27 Nisan Cumartesi 2024
2 yıl önce

Seçim barajı, HDP'li Güzel, Rusya-Ukrayna krizi... Cumhurbaşkanı Erdoğan: 2022 bizim en parlak yılımız olacak

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ABD’nin İsrail gazını Güney Kıbrıs ve Yunanistan iş birliğiyle Avrupa'ya ulaştıracak EastMed Projesinden desteğini çekmesi kararını “Bu proje esasında olacak bir iş değil. Bu iş, Türkiyesiz olmaz. Çünkü eğer buradan Avrupa’ya gaz gidecekse bu ancak Türkiye üzerinden olur” sözleriyle değerlendirdi. Arnavutluk temaslarının ardından gazetecilerin gündemdeki gelişmelerle ilgili sorularını yanıtlayan Erdoğan, şu değerlendirmeleri verdi: FETÖ İLE MÜCADELE “Değerli Dostum Başbakan Sayın Edi Rama’yla başbaşa ve heyetlerarası olmak üzere verimli görüşmeler gerçekleştirdik. İkili ilişkilerimizde son yıllarda kaydedilen mesafeden duyduğumuz memnuniyeti özellikle dile getirdik. Stratejik Ortaklık seviyesindeki ilişkilerimizin geliştirilerek yeni alanlara teşmil ettirilmesi hususunda karşılıklı siyasi irademizi teyit ettik. Geçtiğimiz sene imzaladığımız Ortak Siyasi Bildiri’yle tesis ettiğimiz Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi’nin ilk toplantısını da en kısa zamanda gerçekleştirmek konusunda mutabık kaldık. Dışişleri Bakanlarımız kendi aralarında görüşmeleri yapacaklar ve daha sonra da biz bu yıl içinde büyük ihtimalle bu toplantımızı gerçekleştireceğiz. Ortak gündemimizde yer alan bölgesel meseleler hakkında fikir teatisinde bulunduk. İki NATO müttefiki olarak güvenlik boyutlu gelişmeleri aramızda değerlendirdik. Arnavutluk’un savunma sanayii alanındaki ihtiyaçlarının karşılanması noktasında atabileceğimiz adımları ele aldık. Başbakan Edi Rama ile özellikle de FETÖ’nün Arnavutluk’taki yapılanmasıyla müşterek mücadelemizi gözden geçirdik. Ayrıca iş birliğimizi daha da güçlendirecek çeşitli anlaşmaları akdettik. Bu kapsamda 7 anlaşmanın imzaları atıldı. Heyetimizde yer alan Bakanlarımız ve ilgili kurum temsilcilerimiz de Arnavut muhataplarıyla görüşmeler gerçekleştirdiler. Ziyaretim vesilesiyle Arnavutluk Meclisi’ne de bir hitapta bulunduk. REPLİKA HATIRASI Arnavutluk’ta 2019 Kasım ayında meydana gelen depremde, evsiz kalan Arnavut kardeşlerimiz için talimatımla Laç şehrinde TOKİ tarafından yaptırılan 522 adet deprem konutunun teslim törenini de icra ettik. Bunun yanında model daireleri gördük. Arnavut kardeşlerimizin evlerine misafir olduk. Ayrıca, Tiran şehir meydanının en güzel noktasında bulunan ecdat yadigarı tarihi Ethem Bey Camii’nin TİKA tarafından gerçekleştirilen restorasyon sonrasında yeniden ibadete açılışına hep birlikte şahitlik ettik. Ethem Bey Camii, Başkent Tiran’da Osmanlı Dönemi’nde inşa edilen sekiz büyük camiden günümüze ulaşan tek tarihi cami olması hasebiyle ayrı bir önem taşıyor. TİKA tarafından 2018 yılında başlatılan bakım, onarım ve restorasyon çalışmaları, geçtiğimiz yıl tamamlandı. Namazgah Camii’mizin yanında bu da tarihi bir eser olarak güzel bir model teşkil ediyor. Sayın Edi Rama ile Ethem Bey Camii’ne birlikte girdik. Karahisari’nin Topkapı Sarayı’ndaki Kur’an-ı Kerim’inin bir replikasını buraya hatıra olarak bıraktık. İnşallah tüm Arnavutluk’taki Müslüman kardeşlerimiz için bu caminin anlamı da büyük olacaktır. Şimdi Namazgah Camii’ni de ramazan sonuna kadar yetiştirmeyi hedefliyoruz. O da 3 bin 250 kişilik bir cami. İnşallah güzel bir eser meydana geliyor. Onu da Diyanet teşkilatımızın KOMAŞ firması yürütüyor. Burada FETÖ meselesinden dolayı bazı sıkıntılar yaşandı. Bu sıkıntılar sebebiyle gecikti. Daha doğrusu işi durdurma noktasına da geldik. Ama bugün Sayın Edi Rama’nın bize verdiği bazı sözler sebebiyle “tamam” dedik. Hayırlısıyla biz işi yükleneceğiz, başlayacağız. Yeter ki diğer sorunları halledelim. Temenni ederiz ki şubat sonuna kadar bunlar bu planı gerçekleştirirlerse ondan sonra da zaten bizler adımlarımızı yoğun bir şekilde atacağız. BALKANLAR TÜRKİYESİZ OLMAZ (Türkiye, Balkan coğrafyasında pek çok eseri ihya ediyor. Bunun yanı sıra Maarif Vakfı yine FETÖ’nün etkisinde olan okullara sahip çıkıyor, yeni okullar içiyor. Bütün bu faaliyetlerin, kültür, sanat, eğitim alandaki faaliyetlerin üstüne bir adım daha koyma noktasında yeni projeler, yeni anlaşmalar olacak mı? Sözgelimi kasım, aralık ayında Korkut Ata Türk Dünyası Film Festivali yapılmıştı. Bunun bir benzeri Balkan coğrafyasındaki ülkelerle olacak mı?) Biz istiyoruz ki Balkanlar’da, her Balkan ülkesinde bir adım atalım; buralarda özellikle de TİKA ile tarihimize sahip çıkalım; kültür ve sanata yönelik de ne gerekiyorsa bunları biz TİKA ile yürütelim. TİKA, hemen hemen Balkan ülkelerinin tamamında şu anda aktif. Yoğun bir şekilde çalışmalarını sürdürüyor. İşte camiler, köprüler ve buna benzer bütün eserlere yönelik çalışmaları TİKA yoğun şekilde yürütüyor. Sadece Arnavutluk’ta bugüne kadar 568 adet eser yapıldı. Bunun haricinde yine Bosna-Hersek olsun, Kosova olsun, Makedonya olsun, buraların hepsinde de, Alevi Bektaşi Tekkelerine varıncaya kadar, bunları oralarda yoğun bir şekilde yapıyoruz. Hani bazıları konuşuyor “mezhep meşrep ayrımı vesaire” diye. Böyle bir şey yok. Böyle bir şey olmuş olsa bizim bunlara elimiz değmez. Ama hepsinde de varız, hepsine de elimizden gelen desteği veriyoruz ve oralarda da bunları inşa ve ihya ediyoruz. Balkanlar, Türkiyesiz olmaz. Balkanlar’da Türkiye olarak varız. Nitekim Sayın Edi Rama geçenlerde Bosna Hersek’te son gelişmeler üzerine katıldığı toplantıda “Tamam burada hepimiz varız da Türkiye nerede?” diye sormuş. Diğerlerine “Türkiye’nin olmadığı böyle bir toplantıdan hayırlı bir karar çıkmaz.” demiş. Aynı kanaati orada Bosna-Hersek Devlet Başkanlığı Konseyinin Sırp Üyesi Dodik de sergilemiş. “Türkiye’nin olmadığı böyle bir toplantıda Birleşmiş Milletler, Amerika, İngiltere’den gelenlerle bu iş çözülmez” demiş. Bu ilginç bir şey. Bunu tabi daha önceki ziyaretimde, Bosna-Hersek’te hepsinin yanında yine söyledi. “Niçin biz şuradan şuradan arabulucu arıyoruz. Bunu Erdoğan yapsın, Türkiye yapsın.” dedi. Bugün Sırbistan Cumhurbaşkanı Sayın Vucic bize geliyor. Sayın Vucic ile Balkanlar’da atılabilecek adımları, Bosna-Hersek konusunu da ele alacağız. Ona da Bosna-Hersek’teki barış ve istikrarın bölge için taşıdığı önemi vurgulayacağım. Biz sorunların çözümünün taraflar arasında daha fazla diyalogdan geçtiğine inanıyoruz. İlerleyen süreçte diplomasi trafiğini yoğunlaştıracağız. Türkiye, bugüne kadar sergilediği kucaklayıcı ve objektif tutumuyla Bosna-Hersek’teki tüm tarafların ve bölgedeki aktörlerin mevcut sorun bağlamında katkısını aradığı bir ülke olarak, saygın konumunu krizin aşılması için devrede tutmaya devam edecektir. BÖLGE SAVAŞI KABULLENEMEZ (Ukrayna’da çatışma ihtimali hala devam ediyor maalesef. Türkiye, krizin her iki tarafıyla da iyi ilişkilere sahip bir ülke. Sizin, adı arabuluculuk olmasa da bu krizin çözümü konusunda taraflarla görüşmeniz söz konusu mu? Eğer korkulan olur da Rusya’nın Ukrayna’yı işgali söz konusu olursa bir NATO üyesi ülke olarak Türkiye’nin tavrı ne olur?) Rusya’nın Ukrayna’yı işgalini gerçekçi bir yaklaşım olarak görmüyorum. Çünkü Ukrayna, sıradan bir ülke değil. Ukrayna güçlü bir ülke. Ayrıca Rusya’nın bu adımı atabilmesi için tüm dünyadaki durumu ve kendi durumunu gözden geçirmesi lazım. Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev Ukrayna’daydı. Şimdi ben de İlham Bey ile bir konuşacağım. Tabi Sayın Putin’le de bu konuları masaya yatırıp konuşmamız lazım. Çünkü bu bölgeler artık savaşı kabullenemez. Bunlar doğru da olmaz. Artık savaşı siyaset tarihinden silip atmamız lazım. “Ben bir yerin topraklarını işgal edeyim, alayım” mantığıyla bu işler yürümez. İşte örneğin Ukrayna’da ne yaptı Rusya? Kırım’a çöktü. Kırım ile ilgili biz her zaman, Kırım’ın işgaline karşı olduğumuzu Sayın Putin’le yaptığımız her görüşmede kendisine söylüyorum. Dışişleri Bakanlığımız aynı şekilde muhataplarına bunları söylüyor. Yani bu konuda bizim politikamız belli. Güneyimize bakıyoruz. Suriye’nin ciddi bir kısmında Amerika’nın üsleri var. Rusya’nın da üsleri var. Öbür tarafta terör örgütleri, Amerika’dan ciddi destekler aldı, hala almaya devam ediyor. Şimdi bunları yok farz etmek mümkün mü? Değil. Bunları biz Biden’la yaptığımız görüşmelerde devamlı kendisine söyledik. Trump ile yaptığımız görüşmelerde söyledik. Obama ile yaptığımız görüşmelerde söyledik. Hepsine de “Siz terör örgütlerini destekliyorsunuz” diye hep söyledim. Bizim güneyimizde, Suriye’nin kuzeydoğusunda terör örgütlerine binlerce tır silah, mühimmat, her türlü ciddi desteği bunlar verdiler. Nitekim Irak’taki Koalisyon Güçleri olarak, Suriye’deki Koalisyon Güçleri olarak bu işleri yaptılar, hala da yapmaya devam ediyorlar. “Çekildik, çekiliyoruz. Biz burada terör örgütlerine destek vermiyoruz.” diyorlar. Doğru konuşmuyorlar tabi. Aynı şekilde Rusya, oradan çekilmiyor. Şu anda Rusya, Suriye’ye desteği çekmiş olsa Esed’in ayakta duracak hali yok. Esed, şu anda Rusya’dan aldığı destekle ayakta duruyor. Malum İran’ın desteği var. Böyle bir durum söz konusu. Temennimiz odur ki bir an önce bölgeye sulh ve sükun hakim olur ve bunlardan da böylece kurtulmuş oluruz. TÜRKİYE ÜZERİNDEN OLUR (ABD’nin, Yunanistan’ın Doğu Akdeniz’de İsrail ve Güney Kıbrıs Rum kesimiyle birlikteki boru hattı projesinden desteğini çekmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?) Bu proje esasında olacak bir iş değil. Bunun bütün analizlerini yaptılar, baktılar ki bu işin pozitif olabilecek bir yanı yok. Yani maliyet hesapları tutmuyor. Amerika bütün adımını zaten kapital üzerinde yürüten bir ülke. Bunun maliyet analizleri tutmadığı için de “Bu olacak bir iş değil” diyerek desteğini çekti. Zaten, burada hep konuşulan nedir? Bu iş, Türkiyesiz olmaz. Çünkü eğer buradan Avrupa’ya gaz gidecekse bu ancak Türkiye üzerinden olur. Berat Bey, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı olduğu dönemde bile İsrailli muhatabı, o zaman o teklifle gelmişti. İş bir yere doğru da gidiyordu. Belki biz o zaman İsrail’le o işi bağlayabilirdik. Peki şimdi bağlama umudu yok mu? Şartlar oturup konuşulur. Çünkü bu işin menfaat analizleri çok önemli. Belli bir yere de geldik. İsrail Cumhurbaşkanı Herzog ile görüşmelerimiz oluyor. İsrail Başbakanı Bennett daha değişik düzeyde Haberler gönderiyor. Bütün bunlarla beraber biliyorsunuz, geçenlerde İslam Ülkeleri Hahamlar İttifakı Üyelerini Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde kabul ettim, onlarla görüşmelerimiz oldu. Eğer biz siyaset yapacaksak siyaset, kavga dövüşle olmaz. Siyaseti barış çizgisinde götürmeye mecburuz. Bizim Doğu Akdeniz’deki yaklaşımımız malum. Libya ile yaptığımız anlaşmamız var. Libya ile yaptığımız anlaşmayla birlikte işi biz resmi bir metne oturttuk. Bu resmi metin üzerinden de çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bir taraftan dört tane sondaj gemisi, iki tane sismik araştırma gemisi aldık. Bunları biz boşuna mı aldık? Bunlar Karadeniz’de de çalışacak, Akdeniz’de de çalışacak. Bu konudaki en güçlü altyapıya biz sahip olacağız. Onun için de Amerika’nın olayı, tamamen ekonomik analizdir. Bu analizler neticesinde gördüler ki buradan bir şey çıkmaz. 2023’E YETİŞTİRECEĞİZ (Karadeniz gazıyla ilgili ilgili önemli bir gelişme oldu. O gazı Türkiye’ye taşıyacak olan borular Filyos Limanı’na geldi. Bu süreç nasıl ilerliyor?) Boru hattı yapımında kullanılacak borular gelmeye başladı. Boruların tamamının yaklaşık 10 ayrı seferde limana gelmesi planlanıyor. Her bir boru yaklaşık 12 metre uzunluğunda. Boru hattını deniz tabanına yerleştirme işlemi yaklaşık 5 ay sürecek. 2022 yılı içerisinde tüm kuyularda üretim öncesi tamamlama operasyonları yapılacak. (2023’e gaz yetişecek mi?) İnşallah 2023’e biz bu işi yetiştireceğiz. (Yeni bir müjde daha gelir mi?) Bekliyoruz. İnşallah. Bütün hayalimiz, Bakanlığın yaptığı çalışmalar, arkadaşların verdikleri bilgiler, özellikle sismik araştırma gemilerimizin bize verdiği raporlar, hep bu istikamette. Zaten bu işi şöyle başarıyla neticelendirdiğimiz zaman, ekonomik performans nedir ne değildir diye soranlara inşallah biz oradan gereken cevabı verme imkanını yakalamış olacağız. İSTİKLAL MÜCADELESİ VERMELİYİZ (CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu, Milli Eğitim Bakanlığının önüne giderek “tarafsız olun, torpil yapmayın” gibi birtakım açıklamalarda bulunmuştu. Ankara Büyükşehir Belediyesine ise 5 bine yakın CHP ve İYİ Parti kökenli isim alındı. Bir de mülakat oldu, 150 kişi girdi, 70 kişi yazılıda 90 almıştı, mülakatta 40 verildi. Yazılıda 40 alanların mülakat puanı da 90’a çıkarıldı. Burada da bir torpil ve iltimas ortaya çıktı. Bu konularla ilgili görüşünüz nedir?) Bu ülkede kadrolaşmanın kitabını CHP yazmıştır. Biliyorsunuz Mehmet Moğultay bu işin en mahir hareket edenlerindendir. Onun “CHP’lileri almayacağım da ülkücüleri mi alacağım” gibi bir ifadesi de vardır. Sadece onunla kalmadı tabi. CHP’nin o dönemlerdeki bakanlarının hepsinde aynı uygulama olmuştur. Seyfi Oktay’ına git, aynı şeyi görürsün. Bunların yönettiği belediyelerde de hep aynı şeyi görürsün. Şimdi burada da bunlar aynı bu uygulamayı yürütüyorlar. Bu yaptıklarını milletimiz görüyor. Bize bu noktada çamur atamazlar. Bunların kadrolaşma yanında beceriksizliklerine de milletimiz hep şahit oldu. Kılıçdaroğlu’nun SSK’nın başında olduğu dönemde bu millet hastanelerde kan revan içinde kalıyordu, serum şişesi bulamıyordu. Savaş Ay’ın o programında kolu kangren olan o yavrunun halini ben unutamıyorum mesela. Bu adam bir SSK’yı yönetemedi. Şu anda gelmiş ülkenin yönetimine talip oluyor. Her şeyi A’dan Z’ye yalan. Bozuk zemberek gibi dönüyor dönüyor aynı yalanı söylüyor. Burada hakikaten bir istiklal mücadelesini hep beraber vermemiz lazım. 2023 bu ülkenin adeta istiklal mücadelesinin verileceği yıl olacaktır. Elhamdülillah, milletimiz her şeyin farkında. İşte bu hafta Aydın’daydık. Aydın’da halkımızın teveccühünü gördük hamdolsun. Aldığım resmi rakama göre meydanda 30 bin vatandaşımız vardı. Ondan sonra Danışma Meclisindeki heyecan, coşku da bambaşkaydı. Bunun yanında Adnan Menderes Müzesi’nin açılışını yaptık. Sağ olsun Süleyman Bey’in riyasetinde orada güzel ve zengin bir müze yapıldı. Bütün bunlarla beraber bir coşku, bir heyecan artık arazide kendini gösteriyor. İnşallah 2023’te çıkacak netice, birçoğunun herhalde siyaset sahnesinden silinmesine de vesile olacaktır. DAR BÖLGEYE GİRMİYORUZ (Siyasi Partiler ve Seçim Kanununda yapılacak bir değişiklik gündeme gelmişti. Özellikle seçim barajının yüzde 7’ye indirilmesiyle ilgili AK Parti ve MHP arasında bir mutabakata varıldığına dair yorumlar da yapılmıştı. Bu konu çok merak ediliyordu. Öngörünüz var mı, ne zaman Meclis gündemine gelir?) Artık kronolojide gelme süreci başladı. Biliyorsunuz, bizden Hayati Bey’in başkanlığında bir ekip, Milliyetçi Hareket Partisi’nden Feti Bey’in başkanlığında bir ekip çalıştı. Bunun yanında Büyük Birlik Partisi kendi teklifini arkadaşlarımıza göndermişti. Ben, Hayati Bey’in Feti Bey’lerle yaptığı çalışmanın taslak metnini aldım. Bu taslak metni, Devlet Bey’le de paylaştım. Devlet Bey de gerçekten bir nezaket göstermek suretiyle “Bu çalışma bizim için geçerlidir” dedi. Orada bizim yaklaşımımız barajın yüzde 7 olması yönünde. Onun dışında dar bölge, daraltılmış bölge vesaire bu tür şeylere girmiyoruz. Hazırlanan, üzerinde çalışılmış taslak metin konusunda bu hafta veya önümüzdeki hafta arkadaşlar tekrar bir araya gelecekler. Nihai şeklini verip ondan sonra işi bitireceğiz. DOKUNULMAZLIĞI KALDIRILMALI (HDP’li milletvekili Semra Güzel'in terörist kıyafetiyle terör bataklığında çektirdiği fotoğraflar gündemin sıcak konusu. Konuya dair sizin son açıklamanız, dokunulmazlığın kaldırılması yönündeydi. HDP’li vekilin terör geçmişi tartışılırken muhalefetin pozisyonunun ne olacağı merak konusu. CHP’den, terör ve terörist CHP’nin kırmızı çizgisidir açıklaması geldi. Fakat CHP’li Adana İl Başkanı, PKK yöneticiliğinden hüküm giymiş bir kişi olan HDP’li Aysel Tuğluk’un sağlık nedenlerinden dolayı tahliyesi gerekir şeklinde bir konuşma yaptı ki, bu da çok eleştirildi ve bu bir çelişki olarak görülüyor. Muhalefetin Semra Güzel konusunda aldığı ve alacağı pozisyona dair yorumunuz ne olur?) Biz kendimizi muhalefete göre dizayn etmiyoruz. Bizim şu anda Cumhur İttifakı olarak tavrımız belli. Sözde milletvekili bu kadınla alakalı ben açıklamamı yaptım. Devlet Bey de aynı şekilde yaptı. İYİ Parti de bununla ilgili galiba “Gelirse bizim kanaatimiz budur” dedi. Bir defa böyle bir sözde milletvekilinin parlamentomuzda olması bizim için bir kara lekedir. Kesinlikle dokunulmazlığının süratle kaldırılması gerekiyor. Çünkü orada bitmiyor. Dokunulmazlığı kaldırıldıktan sonra yargı yolu açılmış oluyor. Biz bu konunun özellikle takipçisi olacağız. Bunların dışında da şu anda hazır olan yaklaşık 15 fezleke var. Bunların da takibinde olacağız. Bunların da dokunulmazlıklarının kaldırılmasının ve yargı yolunun açılmasının takipçisi olmaya mecburuz. Şu anda Cumhur İttifakı olarak biz bunların peşindeyiz. Bu konuda vatandaşımızın hassasiyetlerini biliyoruz. Parlamentomuzun terörle anılmasını kesinlikle istemiyoruz. KUR DA FAİZ DE DÜŞECEK (Yakın ekonomi tarihinin en kritik günü 20 Aralık 2021 idi. Kur korumalı mevduatta gelinen noktayı tatmin edici buluyor musunuz? Özellikle TL’nin dövize dönüşünü durdurdu ama dövizden TL’ye geçişin teşvik etmek adına yeni adımlar söz konusu mu? Bir de enflasyonla ilgili çok önemli bir hamle yaptınız. Geldiği seviyede dar ve sabit gelirlilerin enflasyona ezdirilmemesi için hakikaten ezber bozan hamleler var. Ama aynı zamanda enflasyonun bir düşüş trendine ilişkin de bir beklenti yönetmek gerekiyor. Sizce enflasyon ne zaman gerçek anlamda toplumun günlük hayatında hayat pahalılığının azaldığı hissini uyandıracak şekilde bir düşüş eğilimine girer. O konuda ne yapacaksınız?) Öncelikle kur korumalı mevduata vatandaşlarımızın teveccühü bizleri memnun ediyor. Döviz kurlarındaki oynaklığın azalmasından ve istikrarın devamından gayet memnunuz. Finansal piyasalardaki istikrarın devamına ve TL’ye olan ilginin artmasına yönelik ilave çalışmalarımız sürüyor. Diğer taraftan biliyorsunuz benim bir iddiam var; “faiz sebep, enflasyon neticedir.” Nitekim de neticesi, kendini gösteriyor. Enflasyon, düşüşe girmiştir, girecektir. Bu bir defa kesin. 20 Aralık burada bir dönüm noktası oldu. Enflasyonun gerilemesini beklemek, milletimin hakkıdır, bizim de hedefimizdir ve bunu zaten başaracağız. Ama faizde de artık düşüşler başladı. Bir ara biliyorsunuz 12’ye falan geldi, hatta daha aşağıya da geldi. Sonra tekrar bir çıkış yaşandı. Fakat bunu da aşağıya çekeceğiz. Bu da ekonomideki şartlara göre şekillenecek. Çünkü bu öyle bir durum ki, hep söylediğim gibi, dere yatağında akar. Burada da aynen bu durumu yakalayacağız. Yavaş yavaş, kademeli bir şekilde, aceleci olmadan kur da düşecek, faiz de aynı şekilde düşecek ve 2022 bizim en parlak yılımız olacak inşallah. 2023’e de zaten böyle gireceğiz. Bu enflasyonun da düşüşünü getirir, enflasyon düşecek.

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Bosna Hersek'teki krizin aşılması için uluslararası camianın birlikte hareket etmesine ihtiyaç duyulduğu aşikardır."

İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları: "1300'DEN FAZLA TÜRK ŞİRKETİ SIRBİSTAN'DA FAALİYET GÖSTERİYOR" İşbirliğimizin geldiği aşamayı kapsamlı şekilde ele aldık. Başta Balkanlar olmak üzere bölgesel ve uluslararası konularda görüş alışverişinde bulunduk. 2021 ilişkilerimiz açısından müstesna bir yıl oldu. Sırbistan ise Alanya ve Bursa'da Türkiye'deki fahri konsolosluk sayısını 5'e çıkardı. Salgının etkilerine rağmen ticaret hacmimiz rekor kırmaya devam ediyor. Hedefimiz 5 milyar doları yakalamaktır. Önümüzdeki dönemde icra edilebilecek müşterek projeler hakkında fikir teatisinde bulunduk. 1300'den fazla Türk şirketi Sırbistan'da faaliyet gösteriyor ve yaklaşık 8 bin kişiye istihdam sağlıyor. "BALKANLAR'DA GERİLİMİN AZALTILMASI İÇİN ELİMİZDEN GELEN ÇABAYI GÖSTERECEĞİZ" Yatırımlarımızın toplam değeri 1 milyon dolardan 250 milyon dolara yükseldi. Türkiye olarak biz de ülkemizde yatırım yapmak isteyen Sırp yatırımcılara gereken her türlü desteği sağlamaya devam edeceğiz. TİKA bugüne kadar Sırbistan'da 323 proje ve faaliyet gerçekleştirdi. Anadolu Jet aralık ayında Ankara-Belgrad seferlerini başlattı. Sırbistan'daki 3 havaalanından da ülkemize doğrudan seferler gerçekleştirilir hale geldi. Görüşmemizde Balkanların barış ve istikrarına atfettiğimiz önemi güçlü şekilde teyit ettik. Sırbistan'ın Bosna-Hersek'in egemenliğine verdiği destek bölgemizin barış ve istikrarı bakımından çok önemlidir. Bosna-Hersek'teki krizin aşılması için uluslararası camianın birlikte hareket etmesi gerektiği aşikardır. Türkiye olarak Balkanlar'da gerilimin azaltılması için elimizden gelen çabayı göstermeye devam edeceğiz. VUCIC: TİCARET HEDEFİMİZ 5 MİLYAR DOLAR Sırbistan Cumhurbaşkanı Vucic, Imza töreni sonrası ortak basın toplantısında yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi: Ekonomik ilişkilerimiz sürekli gelişiyor. Yüzde 30'dan fazla bir artış oldu geçen yıl ticaret hacmimizde. Rakam 2 milyara ulaştı, hedefimiz 5 milyar doları yakalamaktır. İlerde birçok yeni proje yapacağız. Enerji kaynakları nereden alınabilir, nerede yapacağız, özellikle bu konu üzerinde yoğunlaşacağız. SORU-CEVAP YÜKSEK DÜZEYLİ İŞBİRLİĞİ KONSEYİ TOPLANTILARI BOSNA-HERSEK'TEKİ DURUM

Vucic: Burada güvenlik çok önemli. Bu konuda iyi anlaştığımızı düşünüyorum. Bosna-Hersek'in toprak bütünlüğü konusunda Cumhurbaşkanı Erdoğan son derece saygı duyuyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan: Buradaki üçlü yapının Bosna-Hersek'in toprak bütünlüğü üzerindeki yaklaşımı büyük önem arz ediyor. Buradaki sıkıntıları giderebilmek için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz, göstermeye devam edeceğiz. Sırbistan'da yapılacak seçimin akabinde istiyoruz ki bu üçlü grubun liderlerini bir araya getirip toplantı yapalım ve bu toplantıyla özellikle Bosna-Hersek'in toprak bütünlüğünü sağlayabilmek için adımlar atalım. Özellikle yapılmakta olan otoban çalışmaları ve bu çalışmalar üzerindeki nüans farkları diyebileceğimiz bazı hissi yaklaşımlar var. Bunları bir kenara koyar da burada gerçekten ideal olan yaklaşımı yakalarsak, ki buna biz birlikte yardımcı olalım istiyoruz. İnşallah seçimin ardından bu buluşmayı sağlayacağız. DOĞU AKDENİZ'DEKİ DOĞALGAZ PROJESİ
İSRAİL İLE İLİŞKİLER

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Bana göre Amerika'nın geri çekilme kararı mali analizlerden sonra, maliyet analizlerinde kendileri için fayda görmedikleri için bu kararı aldılar. (İsrail ile Doğu Akdeniz görüşmeleri) Berat Bey'in bakan olduğu zaman İsrail'le görüşmeler yapılıyordu ve bu görüşmelerde de İsrail buradan çıkacak gazla ilgili Türkiye üzerinden Avrupa'ya götürülmesi konusunda belli bir hedefe varılmıştı. Şu anda bunu yine gerçekleştirebiliriz. Sayın Herzog'la yapmakta olduğumuz görüşmeler var, belki Türkiye'ye bir ziyareti olabilir. Başbakan sayın Benet'in bu noktalarda olumlu bazı yaklaşımları var. Hedef olumlu yaklaşımlarla bir yere varmak. Bu olumlu yaklaşım kazan-kazan esasına dayalı olduktan sonra biz Türkiye olarak elimizden geleni yaparız. Siyasetçiler olarak kavga için yokuz, barış için varız; petrol barışın bir aracı olacaksa bunu kullanırız. Ama barışın aracı olmayacaksa karar her ülkenin kendisine aittir. Sondaj, sismik araştırma gemilerini boşa almadık. Bu çalışmalarla beraber milletimize, bölgeye İnşallah imkanlar sağlamanın gayretinde olacağız.

2 yıl önce

İmamoğlu'nun "balıkçı" skandalı... AK Parti Sözcüsü: Kriz yönetimi açısından büyük bir zaaf

Parti Sözcüsü Ömer Çelik gündeme dair önemli açıklamalarda bulunuyor. AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'in konuşmasından satır başları şöyle: İBB'in büyük bir yönetim zaafiyeti olduğu ortaya çıktı. Açıklama yapmak yerine suçlayıcı bir yaklaşım var. Yoğun bir kar yağışının beklendiği açıklandı. İstanbullu'ya sahip çıkmayan bir belediye yönetimi ortaya çıktı. Belediye herkese tedbir çağırısı yaparken kendi tedbir almamış Belediye yönetiminin sorumluluk alanı içerisinde insanlar mahsur kaldı. Kar temizleme araçlarının zincirsiz bir şekilde nasıl savrulduğu, kendisinin bir kriz unsuru olduğu görüldü. Kar küreme araçlarından bir tanesi belediye başkanının yemek yemesine yardımcı oldu. Bİlgilendirmeyi yapan belediye görevlisinin yurtdışında olduğu görünüyor. CHP yönetiminin yapması gereken olaya el koymaktı. Ama CHP'nin belediyelerin hangi tedbiri aldığından haberi yok. İstanbul'a kar ilk defa yağmıyor. 2017'de daha yoğun bir kar yağışı vardı. Sanki belediyenin kurumsal hafızası ortadan kalkmış. Beyin yıkama faaliyetiyle karşı karşıya kalınmış gibi. Yönetim zaafiyetinin çok ötesinde bir durum var. Duyarsızlığa işaret ediyor. Bundan önceki krizlere müdahaleler açısından bakıldığında, İBB yönetimi çeşitli kurumlarla provalar gerçekleştirir ve tedbirleri alırdı. Şimdi tedbir almayı bırakın yol haritasından uzak, hangi noktaların kilitleneceğinden başı boşluk içerisinde savrulan bir yönetimsizlik var. Bir koordinasyon olmadığı görülüyor. İBB yönetimi bu koordinasyon içerisinde İstanbulluya sahip çıkan bir davranış içerisinde olmuyor. Kriz hazırlıklarının hiçbirinin olmadığı ve yönetim anlayışının kriz sebebi olduğu bir tablo olduğu anlaşıldı. Kimin hangi restorana gittiği kimseyi ilgilendirmez. Ama yüzbinlerce İstanbullu perişan olmuşken bir belediye başkanının saatlerini restoranda geçirmesi problem olur ve bu siyasi bir tartışma meydana gelir. Nasıl oluyor da CHP milletvekillerinin ve yerel yönetim sorumlularının böyle bir krizin ortasında İBB Başkanı'nın nerde olduğnua dair bir bilgisi yok. AK Partili yerel yönetimler krizle mücadele ederken yolda kalan vatandaşlarımıza yardımcı olmak için belediye binalarını açtılar. Belediye başkanlarımız 24 saat esasına göre uyumaksızın aktif bir şekilde rol aldılar. Cumhrubaşkanımız olayın ilk anından itibaren bakanlarımızı olay yerine gönderdiler. Belediyelerimizin kriz faaliyetlerini koordine ettiler. İstanbullu'nun sahipsiz olmadığı ortaya çıktı. Bir başka yalan da İBB'nin sorumluluk alanları kilitlenmişken bakanlığın faaliyet alanlarının tıkandığı söyleniyor. Tabii ki bu afette tıkanmalar oldu. Önemli olan bunlarla nasıl mücadele edildiğinin gösterilmesidir. Günlerce açılamayan yerler olabilir. Önemli olan bir afet yönetiminiz var mı, afet nedeniyle sıkıntıya düşecek vatandaşlar için bir eylem planınız var mıdır? İBB'nin bir müdahale planı yok. Daha da kötüsü, bir suçlama kampanyası yapıldı. Üstelik bu CHP Genel Merkezi eliyle yapılıyor. Sonuç olarak İstanbullular yalnız değildir. İstanbul ve İstanbullu'ya sahip çıkılmaya devam edilecektir. Bütün belediyelerimiz fedakarca bir şekilde ellerinden geleni yapacaklardır. Bizim sicil amirimiz sokaktaki vatandaştır. Tepkileri önemsemiyoruz demek de siyasi bir sorumsuzluktur. 15 Temmuz'da genel başkanları, kriz anında belediye başkanları yok olur. Siyasi tartışma suçlama kampanyası sonucu bu noktaya geldi. İstanbul'u kazandık, onun rövanşı alınmaya çalışılıyor diyorlar. Herkesin talep ettiği, seçimlerin üzerinden o kadar zaman geçti üzerine düşeni yapsınlar. Vatandaşa gitmesi gereken hizmet gitmiyor. Siyasi tartışmaların merkezinde olması doğaldır. Hiç bir şeye karışmasalar belediyenin kendi kendine krize müdahale edecek yapısı var.

2 yıl önce

Dünyanın başı çip kriziyle dertte! Rotayı Türkiye'ye çevirdiler: Talebe yetişemiyoruz

Dünyada çip krizi sürerken, üretim konusunda yeni gelişmeler yaşanıyor. Çip üretim tesislerinin sayısı artarken, yeni yatırımlar da açıklanıyor. Türkiye'nin de çip üretimi ve tasarımı konusunda girişimde bulunabileceği belirtiliyor. YOĞUN TALEP SÜRÜYOR! Dünyanın en önemli çip üreticileri arasında yer alan Amerikalı Microchip Technology'nin Başkan Yardımcısı bir Türk. Nuri Dağdeviren, 30 yıldır çip üretim ve tasarım sektöründe çalışıyor. Dağdeviren çip krizindeki son durumu ve Türkiye için fırsatları anlattı. Milliyet'in haberine göre, çip ürünlerinin arz ve talebi arasındaki büyük dengesizliğin devam ettiğini belirten Dağdeviren, "Firma olarak biz de müşterilerimizden halihazırda karşılayabileceğimizin çok üzerinde talep alıyoruz. Krizin bitiş tarihi konusunda bir tahminde bulunamam ama en az altı aydan önde bitmeyeceğini öngörüyoruz dedi. Dağdeviren, yeni çip üretim fabrikalarının kurulması konusunda birçok ülke ve şirketin çok önemli girişimlerde bulunduğunu da anımsatarak, "Yeni girişimler de sürüyor. Bu yatırımlar ileriye dönük çip üretim kapasitesini artıracak. Çip üretimi büyük sermaye yatırımları gerektirir ve yapılan yatırım karşılığı üretim kapasitesindeki artış 2-3 yıl alabilir" diye konuştu. BAŞARILI ÖRNEKLER Çip üretiminde Türkiye'nin şansı olup olamayacağı konusuna da değinen Dağdeviren, şöyle yanıtladı: "Çip üretimi için gerekli yatırım bütçeleri gerçekten büyük. Ama bence bu Türkiye'den girişimlerin önünde bir engel değil. Çünkü benzer yüksek yatırım, teknoloji ve uzun dönem istikrarlı girişim gerektiren birçok sektörde Türkiye'den çok güzel başarı örnekleri var. Benim önerim, uluslararası rekabetin güçlü olduğu sektörlerde başarıya ulaşmış girişimleri örnek alan bir yönetim stratejisi izlemek yönünde olur. Özellikle Türkiye içinden talebin net bilindiği bir alana odaklanarak gerekli ekosistemin adım adım Türkiye'de oluşturulması pratik bir yaklaşım olabilir. Üretim için 20-30 milyar dolarlık yatırımlar gerekebiliyor ama tasarım tarafında daha fazla fırsatlar olabilir. Şu anda dünyada pek çok çip üreticisi halihazırda sadece tasarım yapıp üretimini Uzakdoğu'da yaptırıyor. Çip üretiminin çok farklı alanları var. Biz Microchip olarak hem üretim hem tasarım yapıyoruz ama konunun sadece tasarım tarafında olan çok firma var." Üretimin, kamu, sanayi, üniversiteler iş birliğinde devletin teşviğiyle başlatılabileceğini dile getiren Dağdeviren, "Bir yerden başlamak gerekiyor ama sürdürülebilir olması lazım. İşletmeleri de sadece kurmak değil işletmek önemli. Konunun ilgili her alanının katılımıyla herkesin elini taşın altına koyarak Türkiye için üretelim demesi gerekir. Türkiye'nin iyi düşünerek, yaygın katılımla bu işin içine girmesi lazım" değerlendirmesini yaptı. TÜRK MÜHENDİSLER BU ALANDA ETKİN Mikro çip konusunda dünyada çalışan pek çok mühendis var. Türk mühendisler bu alanda isim sahibi. Nuri Dağdeviren, bu konuda da "Evet 30 yılı aşan bir süredir bu endüstride çalışan Türk arkadaşlarla geniş bir ağ oluşturduk. Birçoğunun Türkiye ile kuvvetli gönül bağı olan bu arkadaşlardan da bu endüstride Türkiye'den gelebilecek girişimlere faydalı katkılar olabilir" değerlendirmesini yaptı. Sektörün diğer yetkilileri de, devletin teşviğiyle, konunun taraflarının bir araya getirilmesiyle, yurtdışında bu alandaki iyi mühendislerin geri çağrılmasıyla, Türkiye'de özel sektör tarafından çip üretim ve tasarımının başlatabileceği belirtiliyor.

2 yıl önce

BM sözcüsü, Türkiye'nin Rusya-Ukrayna krizine arabuluculuk teklifine yönelik destek verdiklerini belirtti

Haq, günlük basın brifinginde, Rusya-Ukrayna krizinin barışçıl yollarla çözülmesini istediklerini söyledi. Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan'ın Rusya-Ukrayna krizine ara buluculuk teklifine ilişkin değerlendirmede bulunan Haq, "Türkiye dahil farklı ülkeleri sorunları çözmeye yönelik yardım etmeye teşvik ediyoruz." ifadesini kullandı. Haq, BM'nin krizin çözümünde Rusya ve ABD dahil kilit aktörlerin diyaloğa devam etmesini istediğini sözlerine ekledi.

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Ukrayna krizi ile ilgili ilk açıklama: Rusya'nın harekatı kabul edilemez

İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar... Sözlerime, Rusya’nın erken saatlerde Ukrayna topraklarına başlattığı askeri harekatı kabul edemez bulduğumuzu ve reddettiğimizi belirterek başlamak istiyorum. Uluslararası hukuka aykırı gördüğümüz bu adım, bölgenin barış, huzur ve istikrarına vurulmuş ağır bir darbedir. Her ikisini dost ülkeler olarak gördüğümüz yakın siyasi, ekonomik ve sosyal ilişkiler içerisinde bulunduğumuz Rusya ve Ukrayna’nın bu şekilde karşı karşıya gelmiş olmasından samimi olarak büyük üzüntü duyuyoruz. "SORUNLAR DİYALOGLA ÇÖZÜLMELİ, BUNU PUTİN'E DE İLETTİM" Ukrayna'daki herkesin can güvenliği sağlanması konusunda üzerimize düşenleri yapacağız. Derin tarihi bağlarımız ve dostluk ilişkilerimiz olan Rusya ile Ukrayna arasındaki sorunların, Minsk Mutabakatları çerçevesinde diyalog yoluyla çözülmesi çağrımızı tekrarlıyoruz. Dün Sayın Putin’le görüşmek suretiyle kendisine de bunları ifade ettim. Türkiye tarihin derinliklerindeki diğer sayfaları bir kenara bırakarak söylüyorum Osmanlı'nın ilk asrından itibaren bir Avrupa ülkesidir. Bugün de tarihi ve sosyal bağlarımızın ötesinde Trakya Bölgesi'yle Avrupa kıtasının ayrılmaz bir kısmını oluşturuyoruz. Kimi çevrelerin ülkemizi Avrupa'dan dışlama çabaları kesinlikle art niyetlidir. Hiçbir Türk vatandaşını kendini dışlanmış, hele hele aşağılanmış hissedemez. Ana vatan, Anadolu ile gönül bağımızı sürdürürken Avrupa'yı tüm şehirleriyle kucaklamalı, benimsemeliyiz. "TUZAKLARINI BAŞLARINA GEÇİRECEĞİZ" Uluslararası demokrat birliği olarak çatınızı ne kadar genişletirseniz, vatandaşlarımızı bu mesajları ulaştırma, geleceğe hazırlama misyonunu da o derece yerine getirebilirsiniz. PKK ve FETÖ gibi yapıların köken ve mezhep ayrımcılığı üzerinden insanlarımızı bölmeye çalışanların oyunlarını hep beraber bozacak, tuzaklarını başlarına geçireceğiz. Sizin arkanızda 85 milyon ferdiyle Türk milleti var, sizin arkanızda hak ve hakikat davasına gönül vermiş yüzlerce milyonluk dost ve kardeş halklar var. Bu gücü gerektiği gibi harekete geçirdiğimizde önümüzde hiçbir örgüt duramaz. Artık Türkiye de unutmayın eski Türkiye değildir. Artık herhangi bir vatandaşımızın, dünyanın neresinde olursa olsun yardıma ihtiyacı olursa yanında olan bir Türkiye var. Türkiye'nin vatandaşlarına sahip çıkması konusunda en somut örneklerden biri sağlık hizmetleridir. Biz dünyanın dört bir yanında sağlık desteğine ihtiyaç duyan vatandaşlarımızın yardımına koşuyoruz. Son dönemlere baktığımızda 2021 yılında 169 vatandaşımızı, bu yılın ilk 1 buçuk ayında 27 vatandaşımızı tedavi için ülkemize naklettiğimizi görüyoruz. Her alanda benzer hizmetlerin vatandaşlarımıza sunulmasını sağladık. Kurduğumuz bilişim altyapısı öylesine verimli işliyor ki pek çok ülke benzer sistemi kurmak için bizden yardım talep etti. Türkçe'nin yanı sıra 9 farklı dilde hizmet veren çağrı merkezi vasıtasıyla hizmet veriyoruz. "YURT DIŞINDAKİ VATANDAŞLARIMIZA VERDİĞİMİZ HİZMETLERİN HUKUKİ ALTYAPISINI GÜNCELLEDİK" Bu başlıkların her birinde vatandaşlarımıza verdiğimiz hizmetleri saatlerce anlatsak bitiremeyiz. Son olarak gelen talepler üzerine TOKİ vasıtasıyla yurt dışındaki vatandaşlarımızı ev sahibi yapmak için yeni bir projeyi hayata geçirdik. Bu projeyi talebe göre yaygınlaştırarak ilerleteceğiz. Yurt dışındaki vatandaşlarımıza verdiğimiz hizmetlerin hukuki altyapısını güncelledik. Bundan sonra sizler vasıtasıyla mevcut hizmetleri geliştirmeye devam edeceğiz. Yükselen İslam ve Türk düşmanlığına karşı da adımlar atıyoruz. Maalesef Avrupa tarihi ve güncel olarak her başı sıkıştığında ırkçılık hastalığının yükselişini engel olamayan bir coğrafyadır. 2019 yılında 253 saldırı, 2020 yılında 350 saldırı kayıtlara geçmiştir. Saldırıların yarısı camilerimize yöneliktir, bireylere yönelik kayıtlara geçmeyen çok sayıda taciz ve saldırı da meydana gelmiştir. Hak arama kültürü Avrupa'da da temel araçtır. Sadece Müslüman kimliği sebebiyle benzer saldırılara maruz kalan kardeşlerimizle dayanışma içinde olmalıyız. Daha çok mücadele ederek, daha çok başarı ortaya koyarak ırkçılık dalgasının üstünden çıkmalıyız. Dernekler ve camiler üzerinde giderek yoğunlaşan baskıların çaresine bakmalıyız. Aramızdaki birliği, beraberliği güçlendirdiğimizde Avrupa'da hiçbir kamu kurumunun görmezden gelemeyeceği üzerinde güç bulunmayan bir topluluk haline biz geleceğiz. Biz her zaman olduğu gibi bundan sonra da hep yanınızda olacağız. Unutmayın; tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. Bir olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız.  ERDOĞAN'DAN MESAJ: RUSYA VE UKRAYNA'NIN BU ŞEKİLDE KARŞI KARŞIYA GELMESİNDEN SAMİMİ OLARAK ÜZÜNTÜ DUYUYORUZ Cumhurbaşkanı Erdoğan sosyal medya hesabından "Rusya'nın bugün erken saatlerde Ukrayna topraklarına başlattığı askerî harekâtı kabul edilemez buluyor ve reddediyoruz. Uluslararası hukuka aykırı gördüğümüz bu adım; bölgenin barış, huzur ve istikrarına vurulmuş ağır bir darbedir. Türkiye, Ukrayna'nın toprak bütünlüğünü koruma mücadelesini desteklemektedir. Her ikisini de dost ülkeler olarak gördüğümüz, yakın siyasi, ekonomik, sosyal ilişkiler içerisinde olduğumuz Rusya ve Ukrayna'nın bu şekilde karşı karşıya gelmesinden samimi olarak üzüntü duyuyoruz" mesajını paylaştı. https://twitter.com/rterdogan/status/1496816351477964801?s=21

2 yıl önce

Türk Kızılayı, Rusya-Ukrayna krizinde acil insani destek için alandaki faaliyetleri artırmaya başladıklarını duyurdu

Kınık, sosyal medya hesabındaki paylaşımda, Ukrayna ve Rusya Kızılhaç başkanları ile görüşüp, mevcut durumu değerlendirdiklerini belirterek, "Çatışma alanlarındaki sivillerin ve yerlerinden edilenlerin korunması ve acil insani destek için alandaki faaliyetlerimizi artırıyoruz. Umarım aklı selim hakim olur ve masum insanlar bedel ödemez." ifadelerini kullandı. https://twitter.com/drkerem/status/1496858490824015879?s=21

2 yıl önce

Bolu Belediyesi'nde Demirtaş krizi! Gergerlioğlu ile Tanju Özcan birbirine girdi!

HDP Eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın fotoğrafını paylaştığı iddiasıyla Bolu Belediyesi'nde çalışan temizlik işçisi Mahire Yentür'ün işten çıkarıldığı iddia edildi. Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan ise "Kararın kesin ve geri dönülemez" olduğuna dair bir açıklama yaptı. "HEM DEMİRTAŞ SAYESİNDE BELEDİYELERİ ALIN, HEM DEMİRTAŞ'I SEVENLERİ İŞTEN ATIN" HDP 25. 26. dönem Mardin ve Batman Milletvekili Mehmet Ali Aslan ise Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan'ın Demirtaş fotoğrafı paylaşan işçiyi işten çıkarması olayı hakkında sosyal medyadan tepki göstererek şunları söyledi: "Mahire Yentür Bolu Belediyesi temizlik emekçisi bir Kürt kadını. Demirtaş'ın fotoğrafını paylaştı diye işten atıldı Başkan Tanju Özcan: "Kararımız kesin ve geri dönülemez" dedi. Hem Selahattin Demirtaş sayesinde belediyeleri alın, hem Demirtaş'ı sevenleri işten atın şaşırmadık!" HDP Eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın fotoğrafını paylaştığı iddiasıyla Bolu Belediyesi'nde çalışan temizlik işçisi Mahire Yentür'ün işten çıkarıldığı iddia edildi. Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan ise "Kararın kesin ve geri dönülemez" olduğuna dair bir açıklama yaptı. "HEM DEMİRTAŞ SAYESİNDE BELEDİYELERİ ALIN, HEM DEMİRTAŞ'I SEVENLERİ İŞTEN ATIN" HDP 25. 26. dönem Mardin ve Batman Milletvekili Mehmet Ali Aslan ise Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan'ın Demirtaş fotoğrafı paylaşan işçiyi işten çıkarması olayı hakkında sosyal medyadan tepki göstererek şunları söyledi: "Mahire Yentür Bolu Belediyesi temizlik emekçisi bir Kürt kadını. Demirtaş'ın fotoğrafını paylaştı diye işten atıldı Başkan Tanju Özcan: "Kararımız kesin ve geri dönülemez" dedi. Hem Selahattin Demirtaş sayesinde belediyeleri alın, hem Demirtaş'ı sevenleri işten atın şaşırmadık!" SOSYAL MEDYADA BİRBİRLERİNE GİRDİLER HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, Bolu Belediyesi'nde çalışan işçinin Selahattin Demirtaş'ın fotoğrafını paylaştığı için işten çıkarılması iddialarıyla ilgili olarak sosyal medya hesabından bir paylaşım yaptı. Gergerlioğlu şunları söyledi: "Mahire Yentür, bir temizlik işçisi. Kürt vatandaş. Bolu Belediyesi'nden çıkarıldı. Suçu mu? Selahattin Demirtaş'ın fotoğrafını paylaşmak!!! Mahire Yentür'ün mektubu aşağıda. İşten çıkartılmakla kalınmadı, sosyal dışlama da yaşadı! Cevap vermek isteyene kulağımız açıktır." Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan, Gergerlioğlu'nun bu açıklamaları sonrasında sosyal medyadan Gergerlioğlu'na ve HDP'lilere yüklendi. "BANA İFTİRALAR ATAN AYRILIKÇI, KİMLİK MİLLİYETÇİLERİ, SÖZDE MİLLETVEKİLLERİ…" CHP'li Tanju Özcan'ın sosyal medyadan yaptığı sert açıklamaları ise şöyle: "Bana ırkçı, faşist diyenler şunu iyi bilsinler. Kürtler bu milletin asli unsurudur. Artık şunu hepiniz öğrenin; "Kürtler sizin istediğiniz yöne çekebileceğiniz, sürekli ucuz siyasetinize alet edebileceğiniz bir grup değil, bu ülkenin asli unsurudur. Bana iftiralar atan ayrılıkçı, kimlik milliyetçileri, sözde milletvekilleri… Asla amacınıza ulaşamayacaksınız. Bahsi geçen personel Selahattin Demirtaş fotoğrafı paylaştığı için değil; hizmet kurumunda iş yerine sürekli siyaset yaptığı için işine son verildi…"

1 2 3 4 5 6 7 8 ... 22 23