05 Mayıs Pazar 2024
2 yıl önce

Rusya'ya açık mesaj veren ABD lideri Biden dünyaya ilan etti: Kırmızı çizgileri tanımıyorum!

Rusya lideri Vladimir Putin'le görüşmeye hazırlanan ABD Başkanı Joe Biden, Moskova'nın Ukrayna konusunda çizdiği kırmızı çizgileri tanımayacağını söyledi. Süper güçlerin liderleri arasında geçerleşecek video konferans buluşmasının öncesinde konuşan Biden, Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etmesini zorlaştırmak için adımlar attıklarını söyledi. Biden, "Putin'in daha ileri gitmesini ve insanların yapacağından endişe duyduğu şeyi yapmasını zorlaştırmak için en kapsamlı ve anlamlı olduğuna inandığım adımları bir araya getiriyorum. Rusya'nın eylemlerinin uzun süredir farkındayız ve beklentim Putin ile uzun bir görüşmemiz olacağı yönünde" ifadelerini kullandı. Reklam İki lider arasında birkaç gün içinde bir video konferans yöntemiyle görüşme gerçekleştirilmesi bekleniyor. OCAK AYI SONUNDA SALDIRI BEKLENİYOR Ukrayna Savunma Bakanı Oleksiy Reznikov, dün istihbarat raporlarına dayanarak Rusya'nın Ocak ayı sonuna kadar geniş çaplı bir askeri harekat planladığını, 94 binden fazla Rus askerinin sınır yakınında konuşlandığını söylemişti.

2 yıl önce

MHP lideri Bahçeli: Türkiye Alparslan Türkeş Siyaset Akademisi Vakfı Başkanı ben olacağım

MHP lideri Devlet Bahçeli, Türkiye Alparslan Türkeş Siyaset Akademisi Vakfı'nın kurulacağını, vakfın başkanının kendisi olacağını açıkladı. Bahçeli, "Türkiye Alparslan Türkeş Siyaset Akademisi Vakfı kurulacak. Türkiye Alparslan Türkeş Siyaset Akademisi Vakfı Başkanı ben olacağım" dedi.

2 yıl önce

MHP lideri Bahçeli'den 'ekonomik OHAL' tepkisi: Gafilliktir, şuursuzluktur

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi’nin TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmesi esnasında özellikle zillet ittifakı partileri vasıtasıyla sahnelenen ilkesiz, iradesiz ve itibarsız görüntüler milletimizi derinden yaralamıştır. Bu süreçte CHP, HDP, İP ve diğer marjinal partiler arasındaki ilişki, irtibat ve ittifak ziyadesiyle billurlaşmış ve bilenmiştir. TBMM’ni terörize etmek, olay çıkarmak, kavga ve dövüş ringi haline getirmek maksadıyla arkası önü hesaplanmış planlı bir tahrik kampanyası devamlı surette tırmandırılmıştır. Bilhassa CHP ile HDP sözde Kürdistan ortak paydasında buluşmuşlar, Türkiye karşıtlığında birleşmişler, milli irade karşısında tecessüm eden husumet cephesine girmişlerdir. Nitekim TBMM Genel Kurulu’nda demokrasi ayıpları, ahlak kayıpları, akıl tutulmaları, devlete ve millete meydan okuyan küstahlıklar zincirleme şekilde cereyan etmiştir. Birbiri ardına tetikledikleri skandallarla Gazi Meclisi’mizi sabote eden muhalefet partileri ülkemizin demokratik imajına ve hukuk prestijine zarar vermekle kalmamışlar, bütçe müzakerelerinin saygınlığına da gölge düşürmüşlerdir. TBMM’nin bir asrı aşan şerefli mazisinde böylesi bir karanlık tablo hiç görülmemiş, hiç yaşanmamış, hiç var olmamıştır. Türkiye sahip olduğu beşeri cevher, ekonomik kapasite, diplomatik kabiliyet, tarih ve kültür hazinesi, potansiyel güç ve jeopolitik müktesebatla büyüklüğünü her saha ve zeminde göstermiş bir ülkedir. Hiçbir sorunumuz çaresiz ve çözümsüz değildir. Ancak zillet ittifakının yegane propaganda retoriği yıkım edebiyatıdır. Hayatın olağan akışına, hadiselerin Film şeridi gibi geçişine ne bir yorum, ne bir teklif, ne de sağduyulu ve sorumlu bir fikir getiremeyen bu çürümüş siyaset ittifakı Türkiye’nin en ciddi talihsizliği ve rahatsızlığıdır. KILIÇDAROĞLU'NUN ADAYLIK AÇIKLAMASI Maalesef Türkiye aylardır, zillet ittifakının meçhul ve müphem “Cumhurbaşkanı adayı” üzerinde devam edegelen fuzuli tartışmalarla meşgul edilmektedir. Sivriltilmeye çalışılan sipariş isimler etrafında yoğunlaşan adaylık karmaşasının esasen taktik bir siyaset kurnazlığı olduğu da gözümüzden kaçmamaktır. Buna rağmen zillet ittifakının cumhurbaşkanı adayını belirlemeye, CHP Genel Başkanı’nın iddia ve ifade ettiğinin aksine, ittifakı oluşturan partilerin genel başkanlarının mezun olmadığı açıktır. Hala ve henüz zillet partilerinin sırtını yasladıkları efendilerinden bir aday işareti alamadıkları ortadadır. CHP Genel Başkanı ne kadar heveslense de, ne ölçüde heyecanlanıp iki de bir “İttifak kabul ederse cumhurbaşkanı adayı olmaktan gurur duyarım” dese de çabaları beyhudedir; çünkü bu sakil zihniyet karar ve irade haysiyetini çoktan yabancı güçlere devretmiştir. Zillet ittifakının ruhu ve ruhsatı Türkiye düşmanlarının eline geçmiştir. Anlaşılan odur ki, cumhurbaşkanı adayının hüviyeti çerçevesinde bilinçli ve sistematik bir arayış canlı tutulmaktadır. İsimleri kamuoyunda parlatılan genel başkanlar ve belediye başkanları ise alttan alta polemikleri kaşıyıp kamçılamaktadır. Türk milleti böyle bir gergin atmosfere mahkum ve müstahak görülemeyecektir. Türkiye’nin geleceğine dair en küçük hazırlıkları, dişe dokunur bir tane projeleri bulunmayanların cumhurbaşkanı adayının kimliği ve kişiliğiyle ilgili gündem oluşturma, bunu da sürekli sıcak tutma gayeleri milletimize karşı saygısızlık, aynı zamanda ağır bir kusurdur. CHP Genel Başkanı’nın İP Başkanı’na Başbakanlığı layık görmesi, İP Başkanı’nın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nı ikinci Fatih’e benzetip yüzünde Rabbi Yesir gördüğünü ileri sürmesi birbirine kumpas hazırlayan, birbirinin kuyusunu kazan zillet partilerinin traji komik hallerine ve hezeyana batmış siyasi tükenişlerine bariz delildir. "CHP VE YEDEKLERİ KRİZ İÇİNDEDİR" Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde fiilen ve hukuken bulunmayan Başbakanlık makamına ittifak ortağını yakıştıran ve uygun bulan Kılıçdaroğlu hem muhatabıyla alay etmekte, hem de dipsiz bir uçuruma itmektedir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde işe alınan terör örgütleriyle irtibat ve iltisakı olan militanlar hakkında İP Başkanı’nın sessiz kalması ise bir başka rezalet, işlenen suça bir diğer ortaklıktır. CHP ile İP’in yabancı büyükelçilerle veda ziyareti bahanesiyle seriye bağlanan kuşkulu görüşme trafiği Türkiye’nin aleyhine tezahür eden dış tahkim ve desteğin bir bakıma tescili şeklinde ele alınmalıdır. Milli iradeden umudunu kesen bu partilerin yabancı ülkelerin himayesine özlem duymaları gayri milliliğin ulaştığı hazin boyutları göstermesi bakımından ibretliktir. İP’in yöneticileri tarafından Kılıçdaroğlu’na yönelik “kazanamaz, o halde aday olmamalı” mesajları da misilleme siyaset hamleleri şeklinde okunmalıdır. CHP ve yedekleri kriz içindedir. Türkiye’ye verecekleri hiçbir şey de yoktur. Aklıselim iflası yaşayan zillet ittifakının dağınıklığı ve terör örgütleriyle yakınlığı kabul edilemeyecek bir güvenlik sorunu olarak karşımızdadır. Terörist Demirtaş’ın kardeşi tarafından tezkere kararı nedeniyle övülen, PKK’nın takdirini kazandığı itiraf edilen CHP’nin siyasi rant uğruna her değeri ayaklar altına alması, bu çerçevede şeytanla bile görüşmeye ve uzlaşmaya hazır olması tek kelimeyle utanç vesikasıdır. Diğer yandan Türkiye ekonomisiyle ilgili asılsız ve mesnetsiz açıklamaların, muhalefet saflarına döviz fiyatlarını dahil etme izansızlıklarının tarihi bir hata olduğunu yakında herkes görecektir. İşgal girişimiyle yapılamayan, darbe teşebbüsüyle başarılamayan, terör saldırılarıyla ulaşılamayan hain süreç ekonomik saldırılarla, toplumsal hareketlenmelerle tamamlanmak istenmektedir. Türkiye’nin ekonomik ve siyasi çöküş senaryosunu kaleme alanların, erken seçim dayatmasının gerekçelerini imal ve ikmal etmeyi amaçlayan iç ve dış çıkar gruplarının milli hassasiyetlerimize ve milletimizin hürriyet haklarına vahim bir cephe açtıkları vicdanı olan her insanımızın malumudur. Bu cephe fitneyle bezenmiş, anti demokratik ve faşizan eğilimlerle temellendirilmiştir. Türk milletinin bu oyuna düşmesi, dış bağlantılı bu anafora batması hayal mahsulü bir beklentidir. Yönetilemeyen bir Türkiye algısının yerleştirilmesinin köşe taşlarını döşemek için geceli gündüzlü nifak nöbetine girenler, Biden lobisinin ivmesiyle hedeflenen iktidar değişiminin bir an evvel sağlanacağına sabitlenmişlerdir. Bu vahim bir kumardır, bedeli de çok ağırdır. Joe Biden’in seçilmeden önce demokratik kanallardan Türkiye’de yönetimin el değiştirilmesi gerektiğini ifşa etmesi nihayetinde alçak bir siyasi ihale olarak zillet partileri tarafından benimsenmiştir. Ne var ki, son günlerde ABD’de silahlı isyan çıkacağına dair uyarılar, bu ülkede demokrasinin 2024 yılında rafa kalkacağı yönündeki değerlendirmeler, yanlış hesap içine girenlerin başına nelerin gelme ihtimalini de gözler önüne sermiştir. ABD yönetimi, Türkiye’den önce kendi siyasi birliğine kafa yormalı, zayıflayan toplumsal huzur ve barış iklimini muhafaza etmek için emek ve mesai harcamalıdır. Türkiye’de iktidarı belirleme hak ve yetkisi sadece ve sadece büyük Türk milletidir. Bunun dışında her yol gayri meşrudur, darbeciliktir, kanunsuzluktur, sonuna kadar mücadele edeceğimiz şerefsiz bir kalkışma sayılacaktır. Mutlaka da başı ezilecektir. Hiçbir ahlaki ve ekonomik temeli olmayan fiyat ve döviz kuru artışlarıyla ülkemizi teslim almaya, siyasi ve sosyal çalkantıların fitilini tutuşturmaya çalışan mihraklara bedeli ne kadar ağır olsa da taviz vermek tarihi haklarımızdan vazgeçmek manasına gelecektir. FETÖ, PKK, DEAŞ’la mücadele kararlılıkla ve kesintisiz devam ettirilmeli, bunların ve destekçilerinin ekonomimize karşı menfur komplolarına elbirliğiyle, aynı şekilde milli seferberlik anlayışıyla karşı koyulmalıdır. İsveç hükümetinin YPG’ye 376 milyon dolar para yardımı sözü vermesi da uluslararası hukukun ihlali, iki ülke arasındaki diyalogların inkarı, insan haklarının imhası, terörizmin kanlı emellerine iğrenç bir ikramdır. 'EKONOMİK OHAL' TEPKİSİ Ayrıca ekonomideki konjoktürel gelişmeleri ve isabetli politika tercihlerini çarpıtıp OHAL’den bahsetmek gafilliktir, şuursuzluktur. Yükselen, toparlanan ve dengeye gelen Türkiye ekonomisinde olağanüstü hiçbir şey yoktur. Geleceğe güvenle bakmak varken, makroekonomik parametrelerle ilgili cahilce polemikler yapmak yalnızca krizseverlere hizmet, yalnızca Türkiye’nin düşmesini gözleyenlere himmettir. Türkiye büyüyen, güçlenen ve zenginleşen bir ülkedir. Dönemsel sorunlar geçicidir, kısa süre sonra her şey eskisinden daha iyi olacaktır. Dünyanın dört bir tarafı kaynarken, çevremiz kuşatma altındayken, Türkiye’nin iç cephesini düşürmeye, kaleyi yıkmaya azmetmek vatana ve millete ihanetle eşdeğer bir aymazlıktır. Rusya-Ukrayna arasındaki gerilimler, Kıbrıs sorunu, Balkanlar’daki anlaşmazlıklar, güney sınırlarımıza mücavir alanlardaki stratejik hesaplar ve düşmanca hedefler devamlı tetikte ve teyakkuzda olmamızı gerektirmektedir. Bu kapsamda istiklal onurumuza, istikbal haklarımıza adam gibi destek veremeyenlerin cumhurbaşkanı adayı falı açmaları, yeniden parlamenter sistem istekleri ve üstelik ekonomik meseleleri provoke etme sinsilikleri ters tepecek, aziz Türk milleti bu hesabı zillet faillerinden tek tek soracaktır. Seçimlerin yapılacağı 2023 yılı Haziran ayı milli diriliş ve milli birliğin zaferini müjdelemektedir. Türkiye’nin geleceğini dış güçler, zillete düşmüş siyasi zihniyetler değil, Türk milleti tayin ve temin edecektir. Bunun dışında her şey felakettir ki, buna seyirci kalmamız, vahim gelişmeleri ağırdan almamız mümkün olmayacaktır.

2 yıl önce

Türkiye; Fransa, İspanya ve İtalya'yı geçerek bölgede lider oldu

Dünya turizminin merkezi ve en hareketli bölgesi Akdeniz'de rekabet pandemi ortamında da sürüyor. Yılın 10 aylık döneminde Türkiye ziyaretçi sayısında en büyük rakipleri Fransa, İspanya ve İtalya'yı geçerek bölgede lider oldu. Ancak kişi başına turizm gelirinde durum farklı. Dünya Gazetesi'nin haberine göre, Türkiye 10 ayda yalnız yabancılarla 21 milyon, buna yurtdışında ikamet eden yurttaşların da eklenmesiyle ziyaretçi sayısında 25,3 milyonu aşarken İspanya ve Fransa 24 milyon, İtalya da 21 milyonda kaldı. Bu dönemde Yunanistan 15 ve Hırvatistan 10 milyon, Mısır da 5 milyon ziyaretçi aldı. TÜRKİYE YURTDIŞI İKAMETLİLERLE ÖNDE Pandemi döneminde İspanya'dan daha büyük bir performans gösteren Türkiye, ziyaretçi sayısında yurtdışında ikamet eden yurttaşlar sayesinde kıl payı İspanya'nın önünde. 10 ayda İspanya 24 milyon 827 bin turist alırken, Türkiye'nin 3 milyon 923 bini yurtdışında ikametli yurttaşlardan olmak üzere toplam 24 milyon 979 bin ziyaretçi aldı. Bu durumda 10 aylık verilere göre Türkiye 152 bin kişi ile İspanya'nın önüne geçti. TÜRKİYE ZİYARETÇİ, İSPANYA GELİRİ ARTIRDI Toplam ve kişi başına turizm gelirinde ise durum farklı. Ziyaretçi sayısında Türkiye yurtdışındaki yurttaşlarla İspanya'nın önüne geçerken, gelirde İspanya Türkiye'nin çok önünde. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Ödemeler Dengesi Raporu'na göre Türkiye 2021 yılının 3. Çeyreğinde 3.1milyar doları yurtdışında ikametli yurttaşlardan, 16.4 milyar doları da yabancı ziyaretçilerden olmak üzere toplam 20.3 milyar dolar turizm geliri elde etti. GELİR, ZİYARETÇİ VE KİŞİ BAŞINA GELİR 10 aylık ziyaretçi sayısı Türkiye'den az olan İspanya'nın turizm geliri ise 27.5 milyar Euro (31 milyar dolar) olarak gerçekleşti. Yılın 10 aylık döneminde Türkiye'nin yabancı ziyaretçi sayısı yüzde 88 artarken İspanya'nın turizm geliri yüzde 47 arttı. Öte yandan Türkiye'nin turizm geliri yüzde 29.19 oranında artarken ziyaretçi sayısındaki artış ise yüzde 28.4 oldu. Kişi başına turizm geliri de yabancı ziyaretçide 621 dolardan 679 dolara, yurtdışında ikametli yurttaşların da eklenmesiyle 646 dolardan 704 dolara yükseldi.

2 yıl önce

MHP lideri Bahçeli'den Kılıçdaroğlu'na tepki: Yalan siyasetinin orkestra şefi

Bahçeli'nin açıklaması şöyle: "2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifiyle 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanun Teklifinin Meclis Genel Kurul görüşmelerine 6 Aralık 2021 Pazartesi günü başlanmıştır. Bu kapsamdaki yasama çalışmaları nice engellemelere rağmen 12 günde tamamlanmıştır. Böylelikle mezkûr kanun teklifleri Cumhur İttifakı’nın iradesiyle kabul edilerek kanunlaşmıştır. Plan ve Bütçe Komisyon aşaması da dahil olmak üzere bütçe müzakerelerinin tüm etaplarında bozuk zihniyet siyasetinin, bozguncu zillet siyasetçilerin ortalığı karıştırmak için nasıl çırpındıkları ayan beyan ortaya çıkmıştır. Herkes mayasına ve meşrebine uygun davranmıştır. Maalesef TBMM’nde demokrasi ihlalleri, hukuk inkarları, özgürlük istismarları, akıl ikilemleri, ahlak ilkesizlikleri kahredici seviyelerde yaşanmış, zillet ittifakı tarafından yaşatılmıştır. Ölçü ve ayarlar iyice kaçarak milli iradeye gölge düşürülmüştür. Bu kapsamda olmak üzere vuslatının 748’inci yıl dönümünde rahmetle andığımız Hz.Mevlana’nın dediği aynen şudur: “Gönül gözün dehlizidir. Gönüle ne gelirse oradan göze gelir ve şekillenir.” Baktığını görmeyen, gördüğünü itiraf edemeyen, çarpıtmayı meslek edinen siyaset kofluğunun gönlü kara, gözü karanlıktır. Özellikle dün akşam üç beş Komünist-Marksist kalıntının, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Fuat Oktay konuşurken sergiledikleri nezaketsiz, edepsiz ve terbiyesiz muamele ve müdahaleler hakikaten sabır taşını çatlatacak boyutlara ulaşmıştır. Gazi Meclis’te böylelerinin olması hazin bir ayıptır. Ancak demokrasi adabını taşımaktan bihaber olan ilkel siyaset anlayışlarının yıkıcı ve tahrip edici tenkitleri millet nezdinde yok hükmündedir. Haklı ve meşru eleştiri başka, sancılı ve erdemsiz tavır başkadır. TBMM’nin mehabetine yapılan kesif saldırı aslında aziz milletimize yapılmıştır. Ve kabulü imkansızdır. Bütçe müzakereleri devlete hakaretin, millete hıyanetin fırsat kapısı görülemeyecek, buna da hiç kimsenin hakkı olamayacaktır. Kalbi pırıl pırıl, tıpkı dalgasız deniz gibi olan milletimin güzel insanlarına samimiyetle ve inançla hizmet etmek varken; kaba, haşin ve yaralayıcı siyaset üslubunu benimsemek yanlıştır, yozlaşma alametidir. Bugün CHP Genel Başkanı Kayseri’de yine su kaynatmış, yine kayış koparmış, 2022 yılı bütçesinin yoksuldan alıp zengine kaynak aktaran bir bütçe olduğunu utanmadan zırvalamıştır. İzan, irade, itibar ve insaftan mahrum bir siyasetçinin düşebileceği en kötü durumlara bu şahıs düşmüştür. Türkiye ekonomisi şu anda sert bir kuşatma altındadır. Karşımızdaki tablonun hiçbir ekonomik temeli yoktur. Rasyonel mülahazalarla cari gelişmelerin izahı yapılamayacaktır. Ama yalan ve riya siyasetinin orkestra şefi Kılıçdaroğlu’na göre sandık gelirse döviz de inecektir. Kaldı ki fiyatların tırmanışı ekonominin teorik kalıplarına aykırıdır. Döviz yükselirken borsanın düşmesi, üstelik piyasalarda anormal oynaklıkların kısır döngü içinde artış sergilemesi Türk milletinin ve Türkiye’nin düşmanca bir senaryoya maruz kaldığına bariz işarettir. Anlık fiyat değişimleri, gün içinde defalarca fiyat etiketlerinde yapılan tadilatlar en ince detayına kadar ele alınmalı ve bu vahim sorunun üzerine gidilmelidir. Fiyatların yükselmesi, faiz-döviz kuru arasındaki ilişkiyle değil, vatana ve millete yönelik ekonomik suikastla bağlantılıdır. Türkiye’nin döviz piyasasıyla oynayan kimlerdir? Vurguncular kimlerdir? Yağmacıların merkezi ve milliyeti neresidir? Bunların FETÖ’yle ve emperyalist komployla bağı araştırılmakla birlikte fiyat ve stok bylokçuları da acilen deşifre edilmelidir. Çünkü mesele milli güvenlik meselesi haline dönüşmüştür. Ederi bir dolar olan alçakların dolar üzerindeki oyunlarına teslim olacak bir Türkiye asla yoktur. Dik duruşumuzu bozmaya hiç kimsenin gücü yetmeyecektir. TÜSİAD ve işbirlikçi siyasetçiler karşı çıksa da yeni ekonomi programı başarılı olacaktır. TÜSİAD’ın sorunlu açıklaması, Kılıçdaroğlu’nun TÜSİAD’la paslaşması, erken seçim dayatması, fiyat ve döviz kuru artışının siyasileştirilip istismar hattının kurulması kararlılıkla mücadele edilmesi gereken ve sessiz kalınmasının fahiş sonuçlara neden olacağı menfur bir durumdur. Ayrıca hayatları boyunca hep eleştiren, kara çalmaktan başka bir şey bilmeyen, ama var olan sorunlara karşı da sadra şifa tek bir çözüm getiremeyen müflis sol ve Marxsist iktisatçılar ahlaksızca felaket tamtamları çalmaktadır. Eşzamanlı olarak CHP Genel Başkanı ellerini ovuşturmaktadır, dili zehirli, siyaseti de zillettir. “Bir taraftan kendilerine, ‘biz milliyetçiyiz' diyorlar, bir taraftan da Türk Lirası'nın değerini pula döndürdüler.” diyen Kılıçdaroğlu özellikle bilmelidir ki, zihniyetinin bizim nezdimizde gavur puluyla beş kuruş değeri yoktur. Türk lirası milli itibarımız, ekonomik istiklalimizin ana direğidir. Kayseri’de milliyetçilik nutukları atan Kılıçdaroğlu’nun tek umudu ekonomik tetikçiler, terör örgütleri, zalimlerin kumpası, hainlerin eylemleri, Türkiye düşmanlarının projeleridir. Ondan milliyetçi olamaz, olsa olsa emperyalizmin muhbiri, zulmün muhibbi olacaktır. Türk milleti bu badireyi atlatacaktır. Devletimize, hükümetimize güvenimiz tamdır. Ekonomide uygulanan model ve programın her türlü iç ve dış provokasyonu etkisiz hale getirerek Türkiye’yi daha güçlenmiş, daha kalkınmış bir refah seviyesine denge ve disiplinle ulaştıracağına sonuna kadar inandığımızı bilhassa paylaşıyorum. Gerek 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununun gerekse de 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunun devletimize, milletimize, hükümetimize hayırlı olması niyazım ve temennimdir. 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunun hazırlanmasında emeği geçen herkese yürekten teşekkür ediyor, ahlaki ve demokratik ilkelerden kopmayan, taşıdıkları vekalet görevlerini bihakkın temsil eden değerli milletvekili arkadaşlarıma şükranlarımı sunuyorum. Hayra karşı gelelim, ahirimiz ve akıbetimiz de hayır olsun inşallah."

2 yıl önce

MHP Lideri Bahçeli'den teşkilatlara, ''temel ihtiyaç ürünlerinde indirim'' kampanyasına destek talimatı

MHP liderinin, halkın tükettiği temel ihtiyaç ürünlerinin fiyatlarında indirime gidilmesi için yurt çapında başlattığı teşvik ve katılım kampanyası çerçevesinde verdiği talimat, Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın'ın imzasıyla teşkilatlara gönderildi. Vatandaşa hizmet noktasında katkı sunmayı hedefleyen MHP, çalışmaya hız vermek için milletvekilleri, Merkez Disiplin Kurulu ve Merkez Yönetim Kurulu üyelerini de görevlendirdi. "Her kesimin elini taşın altına koymasının zamanı gelmiştir" Teşkilatlara gönderilen talimatta, döviz kurundaki suni artış bahane edilerek uzun zamandır ekonomide olumsuz ve karamsar bir hava estirilmek istendiği vurgulandı. Birtakım fırsatçıların spekülatif ortamdan yararlanıp temel ihtiyaç maddelerinin fiyatlarında aşırı artışlar yaptıklarına dikkat çekilen talimatta, piyasa spekülatörleri ve kara doymayan bazı simsarların, mal stoklamak ve dövizdeki artışa paralel zamlar yapmak suretiyle fahiş kazançlar elde ettiklerinin altı çizildi. Ölçüsüz fiyat artışı furyası ve gerçek üstü piyasa şartları sebebiyle vatandaşların alım gücünün düşmekle kalmadığı, ekonomik sıkıntılara duçar olan halkın önemli bir kesiminin temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanmaya başladığına işaret edilen talimatta, şunlar kaydedildi: "Ancak kur korumalı TL vadeli mevduat sisteminin hayata geçirilmesi üzerine, döviz kurunda uzun süredir biriken spekülatif köpük temizlenmeye başlamış, dolara koşma yarışı da sonlandırılmıştır. Birkaç gün öncesine kadar hızına yetişilemeyen kur artışları, yeni mevduat sistemiyle dizginlenmiş, piyasalar hızla sakin bir havaya bürünmüştür. Hem kurdaki yükselişi bahane ederek fahiş artışlarla vatandaşı soyma yarışına giren bazı firma ve kuruluşların, hem de siyasi spekülatörlerin kar oyunu bozulmuştur. Piyasalarda beklenen güven, yine hükümetten beklenen adımlarla sağlanmıştır. Ancak kurdaki düşüş hızı, kur bahane edilerek her alanda, her kalemde artırılan fiyatların gerçek ve makul rakamlara indirilmesinde görülmemektedir. Kur reel değerlerine çekilirken, fiyatlardaki abartılı artışların sonlandırılması ve özellikle temel ihtiyaç maddeleriyle ilgili piyasa rakamlarının da gerçek değerlerine indirilmesi gerekmektedir. Artık herkesin, her kesimin elini taşın altına koymasının zamanı gelmiştir." "Bire bir temasa geçeceklerdir" Talimatta, MHP'nin bu kapsamda yurt çapında teşvik ve katılım kampanyası başlattığı vurgulanarak, "Bu bağlamda MHP teşkilatları bulundukları il ve ilçelerde esnafla, üretici ve tüccar kesimiyle, süpermarketlerin yöneticileriyle, sanayicilerle bire bir temasa geçeceklerdir. Teşkilat mensuplarımız, milletimiz adına ilgili herkesten indirim kampanyasına katkıda bulunmalarını talep edeceklerdir." ifadesi kullanıldı. "Kampanyaya katılımın yaygınlaştırılması için çabalarımız sürecek" MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin, 30 Kasım tarihli TBMM Grup Toplantısında dile getirdiği, "Mal ve hizmet üreten, satan, pazarlayan firmalarımızın, şirketlerimizin, kurumlarımızın toplumsal rahatlama adına, temel ihtiyaçların fiyatlarında yüzde 2 ile 5 arasında indirime gitmeleri milli birlik ve dayanışmamızın manevi harcıdır." ifadelerine de yer verilen talimatta, "Bu ifadeler, partimizce başlatılan kampanyanın ilk işaret fişeği olmuştur. Nitekim Sayın Genel Başkanımızın bu çağrısına bazı firma ve kuruluşların olumlu karşılık verdiği, ardından da bir kısım tüketim mallarının fiyatlarında indirime gidildiği memnuniyetle görülmüştür. Söz konusu kampanyaya katılımın yaygınlaştırılması için çabalarımız sürecektir." denildi.

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan, Türk devletleri liderleriyle yoğun Kazakistan diplomasisi!

Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev, başta olmak üzere, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sadır Caparov ve Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev ile gerçekleştirdiği telefon görüşmelerinde Kazakistan’daki son gelişmeler üzerine fikir teatisinde bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kazakistan Cumhurbaşkanı Tokayev ile yaptığı görüşmede, dost ve kardeş Kazakistan’da yaşanan gelişmeleri yakından takip ettiğini belirterek, olaylarda hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralananlara şifa temennisinde bulundu. Türkiye’nin Kazakistan’la dayanışma içinde olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk Devletleri Teşkilatı’nın da yaptığı açıklamada Kazakistan’a desteğin altını çizdiğini belirtti. Kazakistan’da yeni hükümetin bir an önce kurulmasını ve gerginliğin kısa sürede sona ermesini temenni ettiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kazakistan halkının karşılıklı güven ve diyalog çerçevesinde sorunları aşacağına inandığını söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerek duyulması halinde Türkiye’nin her türlü teknik bilgi ve tecrübe paylaşımını gerçekleştirmeye hazır olduğunu kaydetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev, Kırgızistan Cumhurbaşkanı Caparov ve Özbekistan Cumhurbaşkanı Mirziyoyev ile görüşmelerinde de Kazakistan’ın istikrarı ve güvenliğinin komşuları başta olmak üzere tüm bölge için mühim olduğunu vurgulayarak, kardeş Kazakistan’ın diyalog yoluyla bu sorunu aşacağına emin olduğunu ifade etti.

2 yıl önce

MHP lideri Bahçeli'den Kılıçdaroğlu’na sert sözler: Türkiye’den bir Kazakistan çıkarmayı mı düşünüyorsunuz?

İşte MHP Lideri Bahçeli'nin açıklamalarından satır başları: Okulumuzun kapısından içeriye giren tüm kardeşlerimi kutluyor, hepsine başarılar diliyorum. İşleyen demirin ışıldadığı görmek için ilave zahmete gerek yoktur. Devamlı çalışacağız. Yüksünmeden çalışacağız. Geçmişimize bakınız. Anadolu insanının başına gelmeyen felaketin olmadığını göreceksiniz. Anadolu insanı çalışmaktan vazgeçmemiştir. Türk milleti, vatan coğrafyasını başında taşımıştır. Türk milleti vatan için, bayrağı için çalışmıştır. "TARİHİMİZİ HOR GÖRENLERE KARŞI UYANIK OLUN" Her kim tarihimizi hor görüyorsa ona karşı kesinlikle uyanık olunuz. Bu tipler bizim gibi görünebilir ama hakikatte bizden değillerdir. Girmedikleri kılık, takmadıkları maske yoktur. Rant için girmeyeceği kılık yoktur.  Siyaset sahnesini boks ringine çevirirler.  Afrin Zeytin Dalı Harekatı'na katılan nereye sorusuna 'Kızıl elmaya' diyen Uzman Çavuş'u Mehmet Kuzu'yu, Ulubatlı Hasan'dan ayırmak mümkün müdür? "HİÇ KİMSE SABRIMIZI YANLIŞ YORUMLAMASIN" Atalarımız ne güzel de söylemiş yerden havaya toz kalkar, havadan yere rahmet iner, hep kap kendisine sızar, kısaca söylersek testinin içinde ne varsa dışına sızan da odur. Çalışmamızdan gocunanlar fazladır.  Hiç kimse bizim sabrımızı yanlış yorumlamasın.  Bir zamanlar Batı'ya ihtiyacımız yoktu. Ama bir süre sonra Batı'dan başka bir şey düşünemez hale geldik. Türk milleti uzun çalışma neticesinde kabuğundan çıkmayı başardı. "KÜRESEL EMPERYALİZM İÇİN DENİZ BİTMİŞTİR" İhtiyaç duyulan akli, siyasi demlenme süreci tamamlanmıştır. Küresel emperyalizm için deniz bitmiştir. Türk milleti Cumhur İttifakıyla ayağa kalkmıştır. Hiçbir çılgın bize zincir vuramayacaktır.  "BARIŞÇIL PROTESTOYLA ANLATILMAK İSTENEN NEDİR?" Siyaset yapıyor olmanın bir ahlakı vardır. Siyasette lekeli yüzlere bakınız, hazımsız ve saygısızlardır. 70'ine merdiven dayayan bir akademisyen çıkmış hem de siyaset bilimci barışçıl protestolardan bahsediyor. Hükümeti erken seçime zorlamanın yollarını anlatıyor. Seçimlerin normal zamanını beklemekten imtina ediyor. Bilen varsa bize anlatsın barışçıl protestoyla anlatılmak istenen nedir. Nasıl yorumlanmalıdır.  Bir barış türküsü tutturmuş gidiyorlar. Barışçıl protesto temennisiyle neyin hazırlığı yapılıyor? Türkiye'den bir Kazakistan çıkarmayı mı düşünüyorsunuz? Millet varsa devlet vardır, devlet varsa millet baki olacaktır. CHP'nin ağır sorunu da buradadır. KILIÇDAROĞLU'NA TEPKİ Kılıçdaroğlu'nun söylemi yüz kızartıcıdır. Kılıçdaroğlu, korkusundan Türk Lirası diyemiyor, gülünç duruma düşüyor. Kılıçdaroğlu safi rüzgarsın. Bilmediğin sularda yüzersen dibi boylarsın. Milliyetçiliğin alanına girmekten sakınmalısın, aksi halde Demitaş'tan ihtarname almaktan kurtulamazsın.  Kılıçdaroğlu, 'sokağa çıkmayacağız' diyor. Sokağa dökülseniz ne yazar, dökülmeseniz ne yazar. Sandık diyorsanız 2023 Haziran ayını bekleyeceksiniz. "KAZAKİSTAN'IN YANINDAYIZ" Türk milleti olarak Kazakistan'ın yanındayız. Biriz, beraberiz, kardeşiz. Aynı milletin evlatlarıyız. Kazakistan petrol ve gaz ihracatı ile bölgenin en önemli ekonomik güçlerindendir. Tuzak üzerine tuzak kurarak Türk birliğini kırmaya çalışıyorlar. Allah'ın izni ile başaramayacaklar.

1 2 3 4 5 6 7 8 ... 29 30