18 Mayıs Cumartesi 2024
2 yıl önce

6 muhalefet partisinin lideri, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem mutabakat metnini imzaladı: “Kayyum uygulamalarına son verilecek”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal ve DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan salona birlikte geldi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, "Savaşa Hayır" diyerek başladığı konuşmasında, Türkiye'nin yıllardır görmeyi umut ettiği tarihi bir çalışma için bir araya geldiklerini söyledi. 'Yarının Türkiyesini inşa edeceğiz' Yarının Türkiyesini inşa etmek için hazırladıkları Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem mutabakat metni üzerinde, demokrasinin temel ilkeleri olan istişareyi ve uzlaşmayı esas alan yoğun bir çalışma gerçekleştirdiklerinin altını çizen Erkek, "Bilindiği üzere Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne 16 Nisan 2017 referandumu ile geçilmiştir. Türkiye siyasi tarihinin en önemli anayasa değişikliklerinden biri olmasına rağmen referandum süreci, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen olağanüstü hal şartlarında gerçekleşmiştir." görüşünü aktardı. Bu dönemde, demokrasinin asli gereği olan çoğulculuk ve uzlaşma ilkelerinin yok sayıldığını, anayasa değişikliğinin geniş toplum kesimleriyle, siyasi partilerle, sivil toplum kuruluşlarıyla, üniversitelerin anayasa kürsüleriyle ve barolarla müzakere edilmediğini savunan Erkek, şöyle devam etti: "İki partinin genel başkanının belirlediği dar bir komisyon tarafından hazırlanan bu anayasa değişikliği, demokratik bir biçimde müzakere edilmeden, komisyonda ve Genel Kurul'da 41 gün gibi kısa bir sürede kabul edilmiştir. Devletin tüm imkanları 'Evet' kampanyası için seferber edilmiş, muhalefet partileri ile sivil toplum örgütlerinin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakları bile kısıtlanmıştır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi neden yanlıştır? Bu sistem, yönetimde kişiselliğe ve keyfiliğe yol açmış, cumhurbaşkanına yasama, yürütme ve yargıyı güdümü altına almasını sağlayan çok geniş ve denetimsiz yetkiler tanıyarak otoriter bir yönetim yaratmıştır. Bizler, anayasal devlet anlayışına aykırı, demokratik hukuk devletini temelinden zedeleyen ve egemenliği şahsileştiren bu sisteme karşı çıkıyoruz." Seçim barajı yüzde 3'e düşürülecek DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu da Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem ile TBMM'nin temsil yeteneğinin arttırılacağını, kanun yapma ve yürütmeyi denetleme işlevlerinin etkili kılınacağını, böylece yasama organının daha demokratik ve daha etkili olmasının sağlanacağını söyledi. Yeneroğlu, şöyle devam etti: "Temsil gücünü arttırmak, temsilde adaleti ve çoğulcu demokrasiyi sağlamak amacıyla seçim barajını yüzde 3'e düşüreceğiz. Yurt dışında mukim 6 milyondan fazla vatandaşımızın Mecliste temsilinin sağlanabilmesi için yurt dışı seçim çevresi oluşturacağız. Siyasi partilere ve adaylara yapılan belirli miktarın üzerindeki bağışların ve seçim dönemlerinde yapılan tüm harcamaların kamuoyuna açıklanmasını zorunlu tutacağız. En son yapılan milletvekili genel seçimlerinde en az yüzde 1 oy alan siyasi partiler Hazine yardımından faydalanmaya hak kazanacak. Demokrasinin özüyle bağdaşmayan torba kanun uygulamasına son vereceğiz. Bakanlar Kurulunun kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisini, yetki kanununa dayanması, Meclis tarafından konusu, sınırları ve süresi açıkça belirtilmesi şartıyla kabul ediyoruz. Temel hak ve özgürlüklerin ise kararnamelerle düzenlenmesine izin vermeyeceğiz. Cumhurbaşkanının, Meclisin yasama işlevini zayıflatan veto yetkisine son vereceğiz. Kanun yapım sürecinde, ilgili sivil toplum ve meslek kuruluşlarının görüşlerine başvurulmasını sağlayacağız. Meclisin denetim yetkisini güçlendireceğiz. Yazılı soru önergelerine süresi içerisinde cevap verilmemesi halinde ilgili bakana yaptırım uygulanmasını sağlayacağız. Meclis bünyesinde Kesin Hesap Komisyonu kuracağız. Komisyonunun Başkanı ana muhalefet partisinden olacak." "Cumhurbaşkanı görev süresi 7 yıl olacak ve bir kere seçilebilecek" Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcısı Bülent Şahinalp ise hesap verebilir bir yürütme organı oluşturacaklarını belirterek, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemde yürütme organının, devletin ve milletin birliğini temsil eden, tarafsız, siyasi sorumluluğu olmayan cumhurbaşkanı ile yürütmenin asıl yetkili ve sorumlu kanadı olan, yasama organının içinden çıkan ve Meclise karşı siyasi sorumluluğu bulunan Bakanlar Kurulundan oluşacağını bildirdi. Şahinalp, şunları kaydetti: "Bu sayede, cumhurbaşkanı, kendisinden beklenen uzlaştırıcı hakem rolünü üstlenebilecek, cumhurbaşkanlığı devletin ve milletin birliğini temsil etmesi amacıyla tarafsız ve partilerüstü bir yapıya kavuşturulacaktır. Cumhurbaşkanı ile Meclisin görev sürelerinin ayrıştırılması amacıyla cumhurbaşkanının görev süresini 7 yıl olarak belirleyeceğiz. Cumhurbaşkanının yalnızca bir dönem için seçilmesi kuralını getireceğiz. Cumhurbaşkanı seçilen kişinin varsa partisi ile ilişiği kesilecek ve görevi sona eren cumhurbaşkanı aktif siyasette bir daha görev alamayacak. Yürütmeye dair icrai yetkiler, TBMM'ye karşı siyasi sorumluluğu Bakanlar Kurulu tarafından kullanılacak. Başbakan, parlamenter sistem gelenek ve ilkelerine uygun olarak TBMM üyeleri arasından belirlenecek. Başbakanın belirlenmesi bakımından, cumhurbaşkanı Mecliste en çok milletvekiline sahip siyasi partiye hükümeti kurma görevini verecek. Hükümetin Anayasa'da öngörülen sürede kurulamaması halinde bu görev, milletvekili sayısıyla doğru orantılı olarak diğer siyasi partilere sırasıyla verilecek. Bakanlar, TBMM üyeleri veya ihtiyaç duyulduğu takdirde milletvekili seçilme yeterliliğine sahip olan kişiler arasından, başbakan tarafından atanacak. OHAL ilan etme yetkisi Yürütme başlığı altında ele aldığımız diğer bir konu ise Olağanüstü Hal Yönetimi. Buna göre, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem'de, cumhurbaşkanının ya da bakanlar kurulunun tek başına OHAL ilan etme yetkisi olmayacaktır. Olağanüstü hal ilan etme yetkisi, cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna ait olacaktır. Bu yetki, Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayına tabi tutulacak." Kayyum detayı HDP’nin olmadığı ‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’ metninde, “Seçimle gelenin seçimle gitmesi güvence altına alınacak. Kayyum uygulamalarına son verilecek.” İfadeleri dikkat çekti.

2 yıl önce

28 Şubat'ta bir araya gelen 6 parti liderini anlatan animasyon sosyal medyada gündem oldu

Güçlendirilmiş parlamenter sistem görüşmeleri için 28 Şubat günü bir araya gelen 6 parti liderinin görüşmesini canlandıran animasyon film, sosyal medyada tıklanma rekorları kırıyor.

2 yıl önce

CHP’den İYİ Parti lideri Meral Akşener’e 8 mart göndermesi: Odun değiliz

ODUN DEĞİLİZ Eskişehir Odunpazarı Belediyesi, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle bilboardlara “Adımız Odunpazarı ama kadın erkek eşitliğine inanmayacak kadar odun değiliz” pankartları astı. Meral Akşener ne demişti? İYİ Parti lideri Meral Akşener, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü için "Bir kocaman kuyruklu yalan vardır, 'Türk kadını mücadele etmedi' diye, hadi oradan. Bunu söyleyenler bu kadınların bu ülke için verdiği mücadelenin fitresini karşılayamazlar. Bu ülkenin kadınının ayağının altını öpmelisiniz kereste adamlar!" diye konuşmuştu.

2 yıl önce

Kırım Tatar Türk halkının milli lideri ve Ukrayna milletvekili Kırımoğlu: Türkiye'nin Ukrayna'da çok yüksek bir itibarı ve otoritesi var

Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, ailesiyle Kırım'dan sürgün edildiğinde 8 aylıktı. Şimdi 78 yaşında ve Kırım Türkleri için mücadeleye devam ediyor. Cemiloğlu aynı zamanda Ukrayna Parlamentosu'nda milletvekili. Ukrayna'daki binlerce Kırım Türkünün Meclis'teki seslerinden biri. Rus işgali sürecinde Ukrayna hükümeti ve halkıyla güçlü bir dayanışma içindeler. Ruslarla müzakereleri yürüten heyette onun danışmanlarından biri de var. Hürriyet, ömrünü Kırım Türklerinin bağımsızlığına adayan Mustafa A. Kırımoğlu ile Ukrayna'daki son durumu konuştu. Müzakerelerden olumlu sonuç çıkar mı? Müzakerelerden bir netice beklemiyorum. Ukrayna- Belarus sınırındaki görüşmelerde kendi şartlarını söylediler. Hiç kabul edilebilecek şeyler değildi. Kırım'ın Rus toprağı olduğunun kabulünü, kurdukları kukla Luhansk ve Donesk Cumhuriyetleri'ni Ukrayna'nın tanımasını istediler. NATO ve AB'ye girme niyetinden vazgeçin, silahları da bırakın diyorlar. Yani bizi tamamen teslim almak istiyorlar. Biz de 'O konuları müzakere etmeyelim, ateşkesi konuşalım' dedik. Çünkü siviller ölüyor. 'Ateşkes size lazım, çünkü Kiev sokaklarında yüzlerce cesediniz yatıyor' dedik. Onlar da kabul etmedi. Sivil koridorları da açıldı sonra... Ama insanlar geçmeye başlayınca ateş açıyorlar. Anladığıma göre Belarus ve Rusya tarafına koridor açıyorlar ama insanlar o tarafa gitmek istemiyor. Ukrayna tarafına giden sivillere de ateş ediyorlar. Müzakere heyetinde sizin tanıdıklarınız da var mı? Benim yardımcım da (Belarus'taki) o heyette. Ama böyle şartlar konursa görüşmelere gitmesinin anlamı yok diye düşünüyorum. Aslında bize ateş açan bir ülkenin toprağında bu müzakereleri yapmak zaten mantıksız. Büyük ihtimalle sonraki görüşmelere katılmayacak. Belarus'ta olmamalıydı. NATO ve ABD'nin desteği sizce yeterli mi? Aslında destek büyük. Ama biz hava sahasının kapatılmasını çok istiyoruz. Çünkü bizi havadan vuruyorlar ve biz çaresiz kalıyoruz. En büyük ihtiyacımız bu. Uzun süreli bir direnişe ve yaptırımlara Rus ekonomisinin dayanabilmesi mümkün değil. Ukrayna'nın hava gücü yok mu, çok görmüyoruz? Bir kısmını ilk günlerde yok ettiler. Ama Rus hava gücüyle nasıl kıyas edelim. Bizi kurtaran Bayraktarlar ama onların da sayısı yeterli değil. Yabancı savaşçılar kimler? Cumhurbaşkanı Zelenski bu çağrıyı yaptı. Gelenler çoğunlukla Ukrayna asıllı. Çünkü Ukrayna'nın dışında da yaşayan milyonlarca Ukraynalı var. Onlar geliyorlar. Daha da gelecekler. Başkaları da gelebilir. Ukrayna halkı yeterince kararlı mı? Ruslar zaten böyle bir direniş beklemiyorlardı. Etnik Rusların onları çiçeklerle karşılayacaklarını düşünüyorlardı. Ama öyle olmadı tabii. Açtıkları koridordan Rusya bölgesine bile giden etnik Rus yok. Zelenski'nin desteği yüzde 80'lere çıktı. Halkın böyle bir kararlılığı var. SOVYET DÖNEMİ HİÇ OLMAZSA MUTFAKTA KONUŞABİLİYORDUK Kırım Türklerinin durumu nasıl? Kırım şimdi kapalı. Kırım'dan bu tarafa geliş yok. Kırım'daki gençlerimizi Ruslar askere alıyor. Buraya savaşmaya gönderiyorlar. Biz de onlara mesaj gönderiyoruz. Buraya geldiklerinde ya katil ya ceset olacaklar çünkü. 'Askere gitmeyin' diye uyarıyoruz. Gitmezlerse iki yıl hapis var. 'Hapse girin ama orduya yazılmayın' diyoruz. "Kırım Türkleri Rus idaresinde daha rahat" diyenler var... Mümkün değil. Kırım Türklerinin şimdiki rejim altındaki durumu Sovyetlerden bile kötü. Sovyet zamanı hiç olmazsa mutfakta konuşabiliyorduk. Şimdi Ruslar her yeri dinliyor. ZELENSKİ NE DEMEK İSTEDİ? Cumhurbaşkanı Zelenski ne düşünüyor? Ben ona da söylemiştim Belarus'ta olmasın diye. 'Türkiye'de görüşmek daha iyi olur' dedim. O da 'Şimdi propaganda yaparlar, bizi ateşkes istemiyormuşuz gibi gösterirler, bir deneyelim' dedi. En son ne zaman görüştünüz? Ben buraya gelmeden bir hafta önce telefonla görüştük. Morali de kararlılığı da iyi. Türkiye'nin adil bir ülke olduğunu, desteğini beklediklerini söyledi. Cumhurbaşkanı Zelenski 'Bazı şeyleri konuşabiliriz' şeklinde bir şey söyledi. Sizce neyi 'konuşulabilir' buluyor? Bir devlet adamı zaten 'Biz Kırım'dan vazgeçtik' diyemez. Zelenski açıkça söyledi, 'Bir karış toprak vermeyeceğiz' dedi. Bu konuda çok kararlı. Konuşmak istediği şeyler Rusların ne zaman Ukrayna'dan çıkacaklarıdır... TÜRKİYE'NİN UKRAYNA'DA İTİBARI ÇOK Türkiye'nin konumu nasıl görülüyor? Türkiye'nin durumu sürekli bana soruluyor. Ben de Türkiye'nin desteğinden bahsediyorum. Ama belli ekonomik sebeplerden yaptırımlara katılmıyor. Ayrıca Ruslarla müzakere için bir koridor da olması lazım. Bence ABD'nin de fikri böyle. Türkiye bunun için çok uygun tabii. Türkiye'nin Ukrayna'da çok yüksek bir itibarı ve otoritesi var. İnşallah hep de öyle olur. Sözünde duran ve adil davranan bir ülke olarak görülüyor. RUSLARIN ÇOĞU BİLMİYOR Sizce Rus halkı bu işgal için ne düşünüyor? Rusya'da çok yoğun bir propaganda var. Çoğunun ne olup bittiğinden haberi yok. Binlerce kişiyi hapse attılar. Savaşa karşı bir şey söylemek büyük suç sayılıyor, 15 sene cezası var. Dolayısıyla düşüncelerde ifade edebilecek durumda değiller.

2 yıl önce

Türkiye, Ukrayna gibi bir saldırıya maruz kalması durumunda ülkeyi en iyi yönetebilecek lider kim? %47 Erdoğan, %8.4 İmamoğlu, %7,8 Kılıçdaroğlu

Selvi, yazısında "Türkiye, Ukrayna gibi bir saldırıya maruz kalması durumunda ülkeyi en iyi yönetebilecek lider kim?" sorusuna ankete katılanların yüzde 47’sinin Erdoğan, 13.8'inin Mansur Yavaş, yüzde 10.2’sinin Selahattin Demirtaş dediğini belirtti. Selvi'nin aktardığına göre; Ekrem İmamoğlu diyenlerin oranı yüzde 8.4 olurken, "Kılıçdaroğlu yönetmeli" diyenlerin oranı yüzde 7.8’de kaldı. "Rusya’ya ambargo uygulanmasını öneren Akşener ise halktan vize alamadı" diyen Selvi, Akşener'in yüzde 3.7’de kaldığını belirtti.

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan NATO Liderler Zirvesi'nde önemli mesajlar: Müttefikler arasında ambargo olmamalı

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Belçika'nın başkenti Brüksel'de NATO Olağanüstü Liderler Zirvesi'ne katıldı. Zirve marjında liderlerle peş peşe görüşmeler gerçekleştiren Erdoğan, Rusya-Ukrayna krizinin çözüme dair önemli mesajlar verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, basın toplantısında özetle şöyle konuştu: Belçika makamlarına da zirveye başarılı ev sahipliklerinden ötürü takdirlerimi iletiyorum. Ukrayna ve Rusya savaşı bugün itibariyle 1. ayını geride bıraktı. NATO müttefikleri olarak güncel gelişmeleri ve ittifakın aldıkları liderler seviyesinde bir araya geldik. 25 Şubat'ta gerçekleşen zirvenin ardından NATO'nun birlik ve beraberlik mesajı vermesi anlamlıdır. Kırım'ın İlhak'ını tanımadığımızı ve tanımayacağımızı ifade ettik, etmeyeceğimizi sürdürüyoruz. Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısına tutumumuz da bu ilkeli tutumuzla nettir. Tahrip olan şehirler, okullar, evler bütün varlığını bir bavula sığdırmış mülteciler savaşın kanlı yüzünü bizlere bir kez daha hatırlatmıştır. Bu savaş kadınlar ve çocuklar üzerinde izleri yıllarca silinmeyecek travmalara yol açıyor. "MÜZAKERE SÜRECİNİ KOLAYLAŞTIRMAK İÇİN ADIMLAR ATTIK" Öncelikle Ukrayna ve Rusya Karadeniz'den komşumuz olan 2 ülkedir. Son 11 yıldır Suriye'deki savaşın yükünü adeta tek başına taşıyan bir ülke olarak bölgedeki sükunun sağlanması için çalışıyoruz. Taraflar arasındaki müzakereleri yakından takip ediyor ve destekliyoruz. Müzakere sürecini kolaylaştırmak için birçok adım attık. Müzakerelerde bazı noktalarda ilerleme kaydedilmesini ihtiyatlı iyimserlikle karşılıyoruz. "MONTRÖ SÖZLEŞMESİ'Nİ GERİLİMİ AZALTMAK İÇİN KULLANIYORUZ" Montrö Sözleşmesinin sağladığı yetkileri Karadeniz'de gerilimi azaltmaya yönelik kullanıyoruz. 56 TIR bölgeye insani yardım göndermiş durumdayız. Göndermeye de devam ediyoruz. Türkiye'ye giriş yapan Ukraynalıların sayısı ise 60 bine yaklaştı. Gerek AFAD, Kızılay gibi resmi kurumlarımız sahada büyük özveriyle çalışıyorlar. Son 8 yıldır dünyada en fazla mülteciye ev sahipliği yapan bir ülkeyiz. Dostlarımızın içinde bulunduğu zorluğu iyi anlıyoruz. Mültecilere sahip çıkma konusunda uluslararası toplumun başarısız olduğunu tecrübemizle iyi biliyoruz. Başta Avrupa ülkeleri başta olmak üzere kapısına gelen mültecileri desteklemeli, elini taşın altına koymalı. "MÜTTEFİKLER ARASINDA AMBARGOLARIN GÜNDEME DAHİ GELMEMESİ GEREKİR" İttifakın Avrupa Atlantik'e yönelik kaygılar konusunda kapsamlı görüş-alışverişinde bulunduk. Gerçekçi ve stratejik yaklaşımla hareket etmesi şarttır. İttifakın Rusya'ya ya da başka bir ülkeye tehdit oluşturacak durumda olmadığının altını bir kez daha çizmiş olduk. Güvenliğin bölünmezliği ilkesine özellikle dikkat çektim. Türkiye, ittifak dayanışması ruhunu esas alarak NATO'nun caydırıcılık ve savunma tekniklerine gerekli katkıyı vermeye devam edecektir. Savunma sanayimizin önüne bizzat NATO müttefiklerimiz tarafından konan ambargoların kaldırılması lazım. Bu konudaki beklentilerimizi liderlerle açıkça paylaştım. Bugünkü toplantımız Haziran ayındaki NATO toplantısına giden süreçte önemli bir adım. Müttefikler arasında gizli-açık ambargoların gündeme dahi gelmemesi gerekir.  Dünya liderlerinin çoğuyla kapsamlı görüşmeler gerçekleştirdim. Bugün de temaslarımın yanında Fransa Cumhurbaşkanı, İtalya, Estonya, İspanya, Birleşik Krallık liderlerilye görüşmeler gerçekleştirdim. Bu görüşmelerle meslektaşlarımla ağırlıklı Ukrayna meselesini ele aldık. Vize serbestisi sürecinde esneklik sağlanmasına dair beklentimizi bir kez daha mevkidaşlarımla paylaştım. "AMACIMIZ İKİ LİDERİ BİR ARAYA GETİRMEK" Türkiye üzerinde yoğunlaşan değil, yaptığımız çalışmalarla ilgili Türkiye'ye şükranlarını sunan ülkeler oldu. Putin ve Zelenski görüşmelerimizi bundan sonra da devam ettireceğiz. Bütün gayretimiz bu iki lideri bir araya getirmek ve barış atmosferi oluşturmak. Beyaz Rusya'da devam eden teknik altyapının çalışmalarda. Bir Kırım ve Donbas meselesi var ki buna Ukrayna'nın sıcak bakması mümkün değil. Zelenski'nin referanduma getirme amacıyla "Ukrayna halkının vereceği karar" diyerek akıllı bir liderlik uygulamasını ortaya koymuştur. "ZELENSKI ARABULUCU OLMAMIZI BİZZAT İSTİYOR" Bu görüşmeler devam ediyor. Bir işin teknik altyapı olarak devam ettiği görüşmeler var. Bunun yanında Zelenski'nin bizimle yaptığı görüşmelerdeki talebidir. Türkiye'nin bu işlerde arabuluculuk rolü üstlenmesini bizzat istiyor. Rusya'nın da bunu olumsuz olarak görmesi mümkün değil. Temennimiz o dur ki bu süreç içinde eğer Türkiye'nin arabuluculuğuna yönelik talep gelirse biz buna hazırız. Burası Ankara, İstanbul olur. Buralarda görüşmeyi yapmak üzere bu adımı atmaya hazır olduğumuzu söyledik. Liderlerle görüşmemizdeki yaklaşım Türkiye'nin kurduğu ilişkilerin ne denli sıcak olduğu, ne denli olumlu yaklaşım sergilediğidir. Tabi bundan dolayı bize teşekkürleri oldu. Attığımız adımlardaki sıcak temaslar liderlerin dikkatini çekiyor. Türkiye olarak aynı yaklaşımı sürdürmeye devam edeceğiz. Bizim sayın Putin'le de olumlu istikametimiz oldu, sayın Zelenski ile de olumlu istikametimiz devam edecek diye söylemiştim. Bizim temennimiz barışın sağlanması. TÜRKİYE-FRANSA İLİŞKİLERİ Fransa seçime gidiyor. Ve bu dönemde Macron'la ağırlıklı olarak gündemimiz Rusya-Ukrayna arasındaki savaştı. Bunun dışında Türkiye-Fransa ilişkileriyle alakalı, gerek askeri, ekonomi, kültürel konularında nereye geldik. Bundan sonra neler yapabiliriz diye görüştük. Temennimiz, seçim sonrası bu süreci Türkiye-Fransa ilişkileri olarak devam ettirmek. Görünen gerçek şu; O da hemen hemen NATO ülkelerinin çoğu yaptırımlar üzerinden hareket ediyorlar. Yaptırımların dışındaki yöntemlerin faydalı olamayacağı düşüncesi hemen hemen hepsinde aynı.

2 yıl önce

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, CHP Lideri Kılıçdaroğlu'nun 6 muhalefet partisinin ortak açıklamasını büyükelçilere düzelttirmeye götürmesini eleştirdi. "Bunun adı vatana ihanettir"

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Türkiye Belediyeler Birliğinde Sivil Toplumla İlişkiler İl müdürlerine yönelik eğitim toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. CHP, DEVA Partisi, Demokrat Parti, Gelecek Partisi, İYİ Parti ve Saadet Partisinin 28 Şubat'ta paylaştığı Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem'e ilişkin ortak metnin, yabancı büyükelçi tarafından redakte edildiği iddiasının hatırlatılması üzerine Soylu, siyasette devlet işinin ciddiyet gerektirdiğini söyledi. Soylu, "Kaç günden beri söylüyorum, devam ediyorum. İşin muhatabı bellidir. İşin muhatabı çıkacak, bunun cevabını verecek. Aslı vatana ihanettir. Siz toplantı yaptığınız, bir mutabakat metni oluşturduğunuz süreci kendi yanınızdaki bir büyükelçiyi, bir Avrupa Birliği büyükelçisine gönderip de redakte ettiremezsiniz. Bir şifre daha verdim." diye konuştu. Altı muhalefet partisi içerisindeki tüm partilerin bu durumu bilip bilmediğinin sorulması üzerine ise Soylu, "Diğer partiler sorsun, ben soruyorum. Onlar niye sormuyor? Onların en azından benim kadar, en azından sizin kadar bir merakı yok mu? Ama biliyorlardır gibime geliyor." ifadesini kullandı. Soylu, "Yasal süreç başlatılacak bir durum mu, bir soruşturma, suç duyurusu söz konusu olabilecek mi?” sorusuna da "Her şeyin cevabını bana soruyorsunuz. Bir şey daha söyledim, kendi yanındaki bir büyükelçiyi AB'den bir büyükelçiye… Kalkan yemeye gitmediler yalnız." yanıtını verdi.

2 yıl önce

‘İstanbul'da liderler zirvesi’... Cumhurbaşkanı Erdoğan: Gerçekleştirebilirsek büyük mutluluk duyacağız

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Üsküdar'daki Hz.Ali Camii'nde cuma namazını kıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın camiden çıkarken gazetecilerin sorularını yanıtladı. İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamaları: İSTANBUL'DA PUTİN VE ZELENSKİ ZİRVESİ OLUR MU? Dün sayın Zelenski ile görüşmemiz oldu. Bugün de saat 16:00 gibi sayın Putin'le görüşmemiz olacak. Her iki liderle de yapacağımız görüşmelerde ön görüşmeler neticesinde varılan mutabakat diyeyim, bunun getirisini artık liderler bazında özellikle Kırım ve Donbas noktasında bir adımın atılması için en üst düzeyde liderlerle görüşmenin ve bu konuya da ev sahipliği yapabileceğimizi ifade ettik. Sayın Zelenski'nin olumlu bakışı var. Sayın Putin'in de daha önce bir olumlu yaklaşımı söz konusuydu. Temenni ederim ki bugün yapacağımız bu görüşme ile yani tarih olarak ne zaman olabilir onu onlar belirleyecek. Buna göre de İstanbulumuzda böyle bir liderler zirvesini gerçekleştirebilir ve bunun neticesinde inşallah bu olumsuz gidişi olumlu bir hale dönüştürmenin kararını iki liderle gerçekleştirebilirsek bizler de tabi Türkiye olarak bundan büyük bir mutluluk duyacağız. SERSERİ MAYINLAR Mayınlar noktasında biliyorsunuz imha edildi. Bu konuyla ilgili olarak özellikle Deniz Kuvvetleri'miz ciddi bir çalışmanın, takibin gayreti içerisinde. Şu an için bir sıkıntı söz konusu değil. Bundan sonraki sürece yönelik de başta Savunma Bakanım olmak üzere Deniz Kuvvetleri tüm imkanlarıyla bu süreci takip ediyorlar. Sıkıntı yok ama tedbiri elden bırakmayacağız

1 2 ... 6 7 8 9 10 11 12 ... 29 30