şiddeti bu çalışmaların zor geçmesine neden olmuştur. Alanın bulunduğu coğrafya zor bir yapıya sahiptir. Bu zorluklara rağmen 24 saat sürmeden kontrol altına alınmıştır. Bu çalışmada 1 adet İHA, 12 uçak, 29 helikopter görev aldı. Toplamda 48 adet hava aracı aktif olarak kullanıldı. Çalışmalara 194’ü arazöz olmak üzere 576 araç katılmıştır. 2 bin 170 personel bu çalışmalara katılmıştır. 136 gönüllü etkin olarak çalışmalara katılmıştır” dedi. ''VATANDAŞLARIMIZIN ZARARI KARŞILANACAK'' Bakan Kirişci açıklamasının devamında, “Öncelikle vatandaşlarımızın zarar ve ziyanları bunların tespitleri ile ilgili çalışmalar tamamlandıktan sonra devletimiz her zaman olduğu gibi bu zararlar karşılanacaktır” diye konuştu. ''GECE GÖRÜŞLÜ ARAÇLARIMIZ GÖREVLERİNİ GERÇEKLŞTİRMİŞTİR'' “Orman Genel Müdürlüğümüz tüm yönleri ile yeterli düzeydedir” diyerek sözlerine devam eden Bakan Kirişci, “Bir noktanın altını çiziyorum. Dün itibari ile gece görüş yapan araçlarımız görevlerini gerçekleştirmiştir. Bizim için asıl olan hava araçları orman savaşçılarının işini kolaylaştıran önemli araçlardır. Önemli olan ormanın içindeki çalışanlarımızdır. Gece bu arkadaşlara destek verilmiştir. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın destekleri ile bu oluşturulan envanterin tamamı yenilenmiştir. Bir önceki yıla göre bu yıl çok ciddi bir destek sağlanmıştır” açıklamasında bulundu. YANGININ SEBEBİ BELLİ OLDU Yangını 24 saatten kısa bir sürede kontrol altına almaktan mutlu olduklarını açıklayan Bakan Kirişci, “Trafodan kaynaklı böyle bir yangını 24 saatten daha kısa bir sürede kontrol altına alarak, artık tehlike arz edemez hale getirmiş olmaktan dolayı gerçekten hepimiz çok mutluyuz. Bizim için en mutlu an. Bu mutlu anı bize yaşatan savaşçıları, o cengaverleri, TOMA'nın kullanıcısını, iş makinelerimizin operatörlerini ve tüm sahada çalışan kardeşlerimizi buradan tebrik ediyor, şükranlarımı sunuyorum” diyerek sözlerini noktaladı.

1 yıl önce

İzmir’de çıkan yangın kontrol altına alındı!

Yangın, Buca ilçesi Kısıkköy ve Sarnıç bölgesi arasındaki ormanlık alanda saat 17.00 sıralarında meydana geldi. Henüz belirlenemeyen bir nedenle çıkan yangın, İzmir Orman Bölge Müdürlüğü ekiplerinin hem havadan hem karadan müdahalesi ile 2 saatte kontrol altına alındı. Yangın, rüzgarın etkisiyle çevrede bulunan fabrikalara da sıçradı. Kimyasal maddelerin bulunduğu fabrikaların içerisine inşaat malzemeleri satan bir fabrikanın deposu ve prefabrik ev üretimi yapan bir fabrikanın olduğu öğrenildi. Yangın sırasında ara ara patlamalar meydana gelirken, çevrede bulunan vatandaşlarda kısa süreli panik oluştu. İtfaiye ekipleri, fabrikalarda çıkan yangınları söndürme çalışmalarına devam ediyor. YANGIN BÖLGESİ, ADNAN MENDERES HAVALİMANI'NA YAKIN BİR BÖLGEDE YER ALIYOR Yangına, İzmir Orman Bölge Müdürlüğü ekiplerine bağlı 2 uçak, 3 helikopter ve 17 arozözün yanı sıra itfaiye ekipleri müdahalede bulundu. Öte yandan, yangın alanına giden yollar kapatılırken, yangının çıktığı bölge İzmir Adnan Menderes Havalimanı'na da yakın bir bölgede yer alıyor.

1 yıl önce

Yunan medyası çılgına döndü: 'Türkler kontrolden çıktı!'

Rus S-300 hava savunma sistemlerinin Akdeniz üstünde uçan Türk F-16'larına kilitlendiği haberleri, gerilimi yeni bir boyuta taşıdı. Türkiye, Yunanistan'ın Girit Adası'na konuşlu S-300 sistemine ait hedef takip ve füze güdüm radarıyla Rodos Adası'nın batısında yaklaşık 3 bin metrede uçan bir F-16 jetine füze kilidi attığını açıkladı. Türkiye'nin açıklamalarına katıldığı bir radyo yayınında yanıt veren Yunan hükümet sözcüsü Yannis Oikonomou, "Yanımızda olan müttefiklere sahibiz" deyip Atina'nın 'caydırıcılık' yeteneğinin bulunduğunu ileri sürdü. Kathimerini gazetesi, 'Ankara'dan yeni meydan okumalar' başlığını tercih etti, CNN Yunanistan 'Yeni Türk provokasyonu' gibi skandal bir başlık attı. Eleftheros Typos gazetesi ise Milliyet'in 'Yunanistan ateşle oynuyor' manşetini okurlarına aktardı. Türk medyasında S-400'lerin devreye alınmasını isteyen haberlerin yer aldığını belirten Eleftheros Typos'taki bir başka haberin başlığı, 'Erdoğan yeni bir dizi meydan okumaya hazırlanıyor' oldu. Ta Nea gazetesi, 'Yanlış bilgi cümbüşü-Türk medyası: Haydi S-400'leri harekete geçirelim' başlığıyla bir habere yer verdi. Gazetedeki bir diğer haber ise, 'Drone kalkanında son aşama' başlığını taşıyor. Habere göre, özellikle son bir yıldır Türk insansız hava araçlarına karşı çare arayan Atina yönetimi çok yakında hamlesini yapıyor. Ta Nea, Yunanistan'ın kullanacağı sistemin Türk drone'larını Ege Denizi semalarında tespit edip 'körleştireceğini', hatta yazılımlarını bozabileceğini iddia etti. 'Türkler kontrolden çıktı-Hadi S-400'leri çalıştıralım' başlığıyla bir haber yayımlayan Yunanistan'ın en popüler internet sitelerinden in.gr, "Onlar S-300 konusunu gündemden düşürmüyor, Yunanistan'ın iddialarını reddediyorlar" ifadesine yer verdi. İnternet sitesi, Ankara'dan yapılan ilk açıklamayı ise 'Türkler gerilim sahnesi kuruyor-Atina'nın S-300 haberlerine tepkisi ne oldu? başlığıyla sundu. To Vima gazetesi, 'Türkiye provokatif uçuşlara devam ediyor' başlıklı haberinde Türk insansız hava araçlarının Ege Denizi'ndeki Certe ve Koçbaba adaları (Kandeliussa ve Levitha) üstünde belirdiğini ileri sürdü. 'Provokasyon'ların dinmek bilmediğini savunan gazete, Türk dronelarının 27 Ağustos Cumartesi sabahı tespit edildiğini aktardı. Ayrıca 'Ankara nereye gidiyor?' başlığıyla bir analize yer veren To Vima gazetesi, Türk-Yunan ilişkilerinin daha da fazla karmaşık hale geldiğini yazdı. Michos Panagiotis imzalı analizde, Türkiye'nin son günlerde dile getirdiği Yunanistan'ın 'tehlikeli ve saldırgan' hamlelerinin Atina'da endişeye yol açtığı kaydedildi. Ankara'nın duyurduğu olayın Atina tarafından apar topar 'reddedildiğini' belirten To Vima, Türkiye'nin asılsız haberler yaydığını ileri sürdü. Analize göre, Türkiye Yunanistan'ı saldırgan olarak spot ışıklarının önüne koyarken, 23 ve 25 Ağustos'taki benzer olaylar hatırlatıldı. YUNANİSTAN KENDİNİ ELE VERDİ Türk ve Yunan savaş uçakları, Ege Denizi üstündeki NATO görevinde geçen hafta karşı karşıya geldi. Kuzey Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü'nün (NATO) en büyük ikinci ordusuna sahip Türkiye, ittifak görevi için 23 Ağustos Salı günü savaş uçaklarını havalandırdı. Türkiye'nin batısındaki Ege Denizi'nde ilerleyen F-16 jetlerine, önemli NATO görevi sırasında ittifakın bir başka üyesi Yunanistan tarafından radar kilidi atıldı. Yunan savaş uçaklarına karşılık verildiğini duyuran Ankara, Atina yönetiminin Ege Denizi üstünde Türkiye'yi taciz edebilmek için NATO görevlerini bile riske attığını belirtti. Ege Denizi'ndeki eşine az rastlanır olay Türkiye tarafından NATO'ya aktarıldı. Yunanistan tarafı ise, Yunan hava sahasına saat 10.57'de giren ilk jetin Kerpe ve Kasos adalarının kuzeybatısındaki Divounia'da yaklaşık 9 bin metre yükseklikte uçtuğunu ileri sürdü. Atina, ikinci F-16 savaş uçağının ise üç dakika sonra Girit ve Kerpe'nin kuzeyindeki küçük ada Kamilonisi semalarında göründüğünü savundu. Ancak Yunan medyasındaki haberlerde, Yunan hava sahasından geçen bir Amerikan B-52 bombardıman uçağı ı öne çıkarıldı. ABD'LİLERİN YAYINLADIĞI FOTOĞRAF NATO uçuşu sırasında güneybatıdan Yunanistan'a yaklaşan ünlü bombardıman jeti B-52'ye geçmişte Yunan savaş uçakları eşlik ediyordu ancak son uçuşta böyle bir uygulama gerçekleşmedi. Haberlere göre, B-52 Ege Denizi üstüne ulaştığında bilinmeyen beş uçak Kerpe semalarında radarda belirdi ve Amerikan bombardıman jetinin rotasına giriş yaptı. Bunun üzerine Yunan hava kuvvetleri de Girit Adası'nda konuşlanan savaş uçaklarına kalkış emri verdi. Yunan medyası, Atina'nın Türk jetlerinin NATO görevi için Ege Denizi üstünde uçacağından haberdar olduğunu ve F-16'ların bir saat erken Yunan hava sahasına girmesinin krize yol açtığını ileri sürdü. ABD ordusu ise, söz konusu olaydan birkaç gün sonra Türk F-16'larının eşlik ettiği B-52 bombardıman jetinin fotoğrafını resmi internet sitesiden yayımladı. Türkiye'ye göre Ege Denizi'ndeki sorunların ana başlıkları; deniz yetki alanları yani, kara sularının genişliği ve kıta sahanlığı, hava sahaları, aidiyeti belli olmayan adacık ve kayalıklar ile Yunanistan'ın Doğu Ege Adaları'nı silahlandırması. Atina'ya göre ise Ege Denizi'nde iki ülke arasında sadece tek bir anlaşmazlık var; o da kıta sahanlığı. Doğu Akdeniz'de birbirine rakip olan NATO üyesi Türkiye ve Yunanistan arasındaki en temel sorunlardan biri, Atina'nın 10 mil olarak ilan ettiği hiçbir uluslararası kurala uymayan hava sahası. Dünyada kabul edilen yöntem, hava sahasının genişliğinin kara sularıyla aynı olması. Bu da, 6 millik bir mesafe demek. Türkiye, Yunanistan'la arasındaki 6 ila 10 mil arasındaki mesafeyi uluslararası hava sahası olarak tanıyor. Atina ise, söz konusu mesafeye giren Türk jetlerini ihlalle suçluyor. Yunanistan'ın 1990'larda kara sularını 12 deniz miline çıkarma hamlesi ise Türkiye'nin askeri önlemler de dahil sert tepki göstereceğini duyurmasıyla askıya alındı.

1 yıl önce

Bakan Dönmez'den 'Bartın' açıklaması: Yangın büyük oranda kontrol altında

Bakan Dönmez'in açıklamaları şu şekilde; 41 kardeşimizi şehit verdik, yaralılarımıza gelince şu anda Bartın Devlet Hastanesi'nde 1 yaralımız söz konusu durumu iyiye gidiyor. İstanbul'a sevk edilen 6 hastamızın durumu da Sayın Sağlık Bakanımız tarafından takip edildi ve kamuoyu ile paylaşıldı. Olayın nedeninin grizu patlaması olduğunu söylemiştik, bugün uzman arkadaşlarla yaptığımız değerlendirmede de bu ilk gözlemimizin devam ettiğini görüyoruz. İlk günlerde bir yangından bahsetmiştim büyük oranda kontrol altına alındı, hava ile temasını kesmek üzere 2 baraj kapısı inşa edildi şu anda da yangın giderek şiddetini azaltıyor ve sönümlenmek üzere. Madende üretim faaliyetleri tamamen ilk andan itibaren durdurulmuştur, giriş çıkışlarda savcının bilgisi ve izni dahilinde yapılmaktadır. Devam eden adli ve idari soruşturmalarda olayın tüm yönleri ile aydınlatılabilmesi için gerekli her türlü yardım savcılarımıza ve müfettişlerimize istisnasız yapılacaktır. Zaman zaman başka olaylarda da olduğu gibi güvenilir bilgilere dayanmayan değerlendirmeler görüyoruz, bu değerlendirmeler sürece de maalesef zarar vermektedir. Bu tip değerlendirme ve yorumlardan kaçınılması gerektiğini ifade etmek isterim. Bu kapsamda yarın TBMM Genel Kurulu'na da burada yaşanan sürece ilişkin tarafımdan bilgilendirme yapılacaktır. Şehit ailelerimizi ziyaret ettik, tüm bakanlarımız ilgili kurumlarımızın yetkilileri ile birlikte taziye ziyaretlerimizi gerçekleştirdik. Sayın Cumhurbaşkanımızın buraya intikali ile birlikte de şehit ailelerine yapılacak bazı maddi yardımlarla ilgili talimatları olmuştur. Bugün itibari ile de TTK'nın ödemeleri de bugün itibari ile de başlayacaktır. 

1 yıl önce

Terör örgütü PKK Avrupa uyuşturucu trafiğinin yüzde 80'ini kontrol ediyor

PKK'nın illegal yollardan elde ettiği finans kaynakları içerisinde uyuşturucu ticareti önemli rol oynuyor. 90'lı yıllardan itibaren yayımlanan pek çok yerli ve yabancı rapor, örgütün Avrupa'da bu alandaki faaliyetlerini ve elde ettiği geliri ortaya koyuyor. Bunlara göre PKK, üretiminden dağıtımına ve Avrupa sokaklarında satışına kadar uyuşturucu ticaretinin her aşamasında rol alıyor. Avrupa'daki uyuşturucu ticaretinin yüzde 80'lik kısmını kontrol eden örgüt, bu yolla yıllık 1,5 milyar dolar civarında gelir elde ediyor. "BALKAN ROTASI" ÜZERİNDEN AVRUPA SOKAKLARINA PKK'nın uyuşturucu faaliyeti Orta Doğu'dan Batı Avrupa ülkelerine kadar uzanırken, bu geniş alan dünyanın en önemli güzergahlarından "Balkan rotası"nın tamamını kapsıyor. Yoğun uyuşturucu madde akışının geçtiği bu rota üzerinde teşkilatlanması bulunan PKK, ürettiği veya kaynağından temin ettiği maddeleri bu güzergah üzerinden kolaylıkla naklediyor. Terör örgütü, uyuşturucu ticaretinde, siyasi amaçlı dernekleri ve deşifre olmamış teröristlerini kullanıyor, Avrupa pazarında sokak satıcılığını da organize ediyor. Sokaklarda gram bazından pazarlanan eroinin fiyatı yükselirken, saflık oranlarının düşmesi PKK'nın çok yüksek boyutlarda maddi kazanç elde etmesine yol açıyor. AB RAPORLARI SON YILLARDA PKK'NIN ROLÜNÜ DOĞRUDAN ORTAYA KOYDU PKK'nın Avrupa'daki uyuşturucu ticareti faaliyetlerini ortaya koyan raporlar içerisinde 2019'da yayımlanan Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi (EMCDDA) ve Europol'ün "AB Uyuşturucu Piyasası Raporu" kullandığı doğrudan dille dikkati çekti. Önceki raporlarda PKK'nın bu alandaki rolü "Türk soruşturma birimlerinin verdiği bilgiye göre" aktarılırken 2019'da ilk kez başta Europol olmak üzere uluslararası kaynaklar referans gösterildi. Raporda, 2002'den beri AB'nin terör örgütleri listesinde yer alan PKK'nın AB'de "organize suça karıştığı ve uyuşturucu ticareti yaptığı" vurgulandı. PKK'nın uyuşturucunun Avrupa'ya kaçakçılığının lojistiğine doğrudan dahil olduğunun belirtildiği raporda, PKK'nın uyuşturucu ticaretine karıştığını gösteren açık kaynaklara değinilerek şu ifadeler kullanıldı: "Birleşik Krallık Metropolitan Polisi tarafından hazırlanan bir istihbarat raporu, Londra merkezli bir Kürt çetesi olan Tottenham Boys'un 'yerel Kürt işletmelerini hedef aldığını ve Kürt terör örgütü (PKK) için para toplamak amacıyla aşırı şiddet kullandığını ve haraçlara nasıl karıştığını' vurguladı. Raporda, çetenin sokakta A ve B sınıfı uyuşturucu satmak için diğer çetelerden adamlar çalıştırdığı ve 'Kuzey Londra'da ateş açtığı' belirtiliyor. Buna karşılık, bu gelirler bir organize suç operasyonunun parçası olarak aklanmaktadır." Raporda, Zeyneddin Geleri, Çerkez Akbulut ve Ömer Boztepe isimli teröristler, "üç kilit isim" olarak gösterilirken, "2013 yılında Hamit Uslu adlı bir Kürt uyuşturucu satıcısının Fransa'da tutuklandığı, Hollanda ile Türkiye arasında hap ticareti yapmakla suçlandığı" da kaydedildi. AB Polis Teşkilatı Europol'ün "AB Terörizm Durumu ve Trendi 2022" raporunda da PKK'nın Avrupa ülkelerindeki faaliyetlerinin, merkezi Belçika'da olan sözde "Avrupa Demokratik Kürt Toplum Kongresi (KCDK-E)" isimli çatı kurumca koordine edildiği, bunlar içerisinde bağış toplama etkinliklerinin yanı sıra kara para aklama, haraç alma ve uyuşturucu kaçakçılığı gibi organize suç faaliyetlerine de yer verildi. BM, NATO, ABD VE AVRUPA ÜLKELERİNDEN ÇIKAN ÇOK SAYIDA RAPORDA BELGELENDİ Europol'ün yanı sıra Almanya, Fransa, ABD, NATO ve Birleşmiş Milletlerin (BM) PKK'nın uyuşturucu ticaretiyle ilgili yıllar içerisinde yayımlanan çok sayıda çarpıcı belge ve raporları bulunuyor. Bu raporlarda yer alan bilgiler, Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığının 2022 raporunda derlendi. Alman Der Spiegel dergisinin Aralık 1995 tarihli sayısında, PKK'nın Almanya'da 8-12 yaş arasındaki çocuklara sokaklarda uyuşturucu sattırdığı haberi yer aldı. Paris Kriminoloji Enstitüsünün 1996 yılında hazırladığı raporda, terör örgütünün Avrupa genelinde uyuşturucu nakli ve kaçakçılığını organize ettiği, örgütün elebaşlarının uyuşturucu kaçakçılığı faaliyetlerine ilişkin Avrupa basınındaki gündemi değiştirmek üzere "şiddetli yıldırma taktiklerini uygulamaktan hiç çekinmedikleri" belirtildi. Aynı enstitünün "Terörizm ve Politik Şiddet" başlıklı raporunda, 'Avrupa'da uyuşturucu bağlantılı suçlardan yakalanan Türk vatandaşlarının çoğunluğunun PKK militanı olduğu veya bu örgütle sıkı bağı bulunduğu' ifade edildi. ABD Adalet ve Dışişleri Bakanlıklarının 1995 ve 1996 yıllarında yayımladıkları raporlarda, PKK'nın terör eylemlerini finanse etmek amacıyla eroin üretimi ve kaçakçılığı yaptığı belgelenirken, yine ABD Dışişleri Bakanlığının 1998 raporunda, uyuşturucu ticaretinden PKK'nın sadece pay almakla kalmadığı, söz konusu uyuşturucunun Avrupa'ya taşınmasında ve pazarlanmasında da doğrudan rol aldığı vurgulandı. Birleşmiş Milletler Uyuşturucu Kontrol Programı çerçevesinde, 1998 yılında Beyrut'ta toplanan Orta ve Yakın Doğu'da Yasa Dışı Uyuşturucu Ticareti ve Bağlantılı Sorunlar Alt Komisyonunun nihai raporunda, PKK, "narkoterör" örgütlerine örnek gösterildi, örgüt ile diğer sınır aşırı suç grupları arasında uyuşturucu trafiğinde açık bağlantılar olduğu' belirtildi. 2002'de ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından Senatonun Alt Komisyonuna sunulmak üzere hazırlanan dosyanın Avrupa bölümünün alt kısmında, PKK'nın uyuşturucu trafiğinde yer aldığı, hücresel olarak eroin trafiğini desteklediği aktarıldı. Terör uzmanları Yvon Dandurand ve Vivienne Chin tarafından Nisan 2004'te Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi (UNODC) ile Kanada Dışişleri Bakanlığına sunulan 'Terörizm ile Diğer Suç Türleri Arasındaki Bağlantılar' raporunda, PKK'nın uyuşturucu ağı Sicilya mafya aileleri arasındaki iş birliğine benzetildi. Raporda, PKK uyuşturucu ticaretinin, üretiminden piyasaya satışına kadar her aşamasında yer alan çok katmanlı bir organizasyon gibi çalıştığı, ilk aşamanın genellikle Pakistan'dan gelen baz morfinden üretim yapıldığı laboratuvar aşaması, son aşamanın ise örgüt tarafından görevlendirilen satıcılarla Avrupa sokaklarında satışının yapıldığı pazarlama aşaması olduğu ifade edildi. NATO'nun 2007 tarihli Takviyeli Ekonomik Komite toplantısındaki raporunda; "Yasa dışı narkotik endüstrisinin PKK'nın en karlı kriminal faaliyeti olduğu, Pakistan'daki uyuşturucunun ham üretiminden, Irak'ta damıtılmasına, sokaklarda pazarlanmasından uyuşturucunun Avrupa'da vergilendirilmesine kadar, örgütün narkotik ticaretinin her safhasında yer aldığı" belirtildi. 20 Temmuz 2008'de ABD Uyuşturucu ile Mücadele Dairesinin (DEA) Operasyonel Birim Şefi Micheal Braun tarafından yapılan açıklamalarda, yasa dışı örgüt olan PKK'nın diğer uluslararası suçlar gibi uyuşturucu trafiği suçunun da içinde olduğu belirtildi. ABD Hazine Bakanlığı bünyesindeki Yabancı Varlıkların Kontrolü Ofisi tarafından 14 Ekim 2009'da Murat Karayılan, Ali Rıza Altun, Zübeyir Aydar; 20 Nisan 2011'de Cemil Bayık, Duran Kalkan, Remzi Kartal, Sabri Ok ve Adem Uzun; 01 Şubat 2012'de Zeyneddin Geleri, Ömer Geleri, Çerkez Akbulut, Ömer Boztepe, bu ofis tarafından "Özel Olarak Belirlenmiş Uyuşturucu Kaçakçısı" olarak ilan edildi. BM Uyuşturucu ve Suç Ofisinin 2012 raporunda "PKK'nın eroin ticaretinden elde ettiği gelirle Türkiye'deki yasa dışı silahlı eylemlerini finanse ettiği" zikredildi. Emniyet Genel Müdürlüğünün 2022 raporunda "Interpol raporlarına göre 1992 ve 1994 arasında Avrupa uyuşturucu pazarının yüzde 60 ile 70 arasında PKK kontrolünde olduğu, bunun 2005'te yüzde 80'e vardığı" da aktarıldı.

1 yıl önce

İngiltere'de uyuşturucu ticaretini PKK'ya bağlı çeteler kontrol ediyor

Terör örgütü PKK, yasa dışı yollardan elde ettiği finans kaynakları içerisinde önemli rol oynayan uyuşturucu ticaretini, İngiltere'de "çeteler" aracılığıyla yürütüyor. 1990'lı yıllardan itibaren yayımlanan pek çok yerli ve yabancı rapor, örgütün Avrupa'da bu alandaki faaliyetlerini ve elde ettiği geliri ortaya koyuyor. Bunlara göre PKK, üretiminden dağıtımına ve Avrupa sokaklarında satışına kadar uyuşturucu ticaretinin her aşamasında rol alıyor. AB Polis Teşkilatı Europol'ün "AB Terörizm Durumu ve Trendi 2022" raporunda, PKK'nın Avrupa ülkelerindeki faaliyetlerinin, merkezi Belçika'da olan sözde "Avrupa Demokratik Kürt Toplum Kongresi (KCDK-E)" isimli çatı örgüt tarafından koordine edildiğine, bunlar içerisinde bağış toplama etkinliklerinin yanı sıra kara para aklama, haraç alma ve uyuşturucu kaçakçılığı gibi organize suç faaliyetlerinde bulunduğuna yer verildi. Avrupa ülkelerinden İngiltere'nin de terör örgütleri listesinde yer alan PKK'nın, bu ülkede de sıklıkla başvurduğu yöntemler arasında tehdit, darp ve cinayetler olduğu biliniyor. İngiltere Metropolitan Polisinin önceki yıllarda hazırladığı bir istihbarat raporu da Londra merkezli Tottenham Boys çetesinin, "yerel Kürt işletmeleri hedef aldığını, terör örgütü (PKK) için para toplamak amacıyla aşırı şiddet kullandığını ve haraçlara nasıl karıştığını" ortaya koymuştu. Raporda, çetenin sokakta A ve B sınıfı uyuşturucu satmak için diğer çetelerden kişileri kullandığı ve "Kuzey Londra'da çeşitli sokak çatışmalarına girdiği" belirtilmişti. "PKK, İngiltere genelindeki uyuşturucu ticaretinde çeteleri kullanıyor" Güvenlik nedeniyle ismini paylaşmak istemeyen "Ali" takma adını kullanan başkent Londra'nın kuzeyindeki "Tottenham Boys" çetesinin eski üyesi, terör örgütü PKK'nın uyuşturucu ticaretinde İngiltere'de izlediği yolu anlattı. Ali, terör örgütünün, ülke genelindeki karlı uyuşturucu ticaretinde çeteleri kullandığını ve özellikle başkent Londra'da aktif olduğunu dile getirdi. Yaklaşık 400 kişilik çetenin başkentin kuzeyinde A ve B sınıfı uyuşturucuları dağıtma tekeline sahip olduğunu belirten Ali, Tottenham Boys'un "Londra'daki çetelerin en büyüklerinden biri" olduğunu söyledi. Çetenin eski üyelerinden Ali, sözlerini şöyle sürdürdü: "Diğer büyükler, Hackney Bombers ve Adanalı Hayri olarak da bilinen Hayri Göztaş çetesi. Tottenham Boys, Hackney Bombers ve Hayri Göztaş çeteleri, bazı küçük Arnavut, Jamaikalı ve İrlandalı gruplarla Londra'nın uyuşturucu ticaretinin çoğunu kontrol ediyor. Hepsi, Haringey'den, Kürt Toplum Merkezinden faaliyetlerini yürüten örgüte (PKK) bağlı. Hepsi de ideolojik olarak ve kendilerini mecbur hissettikleri için PKK'ya para veriyor. Hepsi (PKK) örgüte para ödüyor. Ödemezlerse, aksi takdirde, yanlış tarafta olacaklar. Londra'da faaliyet göstermek bir nevi ruhsattır ve ücreti örgüte ödenir." "Kürt Toplum Merkezindeki liderler, bütün çete elebaşlarını tanır" Terör örgütü PKK'nın Londra'daki merkezinin, Haringey'deki Kürt Toplum Merkezi olduğunu söyleyen Ali, "Orada uyuşturucu bulamazsın ama oradaki liderler bütün çete elebaşlarını bilirler ve çete üyeleri bazen toplum merkezi liderlerinden aralarındaki anlaşmazlıkları çözmelerini isterler." diye konuştu. Çeteler arasında bitmeyen bir kan davası olduğunu vurgulayan Ali, "Hepsinin rakip çeteler tarafından öldürülen üyeleri var. Kimseye merhamet göstermezler." ifadelerini kullandı. Ali ayrıca, geçen ay Londra merkezli bir Türk radyo istasyonunun sahibi olan DJ Koray'ın (Mehmet Koray Alpergen) öldürülmesinin çeteyle bağlantılı olabileceğini öne sürdü. "İnsanları zorlamak için tehdit ve şiddete başvuruyor" Bir zamanlar uyuşturucu kaçakçısı Hayri Göztaş'ın yönettiği çeteye yakın başka bir kişi de açıklamada, hapis cezası ve Türkiye'ye sınır dışı edilmekten kaçınmasına rağmen Göztaş'ın da Londra sokaklarına geri döndüğünü anlattı. Güvenlik nedeniyle ismini paylaşmak istemeyen bu kişi, "Hayri, insanları çetesi için karlı olacak şekillerde zorlamak amacıyla tehdit ve şiddete başvuruyor." ifadesini kullandı. Hayri Göztaş, Ekim 2004'te İngiltere'de eroin kaçakçılığından suçlu bulunmuş ve 16 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. Göztaş, serbest bırakıldıktan hemen sonra Türkiye'ye sınır dışı edilmek istemiş ancak birlikte çalıştığı çok sayıda kişinin ismini açıkladığı için İngiltere'de kalmıştı.

1 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Zincir marketlerde kontrolleri sıkılaştıracağız!

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamalarından satır başlıkları; Kamuda çalışan 424 bin sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesinin hayırlı olmasını diliyorum. Ülkemize kazandırdığımız demokrasi ve kalkınma atılımlarını kesintisiz sürdürerek milletimize sözümüz olan 2023 Türkiye'sine adım adım yaklaşıyoruz. Konya'da açılışını yaptığımız Aselsan Silah Sistemleri Fabrikası ile savunma sanayimizi güçlendirdik. Ekonomi, diplomasi, terörle mücadele, mülteci sorunu konusu. Bu dört ana başlığı her şeyden önce biz başardık, başarıyoruz. Resesyon endişenin arttığı dönemde Türkiye'nin büyümesini sürdürmesi kıymetlidir. İnşallah, 2022'yi rekor düzeyde kapatarak, 2023'e iyi bir giriş yapacağız DÜZCE AFET BÖLGESİ İLAN EDİLDİ Düzce'yi "Genel Hayata Etkili Afet Bölgesi" ilan ettiğimizi açıklamak istiyoruz. 2023 SEÇİM SÜRECİ Seçim yaklaşıyor. Bay Kemal tamamen yalanlar dünyasıyla milletin karşısına çıkacak. Bu yalanları göreceksiniz. Altılı masanın hangi amaçla kurulduğu belli değildir. Yatırımlarımızın yanına yaklaşamayan işleri anlata anlata bitiremeyenler, düştükleri komik durumun farkında değiller. Bunların güçlendirilmiş parlamenter palavralarına inanmayın. Bunlardan bol bol masadan dağılmak çıkar. Ne oldu konuştular, dağıldılar. Türkiye yeni yönetim sistemiyle siyasette iki ittifaklı bir görünüm kazanmıştır. "KOALİSYONLARDAN ÜLKEYE FAYDA GELMEDİ" AK Parti kurulana kadar, 8 aylık, 1 yıllık, 16 aylık hükümetler gördük. Kuruldular ve dağıldılar. Bu koalisyonlardan ülkeye fayda gelmedi. Sıkıntı varsa gidermenin yollarını aramalıyız. Ne yapıp edip her bir ferdi ile 85 milyonun tamamına ulaşmalı, kucaklaşmalı, desteğini ve gönlünü kazanmalıyız. 6'LI MASANIN ANAYASA ÖNERİSİ Terör örgütünü kollayan ucube bir teklif çıkardılar. Pakette masa etrafındaki masanın altındakiler memnun etmek için maddeler çıkarmışlar. Bunların güçlendirilmiş parlamenter palavralarına aldanmayın. Türkiye yeni yönetim sistemiyle siyasette iki ittifaklı bir görünüm kazanmıştır. Bunlardan bol bol masadan dağılmak çıkar. ZİNCİR MARKETLERDEKİ FİYATLAR Zincir marketlerle alakalı fiyatlar birisinde şöyle, birisinde böyle, söyledikleri bu. Kontrollerimizi sıklaştıracağız, Fiyat farklılıklarını gidermenin yollarını şiddetle arayacağız. Fiyat İstikrar Komitesi ile de bunların takibini yapacağız. TOGG fabrikası ile ülkemizin ilk yerli ve milli otomobilinin seri üretim heyecanını yaşadık.

1 2 3 4 5 6 7 8