03 Mayıs Cuma 2024
2 yıl önce

Evlat nöbetindeki ailelerin Ekrem İmamoğlu’na tepkisi sürüyor: Kendine yakışanı yaptı

Çocuklarının terör örgütü PKK mensupları tarafından kaçırıldığı iddiasıyla 3 Eylül 2019’da farklı kentlerden Diyarbakır’a gelen ailelerin HDP il binası önünde başlattığı oturma eylemi 778. gününde de sürüyor. Diyarbakır’da 5 Mayıs 2019’da terör örgütü PKK tarafından kaçırılan oğlu Yusuf için 3 Eylül 2019’da HDP binası önüne gelerek 778 gündür oturma eylemini sürdüren baba Celil Begdaş, Diyarbakır’a bir açılış için gelen CHP’li İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu kendilerini ziyaret etmediği için kınadı. Begdaş, “İki yıldır biz buradayız, bütün dünya geldi ne yazık ki CHP ve İYİ Parti gelmedi bizi görmemezlikten geldi. İmamoğlu geçen yılda geldi, fidan dikti bize gelmedi. İmamoğlu PKK’nın saflarında duruyor, bu annelerin yanında durmadı. Bu diktiği fidanlar hiçbir zaman yeşermez, çünkü bizim fidanlarımızı getirmediler. Bunlarda vicdan ve merhamet varsa bu aileleri görmemezlikten gelmezler. Ben herkesi vicdana davet ediyorum İmamoğlu bu işte PKK’nın yanında duruyor” dedi. “CHP’nin temeli HDP ve PKK’dır onları nefretle kınıyoruz” Oğlu Mehmet için başlattığı eylemi sürdüren anne Sariye Tokay, "İmamoğlu ve CHP’nin temeli birdir, temelleri HDP ve PKK’dır, biz onları nefretle kınıyoruz, Diyarbakır’a gelip anneleri görmemezlikten geldiler. Onları nefretle kınayarak HDP’ye de sesleniyorum çocuklarımı almadan buradan kalkmayacağız” diye konuştu. “Ne olacaktı gelseydi, onu yemezdik” Hakkari’nin Şemdinli ilçesinde 2013’te dağa kaçırılan kızı Zübeyde Koç için eyleme katılan Esmer Koç, "İmamoğlu, Diyarbakır’a geldi ama bizim ziyaretlerimiz gelmedi. İmamoğlu da baba, evlat sahibidir. Onlara yazıklar olsun gelseydi, bizim ziyaretimizi yapsaydı, ne olacaktı gelseydi, onu yemezdik" şeklinde konuştu. Altı yıl önce 20 yaşındayken kaçırılan oğulları Doğan için Sur ilçesinden gelen Hacı Güger ise İmamoğlu’nun Diyarbakır’daki ziyaretinde HDP yandaşlarıyla gezi düzenlediğini, aileleri ziyaret etmeyerek kendine yakışanı yaptığını vurguladı.

2 yıl önce

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu müjdeyi verdi: En kısa zamanda imzalayacağız

Bakanlar Soylu ve Niyazbekov, İstanbul Vilayetler Evi'nde gerçekleşen baş başa görüşme öncesinde değerlendirmelerde bulundu. Süleyman Soylu, Kırgızistan İçişleri Bakanı Niyazbekov'u, İstanbul'da ağırlamaktan büyük bir gurur ve mutluluk duyduklarını ifade etti. Kısa bir süre önce Kırgızistan Acil Durumlar Bakanı Boobek Azikeev ile bir araya geldiklerini hatırlatan Soylu, yine kısa bir süre önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sadır Caparov riyasetinde yapılan karşılıklı görüşmelerde birlikte olduklarını dile getirdi. Soylu, Kırgızistan'ı dünyada ilk tanıyan devletin Türkiye olduğuna işaret ederek, şöyle konuştu: "Tarihi ve kültürel bağlarımızın yanı sıra ilk andan itibaren karşılıklı birbirimiz için ortaya koyduğumuz sahiplik aynı şekilde devam etmektedir. Kırgızistan'ın ve Kırgız halkının ülkemizin ve milletimizin gönlünde müstesna bir yeri vardır. İnşallah bugün yapacağımız toplantılar, ortaya koyacağımız adımlar, birlikte gerçekleştireceklerimizle bizim tarihsel olarak ve bugün üzerimize düşen sorumluluğu yerine getireceğiz. Şunu ifade etmek isterim ki, Türkiye'nin özellikle göçten siber suçlarla mücadeleye kadar, uyuşturucudan terörizme kadar birçok alanda önemli gelişimleri mevcuttur. İnşallah en kısa zamanda Güvenlik İşbirliği Anlaşması'nı imzalayacağız. Ufak tefek redaksiyonları kaldı. Yine çok güçlü bir yolculuğu birlikte gerçekleştireceğiz. Birlikte yapacağımız çok iş var." Kırgızistan İçişleri Bakanı Ulan Niyazbekov da Kore'den dönerken İçişleri Bakanı Soylu ile buluşup, görüşmek için özellikle İstanbul'u seçtiğini belirtti. Soylu, Niyazbekov'un bu ifadesi üzerine, "İstanbul sizin şehriniz." yanıtını verdi. Konuşmaların ardından görüşme basına kapalı devam etti.

2 yıl önce

Devlet Bahçeli: Kavala, Soros'un kuryesi, Gezi'nin kışkırtıcısıdır

Devlet Bahçeli’nin açıklamalarından satır başları şöyle: Zamanın çarkı kesintisiz döndükçe, ya güvenli sahillere çıkarız ya da hamlığın ve çiğliğin dehlizlerinde kaybolur gideriz. Ya huzurlu bir hayatı kendi irademizle seçeriz, ya da huzursuzluğun girdabında ömrün tükenmesini hüzünle seyrederiz. Esasen tercihlerimiz kim olduğumuzun işareti, nasıl bir hayat istediğimizin de ifadesidir. Türk milleti her şeyin en güzeline layık olmasının yanında bu zorlu ve zahmetli hedefe pek çok kördüğümü çözme mahareti göstererek kendi tercihleriyle vasıl olmuştur. Dayatmayı, esareti reddetmiş, köleliğe hayır demiştir. Cumhuriyet milli bir tercihtir. Dönemin şartları gereği en doğru, en münasiptir. Tarih bize gösteriyor ki değişim rüzgarı esmeye andan itibaren nice çatılar uçmuş, nice statükolar sarsılmıştır. Cumhuriyet'in ilanı ile tetiklenen güçlü değişim ne milleti ne de devleti değiştirmiştir. Değişen yalnızca siyasal rejim olmuştur. Asırlarca birbirlerine eklemlenerek vücuda gelen Türk devlet zinciri halkalarına 29 Ekim 1923 tarihinde sonuncusunu eklemiş bize göre konu bir daha açılmamak üzere kapanmıştır. Bazı maksatlı cahiller Türkiye Cumhuriyeti'nin Osmanlının reddi mirası ile kurulduğunu söylese de bu iddia tamamen uydurma ve tarihsel gerçekliklere tamamen terstir. Türkiye Cumhuriyeti'ni Osmanlı İmparatorluğu'nun devlet, asker, bürokrat ve vatansever yürekleri milletimizin soylu iradesine dayanarak kurmuştur. 1913'te fes takıp imparatorluk coğrafyasında düşman kovalayan vatan evlatları 1923'te bu defa kalpak giyip vatan topraklarından düşmanları atarak cumhuriyeti fiile geçirmişlerdir. Tarihte kurulan her Türk devleti bir öncekinin eseridir. Bu bilinçle önümüzdeki cuma günü Cumhuriyet'in kuruluşunu gururla kutlayacağız. Cumhuriyet kutlu bir emanettir. Anadolu topraklarındaki varlığımızın son 98 yılı Cumhuriyet yönetimi altında geçmiştir ve 100. yıla 2 yıl kalmıştır. Cumhuriyetin vasfı millet egemenliğine dayanması, demokrasiyi sistem olarak benimsemedir. Rejim ile hükümet sistemi arasındaki farkı çarpıtmak için kara propaganda yapanlar özellikle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini hedef tahtasına koymuşlardır. Rejim değişti diyerek yaygara koparanlar iflah olmaz bir yalancılığa yakalanan gafillerdir. Türkiye'de rejimin adı Cumhuriyet'tir, sistemin adı ise Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'dir. Bu ikisini birbirlerine karıştıranların zihniyeti fukura olduğu için akılları da ukaladır. Cumhuriyetin ardında Çanakkale Zaferi'nin heybeti, Milli Mücadele'nin haşmeti varken, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin ardında 15 Temmuz ihanet ve işgal hevesine karşı milletin kahramanca direnişi bulunmaktadır. Cumhuriyet tarihin dar patikasında zalimlerin hunhar baskıları altında, Türkiye artık yoktur diyen emperyalistlerin saldırıları karşısında milletin varoluş onuru olarak ortaya çıkmıştır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ise parlamenter sistemin duvara tosladığı, başkentimizin bombalandığı, 251 millet evladının şehit olduğu bir dönemin hemen sonrasında milli diriliş ve yükseliş ruhu olarak doğmuş ve serpilmiştir. Bugün ise Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne itiraz edip ne dediği muamma olan Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem peşinde koşanlar 15 Temmuz'un rövanşını almak için hazırda bekleyen FETÖ'nün ve PKK'nın dümen soyuna giren siyasi partilerdir. Bunların sadece siyasetleri değil vicdanları da emperyalistlerin kurşun askeri haline gelmiştir. 29 Ekim 1923'ün mihmandarı büyük Türk Milleti'dir. Cumhurbaşkanlığı sistemi halk oylaması ile gerçekleşmiş, Milletimiz Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini tasdik etmiştir. 4 yıl önce Cumhurbaşkanlığı sistemine dünya üzerinde çok az şekilde karşılaşılan şekilde kansız ve kavgasız geçilmiştir. Cumhurbaşkanlığı sistemi yönetim sisteminde muazzam bir reformdur. Sonumuzu hazırlamak isteyen çevrelere milli bir cevaptır. KILIÇDAROĞLU'NU HEDEF ALDI Sistem krizine oynayan suyu bulandırarak devleti ve milleti aciz düşürmek için fırsat kollayanlar yabancı muhbirleridir. Kılıçdaroğlu, Türkiye'de demokrasi olmadığını, gerçek demokrasiyi getireceklerini söylüyor. Kılıçdaroğlu'na kim ne söylüyorsa yanlış söylüyor, komik durumlara düşürüyor. Akıl hocalarını gözden geçirmesinde bize göre yarar vardır. Bu gidişle dost gördükleri postuna samanı dolduracaklardır. Türkiye'de demokrasi yok demek egemenliğin yegane sahibi Türk milletine en ağır hakaret, en soysuz suçlamadır. Kılıçdaroğlu ya bilerek ya da cehaletinin oyununa gelerek hem devlete hem millete adeta kazan kaldırmıştır. Böylesi bir şahsın CHP Genel Başkanı olması inanılmayacak bir talihsizdir. Kılıçdaroğlu'nun gözü ile bakınca her yer zillet, her şey rezalettir. Bu şahıs aziz Atatürk ile çelişmektedir. 100. yıl dönümünde Cumhuriyet'in hakkını ve hukukunu müdafaa edecek zillet değil millettir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün CHP ile yalnızca kuruluş yılları bazında bir ilgisi kalmıştır. Ne CHP eski CHP'dir ne de Türkiye zillete müsaade edecektir. Türkiye Cumhuriyeti'ni hak ettiği gelişmişlik düzeyine biz çıkaracağız. Türkiye'yi lider ülke seviyesine biz taşıyacağız, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile kilitleri ya açacağız, ya kıracağız. Herkesin iş ve aş sorunlarını çözmüş bir milli ekonomiyi, terörün kökünü kazımış ve felç etmiş bir bünyeyi, dünyaya Türkçe bakan bir dış politika mimarisini el birliği ile, Cumhur İttifakı ile sağlayacağız. İrademiz ve gücümüz Büyük Türk Milleti'dir. Türkiye Cumhuriyet toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet içinde, Atatürk Milliyetçiliğine bağlı, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir. Laikliğin tahribatı ve tenkisatı imkansızdır. Bu milletin devletin varlığı ile kimin sorunu var ise bizim de onlarla sorunumuz sonuna kadar olacaktır. Alayını her cephede karşılayacağımız iyi bilinmelidir. Cumhuriyet bedava kazanılmamıştır, işbirlikçi kalpazanlara asla bırakılmayacaktır. Cumhuriyet'e düşmanlık Cumhur'a düşmanlıktır. Demokrasi İttifakı'ndan bahsedenler Milli Mücadeleden intikam almak isteyen bölünme ve yıkım sevdalılarıdır. Bizim böyle bir sevdayı içinde taşıyanlarla iki dünyada da hesabımız vardır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Türk milletinin tercihidir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk milletimizin ortak değeridir. Türkiye Cumhuriyeti yaşayacaktır, devletimiz ve milletimiz baki kalacaktır. Bir kere yükselen bayrak bir daha düşmeyecektir. Bizim mutabakat zeminimiz Türkiye'dir. BÜYÜKELÇİLERİNİN KAVALA ÇAĞRISI 18 Ekim 2021 Pazartesi akşamı ABD'nin Ankara Büyükelçiliğinin resmi twitter hesabından seviyesiz bir açıklama yapılmış, ilaveten 9 devletin büyükelçisi de bu açıklamaya iştirak ederek devam eden bir davanın faili ile ilgili Türkiye'ye hukuksuz bir çağrıda bulunmuşlardır. Uluslararası hukuk ile demokratik teamüller çiğnendiği gibi Türkiye'nin iç hukuk düzeni ve egemen eşitliği onlu büyükelçi grubu tarafından hedef alınmıştır. ABD, Almanya, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İsveç, Kanada, Norveç ve Yeni Zelanda ülkelerinin Ankara büyükelçileri muhtemel devlet ve hükümet başkanlarının teşviki hatta talimatı ile Mehmet Osman Kavala'nın avukatlığına soyunmuşlardır. Yürüyen bir yargısal sürece müdahale olmaya teşebbüs etmek gibi bir skandala imza atmakla kalmamışlar, görevlerinin sınırlarını tamamen aşmışlardır. Kısaca söylersek bu 10 büyükelçi Osman Kavala'nın serbest bırakılması için açıklama yapmıştır. Kılıçdaroğlu da aynısını seslendirmiş, İP Başkanı da yeşil ışık yakmıştır. Zalim bir üst akıl hem büyükelçileri ve Millet İttifakı'nı dürte dürte harekete geçirmiştir. Şirret bir oyun ve tehlikeli bir rol paylaşımı söz konusudur. Türkiye'yi sıkıştırmak, bir sonraki tehditvari adımları tetiklemek için yapılmıştır. Emeller ortaya çıkmıştır. Bu harcın içinde CHP'den İP'ine kadar siyasi partilerin varlığı utanç kaynağıdır. Kavala Soros'un kuryesi, Gezi Parkı olaylarının azmettiricisidir. Gezi olaylarına bir park ötesinde anlam ve misyon yüklenmesinde aktif pozisyon üstlenen, dünyadaki birçok kalkışmayı renkli demokrasi devrimi olarak lanse eden ve bu amaçla sivil toplum kuruluşlarına para, lojistik, kaynak, insan sağlayan Açık Toplum Vakfı'nın Türkiye piyonu bu şahıstır. Soros uşağı olan Kavala 4 Ağustos 2015 tarihinde kendisi ile yapılan bir röportajda PKK'yı rasyonel politikalar yürüten bir örgüt olarak değerlendirecek kadar gözünü karartmış, teröre çanak tutmuştur. AYM'Yİ HEDEF ALDI Kavala, 18 Ekim 2017'de İstanbul'da yakalanmıştır. 29 Aralık 2017'de Anayasa Mahkemesi'ne 8 Haziran 2018'de ise AİHM'e başvuru yapmıştır. AYM, 22 Mayıs 2019 tarihinde aralarında mahkeme başkanı Zühtü Arslan'ın da bulunduğu 5 üyenin karşı oyu ve oy çokluğu ile Anayasa'nın 19. maddesinin 3. fıkrası bağlamında kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edilmediğine ayrıca tutuklamanın hukuki olmadığından bahisle kişi hürriyetinin ve güvenliğinin ihlal edildiğine dair iddianın kabul edilebilir olduğuna ise oy çokluğu ile karar vermiştir. AYM öyle bir hale gelmiştir ki nerede bir hain, nerede Türkiye'nin kuyusunu kazmak için faal halde bulunan bir çapulcu varsa onlarla yan yanadır. Terörist Demirtaş'ın yanında duran bu mahkemedir, Soroscu fitnenin yanında konuşlanan bu mahkemedir. Osman Baydemir ile ilgili hak ihlali kararı veren, 30 bin TL tazminat ödenmesi kararını da AYM vermiştir. Şu adaletsizliğe bakın ki hem canımızı alıyorlar hem paramızı alıyorlar. Çünkü failin, katilin, teröristin hak ihlaline kaldığını iddia eden bir mahkemenin şehitlerimize, gazilerimize, yetimlerimize söyleyecek tek bir sözü olamaz. Sorarım sizlere AYM kapanmasın da hak ve hukukun itibarı mı yok olsun. AYM kapanmasın da terörle mücadeleye sünger mi çekilsin. Demirtaş ve Kavala davasında hak ihlali kararı veren sözde hakimler gelsin bunu külahıma anlatsınlar. Haydi buyursunlar, FETÖ'cüler ile bölücüler ile ilgili süren mahkemeler kısa süre içinde sonuçlandırılmalıdır. Teröre yardım ve yataklık yapan vekillerin dokunulmazlıklarının süratle görüşülmesi gerekmektedir. 'AHLAKSIZLIKTIR, EGEMENLİK HAKLARIMIZA SUİKASTIR' Kavala'nın avukatı arayıcılığıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne yaptığı başvuru Türkiye aleyhinde sonuçlanmıştır. Farklı bir karar alınsa şaşırırdık, bu mahkeme kararı Avrupa'nın elinde koza dönüşmüştür. Yunanistan'a kimseden en ufak bir itiraz gelmemektedir. 10 büyükelçi Soroscu Kavala ile aynı mevziye girerek Türkiye'ye bir nevi muhtıra vermiştir. Bu muhtıra ahlaksızlıktır, egemenlik haklarımıza suikasttır, bağımsızlığımıza kumpastır. Bunlardan dolayı gayri meşrudur. 10 büyükelçi hem Viyana Sözleşmesine hem anayasaya aykırı hareket etmişlerdir. Türkiye bir hukuk devletidir. Büyükelçiler hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı ve demokrasi onuruna sabotaj yapmışlardır. 10 ülkenin büyükelçisi bahse konu sözleşme ve anayasa kapsamında zaten istenmeyen adam haline çoktan gelmiştir. BÜYÜKELÇİLERİN 'KAVALA' AÇIKLAMASI Dün ABD Büyükelçiliği'nden yapılan açıklamada, Viyana sözleşmesinin 41.maddesine teyit ettiklerine yer verilmiştir. Diğer büyükelçilerde aynı açıklamayı yapmıştır. Cumhurbaşkanımızın cesur ve kararlı duruşu tarihi bir yanlışın düzeltilmesinde önemlidir. Türkiye kum torbası değildir. ABD'nin 18 Ekim bildirisinden geri adım atması önemlidir. Kavala ile ilgili hüküm verilirse önce cezasını burada çekmesi, daha sonra da vatandaşlıktan çıkarılarak 10 büyükelçiden birisinin ülkesine gönderilmesi artık zarurettir. Herkes haddini bilsin, saygısızlığa tahammülümüz yok. Batılı ülkelerin Türkiye yaklaşımları dostane değildir. TEZKERE MESAJI TSK'nın gerektiği taktirde sınır dışına operasyona gönderilmesi ile ilgili tezkereye ön şartsız evet diyeceğimizi belirtiyorum. Herkes tavrını belirlemelidir. Terörle mücadelenin aması, fakatı, eğeri olamaz. CHP duyarlı olmalıdır. İP ise hem nalına hem mıhına vurmaktan vazgeçmelidir. ABD, PKK'ya silah verirken F-35'in parasını iade etmeye henüz yanaşmamıştır. Haydut devlet statüsüne düşmek istemiyorsa paramızı vermelidir. AB'NİN TÜRKİYE RAPORU Raporda yanlı değerlendirmeler hakimdir. Türkiye'nin üyelik hususundaki tercihi açıktır. Hem doğu hem batı diyoruz, iki yöne de bakıyoruz. Onurlu, egemenlik haklarına saygı esasına dayanan üyelik olursa ne ala... ABD'YE S-400 VE F-35 TEPKİSİ Türkiye'nin istediği F-16'ların maliyeti 7 milyar dolardır. ABD, S-400 konusunu Türkiye ile ilişkilerin ağırlık konusu yapmıştır. Biden yönetimi S-400'ler ile ilgili kararını tescil etmiştir, bu sorun çözülmeden diğer konuları ele almayacağını belgelemiştir. Rusya'dan S-400 almayın, alsanız da kullanmayın dayatması yapan ABD güvenlik konseyinde ortaktır. Madem Rusya'dan rahatsızlar, Güvenlik Konseyi üyeliğinden neden ayrılmıyorlar? Türkiye, ABD'nin PKK'ya verdiği silahlardan rahatsızdır. Bu her defasında iletilmiştir. Roma'da düzenlenecek G-20 zirvesinde Erdoğan-Biden görüşmesinde anlaşmazlıkların çözülmesi başlıca temennimdir. TÜSİAD'A TEPKİ TÜSİAD'ın açıklamasını esefle kınadığımı belirtiyorum. TÜSİAD kendi işine bakmalıdır. milletin vermediği yetkiyi kullanma gayretkeşliğine bakmamalıdır.

2 yıl önce

Eren Kış-1 Bestler-Dereler operasyonu başladı

İçişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklama şöyle; PKK Terör örgütünü ülke gündeminden çıkarmak ve bölgede barındığı değerlendirilen teröristleri etkisiz hale getirmek maksadıyla, Şırnak İlinde “EREN KIŞ-1 (BESTLER-DERELER)” Operasyonu başlatıldı. Operasyonda Şırnak Jandarma Bölge Komutanlığı sevk ve idaresinde; Jandarma Komando, Jandarma Özel Harekat (JÖH), PÖH ve Güvenlik Korucu timlerinden oluşan (1.550) personel [(121) operasyonel tim] görev alıyor. Yurt içinde terörün tamamen ortadan kaldırılmasına yönelik yürütülen EREN KIŞ OPERASYONLARI, halkımızın desteği ile İNANÇLI ve KARARLI bir şekilde başarıyla devam ediyor.

2 yıl önce

Bakan Soylu açıkladı! Eren Kış-1 Operasyonu'nda 2 terörist etkisiz hale getirildi

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun açıklaması şu şekilde: Eren'e verdiğimiz sözü tutuyoruz. Eren Kış-1 Bestler-Dereler Operasyonu'nda 2 terörist, ölü olarak ele geçirildi. Kahraman Jandarmamızı tebrik ediyorum. İçişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklama şöyle; İç Güvenlik Eren Kış-1 Bestler Dereler Operasyonu kapsamında; Şırnak Bestler -Dereler kırsalında, Şırnak Jandarma Bölge Komutanlığı koordinesinde, Çakırsöğüt Jandarma Komando Tugay Komutanlığınca icra edilen operasyonda çıkan çatışmada, 2 bölücü örgüt mensubu silahlarıyla birlikte etkisiz hale getirilmiştir. Bölgede operasyonlara devam edilmektedir.

2 yıl önce

Hatay'da Eren Kış-2 operasyonu başlatıldı

İçişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklama şöyle; PKK Terör örgütünü ülke gündeminden çıkarmak ve bölgede barındığı değerlendirilen teröristleri etkisiz hale getirmek maksadıyla, Hatay İlinde “EREN KIŞ-2 AMANOSLAR ŞEHİT JANDARMA ER ESAT MENGİLLİ” Operasyonu başlatıldı. Operasyonda Adana Jandarma Bölge Komutanlığı sevk ve idaresinde; Jandarma Komando, Jandarma Özel Harekat (JÖH), Polis Özel Harekat (PÖH) ve Güvenlik Korucu timlerinden oluşan (718) personel [(62) operasyonel tim] görev alıyor. Yurt içinde terörün tamamen ortadan kaldırılmasına yönelik yürütülen EREN KIŞ OPERASYONLARI, halkımızın desteği ile İNANÇLI ve KARARLI bir şekilde başarı ile devam ediyor.

2 yıl önce

PKK'nın kış üslenmesine 'Eren' darbesi

İçişleri Bakanlığı koordinesinde, yurt içinde bölücü terör örgütünü ülke gündeminden çıkarmak amacıyla Jandarma Komando, Jandarma Özel Harekat (JÖH), Polis Özel Harekat (PÖH) ve güvenlik korucularından oluşan timler ile Eren Kış Operasyonları başlatılmıştı. Operasyonlarda PKK terör örgütünün silah, teçhizat ve yaşam malzemelerinin saklandığı sığınaklarda tespit edilerek imha ediliyor. Örgütün kış üslenmesine aman verilmedi Eren Kış-1 Operasyonları kapsamında Şırnak Bestler- Dereler bölgesinde tespit edilen mağara, sığınak ve depolarda; 1 Adet 60 mm.lig havan, 1 Adet Zagros silahı, 1 Adet Dragunov keskin nişancı tüfeği, 6 adet EYP, 3 adet M-16 Piyade Tüfeği, 8 adet el bombası, 5 kg. patlayıcı madde, 103 adet roketatar sevk fişeği, 2 adet araç telsizi, 5 adet el telsizi, yaşamsal gıda ve malzeme, çok sayıda silah ve bu silahlara ait mühimmat, örgütsel doküman, tıbbi malzeme, çeşitli mutfak, giyim, temizlik, kırtasiye, hırdavat ile yaşam malzemeleri ele geçirildi. İki ayrı saldırının faillerden olduğu belirlendi Eren Kış-1 operasyonunda Şırnak Bestler-Dereler bölgesinde etkisiz hale getirilen 2 teröristin kimliği ve katıldıkları eylemlerde tespit edildi. Teröristlerden birinin 9 Temmuz 2019 tarihinde Şırnak Herguş Yaylasında öldürülen 2 çobanın ve 24 Temmuz 2019’da yine Şırnak Beribira bölgesindeki silahlı saldırının faillerinden olduğu belirlendi. Terör örgütünü her türlü kaynaktan yoksun bırakarak inlerinde yok etme anlayışı ve başarıyla süren terörle mücadele operasyonları, milletimizin de desteğiyle kararlı bir şekilde devam ediyor.

2 yıl önce

Hakkari'de 'Eren Kış-4 Operasyonu' başlatıldı

Operasyonla ilgili, İçişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklama şöyle; PKK terör örgütünü ülke gündeminden çıkarmak ve bölgede barındığı değerlendirilen teröristleri etkisiz hale getirmek maksadıyla, Hakkari İlinde “EREN KIŞ-4 ŞEHİT JANDARMA KOMANDO ER İBRAHİM DOĞU (KAZAN VADİSİ-HAN YAYLASI)” Operasyonu başlatıldı.   Operasyonda Hakkari İl Jandarma Komutanlığınca; Jandarma Komando, Jandarma Özel Harekat (JÖH), Polis Özel Harekat (PÖH) ve Güvenlik Korucu timlerinden oluşan (1.240) personel [(80) operasyonel tim] görev alıyor.   Yurt içinde terörün tamamen ortadan kaldırılmasına yönelik yürütülen EREN KIŞ OPERASYONLARI, halkımızın desteği ile İNANÇLI ve KARARLI bir şekilde başarı ile devam ediyor.

1 2 ... 5 6 7 8 9 10 11 ... 42 43