28 Nisan Pazar 2024
2 yıl önce

Milyonlarca lira harcandı: İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu şehitlik arazisi üzerine yapılan lojmana yerleşti

Gazeteci yazar Tolga Saçıkara, "Şehitlik bölgesinde lojman şık durmuyor. İstanbul kültürü olan bir belediye başkanının bunlara dikkat etmesi gerektiğini düşünüyorum” ifadelerini kullandı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Sarıyer Rumeli Hisarı’nda bulunan Şehitlik Mezarlığı ve Naif Baba Tekkesi arazisi içerisine milyonlarca lira harcayarak lojman yaptırmış, ve bu lojman kamuoyunda tepki uyandırmıştı. Tartışmalı lojmanın başkanlık konutu olarak kullanılmaya başlandığı iddia edildi. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Ağustos ayının sonlarında Rumeli Hisarı’ndaki lojmana taşındığı öğrenildi. Boğaza nazır lojman, drone ile havadan da görüntülendi. “Şehitlik bölgesinde lojman şık durmuyor” İBB lojmanlarının şehitlik bölgesinde yapılmaması gerektiğini ifade eden Gazeteci yazar Tolga Saçıkara, “Vakfa ait olan bu yer 1980 yılında İBB’ye geçiyor. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu son dönemlerde İBB’ye ait olan bir vakıfta olan lojmanı kendisi kullanmaya başlamış. Bunu gazeteci ve tarihçiler olarak doğru görmüyoruz... Çünkü burası şehitliğe ait bir yer, hemen yan tarafında Nafi Baba şehitliği var. Kendisine farklı bir yerde lojman yapabilir mesela Süleymaniye olabilir. Bu yer İstanbul’da şehremineler genellikle ikametinin olduğu bölgedir. Bunu daha önceki belediye başkanları yapmadı. Şehitlik bölgesinde lojman şık durmuyor. İstanbul kültürü olan bir belediye başkanının bunlara dikkat etmesi gerektiğini düşünüyorum” ifadelerini kullandı. İmamoğlu tartışmalara konu olan lojmanla ilgili daha önce yaptığı açıklamada, "İBB’nin kendi arazileri vardır, bu binaların kullanımları için kurum karar verir. Bunun adı lojmandır, başka bir şeydir. Kendisi için birisi konut yapmaz. Lojman yapar" ifadelerini kullanmıştı.

2 yıl önce

Soylu: Tedbirleri almamış olsaydık bir milyon 250 bin kaçak göçmen Türkiye'ye gelmiş olacaktı

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Türkiye'nin son 3 yılda 1 milyon 250 bin kaçak göçmeni sınırda engellediğini belirterek, "Biz bu tedbirleri almamış olsaydık, 1 milyon 250 bin kaçak göçmen Türkiye'ye gelmiş olacaktı." dedi. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, beraberinde Jandarma Genel Komutan Yardımcısı Orgeneral Ali Çardakçı, İller İdaresi Genel Müdürü Hüseyin Kürşat Kırbıyık ile Hakkari programının ardından, 31 Temmuz'da Van'da etkili olan selden zarar gören Başkale ilçesine bağlı Esenamaç Mahallesi'ne geldi. Burada selden etkilenen vatandaşlarla görüşen, sorun ve taleplerini dinleyen Soylu, Vali ve Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Mehmet Emin Bilmez ile Başkale Kaymakamı ve Belediye Başkan Vekili Asım Solak'tan yürütülen çalışmalar hakkında bilgi aldı. Sel sularına kapıldıktan sonra baygın halde kurtarılan Kader Yurtseven'in ailesiyle bir araya gelen Soylu, "geçmiş olsun" dileklerini iletti. "Kayıp yaşanmadı, en büyük teselli kaynağımız odur" Soylu, incelemelerinin ardından yaptığı açıklamada, 31 Temmuz-1 Ağustos'ta meydana gelen sel afetinden sonra tüm kurumların, vatandaşın sel afetinin etkilerinden bir an evvel kurtarılması için el birliğiyle gayret gösterdiğini anlattı. Başkale'de sel afeti yaşanırken ülkenin başka bölgelerinde yangınla mücadele edildiğini hatırlatan Soylu, "Çevre ve Şehircilik Bakanımız ve ben bir aradaydık. Vali beyle konuştuktan sonra ikimiz de bakan yardımcımızı buraya yönlendirdik. Milletvekillerimiz, il başkanımız burada büyük gayret gösterdi. Devlet, vatandaşın ihtiyaç duyduğu zamanda lazım. Tüm yardımlarıyla sizinle birlikte olan, sizi tanımayan ama zorluğunuzu hisseden, buraya yardım eden herkese çok teşekkür ediyoruz." diye konuştu. Ekiplerin burada ilk müdahaleyi gerçekleştirdiğini, bir an önce hayatın akışını sağlamak için gayret sağladıklarını kaydeden Soylu, "Çadırlar, şimdi konteynerler, her biri oluştu, oluşuyor. Yine aynı zamanda yollar düzeltildi. Gıda yardımlarından diğer yardımlara kadar bütün ihtiyaçların hepsi sağlanmaya çalışıldı ve bunlar da devam edecek." ifadelerini kullandı. Soylu, Esenamaç'ta sel sonrası yapılan çalışmalara değinerek şunları söyledi: "Burada yıkılmış 38'e yakın ve yeniden yapılması gereken evler var. Bunlarla ilgili hasar tespitleri yapıldı, bunlar gerçekleştirilecek. Diğer birtakım hasarlar var, onlar da sağlanacak. Yani buradaki sistemimiz eski halinden daha güzel bir hale dönene kadar, devlet buradan, hükümetimiz buradan, sayın Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla buradan elini çekmeyecek. Biz sizin emrinize amadeyiz. Bir aya aşkın süredir Kastamonu, Bartın ve Sinop'taydık. Orada da büyük sel afetleri meydana geldi. Allah milletimizin hiçbir ferdini böyle bir sınavla karşı karşıya bırakmasın, duamız odur. O kadar büyük afetler oluyor ki bazen insan çaresiz kalıyor. Ama burada muhtarımız, sizler, selden önce gerekli tüm tedbirleri aldınız ve burada herhangi bir kayıp yaşanmadı. Bizim en büyük teselli kaynağımız odur. Diğerinin hepsini yapabilme kabiliyetine sahibiz. İnşallah el birliğiyle bunu gerçekleştireceğiz." Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğünün etkili bir çalışma yürüttüğünü, bunlardan birinin de dere ıslahı olduğunu ifade eden Bakan Soylu, "Hükümetimizin, sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu düstur odur. Yani bir yılın sonunda evleriydi, barklarıydı. DSİ inşallah dereyi de gerçekleştiriyor, ihalesine başlıyor. Bu da önemli bir adımdır. İnşallah bundan sonra böyle bir taşkınla karşılaşmamak için buradaki dere ıslahını da gerçekleştirecekler." şeklinde konuştu Soylu, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ile bir görüşme yaptığını, mezralarıyla yaklaşık 2 bin 500 nüfusu bulunan mahalleye Sağlık Bakanlığının sağlık evi veya sağlık ocağı yapmasının söz konusu olacağını bildirdi. Sınırdaki güvenlik duvarı İçişleri Bakanı Soylu, gazetecilerin, sınırda devam eden güvenlik duvarının son durumuna ilişkin sorusu üzerine şunları kaydetti: "Bugün, Şırnak'ta hem Dicle'nin hem de Habur ve Hezil çayının birleştiği noktadaydım. Şırnak-Suriye sınırında bir çalışma vardı. Şimdi Şırnak-Irak sınırında ilk etapta 34,5 kilometrelik bir sedde, aynı zamanda da bir duvar çalışması var. DSİ hazırlığını yaptı. İçişleri Bakanlığı İller İdaresi Genel Müdürlüğü üzerinden çıkacak, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı da burada TOKİ'nin yaptığı duvarlar gibi gerçekleştirecek. Oradan Hakkari'ye geçtik. Hakkari'de şu anda yine yaklaşık 43 kilometrelik bir duvarımız söz konusu. Bu da Esendere'den başlayan Hakkari-İran sınırı. Şu ana kadar 15,5 kilometresi bitti, 4,5-5 kilometre daha, 20 kilometreyi tamamlayacak bir sınır duvarını bu yıl sonu itibarıyla gerçekleştireceğiz. İnşallah önümüzdeki yıl da oradaki hattın kritik olan bölümünü bitirip, diğer hatta doğru geçeceğiz. Yine özellikle toplam büyüklüğü 120 kilometre civarında olan yerde bir takım yerler var, yapılamaz. Oraya da farklı tedbirler alacağız. Yani 3 bin metrelerden bahsediyorum. Diğer yerlerde devam edeceğiz. Bizim bir Iğdır-İran sınırımız vardı, bir Ağrı-İran sınırımız vardı. Iğdır-İran sınırıyla Ağrı-İran sınırı ve Van-İran sınırının 241 kilometresinin 175 kilometresi şu an sona erdi, yapıldı." Van'da 2-3 etabın bulunduğunu, bu etaplardan birisinde yoğun mayın temizliğinin olduğunu dile getiren Bakan Soylu, şöyle devam etti: "Bu etaplarımızın birisinde yoğun bir mayın temizliği var. Hemen hemen bitti sayılabilir. Biten kısmın montesine bugün başlandı. Van-İran sınırıyla ilgili başka bir bilgi vereceğim. Geri kalan 231 kilometreyle ilgili de yaklaşık 1 milyar liralık keşif bedeli var. Maliye Bakanlığımızla konuşuldu, sayın Cumhurbaşkanımız talimatını verdi ve Van-İran sınırının, şu an ihale edilen ve yapım aşamasında olan 64 kilometrenin dışındaki 230 kilometrelik bölümü de yaklaşık keşif bedeli 1 milyar lira olan sınır duvarları da ihaleye hazır hale getirilmesi için bütün çalışmaları yapılıyor. Yani Van sınırının tamamı, aynı zamanda buna Hakkari-İran sınırı da dersek, İran sınırının tamamı Hakkari, Van, Ağrı ve Iğdır dahil olmak üzere güvenlik duvarlarıyla beraber bitecektir. Bu yıl itibarıyla Van açısından söyleyebilirim; bu 220 kilometreyi bitirmeye çalışacağız. Çünkü geçen yıl zorlu kış şartlarında çalıştık, bu yıl da çalışacağız." "Hudutta gerekli tedbirler alınmış vaziyette" "Bu arada sınırın güvenliği açısından da Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), hudutta gerekli tedbirleri almış vaziyette. Biz bugün bu tedbirleri alıyor değiliz, yaklaşık 3 yıldır gerek kaçak göç, gerek uyuşturucu ticareti, gerekse terörle mücadele sebebiyle burada tüm tedbirlerimizi alıyoruz." diyen Bakan Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü: "TSK huduttaki koruma tedbirlerini alıyor, biz özellikle İçişleri Bakanlığı olarak İran sınırındaki tüm duvarları gerek fiziki güvenlik sistemlerini, gerekse de sadece 108 milyon avro bu da 1 milyar liranın üzerinde 341 elektro optik kuleler, aynı zamanda termal kameralar, aynı zamanda iletişim kuleleri olmak üzere bütün sınır boyuna örüldü. O projenin de yüzde 90'ı sona erdi. Aynı zamanda yine hem jandarma hem de polisimiz, ön hudut duvarında TSK, arkasında jandarmamız, arkasında polisimiz hatlar çizerek, hatların tamamında özellikle kaçak göçmen ve terörle mücadele konusunda ciddi bir tedbir aldılar." Kaçak göçmenle mücadele konusunda yoğun çalışma yürütüldüğüne dikkati çeken Bakan Soylu, "Türkiye'nin son 3 yılda kaçak göçmen olarak sınırda engellediği sayı 1 milyon 250 bindir. Biz bu tedbirleri almamış olsaydık, 1 milyon 250 bin kaçak göçmen Türkiye'ye gelmiş olacaktı. Peki bu ne sağlıyor? Bu, daha fazla gelecek olanların da caydırıcılığını sağlıyor. Elektro optik kulelerin dışında, sınır duvarlarında termal kameralar, fiber optik kablolar ve hareket algılayıcı kameralar, bunların aynı zamanda karakollara eş zamanlı yansıtılması olarak teknolojik bir sistem de kuruldu." değerlendirmesinde bulundu. Soylu, Van Gölü'nün korunmasının daha önce jandarmada olduğunu belirterek, "Özellikle denizlerde, Ege ve Akdeniz'de göçmenle mücadelede çok önemli tecrübeleri olan Sahil Güvenlik Komutanlığımızı, Van Gölü'nden de sorumlu hale getirdik." dedi. "Kaçak göçmenlerin güzergahlarında alarm halindeyiz" Bunların çok uzun zamandan beri hem terörle mücadelede hem de özellikle kaçakçılık, uyuşturucu ve kaçak göçmen mücadelesinde alınan tedbirler olduğunu vurgulayan Soylu, şöyle devam etti: "Peki bunun sonunda Türkiye'de ne oldu? Bunu açık bir şekilde ifade edeyim. Eğer biz bu tedbirleri almasaydık, şu anda sınırımızın hemen öteki tarafında 2 milyon kaçak Afgan göçmen var. Bu, bugün değil. Yaklaşık 5 yıldır, sınırımızın hemen öte tarafında duruyor bunlar. Biz tedbirlerimizi sıkı aldığımız için Türkiye bu konuda çok sıkı bir tedbirle beraber davrandığı için sadece öyle değil aynı zamanda doğuda tüm illerde çok uzun zamandır alarm halindeyiz. Kaçak göçmenlerin güzergahlarında alarm halindeyiz. Bir taraftan Trakya, Edirne hattında, aynı zamanda Ege hattında, kısmen Akdeniz hattında alarm halindeyiz. Bütün buralarda yakalamalarımızı gerçekleştiriyoruz." Türkiye'nin bu göç mücadelesini ortaya koyduğu için etrafındaki coğrafyada göç baskısını engelleyebildiğini aktaran İçişleri Bakanı Soylu, şunları kaydetti: "Yine bir rakam daha vereyim buradan. İdlib'te 3,8 milyon insan yaşıyor. Sınırımızın hemen karşı tarafında. Afrin'de 600 bin insan yaşıyor. Fırat Kalkanı bölgesinde yaklaşık 1,2 milyon insan yaşıyor. Resulayn ve Tel Abyad, yani Barış Pınarı bölgesinde de 350 bin insan yaşıyor. Etrafımızdaki sınırda kendi yerlerinden edilmiş yaklaşık 8 milyon insan yaşıyor. Türkiye uzun yıllardan beri bu göçü ciddi bir şekilde tutabilen kabiliyete sahip. Bunu nasıl sağlıyor? Şimdi buradaki arkadaşlarım hatırlayacaklardır. Bizi küçümsediler ve bize kızdılar Türkiye'deki bazıları. Dediler ki İdlib'te niye ev yapıyorsunuz? Sizin derdiniz ne? Sizin ne işiniz var Çobanbey'de, Azez'de, El Bab'ta, Resulayn'da, Tel Abyad'da, Afrin'de. Biz oraları güvenli bölge olarak o insanların yaşayabileceği ve buradan da 461 bin insanın geri dönebileceği bir noktaya taşıdık. İdlib'te sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla yaklaşık 50 bin briket evi yaptık. 42 bini tamamlandı. Diğeri de tamamlanıyor. Buraya 300 bin insan şu anda yerleşti. Yüz bine çıkaracağız ve 300 bin insan daha yerleşecek. Yani oradaki insanların da bir vesileyle orada yaşamasını temin eden bir göç dalgasını engelleyebilecek tedbirleri de güvenli bölge oluşturup aldık." "Kaçak göçte mücadelemiz olağanüstü şekilde sürmektedir" "Türkiye gerek doğu sınırlarında, gerek güney sınırlarında, özellikle Suriye'de terörden arındırılmış ve güvenli hale getirilmiş bölgelerde uzun erimli bir politikayı ortaya koymuş ve ne kadar doğru yaptığı da sonuçları itibarıyla belli olmaktadır." ifadesini kullanan Bakan Soylu, konuşmasını şöyle tamamladı: "Şu ana kadar Afganistan'dan sınırlarımızın ötesine yoğun bir göç dalgası, yani var olanın dışında bir göç dalgası belirmemiştir. Bu konuda takiplerimiz devam etmektedir. Buna karşı alacağımız tedbirler vardır. Kaçak göçte mücadelemiz olağanüstü şekilde sürmektedir. 2016'dan bugüne kadar yaklaşık Afganistan'dan Türkiye'ye kaçak olarak gelenlerin ortalama yüzde 30-35’i kendi ülkelerine geri gönderilmiştir. Son yıllarda bu rakam yüzde 45-50 seviyesine çıkmıştır. Yani her iki Afgan'dan biri kendi ülkesine Afganistan'la yapmış olduğumuz anlaşmalar çerçevesinde geri gönderilmişti. İfade etmem gerekir ki bunların bir bölümü hem Ege Denizi'nden hem de Edirne sınırından yurt dışına gitmişlerdir. Burada da gerek Frontex'in gerekse Ege Denizi'nin öteki tarafında Yunanistan'ın verdiği bilgiler var. Bu bilgilerde de buradan ne kadar çıktığı belli. Türkiye'de tüm bu hesaplamaları yaptığımızda 183 bini kayıtlı olan, bunun 62 bini uluslararası korumada mülteci statüsünde, geri kalan çok uzun yıllardan beri de olan 120 bin ikametli göçmen, toplam 183 bin, yaklaşık 100 bin ila 120 bin civarında da bir kaçak göçmenin olduğunu tahmin ediyoruz. Bizim yaptığımız değerlendirmeler çerçevesinde bunun böyle olduğu konusunda bir değerlendirmemiz söz konusu. Bunun da yaklaşık 10 bini Geri Gönderme Merkezlerimizde." Soylu'ya, AK Parti Van Milletvekili Abdulahat Arvas, İl Emniyet Müdürü Atanur Aydın, İl Jandarma Komutanı Tuğgeneral Hüseyin Bekmez ve AK Parti İl Başkanı Kayhan Türkmenoğlu da eşlik etti. Bakan Soylu, ziyaretinin ardından ilçeden ayrıldı.

2 yıl önce

Kamudaki dijitalleşme sayesinde 154 milyon 704 bin TL vatandaşın cebinde kaldı

Bakanlıktan yapılan açıklama şöyle; Özel güvenlik işlemlerinin dijital ortamda yapılmasının önünü açan ÖGNET sistemi ile zamandan tasarruf sağlanırken vatandaş üzerindeki maliyet yükünün büyük bir bölümü de kaldırıldı. Sistem sayesinde geçen yıl 1 milyon 703 bin 355 işlem dijital ortamda gerçekleşirken, 154 milyon 704 bin TL vatandaşın cebinde kaldı.    Özel güvenlik hizmetleriyle ilgili tüm iş ve işlemlerin dijitalleştirilmesi çalışmaları kapsamında başlatılan Özel Güvenlik Bilgi Sistemi Otomasyonu (ÖGNET) sistemi; özel güvenlik sektörü çalışanları ile Özel Güvenlik Denetleme Başkanlığı birimlerini tek çatı altında topladı.    100 bine yakın kullanıcıyı bünyesinde barından sistem ile özel güvenlik evrak işlemleri dijital ortamda gerçekleşirken, vatandaş üzerindeki maliyet yükünün büyük bir bölümü de kalktı. Sistem sayesinde geçen yıl 1.703.355 işlem dijital ortamda yapılırken, 154 milyon 704 bin 747 lira vatandaşın cebinde kaldı. 2 milyon 596 bin adet kağıt ise tasarruf edildi.   Özel Güvenlik Kimlik Kartı e-Devlet’e Taşındı Yıllık ortalama 200 bin kişi özel güvenlik kimlik kartı alabilmek için başvuruda bulunuyor. Bu başvurularda dilekçe, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırma formu, banka dekontu, sağlık raporu vb. birçok evrak başvuru sahiplerinden fiziki olarak isteniyor. Bunun önüne geçebilmek için özel güvenlik kimlik kartı işlemleri de artık e-Devlet sistemine taşındı. e-Devlet üzerinden yapılan işlemler, vatandaşları yaklaşık 86 milyon lira maliyet yükünden kurtaracak.    Yılda 3.5 Milyondan Fazla Kağıt Tasarrufu Özel Güvenlik Denetleme Başkanlığınca dijital dönüşüm faaliyetleri kapsamında hayata geçirilen ÖGNET Projesi ve kimlik kartı başvuru işlemlerinin e-Devlet entegrasyonuyla, yıllık yaklaşık 3 milyon 571 bin 612 adet kâğıt ise tasarruf edilecek.

2 yıl önce

İçişleri Bakanlığı: 26.4 milyon kişiye afet eğitimi verildi

Konuyla ilgili bakanlıktan yapılan açıklama şöyle; Bakanlığımız Afet ve Acil Durum Yönetim Başkanlığı (AFAD) tarafından sel, deprem yangın gibi olası afet durumları ile ilgili vatandaşlara eğitimler verildi. Yılbaşından bugüne kadar 26.4 milyon kişinin yararlandığı eğitimlerde, afet öncesi, esnası ve sonrasında nelerin yapılması gerektiği anlatıldı.   Toplumda afet farkındalığının geliştirilmesi, afet risk azaltma ve önlem alma konusunda davranış değişikliği oluşturulması amacıyla 2021 yılı Türkiye Afet Eğitim Yılı ilan edildi.   Afet Eğitim Yılı kapsamında yürütülen çalışmalarda ülke genelinde mülki idare amirinden, muhtara, çarşı mahalle bekçisinden, güvenlik korucusuna kadar  farklı kesimlere “afet” eğitimi verildi. Bu eğitimler, illerde Vali ve ilçelerde kaymakamların koordinasyonunda, kamu kurum ve kuruluşları, meslek odaları, sendikalar, sivil toplum kuruluşları, özel sektör kuruluşları ve üniversitelerle iş birliği içerisinde yürütülüyor. Risk Azaltılmaya Çalışıyor AFAD, afet eğitimleri ile riski ve zarar azaltarak, afetleri yöneten, ön alan ve olmadan önleyen bir Türkiye amaçlanıyor. 2021 yılı başından bugüne kadar yapılan temel çalışmalar şu şekilde sıralandı: 81 il Valimize ve 1.127 Mülki İdare Amirimize yönelik Afet Farkındalık Eğitimi, • 26.292.445 vatandaşımıza yüz yüze ve çevrimiçi olarak Afet Farkındalık, 14.659 personele ise Eğitmen Eğitimi, • Mobil Simülasyon Merkezlerinde farklı illerde 108.642 kişiye Afet Farkındalık Eğitimi, • 73.699 kişiye KBRN Farkındalık ve Şüpheli Posta Eğitimi, • 38.812 muhtar ve 78.382 azaya farkındalık eğitimi, • 22.949 çarşı ve mahalle bekçisine, 16.959 güvenlik korucusu ile gönüllü güvenlik korucusuna ve 66.093 özel güvenlik görevlisine Afet Farkındalık Eğitimi, • 1.568 dernekten 89.152 dernek üyesine eğitim, • Camilerde 4.155.646 kişiye Afet Farkındalık Eğitimi, • Jandarma, Emniyet, Sahil Güvenlik, Milli Eğitim ve İtfaiye personeli ile AFAD Gönüllüleri ve sivil toplum kuruluşları üyelerine yönelik 57.469 kişiye Çadır Kurma Eğitimi verildi. Eğitimler kapsamında kent meydanlarında kurulan çadırlarda afetlerle ilgili vatandaşlar bilinçlendirildi. Afet Eğitim Çadırlarındaki eğitimlerden 1 milyon 267 bin 119 kişi yararlandı. 

2 yıl önce

Bir rekor daha.. İçişleri Bakanlığı: 263 milyon 400 bin kaçak makaron ele geçirildi

Bakanlıktan yapılan açıklama şöyle; Adana Emniyet Müdürlüğü KOM Şube Müdürlüğünce Seyhan ilçesi Sarıhamzalı Mahallesinde bulunan bir makaron fabrikası ve depolarında yapılan aramada; 263 milyon 400 bin kaçak makaron ele geçirildi.  Rekor Yakalama Ele geçirilen makaron miktarı; Adana Emniyeti tarafından  geçtiğimiz Ağustos ayında tek seferde en büyük yakalama olan 105 milyon 700 bin makaron sayısı ile 2020 yılında tüm Türkiye’de yakalanan 250 milyon makaron sayısını geçerek rekor kırdı.    Operasyonda 2 şüpheli gözaltına alınırken, adli tahkikat başlatıldı.

2 yıl önce

İstanbul'da TİKKO operasyonu: Araçlarında 78 milyon Kuzey Kore won'u ele geçirildi

İstanbul Başakşehir'de 25 Eylül'de içerisinde 2 şüphelinin bulunduğu araç, şüphe üzerine durduruldu. Araçta 15 bin 701 adet 5 binlik banknot şeklinde 78 milyon 505 bin Kuzey Kore won'u ele geçirildi. 2 şüpheli hakkında da 'Terörün Finansmanının Önlenmesi Kanununa Muhalefet' kapsamında adli işlem yapıldı. Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, 2 şüphelinin ifadelerini alındı. 2 şüphelinin kurye oldukları, soruşturmaya konu paraları TKP- ML TİKKO örgütü mensubu kişilerden aldıkları ve yine aynı örgüte mensup kişilere teslim edeceklerini tespit etti. Olay ile bağlantılı olduğu değerlendirilen ve örgütün finans kaynaklarının deşifre edilmesi amacıyla adli makamların talimatıyla 5 şüphelinin yakalanmasına yönelik bugün sabah saatlerinde operasyon düzenlendi. Operasyonda 5 şüpheli yakalanarak gözaltına alındı. Gözaltına alınan kişilerin ikamet ve üst aramalarında çok sayıda dijital materyal, 1 adet tabanca, fişek, 1 adet para sayma makinasına el konuldu.

2 yıl önce

2 milyon kişinin ehliyeti, kimlik kartına aktarıldı

Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamaya göre, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü tarafından 21 Eylül 2020 tarihinde hayata geçirilen 'Hayat Kimliğinle Kolay' uygulaması vatandaşlar tarafından büyük ilgi gördü. Uygulama ile birlikte sürücü belgesi bilgileri kimlik kartına aktarılan kişi sayısı 2 milyon 21 bin 570'e yükseldi. Dünyada ilk ve tek uygulama olan 'Hayat Kimliğinle Kolay' ile yeni nesil sürücü belgelerindeki bilgiler, çipli kimlik kartlarına entegre ediliyor. Böylece vatandaşların, trafikte yanlarında ayrıca sürücü belgesi bulundurma zorunluluğu ortadan kalkıyor. Yeni tip sürücü belgesi ve yeni tip kimlik kartına sahip olanlar, kimlik kartlarıyla nüfus müdürlüklerine başvurduklarında ya da kimlik değiştirmek için nüfus müdürlüklerine geldiklerinde bu hizmetten ücretsiz yararlanabiliyor. EN FAZLA TALEP İSTANBUL'DAN Bu arada uygulamaya en yoğun talep, 327 bin 672 kişi ile İstanbul'dan geldi. İstanbul'u 161 bin 872 kişi ile Ankara, 82 bin 804 kişi ile İzmir, 79 bin 45 kişi ile Antalya, 63 bin 677 kişi ile Bursa takip etti. Ayrıca uygulamaya en çok gençler ilgi gösterdi. 25 yaş ve altı toplam 441 bin 831 kişi uygulamadan yararlandı. Erkeklerde sayı 1 milyon 516 bin 219 iken kadınlarda bu sayının 505 bin 351 olduğu görüldü.

2 yıl önce

90'lı yıllarda tamamen boşaltılmıştı şimdi milyonluk binalar dikiliyor: Burada huzur var

Mardin’in Savur ilçesine bağlı Yenilmez köyünde 90’lı yıllarda terör nedeniyle köy halkı göç etmeye başladı. Köy terörden arındırılıp huzur ve güven ortamının sağlanması ile birlikte yurt içi ve yurt dışına göç eden köy halkı, köye geri dönmeye başladı. Devlet tarafından Yenilmez köyüne 10 milyon liralık yatırım yapılarak altyapı, üstyapı, su, elektrik ve çocuk parkının yapılmasının ardından köy halkının birçoğu maliyeti yüksek evler yapmaya başladı. Geri kalanı ise huzur ve güven ortamının sağlanması ile yaz aylarında köye tatil için geliyor. Şimdi ise köylüler Avrupa’da yaşayan Yenilmez köylü gençlerin geri dönmeleri için sosyal tesis yapılmasını istediklerini kaydetti. 90’lı yıllarda göçler başladığını söyleyen Yenilmez Köyü Muhtarı Hasan Oğuz, “90 ile 2000’li yıllar arasında bayağı bir göç oldu köyden. Ama şu an çok şükür köylümüz gelip kendine ev yaptı. Köyde huzur var. Herkes toprağına geri dönüyor çok şükür. 90’lı yıllarda terör nedeniyle köy tamamen boşaltılmadı ama 20-30 hane tek kalmıştı. Bizler köyümüzü yine terk edip gitmedik” dedi. Köydekilerin yüzde 70’inin Almanya’ya göç ettiğini bildiren Oğuz, “Yurt içine gitti. İzmir, İskenderun ve Adana’ya göç edenler oldu. Çok güzel şu anda köyde yeni binalar dikiliyor. Çok güzel evler yapılıyor. Köyümüze çok güzel yatırımlar yapıldı. Altyapı, üst yapı, içme suyu ve elektrik yapıldı” diye konuştu. Herhangi bir sıkıntılarının kalmadığını ifade eden Oğuz, “Devlet köyümüze 10 milyona yakın yatırım yaptı. Şu an çok şükür köyümüz temizlendi. Bölgede terör sorunumuz kalmadı. Herkes kendine ev yapmaya başladı. Köyde herkes geri dönecek. Köyün yüzde 90’ı tarımla geçiniyor. Üzüm, arpa, buğday, kavunumuz var meşhur bunlarla geçiniyoruz. Köyümüz terörden arındırıldı. Geri göçler başladı. Tatil için gelenler var. Köy 90 hanelidir, 650 nüfuslu. Yazın ikiye üçe katlanmaktadır. Köylümüz tatil için köye geliyor” şeklinde konuştu. Yaklaşık 30 seneden beri köyde olmadıklarını söyleyen Kadife Oğuz, “Almanya’da yaşıyorum. Önceden güvenlik olmadığı için biz buralara pek gelemiyorduk. Şimdi çok şükür, elhamdülillah güvenliğimiz sağlandı. Rahatlıkla, huzur içinde geliyoruz. Köyümüze çok güzel yatırımlar yapıldı, değişiklikler oldu. Onlardan çok memnunuz. Yani devletimizden Allah razı olsun ve bayağı değişimler oldu. Burayı terk edip gidenler geri geldi” dedi.

1 2 ... 4 5 6 7 8 9 10 ... 37 38