05 Mayıs Pazar 2024
3 yıl önce

MHP lideri Bahçeli: “Bildiride imzası bulunan 103 emekli amiralin rütbeleri sökülmeli, emeklilik hakları kaldırılmalıdır”

MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin açıklaması şu şekilde: 103 emekli amiralin ortak imzalı yayımlamış oldukları anti demokratik ve tehditvari, aynı zamanda vesayetçi bildiriyi Milliyetçi Hareket Partisi nefretle lanetlemekte ve reddetmektedir. Bu kapsamda partimizin görüşü olarak derhal alınması gereken önlemler şu şekildedir: Muhtıra tarzında hazırlanarak gece yarısı servisi yapılan bildiride imzası bulunan amirallerin rütbeleri sökülmelidir. Emeklilik hakları kaldırılmalı, emekli maaşları kesilmelidir. Açıklanan bildirinin çok yönlü adli ve idari soruşturması yapılmalıdır. Ayrıca 103 vesayetçi amiralin imzasıyla yayımlanan bildirinin arkası ve önü kararlılıkla araştırılmalı, bu rezaletin içinde kimlerin olduğu tevsik ve tespit edilmelidir.Konu vatandır, konu demokrasidir, konu milli iradedir.Taviz veya gecikmenin bedeli hiç kuşkusuz ağır olacaktır.

2 yıl önce

Suç örgütü lideri Sedat Peker’in yalanlarına İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’dan cevap

“Aylardır bu senaryonun bu noktaya geleceğini bekliyordum.. Birilerinin elinde operasyon elemanı olan mafya pisliği, yıllarca bu ülkede tehdit ve şantajla pekçok insanın canını acıttı. Devlet ve millet gibi kutsal kavramların ardına sığınarak kan emici oldu, her türlü pisliğe bulaştı. Türkiye, tam da bunlar gibi pespayelerle mücadele ederek temizleniyor ve yükseliyor. Kullandığı uyuşturucunun beynini yok ettiği, müptezel operasyon elemanına sesleniyorum: İddianı, iftiranı, her şeyin açığa çıkması için yargıya taşıyorum. Ben adalete teslimim. Sen de operasyon faresi gibi kaçma, ülkene gel adalete teslim ol. Elbette ki cesaret aldığın bir yerler vardır. Tüm iftira ve ithamlarına mal bulmuş mağribi gibi sarılan ve “şereflice”siyaset malzemesi haline getiren Nasıl olsa Kemal Kılıçdaroğlu gibi ağabeyin var. Nasıl olsa Meral Akşener gibi ablan var Nasıl olsa Ali Babacan gibi kardeşin var. Nasıl olsa Ahmet Davutoğlu gibi hocan var. Nasıl olsa Birgün gibi gazeten var. Nasıl olsa Cumhuriyet gibi gazeten var. Nasıl olsa Sözcü gibi yayın organın var. Nasıl olsa Fetö’nün sosyal medya ağı var Nasıl olsa Hdpkk’nın tam desteği var. Nasıl olsa bu tiyatroya günlerdir aval aval bakan, her şeye konuşup laf söyleyen ama hala Türkiye’nin eski Türkiye olmadığını anlamayan, şimdi susan ödlekler var. Hükümetlerimiz ve partimiz terörden uyuşturucuya kadar pek çok suç kaynağında Cumhuriyet tarihimizin en başarılı sonuçlarını üretti. Ancak, başından itibaren en en başarılı olduğu alan, mafyadan bu ülkeyi ve milleti kurtarmaktır. Onun için Liderimiz Recep Tayyip Erdoğan’a minnettarım. Mafya pisliklerine ve onların pis oyunlarına müsaade etmediği için. İddiana, iftirana gelince... Senin gibi kalleşlerle ve müptezellerle yüzleşe yüzleşe Türkiye bu noktaya geldi. Üzerime düşeni alıyor ve yüzleşiyorum. İstanbul ve Bursa mahkemelerinde iki dosyan var. İstanbul’daki dosyanın başlangıcını bilmiyorum. Ancak dosyanın yeniden hareketlenmesi ve operasyona dönmesinde bizatihi katkım var. Bursa’daki dosya ise bir kişinin şahsıma şikayeti ile baştan sona benim takibim. Hayatının bir noktasında benimle temasın var ve bu ispatlanırsa Aziz milletimizin gözü önünde idam dahil her türlü cezaya, aşağılanmaya razıyım. Bayram günü bu müptezellikle kendilerini meşgul ettiğim için Aziz Milletim beni bağışlasın. Çünkü beni tanıyanlar ve birlikte çalışanlar bilir ki mafyadan nefret ederim. Beş yıla yakın İçişleri Bakanlığı dönemimde mesai arkadaşlarıma bu konuda hangi talimatları verdiğim, nasıl tavizsiz olduğum, yerel, bölgesel ve ulusal yüzlerce çetenin çökertilmesi sonucu ile açıktır. Allah’a hamdolsun olsun mafyaya hayat hakkı tanımadık. Böyle bir ihmali, devletime ve milletime ihanet sayarım. Bedeli ne olursa olsun terörle uyuşturucu ile organize suç çeteleri ile ve tüm suç unsurları ile mücadelemiz kökünü kazıyana kadar devam edecektir. Aziz milletimize saygılarımla. Not: Bu süreçte “belki dil sürçmesidir” diye hala tekzibini beklediğim cümle. Biz olmasa idik oraya mafya çökecekti cümlesidir. İnşallah saygısız gazetecinin çarpıtmasıdır. Benim devletim Libya’ya ve Karabağ’a çökülmesine fırsat vermedi. Kıytırık bir marinaya mafya bozuntularının çökmesine fırsat vermez. Türkiye eski Türkiye değil.”

2 yıl önce

BBP lideri Mustafa Destici’den organize suç örgütü elebaşı Sedat Peker’in iddialarına sert tepki

İşte o açıklamalardan satır başları; Destici, “Biz her zaman devletin ülkenin bütünlüğünün birliğinin milletin ve milli iradenin yanındayız. Seçilmişlerin yanındayız. Özellikle ülkemizin içinden geçtiği bu kritik süreçte yeni sistemle birlikte Türkiye Cumhuriyeti devleti çok güçlü adımlar arttı. Libya'dan Azerbaycan'a, Suriye'den Kıbrıs'a, Doğu Akdeniz'e… Daha farklı noktalar da var. Bütün bunlar dünyada kendisini büyük devlet olarak ifade eden ama 100 yıldan fazla bir sürede hatta 200 yıldan fazla bir sürede özellikle masum coğrafyalara ve İslam coğrafyasını sömüren emperyalistlere karşı siyonistlere karşı bir başkaldırı var. Emperyalistlerin kuyruğuna basmış oluyorsunuz. Türkiye etki alanını arttırdı. Bunlar ellerine geçirdikleri tüm fırsatları değerlendiriyorlar. Kim Türkiye Cumhuriyeti devletiyle, Türk milletiyle ya da seçilmiş hükümetle karşı karşıya gelirse bunlar burada kendileri açısından avantaja çevirmek için çok rahat bir şekilde pozisyon alabiliyorlar. 15 Temmuz hain FETÖ darbesinden sonra terörün tüm unsurlarına karşı topyekün bir mücadele var. Bu mücadelede de başta ABD ve Avrupa Birliği ve İsrail olmak üzere bölgede Türkiye'ye karşı mevzilenmiş olan güçleri ciddi anlamda rahatsız ediyor. Bu mücadelenin başında elbette ki Sayın Cumhurbaşkanımız var onunla birlikte hükümet üyesi olan arkadaşlarımız var. Bugün bu mücadele topyekün yapılıyor. Bu birliği de beraberliği de ortak ruhu da yok etmeye yönelik bir süreç. Bunlar her şeyi değerlendirme noktasında asla hiçbir fırsatı kaçırmıyorlar. İçişleri Bakanımız temiz, dürüst gerçekten çalışkan vatanını milletini seven bir arkadaşımız. Ve gerçekten bakanlık vazifesine başladığı andan bugüne kadar yükselerek devam eden özellikle terörle mücadele suç ve suçluyla mücadele, asayişin sağlanması noktasında gerçekten büyük mesafeler katedildi Türkiye'de.” dedi. Öte yandan, Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, “Süleyman Soylu'yu hedef aldığınız zaman Türkiye'yi hedef alıyorsunuz. Hedef Süleyman Soylu üzerinden bütün Türk Milleti.” değerlendirmesinde bulundu.

2 yıl önce

Suç örgütü liderlerini FETÖ'cüler korumuş

İçişleri Bakanı Soylu’nun, Habertürk yayınında açıkladığı işbirliğinin yeni detayları ortaya çıktı. Edinilen bilgilere göre, FETÖ’den ihraç edilen eski Kadıköy İlçe Emniyet Müdürü Nurettin Demir, kamuoyunda gündeme gelen suç örgütü liderinin DHKP-C tarafından tehdit edildiğine yönelik bir kurgu hazırladı. 16 Ocak 2015’teki ilk rapor doğrultusunda suç örgütü liderine koruma gerektiğiyle ilgili İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü terör ve istihbarat birimlerince yazışmalar başladı. Ancak suç örgütü lideri, kararın tebliğ edilmesinin ardından 26 Ocak 2015’te koruma istemediğini söyledi. Emniyet kaynaklarına göre, suç örgütü liderinin bu tavrı “renk vermeme” hamlesiydi. Nitekim, devam eden süreç de bunu doğruladı. İstanbul İstihbarat Şube’den 20 Şubat’ta, Terör Şube’den de 26 Şubat’ta İstanbul Koruma Şube Müdürlüğü’ne, sorumlu İl Emniyet Müdür Yardımcıları imzasıyla DHKP-C tehdidi içerikli yazılar gönderildi. Bu yazıların ardından İl Koruma Komisyonu 6 Mart 2015’te tekrar toplandı ve suç örgütü lideri için bir polis korumasıyla yakın koruma kararı verildi. Koruma kararları aynı ekip tarafından 2016, 2017, 2018 ve 2019 yıllarında da uzatıldı. Meslekten ihraç edilen ve adı FETÖ borsasına karışan eski İstanbul Emniyet İstihbarat Şube Müdürü Özgür Taşdemir ile Nurettin Demir’in kurduğu tuzağı desteklemek için 15 Eylül 2017 yılında bir valiliğe DHKP-C’nin Okmeydanı’nda suç örgütü liderine ait kumarhaneye saldırılar düzenleyebileceğine ilişkin bir tutanak da gönderildi. Emniyet kaynakları,  “Tutanak, suç örgütü liderinin işlettiği kumarhaneye terör tehdidini konu alıyor. Kumarhaneyi DHKP-C’den korumaya çalışıyorlar. Özgür Taşdemir’in ilişkileri, mal varlıkları ve birçok şeyi şaibeli…” diyor. Suç örgütü liderine verilen koruma kararı geçtiğimiz yıl Eylül ayında kaldırılmıştı. 

2 yıl önce

Selahaddin Gülen'in ifadesi: Amcam Fetullah Gülen FETÖ lideridir

FETÖ/PDY elebaşı Fetullah Gülen'in yeğeni Selahaddin Gülen, Milli İstihbarat Teşkilatı'nın (MİT) operasyonuyla yurt dışında yakalanarak Türkiye'ye getirilmişti. Sorgusunun ardından dün tutuklanmıştı. Ankara Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'ndeki sorgusunun tamamlanmasının ardından Ankara Adliyesi'ne sevk edilen Gülen, savcılık sorgusunun ardından çıkarıldığı nöbetçi sulh ceza hakimliğince dün tutuklanmıştı. Onlarca mahrem imamın bilgilerini verdi Gülen, örgütle ilgili onlarca mahrem imamın ismini, örgütteki görevini ve eylemlerini tüm ayrıntılarıyla anlattı. Örgüt mahrem yapılanmasının şemasını çizdiren Selahaddin Gülen, örgütün aile toplantılarına katıldığını, Gülen ailesinden sorumlu imam N.Y.'nin aile kampları organize ettiğini bu toplantılarda örgüt elebaşı Fetullah Gülen'in sözlerinin aktarılarak sohbet yapıldığını anlattı. Selahaddin Gülen, bu toplantıların örgüte eleman kazandırmak için düzenlendiğini söyledi. Enes Kanter de oradaydı 2014 yılında üniversiteden mezun olduktan sonra Amerika'ya amcası Fetullah Gülen'i ziyarete gittiğini anlatan Gülen, “Burada yaklaşık 1 ay kadar kaldım. Bu dönemde hatırladığım Selam-2 filmi için amcam Fetullah Gülen'in yanına filmin yapımcısı ve yönetmeni H.Ö. ve H.A. gelmişti. Film hakkında amcam Fetullah Gülen'e nasıl olduğunu sormuşlardı. Amcam da filmin güzel olduğunu ve hayırlı olmasını söyledi. Aynı gün Enes Kanter de oradaydı. Ben amcam ile özel bir görüşmem olmadı. Genellikle Cuma ve Pazar günleri Bamteli programı için sohbet yapardı. Ben bir ay kadar kaldıktan sonra Türkiye'ye geldim" dedi. 2015 yılı Kasım ayında Amerika'ya gittiğini 'green kart' alıp Amerikan vatandaşlığı almak istediğini söyleyen Gülen'in, “Bu süreçte amcam Fetullah Gülen'in yanına ara sıra gidip geliyordum. Bu dönemde bir gittiğimde Hakan Şükür, Ekrem Dumanlı, Abdulhamit Bilici, Metin Yıkar, Ahmet Kirmiç isimli şahısları amcam Fetullah Gülen'in yanında görmüştüm" ifadesini kullandığı kaydedildi. "15 Temmuz sonrası amcam Gülen'in yanına dışarıdan kimse alınmadı" 2016 Temmuz ayında darbe girişimi sonrasında Pensilvanya'da örgüt elebaşı Fetullah Gülen'in yanına kimsenin alınmadığını anlatan Selahaddin Gülen'in şunları söylediği kaydedildi: Amcamın yanına dışarıdan hiçbir ziyaretçi alınmadı. Bu dönemde sadece mollalar, istişare heyeti ve Alp Aslandoğan vardı. 2016 Eylül ayına kadar kimse giremedi. Daha sonra gittiğimizde 15 Temmuz ile alakalı olarak verilen kararlar; 'Örgüt içerisinde gelen tüm misafirlere Adil Öksüz'ün Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile anlaştığını bize tuzak kurulduğunu, bu darbe girişimi ile alakalarının olmadığını söylüyorlardı. "Pensilvanya'daki kampı Amerikan şirketi koruyor" Ayrıca cemaatin tabanına kadar bu bilginin bu şekilde lanse edilmesi istenildi. Güvenlik önemleri en üst seviyeye çıkartılarak kampın etrafına özel güvenlikler tutuldu. Kamp içerisinde gece görüşlü ve sensörlü kameralar ile donatıldı. 2016 Kasım ayında amcam Fetullah Gülen'in bir sohbeti öncesinde koridorda beklerken gelen misafirden ismini bilmediğim bir şahıs, Ali U.'nun yanına gelererek 'Benim Türkiye'de bir yakınım var, bunun durumunu öğrenmemiz gerekiyor, UYAP veya pasaportunda bir sorun olup olmadığını bilmemiz gerekiyor, çünkü bu kişiyi buraya getirmek istiyoruz' şeklinde bir istekte bulundu. Ali U. 'hemen halledelim' diyerek Abdullah Bey diye hitap ettiği ismini Zeki olarak bildiğim şahsı yanına çağırdı. Burada kendisine bu bilgileri verdikten sonra Abdullah amcamın katında bulunan odasına gitti. Bir müddet sonra geri geldi ve bu şahıs hakkındaki durumu anlatmıştı. Buradaki Abdullah Z., Türkiye ile bağlantıyı sağlayan, oradaki örgüt mensuplarının hukuki durumlarını öğrenen kişiydi. Bu şahıs her gün Türkiye'de örgüte yapılan operasyonları ve hukuki gelişmeleri rapor haline getirip heyete sunan kişi olduğunu öğrenmiştim.

2 yıl önce

ABD Başkanı Biden ve Rusya lideri Putin arasındaki tarihi zirve sona erdi! İlk açıklama geldi…

ABD Başkanı Joe Biden ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasındaki zirve İsviçre'nin Cenevre kentinde başladı. İki lider, Biden'ın ilk yurt dışı ziyaretinde üçüncü durağı olan Viyana'da bir araya geldi. Biden, Putin görüşmesine 'yüz yüze görüşmek her zaman daha iyidir' diyerek başladı. Putin ise, ABD Başkanı Joe Biden’a şahsen görüşme girişimi için teşekkür ederek “Uzun bir yolculuk yaptınız, çok çalıştınız. Ancak Rus-Amerikan ilişkilerinde en yüksek seviyede ele alınması gereken birçok sorun birikti. Görüşmemizin yapıcı geçeceğini umuyorum' dedi.  Bu açıklamaların ardından gazeteciler salondan çıkarıldı ve zirve basına kapalı olarak gerçekleşti. Yaklaşık 4 saat süren görüşme sona erdi. TOPLANTININ ARDINDAN İLK AÇIKLAMA Toplantı sonrası ilk açıklamalar Rusya lideri Putin'den geldi. Basın toplantısı düzenleyen Putin, Biden ile görüşmesinin yapıcı geçtiğini ifade etti. Rus ve Amerikan diplomatların dönüşü için mutabakat sağladıklarını anlatan Putin, dışişleri bakanlıklarının diplomatik yolla ilgili görüşmelere başlayacağını duyurdu. Görüşmede düşmanca bir tutum olmadığını söyleyen Rus lider, Biden'la Ukrayna konusunu da ele aldıklarını ve Ukrayna'nın NATO'ya muhtemel üyeliğine ilişkin tartışılacak bir şey olmadığını ifade etti. Vladimir Putin, "Biden, Stratejik Saldırı Silahlarının Azaltılması Anlaşması'nın (START-3) uzatılması konusunda sorumlu ve zamanında bir karar aldı. Rusya ve ABD'nin stratejik istikrarın sağlanmasında sorumlulukları var. İki ülke, uzatılan START-3 anlaşmasında yapılacak olası değişiklikleri görüşmeye başlayacak" dedi. Siber saldırılar konusunda da konuşan Putin, dünyada bu tür saldırıların büyük oranda ABD'den geldiğini söyleyerek, Moskova Yönetimi'nin Washington'a siber saldırılar konusunda teferruatlı bilgi sağladığını ifade etti. Putin, Siber güvenlik konusunda ABD lideri Biden'la anlaşmaya vardığını açıkladı. ABD ve Avrupa ile Rusya'nın arasında büyük anlaşmazlığa yol açan muhalif siyasetçi Aleksey Navalnıy mevzuuna da değinen Putin, "Navalnıy Rus yasalarını ihlal ettiğini biliyordu, tutuklanacağı biliyordu, fakat yine de Rusya'ya geldi" ifadelerini kullandı.  Putin, ABD'li mevkidaşı Biden'ın nisan ayında bir konuşmada kendisine yönelik "katil" ifadesini kullanmasıyla ilgili olarak, "Biden'ın açıklamasının kendisini tatmin ettiğini" de sözlerine ekledi. ZİRVEYE DAMGA VURAN AN Öte yandan CNN International'da yer alan bilgiye göre iki lider ve dışişleri bakanları bir arada basına poz verirken Rus güvenlik görevlileri ve basın mensupları arasında kısa süreli bir gerginlik yaşandı. Dünyayla paylaşılan fotoğraflarda güvenliklerin müdahalesi ve daha fazla görüntü alınmasına engel olmaya çalıştıkları açıkça belli oluyor. Güvenlik görevlilerinin 'Git buradan' diye bağırdıkları duyulurken kameraya yakalanan anlarda Putin'in durumu sinirli bir şekilde gülümseyerek seyrettiği Biden'ın ise gergin bir bekleyiş içinde olduğu görüldü. CNN'in kıdemli Beyaz Saray muhabiri Kaitlan Collins ise tarihi buluşmayla ilgili tüm detayları resmi Twitter hesabından duyurmaya devam ediyor. Collins, görüşmenin yapıldığı odadaki gergin anları 'ABD'li gazeteciler basının görüşmeden görüntü alabildiği o tek anda odadan itilip kakılarak çıkarıldı. Gazeteciler içeride kalmaya çalıştıkça kıyafetlerinden çekiştirilerek Rus güvenlikler tarafından dışarı çıkarılmaya çalışıldık dediler. Ve o anlarda ABD Başkanı Biden'ın söylediği hiçbir şeyi duyamadıklarından şikayet ettiler.' sözleriyle aktardı. ABD - RUSYA İLİŞKİLERİ Ukrayna'nın Kırım yarımadasını 2014'te Rusya'nın ilhak etmesi, ikili ilişkilerde kırılma noktalarından biri oldu. 2015'te Rusya'nın ABD'nin desteklediği muhaliflere karşı Şam yönetimine destek olmak için Suriye'ye müdahalesi ve 2016'da Donald Trump'ın seçildiği Amerikan seçimlerine Rusya'nın müdahale ettiğine dair -Rusya'nın yalanladığı- iddialar, gerilimin büyümesine yol açtı. Mart ayında Biden'ın yaptığı bir konuşmada Putin'e "katil" demesi üzerine Rusya, Washington'daki büyükelçisini geri çağırmıştı. ABD de Moskova büyükelçisini Nisan ayında ülkeye geri çağırdı. Şu an iki ülkenin büyükelçisi de yok. Nisan ayındaki olayın sebebi ise Washington'ın, Amerikan Başkanlık seçimlerine müdahale, siber saldırılar ve Ukrayna ile yaşanan gerilimin bir sonucu olarak Rusya'ya yönelik yeni yaptırım kararı aldığını açıklamasıydı. Yaptırımlar hem Rus hükümetinin ABD bankalarıyla yaptığı işlemleri içeriyor hem de başkanlık seçimlerine müdahale ettikleri suçlamasıyla 32 kişiyi hedef alıyor. Bunun üzerine Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, bu yaptırımlara karşılık verme kararı aldıklarını açıklamıştı. Buna göre hem ABD'li 10 diplomat sınır dışı edildi hem de ülkedeki ABD'li diplomatların bildirim yaparak görev yerlerinden 16 kilometreden uzağa seyahat etmelerine izin veren anlaşma iptal edildi. Amerikan Büyükelçi de Moskova'dan Washington'a döndü. NATO zirvesinin ardından düzenlediği basın toplantısında "katil" ifadeleri hatırlatılan Biden, önce soruyu geçiştirmeye çalışsa da sonra Putin'i "Zeki, zor ve değerini hak eden bir hasım" olarak niteledi. "Katil" ifadesinin "Yapmak üzere olduğumuz toplantı açısından çok da önemli olduğunu düşünmüyorum" dedi. Uzun sürmesi beklenen görüşmede liderlerin birlikte yemek yemesi planlanmıyor. ABD'li yetkili, bu durumu "ekmeği bölüşmek yok" sözleriyle değerlendirdi. Görüşme sonrası iki lider ayrı ayrı basın toplantısı düzenleyecek. NİSAN AYINDA UKRAYNA SINIRINDA GERİLİM ARTMIŞTI Rusya, Mart ortasından başlayarak Kırım'a ve Ukrayna'nın doğusundaki Donbas bölgesine askeri sevkiyat yaptı. Ukrayna ve Batılı ülkeler, Rusya'nın sevkiyatına dair uyarılarda bulunmuş ve Amerikan askeri gemilerinin Karadeniz'e yöneldiği haberleri gelmişti. Gerilimin tırmandığı dönemde ABD Başkanı Biden, Rus mevkidaşı Putin'e telefon etti. Bu, Biden'ın göreve geldikten sonra Putin'le ikinci telefon konuşması oldu. Biden, gerilimi azaltmak üzere ikili zirve teklifinde bulunmuş ancak Rus tarafı, teklifi düşüneceklerini açıklamıştı. Nisan sonunda, iki lider için henüz bir ikili görüşme tarihi belirlenmemişken Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu, haftalardır bölgede gerilimin yükselmesine neden olan Ukrayna sınırına yapılan askeri yığınağın geri çekileceğini açıkladı. Hafta başında yapılan NATO zirvesinde ise Ukrayna'nın da ittifakın parçası olabileceğine dair açıklamalar geldi. Eski Sovyet ülkesi olan Ukrayna'nın NATO üyeliğinin gündeme gelmesi, Moskova'da tepkiyle karşılanıyor. Bu konunun da Biden-Putin görüşmesinde gündeme gelmesi bekleniyor.

2 yıl önce

MHP lideri Bahçeli’den İzmir’de HDP İl binasına gerçekleştirilen saldırıya tepki: "kanlı bir prova, toplumun sinir uçlarını test eden kalleş bir tertip"

Sosyal medyadan açıklama yapan Bahçeli paylaşımlarında şu ifadelere yer verdi: Toplumsal huzur ve iç barış ortamımızı sabote etmek isteyen karanlık emeller bu defa İzmir’de sahneye çıkmıştır. Türkiye’nin karışmasını; etnik, ideolojik ve siyasi fay hatlarının kırılarak fitne depremlerinin oluşmasını hedefleyen iç ve dış provokasyonlar devreye alınmıştır. Suçluların menfur eliyle, sokakların melun izbeliğinde hıyanet ve husumet arayışına çıkan mihraklar bugün İzmir’de ateşle oynamaya kalkışmışlardır. Bu haliyle HDP’nin İzmir il binasına yapılan saldırı kanlı bir prova, toplumun sinir uçlarını test eden kalleş bir tertiptir. Bu vahim olayın içyüzü mutlaka deşifre edilmeli, önü ve arkası aydınlatılmalıdır. HDP’li yöneticilerin, Halk Tv’nin program akışını planlayan ve tahrikleri canlı tutan kişilerin sahip oldukları bilgi, belge ve bulguları derhal adli ve emniyet birimlerine ulaştırmaları şarttır. Saldırı gerçekleştikten hemen sonra, elinde tuttuğu silahı ve bozkurt işaretiyle fotoğrafları servis edilen saldırganın kararlılıkla üstüne gidilmeli, bağ ve bağlantıları, irtibat ve ilişki ağları hiçbir tavsamaya meydan vermeden araştırılmalı ve açığa çıkarılmalıdır. “BIRAKMAYA KİMSENİN HADDİ YOKTUR” Bundan sonraki soruşturma ve kovuşturma safhalarının her aşamasına özel izin alarak katılmalarını beklediğimiz HDP’li ve CHP’li yöneticiler, konuyu istismar eden gazeteci ve televizyoncular ne biliyorlarsa anlatmalı ve gerçeğin ortaya çıkışına sonuna kadar hizmet etmelidir. Hasbelkader veya planlı bir senaryonun çerçevesinde bozkurt işareti yaparak sosyal medyadan yayımlayan bir cani üzerinden Milliyetçi Hareket Partisi’ni suçlamaya, töhmet altında bırakmaya, hatta yargısız infaz etmeye hiç kimsenin harcı olmadığı gibi hakkı da, haddi de yoktur. Katilin daha önceden çektirdiği fotoğraflarının birden bire nasıl tedavüle sokulduğu, buna kimlerin önayak olduğu, meselenin hangi odaklar vasıtasıyla Türk-Kürt ihtilafına taşınmak istendiği adaletin başlıca konusu olmalıdır. İnanıyorum ki, Kürt kökenli kardeşlerim oynanan oyuna ve kurulan tuzağa düşmeyeceklerdir. MHP’yi sokağa çekmeye çalışanlar, kavgayla ve kaotik hadiselerle muhataplık kurmasına çabalayanlar asla başarılı olamayacak Türkiye düşmanlarıdır. Bozkurt yapan ellerin temiz, kalplerin de vatan ve millet aşkıyla çarpması fikri ve siyasi namusumuzun gereğidir. Bugünkü hassas ortamda herkesin duyarlı ve düşünceli hareket etmesi özellikle temennimdir. Sağlık çalışanıyken istifaen ayrılmış kirli şahsı gerekçe gösterip Milliyetçi-Ülkücü Hareket’i ithama tevessül etmek milli birlik ve kardeşliğe tehlikeli şekilde tahammülsüzlüktür. "SALDIRI EMRİNİ VERENLER TESPİT, TEŞHİR VE TECZİYE EDİLMELİDİR" Milliyetçi Hareket Partisi’nin şerefli mücadelesi; hukuk, demokrasi ve siyasi ilkeleriyle sınırlıdır. Bunun dışında hiçbir alan, saha ve zeminde davamızın ve dava arkadaşlarımızın anılması, bulunması, herhangi bir çatışmanın faili olması ihtimalen bile olsa söz konusu değildir. HDP binasına saldırı emri verenler, kapalı devre faaliyet içinde olanlar, alacakaranlık ortamdan nemalananlar, el ovuşturanlar, eylemin rotasını çizenler, kamçılanan toplumsal gerginliği kırılma noktasına kadar bükmeyi amaçlayanlar tespit, teşhir ve tecziye edilmelidir. Türkiye sokakta bulunmamıştır, sokak aralarında cirit atan casus ve hainlere teslim edilmeyecektir. Milliyetçi Hareket Partisi buna yeminlidir.

2 yıl önce

Türkiye, jeotermalde Avrupa'da lider oldu: 16 yılda çağ atlandı

Türkiye, jeotermal enerji alanında geride kalan 20 yıllık süreçte yatırımlara hız verirken, kurulu güç bakımından 2020 yılı sonu verilerine göre Avrupa'da 1. sırada, dünyada ise 4. sırada yer aldı. Nisan ayı itibariyle Türkiye genelinde 62 adet jeotermal santrali bulunuyor. Sektör bünyesinde yaklaşık 6 bin kişiye istihdam sağlanıyor. Yeni Şafak'ta yer alan habere göre son yıllarda yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik izlenen sıkı politika ile bu alandaki kurulu güç önemli oranda arttı. Jeotermal enerji kaynakları da en yoğun yatırımın yapıldığı alanların başında geliyor. Ülkemizde ilk jeotermal enerji santrali 1975 yılında MTA Genel Müdürlüğü tarafından kurulan, 0,5 MW güce sahip Kızıldere Santrali oldu. Bu alandaki kurulu güç 2005 yılından itibaren ise yüksek ivmeli artış gösterdi. Ülkemiz jeotermal enerjisi kurulu gücü bakımından 2020 yılı sonu verilerine göre Avrupa'da 1. sırada, Dünya'da ise 4. sırada yer aldı. Dünya sıralamasında ABD, Endonezya ve Filipinler'den sonra 2020 yılı sonu itibarıyla dünya jeotermal kurulu gücünün %11,5'i Türkiye'de bulunuyor. Ayrıca Türkiye 2002 yılından itibaren dünyada jeotermal kurulu gücünü en çok artıran ülke konumunda yer alıyor. 16 YILDA ÇAĞ ATLANDI Jeotermal enerji alanındaki kurulu güç 2005 yılında 15 megavat civarındayken, 2015 yılında 624 megavata kadar çıktı. Geçtiğimiz nisan ayı itibariyle ise bu alandaki kurulu güç bin 647 megavata yükseldi. Yenilenebilir enerji kaynakları içerisinde jeotermal kaynakların payı 2005 yılında sadece yüzde 0,01 olurken, bu oran nisan ayı itibariyle ise yüzde 3,2 olarak gerçekleşti. Yine jeotermal kaynaklı elektrik üretiminde de son 20 yıl içerisinde önemli aşama kaydedildi. 2005 yılında elektrik üretimi 94 gigawatt saat seviyesinde bulunurken, bu rakam 2015 yılında 3 bin 424 gigawatt saat, 2020 yılında ise 9 bin 929 gigawatt saate yükseldi. 2020 yılı itibariyle jeotermal kaynaklı elektrik üretiminin toplam üretim içerisindeki payı yüzde 3,3 olurken, yenilenebilir üretim içerisindeki payı ise yüzde 7,7 olarak gerçekleşti. 6 BİN KİŞİYE İSTİHDAM SAĞLIYOR Geride kalan nisan ayı itibariyle Türkiye genelinde 62 adet jeotermal santrali bulunuyor. Bunun yanında Türkiye'nin toplam jeotermal teorik elektrik potansiyelinin ise 4.500 MWe olduğu öngörülüyor. Toplam teorik jeotermal görünür ısı potansiyeli de 35 bin 500 MWt olarak tahmin ediliyor. Mevcut durumda değerlendirilen ısı potansiyelinin, yaklaşık 3.495 MWt seviyelerinde olup 340 bin konut ısıtmasına eşdeğer olduğu değerlendiriliyor. Bu açıdan teorik jeotermal ısı potansiyelinin yaklaşık yüzde 10'luk bir bölümünün kullanıldığı görülüyor. Jeotermal kaynaklı elektrik üretim sektörü yaklaşık 6 bin kişiye iş kapısı oldu. YEKDEM 2010'DA DEVREYE ALINDI 2005'te çıkarılan 5346 sayılı "Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının (YEK) Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanun" ile yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı elektrik üretim tesisleri için teşvik mekanizması (YEKDEM) 2010 yılında oluşturuldu. Bu adımla birlikte yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı elektrik enerjisi üreten tesislerde yurt içinde imal edilen ekipmanların kullanılması durumunda da yerli ürün kullanım desteği devreye alındı. YERLİ ÜRETİM ÖN PLANA ÇIKTI Jeotermal alanındaki pek çok aksam Türkiye'de üretiliyor. Gaz türbinini oluşturan egzoz sistemi, yağlama sistemi ve hız kontrol sistemi isimli bütünleştirici parçalar ile buhar enjektörü, jeneratör ve güç elektroniği yerli üretimden karşılanıyor. Yerli aksam destekleri ile ulaşılan noktada jeotermal gaz türbinlerinin üretimi için 4, jeneratör için 3 ve ejektör için 1 fabrikada yerli üretim imkanı sağlandı. Yerli katkı ilavesi fiyatı uygulamasından ilk olarak 2014 yılında yararlanılmaya başlandı. 2014 yılında yerli katkı ilave fiyatından yalnızca 1 adet JES tesisi faydalanırken, 2021 yılı itibariyle toplam 33 adet JES'e yerli yerli katkı ilave fiyatı veriliyor. KAMUOYU YANLIŞ BİLGİLENDİRİLİYOR Jeotermal alanındaki çalışmaları değerlendiren Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Türkiye'de jeotermal kaynaklarla ısınan yaklaşık 140 bin konutun bulunduğu belirtti. Bakan Dönmez, jeotermal tesislerinde çıkan suların yer altına yeniden verildiğini söyledi. Zaman zaman kamuoyunda bu konuda yanlış bilgilendirme yapıldığına dikkati çeken Dönmez, "Bu tesislerin sürekli düzenli üretim yapabilmesi için ısı enerjisini aldıktan sonra soğuyan suyu tekrar yerin altına, aynı seviyelere deşarj etmesi lazım. Hem bizim bakanlığımız hem de Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızın yetkilileri bu denetimleri sık sık yapıyor" dedi. Jeotermalin diğer ısı kaynaklarına göre daha temiz ve ekonomik olduğunu vurgulayan Dönmez, sadece elektrik üretiminde değil, sağlık turizmi, tarım alanları ve konut ısıtmada da kullanıldığını ifade etti.

1 2 3 4 5 6 7 8 ... 29 30