03 Mayıs Cuma 2024
2 yıl önce

Diyarbakır Aileleri’nden Anayasa Mahkemesi'ne 'HDP'ye ek süre' tepkisi

Terör örgütü PKK’nın siyasi ayağı HDP aracılığıyla çocukları dağa kaçırılan Diyarbakır Aileleri, Anayasa Mahkemesi’nin HDP’yi kapatma davasına ilişkin ek süre kararına tepki gösterdi. Aileler, Anayasa Mahkemesi’nin kararını kınadı. ‘HDP NE İSE PKK DA ODUR’ Evladı terör örgütü PKK tarafından kaçırılan anne Fadime Aksu, AYM’nin ek süre kararına tepki göstererek, “HDP ne ise PKK da odur. 7 yıldır çocuğumdan haber almıyorum. AYM önce çocuklarımızı getirsin, sonra ek süre istesin. Biz kimden süre isteyeceğiz? Neden bu erteleme kararı veriliyor? HDP’nin derhâl kapatılmasını istiyoruz. Zafer bizim olacak.” dedi. ‘AYM ÖNCE BİZİM HAKKIMIZI ARASIN’ Çocuğu terör örgütü PKK tarafından kaçırılan bir başka anne Türkan Mutlu ise, Anayasa Mahkemesi’nin HDP’yi kapatmadığı takdirde PKK’nın güç kazanacağını ifade ederek, “Peki bizim hakkımız nerede? AYM önce bizim hakkımızı arasın. Ben 8 yıldır evladımın acısını çekiyorum. AYM önce Diyarbakır annelerini görmeli.” şeklinde konuştu. ‘ANAYASA MAHKEMESİ’NİN BU KARARINI KINIYORUZ Diyarbakır HDP İl binası önünde 5 yıldır evlat nöbetini sürdüren anne Nihal Çiftçi, konuşmasında “AYM’nin kararını kınıyoruz. HDP’yi kapatmak için çok geç kalınmasına rağmen süreyi uzatmanın hiçbir anlamı yok. AYM böyle devam ediyorsa biz çocuklarımızı AYM’den istiyoruz. Bize kim ek süre verecek? HDP’nin derhâl kapatılması lazım.” ifadelerini kullandı. Evladı PKK tarafından kaçırılan anne İmmihan Nilifırka, “Anayasa Mahkemesi’nden çocuklarımı istiyorum” dedi.

2 yıl önce

Öğrencileri yurttan çıkaran İBB'ye ret: Mahkeme TÜRGEV'i haklı buldu

İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 6. İdare Dava Dairesi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin (İBB), TÜRGEV yurtlarına ilişkin aldığı "sözleşmenin feshedilmesi" kararını iptal eden yerel mahkeme kararını hukuka uygun buldu. TÜRGEV ile İBB arasında, orta ve yükseköğrenim öğrenci yurtlarına ilişkin "ortak hizmet projesi" oluşturmak üzere 2015'te hizmet protokolü imzalandı. Protokol kapsamında İBB'ye ait 4 ayrı taşınmaz, yurt hizmetlerinde kullanılmak üzere TÜRGEV'e verildi. İBB Başkanlığı, 23 Ağustos 2019'da süresinin dolduğunu ileri sürerek protokolü feshetti ve TÜRGEV'den yurt olarak faaliyet gösteren binaların verilen tefrişat malzemeleriyle iade edilmesini istedi. TÜRGEV avukatları da İBB'nin aldığı bu kararın hukuka aykırı olduğunu belirterek, iptali istemiyle İstanbul Bölge İdare Mahkemesine dava açtı. Davayı karara bağlayan İstanbul 14. İdare Mahkemesi, 25 Mart'ta verdiği kararında dava konusu işlemin iptaline karar verdi. İBB'nin, iptal kararının kaldırılması talebiyle yaptığı istinaf başvurusu reddedildi İstanbul 14. İdare Mahkemesi'nin, TÜRGEV yurtlarına ilişkin aldığı "sözleşmenin feshedilmesi" karanını iptal etmesi üzerine İBB, dava konusu taşınmazların davacı tarafından teslim edildiği ve davanın konusuz kaldığı iddialarıyla istinaf kanun yoluna başvurdu. Başvurusunda yerel mahkeme kararının incelenerek kaldırılmasını isteyen İBB, yeniden bir karar verilmesini talep etti. Dava dosyasına ilişkin incelemesini tamamlayan İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Altıncı İdare Dava Dairesi, İBB'nin istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü iddiaların, İstanbul 14. İdare Mahkemesi'nin verdiği iptal kararının kaldırılmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığına karar verdi. Bu nedenle İBB'nin istinaf talebinin reddine karar veren İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Altıncı İdare Dava Dairesi, istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerini de davalı İBB'ye bıraktı. İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Altıncı İdare Dava Dairesi kararını kesin olmak üzere aldı. TÜRGEV'den açıklama Mahkemenin kararına ilişkin TÜRGEV'den yapılan yazılı açıklamada, 2019 yılının Haziran ayında yapılan İstanbul Belediye Başkanlığı seçiminden sonra göreve gelen yeni yönetimin ilk icraatlarından birinin belediyenin vakıfla yürüttüğü "İBB Ortak Hizmet Protokolünü" iptal etmek olduğu hatırlatıldı. Açıklamada, şunlar kaydedildi: "Bilindiği üzere bu protokol kapsamında kiraladığımız üç binada üniversite öğrencilerine yurt hizmeti sağlıyorduk. 23 Ağustos 2019 tarihinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi, vakfımıza hiçbir geçerli gerekçe olmadan protokolün iptalini içeren bir yazıyla bildirimde bulundu ve neticede öğrencilerimiz yurt binalarını terk etmek, öğretim yılının ortasında kalacak başka yerler bulmak durumunda kaldılar. Şişli, Mecidiyeköy ve Avcılar'da tahliye edilen üç yurdumuzdaki, önemli bir kısmı barınma bursu alan 14 farklı üniversiteden toplam 427 öğrencimiz maalesef hem bu hukuksuz kararın maddi, manevi yükünü çekmek zorunda kaldılar hem de temiz, güvenli, sağlıklı barınma ve eğitim alma imkanlarından mahrum bırakıldılar." TÜRGEV olarak yüzlerce öğrenciyi ve ailelerini mağdur eden bu kararın iptali için hızlıca mahkeme sürecini başlattıkları ve sürecin takipçisi oldukları kaydedilen açıklamada, "Yerel mahkeme tarafından yapılan yargılama neticesinde 25 Mart'ta haklı davamızın kabulü ile dava konusu idari işlemin iptaline karar verildi. 22 Eylül'de ise istinaf talebinin reddi ile dava vakfımızın lehine sonuçlandı. Yüzlerce öğrencimizin eğitim hayatını sekteye uğratan karara karşı verdiğimiz iki yıllık hukuk mücadelesinin nihayetlendiğini kamuoyunun bilgisine sunarız." ifadelerine yer verildi. İdare mahkemesi, hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle kararı iptal etmişti İstanbul 14. İdare Mahkemesi'nin 25 Mart'ta açıkladığı kararında, davalı İBB ile davacı TÜRGEV arasında 12 Kasım 2015 tarih ve 1772 sayılı meclis kararı ile yürürlüğe giren protokolün süresinin, protokolün 6.1 maddesi hükmü uyarınca, yine protokolün 4.1, 4.2, 4.3, 4.4 maddelerinin yürürlüğünü müteakip kiralamaların devam ettiği sürece yürürlükte olacağı belirtilmişti. Dava konusu işlem tarihi itibarıyla, TÜRGEV'in kullanımında olan taşınmazların kira sözleşmelerinin devam ettiği, bununla birlikte taşınmazlara ilişkin kira sözleşmelerinin feshedildiğine ya da sona erdirildiğine veya sözleşmeye konu taşınmazların tahliye edildiğine dair dava dosyasına herhangi bir bilgi veya belgenin sunulmadığı kaydedilmişti. Kararda, bahse konu protokolün süresinin kiralamaların devam ettiği müddet olarak belirlenmesi karşısında, dava konusu işlem tarihi itibariyle protokolün süresinin henüz dolmadığı ifade edilerek, süre dolduğu belirtilerek feshedilmesine ve protokol kapsamında yurt olarak faaliyet gösteren binaların tefrişat malzemeleriyle iade edilmesinin istenilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı vurgulanmıştı. Bu kapsamda İstanbul 14. İdare Mahkemesi, dava konusu işlemin iptaline karar vermişti.

2 yıl önce

Organize suç örgütü elebaşı Sedat Peker hakkında hazırlanan iddianame, gönderildiği ağır ceza mahkemesince kabul edildi

Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca, elebaşılığını Sedat Peker'in yaptığı suç örgütüne yönelik "tasarlayarak kasten öldürmeye azmettirme", "suç işlemek amacıyla silahlı örgüt kurma ve yönetme", "suç işlemek amacıyla kurulan silahlı örgüte üye olma", "var olan suç örgütünün korkutucu gücünden faydalanarak silahla yağma suçuna azmettirme", "tefecilik", "silahla kasten yaralama" suçlarından yürütülen soruşturma sonucunda hazırlanan iddianame gönderildiği mahkemece değerlendirildi. İddianamenin kabulüne karar veren Anadolu 16. Ağır Ceza Mahkemesi, hazırladığı tensip zaptında 26 sanığın tutukluk halinin devamına karar verdi. Mahkeme, iddianamede suç örgütü lideri olarak değerlendirilen firari sanık Sedat Peker ile şoförü U.Y. hakkında yokluğunda tutuklama kararı çıkarılmasına hükmetti. Mahkeme, davanın ilk duruşmasının 29 Aralık'ta yapılmasını kararlaştırdı. İddianameden Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosunca, elebaşılığını Sedat Peker'in yaptığı suç örgütüne yönelik yürütülen soruşturma sonucunda hazırlanan iddianamede, 30 kişi mağdur, Çekmeköy'de 31 Ağustos 2017'de silahlı saldırı sonucu öldürülen Cahit Çetin ise maktul olarak yer alıyor. İddianamede, 26'sı tutuklu 92 şüpheliden Sedat Peker'in örgüt lideri, 9 şüphelinin örgüt yöneticisi, 82 şüphelinin bir kısmının örgüt üyesi, bir kısmının da örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişiler olduğu belirtiliyor. İddianamede, suç örgütü lideri Sedat Peker'in Çekmeköy'de 31 Ağustos 2017'de Cahit Çetin'in silahlı saldırı sonucu ölümüne ilişkin "tasarlayarak kasten öldürmeye azmettirme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması isteniyor. Sedat Peker'in ayrıca 19 ayrı eylemde birçok müştekiye karşı "var olan suç örgütünün korkutucu gücünden faydalanarak silahla yağma suçuna azmettirme" suçundan 250 yıldan 360 yıla kadar, "suç işlemek amacıyla silahlı örgüt kurma ve yönetme" suçundan 5 yıldan 10 yıla kadar, 3 mağdura yönelik "tefecilik" suçundan 6 yıldan 18 yıla, 2 kişiye karşı silahla kasten yaralama" suçundan da 1 yıl 8 aydan 4 yıl 2 aya kadar olmak üzere toplamda 262 yıl 8 aydan, 392 yıl 4 aya kadar hapisle cezalandırılması talep ediliyor. İddianamede, örgüt yöneticisi 9 şüphelinin "suç işlemek amacıyla silahlı örgüt kurma ve yönetme" suçundan 5'er yıldan 10'ar yıla kadar, örgüt üyesi 46 şüphelinin "suç işlemek amacıyla kurulan silahlı örgüte üye olma" suçundan 2 yıl 6'şar aydan 6'şar yıla kadar hapsi istenen iddianamede, 22 şüphelinin de "suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme" suçundan 2'şer yıldan 4'er yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi. Diğer şüphelilerin de çeşitli suçlardan cezalandırılması talep ediliyor. Öte yandan iddianamede örgüt yöneticisi, üyesi ve örgüt adına suç işleyen şüphelilerin, ayrıca "kasten öldürmeye azmettirme", "var olan suç örgütünün korkutucu gücünden faydalanarak silahla yağma suçuna azmettirme", "tefecilik" ve "silahla kasten yaralama" suçlarından da değişik oranlarda hapisle cezalandırılmaları öngörülüyor.

2 yıl önce

Mahkemeden Osman Kavala kararı

Osman Kavala'nın tutukluluğuna itiraz, üst mahkeme olan 14. Ağır Ceza Heyeti tarafından reddedildi. Birleştirilen Gezi ve Çarşı davasının ikinci duruşmasında Osman Kavala'nın tutukluluk halinin devamına karar verilmiş ve dava 17 Ocak'a ertelenmişti.

2 yıl önce

AB ile Polonya arasında gerginlik… Polonya Anayasa Mahkemesi, ülkedeki yasaların belirli konularda AB hukukunun üzerinde olduğuna hükmetti

AB Komisyonundan yapılan açıklamada, Polonya Anayasa Mahkemesinin temmuz ve ekim aylarında aldığı kararlar hakkında ciddi endişeler bulunduğu belirtildi. Polonya Anayasa Mahkemesi, ülkedeki ulusal yasaların belli konularda AB hukukunun üzerinde olduğuna hükmetmişti. AB Komisyonu, Polonya'daki bu kararın Birlik hukukunun uygulanmasına, AB'nin en yüksek yargı makamı olan Adalet Divanının bağlayıcılığı bulunan kararlarını ihlal anlamına geldiğini bildirdi. Komisyon, ayrıca Polonya Anayasa Mahkemesinin "bağımsızlığı ve tarafsızlığı hakkında ciddi şüpheleri" bulunduğunu, mahkemenin yasayla kurulan "yargı makamının taşıması gereken koşulları" yerine getirmediği düşüncesinde olduğunu kaydetti. AB ile Polonya arasında son yıllarda hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı gibi alanlarda sık sık tartışmalar ve gerginlikler yaşanıyor. AB, Birlik hukukunun ulusal mevzuatın üzerinde bulunduğunu belirtiyor. AB ayrıca Polonya'daki mahkemelere yargıçların atanmasının sorunlu olduğu, yargı bağımsızlığının sağlanmadığı gibi gerekçelerle Polonya'yı eleştiriyor. AB Komisyonu, bu kapsamda daha önce de ilki 2017'de olmak üzere 2019 ve 2020'de Polonya hakkında ihlal süreçleri başlatmıştı. AB'nin ihlal süreci AB'nin bir üye ülke hakkında başlattığı ihlal sürecinde önce Komisyon tarafından resmi bildirim mektubu gönderiliyor ve 2 ay içinde cevap verilmesi bekleniyor. AB Komisyonu, üye ülkenin AB hukuku içinde yükümlülüklerini yerine getirmediğine karar verirse resmi bir talep gönderiliyor ve AB hukukuna uygun davranılması isteniyor. Üyenin buna da 2 ay içinde cevap vermesi isteniyor. Üye ülkenin hala AB hukukuna uygun davranmadığı kanaatine varılırsa AB Komisyonu meseleyi AB Adalet Divanına götürebiliyor. Birçok konu mahkemeye gitmeden çözülebiliyor. Ancak AB üyesi ülkenin hukuku zamanında uygulamadığı düşünülürse AB Komisyonu, Adalet Divanından üye ülkeye ceza vermesini talep edebiliyor. AB Adalet Divanı, üye ülkenin AB hukukunu ihlal ettiğine hükmederse ulusal makamların Divan kararını uygulaması bekleniyor. Karar uygulanmazsa AB Komisyonu yine AB Adalet Divanına başvurarak üye ülkeye mali ceza verilmesini isteyebiliyor. Bu da günlük veya tek seferde verilecek bir para cezası olabiliyor. Polonya'ya daha önce ceza verilmişti AB Adalet Divanı, son olarak temmuzda yargıçlara yönelik disiplin mekanizmasının durdurulması gerektiği yönünde karar almıştı. AB mahkemesi, bu kararı uygulamadığı gerekçesiyle Polonya'ya günlük 1 milyon avro para cezası vermişti. AB Komisyonu, COVID-19 ekonomik sonuçları ile mücadele amacıyla üye ülkeler için hazırlanan kurtarma fonu kapsamında Polonya'ya vereceği 23,9 milyar avro fonu da henüz onaylamadı. AB içindeki bazı ülkeler, Polonya ve AB ile benzer sorunlar yaşayan Macaristan'a Birlik'in kurtarma fonundan verilecek payın "şartlılık mekanizması gereği" onaylanmamasını savunuyor.

2 yıl önce

Son Dakika… Mahkemeden Osman Kavala kararı

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Osman Kavala'nın tutukluluk halinin devamına karar verdi.

2 yıl önce

Mahkeme, DİAYDER iddianamesini kabul etti

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, PKK/KCK’nın hedefleri faaliyet yürüttüğü öne sürülen DİAYDER yöneticileri ile üyelerinin de aralarında olduğu 23 şüpheli hakkında hazırlanan iddianameyi kabul etti. 10’u tutuklu 23 şüpheli, 18 Şubat’ta hakim karşısına çıkacak. Silahlı terör örgütü PKK/KCK’nın hedefleri doğrultusunda faaliyet yürüttüğü öne sürülen DİAYDER (Din Âlimleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği) yöneticileri ile üyelerinin aralarında bulunduğu 10’u tutuklu 23 şüpheli hakkında yürütülen soruşturma tamamlanmıştı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, DİAYDER’in referansı ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne işe alınan örgüt üyesi ve sempatizan şahısların aldıkları maaşın bir kısmını derneğe verdiklerinin tanık beyanları ve görüşmeler doğrultusunda tespit edildiği aktarılmıştı.Savcılıkça hazırlanan iddianamede, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından derneğe verilen market yardım kartlarının örgüt sempatizanları tarafından değer ailelerine dağıtıldığına ilişkin tespit yapıldığı belirtilmişti. Şüphelilerin tapelerinin yer aldığı iddianamede, Ramazan ayı nedeniyle İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından DİAYDER’e verilen alışveriş kartlarının şüpheli Ekrem Baran tarafından dağıtılması amacıyla Avrupa ve Anadolu yakasında ikamet eden dernek üyesi melelere verilmesi hususunun yer aldığı, söz konusu kartların dağıtılacağı şahıslar arasında değer ailelerinin de bulunduğu kaydedilmişti. PKK/KCK silahlı terör örgütünün değer ailesi kavramına önem verdiğinin anlatıldığı iddianamede, örgütün kırsal alanında faaliyet yürütmekte iken ölen örgüt mensupları ile faaliyet yürütmeye devam eden örgüt mensuplarının ailelerinin örgüte olan bağlılıklarının azalmaması amacıyla yapı içerisinde sürekli olarak desteklenmesi, ziyaret edilmesi ve bu hali ile silahlı kanadın temelini oluşturan örgüt mensuplarının aile yapısı itibariyle de bağların örgütsel anlamda diri tutulmasının amaçlandığı vurgulanmıştı. İddianamede, şüphelilerin ‘silahlı terör örgütüne üye olmak’ ve ‘silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme’ suçlarından 3,5 yıldan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edilmişti. İddianamenin gönderildiği İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, incelemesini tamamlayarak iddianameyi kabul etti. Şüpheliler 18 Şubat’ta hakim karşısına çıkacak. Duruşma, 21 Şubat’a kadar sürecek.

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11